Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2001 SALJ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected]
Yeni Savaş
ü BtLGET Emekli Amirdl
— ^ ^ • ^ ^ ^ ünya Ti-
• ^ ^ ^ caret
• M Merke-
I • zi ve
• M Penta-
-^^^^^ gon'a
önelik eylemlerden son-
a, çeşitli yorum ve öngö-
üşler ortaya konuldu. Ki-
nin ya da kimlerin bu
<ylemi gerçekleştirdiği-
ıe üişkin varsayımlar bir
;ana, bundan sonra ne
»lacağı sorusuna yanıt
a-ayanlann irdelemele-
inde türlü kaygılar göz-
bndi. Bu kaygılardan en
telirgınleri, ekonomıde
ıe toplumsal alanda öne
çıktı. Birleşik Ameri-
La'nın bundan sonraki
para politikalan ile eko-
romisi etkilenecek ülke-
lere ilişkin saptamalarda
fculunuldu. Küreselleş-
miş bir dünyada, teröre
karşı önlemlerin yeniden
gözden geçirilerek, tüm
ülkelerde bireysel özgür-
lüklerin daha da kısıtla-
nabileceği vurgulandı.
Birçok televizyon ka-
nallannda birçok kişi ko-
nuya ilişkin yorumlarda
bulundu. Hatta kimileri,
emperyalizmin ektiğini
biçmesi olgusundan, ki-
mileri ise dogmatik
inançla bağlantılı intıhar
saldınlannın önlenemez-
liğinden bile söz etti. flciz
kulelerin yıkıhşından da-
ha az olmayan bir toz du-
mana bulandı tartışma
ortamı. Ne ki, neredeyse
tüm yaklaşımlann salt te-
rör eylemleri ve yansı-
malannı değerlendirir
oluşu, önemli gerçekle-
rin gözden kaçınlması-
na neden oldu. Her za-
manki gibi...
Kapitalizm, yoğun iş-
gücü kullanımı düzeyin-
de artı-değer sömürüsü
ile kendini yeniden üre-
ten bir süreçtir. Sürekli
yatınmlar ve bu yatırım
alanlannda kullanılacak
emekçilere gerek duyar.
Bu eylem, ülkesi sınırla-
n içinde doygunluk nok-
tasına ulaştığında, ulus-
lararası alana yayılmak
ve egemenleşmek ister.
Bu istemi askersel, din-
sel ve parasal güç kulla-
nımı ile gerçekleştirir.
Ulusal alandan uluslara-
rasıya varan bu üst nok-
ta, emperyalist sürecin
tanımıdır.
1980 'lerle birlikte, ge-
rek teknolojik ilerleme-
ler gerekse de emperya-
list ülkelerin kendi ulusal
sınırlan içindeki toplum-
sal baskılar, kapitalin ye-
niden değerlendirilmesi-
ne neden oldu. Yatınm
ve ûretimden bağımsız,
kapitalin yeniden üreti-
mini para piyasalan üze-
rinden sağlayacak yep-
yeni bir sûrece geçildi.
Reel sermaye değil, ma-
li sermaye egemendi ar-
tık ortamda. Mali serma-
ye işgücûnü doğrudan sö-
mürmüyor, ikinci bir sö-
mürü alanı olarak ortaya
çıkan reel sermaye üze-
rinden gerçekleşririyor-
du. Yatınm ve üretime
dönük sermaye, mali ser-
mayenin para piyasalan
üzerindeki oyunlanyla
daralıyor, gelişimini da-
yandırdığı artı-değeri de
o piyasalara ipotek edi-
yordu.
Bu yeni düzen, para pi-
yasalan aygıtını dünyada
geçerli tek dayanak kıl-
mayı gereksindi. Artık
kaba güce dayalı emper-
yalizm sona ermiş, kü-
reselleşme (globalizm)
diye adlandırılan mali
sermayenin dünya salta-
nan başlamıştı. Doğu blo-
kunun dağılması da bu
gelişime koşut kılınmış-
tı.
• .*s
Süreci en iyi kavrama-
sı gerekenler, hiç kuşku-
suz bizleriz. Tbrgut Ozal
ile başlayan Friedman
kuramlanna dayalı sıkı
para politikası uygula-
malan, yerel üretimin sı-
mrlandınlması vb. geliş-
meler. bugünkü ekono-
mik bunalımın temelini
atmışör. Son süreçte, san-
ki olgu bugüne özgüy-
müş gibi reel sermaye-
nin çöküşünden yakınan-
lan da şaşkınlıkla izliyo-
ruz.
