18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 zorro/ kamçılı kadın"Kimi Sevsem, Sensin" demiş Attilâ llhan, "Bütün Şiirieri: 12"nin adına... Kitabın, Bilgi Yayınevi'nden Ocak2001'dekiilk basımı, Şubat'ın 14'ünde Sevgililer Günü'ne denk geliverdi... Atillâ ilhan, Nedim'in "...o bütün haneme teşrifini guşetti meğer/ sevk-i şurideyi gördüm gelür amma ne gelür..." dizeleriyte açtağı "neydi o zamanlar?" bölümünde "zorro / kamçılı kadın"dan sözediyor "gözlerin kaç gece eder/ dudaklann kaç karanfil/ gülünce sehpalar devriliyor/ kızgınlığın kaç yanardağı/ sevişmen savaştan beter/ yenen yenilen belli değil/ fena halde kayıp veriliyor/ kimin kolu kimin bacağı/ yalnızlığın simsiyah panter/ vahşiliği zehirii bir yeşil/ dişleri ısırdıkça sivriliyor/ bilinmez ne zaman ısıracağı/ yok yok elinde ölmek yeter/ cam tozu kumsal soğuk sahil/ şeffaf bir • sonsuzluğa giriliyor/ tannnın bizi bulamayacağı" Etektrongc posta: denizsom9cuıı4HirJyeicom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Baykal'a göre CHP halka açilıyormuş., "Açıl susam açıl!" K ısaca "Susurluk" adıyla anılan davanın bi- rinci aşaması sonuçlandı. Yargı önüne çı- karılabilen sanıklann -çünkü bir kısrnının 1 dokunulmazlığı var- tümü "çete oluştur- mak ve yönetmek" suçundan, yasanın öngördüğü üst sınırdan indirim de yapılmaksızın mahkûm oldu. Davanın ikinci aşaması Yargıtay'da görülecek. Bu bakımdan dava devam ediyor... Devam eden bir davayla ilgili herhangi yargıda bulunmak, yorum yapmak ilgili yasa gereği suç. Fakat Susurluk'un ne olduğunu anımsayabiliriz; Izmir yolunda ayran molasının verildiği Balıkesir'in ilçesi Susurluk'ta bir kamyonun altına giren otomo- bille siyaset, aşiret, mafya, polis harmanından çıkan bir çeteyle yüzyüze gelmiştik de buzdağının altın- dakileri sezinleyip sürekli aydınlık için her gece bir dakika karanlığa gömülmüş, tencere kapaklarına vurmuştuk hani... Fakat bize "fasa fiso" denmişti, "kurşun atan da yiyen de şerefltdir" denmişti... Susurluk Şaşırmıştık.. Korkutulmuştuk... . ."'..*. Ama yılmamıştık... Zaman su gibi akıp gitti; aradan yıllar geçti... Unutmadık ama bazı siyasetçilerin koruması al- tında Susurluk küllenmeye başlamıştr... Dava, beşinci yılında sonuçlanınca küller uçuştu... Devam eden bir dava hakkında yargıda bulunmak suç ise de mahkeme, yazımını sonraya bıraktığı ge- rekçeli kararından önce açıkladığı kararda bir şey- lerin aftını özellikle çizdi. Mahkemenin altını çizdik- lerinin tekrarlanması suç olmasa gerek: "Susurtuk'taki kazayla ortaya çıkan çete ilişkile- rinden toplum ve devlet etkilendi; kamuoyu konu- yu yıllarca tartıştı, araştırmaya çalıştı; bundan son- ra da tartışmaya ve araştırmaya devam edecek." Yani yargı diyor ki, toplum buzdağının altını gö- rünceye kadar bu işin peşini bırakmayacak. "Bir daha benzeri olayların yaşanıp, yeniden top- lumsal karamsarlığa, kişi ve kamu güvenliği yönün- den kuşkuya düşülmemesi için, yapılması gereken, her bireye, devletin en alt görevlisinden en tepesin- de bulunanlara kadar herkese düşen görev, huku- kun üstünlüğünün hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tesis edilip sürdürülmesidir." Yani yargı diyor ki, bundan sonrasında kim olur- sa olsun herkes hukuka bağlı olmalı, hukuktan ay- nlmamalı. "Suç işleyip de bazı siyasi, sosyal, idari ve yasal koruma kalkanlannın arkasına sığınanlar ile bu ko- ruma kalkanlannı muhafaza edenler ya da kaldırma- yanlar unutmamalıdır ki, adalet bir gün onlara da la- zım olacaktır." „ - .• . Yani... -••'•• ' . •.;--; ••'.>• ; Daha açık ne denebilir ki... - ** ,. ' • • SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKVRICEM Yüksek Yerilim Hattı erdincutku g yahoo.com Ya soy ya terk et! Şebinkarahisar'ın dokunulmazlığı Mektup, Giresun'un Şebinkarahi- sar ilçesinden geliyor... Şebinkarahisar, okullardaki türban olaylanndan bu köşeye sık sık konuk oluyor; Milli Eğitim Bakanlığı ise bil- diğiniz gibi bildiğini okuyor! Mektup şöyle: "Milli Eğitim Şube Müdürü Ibrahim Bıyıkçı, yaklaşık altı ay önce atama- sı çıkmasına rağmen, görevinden ay- nlmıyor. Bıyıkçı, yaklaşık 10 yıldır Şe- binkarahisar'da şube müdürlüğü ya- pıyor. 1999'da ANAP'tan belediye başkan adayı olmuş ancak kazana- mayınca görevine dönmüştü. Yönet- melik gereği, şube müdürlüğü göre- vinde ancak yedi yıl bulunma imkanı var. Yedi yıldan sonra rotasyona gir- mek zorunda. Nitekim, öteki şube müdürü Oursun Cinci'yle birlikte Bıyıkçı'nın da yakla- şık altı ay önce tayini çıktı. Cinci, Şebinkarahisar'da kalmaya devam edince, yerel basında çıkan haberler üzerine emekliliğini istemek durumunda kaldı. Bıyıkçı'yla ilgili haberler de yerel basında çıktı... Ancak bu haberler üzerine Milli Eğitim Müdü- (rü'nün atama karannı tebliğ etmeye çalıştığını ancak Bı- J ^ yıkçı'nın görevinden aynlma- "" makta kararlı olduğunu öğren- dik. Milli Eğitim Bakanlığı, çağdaş de- mokrat öğretmenlere nefes bile aldır- mazken Şebinkarahisar'da herkes için geçerfi olan yönetmeliğin uygulana- maması nasıl açıklanabilir?" Mezar Tartışmaları Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Hulki Cevizoğlu'nun tari- katlan konu alan programın- da etraflı bir şekilde mezar ve mezarlık_tartışması dinledik. Korkut Özal, mezar komşu- luğunun büyük bir önem taşı- dığını heyecanlı ve gürültülü bir şekilde anlattı. Ona göre kıya- met günü onlarla birlikte uya- nacağız, bu nedenle kabristan • komşulanmızı çok dikkatle., seçmeliyiz. Böylece büyük mürşit Esad Coşan'ın Süley- maniye avlusuna gömülmek istenmesi büyük biranlam ka- zanıyor. Ancak yeğen Özal amcasının bu mezar yeri de- ğerlendirmelerine pek katıl- madı. O babasının büyük ic- raatını övmekle yetindi. Amca Özal'ı dinlemek ger- çekten çok ibret verici idi. Po- litikada ün yapmış, bakanlık görevi üstlenmiş bir Cumhu- riyet vatandaşının ağzından dökülenler ibret verici olduğu kadar, düşündürücü, kaygıla- nmızı pekiştirici ve acı verici idi. Özal orada onca yıl süren yur- tiçi ve yurtdışı eğitimi ile yur- dumuzda yıllardır akla karşı gelişen, güçlenen akımların temsilcisi gibiydi. Cumhuriyet yasalanna hiç olmazsa bir bö- lümüne inanmadığını, bunla- nn bir zulüm aracı olduğunu vurguluyordu. Tartışmak as- lında beyhude idi, o bir inanç adamı idi ve inancına aykın gördüğü şeyleri de kanun da olsa zulüm olarak niteleyebi- lirdi. Cevizoğlu'nun ve Hasan Yalçın'ın soaılarını akla, aklı- na değil inancına dayanarak yanıtlayacaktı. Birbakıma içtenlikli idi, dü- rüsttü. Çünkü Korkut Özal bu idi. Kendisini kimliğini sakla- mıyordu. Eğer programa ula- şabilseydim mensubu oldu- ğu Nakşibendi tarikatının ku- rucusu Bahattin Nakkşi- bend'in "en kesin yasa Ku- ran, uyulmasıgereken tekger- çekyöntem şeriattır" değerten- dirmesine katılıyor mu, bunu soracaktım. Eğer benim ona atfettiğtm iç- tenliğini sürdürebilse bir şey- lerden çekinmese evet aynen katılıyorum diyecekti. Bence sorunun özü buradadır. özal ve benzerleri aklın üstünlüğü- ne, aydınlanmaya ve Cumhu- riyet devrimlerine inanmamak- tadırlar. Zulümden söz etme- leri de bu yüzdendir. Onlar la- ik düzenin kendilerine sağla- dığı olanaklarla yetinmek iste- miyor, şeriatı egemen kılmak istiyorlar. Bu insanlar kendi inançlarını savunmanın yani sıra topluma da dinsel meta- fiziğe dayanarak mesaj ver- mektedirler. Açıkça ve özetle Türkiye yöneticileri eli ile bu noktaya getirilmiştir. Ülkemiz- ,, .df.uzyn yıjlar içinde sözde öz- gür/âemok'râtik seçimleryölu ile iktidara gelenler, darbe ile topluma banş, huzurgetirmek savında bulunanlar sistemli bir şekilde öğretim birliğini al- tüst etmiş, aydınlanmayı ya- nda bırakmış durmaksızın din istismarı yapmışlardır. Cumhuriyeti kuranların amaçladığı kuldan özgüryurt- taşlar, bireyler yetiştirmek atı- lımını bilınçli bir şekilde en- gellemişlerdir. Işte bugün Tür- kiye çok sayıda aşiret kullan, tarikat kullan, siyaset kullan, mafya ve yeraltı dünyası kul- lan ile baş başadır. Bu tablo- yu yaratanlann bir gün bunun hesabını vermesini dilerim. Yoksulluktan kıvranan halkın bu gerçekleri görebilmesini dilerim. Tarikatlara teslim bay- rağı çeken hem de alternatifi olmadığı söylenen bir hükü- metle baş başa olmak da bir o kadar acıklı, başındaki bir zamanlann efsane adamı ile birlikte. Nakşibendi tarikatının ba- şının Süleymaniye avlusuna gömülmesine hemen son hız- la oy birliği ile karar veren hü- kümet, büyük Türk şairi Nâ- zım Hikmet'in vatandaşlığını onaylayamıyor. Büyük mürşi- di ayncalıklı bir Müslüman ola- rak Süleymaniye'ye gömmek isteyenler, kuşkusuz Nâzım'ı tıpkı hükümetteki bazı bakan- lar gibi vatan haini olarak an- maktadırlar. Türk dilinin o büyük şairi ise bakın ne diyor: "Alın götürün Anadolu'da birköymezariığt- na gömün beni ve de tepem- de de bir çınarolursa taş maş da istemezhani." Görüyor mu- sunuz. O sadece yattığı yerin vatan toprağı olmasını istiyor o ka- dar. Onu bundan yoksun bı- rakmak isteyenleri düşünebi- liyor musunuz, bir yere koya- biliyor musunuz onlan? Sevgili arkadaşımız Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu'nun annesi FERİDE ŞENER'İ kaybettik. Arkadaşımrzın acısını yürekten paylaşıyor, tüm ailesine başsağlığı diliyoruz. SOSVflL OEHOHRBI Sosyal Demokrat Hareket Dergisi KIM KIME ]DUM DUMA - BEHİÇ Ah '- 6& dusi n^P İ\m vntı İİif S i L İH r İ ç \ hp, P" \ rırn 11 ? " p ,1» _ ^ behicaka turk.net I -i • -- ÇtZGÎLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY semihporoyuı yahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 14 Şubat CLAUPE FARRERE '/N KONFERANSI.. e BUSÜN, (JU.OP &*£££'), İST74MBUL 'OA S/G KONFBİSANS VES MiçTi. rti/eAe OOSTTJ OL^KAK T^IV/A^A/ FA&SE- RE 'IN KOHU£U, FGANSIZ e&es/Y/irf ı/£ eo- SOMRA, /İOMANfN YAPf&YLA fLGfLf ŞlL- QİL£G. vegMİÇTf. OA/A 6ÖR£j İLK OÜŞü- HÜLMESİ S£R£fC£fJ ŞEY fCONU YOU. SttS. ÇO- -,K£~L£Tİ, OHGANLA/Z/, ET( VE PEISİSİ Ot-- ŞUL OLPUİUHü gSuerMİfT'- AYRfCA PUYSUlAdl PA UMUTULMAMAUYPI.. BİSMİL ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000/57 KararNo: 2000/185 TEAŞ Genel Müdüılüğü vekili Av. Lcyh Demirant tarafından davalılar Fadile Öztürk ve 3 müştereği afeyhine açılan Bismil Işık- lar köyünde kaın 643 parsel nolu taşınmazda kamulaştırma yolu ile irtifa hakkı tesisi davasmın kabulüne dair 01.06.2000 gün ve 2000/57-185 esas ve karar sayılı ilamı, adresi meçhul olan davalı- Jardan Hasan kızı Sarra Turan ile Fatma'ya 7201 sayılı tebligat ka- nununun 28. ve müteakjp maddeleri geteJİDcetebligat yeftoegeç- mek üzere ilanen teblığine BaSffı: 6686 BİSMtL ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/34 Karar No: 2000/226 TEAŞ Genel Müdürlüğü vekili Av. Leyla Demirant tarafın- dan davalılar Nimet Demir ve Besna Kaygusuz aleyhine açılan Bismil Tervişı köyünde kain 200 parsel nolu taşınmazda kamu- laştırma yolu ile irtifa hakkı tesisi davasının kabulüne dair 01.06.2000 gün ve 2000/ 34-226 esas ve karar sayılı mahkeme- miz ilamı, adresi meçhul olan davalı Besna Kaygusuz'a 7201 sayılı tebligat kanunuriun 28. ve müteakıp maddelen gereğince ilanen tebliğine. Basın: 6673 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Üzülmek' (2) Anadolu'nun yakın tarihine damgasını vuran ve "1915 olaylan'mn yalnızca bir parçası olduğu o bü- yük "kavimler kapışması"n\n insanlara yaşattığı acılardan duyduğumuz üzüntüyü dile getirmemi- zin, aşamayacağımız birtakım "sorvn"lara yol aça- cağını mı düşünüyorduk? Çeşitli ırklardan, çeşitli milletlerden, çeşitli inançlardan yüz binlerce Ana- dolu insanının yaşamına mal olmuş bir kıyım dö- nemini bügün üzüntüyleandığımızda, Fransızlar, In- gilizler, Amerikalılar, Almanlar, Ruslar, Yunan kom- şulanmız üzerimize gelecekler, "Madem üzülûyor- sunuz, öyleysesuçlusunuz" mu diyeceklerdi bize? ••• "Ulus devlet" düşüncesinin doğuşuyla birlikte tarih, öncekilerden farklı ayaklanmalara, isyanla- ra, kıyımlara tanık olmuştu... Kapitalizm çağındafe- odal imparatorluklara karşı baş gösteren ayaklan- maiann çoğu "ulusçuluk" hareketleriydi. Osmanlı topraklannda kurulan "ulus devletler" de bu yol- dan geçerek ortaya çıkmışlardı. 1. Dünya Savaşı, Avrupa'yı kan gölüne çevirip arkalannda milyon- larca ölü bırakarak tarih sahnesinden silinen Alman Imparatorluğu, Avusturya-Macaristan imparator- luğu ve Rus Çariığı gibi Osmanlı Imparatorluğu'nun da çöküş sürecini hızlandırmış, ayrılıkçı hareketle- re elverişli bir zemin oluşturmuştu. Ne var ki çö- ken öbür imparatoriuklann tebaasj olan halklar- dan hiçbiri, mücadelesinde, vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu devletle savaşan düşmanlann deste- ğine baş vurmamış, onların safında yer almamış- tı. Milliyetçi Ermeni örgütlerinin 1800'lerin sonun- dan itibaren Rusya'yla kurduklan ittifak, biranlam- da "iç savaş" koşullannı ve hukukunu da yaratmış, 1915 yılında Doğu'daki tüm Ermeni nüfusunun Anadolu dışına çıkartılmasını öngören "TehcirKa- ran"na gerekçe oluşturmuştu. Anadolu Ermenile- ri böylece, kısa bir süre sonra, yüzyıllar boyunca kendilerine yurtluk etmiş bu topraklarda kurula- cak yeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin do- ğuş sürecinin dışında kalmışlaFdı. Anadolu'nun kurtuluşunu ve Türkiye Cumhuri- yeti'nin kuruluşunu, 1. Dünya Savaşı sonrası Av- rupa'da yaşanan benzer süreçlerden farklı kılan bir diğer özellik ise Hohenzollern'lerin, Habs- burg'lann, Romanov'ların tersine, Osmanlı Hane- danı'nın üikesini işgal eden güçlerte ittifak kuoıp kendi halkına "/Aıanefetmesiydi. Padişah, toputü- feğiyle "payiîahfa yerleşmiş olan Ingilizlerie el ele verip, kurtuluş mücadetesinin önderlerine "idam fer- manı" çıkartmıştı. Zamanın koşullarını yanlış değer- lendirip "yanlış ata oynayan", dönüşü olmayan bir yola giren birdiğer güçde Anadolu Rumlanydı. Yu- nanistan'ın yayılmacı emellerine alet olup, Ingiliz emperyalizminin peşine takılarak kendi sonlannı ken- dileri hazırlamışlardı bu topraklarda... Tüm bunlar Anadolu'da yüzyıllardır var olan "halklar moza- iği"ri\r\ parçalanmasına yol açmış, kurulan yeni devletin "üniteryapısı"na haklı bir gerekçe oluştur- muştu. Daha sonraki yıllarda başgösteren "Kürtis- yanlan" bu yapıyı daha da güçlendirmiştir... • • • Kurtuluş Savaşı bir yönüyle, o büyük altüst*oluş yıllarında Balkanlar'daki, Kafkasya'daki, Ortado- ğu'daki köklerinden kopanlmış, topraklanndan sü- rülmüş, yurtsuz kalmış Türklerin ölüm kalım sava- şıydı. Anadolu'dan başka sığınacak yeri kafmamış insanlann, omuz omuza verip, bu topraklarda ba- ğımsız, özgür, yeni bir devlet kurma kavgasıydı. Amansız bir direniş, ölümü hiçe sayan eşsiz bir savunma, sönen umutlann pınltılı birutkuyadönüş- tüğü olağanüstü bir serüvendi... Bunun önemini hiç kuşku yok ki en iyi bizler anlayabiliriz yeryüzünde... Kurtuluş ve kuruluş tarihimiz, övündüğümüz, ve- rilemeyecek hiçbir hesabı olmayan geçmişimizdir bizim... Oyıllann mağluplan, işbiriikçileri, kışkırtıcılan on- ca zaman sonra karşımıza dikilip Fransız paria- mentosunun denediği gibi birtakım "hesaplar" sü- rebilirier önümüze... Fransa'yı yann başka ülkeler de izleyebilir. Biz haklı olarak bu hesaplan elimizin tersiyle iteriz... Fakat bunlar, onurla taşıdığımız kur- tuluş ve kuruluş utkulanmızın öbür yüzünden, kı- yımlardan, insan yitimlerden, çekilen acılardan duy- duğumuz üzüntümüzü, duygulanmızı, duyumsama- lanmızı dile getirmememize bir neden olabilir mi? Duyguları bastırmak, "susmak" zorunda olduğu- nu düşünmek "şantaj'a boyun eğmek değil midir? Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu/; tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDASSAĞA: 1/ "Top yuvar- laktır" örne- ğinde olduğu 2 gibi. aynı dü- 3 şünceyı deği- . şik terimlerle tekrarlamaya dayanan üslup kusuru ya da oyunu. 2/ Ka- layoksitkaüla- 8 rak donuklaş- g tınlmış ya da kemık tozu katılarak yan donuk hale geti- 1 rilmîş cama verilen 2 ad... Bir soru sözü. 3/ 3 Silah, zırh gibi savaş 4 aracı... Donuk renkli. 4/ Iskambilde bir kâ- ğıt... Bademden yapı- 1 2 3 4 5 6 7 8 lan şerbet. 5/ Iri bir çeşitçiğde. 6/Kişüıin öz benliğı... Iskandi- nav mitolojisinde. Votan da denilen en büyük tan- n. 7/ Dönemeç... içinde anason, sakız gibi kokulu maddeler olmayan üzüm rakısı. 8/ Kendisine âşık olan Samson'un saçlannı keserek onu güçsüz bı- rakan ve böylece Filistin'i Israiloğullanndan kur- taran kadın. 91 Danışıklı dövüş... Kazı yeri. VXKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Orta Asya, Türkmenistan, Afganistan ve Kazakis- tan'dakı kimi göçebe Türk boylannın yaşadığı, tepe- si kubbe görünümlü yuvarlak çadır. 2/ Müzikte ya- pıt anlamında kullanılan terim... Şaka yollu söyle- nen bir azarlama sözü. 3/ Içine sulu şeyler konulac kap... Bitek oJmayan. 4/ Görünüşe göre olacağı sa- nılan... İngiltere'de çok sevilen bir cins bira. 5/ Taş- ların yapısını inceleyen bilim dalı. 6/ Bir sayı... ABD'den sonra bizde de yayımlanan, dünyanın en ün- lü mizah dergilerinden biri... Bir nota. II Anlamlı. 8/ Ayak direme... Çıplak vücut resmi. 9/ Bir yanşın be- lirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri... Bu- dizm'in, Japonya'da büyük önem taşıyan bir kolu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle