Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 KASIM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
il. U j \ kultur@cumhuriyetcom.tr 13
ZelihaBerksay'un oynadığı müzikalin prömiyeri bu akşam Taksim Sahnesi'nde
&rdeninardındaki MarleneMELTEM KERRAR
"Benim hakkımda söylenecek her şey
söylendi Söylenenlerdeki kadar şaşırücı
değiJim. Bir yönetmen, ben resim yapar-
ken 'Hadi bana Marlene'i göster. Mar-
lene ne? Marlene kim' dedL Ona ce-
vap verdim: BilmiyoruıiL..'"
Marlene Dietrich. Hollywo-
od'un efsanevi ikonu. Buğulu
Mavi Melek. Berlin kabarele-
rinden, Hollywood starlığı-
na uzanan bir döneme
damgasını vurmuş firtına-
lı yaşamı. bugüne kadar
pek çok filme konu oldu.
Hayranükla izlenen tuhaf gü-
zellikteki kadının yaşamı, büyük,
renkli sahne ışıklannın gizlediği yan
yana gelmez zıtlıklardı belki de yaşamını
ilginç kılan.
Bu kez Dietrich'e Zeliha Berksoy'un oy-
nadığı, Ingiliz yazar Pam Gems'in. 'Marle-
ne' adlı müzikal oyununda başka bir gözle
bakacağız. Semiha Berksoy Opera Vakfı ta-
rafından sahnelenen oyunun prörniyeri bu ak-
şam saat 20.30"da Taksim Sahnesi'nde yapıla-
cak. MuraıKarasu'nun yönettiği, dramaturjisi
Ahmet Cemale ait oyunun müzik yönetmenli-
ğıni Cumbur Bakışkan yaptı. Bir Dietrich hay-
ranı olan Pam Gems, Dietrich'in tanık olduğu ve
etkisinde kaldığı Olımpia'daki konser gecesin-
den yola çıktığı oyunda, bir fenomenin görûn-
meyen yüzünü anlatmaya çalışıyor. Diet-
rich ın yaşamı hakkında yoğun araştınnalar
yapan Gems, oyunda sanatçının kendini anlat-
tığı orijinal metinlere yer vermiş. Özellıkle
Mavimillian SchelTin dokümanter nitelıği ta-
şıyan fılminden çok yararlanmış.
-Olimpia konseri Gems'e nasıl bir çıkış
noktası olmuş?
BERKSOY- Sahne üzerinde bir ikon gi-
bi durgun oyuncunun, kuliste çok insanca
duygularla nasıl heyecanlı, bütün sanat-
çılar gibi hiç de öyle serinkanlı olmadı-
ğını ve zaman zaman etrafina kâh neşe-
• Murat Karasu'nun yönettiği, dramaturjisini Ahmet Cemal'in
üstlendiği oyun Semiha Berksoy Opera Vakfı tarafından sahneleniyor.
Ingiliz yazar Pam Gems'in, Marlene Dietrich'in tanık olduğu ve
etkisinde kaldığı Olimpia'daki konser gecesinden yola çıktığı oyuna
Zeliha Berksoy insani bir noktadan yaklaşıyor.
ferinde sahneden indiriyoriar. Daha
sonra Paris'e gidiyor ve Alman-
ya'ya bir daha dönmüyor. Cena-
zesini de uçakla getirip annesi-
nin mezanna gömüyorlar. Her za-
man, sevilmeyen bir melek gibi.
Halkın bir bölümü seviyor, kabul
ediyor; bir bölümü ise reddediyor ve
lanetliyor. Dietrich'in yaşamında
bitmeyen bir acı var. Bu yüzden hep
yenik ve borçlu görüyor kendini. Bü-
tün o şöhretıni ve statüsünü yüzünde
taşıyor ama kafasrnın içinde hep bir be-
del ödemesi gerektiğini ve ona ödettirildi-
ğini düşünüyor.
- Fenomen ofanuş bir sanatçrya bu oyun-
da siz nasıl baktınız?
BERKSOY- insani bir noktadan yaklaş-
mak istedim. Çaresizlikleri, teslim oluşla-
n, sonra tekrar bir gayretle kendini yukan-
ya çekişi... Inişli çıkışlı bir yaşam. Tarihsel
olarak yakın bulduğum taraflan da yol gös-
terici benim için. Çünkü o tarih, tanıdığım
ve kesin tavır aldığım bir tarih. Tabii bir
Brecht öğretısinden sonra en az onun ka-
dar da tanıyorum o tarihi. Berlin'i çok
iyi biliyorum. Dietrich'in oynadığı ti-
yatrolan, o binalann içlerini kulisle-
re vanncaya dek biliyorum. Bu da
beni bilgi, görgü olarak tamamhyor.
Bir kişiliği oynuyorsanız, onun
bir nevi akrabası oluyorsunuz.
lenerek kâh çatarak bir davranış içinde olduğu-
nu görmüş ve buradan yola çıkarak bu oyunu
yazmaya karar vermiş. O düzeyde bir sanatçının
da duygulan, dostluklan, geriye dönüşleri, he-
saplaşmalanna yer vermiş ve hepsinde insanca
bir boyut yakalamak istemiş.
-Oyun Dietrich'in yaşamından yola çıkryor, a-
ma bir biyografi niteliği taşımryor.
BERKSOY - Marlene çok yoğun yaşamış bir
insan. Bu oyun onun yalnızca bir gecesi. Soyun-
ma odasındaki sıkmtılan. Tiyatro idaresiyle ça-
hşmalan, tiyatroda yürümeyen teknik işlere kar-
şı tutumlan. Giderek bir iç hesaplaşmaya dönü-
şüyor oyun. Özellüde 3. perdenin sonlanna doğ-
ru renk değiştiriyor. Oyunun sonunda ise Nazi
rejimıyle yaşamda nerede durduğunun hesap-
laşmasuıı yapıyor. Nazi rejiminden dolayı her
zaman kendini yaşama teslim etmiş. Her zaman
Alman olmaktan utandığından, köksüz kaldığın-
dan istediği gibi pervasızca yaşayamamış. Ge-
niş perspektifle bakıldığında, bu konumdaki bü-
tün sanatçılann mücadeleri, yaüıızlığı, perde ar-
kası bir anlamda bu oyun...
înişli çıkışlı bir yaşam...
-Ülkesi ve kendisi arasında yaşadığı büyük bir
çatişma var. Bunu bugün daha iyi görebilryoruz
herhalde.
BERKSOY - Nazi AJmanyası'yla mücadele-
sini yurtdışından sürdürüyor. Ancak kendi için-
de de bir çatışması var, ben bunu yurtdışından
yaptım ama niçin orada acı çekmedim? Bir vic-
daiı azabı var. 1938'lerde dönmesi gerekirdi a-
ma dönmüyor. Almanlar için de büyük bir acı
oluyor meselesi. Kendi starlan yurtdışında. Va-
tamna ihanet etmiş gibi görüyorlar, buna tepki
gösterenler oluyor. Almanya'ya turneye geliyor
büyük bir cesaretle. Protestolarla karşılaşıyor;
beyaz fareler, domatesler atıyorlar, hatta bir se-
Üç Kavuklu, Dümbüllü,
'Kitaplı' ve 'Kalemli'AYŞE EMEL MESÇt
tsmail Dümbüllü yü 5 Kasım
1973'tekaybetmıştik. Tiyatro yazı-
nımızda gelenekselle modern ara-
smdakı en sağlam köprülerden biri-
ni oluşturan HaldunTaner, onun ar-
dından kaleme aldığı yazıya şöyle
birbaşlıkatmıştı: "Tfyatromuzusta
bir halk komiğini, ortaoyunu son ün-
lü temsikisini yitirdL" Umutsuzdu
Haldun Taner, diğer geleneksel se-
yirliklerimiz gibi ortaoyununun da
gerek değişen koşullar ve seyirci,
gerekse "resmi" ilgisizlik nedeniy-
le fazla bir şansı kalmadığını görü-
yor ve acı acı sitem ediyordu:
"Dümbüllü tsmail, ortaoyununun
son temsikisi midir,değilmidir? Bu-
nu bırakalım. Biz ortaoyununa („.)
Italyanlann commedia dellarte'leri-
ne gösterdikleri saygı ve özenin yüz-
de birini gösterdik mi Id, şimdi orta-
oyunumuzun son temsikisi öldü di-
ye hayıflanmak hakkmı gülünç ol-
madan kendimizde görebiletim? (._)
Dümbüllü tsmail hiç kaüksız, yap-
macıksız, bizden olan, işinin ehli, us-
ta bir halk komiği idi İlgisizlik için-
de tek başına yapabileceğini yaptı ve
gWL"(l)
Krtaplı Kavuklu': Münlr Özkul
Yıl ya 1984 ya da 1985'ti. Stock-
holm'de Dario Fo - Franca Ra-
me'nin "Kadın Oyunlan''ndan ba-
zı epizodlan oynuyordum. La Com-
mune tiyatrosunda yetişmiş, ttalyan
yönetmen Carlo Barsotti sahneye
koymuştu oyunu. Türkiye-îtalya-ls-
veç arasında kültürel ve sanatsal bir
köprü oluşturmak için bazı projeler
geliştirmeye çalışıyorduk ve Carlo
da bu kapsamda Türkiye'ye gitti.
Bu arada Izmir Fuan'nda sahneye
çıkan Münir Özkul ile Erol Günay-
dın'ı da izleme fırsatı bulmuştu.
Döndüğünde çok coşkuluydu, usta
ikilinin performansı karşısında şa-
şırmıştı: "Onlar geleneği içlerinde
taşıyorlar. Izmir'de bunu sahnede
gördüm" diyordu.
Ismail Dümbüllü, Kel Hasan'dan
aldığı kavuğu Münir Özkul'a dev-
retmişti. Arena Tiyatrosu'nda
"Kanh Nigâr"ı seyretmiş, oyunun
sonunda da Münir Özkul 'un yanı-
na gidip "Ne sağır köşe, ne cömert
yer biüyorsun, dal düz giriyorsun.
Ama alondan kalkmışsın" demişti.
"Kitaph tiyatrocu" diye nitelediği
Münir Özkul'un ortaoyununun, Ka-
vuklu rolünün altından "bu tara bö-
meden" kalkabihnesini de övgüyle
karşılamıştı. (2)
Ismail Dümbüllü'yü sahne üstün-
de ne yazık ki hiç izleyemedim. A-
ma Istanbul Belediyesi Şehir Tiyat-
rosu'nda Münir Özkul'u hem defa-
larca seyretme, hem de onunla bir-
likte çalışma şansını buldum. Mü-
nir Ağabey inanılmaz bir sahne in-
samdır. Bana "Sahnede 'olmak' ne-
dir, bunu en iyi kim becerir?" diye
sorsalar, dünyada hiç düşünmeden
örnek vereceğim birkaç kişiden bi-
ri mutlaka Münir Özkul'dur. Kulis-
te o mütevazı, içine kapalı, kendi
halinde oturan adamı, sahneye ilk
adımuıı attığı andan itibaren tanı-
yamazsmız, rolü neyse o "olmuş-
tur" çünkü. Ve bütün bu roller Mü-
nir Özkul'un içinden çıkar, ona ait
renkler, ona özgü tatlar taşır, asla
başkalarına benzemez.
Haldun Taner, Ismail Dümbüllü
için, "Bütün tuluat oyunculannıız
gibi, aym anda hem rolde hem rol dı-
şında olabilme yeteneğine sahipti.
Batıh oyunculaırn ayn kurslardan
geçmeden beceremediği bu hüneri o
ustalanndanöğrenmiş, su içer, nefes
alır gibi doğal bir ahşkanhk hahne
getirmişti" diyor. Münir Ağabey de
o dönemin sonu gehnez "epiktiyat-
ro mu dramafik tiyatro mu" tartış-
malanna, "Ben onu bilmem karde-
şim, benim geleneksel tiyatromzaten
epik" diye son noktayı koyar, Hal-
dun Taner'in Şehir Tiyatrosu'nda
yıllarca oynanan "Sersem Kocanın
Kurnaz Kansı"ndaki Fasulyeciyan
rolünde de bunun en güzel örnekle-
rini sergilerdi. Tam bir gönül adamı-
dır üstelik. Münir Özkul, 12 Eylül
öncesinin o civcivli günlerinde ekip
sanat yönetmenliği yaptığı Fatih Şe-
hir Tiyatrosu'na "Karar 71" adlı
oyunla ilgili çeşitli yerlerden çeşit-
li tehditler gelince, brrakıp geri çe-
kilmek isteyen sanatçılara "Sizin
yüreğinizzayıflamış'' diye sitem et-
miş ve tarzını benimsemesi olanak-
sız, oldukça slogancı bir oyunu salt
"perde kapatmamak ve sanat dışı
tehditlere boyun eğmemek" ilkeleri
adma sonuna dek savunmuştu. 12
Eylül sonrasımn baskı günlerinde
de provalan izlemeye gelen asker-
leri, "Bu sahne benim yatak odam,
siz benim yatak odama giremezsi-
niz" diye tiyatrodan çıkardığı anla-
tılır durur.
Kalemli KavuMu': Ferhan şensoy
Münir Özkul 12 EylüTden sonra-
ki yıllarda kavuğu Ferhan Şensoy'a
devretti. Bir sanatçının çağma tanık-
lık etmesi gerektığinin bihncine var-
nıış modernliği "komik-i |ehir" ge-
leneğiyle bütünleştiren Ferhan, de-
yim yerindeyse "son kavuklu-
muz"dur. Ve onunla birlikte bu ge-
lenek, -üstelik artık gerçekten son
demlerindeyken- çok önemli bir si-
laha, alabildığine üretken bir kaleme
de sahip ohnuş. Ferhan sadece ken-
di Kavuklu 'sunu yaratmakla kalma-
mış, dramatik bir çatışma unsuru
olarak "Söz"e belki de daha önce
çok az rastlanan, neredeyse Arleki-
no'nun perendelerini çağnştıran,
çılgm bir ritm kazandırmıştır. Ge-
çenlerde NebilOzgentürk'ün onun-
la televizyonda yaptığı bir söyleşiyi
izledim. Ferhan Şensoy'u da pek
umutlu görmedim. Kavuğunu dev-
redebileceği bir sanatçı bulunmadı-
ğım söylüyor, sadece televizyon
prizmasuıdan süzühnüş bir algıla-
ma zemini üzerinde üretilen yergi,
eleştiri ve nüktelerin çağa tanıklık
edemediğini, ortaoyununun, med-
dahm, comedia delİ'arte'nin, kısa-
cası Akdeniz havuzundaki "komik-
i şehir"lerin toplumsal perspektifi-
ne ulaşamadığmı vurguluyordu.
Onu izlerken bir cümle de ben ekle-
dım kendi kendime. "DümbüUü,
Münir Ağabey, Ferhan, bu üç 'Ka-
Miklu'yubirbirinebenzeten birözel-
Uk de tiyarroyu bir yaşam biçimi,
kendi içinde bir amaç olarakgönne-
lerideğümi?"
(1) MılhyelSanatdergisi, 16Kasım 1973,
sayı. 54.
(2) Aym yer, Münir Özkul 'la söyleşi, Zey-
nep Oral.
Yeraltı Edebiyatı
Aynnü
Yayınlam'ndan
yeni dizi
Kültür Servisi - Aynntı Yayınlan yeni bir
diziye başladı: Yeralü Edebiyan Dizisi
Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin,
küfurbazlann, beyaz zencilerin, aşağı
tırmananlann, yola çıkmaktan
çekinmeyenlerin, uçurumdan
atlayanlann..dilini, sesini aktarmayı
amaçlayan dizi bu özellikleriyle 'Türkçe'de
ilk' olma özelliğine sahip.
'Yeni binyıhn eşiğinde geçen bir anti-ütopya
öyküsünün anlaüldığı' dizinin ilk
kitabı olan 'Dövüş Kulübü' yayımlandığı
günden beri giderek değeri artan bir
yeraltı klasiğı. Chuck Palahniuk'un
kaleme aldığı, EKf Özsayar'ın
Türkçe'ye çevirdiği kitap, David Fincher
tarafmdan fılme de çekildi, kısa
sürede büyük bir hayran kitlesi
edinerek türünün 'kîilt filmleri'
arasrna girdi.
îkinci kitap Phflippe Djian'ın
'Eşiktekiler'ı. Daha önce yine Aynntı
Yayınlan tarafından yayımlanan
yırtıcı bir aşkın anlatıldığı 'Betty Blue'nun
devamı olan roman. Yaşar Avunç'un
Türkçe'ye çevirdiği kitapta, yazar,
aşkın kanatlannda uçtuktan sonra
baş aşağı yuvarlanmanın
fotoğrafını çekiyor.
Üçüncü kitap, anarşist arkadaşlanyla
1968'de bastığı Siyasal Bilimler
Fakültesi'ni daha sonra bitiren Dragan
Babic'ın 'Son Sürgün' adlı romanı.
Mustafa Balel'in Türkçe'ye çevirdiği
kitapta, yazar, mevcut düzeni ve
değerlerini reddederek 'sürgün'ü, yeraltını
seçenlerin hayatına içeriden bakıyor.
Japon aktris Sactıiko
Hidari öldü
• TOKYO(AFP)-Japon
oyuncu ve yönetmen Sachiko
Hidari 71 yaşında kanserden
öldü. Sanatçı, 1957 Cork Film
Festivali'nde Seiji
Hisamatsu'nun yönettiği 'The
Crime of Shiro Kaisaka' adlı
fıhndeki rolüyle 'En îyi Kadın
Oyuncu' ödülünü ahruştı. Hem
oyuncu hem de yönetmen
olarak imza attığı ilk fîlmi 'Far
Road'dan sonra 1964 yılında
Berlin Film Festivali'nde de
'En İyi Kadın Oyuncu'
ödülünün sahıbi olmuştu.
hdira Gandi'den özür
dileyecekler
• Y E N İ D E L H İ ( A F P ) -
Hindistan'ın genç Kültür
Bakanı Maneka Gandi,
kayınvalidesi eski Devlet
Başkanı tndira Gandi'nin
biyografısi nedenıyle yazar
Katherıne Frank ve yayrncı
Harper Collins aleyhine açtığı
iftira davasını kazandı.
Mahkeme, kitabın yazan ve
yayıncısına Gandhi'den özür
dileme ve neden olduklan on
binlerce dolar tutanndaki
maddı zaran kanşılama
zorunluluğu getirdi. Maneka
Gandi, kitapta aralannda tndira
Gandi'nin. babasının
sekreterlerinden biri olan M. O.
Mathai ile ilişki yaşadığını
iddia eden satırlannda
bulundugu birçok pasajdan
şikâyetçi olmuştu. Maneka
Gandi'nin avukatı Sarosh
Zaiwalla, yapılan çirkin
saldınlann gelecek basımlarda
yer almayacağı konusunda
yaymcılarla görüş birlığıne
vardıklannı belirtti. Maneka
Gandi ise yıllardır aile
hakkında pek çok asılsız
şeylerin yazıldığmı söyleyerek
"Gerçeğın ortaya çıkmasından
çok mutluyum" dedı.
2001İFSAK Fotoğraf
ÖdüNi salübini buldu
• Kültür Servisi - Bu yıl 17.'si
düzenlenen tFSAK Istanbul
Fotoğraf Günleri kapsamında
verilen 2001 tFSAK Fotoğraf
Ödülü'nü Pamukbank Fotoğraf
Galerisi aldı. Mimar Sinan
Üniversitesi'nde düzenlenen
ödül töreninde Pamukbank
Fotoğraf Galerisi adına ödülü
tFSAK Yönetim Kurulu
Başkanı Halil tbrahim Tutak'ın
elinden galen direktörleri Oya
Yürekli \c
R. Paul McMillen aldı. Ödül
töreninde konuşan Galeri
Direktörlerinden Oya Yürekli
yaşanan kriz ortarruna rağmen,
galerinin etkinliklerinin
kesintisiz sürdürüleceğini
belirtirken R. Paul McMillen
ise fotoğrafseverlere galeriye
gösterdikleri yoğun ilgiden
dolayı teşekkür etti.
Karagöz Gölge ve
KukiaOyurtan
• ANKARA (ANKA) - Ankara
Devlet Tiyatrosu (ADT),
Kültür Bakanlığı ve Ünima'nnı
desteği, Büyükşehir
Belediyesi'nin organizasyonu
ile bugün Bursa'da başlayan
ve 17 Kasun'a dek sürecek
olan 'Uluslararası 7. Bursa
Karagöz Gölge ve Kukla
Oyunlan Fesrivali'ne
Karagöz'le katılıyor. Festivale,
Türkiye'nin yanı sıra
Bulgaristan, Özbekıstan,
Kazakistan, tsrail kukla
tiyatrolan da katılacak.
Bugün Tayyare Kültür
Merkezi'nde yapılacak açılışla
başlayacak festivalin ilk
temsüi, yarın Akpınar Kültür
Merkezi'nde, ADT Tiyatrosu
Karagöz-Kukla sanatçısı
Mustafa Mutlu'nun sunacağı
Karagöz gösterileriyle
gerçekleşecek.
Genç kalemler Cumhurîyet'te..
GELECEK(İN) AŞK(I)
sevgilimin adı yok
gözterinin rengi
S\ saçlarının tartfi yok
p \ \ yine de seviyonım
de özlüyorum
sevgilimin
sevdiğimden haberi yok
o da bilmiyor
gözlerimin rengini
saçlarımın tarrfini
yine de seviyor
yine de özlüyor
ve biz biliyoruz
bir gün olacak
birleşecek ellerimiz
çünkü dünya çok küçük!
GÜRSELKARACA
YALAN
Geç kaldınız çiçekler
Sizden habersiz yaşadım bahan
Cantanan toprakla haşır neşir oldum
Dört yanım maviydi, dört yanım yeşil
Şarkılar dinledim yıldızlardan aydan
Avuçlanmdaydı güneş
Gözlerimde hiç bilmediğim ışıklar vardı
Dolaştım öylesine dolaştım caddelerde
bazen güldüm geç kalan özlemlere
bazen de trtredi dudaklanm
anılann soğukluğunda
Her şey güzeldi o gün bilryor musunuz?
Yaşadım kış ortasında bahan
sonra dokundum gerçeğin ellerine
çaresizce
çaresizlikti öylesine yaşadığım
Siz de inandınız bahara, çiçeklere...
HAVVA KAYA