Küreselleşme olgusu,
kimilerinin savunduğu
gibi tüm dünyanın ortak
değerlerle buluşması, kü-
çük bir köye indirgenmiş
ortamda ortak ya da bir-
birini etkiler sorunlan or-
tak çabalarla gidermek
değildir elbette. Her şey-
den önce, kaba güçle tes-
lım alınamayacak alan-
lann, para piyasalan ege-
menliğiyle ele geçirilişi-
dir. Emperyalizmin en
TantanL
Geçen gün TV'de gördüm. Meclis içinde
dolaşan bir adam. Anayasa değişikliginde
oy vermeye gitmiş, yerine dönüyor. Yalnız,
tek başına bir milletvekili...
Neden bu denli suskun?
Birbiri ardına ortaya çıkardığı, soruştur-
duğu, savcıhklara yolladığı ağır suç dosya-
lan ne oldu? Izliyor mu, merak ediyor mu?
Araştınyor mu? Yoksa işin ucunu bıraktı mı?
Bıraktınldı mı? Bu benim yazgım mı dedi?
Sadettin Tantan, bir polis, bir amir. Bir
müdür. Bir sporcu, bir pehlivan. Bir halk
kahramanı... Eşi az görülür bir kişilik! Her şe-
yinden belli bu: Adım atışı, yürüyüşü, konuş-
ması da başka...
"Bunlann yapılmasını öncelikle halk iste-
di, biz de yaptık. Beyaz Enerji Operasyo-
nu basına yansımasaydı devrim niteliğin-
de gelişmeler olurdu."
Bu söz, onun... Devrim niteliğinde geliş-
meler... Beklendi! Hâlâ bekleniyor. Halk bek-
liyor... Ama olmadı, olmuyor! Olmayacak
mı? Tantan ve onun gibiler hep susacak mı.
Hep "birtakımlan" işlerini rahatçayürütecek
mi? "Cumhuriyet"te bir konuşması çıkmış-
tı geçen aylarda, bir daha ses seda yoki Ba-
kın, ne demiş:
"Şu anda umutsuzluk ve gûvensizlik had
safhada. Halksöylemdenbıktı, artık eylem
bektiyor. Çoksayıda insan bu durumdan çı-
kış anyor." Bir şeyler yaprrtak kaçınılmaz.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
'Sıısma, Sustukça../
Ama nasıl, kimlerle?
"Halkın beklentisi en üst düzeye çıktığı
zaman ortaya çıkacağız. Benim hangi ko-
numda olduğumu da zaman gösterecek.
Aceleye lüzum yok."
Bu, bir "icra" adamınayakışmıyor! Bek-
le gör politikası hep boşa çıkar... Zaman
koşaradım geçer. "Bekleyelim, arkadaşlar-
la oturup konuşalım" diyenler yaya kalır.
Mümtaz Soysal, Erdal Inönü yeni bir olu-
şum hazırlığı içindeler. Kaç aydır, nerdeyse
yıldııi Seçim yaklaşıyor. Yıne Mesut'lu, Bah-
çeJi'li, Tansu'lu, Tayyip'li bir politika kad-
rosu mu gelip yerleşecek yeni Meclis'e!.. Tan-
tan'lar, Mümtaz Bey'ler, Erdal Bey'ler hep
arama, konuşma, bekleme ile vakit mi öl-
dürecek?
"Halk, beklentilerine yanıt verecek, gü-
vensizliğini ortadan kaldıracak nitelikli in-
sanlar anyor. Bu insanlan ararken de geç-
mişteki ideolojik kimliklerine bakmıyor, ön-
yargılı darvanmıyor. Kendisini aldatan isim-
lerden kurtulmak istiyor. Idealist, yıpran-
mamış kadrolan yönetime getirmeyi arzu-
luyor. önümüzdeki süreçte hat klasik sol ile
sağ arasında değil, ulusalcılar ve ulusal ol-
mayanlar, namuslularia namussuzlararasın-
da çizilecek."
Görülüyor, Tantan işin özünü kavramış, yol
nereden geçip nereye gidecek biliyor... Ül-
ke bir uçurum önünde, "kim kurtaracak
bahtı kara maderini" sorusu gündemde...
Dürüstlükle namussuzJuğun çarpışması vari
Nedense yenik düşen hep dürüstleri Nede-
ni, bir araya gelememek, bir bütünleşme
yaratamamak...
Türkiye'de devrim olacaktı', ama olma-
dı. Tantan bir anda başka bir göreve atan-
dı. Istemedi, çekildi. Yıllar önce Erman Şa-
hin de Bayındıriık'tan devlet bakanlığına
yollanmak istemişti hiçbir neden yokken...
Ama Tantan, Şahin, gibiler kimilerinin işini
bozar. En iyisi öylelerini susmaya mahkûm
etmektir. Dahası da dürüst insanlann bir
araya gelmemelerini sağlamaktır, her yol-
dan!..
"Operasyonlan yaptık, bu işleriyargtya tes-
lim ettik. Yargılanmalan mahkemelerin gö-
revidir. Hukuk savaşı verecek nitelikli ele-
man yok" deyip bir kenarda seyirci kalmak
yeterli midir? Yaşadıklan gerçekleri apaçık
halka sunmak bir görev değil midir. "Sus-
ma, sustukça!.." çığlıklan boşuna değil!..
Hele görüp, bilip, hatta uygulamaya geçtik-
ten sonra birden bire susmak!..
AKBANK
festivali
04-13 Ekim 2001
İstanbul-Ankara
• Kenny Wheeler Gluartet "Charles Lloyd Gluartet •Ömer Faruk Tekbilek
• Giora Feidman Trio "DDn Byron Quintet "Andrevv Hill Sextet
•John Scofield Trio "Bobby Previte's "Bump The Renaissance Band"
•Jeri Brown Gluartet -Wibutee "Joseph Bovvie's Defunkt -Erik Truffaz b
İlhan Erşahin Project •"Velvele" Oğuz Büyükberber Gluintet •İmer Demirer
b Tuna Ötenel Quartet -Omar Sosa Septet -Jazzistance -United Future
Organization »The Secret Tribe Featuring Mercan Dede ORGANIZASYON|^^|^F
caza doğru 04-13 Ekim
güçlü olduğu noktada as-
kersel dayatmalar ve sa-
vaşlarla teslim alamadı-
ğı Doğu Avrupa, Güney-
doğu Asya ve kimi Gü-
ney Amerika ülkeleri, kü-
reselleşmenin dayatması-
na çoktan teslim olmuş-
lardır.
Sermaye düzeninden
mali sermayenin koşul-
suz egemenliği sürecine,
üç ayn eksen boyunca
belirginleşen gelişmeler-
le vanldı. llki, üretimin
Fordist yeniden yapılan-
masına dayanan ve ser-
maye ile emek arasında
Keynesyen bir toplum-
sal uzlaşma öne çıkardı.
îkincisi, sosyalist üretim
biçimiydi ki bu da Sov-
yetler'deki uygulamayla
devlet kapitalizmine dö-
nüşerek Batı ripiyle ek-
lemlendi. Üçüncüsü ise,
eski sömürge ülkelerin-
deki kapitalist gelişime
dayalı devletçi modeldi
ki, bu da üçüncü dünya
ülkeleri denilen oluşumu
ortaya koydu ve emper-
yalist ülkelerin kısıtla-
malanyla sınırlandı. Bu
eksenlerin kesiştiği nok-
tada, emperyalizm, tüm
dünya için kaçınılmaz bir
yazgı olarak göründü.
1974-75 durgunluğu
ile birlikte ortaya çıkan
kriz, emperyalizmin ye-
niden ve daha ağırhklı
dayatmasının olanaksız-
lığını da simgeliyordu.
Arük yeni bir biçimlen-
me örgörülüyordu ve
böylece malileşnle süre-
cine girildi. Bu süreç, ma-
li sermayenin yeniden
üretim şemasını küresel
ölçektebiçimlendirdi. Pa-
rasal sermaye, üretimin
hiçbir unsurunu, hareke-
te geçirmeden, mali ya-
tınm olarak hızla ilerle-
meye ve üretim sistemi-
nın toplumsal fazlasını
mali servetlere dönüşüm
biçiminde emmeye-baş-
ladı. Bu toplumsal faz-
la, eşi benzeri görükne-
dik korkunç bir düzey-
de, özellikle Birleşik
Amerika'da merkezileş-
ti. Sürece yeni bir tanım
getirildi ivedilikle, küre-
selleşme denildi. ABD
Yeşiller Partisi Lideri
RalphNader'egöre"Kü-
reselleşme, tek sözcükk,
müthiş bir sermaye ve pi-
yasa gaspıhareketiokhı".
Gerçekte küreselleş-
me, Batı sermayesinin
kapitalizmi yeniden ya-
pılandırma stratejisidir.
Bu sürecin koşullan, Sov-
yetler'deki devlet kapita-
lizmi ile üçüncü dünya
ülkelerindeki ulusal pro-
jelerin çöküşü ile oluş-
turuldu.
Küreselleşmenin temel
ivmelen şöylece sıralana-
bilir: Ulusal sermayele-
re nüfuz edilmesiyle or-
taya çıkan genelleşmiş
mah sermaye, parasal ser-
mayede küreselleşmiş tek
tip bir pazar kuruluşu,
genelleşmiş mali çıkarla-
rı koruyup sürdürmek
için uluslararası mali ku-
rumlann genişletilmesi.
Tek tip pazann çöküşü
tümüyle uluslararasılaş-
tınlmış mali sermayenin
çöküşü demek olacağın-
dan, siyasal ya da asker-
sel alanda hiçbir ülkeye
ulusal karar seçeneği de
kalmadı. Eskisi gibi, her-
hangi bir yere askersel
müdahaleye karşıt ya da
çekimser olacak ülke de
kalmadı. (Amerika'ya
yöneük son eylemler üze-
rine NATO'nun 5. mad-
deyi anında yürürlüğe
koyması, Suriye ya da Fi-
listin'in Afganistan'a yö-
nelik olası müdahaleyi
desteklemelen gibi...) KJ-
sacası, dün emperyalizm
nasıl bir din ise, küresel-
leşme de bugün bir ta-
pınma biçimi oldu.
Küreselleşme
dayatmasu.
Ne ki, küreselleşme-
nin bir başka özelliği, dü-
şünce ve eylemde sen-
tezciliği getirmesi. Sen-
tezcilik; hoşgörüsüzlük,
katı gelenekçilik, kabi-
lecilik ya da aşın ulusçu-
luk, ümmetçilik, ırkçıhk,
dincilik demektir. Bu ne-
denle, uluslararasılaşmış
dünyada, yerel tepkiler
ve karşı koyuşlar küre-
selleşme oramnda arta-
rak yoğunlaşır. Bireysel
özgürlükler giderek dara-
lan alanlara sıkışır. Böy-
le olunca da, Birleşik
Amerika'ya yönelik sal-
dınlar ertesinde yepyeni
bir terorizm evresine gi-
rildiği savı da çürür.
Bu, yepyeni bir savaş
boyutudur. Düşmanın be-
lırsızliğı görüşü ise asla
doğru değildir. Çünkü
saldıran ve savunan, te-
melde bir ve aynileşmiş-
tir artık.
Ulus Bilinci...
ŞakirBALKI
T
ürklerin Islami-
yeti kabul ediş-
lerininromanı, o
kanlı savaşlann
ve akıl abnaz olaylann top-
lamıdır.
Türkler ve Araplar...
Araplar yahıız Islamiyeti
kabul ettirmemişler Türk-
lere, geleneklerini/göre-
neklerini ve dillerini de
kabul ettirmişler. Evet.
Acaba biz Türkler "Esse-
faınıüıuleykâm''süz, "in-
şallah"sız, <i
maşaBahn
sız
konuşmalar yapmaya kal-
kışsak, nasıl bir durumla
baş başa kalınz? Oysa di-
limizde, bunlann hepsi-
nin karşıhğı var. Ama ne
var ki "o" Araplaştırma
olayı, bizim Türkçemizi
son derece etkilemiş. Sul-
tasına ahnış. Şiirsel o iki
sözcügün "güıı^'dm''ımı-
zın ve '^flnaydın''ımızın
nesi var? Ama illaki, Ara-
bın dilini yeğleyeceğiz!
Acabasizbir Arap'a, "gü-
naydm" ya da "tünaydm"
dedirtebilir misiniz? Bön
bön yüzünüze bakar...
Nasıl olmuş bu? Önce
"düTsel sonra da "dflsd"
egemenlik... Bu akıl al-
maz durum, yüzlerce yıl
önce, Karamanoğlu Meh-
met Bey'i çileden çıkar-
mış ki, "Tûrkçe konuşul-
ması" için ferman buyur-
muş. Araplar, su katılma-
mış Türk düşmanıdırlar.
Butarihsel düşmanlık Ho-
rasan'larda başlamış; Ana-
dolu Yaylası'nda da sürüp
gitmi$tir ve gitmektedir.
Birinci Dünya Savaşı'nın
o ağır koşullan sürüp gi-
derken, o kızgın ve susuz
çölde, o cebelde; Türk as-
keri "Arabnı'' onunuıu,
mevcut varüğını korumak
isterken, Araplar tngiliz-
lerle ve düşmanlarla bir-
lik olup, Türk askerini kal-
leşçe hançerlediler. Hicaz
Kralı Hûseyin, sarayının
balkonuna çıkıp ateşlemiş
olduğu silahla "Tûrldere
ölûm!" işaretini vermişti.
Oysa ki Türkler, onlara ta-
rih boyunca sahip çıkmış-
lar ve onlara altın gönder-
mişlerdir. O "SürreAlay-
lan"nın anlamı neydi aca-
ba? Türkler onlara demir-
yolu götürmüşler, kışlalar
ve okullar yapmışlardı.
Sonuç mu, tarih sayfelann-
da yazılı.
Atatürk, o "Ne murJu
Türküm dryene" övüncü-
nü kullanırken, bir düşle-
mi değil, büyük birulusun
varlığını ve onun zengin-
liğini, bu durumun tarih-
sel olduğunu vurgulamak
istemiştir.
Ezan, Türkçe okunuyor-
du. Bayar ve Menderes
ıkılısı, iktidarda kalmahır-
sına, ezanı Arapçaya çevir-
diler. Lütfen söyler misi-
niz, Arapça okunmakta
olan ezanın anlamını, ne
söylemek istediğini aca-
ba kaç kişi biliyor ve bil-
mektedir? Ama "Tann
Uludur" derseniz, bunun
anlamını ilkokul çocuğu
bile bilir.
Hani ulus biünci? Evet,
tarih boyunca üzerimize
abanmış bu Arap (çöl) ege-
menliği ne zaman son bu-
lacak?
PENCERE
Kriz BtzJm Doğal
Hayatımız...
Eskiden ekonomiye 'iktisat' denirken gazetele-
rimizde bunca uzman yoktu...
O zamanlar işler daha mı iyi gidiyordu?..
İyi kötü kalkınıyorduk...
Enflasyon yüzde 70'lere, Amerikan Dolan 1.5
milyon liraya, ekonomi şapa oturmamıştı...
Şimdi her gazetede -bu arada Cumhuriyette-
en azından üç-beş ekonomi uzmanı var; kimi
üniversite profesörü, kimi iş dünyasından, kimi
yüksek bürokrasiden 'ulema' her gün yazıyoriar...
Ekonomi ayvayı yedikten sonra mı medyada
uzmanlar çoğaldı?..
Yoksa ekonomi uzmanlan yazmaya başladıktan
sonra mı bozulduk?..
•
Hafta başında gazeteyi açtm, Amerikan Dolan'nın
ttyatı ne diye baktım...
1.555.000 lira!..
Çok değil iki ay önce Amerikan Dolan bir buçuk
milyona tırmandı mı, ortalık birbirine giriyor,
gazetelere manşet oluyordu, piyasalann soluğu
kesiliyor, hop oturup hop kalkıyorduk...
Alıştık mı?..
Sakın bu gidişle yann öbür gün dolar 2 milyon
liraya göz kırpmasın?..
Soruyu ben yanıtlayamam..
Bu da uzman işidir.
•
"Ekonomik kriz var" diyoriar..
'Kriz' ilginç bir sözcüktür..
Kalp krizi..
Apandisit krizi..
öksürük krizi..
Sinir krizi..
Bilindiği gibi 'kriz' uzun süren bir durum değildir,
geçicidir..
Ya geçici değilse?.
Sürgit devam eden bir durum kriz olmaktan
çıkar, olağanüstülüğü kalmaz..
Doğallaşır..
Anormalin normalleşmesi, kimi zaman
olağanüstünün olağanlaşmasıyla gerçekleşir...
Enflasyon yıllardan beri yüzde 70 dolayındaysa,
alışılagelmiş bir şey olur...
Ama enflasyon yüzde 3 ya da 5 iken yüzde 70'e
fıriadı mı krizdir.
•
Peki, biz 1980'lerden beri nasıl bir ekonomide
yaşıyoruz?..
Enflasyon yüzde 70..
Döviz fiyatları da yerinde sayacak değil ya,
enflasyona göre tırmanıyor...
Hiçbir şey yerti yerinde durmuyor..
Faizler?..
Topiumun önemli bir kesimi faiz gelirlenyle oturup
faizgeliıienyleyaşamınısOrdürüyor..' .f" . Vj
Tefecılık doğal.. -**
Üretim hak getire!..
Borç içlene dışlana büyüyor..
Lüks tüketim gırla!..
Ekonomide yıllardan beri böyle yaşamak doğal
sayılıyor.
Ülkede ekonomik kriz var, diyoriar.. X
Ankara'da siyasal kriz yok..
Biz işin kolayını bulduk..
Krizbizevızgelir!..
ITALYAN KULTUR MERKEZI
MosrulıydCiiti 161 Tepcbası T e l : 2 9 3 9 8 4 8
HAFTA SONU: BİR GÜN DÖRT SAAT
6 EKİ/MI - 8 ARALIK
Cumorimth 10.OO-14.0O/ 15.00-19.00
7 EKİIM - 9 ARALIK
Pooor 10.00-14.00
HAFTA İÇİ: İKİ GÜN İKİŞER SAAT
8 EKİMI - 1 3 ARALIK
Pazartmsi-Çarfambo vmya 5ali-Pmrfmmbm
11.00-13.00 / 1S.00-17.00 / 17.00-19.00/ 19.30-21.30
Koyıttar: Hofto Anm 17 tyUH - S ikbn (09.OO-19.3O)
HofHuonut 29-M İylU (1 l.OO-İS.OO)
Mr D«iMtnUk Kur> U«rafi 140.000.000 TL
ELEMAN
Bakım Servisi'nde çalışacak
Meslek üsesi Elektrik-Elektronik Bölümü
yeni mezun eleman alınacaktır.
L • Tel: 51205051482 -483
MANAVGAT 2. ASIİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
2001/354 Esas
Mahkememızın 6.9.2001 tanhlı ara karan gereğınce;
Kayıp olduğu ileri sürülen Ramazan Demirtaş hakkmda
bılgısı olan kımselerin bir yıllık süresı ıçerisınde mahke-
memızin 2001 '354 esas sayılı dosyasına müracaat etmele-
ri hususu ilanen teblığ olunur. 6.9.2001 Basın 54755
LÜLEBURGAZ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Esas No. 2000/1112
Davacı Nihat Tomnık tarafından Davalı Nuray Tomruk
aleyhine mahkememıze açılan Boşanma davasının yapılan
açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince
Davalı Çamçukur köyü Karamürsel Kocaelı adresınde
oturur Nuray Tomruk tüm aramalara rağmen bulunamadı-
ğından ilanen teblıgat yapılmasına karar verümekle adı
geçenın dunışma günü olan 18 12 2001 tanh, saat
09.00*da mahkememizde hazır bulunması veya kendini
vekille temsıl ettrrmesi, aksı halde yokluğunda karar veri-
leceği Uan olunur. 21.09.2001 Basın 54947
İSTANBUL 3. SULH HUKUK
HÂKtMLİĞl
Sayı: 1999/1248
Davacı, Sasim Ltd. Şh. ve Tamer Günay Vekili tarafin-
dan, davalı Ahmet Zeki Çılesız vs aleyhine açılan kat
mülkiyeti davasuıda: Etiler, Bıyıklı Mehmetpaşa Sokak,
No- 4 Güliz Apt 'da 4-7-10 No'lu daırelenn eskı hale ge-
tinlmesıne karar venlmış, ışbu karar davacılar vekılı tara-
fından temyız edılmiştir 1999/1248 E., 2001/387 K. sayı-
lı ve 10.4.2001 T.lı KARAR ile 16.5.2001 tanhli TEM-
YİZ DİLEKÇESİ davaülardan Ahmet Zekı Çilesiz'e ila-
nen tebliğ olunur. 29.5 2001 Basın: 55671