Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 EKİM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Mitinglerinyasaklanmasını kınayanpartililere coplar ve köpeklerle müdahale edildi
Savaşı protestoya 46 gözalüALPER TURGUT
ABD'nin de aralannda bulunduğu
39 ülkede gerçekleştirilen savaş kar-
şıtı gösteriler olaysız bir şekilde sona
ererken Türkiye'de önce yasal parti-
lerin mitingleri yasaklandı, ardından
da kararı protesto eden parti üyeleri-
ne coplarla, köpeklerle ve biber gaz-
lanyla müdahale edildi. Istanbul Ka-
dıköy'de yaşanan olaylar sırasında
EMEP Genel Başkanı Levent Tü-
zel'in de aralannda bulunduğu 46 ki-
şi gözaltına alınırken onlarcası hafif
şekilde yaralandı, gazeteciler tartak-
landı.
Çağlayan Meydanı'nda düzenlen-
mek istenen "Savaş Değil; lş, Ek-
• Kadıköy'de basın açıklaması yaparak savaş karşıtı mitingin
yasaklanmasını protesto etmek isteyen EMEP, SÎP ve ÖDP'lilere
polis müdahale etti. Olaylar sırasında EMEP Genel Başkanı Levent
Tüzel gözaltına alınırken onlarca kişi hafif şekilde yaralandı,
gazeteciler tartaklandı.
mek, Eşitlik ve Özgürlük İstiyo- şık bin kişi, "Kahrolsun ABD em-
ruz" mitingi önceki gün Istanbul Va-
liliği tarafından yasaklanmıştı. Kadı-
köy'de basın açıklaması yaparak ya-
sağı protesto etmek isteyen EMEP,
SlP ve ÖDP üyeleri ise ilçede adeta
"sıkıyönetim" ilan ederek kilit nok-
talan ve meydanlan abluka altına
alan Istanbul polisi tarafından engel-
lendiler. Söğütlüçeşme Caddesi'nde
toplanan EMEP ve SlP üyesi yakla-
peryalizmi, kahrolsun gericilik"
yazılı pankart açarak yürüyüşe geçti.
"Kahrolsun ABD emperyalizmi",
"Yankee go home", "Amerikan as-
keri olmayacağız", "Emperyalist
savaşa hayır" ve "Savaşa değil,
emekçiye bütçe" sloganlanm atarak
yürüyen topluluk, Kadıköy Iskele
Meydanı'na ulaşamadan polis bari-
katıyla durduruldu. EMEP Genel
' üvenlik güçleri,
basın açıklamasının
ardından dağılmak
üzere olan
topluluğa biber
gazı, coplar ve
köpeklerle
müdahale ederken
yaşanan izdihatn
nedeniyle çok
sayıda kişi
yaralandı. Polis,
ara sokaklara
kaçan göstericileri
döverek ve yerlerde
sürükJeyerek
gözaltına aldı.
(Fotoğraf: ZAFER
ÜÇÜNCÜ)
Başkanı Levent Tüzel ve SlP Genel
Başkan Yardımcısı Süleyman Baba,
megafonla yaptıkları açıklamada,
"Savaşa karşı her yerde gösteriler
düzenleniyor. Devletin yasakçı tu-
tumunu kınıyoruz" dediler.
Olay yerine getirilen ve gaz maske-
si takan polisin rutruğu megafonla
da, " Dağılın" anonsu yapılması ka-
nşıklığa neden oldu.
Güvenlik güçleri, basın açıklama-
sının ardından dağılmak üzere olan
topluluğa biber gazı, coplar ve kö-
peklerle müdahale ederken yaşanan
izdiham nedeniyle çok sayıda kişi
yaralandı. Polis, dağılarak ara sokak-
lara kaçan göstericileri döverek ve
yerlerde sürükleyerek gö-
zaltına aldı. Arbede sıra-
sında Ulusal Kanal'ın ka-
meramanı Ramazan Kurt
ile Yeni Şafak gazetesi
muhabiri Hüseyin Likoğ-
lu hafif şekilde yaralanır-
ken çok sayıda gazeteci de
tartaklandı. Kadıköy Se-
rasker Caddesi üzerindeki
ÖDP ilçe binasınuı önün-
de toplanan partililer ise
polis barikatıyla engellen-
diler.
Istanbul Emniyet Mü-
dürlüğü'nden yapılan
açıklamada, Söğütlüçeş-
me Caddesi otobüs yolu
üzerinde toplanarak yolu
trafiğe kapatan ve kanun-
suz eylem yapan topluluğa
müdahale edildiği ve 46
kışinin gözaltına alındığı
bıldirildı. Elazığ'da da
HADEP, ÖDP ve EMEP il
örgütlerinin düzenlediği
gösteride Türkiye'nin Af-
ganistan'a asker gönder-
memesi istendi.
LEFKOŞA
KKTC'den
ABD'ye
destek kararı
REŞAT AKAR
LEFKOŞA - Güney Kıbns
Rum Yönetimi'nin ABD'ye
yönelik terör saldınlannı
kınamasının ve Güney'deki
havaalanları ile limanlan
ABD'nin kullanımına
açmasının ardından KKTC
hükümeti de ABD'ye destek
karan aldı. Türk Dışişleri
Bakanlığı ile sürdürülen
"fikir tarrışması" sonunda
bir açıklama yapan KKTC
hükümeti, ABD'nin
istemesi halinde, Kuzey
Kıbns'taki havaalanlannı ve
limanlan kullanabileceğini
bildirdi.
Rum Yönetimi'nin "Kıbns
hava sahası ve
karasularımn ABD
tarafından
kullanılabileceği"
yönündeki açıklamasına
tepki gösteren KKTC
hükümeti, Kuzey'deki hava
sahasını ve karasulannı
kullandırma yetkisinin Rum
Yönetimi'nde değil,
KKTC'de oldugunu
bildirdi.
ITı
Çakmakoğlu, bir TV programında operasyon ile ilgili açıklamalarda bulundu
Harekât için asker göndermeyiz
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Milli Sa\ıuıma Ba-
kanı Sabahattin Çakmakoğ-
lu, Türkiye'nin Afganistan'a
kara harekâtı için askeri birük
göndermesüün söz konusu ol-
madığını söyledi. Çakmakoğ-
lu, "Zaten böyle bir istek de
bize ulaşmış değil. Eğer gelir-
se ve Türkiye'nin yüksek çı-
karları ile bağdaşan bir du-
rum olursa evet, değilse hayır.
Kraldan çok kralcı olmaya
hayır. Bizim için Türk insanı-
nın değeri ön plandadır" de-
• Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu,
Afganistan'daki kara harekâtı için askeri birlik
istenmediğini kaydederek, "Eğer böyle bir istek gelir-
se ve Türkiye'nin yüksek çıkarlan ile bağdaşan bir du-
rum olursa evet, değilse hayır" dedi.
di. CNN Türk'te yayımlanan
Kafe Siyaset programına katı-
lan Bakan Çakmakoğlu,
ABD'nin "Sonsuz Özgürlük"
operasyonu ve Türkiye' ye yan-
sımalan konusunda önemlı
açıklamalarda bulundu. Afga-
nistan operasyonunun komşu-
lara sıçrama olasılığı bulundu-
guna dikkat çeken Çakmakoğ-
lu, "TSK bunun için hazıruk
içindedir" dedi.
Türkiye'nin Afganistan'a as-
keri birlik yerine Kuzey Ittifakı
güçlerini askeri eğitimden geçi-
recek eğitim birimi gönderebi-
Basbakan Bülent Ecevit:
Irak'a müdahale bize zarar verir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Bülent Ecevit, Irak'a yapılacak bir mü-
dahalenin bu ülkenin toprak bütünlüğünü bo-
zacağını belirterek "Bu durum da Türki-
ye'ye zarar verir" dedi.
Basbakan Ecevit, dün NTV'de Afganistan'a
yönelik sürdürülen operasyonla ilgili geliş-
meleri değerlendirdi. ABD'de operasyon ko-
nusunda 8 ülkeden gelen askeri heyetın işbir-
liği yaptığını anlatan Ecevit, bunlar arasında
yalnızca Türkiye'nin ekonomik açıdan geliş-
memiş oldugunu söyledi.
Türkiye'nin teröre karşı müdahalede de-
neyimli ve Afganistan'a ilişkin önemli istih-
barata sahip oldugunu vurgulayan Ecevit,
Türkiye'nin deneyımlerini müttefıklerine ak-
tardığmı bildirdi. Sıranm Irak'a geleceğiid-
dıalannın anımsatılması üzerine Ecevit, I-
rak'a müdahalenin söz konusu olmadığını
söyledi.
ABD Başkanı G«orge Bush'un bir konuş-
masında yalnızca Irak'ı dikkatli olması yö-
nünde uyardığını kaydeden Ecevit, Irak'a ya-
pılacak bir müdahalenin bu ülkenin toprak bü-
tünlüğünübozacaguu söyledi. Ecevit, "Bu da
Türkiye'ye zarar verir" diye konuştu.
leceğini anlatan Milli Savunma
Bakanı, değerlendirmelerinin
ABD'nin de bir kara harekâtı-
na girmeyeceği yönünde oldu-
gunu bildirdi. Bundan sonra
Kuzey Ittifakı aracılığıyla ha-
rekâtın yürütüleceğini belirten
Bakan Çakmakoğlu, "Sür-
mekte olan ağır bombardı-
manın ardından istihbarati
bilgilere dayalı nokta operas-
yonları olacaktır. Bın Ladın'i
yakalamak, El Kaide'yi çö-
kertmek veTaleban güçlerini
yok etmek amaçlanacaktır"
görüşünü savundu. Çakmakoğ-
lu'nun yaptığı açıklamalar
özetle şöyle:Türkiye, çoklan-
nın tahmin ettiği gibi kara ha-
rekâtı için askeri birlik vermez,
veremez. Eğitim dışında bir as-
keri birlik göndermemiz düşü-
nülemez. ABD'nin kara hare-
kâtı için asker isteme gibi bir
talebi olmadı. Yalnız iki talepte
bulunuldu, hava sahasının kul-
lanılması ve uluslararası koalis-
yonu oluşturan 8 ülkeden biri
olarak Türkiye'den de irtibat su-
baylannın görevlendirilmesi.
Florida'da 1 generalimiz baş-
kanlığında göreve başlayan su-
baylanmız, planlama ve irtibat
görevi yapacaklar.
IRMIKI AYDIN ENGIN aengin@doruk.net.tr
Sizi bilmem, ama benim yakın
çevremin hemen hemen tümü,
terörist avı bahanesiyle Afganıs-
tan halkının tepesine bomba
yağdınlmasına kesinlikie karşı.
Hete Türkiye'nin bu savaşa, üs-
telik asker filan göndererek ka-
tılmasına "kesinliklenin kesınlik-
lesi"y\e karşı.
Gözünüzden kaçmamıştır: llk
paragrafta yakın çevremin "fü-
mü" yerine "hemen hemen tü-
mü" dedim.
Içimizden biri geçen günkü
ateşli sohbette bir ara lafı kaptı.
Besbelli ki zembereği boşalmış.
Başladı mahalle kahvesi ağzıyla,
"11. kat" mantığıyla döktürmeye:
- Hepimiz 11 Eylül saldınsının
terorizmin tırmandığı en uç nok-
talardan bin olduğunda görüş
biriiği içindeyiz. Tamam mı?
- Tamam.
- Hepimiz, terorizmi mücade-
te yöntemi belleyen her türiü ör-
gütlenmeye karşıyız. Tamam
mı?
- Tamam.
- Eo zaman bu cilvelerne olu-
yor? Henflersaldırdı; kuleleriyık-
b; beş bin Amerikalıyı telef etti.
Heriflerin izi sürüldü, Afganis-
tan'da çıktı. Ama Taleban vermi-
yor. Jamam savaş kötü. Anladık.
Şeytanm Avukatlığı...
Ama bu durumda n'apacak
Amerika? Tabii vuracakAfganis-
tan'ı...
Arkadaşımızın üstüne hep
birlikte çullanıp, "laf"\a eşşek
sudan gelene kadar dövdük.
Sanınm şu andayaralı bereli ha-
liyle tüyüyor, güneye doğru di-
reksiyon sallıyor.
Ama şeytanm avukatlığına
soyunup ortaya attığı soru da
ortada duruyor.
• • •
Biliyoruz. Artık hemen herkes
biliyor Taleban'ı da, Usame bin
Ladin'leri de ABD yarattı.
Biliyoruz, artık hemen herkes
biliyor ABD bunu öyle bir gece-
de değil; plantaması aylar, uygu-
laması yıllar (hem de uzun yıllar)
süren çabalarla yarattı. Sovyet-
ler Biriiği'ni güneyden bir yeşil
kuşak ile kuşatma teorisi uygu-
landı. Bu teorinin pratiğinde Af-
ganistan'da zifiri karanlık Tale-
ban iktidarı; Tacikistan'da yine
bir darbeyle iktidara oturan si-
yasal Islamın bağnaz mollalan;
Pakıstan'da mollalar ile ABD
arasında hassas dengeler kura-
rak iktidarını sürdüren Müşerref
diktatörlüğü; Ortadoğu ve Kaf-
kaslar'da her biri ötekinden kan-
lı ve ötekinden bağnaz kökten
dinci terör örgütleri doğdu.
11 Eylül'deABD'yivuran, AB-
D'nin yarattığı kara güçlerdir.
Fıkrası bile var:
Bush'a Usame bin Ladin'i ta-
nıyıp tanımadığmı sormuşlar.
Gülüp yanrtlamış: Taöıı tanınm"
demiş. "Çocukluğunu bilihm ben
onun. Evimizde, hatta babam
Bush'un ellen'nde büyüdü..."
lyi güzel.
Ama sonuç olarak baba Bush
döneminde yetiştirilen Usame
bin Ladin'ler, oğul Bush döne-
minde Amerika'yı kalbinden
vurdu. Ikiz kuleler çöktü. Tepe-
sine uçak çakılan Pentagon'un
haysiyeti (varsa) iki paralık oldu.
Ve...
Ve bu it dalaşında beş bin
Amerikan yurttaşı yok oldu. Ik-
iz kulelerde ekmeğini çıkaran,
memur, işçi, garson, sekreter,
şoför, uzman, azman, kadın, er-
kek beş bin insan öldü.
"Eee, n'apalım, onlar da oy
verip baba ya da oğul Bush'lan
iktidara getirmeselerdi; ABD'nin
dünyanın dört köşesinde, halk-
lara acılar salan 'yeşil kuşak'
benzeri lanet politikalanna tep-
kisizkalmasalardı. Çeksinlerce-
zalannı.." diyenlere söylenecek
sözüm yok.
Olsa olsa akıl sağlıklarını dü-
zeltebilmeleri için bir ruh hekimi
filan önerebilirim.
Ama kesin, kararlı bir siyasal
ve insansal (hümanist) tercihle,
savaş denen cinayete karşı çı-
kan bizler ve bizcileyin insanla-
nn yanıtlamak zorunda olduğu
bir soru var:
ABD ve bağlaşıklarının hun-
har savaş aygıtı, Afgan halkının
tepesine bomba yağdırmasın.
Hete hele Türkiye bu savaşa as-
ker yollayarak, Mehmetçiğin eli-
ni yoksul Afgan halkının kanına
bulamasın. Savaşı önlemek için
vargücümüzleçabalayalım, se-
simizı inatla ve ısrarla yükselte-
lim. Yeryüzündeki barış güçle-
riyle omuzdaşlaşarak Bush yö-
netiminin canicesaldırısını püs-
kürtmeye çabalayalım.
Çok doğru. Öyle yapalım. Ya-
pıyoruz, yapacağız da...
Yeryüzünde terorizmin (her
türiü terorizmin), sorunlann çö-
zümünde şiddete başvurulma-
sının kökünü kazıyacak siyasal
vetoplumsal koşullann oluşma-
sı için var gücümüzle etkinlik
gösterelim.
Çok doğru. Öyle yapalım. Ya-
pıyoruz, yapacağız da...
Ama 11 Eylül'de beş bin
Amerikan yurttaşını hunharca
yok eden teröristlerin cezasız
kalmasına karşı da diyecek sö-
zümüz olmalı.
Savaşın bir çözüm olmadığı-
nı, savaşın teröristleri değil, Afa-
nistan halkını ve belki yann baş-
ka Ortadoğu halklarını vuraca-
ğını vurgular ve itiraz ederken
beş bin insanın kanının diyetini
tarihe havale etmekten ibaret
pısınk bir çözüm de pek "hak-
ça" değil.
"Savaşa hayır" diyenlerin, bu
soruya verilecek yanıtları, söy-
leyecek sözleri, önerecek çö-
zümleri olsa gerek.
•••
Benim yakın (hatta uzak) çev-
rem günlerdir bu tartışmanın
içinde. Sizin çevreniz de öyley-
se şaşmam.
En iyisi bu tartışmaya yann
devam edelim.
Yerbittide...
'Savunmasız' vekillerin
c
üç kuruşluk' maaşı!
Ayncalıklı emeklilik ve maaş
zammını anayasal hüküm yaptıktan
sonra kamuoyundan gelen büyük
tepki, milletvekillerini yıldırdı.
Cumhurbaşkanı'nın "halkoyuna
götürme" işareti üzerine apar topar
genel kurula bir yasa getirildi. Bu
yasanın görüşmeleri,
milletvekillerinin savunma ve
medyaya saldınlarına sahne oldu.
Milletvekili cephesine bir kulak
yerelım: Erkan Kemaloğlu (ANAP-
Önerge sahibi): Bu ülkede, en kolay
ve en rahat suçlanan insanlar,
milletvekilleridir. Seçmenime şikâyet
edildim, büromatelefonlaryağdı.
Bizim maaşlanmızı günlerce
konuşan, yazan basınımızın,
medyamızın tepesindeki insanlar
kendi maaşlannı lütfen kamuoyuna
açıklasınlar.
Yekta Açıkgöz (DSP-Önerge
sahibi): Bu fütursuz yazar ve
yapımcılann -ki onlann kim
oldugunu biliyoruz- devlete ne kadar
vergi verdiklerini öğrenmek
istiyorum. Aynca kamuoyuna
açıklanmasını istiyorum.
Namık Kemal Durhan (MHP): Zor
şartlarda yaşama sıkıntısı
içerisindeyiz. Milletvekilleri hem can
güvenliği açısından hem de toplum
içerisinde namus, şeref ve
haysiyetlerine saldırma güvenliği
açısından en savunmasız kişilerdir.
Ben çocuklanmı okuldan almak
mecburiyetinde kalmışımdır. Şu
Meclis'te konuştuğumuz telefonun
bile parasını cebimizden ödüyoruz.
Içtiğimiz çayın, yediğimiz yemeğin
parasını cebimizden ödüyoruz. Üç
kuruşluk maaşa, şuradaki
milletvekillerinin hiçbirinin tenezzül
etmeyeceğine inanıyorum. Varsanız,
buyurun, maaş almadan bu millete,
bu devlete hizmet edelim.
Nidai Seven (MHP): Şimdi burada
kalkacaksınız, TBMM'de maaşa
"evet" diyeceksiniz, ondan sonra TV
önünde çıkacaksınız "Hayır, ben
vermedim" diyeceksiniz. Nasıl
vermedin? Ben burada görüyordum,
geliyordunuz önümüze "Ya, o eski
milletvekillerini kurtarmak için ne
yapabiliriz.." Bunu demiyor
muydunuz?
Sadri Yıldınm (DYP): Hepimizin de
bildiği gibi, içerisinde yaşadığımız
gibi, maaşlar yetmemektedir. Ancak
taşın altına elimizi hep birlikte
koymalıyız.
Ahmet Çakar (MHP): Medyaya
maddi, manevı tazminat davalan,
ceza davalan açacağız.
Bu Meclis, kendı üyelerine yapılan
haksızlığı milimine kadar
soracaktır. Medyadaki o zat-ı
muhteremlerin de aldıklan milyon
dolarian, yaptıklan transferleri,
dönen milyar dolarian, aldıklan
maaşlan dökeceğiz. Sıra geldi, onun
da hesabını soracağız.
'Gezme tozma' bakanı
Turizm Bakanı Mustafa Taşar,
kabinenin en çok gezen
bakanlarından. Son grup
toplantısında göreve
başladığından bu yana
yaptıklannı uzun uzun anlattı.
Bu konuşmayı milletvekili
arkadaşlan, "Yemiş, içmiş,
gezmiş" diye özetlediler.
Taşar'ın bir yurt gezisinde
başına geleni de birbirierine
aktardılar:
-Taşar kürsüde konuşurken
vatandaşlardan biri, "Bu bakan,
ne bakanı" diye sormuş.
Yanındaki, eliyle önemsemez
bir işaret yapıp "Canım, gezme
tozma bakanı işte" demiş...
Bir 'ya'ancı emzik' masalı
Ekonomik darboğaz derinleşince
partiler de hesaplaşma yanşına
girdi. Genel kurulda söz alan
MHP'Iİ Nidai Seven'in hedefi de
geçmişte iktidar koltuğunda oturan
muhalefet milletvekilleri oldu:
"Taşıma suyla değirmen
döndürdüğünüz için Türkiye bu
durumlara gelmiştir. Anadolu da bir
çocuk ağladığı zaman o çocuğun
karnı aç demektir. O çocuğun
kamının doyması için öncelikle süt
vehlmesi gerekir. Ne yazık ki o
bebeğe siz süt vereceğiniz yerde,
yalancı emziği toz şekere batırarak
ağzına vermişsiniz,
tatlandırmışsınız; tadı bittikten
sonra bir daha vermişsiniz. İşte
Türkiye'yi böyle
yönetmişsiniz. Halk Bankası, Ziraat
Bankası çiftlik değildi, halkın
bankasıydı." 1994'lerde Hazine'nin
fareye teslim edildiğini, Meclis'e
zenci olarak giren insanın beyaz
olarak gösterildiğıni söyledikten
sonra ortaklarını da ayırmadan tüm
genel kurula yöneldi Nidai Seven:
"Herkese söylüyorum, herkes
üzerine bu mesajı alsın. Ben
bankacıyım. Hangi banka, kimin
tarafından, ne şekilde kuruldu, nasıl
izin vehldi, şu anda bu Meclis'te
hangilen o görevde bulundu,
kimler genel müdüriük yaptı,
Hazine'nin başında kimler vardı;
onlan tek tek söyleyebilihm.
Isterseniz sorun söyleyelim.
Soramazsınız... Soramazsınız..."
'Meydan dayaklı' muhalefet...
TBMM'de geçen hafta gensoru
görüşmeleri yapılırken AKP'li
Abdüllatif Şener, hükümetin
istifasını istedi. Sonra hızını
alamadı, "Bakanlar Kurulu
üyelerine, hiçbir hedeflerini
tutturamadıklan için meydan
dayağı çekmek lazım" dedi.
Bundan sonrasını tutanaklardan
aktarahm: Emrehan Halıcı(DSP):
Ayıp, ayıp, size yakışmıyor.
Ihsan Çabuk(DSP): Sen meydan
dayağı yedin mi hiç?
Abdüllatif Şener: Bu iktidar,
ayakta kalma şansına sahip
değitdir, ayakta kalma hakkına
sahip değildir. Toplumsal
sorumluluk duygusu da taşımıyor
ve illa ben burada duracağım, bu
koltukta oturacağım, diyorsa
hakkının ne oldugunu, siz
benden daha iyi bilirsiniz.
Emrehan Halıcı: Sayın Başkan,
"meydan dayağı" sözüyle ilgili
uyanda bulunur musunuz?
Murat Sökmenoğlu (TBMM
Başkanvekili): Sayın Şener, bir
yanlış anlaşılma olmuş. Sayın
Şener "meydan dayağı" derken,
seçimden bahsetti efendim.
Abdüllatif Şener: Söylediğim her
cümleyi arif olanlar anlar...
DSP'ye demokrasi geliyor!
DSP'nin geçen haftaki grup
toplantısında seçimler yapıldı.
Parti içi muhalefet yürüten
milletvekilleri Sadık Kırbaş'ı grup
başkanvekili adayı gösterdiler.
Kırbaş, 26 oy aldı. Grup yönetim
kurulu üyeliğine aday gösterdikleri
Ertuğrul Kumcuoğlu ise 40 oy
aldı. DSP'de yönetimin belirlediği
isimler dışında adaylar çıkması
alışıldık bir görüntü değildi. Son
kurultayda Sema Pişkinsüt'ün
başına gelenler anımsanırsa,
muhaliflerin aday çıkarıp bu kadar
oy alabilmelerinin ne kadar önemli
olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Ancak, ABD'nin Afganistan'ı
vurması, DSP'Iİ muhaliflerı de
vurdu, girişimlen medyada hak
ettiği ölçüde yer almadı.
Sadık Kırbaş "partinin vicdanı"
olmak istediklerini vurgularken
aldıkları oyları şöyle
değerlendiriyordu:
- Parti disiplini nedeniyle aldığımız
oylar sınırlı kaldı. Daha serbest bir
ortam olsaydı, bu oylar çok daha
yüksek olabilirdi. Bundan sonra
önümüze gelecek oylamalarda
parti vicdanınm daha fazla sayıda
oylarla ifade edileceğine
inanıyoruz.
Muhaliflerden bir milletvekili,
arkadaşlarına "Grubumuz
Rahşan'/a vıcdân arasında sıkıştı"
diye takıldı...
Türey Köse, Emine Kaplan, Bülent Sarıoğlu, Sertaç Eş
ankcum@ttnet.net.tr