14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2001 PAZAR 10 PAZAR KONUGU 1969yılından beri Lymira kenti kazılannı sürdüren Prof. Borckhardt ile Türkiye arkeolojisini konuştuk 'Hocalaröğrencilerindeyaşar' Lytnîranın önemi anlasıldı -Avusturyahükümetinden hem kamulaştır- ma hem de kaz* için önemli bir miktardapa- rabankayayatınlmıştı dedik Bunabiraragüç- lüklerçıknuştu Sorutt nasılçözüldü? EsasAvusturya'daki meslektaşlanm buna iti- raz etmişlerdi. Çûnkü geregınden iki misli faz- Japara yaonlmıştı. Birkısmı kamulaştirma için- di. Meslektaşlanm "Borchaıtft"a oeden bu ka- dar çok para >atmJı>or? Onun bir kısmıvia biz başka yerierdekî kazdan fınanse edebüMiz" di- yehomurdanmışlardı. Ama sonunda Lymıra'nın önemi dûnya çapında anlaşıldı. Lymira'yı kazıp ortaya çıkardığımız şaheser- lerirestoreederken bötün insanlığa antik çağkül- türünügösterme firsatnu yakaladık. Burada hem dogal, hem çok önemli sanatçılann yapûklan ta- rihi, kûltürel güzellikJer var. Hepsi aynı yerde. Evet, şu anda karayolu kentintam ortasındangeç- tiği için Lymira ikiye bölünmüş durumda. Ama yine de bütün bu güzelliklerin aynı yerde bulun- duğunu söyleyebilirim. BunJaruı geleoek kuşaklara gösterilmeJeri, onJann bunlan öğrenmelen çok önemli. Biz bu- nun için burada vanz \ e çalışıyoruz. Bunlan or- taya çıkarmak, korumak bizim, bunun da kamu- oyuna duyurulmasını sağlamak sizin göreviniz. - Sizin geçenyıl bizim KültürBakanhğı 'yla birzorlukyasadığımzı biliyoruz. Kazı sırasın- da ortaya çıkan Lik dilindekiyazttlann okun- ması için Avusturya hükümetinden bir para çıkmışa. Amayanhş hatırlamıyorsam, bizim Kültür Bakanhğı bu paranın kullanımına, "Gereği yok," gerekçesiyle izin vennemişti. Bu sorun aşıldı mı? Ben şu anda belki dünyanın en şanslı kişisi- yün. Çünkü bu yıl Türk Kültür Bakanlığı bana iki ayn izin vererek beni inanıhnaz biçimde onurlandırdı. BunJann birisi bir Türk arkeolog gibi kazıya devam etmek, öbürü de bulunan bü- tün Lik dilindeki yazıtlan okurtıak içindi. '60'lı yıllarda ben burada kazıya başladıktan sonra Liİcya uygarhğıyla ilgili ilk makalemi, ilk kitaplanmı yazdım. Lik diliyle çok ilgilendim. Likya uygarhğını çok iyi anlayabilmek için Lik dilini okuyabılmek gerekiyor. 'Ben Türkiye'yî seviyorum' - Kendiniziemekliye ayırdıktan sonra daka- zıya nezaret edecek misiniz? Eğer benim fıkirlerimden hâlâ yararianmak isterlerse tabii ki onlara yardımcı olacağım. Ama bakın.. ben yıtlarca bukazıda başkanola- rak çaJıştığım için pek çok şeyi yapma firsatı- xa bulamadım. Bunlardan en önemlisi de ya- yın yayunlamak. Şimdi kitapyazmam ve bun- lan yayımlatmam gerekiyor. Bu, benim için bir görev. Büyük olasılıkla yıhn bir bölümünü burada, birbölümünüA\TJsturya'dageçireceğinı. Önüm- de pek çok olasıbk var. Ben bu ülkeyi çok se- viyorum. Burada can dostlan edindim. Insanın birisine güvenmesi çok önemli. - Dünyada kaç sanat tarihçisiya da arke- olog bütün Lik dilini okuyabiliyor? - Çok fazla değil. Almanya'da bir profesör vardı. Uzun zaman önce öldü. Ama öğrenciler yetiştirdi. Örnegın Prof. Günther Neumann var. Onunla '60'h yıllardan beri çahşıyoruz. Dünyaca tanınmış bir uzmandır. Onun dışında iki uzman daha Lik dilini biliyor. Italya'da çok ünlü iki filolog var. Bunlardan birisi Guzmani, öbürü Camıba. Amerika'da Mefchert var. Viyana'da Prof. Eichner Lik di- lini biliyor. Benbiraz sökebiliyorum. Birde genç bir Türk uzman var. tsmi Tekoğhı. Bizimle ça- lışü. Vebütün bulgulannuzı yayımlattı. Yani bu alanda çalışan dünya yüzünde biravuç kişiyiz. J.FJYT. TA VSANOĞL JJ Antalya 'nın batısında, Turunçova da Likya uygarhğının önemli kentlerinden Lymira 'yı birgrup Alman ve * Avusturyah arkeolog 1969'dan beri ortaya çıkarmaya çahşıyor. Arkeologlarm başını da Türkiye de sanat tarihi ve arkeoloji uzmanlannın yakından tanıdığı bir isim, Prof. Dr. Jürgen Borckhardt çekiyor. Borckhardt, onlarcayü Vakıflar Genel Müdürlüğü, Hazine, Kültür Bakanhğı 'nın mevzuatım aşmaya çalıştı; kazı çahşmaları boyunca, Lymira 'yayerleşip antik kent içinde seracılıkyapan Yörüklerle uğraştı. Antik kenti tam ortasından ikiye bölen Kumluca karayohmu başka yerden geçirtme mücadelesi verdi. Son olarak Lik dilindeyazılmış yazıtların okunabilmesi için Avusturya hükümetinin ayırdığıfonun bizim Kültür Bakanhğı tarafmdan geri çevrilmemesine çaba harcadı. Mücadelesinden yengiyle çıktı. Ama emeklilik yaşı geldiğinden buyıl ekim ayında emekli oldu. Şimdi Lymira, öğrencilerine emanet. Yine de Kültür Bakanhğı 'nın izniyle bir Türk arkeolog statüsünde kazı yapabilecek. PORTRE Prof. Dr. JURGEN BORCKHARDT 1936, Almanya-Prusya doğumlu. Doktorasını Heidelberg VniversitesVndeyaptı. Daha sonra Berlin Üniversitesi'nden burs alarak biryüsüreyle Suriye, İran, Irak, Mısır'ıgezdi. O arada Türkiye'ye geldi. İlk araştırmalarını Demre'de Myra antik kentinde yaptı. 1967'de Finike yakınlarmdaki Likya antik kenti Lymira kazısma başlamaya karar verdu Kazıya 1969'da başladı. Bu yıl Viyana ÜniversitesVndeki öğretim üyeliğinden ve Lymira kazı başkanlığından emekli oldu. - Siz neredeyse 30 yıldır Likya'nın birinci derecede önemli şehirlerinden olan antik Lymira kentinikazıyorsunuz. Kentior- taya çıkardıntz. Ancak bu kazı çalışmalannız sırasında basını- za tatsız olaylar gelmişti. Örneğin bir Yörük aşireti tam Lymi- ra 'nın içineyerleşmişti ve orada domates, biber,patlıcanyetiş- tiriyoriardu Bu durum halloldu mu? Evet. halloldu. Zaten meseleyi çıkaran o Yörüklerin başı Fini- ke den aynldı. Geçenlerde ondan haber aldım. Antalya Havaala- nı yakınlannda bir arazi sahn almış. Benı görmeye geldi. Benden bazı yardımlar da istedı. Bırlikte kahvaltı ettik. Bana belki 20 yıl önce söylediğim şu sözleri hatırlattı: "Lymîra kaası çok genişje- yecek. Antik kent ryice ortaya çıkmca köylülerie kazı yapan arke- oioglar arasında toprak için bir çekisme vaşanacak." Sonra da ba- na şunlan söyledi: "Çok haklıymışsın. Ben bugün burada vaban- a okuım." Şimdi, kendisi köylüleri Lymira yıkıntılarının arasın- da yaşamaktan vazgeçip yörede başka yerlerde arazi satın alma- ya özendirmeye çahşıyor. - Şimdilerde daha salim kafayla mı kazıyı sürdürüyorsunuz, bu gelişmeden sonra? Evet. Şimdilerde durum çok iyi Finike. Turunçova, Kumluca, Sahilkenfin yetkilıleri artık yörede turizmi geliştirmeye yönelik ciddi bir potansiyel olduğunu gördüler. Bakın size bir örnek ve- reyim. Yıllar önce Efes antik kentinın Selçuk tunzminin kalkın- dınlmasına ne büyük katkıda bulunduğu görüldü. Neden Lymira da bu bölgenin turizmının gelişme- sine katkıda bulunmasın? SözcukönemH Sizinleyıllar önceyörüklerleLymira 'daki ara- Zİ yüzünden başınızın derde girmesiyle ilgili bir söyleşiyapmıştık. O söyleşide siz Avusturya hü- kümetinin, Lymira 'daki arazilerin kamulaştınl- ması için önemlibirparayı bankada bloke ettiği- ni, ancakKültürBakanlığt, Hazine, Vakıflar ara- sındaki çekişme yüzünden bu paranın bir türlü serbest bırakılamadığını anlatmıştınız. Sonra ne oldu? - Evet. Bır dönem bu sıkıntı yaşanmışn. Ama o aşıldı. Önemli olan burada kazı yerinde çalışan ar- keologlann ciddiyeti, öğrencilere olanaklar tanın- ması. Bu, zaten buradaki hocanın görevıdır. Dola- yısıyla ben Thomas Marksteiner, FrüzKrinzJnger gibi yardımcılanma geniş çalışma olanaklan sağ- Iadım. Doktora tezlerinı, tebliğlerini yazdılar. Şim- di üçüncü aşama, bunlann yayımlanması. Ben bir şeye ınanıyorum. Sözcük çok önemh. Bir gazete- de, yazında, bilımsel bır yayın organında yer alan sözcük belki küçük görülebihr. Ama sonuçta bu sözcük en ağır sılahlardan daha da ağır etki yapar. Entelektüel yetenek her zaman insanı kazançh çı- kanr. Karşınızdakinı bu yetenekle yenersıniz. - Bu sayede mi siz buradakigüçlüklerinizi aşabildiniz? Evet. Size bir öykü anlatayım. Koç Vakfı Antalya Şube Müdü- rü Kavnan Dörtiük bana bir olayı anlatü. Kayhan Bey Antalya Mü- zeMüdürü'yken Viyana'da bir sergi düzenJemıştik. Buradan ton- larca ağırlıkta heykeller götürülecekti. Bır yardımcım, heykelle- rin yerleştinknesi için koca sandıklar yaptı. Kayhan Bey, müze müdürü olarak her şeyin son kontrolünü yaparken aslan heykel- lerının arasında bir de ne görsün? Üç şişe rakı... Aslanlara aslan sütü yakışır diye şişeleri sandığa ko>Tnuşlar. Bundan şunu anlat- mak ıstıyorum. Karşınızdakıyle, kendi silahınızla savaşmahsınız. Size bir öykü daha anlatayım. Bizim yıllar önce kazı ekibı olarak Yörüklerle mücadelemizin dorukta olduğu dönemde Bayındırlık Bakanlığı, Lymira kenünin kalratılan içınden karayolu geçırmek ıstedi. Geçirdi de. Şimdi Kumluca yolu kenti ikiye bölmüş durum- da. Düşünüyorum da o yol Lymira'nın arkasındangeçirilemez miy- di? Antik kent içinden karayolunu geçirdiğiniz zaman kentin bir tarafi dağda, bir tarafi da dere kenarında kalıyor. Turistleri orada gezdireceksek, bunu nasıl becereceğız? - Buraya genç bir arkeolog olduğunuz sırada gelmiş ve kazı- ya baslamıştınız- O sırada buradaki insanlar size nasıl bir tep- ki vermişlerdi? Belki genç bır arkeoloğun orada ne yaptığını başlangıçta anla- mamışlardı. Yavaş yavaş beni tanıdılar. Yaşlandığımda gördüler ki ben hâlâ yoksul bir hocayım. Dönümlerce arazi sahibi obna- dım. Muhteşem birarabam yok. Bu hocanın, eşiyle Viyana'da gös- terişsiz bir apartman dairesinde oturduğunu büiyorlar. Gençli- ğimde beni hep izlediler. "Bu genç adam aküu. uyanık. Burada kaa yapmaanın amacı aran bulmak. Ahnu buhınca bize mi haber verecek? Tahö ld kaçınp götürecek" diye kuşkulandılar. Ama bu- gün artık gerçeği öğrendıler. Görüyorlarki hoca burada ögrenci- leriyle durmadan çahşıyor, antik kenti gereğince ortaya çıkarma uğraşı veriyor. Üstelık hoca artık emekli oldu. Benim bu işe ken- dimı adadığıma ikna oldular. Demin de dediğim gibi Finike'nin yöneticilen, Turunçova"nın belediye başkanı gerçegi kavTadı. Bu da halefim Thomas'a çok yardımcı olacak. Çünkü önüne engel- ler çıkmayacak. Ben 1 Ekim'de emekli oldum. Benden sonra uma- nm Viyana ve Ankara 'daki yetkililer, gelecek yıl için kazı izni ko- nusunda herhangi bir anlaşmazlığa düşmezler. Çünkü gelecek yıl Thomas Marksteiner yeni kazı başkanı olarak görev yapacak. - 5'/; bütün akademik görevlerinizden mi emekliye aynltyor- sunuz? Öncelikle profesörlükten emekli oluyorum. Avusturya yasala- rına göre iki yıl daha çahşabilırim. Ama artık 65 yaşıma geldim. Daha fazla çahşmak ıstemiyorum. Yine Avusturya yasalanna gö- re emekliye aynlırsanız bütün öbürgörevlerinizı de bırakmak zo- rundasınız. Emekli bır profesör olarak kazı başkanlığı yapamaz- sınız. Ama size açıkça söyleyeyim; gençh'ğimde altmışlı yaşla- nmda bu işi bırakmaya kararhydım. O karanmı da tuttum. Bir de tabıi ki bu işte gençlerin önünü açmak lazım. Ben bir çeşit arke- oloji okulu açtım. Sokrates'in Eflatun ve Ksemfondos adh öğrencileri konusun- da neler duyduğunu anlayabiliyorum. Onlarla çok çok gururlan- mıştı. Ben de öyleyım. Bu, aynı zamanda bir çeşit başkalannın, gençlerin düşüncelerinde yaşama biçimi. Düşünün ki bir ressam- sınız. O zaman resimlerinizde yaşarsınız. Hocalar da öğrencile- rinin düşüncelerinde yaşar. 'Kendi yolumu buldum' - Yani öğrencilerinizin düşüncelerinde olduğu kadar Lymi- ra 'da da mıyaşayacakstnız? Evet. Tam olarak öyie. - tlk kez bu yöreye 1963 'te gelmiştiniz. Lymira 'yı nasıl keş- fettiniz? Sizi buraya çeken neydi? Öoncı Dünya Savaşı'ndan sonra, geçmışte zengin olan ailem fa- kir düştü. Doğu Almanya Han Batı 'ya göç etmek zorunda kaldık. Ben hseyı bursla okudum. Ama galiba fazla bağımsız ruhlu ol- duğum için beni okuldan attılar. "Siz beni istemezseniz ben de vt>- lumu kendi başıma bulurum" diyerek Mısır'a gittim. Bir buçuk >al sonra Batı Almanya 'ya geri döndüm. Kömür madenlerinde iş- çi olarak çahştım. Kendi başımı kurtarmak, biraz da aileme yar- dım etmek zorundaydım. Sonra hseyi, bursla üniversitevi bitir- dim. Üniversitede okurken çok görmek istediğim o tarihi ülkele- ri adeta geziyordum. Gelehm, neden Finike\e, neden Likya uy- garlığına geldiğime... Mısır'da Iskenderiye'nin havasını buldum. Bu ağaçlara, bıtki örtüsüne, buranın özel yaşam tarzına \'uruldum. Mitolojiden gelen bir gızemi var. Almanya'da özel bir sistem var. Bır arkeolog doktorasını verip asistan olarak üniversitede kalırsa, ona bir yılhğına dünyanın istediğı yerine gitmesı için burs verilir. Ancak koşul. o bır yıl içinde Almanya'ya hiç dönmemek ve ke- sinlikle yalnız olmaktır. Amaç, arkeoloğun yabancı yerlerde yö- re ınsanlannı. onlann gelenek ve göreneklerinı iyi tanımasıdır. - Siz de Türkiye 'yi mi seçüniz? Evet. Bu topraklarpek çok filozof yetiştirdi. Üstelik ben IÖ ikin- ci binyılla çok ilgiliydım. Böylece önce Hitıtler'ın başkenti Hat- tuşaş'a gittim. Hattuşaş'tan sonra Istanbul'dakı Alman Arkeolo- ji Enstitüsüne gittim. Orada Halet ÇambeL Ekrem Akurgal gibi degerli sanat tarihçilenyle tanıştım. Böylece Lymi- ra'yı keşfettim. Bunun ardından Ankara'ya, Lymi- ra kazısı için izin almaya gıttim. BirEski Eserler Ge- nel Müdürü HikmetGürçay\ ardı. Bana bır baba gi- bi davTandı. "Oraya neden gitmek isth'orsun? Ora- da neetektrik,ne bir şe>\ ı ar"dedi. Ben ıse "Başka biryeri istemhBrum. Lvmira'vı istijormn" dedım. Hikmet Be>'"den sonragenel müdürlüğe Nuretön Yar- dımcı atandı. Her neyse... Ben profesörlüğümü Vi- yana Üniversitesi'nde aldığım zaman Lymira kazı- sında Avusturya hükümetı bana çok yardımcı oldu. Avusturya hükümeti sayesinde Lymira çahşmalan bu kadar geliştı. - SizLymira kazı başkanlığından çekildikten son- ra bu destekler sürecek mi? Avusturya Arkeoloji Enstıtüsü geniş ve sağlam bir kurumdur. Başkanı da dostumdur. Ben çekilince kazı başkanhğını Thomas Marksteiner'e vermele- nni ıstedim. Thomas doçent unvanını aldığına gö- ı e de yasalar karşısında her zaman kazı başkanı ola- bilır. -Siz '60'Iıyıllarda Lymira kazısma başladığı- nız zaman hangihükümetparayıyaürmıştı? Türk mü, yoksa Batı Alman hükümeti mi? Başlangıçta bu Alman kaasıydı. Alman Arkeolo- ji Enstitüsü'nün bünyesinde yapılmıştı. Ben hâlâ hem Alman hem de Avusturya arkeoloji enstitüle- rinin üyesiyim. Türk meslektaşlanmın da günün bi- rinde daha çok sayıda bu enstitülere üye olmalannı diliyorum. Şim- di de Türk üyelerimız var. Örneğin Prof. Dr. Cevdet Bayburtfu- oğht Prof Dr. HalukAbbasoğiu, Prof. Dr. Sencer Şahin'üyeler. - Yanibizim arkeologlargittikçe artan sayıda uluslararası ala- na açılıyortar, öyle mi? Evet. Kazıyı kimin fınanse ettiğine dönersek... Türk hüküme- ti kazı iznini veriyor, kazıyı yapan ülkenin hükümeti de bunun pa- rasını ödüyor, yani şimdilerde Avusturya hükümeti... -BaşlangıçtaAlman hükümetinden kazjparasıalabümekiçin güçlüklerle karsılaşmadımz mı? Karşılaştık. Bugün de güçlüklerimiz var. Avusturya'da da dün- yanın her ülkesinde olduğu gibi son yıllarda sadece ekonomiye önem veriliyor: kûltürel etkinlikler ikinci plana itıliyor. O neden- le de kültür bütçelen kısıhyor. Dolayısıyla üni\ersitelerin bütçe- lerinde kısuıtıya gidiliyor. Onun için ben bu kazının doğrudan doğruya Avusturya hükü- metine bağlı ohnasında ısrar ediyorum. Ama üniversitede benim için düzenlenen veda törenini de unutamam. Gözlerimi yaşarttı- lar. Daha sonra burada da Türk dostlanm benim için bir veda tö- reni düzenlediler. YUNAN MAKAMLARI SON 10 AY İÇİNDE 5242 KAÇAK GELDÎĞİNİ AÇIKLADI £ge kaçak cennetiMURATİLEM ATİNA - Türkiye ve Ortadoğu'dan Yunanistan'a kaçak olarakgelen göcmenlerin sayısındaki artış, bu ülkedeki yetkilıleri harekete geçırdı. Yunan Denizcilik Bakanhğı yetkilileri, son on ay içinde deniz yoluyla Yunanistan'a gelen kaçak göçmen sayısının 5 bin 242"yi buldugunu açıkladılar. Söz konusu larihleriçinde Ege'de 83 teknenin yakalandıgı, bunlann önemli bölümünün Türk ınsan tacirleri tarafmdan kullanıldığı bildirildı. 11 Eylül sonrası ABD'nın başlattığı Afganistan harekâtı sonrasında kaçak göçmen sayısında önemli bir artış olduğuna dikkat çeken yetkililer, Ege'dekı geçişlerin kış aylannda biraz azalabileceğini belirtiyorlar. Buna rağmen sürekli olarak alarm halinde olan Yunan sahil güvenlik yetkilileri, Ege'deki bütün tehlikeleri, şiddetlı rüzgâr ve tüm riskleri göze alan bazı kaçak dolu teknelerin Yunanistan'a gelmeye çahştıklanna dikkat çekiyorlar. Geçen yıl Türk ve Yunan karasulan içinde birçok tekne olumsuz koşullar voizünden batmış, aralarında kadın ve çocuklann da bulunduğu çok sayıda kaçak göçmen hayatlannı kaybetmişlerdi. Yunan liman polisi yetkilileri, son olarak dün "Karagöz" adh bır Türk teknesini Istanköy Adası açıklannda yakaladı. 5 metrelık balıkçı teknesinin içinde 13 kaçak Afgan göçmeninin bulunması, yetkilileri hayrete düşürdü. İçinde 7 erkek. 4 kadın ve iki çocuğun bulunduğu tekneye el koyan Yunan yetkilileri. ada savcılığı nezdinde girişim başlatülar. Kaçaklann önemli bölümü Yunanistan'ı A\Tupa'ya açılış kapısı olarak görüyor. Türkiye'den Yunanistan'a gelen kaçaklann büyük bölümü kısa bir süre para binktinp ardından Yunanistan'ın Patra Limanı ve Italya üzerinden Avrupa'ya gitmeye çahşıyorlar. Bu konuda önemli rol oynayan Yunan-Arna\ r ut mafyası büyük miktarda paralar kazanıp her yıl yüzlerce kaçağı Yunamstan üzerinden Avrupa'ya taşıyor. Cezaevindeki kadınlara destek İHD'H Kadınlar. İstanbuJ Feminist Grup, Emekçi Kadınlar Biıüği gibi oluşumJara üye bir grup kadın Galatasaray Postanesi'ne gelerek turuklu ve hükümlü kadınlara kart gönderdi. Cezaevindeki kadınlara destek amacryla gerçekleştirilen kart gönderme eylemi sonrası bir açıklama yapmak isteven grubun etrafi gü\enKk güçlerince sankü. Topluluk ve polis arasuıda kısa süren tartışmanın ardından yazıb açıklama metninin gazetecilere dağıülmasına izin veren polis, gruba dağılması yönünde uyanda bulundu. İ yannın ardından topluluk olaysız dağıldL (Fotoğraf: ÂLPER İZBUL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle