17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Istanbul'a ilk kez gelenAndrew Hill, Akbank Caz Festivali'nin konuğuydu Sınırsızmüziğin peşinden gidiyorYILMAZ GUNEY Besteci, piyanist ve grup lideri Andrew Hill, yanm asırlık uluslararası ünü sağlayan özgün müziğiyle bütûn bu özellikleri banndınyor. Piyanoda Andrevv Hill, bas klar- nette Marty Ehrlich, trompette Ron Horton, tenor saksofonda Aaron Stewart, bas gitarda Scott Colley, davulda Nashe- etWaits'ten oluşan grup, 11. Akbank Caz Festivali kap- samında CRR'de verdiği konserle cazseverlerle buluştu. Müziğini de- ğişken olarak tamam- layan Hill, sınırsız bir müziğin peşinde olsa da lünitleri olduğunu söylüyor. Limitleri olmazsa dağılacağını ve istediklerini yapa- mayacağını düşünü- yor. Gerçek bir yenilikçi olan Andrew Hill'in besteleri, 6O'lı yılla- nn başlannda Blue Note firması için yaptığı ve caza ye- ni bir soluk getiren kayıtlarda da gözlendiği gibi, estetik ve entelektüel bir tutum sergili- yor. Tekrarlan, asimetriyi, ahenksizlik ve ses- sizliği kullanım tarzı, sanatçınrn etkilendiği- ni söylediği Thelonious Monk, Bud Powell ve Art Tatum gibi müzisyenlerin stiline hiç benzemiyor. - Caz serüveniniz nasıl başladı? ANDREW HİLL - Gençken şanslı oldu- ğum için tatillerde New York'a gidip gelme firsatı buluyordum ve orada müthiş insanlar- la karşılaştım. Daniel VVashington ve Char- lie Parker ile çalma şansı buldum; aynca Johny Hardmann la ilk günlerimde. Sonra Chicago jazz yapanlar Chicago şehrine ilgi duymaya başladılar ve oraya geliyorlardı. Onlarla da çaldım, bu bana yeni şeyler öğ- retti. 'Mfizisyenin görevi sihri bulmaktır' - Cazın popüler olduğu dönemlerde mü- zik yapmak önemli bir şans olsa gerek... HİLL - Biz kolej'de caz yapmaya başla- dık ve o zamanlar bu çok popüler bir müzik türü idi bizim için. Bu müzik içimde bir şey- ler uyandınyordu, çünkü müzik gençseniz sizin için etiket değildir. Müzik insanın çev- resinde olan atmosferi yansıtır, caz bu neden- le beni bir mıknatıs gibi çekti. Ve bu müzik yalnızca siyahlar için değildi, çok değişik çevrelerde de ilgi uyandınyordu. - Geçirdiğiniz süreç, müziğinizde nasıl değişimlere yol açtı? HİLL - Zaman insana çok şey katıyor ve değişik senelerden geçmek, örneğin 70'lerin, 80'lerin, 90'lann arasında farkı görmek size çok şey katıyor. Insan açık görüşlü ve dene- yimli. Ayru zamanda cazın popüler bir mü- zik olmasından çıkıp zamanla büyük bir kül- tür akımı oluşuna tanık olmamı sağladı. - Müzik akımlannın birbirine karışma- sı hakkmda neler düşünüyorsunuz? HİLL - Bu konuda fikir yürütmeyi sevmi- yorum, çünkü aramızda genç ve çok yetenek- li müzisyenler var. Bu 'fusion'a iyi bir so- nuç vereceğini hissedersem katılmayı da is- terim. Benden önce gelenler olduğu gibi, benden sonra da gelenler olacak, bu yaşamın bir kuralı. Müzik dinleyenler bazı şeyleri mü- zik yapanlardan bile daha iyi duyabılır, bir müzisyenin esas görevi sihirli şeyler bulup onlan dinleyicilerine sunmaktır. -Sizce Amerika'da cazın tarzı kentten kente belirgin farkblıklar gösteriyor mu? HILL- Evet, bazı farklılıklar var ve mü- zisyenlerin arasındaki ilişkiler caza çok bü- yük zenginlikler getiriyor. Artık çok daha ki- şisel, orijinal caz yapan müzisyenler de var, bu çok iyi. New York'ta çok iyi gruplar var, o kadar çok yeni müzisyen var ki.. Artık caz yüzeysellikten çıkarak daha entelektüel, da- ha derin bir form aldı. Cala, Handan İpekçlnin fllmlyle Gençlik ve Sinema Şenliği bugün başlıyor Kültür Servisi - Gençliğin sinema aracılığı ile kendini ifade etmesi için olanaklar yaratmak; ülkemizde ıhmal edilmiş bir alan olan gençlik filmlerinden farklı kültürlerin ürünü ilginç örneklen genç izleyicilerle buluşturarak, sinema eğıtimine destek olmak ve dünya gençleri arasında köprüler kurmak amacı ile tstanbul Bilgi Üniversitesi, Istanbul Fransız Kültür Merkezi, Uluslararası Cannes Film Festivali "Cannes Junior" ve tstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirlıği ile Pi Prodüksiyon Halkla ilişkiler (PPR) tarafından "Uluslararası Gençlik ve Sinema Şenliği" başhklı uluslararası bir etkınlık gerçekleştirılecek. "I. Uluslararası Gençlik ve Sinema Şenliği" etkinlikleri, projenın sunuluş "Gala"sı, gençlik jürisinin seçımi, liselerde "Sinema Günleri", lise öğrencıleri arası "Kısa Film Proje Yarışması ve Senaryo Atölyesi" ve "Uluslararası Gençlik Filmleri Yarışması" etaplanndan oluşuyor. BûyûkAdam Ktiçfik Aşk Şenliğin sunuluşu, bugün Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde beş ödül kazanan, Handan Ipekçi'nin yönettiği, başrollerinı Şükran Güngör, Füsun Demirel, Yüdız Kenter ile küçük oyuncu DUan Erçetin'in üstlendiği "Büyük Adam Küçük Aşk" filminin "gala"sı ile yapılacak. PPR'nin "Cannes Junior"la imzaladığı protokol gereği, festivalin "Uluslararası Gençlik Filmleri Yarışması" bölümünde yer alan filmler, 13-17 yaş grubundan gençlerin oluşturacağı on kişilik bir gençlik jürisi tarafmdan değerlendirilecek. Jüri. Fransızca öğretim veren Anadolu liseleri ile Fransız liseleri öğrencıleri arasuıdan belirlendi. Jüri üyelerinin seçimı, Cannes Junior'un diğer ülkelerde uyguladığı sistem gereği, bir "Film Eleştirisi Yarışması" aracılığı ile yapıldı. "Himalaya" adlı Fransız filmini konu alan eleştıri yanşmasına gönderilen metinler, Reha Erdem, Alin Taşçiyan, Vecdi Sayar ile Thierry Hugot ve yardımcısı Saadet Ersin'den oluşan bir seçicı kurul tarafından yapıldı. Liselerın öğretmen ve öğrencilerine yönelik konferans, semmer ve film gösterileri, 2 Kasım 2001-26 Nisan 2002 tarihleri arasında çeşitli liselerde ve Istanbul Bilgi Üniversitesi'nde yer alacak. Istanbul liselerinde öğrenim gören öğrencıler arasında açılacak Kısa Film Proje Yanşması'na en çok 10 dakika uzunluğunda, vıdeo ile gerçekleştirilecek projeler katılabilecek. Gençler, en fazla üci sayfalık film öyküsü ve yaratıcılannı (yönetmen, -farklı bir kişiyse- kameraman, varsa oyuncular) tanıtan bir "teknik fış"i ıçermesi gereken projede, filmin yönetmenin kendi kamerası ile çekilip çekilemeyeceğini -video kamera ihtıyacı- belirtecekler. Projelerin son başvuru tarihi 4 Ocak 2002 olacak. Yanşmamn değerlendirme Kurulu'nda, Barış Pirhasan. Ümit Ünal. Öktem Başol ve İlker Canikligil ile Vecdi Sayar görev alacak. Etkinlik çerçevesinde, Ocak 2OO2"de, 8'i yanşmalı bölümde, 8'i yanşma dışı 16 uzun metrajlı ve 10 kısa metrajlı, toplam 26 filmin katılacağı "Cannes Junior-Türkiye, l luslararası Gençlik Filmleri Yarışması" düzenlenecek. Uygarlıklannbileşkesi: El GrecoAYŞE EMEL MESCt Uludağın başı yine dumanlandı. Ahmet HamdiTanpınar'ın "Bursa'da Zaman" şiiri- ni okurken düşünüyorum. Zaman çok çabuk akıyor, Dünya'nm yakın bir bölgesinde ölümü bekliyenler için ise zaman "an"larda donmuş gibi. Bir süredir Bursa'dayım. Bursa Devlet Ti- yatrosu'nda Dario Fo ve Franca Rame'nin "Kadın Oyunları"nı sahneye koyuyorum. Prova bitişinde riyatrodan aynlırken, 1977'de Varna'dan Bursa'ya göçen Devlet Tiyatrosu sa- natçısı, şair dostum Hafize Gün'ün Ahmet Hamdi'ye nazire diyebileceğim mısralan dü- şüyorusuma; "Sel gibi akan caddelerde/ Ko- ca şairin gözleri sözleri/ Gün ışığı mısrala- nnda/ Kurtulamıyorum güzelliklerin yasın- dan/Yeşilliği kaybetme korkusundan/ Güzel Bursa'mın sokaklarında". Vakit gece. Kapıdan girerken "Burada evi- nizdesiniz" yazısıyla karşılandığınız, ahşabın ve kitabın sıcaklığını buluşturan bir mekânda, Bursa Kitap-evi'nin av- lusundaki açık hava res- toranındayun. Çocukla- nn kitaplan diledikleri gibi kanştınp resim ya- pabildikleri "Çocuk Odası"ndan toplantı sa- lonlanna dek, mevcut piyasa kurallannın çok dışına taşan bir incelik- le kotanlmış gerçek bir "kitap evi" burası. Mil- li Mücadele yıllannda, Atatürk'ün silah arka- daşlanndan Nuri Kara- canın ailesiyle yaşadığı bu konak, yaşam stan- dartlan, aileyi evden ta- şınmaya zorlayınca ge- çirdiği büyük yangına dek erkek öğrenci yurdu olarak kullanılmış, yan- gından sonra terk edilmiş ve harabe durumday- mış. 1996 yılında mımari özellikleri ve yapı ni- telikleri korunarak yeniden üışa edilmiş ve Bur- sa külrür dokusuna "kitap evi" işleviyle yeni- den kazandınlmış. El Greco ve Toledo'nun Gizi Masalarda yanan mumlann titreyen alevlerin- de yüzler uzuyor. Işık-gölge oyunlan hüzünle vakan buluşturan ifadeler, maskeler yarahyor. El Greco'nun resimlerindeki gizemli yüzlere dönüşüyoruz mum ışığında. Elimde, biraz ön- ce içeriden aldığım "El Greco ya da Tole- do'nun Gizi" adlı kitap... îspanyollann "El Greco (Yunanlı)" adını taktığı Domenikos Theotokopoulos, 1541'de o sırada Venedik Cumhuriyeti'ne bağlı olan Gi- rit'in Kandiya şehrinde doğdu. Babası Vene- dikliydi. 20 li yaşlannda, Girit'te El Greco'dan "ressam" diye söz edildiği biliniyor ve genç adamın hayatınm bu evresinde Venedik'e gitti- ği sanılıyor. Roma'daki San Luca Akademi- si'nin 1572 tarihli kayıtlannda adına rastlanan sanatçı, 1577'den itibaren Toledo'ya yerleşir ve 1614'te burada ölür. El Greco'nun ölümsüz tablolannda sanatçı- mn ve kentin gizemini buluşturan, Bizans etki- lerindenArap-Islam uygarhğına, Rönesans Ital- yası'ndan pagan kültürüne, gizli-açık Musevi inançlanndan (El Greco, Toledo'nun Yahudi mahallesinde yaşıyordu) Hıristiyan Ispanya'ya dek çok genış kapsamlı bir külrür yelpazesiydi aslında. Eisenstein, El Greco'yu modern fiün kurgu- sunun öncüleri arasında sayar ve bu göriişünü sanatçının en ilginç eserlerinden "Toledo'nun Görünüşü"nü ömek vererek gerekçelendirir. Bu tablo, Toledo'nun aşağı yukan bir kilomet- re kadar doğudan genel görünüşünü yansıtır. Ama tepenin üstündeki Don JuanTavera Has- tanesi'nin boyutlan küçültülmüş ve resmin ba- kış noktasından görühneyen ön cephesiyle tab- loya sokuhnuştur. Tablonun ön planındaki bir delikanlı ise eünde kentin planını tutmaktadır. Greco oğluna, bu planın üzerine şunlan yazma- sını söylemiştir: "Don Juan Tavera Hastane- si bir maket biçimine sokmak zorunda ka- lınmıştır; çünkü hastane yalnızca Visagra Kapısı'nı gözden saklamakla kalmıyor, ay- nca kubbesi öylesine yükseliyordu ki kente tümüyle egemen oluyordu. Böylece maket olarak alınıp yerine taşınınca, yapının her- mızda duran yine de Toledo şehridir, El Gre- co'nun Toledo'su..." Minyatûr sanatı Einsenstein, bizim minyatûr sanatçılanmı- zm, örneğin Matrakçı Nasuh'un katıldıklan seferlerde çizdikleri kent görüntülerini veya Is- tanbul minyatürlerini montaj sanatı açısından nasıl değerlendirirdi acaba? Tablonun parçala- rını ayn ayn, kendi bağımsızlıklan içinde ele alıp, kuşbakışı planla cephe görüntüsünü yeni bir kurgu içinde birleştirmek ve gerçekliğin sa- nat prizmasından süzühnüş, oldukça modern sayılabilecek bir görüntüsünü sunmak, minya- tûr sanatımızın da temel özellıklerinden birini oluşturuyor. Akdeniz'in doğusundaki Girit'ten Matrakçı Nasuh'un öldüğü yıllarda (1564), Ak- deniz'in bahsına doğru yolculuğuna başlayan El Greco 'nun bu ilginç tablosunda bir minyatûr esi- ni olup ohnadığını benim bilmeme olanak yok; ama sanatçıyı modern Batı sanatının erken ön- cüleri arasına sokan temel etkenın, Akdeniz dün- yasının o çağdaki kayna- şan çok kültürlülüğü oldu- ğu kuşku götürmez. hangi bir bölümünden önce ön yüzünü gös- termem gerekriğini düşündüm; yapının ge- ri kalan bölümünün kentle ilişkisi planda görülecektir..." (1)) Eisenstein şu sonuca vanr: "Uzamın içindeki hiçbir gerçek noktadan Toledo'nun bu görüntüsü elde edilemez. Bu görüntü parçalan monte edilmiş bir komp- leks, montaj yoluyla oluşturulmuş bir bile- şik tasvirdir. Doğal halleriyle birbirlerine ve- ya seyirciye sırtlarını dönen nesnelerin tek tek 'fotoğraflan çekilmiş ve manzaraya katıl- mışhr'(2). Bu tabloda bir tek bakış açısı de- ğil, ayn ayn noktalardan elde edilmiş görün- tülerin montajı söz konusudur ama karşı- 'Uygarüklar Çatış- ması' mı dediniz? Eisenstein, filmde du- yum eşleşmeleri ve renk-ses kurgusu bağla- mmda ele aldığı El Gre- co'nun eserleriyle "can- te hondo" adı verilen müzik türü arasında da tam bir eşdeğerlilik ol- duğunu söyler. Manuel de Falla'ya göre "can- te hondo" Bizans, Arap ve Çüıgene müziklerini buluşturan bir bireşün- dir. Uzun ve kederli yüz- leri, gerçekçi kişiliklerle onlarm içlerinden fışkı- ran görüleri bir arada res- mettiği montaj örneği tablolan, tüm dinginlik- leri içindeki bedensel ge- rilimleriyle "tevekkül ve coşkuyu yansıtan" figürleriyle bu sıra dışı sanatçıyı Batı dünyasına yeniden hatırlatan yazar- lardan biri olan Maurice Barres şöyle diyor: "Katolik düşünce ile kanşmış tslam düşün- cesinden kimi eleman- ları kendi bünyesinde bir araya getiren ve He- len so\nndan gelen biriydi Greco. Bu me- lez kandan plastik bir dil yarattı böylece" (3). El Greco, bu bağdaştırmacı ve bıreşimci özellikleriyle günümüzün "sözde uygarlık çatışmalan"na da iyi bir yanıt oluşturuyor. Kültürel ve sanatsal mayalanmalar garip üs- tünlük iddialarmdan değil, "öteki"nin farkı- na varmaktan ve yauıız kalmamaktan geçer. (li Eugenio Barba, \icola Saverese, Anatomıe de VAkteur, 1985. s. 177. (2) SergeyM. Eisenstein, Film Duyumu. Çev: Nijat Özön, PayelYay, Istanbul 1984, s. 96-99. (5) Maurice Barres, El Grecoya da Toledo 'nun Gi- zi, Çev.: Kaya Özsezgin, ImgeYay. Ankara, 1997. s. 175. Jackson'ın eski albümleri piyasada • Kültür Servisi - Michael Jackson'ın eski albümlerinden birkaçı sanatçının müzikteki 30. yıldönümü nedenı ile yeniden satışa sunulacak. Içerisinde yeni kitapçıklar, şarkı sözleri ve yeni resimler bulunacak 'OfTThe Wall\ 'Thriller', 'Bad' ve 'Dangerous' albümleri bugün yeniden dinleyenlerine ulaşacak. Cher-Spears ortaklığı sona erdi • Kültür Servisi - Cher, Britney Spears'ın televizyonda yayımlanacak konserinde gerçekleştireceği performansını iptal etti. Ünlü sanatçı önümüzdeki ay gerçekleşecek konserde Spears ile birlikte sahneyi paylaşacaktı. Aynı tarihlerde iş için Avrupa yolculuğuna çıkacak olan Cher bu durumdan dolayı çok üzgün olduğunu, çünkü bunu çok istedığıni açıkladı. Ünlü star bu proje için yaklaşık 1 yıldır Britney ile görüşüyordu. Galeri Oda'da Bir Odada Sekiz Naif • Kültür Ser\isi - Teşvikiye Galeri Oda'da bugün 'Bir Odada Sekiz Naif adlı sergi açılıyor. 3 Kasun'a dek sürecek sergide, Emin Başaranbilek, Şebnem Çamdalı, Hıkmet Karabucak, Nihal Sıralar, Esra Sirman, Selçuk Togul, Ismail Yalçm, Bengisu Yıldınm'ın resimleri yer alacak. Bir ekol ya da akım olmayan 'naif sanat, akademik kurallarla değerlendirilemeyen, kendi mantığı için yaklaşıhrıası gereken bir sanat anlayışı. Sergi, pazar ve pazartesi günleri dışında hergün 12.00-19.00 saatleri arasında izlenebilecek. (259 64 69) Minogue kardeşler düet yapacak • Kültür Ser\isi - Dannii Minogue, ablası Kylie Minogue ile birhkte düet gerçekleştireceğini açıkladı. Geçen haftalarda müzik kariyerine dönüş yapan Dannii- Kylie Minogue, özel bir televızyon programmda, aldıklan bu karan açıkladılar. Dannii Minogue'un Riva ile birlikte gerçekleştirdiği yeni single'ı "Who Do You Love Now" 19 Kasım'da piyasaya sürülecek. üluslarapası İstanbul Bienali Tokyo'da • Külrür Servisi - Istanbul'da 22 ülkeden 63 sanatçıyı bir araya getiren, 'Egokaç: Gelecek Oluşum için Ego'dan Kaçış' konulu 7. Uluslararası Istanbul Bienali'nin küratörlüğünü üstlenenYuko Hasegawa, bienalin küçük bir bölümünü Japonya'ya taşıdı. 'Ego Fugal: From the 7. International Istanbul Biennial / Ego' adıyla 5 Ekim'de Tokyo Opera City Art Gallery'de açılan sergiye, Istanbul Bienali'ndeki sanatçılardan Ömer Ali Kazma, Hüseyin Çağlayan, Francis Alys, Maja Bayevic, Evgen Bavcar, Chris Cunningham, David Noonan & Simon Trevaks, Odani Motohiko, Philippe Parreno, Sone Yutaka, Magnus VVallin. Apichatpong Weersasethakul ve Jane & Louise Wılson davet edıldi. 'Bay Knepp' Ankana'da • Kültür Servisi - Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda 16-21 Ekim tarihleri arasında Jorge Goldenberg'in 'Bay Knepp' adlı oyununu sahneleyecek. Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği oyunda, bir insanın hayatındaki çok önemli birini kaybedince yaşadığı ruh hali \e yaşadığı baskılara direnmesi konu ediliyor. (AST7 0312 417 76 76)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle