Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAVFA
+
CUMHURİYET 12 KASIM 2001 PAZARTESİ
HABERLER
WAD'dan Bakan
Tiipk'e tepki
• ANKARA
(Cumhuriyet) - Tutuklu
Aıleleri Yardımlaşma
Derneği (TAYAD).
AdalefBakanlığı
tarafrndan çektırildıği
bildınlen Abdullah
Öcalan'ın hücre
fotoğraflanna tepki
gösterdi. Bu fotoğraflann
"Adalet Bakanlığı'nın
hücrelerin aslında karşı
çıkılmayacak yerler gibi
göstermeye yönelik bir
yanıltmacası olduğunu"
ilen süren TAYAD'lı
aüeler, "tmralı'daki
hücrenin fotoğraflannı
gazetelerde yayımlatan
Adalet Bakanlığı bütün
hücrelerin fotoğraflannı
yayımlatsın" dedi.
300 kifi CHP'ye
katHdı
• İstanbul Haber Servisi
- CHP Fatıh llçe Örgütü,
300 kişinın partiye üye
olması nedeniyle Fatih
Gül Düğün Salonu'nda
bir tören düzenledi.
Törene katılan CHP
Genel Sekreter
Yardımcısı Mehmet
Sevigen, krizin
sorumlusunun iktidar
olduğunu söyleyerek
tHP'nin, Türkiye'nin
ikinci kurtuluş hareketını
Anadoludan, halkJa
başlattığını belirtti.
Atahan yarıı
toprağa verftyor
• ANTCARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Teda\ ı gördüğü
hastanede önceki gün
yaşamını yitiren DSP
Hatay Milletvekili
Namık Kemal Atahan
için bugün saat 12.00'de
TBMM önünde tören
yapılacak. Atahan, yarın
Hatay'da toprağa
verilecek.
Hasan Kundakçı
aranmıyor
• ANKARA
(Cumhurivet Bürosu) -
Emniyet Genel
Müdürlüğü, Kıbns'ta
1996 yılında meydana
gelen olaylarda Türk
bayrağını ındirmek
isteyen bir kişinin ölmesi
nedeniyle Emekli
Korgeneral Hasan
Kundakçf run kırnuzı
bültenle arandığı
haberlerinin dogruyu
yansıtmadığını bildirdi.
•ÖPÜmcehAğrnda
tutddama
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Hayali ihracat ve kara
para aklama olaylannın
ortaya çıkanldığı
"Örümcek Ağı"
operasyonu kapsamında
gözaltına alınan tekstilci
Erol Kohen'in mali
müşaviri ve 20'ye yakın
şirketinin mali
koordinatörlüğünü yapan
Nail Tahsüdaroğlu
Ankara DGM'de
tutuklandı.
Çiller: Sandık
getirilsin
• İstanbul Haber Servisi
- DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller, dün Fırat
Kültür Merkezi'nde
yapılan DYP tstanbul Ü
Gençlık Kollan 1.
Olağan Kongresi'ne
katıldı. Çiller çağdaş,
demokratik ve üreten bir
Türkiye için halkın
sesinin artık duyulması
gerektiğini belirterek
"Sandık halkın önüne
getirilsin" dedi.
Gülen'in şeriat
davası bugün
• ANKARA (ANKA)-
Şenata dayah din devleti
kurmak amacıyla gizli
örgüt oluşturduğu ve
yönettiği gerekçesiyle,
Fethulah Gülen'in 10
yıla kadar hapis cezası
istemiyle yargüanmasına
bugün devam edilecek.
Ankara 2 No'lu DGM'de
yapılacak duruşmada
"Işık Tarikatı" isimli
istihbarat raporunu
haarlayanlardan
Emniyet Müdürü Osman
Ak tanık olarak
dinlenecek.
7.2'lik Düzce depreminde hayatta kalanlar hâlâ prefabrik konutlarda
Soğuktaüçüncüyü• Düzce ve
Kaynaşlı'da hak
sahibi olmayan
yüzlerce kişi de boş
alanlarda kurduklan
çadırlarda yaşam
mücadelesi veriyor.
RUJHATAVŞAR
BOLÜ / DÜZCE - Mar-
mara depreminin ardından
ikinci kez yıkım yaşayan Bo-
lu ve Düzce'de ağır hasann
izleri aradan geçen 2 yıla
karşın halen silinemedi. 12
Kasım 1999 günü saat
18.57'de meydana gelen ve
merkez üssü Duzce'nin Kay-
naşlı ilçesi olan 7.2 büyük-
lüğündeki depremi yaşayan
41 bin depremzede üçüncü
kışa da prefabrike konutlar-
da giriyor. Hak sahibi olma-
yan yüzlerce kişi boş alan-
İarda kurduklan çadu-larda
yaşam mücadelesi veriyor.
Düzce ve Bolulular, 17
Ağustos 1999'da Marmara
Bölgesi'nde büyük yıkıma
neden olan 7.4'lük depre-
min şaskınlığını atamadan
12 Kasım'da 7.2 büyüklü-
ğündeki depremle bir kez
daha sarsılmışlardı.
50 bln konutta hasar
894 kişinin yaşamını yitir-
diği, 4 bin 948 kişinin yara-
landığı depremde Bolu ve
Düzce'de 50 binden fazla
konut, işyeri ve kamu bina-
sı hasar gördü. Ilk olarak
depremzedelerin barınma
sorunu çözübneye çalışıldı
ve yurttaslara Kızılay çadır-
lan dağıtıldı. Bolu'da kuru-
lan 12 çadırkent Ağustos
2000'de kaldınldı. Bunun
üzerine 15 bin depremzede
prefabrike konutlara yerleş-
tirildı. 21 Ocak2001 günü
ise 1458 kalıcı konutun anah-
tar teslim töreni yapıldı. Ancak anah-
tarlan teslim edilmesine karşın yurt-
taşlar altyapı eksiklikleri nedeniyle
konutlanna yerleşemedı. Birçok hak
sahibi ise anahtar sahibi bile olamadı.
Halen daha 12 prefabrike aianda 1500'ü
Abant îzzet Baysal Cniversıtesi öğ-
rencisi olan 13 bin depremzede yaşı-
Ölenlerin anısına anıt
BOLU (Cumhuriyet) - 12 Kasım dep-
reminin yıldönümü olan bugün deprem-
de yaşamını yitirenler Bolu ve Düzce"de
çeşitli etkniliklerle anılacak.
Bolu'da yaşamını yitiren 48 kişinin anı-
sına kalıcı konutlann bulunduğu aianda
yaptınlan Deprem Anıtı ve Müzesi'nin açı-
lışı Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancı-
oglu'nun katılımıyla yapılacak.
Müzede 12 Kasım 1999'da çeküen yak-
laşık 500 kare fotoğraftan oluşan "12 Ka-
smı Depremi" sergisi de açılacak.
Depremin meydana geldiği saat 18.57'de
ise Bolu ve Düzce'de bir dakikalık saygı
duruşu yapılacak. Düzce'de DEP-DER
öncülüğünde dernek binasmdan Tekel bi-
nası önüne kadar depremezedeler mum-
lar ve meşalelerle yürüyecek.
yor. Depremde yıkılan SSK Bolu II
Müdürlügü, SSKHastanesi, Bağ-Kur
II Müdürlüğü ve iki öğrenci yurdunun
yerine yenisi yapılamadı.
DÜZCe • 980 kişinin yaşamını yitir-
diği, 3 bin 836 kişinin yaralandığı Düz-
ce de de yaklaşık 20 bin işyeri ve ko-
nut ağır, 15 bin konut ve işyeri orta,
13 bin konut ve işyeri hafif hasar gör-
dü. Depremin ardından Düzcelilerin
yıllardır dile getirdikleri talepleri ye-
rine getirildi ve kentleri il statüsüne ka-
vuşturuldu. Ancak bu da sorunun çö-
zümü için yeterli olmadı. Depremin ar-
dından kurulan 13 bin 148 çadır, ko-
nut sorunu çözülmeden bu yılın ağus-
Depremin izlerini üzerinde taşıyor
DUZCE(AA)-Düzce'de, 12
Kasım depreminde evleri yı-
kılan ve üzerine kaynar su dö-
külmesi sonucu yanan 4 ya-
şuıdaki Mekk Balkan, dep-
remin izlerini 2 yıldır üzerin-
de taşıyor.
12 Kasım depreminde, Gür-
cü Mahallesi'nde 3 katlı apart-
manın alt katında oturan Bal-
kan ailesinin küçük kızı Me-
lek'in vücudu, henüz 2 yaşın-
dayken yıkılan evlerinde, üze-
rine devrilen kaynar sudan ta-
mamen yandı. Depremin üze-
rinden 2 yıl geçmesine rağmen
Balkan ailesi, kızlannı teda-
• Düzce'de 12 Kasım depreminde üzerine
kaynar su dökülmesi sonucu yanan 4 yaşındaki
Melek iki yıldır dışanya çıkmıyor.
vi ettiremedi. Anne Nezaket
Balkan, 12 Kasım akşamı eşi
ve çocuklanyla otururken dep-
rem olduğunu belirterek fela-
ket gecesini şöyle anlattı:
"Orurma odasuıdaki sobanm
üzerinde bulunan kaynar su
devrildi. Elektrikkr kesildi-
ğinden, oğhun Murat'ı kuca-
ğmıaaldınıved^amaçıküm.
Eşûnindekızımızıaldığınısa*
nryordum. Dışarrya kmm ol-
madan çıküğını gördünt. Evi-
miz yıküdığı için içeriye gire-
medik. İkinci depremde,km-
nun bulunduğu orurma oda-
sınm kapısı açıku. Eşiınle bir-
okte içeriye girdigimizde, la-
zımın ateşin üzerinde olduğu-
nu ve üzerine kaynar suyun
döküldüğünü gördük."
Kızlannı, eşi Ercan Balkan
ileAbant ÎzzetBaysal Üniver-
sitesi Araştırma Hastanesi'ne
götürdüklerini bildiren Neza-
ket Balkan acılannı şöyle di-
le getirdi: "Buradaki iDc mü-
dahalenin ardmdan lanmm
Ankara'ya götürdük. 3 ay te-
davi gördü,ancakeleri açıbna-
dL Depremden sonra uzun sü-
re çadırda kakuk. Şimdi Kia
Prefabrike konutlannda kira-
cı olarak otunryoruz.Melek,2
yridırgeceleriııyııyamıyor. Ya-
nan yerlerininsürekKkasındı-
ğnu söylüyor. Deprem sırasın-
dayaşadıklannıağiayarakan-
latrvor. Hiç kimseden yanbm
görmedflc ParasdtaınktzBm-
zm tedavisini yapüramadık."
tos ayında kaldınldı. 28 bin
depremzedenin prefabrike
konutlarda kaldığı kentte ya-
püması planlanan 10 bin 500
kalıcı konuttan da sadece 6
bin 138"i tamamlanabildi.
Ancak bu konutlann da açık-
lanan projelere uygun yapıl-
madığı iddialan depremzede-
leri tedirgin etri ve birçoğu ta-
şınmadı.
Düzce Depremzedeler
Demeğı (DEP-DER) Başka-
nı Ayşegül Şenol, 7 bin kalı-
cı konut için 4 kez kura çe-
kildiğini ifade ederek u
Buna
rağmen evine oturan aile sa-
yısı çok az. Altyapı ile UgUi
bir lasım işlerin bitirilmemiş
olması nedeniyle konut alan-
laruıda okul, nastane, yol gi-
bi sos\al alanlann inşaab ta-
mamlanamadı. Müteahhit-
ler de iflas edipişi btraknğıiçin
2,8,12 ve 13. bölge inşaatla-
rnun ne zaman biteceği beOi
değfl" diye konuştu. Düzce ve
çevTesindeki boş alanlarda
150 çadırda 700 kişinin ya-
şam mücadelesi verdiğini
vurgulayan Şenol, başta işsiz-
lik olmak üzere eğitim ve
sağlık konulannda da büyük
aksaklıklar yaşandığını be-
lirtti.
En büyük sorun ısınma
Depremzedeler ise en çok
ısınma sorunun çözülmeme-
sinden yakınıyor. Borazanlar
Mahallesi'ndeki Hollanda
Kiliseler Birliği'nin kurduğu
prefabrike evde yaşayan dep-
remzede Ayşe Karaman, Kriz
Merkezi'nin 12 prefabrike
evden 6'sında soba yakma
yasağı karan almasını adalet-
sızlik olarak niteleyerek "Ay-
da yaklaşık 100 miryon üra
elektrik parasını nasd ödeye-
ceğiz? Ben yasağa rağmen
soba kurdum. Sobayüzünden
beni çıkarürlarsa çadır kurar,
çadırda yaşarun" diye ko-
nuştu. Depremzede Kamile
Ozmen ise soba yasağının kaldınlma-
ması halinde tüp yardımı yapılması
gerektiğini savundu.
Bolu Belediye Başkanı YükseJCey-
lan ise depremin ardından kent plan-
lamasında yapılan yanhşlıklan gör-
düklerinı ve bunlardan ders aldıklannı
belirterek "Deprem öncesinde 5-6 ka-
ta kadar olan yapüaşma
izni, belediye meclisi ka-
ranyla 3 kata indirildi ve
Türîdye'de bir ilk olarak
kentin her yerinin zemin
haritası çıkanldı" dedi.
Devletin deprem son-
rasında depremzede esna-
fa 108 kalıcı işyeri yapı-
lacağı sözünü nıtmadığı-
nı anımsatan Ceylan,
w
Bolu esnafi prefabrike
işyerlerinde bir kış geçir-
dî Umarun bu işyerleri-
nin ihalesi kısa zamanda
yapıhr" diye konuştu.
Bölgedeki en büyük
sorunun orta hasarlı bi-
nalar olduğunu vurgula-
yan Ceylan, depremin ar-
dından belediyenin 5 tril-
yon lira zarar ettiğini
açıkladı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Fotoğrafçı Fevzi Hakan Kü-
tükçüoğlu, resim çektirmeye
gelen mankene yılışıkça ses-
leniyor: "Haydi bakalım iyi kız
ol, soyun..." Manken soyunu-
yor, Kütükçüoğlu bir perdenin
ardına çekiliyor ve mankenin
soyunmasını bekliyormuş gibi
yapıyor.
Sonradan anlaşılıyor ki Kütük-
çüoğlu bu arada bütün manken-
lerin çıplak görüntülerini onla-
nn haberi olmadan video kame-
rayaalıyor. Çok uzun süre man-
kenler, Fevzi Hakan Kütükçü-
oğlu'nafotoğrafçektirmek ama-
cıyla sıraya giriyorlar.
• • •
Günlerdir gazetelerimizin ve
de özellikle TV kanallarımızın
üzerinde önemle durduğu bu
haberi, istesek de istemesek
de bizler de okuyor ve izliyoruz.
Bu arada ülkemizdeki manken-
leri, onlann tepkilerini, çıplaklı-
ğa yaklaşımlarını da öğrenmiş
oluyoruz. Örneğin manken Ay-
su Baceoğlu, "/// ki annem
var" diyerek tepkisini ifade edi-
yor. Emine Ün ise bu olaydan
'Çirkin Kamera Tuzağı'
sonra şu prensipleri edinmiş:
1. Çekime yalnız gitmek yok. 2.
Gece yalnız çıkmak yok.
Kütükçüoğlu'nun yaptıklan-
nı mesleki açıdan tartışabilir mi-
yiz? Tabii ki tartışamayız. Yap-
tığı tam anlamıyia rezalet. Üs-
tefik, yılışık hali onu iyice itici bir
duruma sokuyor.
• • •
Biz gazeteciler. bu adamın
ahlaksızlığı üzerine çok şey söy-
leyebiliriz, yazabiliriz. Manken-
lerin, biradamı belleyip sürek-
li ona gidip soyunmalannın ar-
kasındayatan psikolojiyi detar-
tışabiliriz. Fakat bütün bunlar-
dan daha tehlikeli ve yıkıcı olan
medyanın tutumunu tartışama-
yız, tartışsak bile bir şey değiş-
mez.
Biz bunu hep yapıyoruz. Bir
mankenin ya da bir kadının ba-
şına birşey gelmesin; eğereli-
mizde onun erotik, iç gıcıklayı-
cı ne kadar fotoğrafı varsa bir
yanş halinde yayımlıyoruz. Son-
ra onun adına yorumlara baş-
lıyoruz. Mankenlerin ne kadan
bundan inciniyor, ne kadan
memnun oluyor, onu da kestir-
mek çok zor. Bu sayede adının
daha çok duyulması ve daha
fazla iş teklifi almalan gündeme
geliyor olabilir. Bundan mutlu-
luk duyabilirler.
• • •
Daha önce yine bir şantaj ka-
seti gündeme gelmişti ve gün-
lerce bir mankenin sevişme
sahneleri gazetelerimizin veTV
kanallarımızın gündeminden
düşmemişti. Şimdi de Emine
Ün'le başlayan pornografik ya-
yın nerede duracak, onu merak
ediyorum.
Türkiye garip bir paradoks-
lar ülkesi. Ahlak ve etikten bu
kadar çok söz edilen bir baş-
ka ülke var mı, merak ediyorum.
Herkes birer ahlak ve etik za-
bıtası. Onlaryetmezse devletin
zabıtası harekete geçiyor. Fa-
kat bütün bu ahlak ve etik gü-
rültülerinin arasında en çok ah-
lak ve etik ihlali de bu ülkede
yapılıyor.
Hakan Kütükçüoğlu'nun ah-
laksızlığı üzerine yayın yapan biz
medya mensupları, Emine
Ün'ün erotik görüntülerini ya-
yımlarken ahlak propagandası
yapmaya neden gerek görü-
yoruz? Bu bir paradoks degil
mi? Mankenlerin cinsel yaşamı
ve sevgilileri üzerine uzman rol-
lerinde gezinen adamlann son-
ra birer siyasi köşe yazarına
dönüşmesi, hangi mesleki man-
tığın bir parçası sayılabilir?
Soruları uzatabiliriz. Bütün
bu soruları uzatmanın biryara-
rı olmayacağını da biliriz. Çün-
kü bu tür yayınların izleyici ve
okuyucu sayısını arttırdığını dü-
şünen medya yıldızlan. bu dün-
yanın egemenidirler. Söylesen
ne yazar, söylemesen ne ya-
zar...
• • •
Fakat bir gerçeği daha görü-
yoruz: Medya da Türkiye gibi
kötü yönetiliyor. Türkiye nasıl if-
las ettiyse, medya da iflas etti.
Gazeteciler. bir işsizler ordusu
halinde sokaklarda dolaşıyor-
lar. Çok izlendiği sanılan gö-
rüntüler, medyaya olan güven-
sizliğin de asıl nedeni haline
dönüştüler.
Mankenlerin, gazetecilerin,
fotoğrafçıların, siyasetçilerin
tüm davranışlannın ahlaken ku-
sursuz olması tabii ki hiçbir za-
man beklenemez. Fakat bu ka-
dar birbirine benzeyen ve bu ka-
dar aşağıya doğru yuvarlanan
bir birlikteliği hiç yaşamamış
olduğumuz da bir gerçek.
Hakan Fevzi Kütükçüoğ-
lu'nun kameralara yansıyan yı-
lışık fotoğrafı, bir yanlışlığı, bir
aykınlığı simgelemiyor. Düşüşe
geçen bir sistemin, düşüşe ge-
çen terdhlerin ne durumda ol-
duğunu birfotoğraf karesi ola-
rak gözümüzün içine sokuyor.
Hepimiz "çirkin kamera
tuzağı'rvn bireroyuncusu haline
geldik. Kütükçüoğlu'ndan ne
farkımız var?
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Berin Nadi Uzun mu
Yaşadı?..
Berin Nadi 91 yaşında aramızdan ayrıldı.
Insan yaşamı bir cetvelle ölçülseydi onun "uzun
yaşadığı" söylenebilirdi.
Ama "hayat cetvelle ölçülmez".
Hayat, bir insanın "neler için yaşadığı", "yaşa-
mına nelerie anlam kattığı", "hayatında neleriyap-
tığı", "neleriyapmaktan sakındığı", "ondan geri-
ye kalanlann neler olduğu" ile ölçülür.
Berin Nadi, hayatını "kendisinden geriye kala-
cakları" hesaplayarak yaşamadı.
Istediklerini yaparak, istemediklerini yapmaya-
rak yaşadı.
Böyle yaşamak sanıldığından daha zordur, da-
ha büyük çaba, daha çok özgüven gerektirir.
Neşeli, şakacı, sırasında alaycı bir dışavurumu
sorunlannın çözümü için yöntem yapmıştı.
Düşündüklerini söylerdi ama söylemedikleri da-
ha çoktu.
Uzun düşünenlerdendi.
Ama uzun yaşayanlardan değildi.
Berin Nadi doğal yaşayanlardandı. Doğasını sak-
lamadan yaşadı. Içinden gelenleri boğmadı. Baş-
ka türfü olmaya çalışmadı. Nasılsa öyle oldu. Ya-
şamındaki hesapları değer verdikleriyle ilgiliydi.
Değer verdiklerinin başında "Cumhuriyet" var-
dı. "Cumhuriyet", hem Türkiye Cumhuriyeti idi,
hem de Cumhuriyet gazetesi. Onun için bu ikısi bir
bütündü.
Son yıllannın heyecanlannı bu tutkuyla yaşıyor-
du.
Tutku? Evet, tutku. Gerçek tutku. Gerçek heye-
can. Yaşanan gerçek an.
Ve Atatürk. "Atatürk" derken Berin Nadi'nin se-
si başka bir vurguyu yaşıyordu.
91 yaşındaydı. "Atatürk" diyordu, "ona gitme-
miz gerekiyor".
Berin Nadi, kısa yaşayanlardandır.
Böyle tutkuyla yaşayanlar, böyle heyecanla ya-
şayanlar, "nedenyaşamakta olduğunu bilenler" kı-
sa yaşamışlardır.
Yaşlanma fizik becerileri kısıtlar, eskisi gibi ko-
şamazsınız, gözlükle daha iyi görürsünüz. belki
kulaklannız ağır işitir ama kimyasal yetileriniz iyi ise
eskisinden daha çok bilirsiniz. Eskisinden daha iyi
düşünürsünüz, analizleriniz daha doğrudur. Coğ-
rafyanız bozulmuştur ama tarihiniz zenginleşmiş-
tir. Zamanınızı daha iyi kullanmayı öğrenmiş ola-
bilirsiniz.
Gerçek bir yaşam sürdüren herkes kısa yaşamış-
tır.
"Neler için yaşadığını bilmek".
"Yaşamına anlam katmak".
"Hayatında neler yaptığını düşünmek".
"Neleri neden yapmadığını bilmek".
"Kendisinden geriye kalacakları değeriendir-
mek".
Bunları yapabilenler kısa yaşayanlardır.
Bunlan düşünmeyenler, bunlan bilmeyenler, yap-
mayanlar "uzun yaşamışlardır".
Insan için zamanın yıllaha ölçümü kadar anlam-
sız, yanlış bir ışlem yoktur.
Insan için zaman, işlevle, anlamla, kalanlaölçül-
melidir.
Yaşamasıyla yaşamaması arasında fark görme-
yenler "uzun yaşamaktadır".
Sıradan bir yaşam bile "gereksiz" sayılmaz.
Ama insanlara zarar verenlerin yaşamı, bu zara-
n bilerek verenlerin yaşamı "gereksiz derecede
uzun"Ğur. Bunlar, başta oksijen olmak üzere dün-
yanın doğal kaynaklarını hak etmeden tüketmek-
tedir.
Berin Nadi güzel yaşadı.
Istediği gibi yaşadı.
Istediği kadar mı yaşadı? Bunu bilemeyiz.
Ama Berin Nadi kısa yaşadı. Daha uzun yaşa-
maya fizik güçleri yetmedi. Beyni ve yüreği ise çok
güçlüydü, bu gücü sonuna kadar yaşadı.
Insan yaşarken ne yaptığını ne oranda düşünür-
se, kalanlar da onu o oranda düşünür.
Bir kez daha doğrulanıyor:
Hayat, ona verdiklerimizi bize geri verir.
Başka bir alacağımız da yoktur, vereceğimiz de.
Mutluluk bu hesapta eşit olmaktan başka nedir
ki?
Onu hep sevgiyle yaşamımıza katacağız.
e-mail: erdalatak </ superonline.com
Faks:0 212-513 90 98
Kamuda AB standardı
elektronik haberleşme
A.NKARA (ANKA)
- Kamu kurumlarının
sanal âlemden yarar-
lanması yönünden, di-
ğer ülkelerle karşılaşh-
nldığında geri bir nok-
tada bulunduğu istatis-
tiklerle belirlenen Tür-
kiye. bu sorunu aşmak
üzere atağa geçti. Baş-
bakanlık tarafindan ko-
ordine edilen ve Avru-
pa Birliği'nce de des-
teklenen bir projeyle,
bütün kamu kurum ve
kuruluşlannın, birbi-
riyle internet bağlantı-
sı kurması ve açık bil-
gilerinin kamuoyuna
sunulması hedefleni-
yor.
Başbakanlığın koor-
dinatörlüğünde yürü-
tülen projede ilk hedef
2003 yılına kadar Tür-
kiye 'deki bütün okul-
lann internete bağlan-
ması ve öğretmenlerle
öğrencilerin eğitilme-
si olarak belirlendi. Is-
tanbul'un bu çalışma-
lann yapılacağı pilot il
olarak seçildiğı proje-
de, çalışmalann kısa
sürede diğer illere doğ-
ru kaydınlması hedef-
leniyor.
Projenin gerçekleş-
mesiyle, bütün kamu
kurum ve kuruluşlan
Avrupa Birliği standart-
lannda bilgi üretimin-
de bulunacak, elektro-
nik ortamda haberleşe-
bilecek ve "şeffafhk"
kazanacak. Kurumla-
nn "gizfi ohnayan" bil-
gileri de ilgili olanla-
nn hizmetine sunula-
cak ve devlet kamuya
verdiği hizmeti elekt-
ronik ortamda sağlaya-
cak. Vergi ve tapu ile ki-
mi hastane işlemleri de
internet üzerinden ya-
pılabüecek. E-çevre, e-
ricaret, e- sağlık, e-sos-
yal güvenlik, e-güven-
lik gibi hedeflere ulaş-
mak da projenin hedef-
leri arasında bulunu-
yor.
Projeye son biçimi
verilmek ve takvimlen-
dirme yapmak üzere,
bu ay sonunda, projede
yer alan bütün kurum-
ların katılımıyla geniş
bir toplantı yapılacak.
Proje için bütçeden
9 trilyon lira aynlırken,
AB'dende600bınEu-
ro tutannda destek sağ-
landı.