Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2001 PAZAR
12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
//e; . eavy metal
dünyasının baba
ismi Ozzy Osborae
7 yıl aradan sonra
yeni albümüyle
hayranlannın
karşısında. 52
yaşmdaki sanatçı
30 yıldır müzik
piyasasındaki özel
yerini koruyor.
30yıldır zirvede
Kültûr Servisi - Hardl
rock'ın büyiik ismi
Ozzy Osborne'ün 7 yıl
aradan sonra hazırladı-
ğı ilk albümü 'DownTo>
Earth' piyasada.
ProdüktörKiğünü Tim
Palmer'ın üstlendiği
'Down To Earth'te 11
yeni parça var. Gitarda
ZakkVVylde, basta Ro-
beıfnTijiDo ve davulda
Mike Bordm'in sanatçı-
ya eşlik ettiği albümün
ilk single'ı 'Gets Me
Through' adlı parça.
Heavy metal dünya-
sının en unutulmaz şar-
kılan arasında yer alan
'Bark At The Moon',
'Shot In The Dark',
'CrazyBabies','NoMo-
re Tears', 'Mama I'm
Coming Home' ve sa-
natçıya 'en rvi heavyme-
tal performansr kate-
gorisinde Grammy ka-
zandıran 'IDont\tant
To Change The VVorkT
gibi muhteşem şarkıla-
nn sahibi olan Ozzy, 52
yaşına rağmen, tam 30
yıldır müzik piyasasın-
da ayakta durmayı ba-
şaran ender rock star-
lanndan biri.
Dostlar Tiyatrosu 'nda 3 oyun
Kültûr Servisi - DostiarTiyatnısu kı-
sa bir süre için Muammer Karaca Ti-
yatrosu'nda üç oyunun son gösterim-
lerini sunacak. Üç oyundan ilki, geçen
sezon büyük ilgi gören, Genco Erkal'ın
yönettiği Tankred Dorstun 'Oyuncu'
(Ben, Feuerbach) adlı oyunu. SemaEn-
gİD-EdmseJ'm Türkçeye çevirdiği oyun-
da, Eıkal'uı yanı sıra Zeynep Irgat ve
Erdem Akakçe oynuyor.
Ikincisi, bugüne dek 160 kez sergi-
lenen Can YüceTin şiirlerinden Genco
Erkal'ın uyarladığı 'Can' adlı oyun.
Sahne donatımını Su YüceTin gerçek-
leştirdiği oyun, geçen yıl Genco Erkal
ve Dostlar Tiyatrosu'na 5 ödül kazan-
dırdı.
Üçüncü oyun ise Nâzon Hikmet'ın
100. doğum yıldönümü nedeniyle ye-
niden sahnelenen 7 yıldır yurtiçinde ve
yurtdışında 220 kez oynanan 'Insanla-
nm'. Nâzun'ın şiirlerinden Genco Er-
kal'ın uyarladığı oyununun sahne tasa-
nmı Duygu Sağıroğlu'na ait. Oyunlar
dönüşümlü olarak Muammer Karaca
Tiyatrosu'nda cuma günleri 20.30, cu-
martesi günleri 18.00, pazar günleri
15.00'te sergilenecek. (0212 252 59 35)
Dulcinea Cafe
yenilendi
KüMr Servisi-1997
yılından buyana Istanbul
Meşelik Sokak'ta faali-
yette bulunan Dulcinea
Cafe tümüyle yenilendi.
Salon-Oda-Mutfak kav-
ramlannı bir arada yaşa-
tacak olan Dulcinea, gi-
riş katuıda bulunan 250
kişi kapasiteli salon, bar
ve mutfağı, bodrura kat-
ta bulunan 110 kişi ka-
pasiteli özel 'Oda'sı ile
eğlenceve kültür-sanat
mekânı olarak hizmete
giriyor.
Dulcinea Cafe'nin ka-
sım ayı programında,
www.ismailnecmi.coni
adresinde sanatçı İsma-
il Necmi'nin siyah beyaz
fotoğraflanndan oluşan
fotoğraf sergisi yer alıyor.
Programda, aynca, bu-
gün wwwjfairplace.org
adresinde 'ontine' bir sa-
nat sergisi açılıyor. Kü-
ratörlüğünü Claire-Lyse
Buccinin yaptığı sergi,
yaşadığımız çağda 'eşit-
Kk' ilkesini sorgulayan
yirmi Britanyalı sanat-
çının. internet ortamın-
da sunduğu on sanat ese-
rinden oluşuyor.
Dulcinea Cafe'de 9-
10 Kasım tarihlerinde
cuma saat 17.00-19.00
arasında, cumartesi saat
15.00-17.00 arasında
Hakan Akçuranın 'Ben
bazen kafam kıyakken
TVizleriml'adlıvideo-
art çahşması yer alıyor.
Aynca, çarşamba gün-
leri saat 21.30-24.00 ara-
sında 'Ustad's', perşem-
be günleri saat 21.00-
02.00 arasında 'Eating
jam\ cuma günleri saat
22.00-02.00 arasında
'SaKva's salon', cumar-
tesi günlen ise saat
22.00-02.00 arasında
'Rady Oda' programlan
gerçekleşecek.
CoşkunAral, aslında çokgü/el, ışıltı ve pınltılann olduğu bir dünyayı fotoğraflamak istiyor
Savaşı vizördenyaşayan adamNENA ÇALtDtS
21. yüzyıhn ilk savaşına tajıık oldu-
ğumuz şu günlerde klasik savaş ta-
nımlan da değişti. Top, tüfek kavram-
lan yerini jetlere, fiizelere ve nükleer
silahlara bıraktı. Değişen teknoloji ve
stratejilerin ardından aynı kalan sade-
ce insani duygular, savaşın bıraktığı iz-
ler ve yok olan insanlar. Savaşın vah-
şetine, insanlann çaresızliğine tanık
olan foto muhabın Coşkun Aral'da ilk
kez 5-6 yaşlannda, Siirt'te tanıştığı
silahın bıraktığı izlerkorkunçtu. Fakat
o yüreğindeki izleri silip savaşın için-
de olma nedenini şöyle açıklıyor: "Si-
lahı ilk kez buğday ambannın önünde
nöbet tutan bir askerde görmüştüm.
Korktum. Ardından çok sev diğjm kö-
peğinıin silahla öldürulüşü ve babama
yönelik yapılan öldürme girişimine
tanık oldum. Yaşadığun yerde çocuk
parta yokru, havaalanı gibi kullanılan
sadece askeri arazi vardı. Sabahın er-
ken saatlerinde oraya gider gizUce oy-
nardıkChııncaklanmızLvevalLDün-
ya Savaşı'ndan kalma olduklannı dü-
şündüğüm toprağa gömüimüş tanklar-
dL Savaş tehlikeliydi fakat doğup bü-
yüdüğümüz yerlerdebunuy aşamışök
ve geçmişte de yaşanmışü. Savaşı du-
yunnaktan zhadeyaşamayı tercih edi-
TOnmHerşeybirsavaşursonuçta.Ben
at kutuplarda kalmayi tercih ettim.
Yeri geldiğinde mikroskopla dünyaya
bakmak isterim. yeri geldiğinde de
dünyayı avuçlarunın içine alacak ka-
dar uzaklara gitmeyi düşledim.
1
"
'İnsan matruşka gibidir'
Aral'ı dinlerken: fotoğraflan daha
da bir anlam kazanıyor. Taraf tutma-
yan bir insanla oyun oynayan savaşı,
oyun gibi karşılayan bir objektifle kar-
şı karşıyayız. Savaşı toplumsal olan-
dan soyutlayan ve bireye; savaşı ya-
şayan insana ulaşıyor. 'fnsanlan diğer
variddardan ayıran en büyük özeDik-
leri ego tatminleridir. Durum böyle
ohıncainsandaha fazlasmı istiyor.De-
ğişiınie artan istek beraberinde korku-
yu getiriyor, korkup hem daha fazla-
snıtsterkenkendisineengeJ olacakvar
olanlan kaybetmenıeninyolarınıarar-
ken başka canhlann yok oluşlannı ar-
zuediyor. Bunlan zaten yaşadıklanm-
ladafark edi>orum.Bir taraf diğerin-
dendaha kurnazsa digerinin her şeyi-
ni alabiliyor ve kaybetmeme olayı o
andan itibaren başlı>or. 21. yiizyılda
kdünılanriimbüyük ilaçlar savaşdö-
nemlerinde keşfedilmiştir."
Sjmi zaman bir yaşamın yok olu-
şu32 tanık olurken kimi zaman da
MECBUREıN YAŞA.MAK - "Açhktan. susuzluktan insanm her şe>i yapabileceğini düşünüyorum. Savaşlarda bu-
nu daha rahat anlavabüi\or insan. Mecburen yaşıyorsun ve ha\atla defaiarea yüzkşme imkânı bulabiliyorsun."
gözünü kin bürüyen bir askeri fotoğ-
raflıyor. Onun işi, olanı bütün sıcak-
lığıyla aktarmak. Bu durum karşısın-
da mantık duygu ikilemi ortaya çıkı-
yor. "Otonratikleşiyorum. duygular
daha sonra ortayaçıİoyor. Oanda ma-
kine senin bir kalkanm dunımunda."
Ne kadarkanıt görevini üstlense de ço-
ğu zaman fotoğraflan kaçabilen bazı
şeylerolabiliyor. "Fotoğraf dayeryü-
zündeki çoğu şey gibi net degiİ. Öyie
ldinsan savaşlarda bedenini, reaksiyon-
lannıtanunaimkânıbulu>orve biran-
dayitirebüiyor. Açoktaa susuzluktan
insanm her şeyi yapabileceğini düşü-
nüyorum. Savaşlarda bunu daha ra-
hat anlavabilhor insan. Mecburenya-
şıyorsun ve hayatla defaiarea yüzleş-
meimkânı bulabiliyorsun. Asla" lafi-
nı söyieyemiyorsun. İnsan olmanın te-
mel güdüsünün gündeme gehnesine
tanık olabüdiğimiz gibi hiç tanımadı-
ğımız bir insan için > aşamı feda etme-
nizin ne olduğunu görüyorsunuz, an-
hyorsunuz belki de uyguluyoruz."
Ateş altmda hayatta kalabilme mü-
cadelesi veren insanlar arasmda, ken-
di yaşamı için ayakta durma mücade-
lesi veren Aral; vahşetin içinde ga-
zeteci olarak ne kadar objektif olabı-
leceği konusunda ise şöyle diyor: "ln-
sani değerkr gariptir. fnsan matruş-
ka gibidir. elbiselerini çıkardıkça or-
taya başka bir kişi çıkıyor. Mesela ben
kendimi, evrenseL sosyal demokrat,
hatta sos>alist olarak tanımüyordum.
Paris'te kanldığım bir davette Türk
IdmliğiıııdendoiavınıaruzoJdugıımha-
karetve aşağılayicı sorular karştsmda
adeta vatan-millet-Sakarya muhab-
beti yapmava başlamışom. Aşağüa>>
cı üslupla beninı belki de o güne ka-
dar üstümde olduğunu bilmediğim
kimKğimi çıkardılar. Elbise gflbL Aydm
geçinen insanlann bazı hareketleri
karştsmda evTensel künh'ğin gidiyor
onlar gibi olabiliyoruz. Örneğin,
ABD'denbireidpgeliyorBe}TUtta,biz
Amerikalıyiz deyip ayncalık tanınma-
sını istiyor. O zaman o maskemi çıka-
np adanun karşısma geçip resmen ka-
merasunn çahşmaz hale gehnesine yol
açacak bir eylem \apnorum. O yıiz-
den tepkisizün di>emem. İnsanlarara-
smda değil ama coğrafy alar arasmda
farkhhklar olduğunu kabul edjyorum."
Muduluğun doruğu ve sava»..
Bu sözler bize Coşkun Aral'ın fo-
toğraflannda var olan olağanüstülü-
ğün, yaptığı ışin felsefesini yakala-
masından kaynaklandığını gösteriyor.
Onca koşuşturmaca ve kan içinde in-
sana, insanın sıradan, kendine özgü
yönlerine ulaştiğını bu cümlelerde gö-
rüyoruz. Aral, medyanın olaylara yak-
laşunını şöyle değerlendiriyor: "Hiç-
birimizin tam yapüğımıa söyteyemem.
tabüki eksfldüderimiz var.Basmdaonu
içine alan diğerkurumlar gibizaman
zaman yanhş > önlendirebili>t)r. Bu sa-
dece Türkiye için değil dünyanm ge-
hşmişülkeieri içingeçeriL Haberciola-
rak mesleğünizi yaparken görev biHn-
cimizi ve sorunlan çok rvi öJçroemiz
lazun. Yeri geldiğinde kurumlara ya-
pılacak sansür yerine bizkrin otosan-
sürünü bile düşünmemiz gerek."
Coşkun AraFın objektifi hep dün-
yanın 'öteki' tarafını görüntülüyor.
Yıllarca savaştan savaşa koşan Aral ak-
lında ki fotoğraflamak istediği dünya-
yı şöyle tanımlıyor: 'Çok güzeL ışım
ve pınlülann olduğu bir dünya. Ama
biüyonjm, o ışılülan ve panlüları ve-
ren dünya da ne yazık ki o pınlu ve hı-
şırünın kaynağını çok şiddedi ateşler-
le alabiliyor. Daha dermlere inmek is-
terim ama ne yazık ki indiremiyor be-
ni. Muüuhığun doruğunu işte hayat-
ta kahnanm getirdigi muduluk olu-
yor, o da neyazık ki savaşlarda olu>x)r"
Genç kalemler Cumhuriyet'te.
ORTASINDA... İÇİNDE
Gecenin ortasında gündüzü yaşayan insanlar
Kalabalığın içinde yalnızlığı yaşıyorlar
Yalnızlığın içinde tutsakfığı yaşayan insanlar
Yakının tam ortasında uzağı yaşıyorlar
Uykunun ortasında rüyayı yaşayan insanlar
Hayatın içinde bir düşü yaşıyoriar
Düşün içinde umudu yaşayan insanlar
Şehrin tam ortasında umutsuzluğu yaşıyorlar
Sessizliğin ortasında kaosu yaşayan insanlar
Gürültünün içinde sürüklenişi yaşıyorlar
Sürüklenişin içinde çırpınışı yaşayan insanlar
Güneşin tam arbnda soğuğu yaşıyorlar
Tam ortasında ve içinde
Böylece yaşayan insanlar
Bu aydınlıkta karanlığı delmek için yaşryortar
METE GÜRKAN
BENİM ADIM GÖZYAŞI
bir bakarsın olmuşum
reis-i cumhur...
bir bakarsın bir dilenci,
bazen de bir sokak kedisi...
ne dinim, ne dilim, ne ırkım,
ne cinsryetim ne de yaşım,
yok benim sınıf farkım!
her canlının en masum haliyim,
ben duygular devfetiyim,
benim adım gözyaşı.
ne kanunum,
ne yasam,
ne de yasağım var benim...
üzüntülerden, gülücüklere,
acılardan, sevinçlere,
her duygu lokomotrfimdir benim...
dedim ya; ben duygular devletiyim,
benim adım gözyaşı!
BİNAÜAKKUŞ
Âksanat onanmdaKültür Servisi -Aksanat. sanatsever-
lere daha yeni. sağlıklı ve inşaat açısın-
dan güçlendiriuniş bir yapı ile hizmet
vermek amacıyla 3 Kasım tarihinden
itibaren kapandı. Renovasyon ve res-
torasyon çalışmalannm yam sıra Ak-
bank'uı güvenlik ve hizmet anlayışın-
daki titiz yaklaşımı sonucu binanın in-
şaat açısmdan da sağlamlaştınlmasını
öngören yenilenme aşaması Mayıs 2002
tarihine kadar sürecek.
Kültür ve sanat faaliyetlerini ara ver-
meden değişik aktivitelerle sürdürecek
olan Akbank'ın sanat merkezi Aksanat
2 sergi salonunda, her yıl Türk ve ulus-
lararası profesyonel sanatçılarm sergi-
leri ile Istanbul'un kültür yaşamına
renk katıyor.
Görsel ve işitsel çalışmaların gerçek-
leştirildiği 150 kişilik Çok Amaçlı Sa-
lon'da, haftanın üç günü ovıın sergile-
yen Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu,
ülkemizi dünyanm çeşitli yerlerinde
düzenlenen festivallerde temsil ediyor.
A>TII salonda gerçekleştirilen lazer disk
ve video gösterileri ise klasik ve mo-
dern sanatın vazgeçilmezlerini sanat-
severlerle buluşturuyor.
Aksanat içerisindeki müzik dinleme
odası, klasik müzik ve cazseverler için
vazgeçilmez bir merkez özelliğı taşıyor.
Atölye çalışmalan ile sanatçılar tarafin-
dan zevkle kullanılan Aksanat'm Ba-
le Stüdyosu, Litografı ve Serigrafi atöl-
yeleri, amatörler ve profesyonellerin
bir araya geldiği workshop"lar, seminer-
ler düzenlenen ve uygulamalar yapılan
mekânlar haline geldi.
OKUMA LAMBASI
ENİS BATUR
İnternet ve Edebiyat
Pek çok alana olduğu gibi, kültüre ve edebiyata da
yeni boyırtlar, olanaklar getirdi internet. Bu yıl içinde
şiir, müzik, sanat, kütüphane, üniversite sitelerini ko-
laçan ettim biraz; bire bir yararlanabileceğim başvu-
ru kaynaklarının bir bölüğünü saptadım, ayırdım;ya-
ratıa etkinliğın ağır bastığı kimi ortamları belli aralar-
la ziyaret ediyorum; bir iki "intemctive" bölgeyle de
tanışma fırsatım oldu: Şüphesiz bir internet uzmanı
sayılmam, klasik iletişim araçlannın gündelik haya-
tımda tuttuğu yerin azalmadığına bakılırsa. o doğrul-
tuda ilerlemeyeceğim de ortada. Bu durum, internet-
ten yararlanmanın, internet ortamı için kimi işleryap-
manın getirilerinı hafifsememe yol açmıyor, nasıl yol
açsın: Tavşan dağa küsse ne olur?
Kendi bağlamımda kalacak olursam, edebiyatla il-
gili farklı yaklaşımlar üzerınde yeterince düşünce üre-
tilmediğini gözlemliyorum. Kimi yazar "s/fe"leri tanı-
tım ağırlıklı, daha çok "halkla ilişkıler"\n bir yan kolu
olarak kullanılıyor burada teknoloji: Başvuru niteliği
öne çıkıyor, yönlendirme görevini üstlenıyor "site". Ki-
mılerinde "ürün" öne çıkıyor buna karşılık, altematif
bir yayın alanı oluşturan yazarlar, dergilere vermek-
tense, yapıtlannı burada okura açmayı yeğliyorlar. İlk
kümeye ornek olarak Buket Uzuner, Ahmet Altan
ve Kürşat Başar'ı; ıkınci kümeye Faruk Ulay, Cem
Akaş ve Hakan Toker'i verebilirim. Bir üçüncü kü-
mede, interactive özellik şahdaman çiziyor Söz-
gelimi Alev Alaüı'nın. küçük Iskender ın adresle-
rinde göz göze geliyor katılımcılar ve yazarlar. Bir de
"tartışma gruplan" göze çarpıyor: Orhan Pamuk
adınaoluşturulanforumda, "ŞiirPostası"nda, karşı-
lıklı düşunce alışvenşı yapılıyor. Başka form'lar, for-
mat'lar da var internet ortamında. En önemlisi, kla-
sik yayınlar bile bu mecrayı kullanıyorlar; ömeğın Vır-
gül dergısı eskı sayılannın arşıvini sunuyor, okurun bu-
radaki yazılardan ücretsiz yararlanmasını sağlıyor.
Sözün özü, internet, on yıl önce düşlenmesi bile
güç bir "özgür dolaşım" bolgesi sürüyor önümüze.
Sermaye gerektirmeyen bir eylem coğrafyası: Za-
man ve emek ayıran herkes için derinlik ve genişlık
sağlayan bu ortam. yıllardır iktidar ilişkilerinden ya-
kınan, klasik yayın organlannın kapısından geçeme-
diği için isyan eden her genç şair, yazar için bir "hod-
n meydan!" koşulu hazırlamış durumda. Ortalama der-
gi satışlarının bın nüshayı bulmadığı bir ülkede, ya-
bana atılacak bir seçenek değil intemetin sunduğu.
Başka ortamlarda duyurunuzu yapabilir, dilediğinız ürü-
nünüzü dilediğinız biçimde yayımlayabılır, "indirilme-
s/m"sağlayabılirsiniz.
Bu gelişmeler, her yönüyle olumlu görünüyor ba-
na, biryön dışında: Umanm fanzinlenn, fotokopi der-
gilerın, akıntıya karşı yayıncılığın buhaıiaşmasına yol
açmaz internet. Anarşistyayıncılık, dünyanm hernok-
tasında, son yıllarda onemli açılımlar getirdi. Her yıl
Frankfurt Kitap Fuan'nın dev tecım çarklan bildik
tempolarıyla donerken, Messe'nin dışına tezgâhları-
nı açan, derme çatma çadırlarını kuran alternatif ya-
yıncılar, el değmedik keşif bolgelerine götürür okur-
ları. Minörün, marjinalin, kutsaldışının, her türden
azınlığın seslenme olanagı bulduğu bu kesit, kitabın
nefes almasını sağlar. Kitap-lık dergisinın eski sayıla-
nndan birınde, yalnızca "/cüçüfcyay/nev/eri"nin ürün-
lerini bulunduran, bir kitabevini tanrtmıştım: Raflan,
çoğu taşralı (bu sözcüğün ilk anlamına göndermeya-
pıyorum) amatör yayıncılardan gelme sıkı kıtaplaria
doluydu.
Fanzınler. yakın dönem Türk yayıncılığında, henüz
ölçümü yapılamamış, hayli önemli bir damar yaratmış-
lardır. Aklıma hemen gelen müthiş bir ömek, Cem
Bak'ın bir düzıneyi aşkın sayısı çıkan "Aksak Kılavu-
zu "dur. Içenğinin tutariılığı ve zenginliği, tasanmının gö-
züpekliği ile 90'lann kesinkes en sağlam yayın organ-
larından birinı ortaya koyan Cem Bak, performansıy-
la irili ufaklı sermayelere dayanan pek çok dergiyi sol-
lamayı bilmışti.
İnternet, fanzınleri ve türevi yayın girişimlerini ger-
çekten de önleyebilir mi? Teknoloji, herdönemde za-
naatın yolunu tıkamıştır. Gerçekleştirme ve iletme ko-
laylıklannı, kendıliğinden yapım zorluklan içeren uğraş
alanlannı kaçınılmaz biçimde sınırlar, dahası öteler.
Burada da gelişmenin o yönde olmasından korkanm.
Ne olursa olsun, hem bir başına, hem kültür ve ede-
biyatla ılişkisi çerçevesinde, internetin önümüze ser-
diği ufka dıkkatle bakılması gerekiyor. Yapılabılenler,
yapılabiieceklerin ne kadan? Getiriyle götürünün pay
- payda dağılımı ne? Ne kadaryakiaşıyor, ne kadar uzak-
laşıyoruz?
Hayatımızı dolduran saat. termometre, barometre
gibi ölçerlere, internet için bir yenisini eklememiz ge-
rekecek belki de.
TtJYAP KİTAP FUARI'NDA BUCÜN
A SALONU
• 1130-13.00 Ödül Töreni: 'GençKk Kitabevi
Öykü Yanşması'. Düzenleyen: Gençlik Kitabevi.
• 13.00-14J 0 'Son Dönem Türk Romanında
\alan Tarih ve GerçekHk Boyııtu'. Yöneten:
Füsun Akath. Konuşmacılar: Oya Baydar,
Erendiz Atasü, Adnan Bünazar. Düzenleyen:
Can Yayınlan.
• 1430-16.00 'Çağdaş Türfciye'de Değişimkr.
Karikatür ve Semih Balcıoğhı'mın Karikatürü'.
Yöneten: Semih Poroy. Konuşmacılar: Semih
Bakıoğlu, Şükran Kurdakul, Server TaniDL
Düzenleyen: TÜY'AP.
• 16.00-18.00 'Fantezi Edebiyattan
Sinemaya/Yüzüklerin Efendisi'. Yöneten:
BüJent Somay. Konuşmacılar. Sevin Okyay,
Kaya Ozkaracalar, Tekin Özertem.
Düzenleyen: Metis Yaymcıhk.
• 18.00-20.00 'Zürafa ile Gergedan
1
Konuşmacılar: Sunay Alon, Akgün Akova.
Düzenleyen. Çmar YajTnlan.
B SALONU
• 1230-1330 'Şairtik Serüveninde 20. Yıl
Konuşnıası' Konuşmacı: Yılmaz Odabaşı.
Düzenleyen: Everest Yayınlan.
• 1330-15.00 'Savaş, Her Zaman Savaş'.
Konuşmacılar: Coşkun Aral, Mahfı Eğümez.
Düzenleyen: Om Yaymevi.
• 15.00-16.00 'Gerilim Romanlan Neden Ügi
Çekiyor?' Yöneten. Ahmet Ümit.
Konuşmacılar: Jean Cristophe Grange, Glen
Meade. Düzenleyen: Doğan Kitapcıbk.
• 16.00-18.00 'Ülkeler Nelere Gülüyor?'
Konuşmacılar: Aydm Boysan, Hasan Puhır,
HasletSoyöz. Düzenleyen: Bilgi Yayınevi.
• 18.00-20.00 'KunduzDüşleri'. Yöneten:
Ahmet TeDi. Konuşmacılar. Nesimi Aday, Vecdi
Erbay, Celal Çimen, Önder Kızdkaya, Tuğrul
Keskin, Cnal Ersözlü, Yücelay Sal, Fergun
Özeffi, Fadıl Öztürk, Öztürk Lğraş, Uma>
Uma>T
. Düzenleyen. Piya Zed Yaymcıhk.