Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM2001 PAZARTESİ
HABERLER
Polis-halk
I ANKARA (AA) -
lçişleri Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen,
yayımladığı "Polis-halk
ilişkileri" konulu
genelgede, bu
kapsamda yapılması
gerekenleri sıraladı.
Genelgede, gelişen
teknolojiyle işlenen suç
türlerinin de arttığını
kaydeden Yücelen,
"ınsan ilişkilerinde
çeşitliliğin gerek suç
bazında, gerekse sosyal
yaşam alanında
artmasının, halkla iyi
ilışkiler kurmayı ve
geliştirmeyi zorunlu
hale getirdiğini"
vurguladı.
Adalet Bakanı
Türk'ten uyarı
• ANKARA (ANKA)
- Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk, ceza infaz
kurumu ve
tutukevlerinde izleme-
denetleme çahşmalan
yapacak olan, sivil
vatandaşlann da
katılımıyla
oluşturulması istenen
'izleme kurullannın'
hayata geçirilememesi
üzerine ikinci bir
genelge yayunladı.
Türk, cumhuriyet
başsavcılıklanna
gönderdiği genelgede,
kurullann bir an önce
çahşmaya başlamasını
istedi.
Bfrne'den 6
tahliye daha
• EDİRNE (AA) -
JEdirne F Tipi
Cezaevi'nde, ölüm
orucundaki 8 hükümlü,
sağlık nedeniyle cezalan
6 ay ertelenerek tahliye
edildi. Hükümlü
yakınlannın F Tipi
Cezaevi bahçesine,
güvenlik görevlileri
gözetiminde araçlanyla
girdiğini belirten
yetkiîiler, ölüm
orucundaki 8
hükümlünün sağlık
nedeniyle cezalarının 6
ay ertelenerek tahliye
edildiğini bildirdi.
Yetkiîiler, tahliyelerin
önümüzdeki günlerde de
devam edeceğini ifade
ettiler.
Sadece22
vekilıten destek
• ANKARA (ANKA) -
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı ve Istanbul
Millervekili Bülent
Akarcalı'nın iki hafta
önce bütün
miUervekillerinin
imzasına açtığı
TBMM'de Siyasi Ahlak
Kornisyonu kurulmasına
ilişkin yasa teklifıne
sadece 22 milletvekili
destek verdi. Teklife,
Akarcalı'nın kendi
partisinden, Grup
Başkanvekili Ibrahim
Yaşar Dedelek, Cengiz
Aydoğan, Cemal
Özbilen, Nesrin Nas,
Aydın Ayaydın ve
Cengiz Altınkaya imza
attı. Teklifı, DSP'den
Uluç Gürkan, Nazif
Topaloğlu, Ahmet
Zamantıh, Ahmet Güzel,
Rıdvan Budak, MHP'den
Mükremin Taşkın ve
Ahmet Çakar, AKP'den
Dengir Mir Mehmet
Fırat, Kemal Albayrak,
SP'den Zeki Çelik ve
Oya Akgönenç, DYP'den
Murat Akın, Rıza Akçalı
ve Mehmet Sadri
Yıldınm ile
bağımsızlardan Avni
Doğan ve Mehmet
Özcan imzaladı.
Başbakanlık'm istemi üzerine RTÜK, önlem alınması için konuyu Almanya'ya iletti
Kanal 7 için soruşturma istemi
Tüzük tamamlandı
BCH
programı
tartışıyor
ANKARA (ANKA) - Solda
bir yandan Erdal İnönü nün ön-
derliğindeki parti çahşmalan sü-
rerken diğer yandan aralarında
Mümtaz Soysal'ın da bulundu-
ğu Bağunsız Cumhuriyet Hare-
keti (BCH), partileşme sürecin-
de sona yaklaşh. Tüzük taslağını
tamamlayan, program çahşmala-
nnda ise önemli mesafe alan ha-
reketin bu ay sonunda partileşe-
ceği bildirildi.
fllerde kurduğu oluşum komi-
telerinde tüzük taslağını tamam-
layarak tartışmaya açan BCH, tü-
zük taslağının tamamlanmasımn
ardından bu kez de program tas-
lağuıı tartışıyor. Program konu-
sunda da son aşamaya gelen
BCH, Türkiye genelinde de 24
ilde örgütlenmesini tamamladı.
Bu ay sonuna kadar 24 ilde daha
örgütlenme çalışmasını tamam-
lamayı hedefleyen BCH, ay so-
nunda partileşme aşamasına ge-
lecek. Bu arada BCH'nin parti-
nin kuruluşunu kamuoyuna açık-
lamak için Inönü'nün önderliğin-
de kurulacak yeni partiyi bekle-
yeceği öne sürüldü.
BCH'nin tüzük taslağmda,
tüm üyelerin üyelik haklannı
kullanmada eşit ve özgür olma-
sına dikkat edildıği bildirildi.
Deniz Baykal:
Türkiye
büyük bir
sıkıntı içinde
BİTLİS (AA) - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal, hükü-
metüı biraz daha devam etmesi
halinde milletin perişan olaca-
ğım savunarak "Başbakan,
Başbakanlık'tan adımını ata-
cak olsa, önüne bir yazarkasa
düşüyor" diye konuştu.
Baykal, Bitlis'te vatandaşlara
hitaben yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin büyük bir sıkıntı-
nın içine süriiklendiğini, son 1
yıl içerisiflde 960 bin kişüıin işi-
ni kaybettiğini söyledi. Baykal,
Türkiye'yi yönetenlerin halkın
arasma giremediklerini belirte-
rek "Biz Meclis'te yokuz, fa-
kat halkın arasındayız. Ama
Başbakan, Başbakanlık'tan
adımını atacak olsa, önüne bir
yazarkasa düşüyor" diye ko-
nuştu.
"Bu hükümet biraz daha
devam ederse millet perişan
olacak" diyen Baykal, Türki-
ye'nin yeni bir başlangıca ihtiya-
cı bulunduğunu ifade ederek
"Türkiye'yi bu noktadan doğ-
ru siyaset kurtarabilir" şeklin-
de konuştu.
BAHAR TANRISE VER
ANKARA - Başbakanlı-
k'm, Almanya'da kabloluya-
yın yapan Kanal 7 televizyo-
nunun bürosunda irticai fa-
aliyetlerde bulunulduğu ge-
rekçesiyle Radyo ve Televiz-
yon Üst Kurulu'ndan
(RTÜK) soruşturma yapıl-
masını istediği ortaya çıktı.
Bunun üzerine RTÜK'ün
Kanal 7 hakkında bilgi vere-
rek önlem alınmasını istedi-
ği Almanya Bavyera Eyaleti
Üst Kurulu da, konuyla ilgi-
leneceğini bildirdi.
Alman bilgiye göre Baş-
bakanlık Müsteşan Ahmet
• Başbakanlık'm RTÜK'e gönderdiği yazısında,
Kanal 7 televizyonunun yerleşik olduğu
temsilciliğinde amacı dışrnda ve özellikle irticai
faaliyetlerde bulunulduğu iddiasına yer verildi.
Şağar, 14 Kasım 2000 tari-
hinde RTÜK'e gönderdiği
yazı ile Ahnanya'da kablolu
yayuı yapan Kanal 7 hakkın-
daki iddialann soruşrurul-
masını istedi. Başbakanlık
yazısında, Kanal 7 televizyo-
nunun yerleşik olduğu tem-
silciliğinde amacı dışında ve
özellikle irticai faaliyetlerde
bulunulduğu iddiasma yer
verildi.
RTÜK yetkilileri de, 27-
28 Eylül 2001 tarihlerinde
Malta'da gerçekleştirilen Av-
rupa Düzenleyici Kurullar
Platformu (EPRA) toplanh-
sında Kanal 7'nin Alman-
ya'daki yerleşik ofislerini ya-
yıncılık amacı dışında kul-
landığmı Alman Bavyera
Eyaleti Üst Kurulu yetküile-
rine ilettiler. RTÜK'ün ge-
rekli önlemlerin alınmasını
istemesi üzerine Almanya
Üst Kurulu yetkilileri konu
ile ilgileneceklerini bildirdi-
ler. Yetkiîiler, Ahnanya Üst
Kurulu'nun, Kanal 7 televiz-
yonunun destekçisi olduğu
ileri sürülen Avrupa Milli
Görüş Teşkilatı'nm yeni bir
radyo kurmak için yaptığı
izin başvurusunu da reddet-
tiğini aktardılar.
RTÜK'ün başvurusu üze-
rine, Almanya Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti Düzenleyi-
ci Kurulu'nun da, yine Al-
manya'da yayın yapan Islami
Cemiyet ve Cemaatler Birli-
ği'nin (ÎCCB) yaym organı
konumundaki şeriatçı Hakk
TV'nin yayınlannı durdur-
duğu belirtildi.
tkipolis
şehüoldu
Küçükçekmece'de
2 kişinin silahlı
saldırısına
uğrayan sivil
plakalı ekipte
bulunan
polislerden ikisi
şehit oldu, bir
polis de ağır
yaralandı.
Saldırıyı polise,
ekibin telsiziyle
merkezi arayan
bir temizlik işleri
görevlisi bildirdi.
Görgü tanıkları,
saldırganlardan
birinin kaçarken
silahıyla kendini
vurduğunu
söylediler.
(Fotoğraf: AA)
Polis ekibine silahlı saldırı
Küçükçekmece'de devriye görevi yapan sivil plakalı polis aracma
düzenlenen silahlı saldında iki polis yaşamını yitirdi, biri yaralandı
tstanbul Haber Servisi - Küçükçek-
mece'de sivil plakalı otomobille devri-
ye gezen polis ekibine 2 ldşi taranndan
gerçekleştirilen silahlı saldında 2 polis
memuru şehit oldu, birpolis memuru da
ağır yaralandı. Saldınnın arkasında Hiz-
bullah örgütü olduğu ileri sürüldü.
Küçükçekmece Üçe Emniyet Müdür-
lüğü Araşnrma Büro Amirliği 'ne bağlı
77.566 kod numaralı sivil polis ekibi,
dün saat 08.30 sıralannda, Fev- — - ^
zi Çakmak Mahallesi Tepeüstü
Sokak üzerindeki İSKİ binası-
nın yakmlannda kimliği henüz
belirlenemeyen 2 kişinin saldı-
nsına uğradı.
Saldırganlann, ekipte görev-
li polislerden birinin evinin ya-
kmında pusu kurduktan sonra
da polis ekibi bölgeye gönderildi. Olay
yerinde yaralı olarak bulunan 3 polis
memurundan hastaneye kaldınlan Mus-
tafa Koçak (33) ve Köksal Bulut (21)
Küçükçekmece Özel Dr. Sadık Ahmet
Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalele-
re rağmen kurtanlamadı.
Tedavi altına alınan Mustafa Bilicik
adlı polis memurunun durumunun da
ciddiyetini koruduğu bildirildi. Birgör-
• Saldırganlann, ekipte görevli
polislerden birinin evinin yakınında pusu
kurduktan sonra saldınyı
gerçekleştirdikleri kaydedildi. Saldınyı
olaya tanık olan bir kişi polise bildirdi.
ay Esenler'de iki Hizbullah itirafçısının
öldürühnesinde kullanılan silahla aynı
olduğunu bildirdiler. Saldında yaşamı-
nı yitiren Köksal Bulut ve Mustafa Ko-
çak'ın cenazeleri Adli Tıp Kurumu mor-
guna kaldınldı. Şehit polislerin baş, el
ve ayaklannda çok sayıda kurşun izi ol-
duğu belirlendi. Yetkililer Bulut ve Ko-
çak m, 9'ar yıllık memur olduklarmı
açıkladı. 1970 Erzurum doğumlu Kök-
— — sal Bulut'un, 26 Kasım 1992 yı-
hnda memurluk görevine başla-
dığı ve nükleer biyoloji kursu
gördüğü bildirildi.
Saldırı kınandı
saldınyı gerçekleştirdiklen belirtildi.
Küçükçekmece Belediyesi Temizlik Iş-
leri Müdürlüğü'nde çalışan ve kullandı-
ğı çöp kamyonu ile olay yerinden geçer-
ken saldınya tanık olan bir kişi, saldın-
yı polis merkezine bildirdi. Saldınya uğ-
rayan polislerin telsizini kullanan gör-
gü tanığı, merkeze "Acil durum, acil
durum, polisleri vurdular" diyerek
yardım istedi. Bunun üzerine, çok sayı-
gü tanığı, saldırganlardan birinin kaçar-
ken silahını beline takmak istediği sıra-
da tabancanm ateş aldığını ve yaralan-
dığını anlattı. Saldınnın 9 milimetrelik
tabancayla gerçekleştirildiği bildirildi.
Saldınyı gerçekleştiren kişilerin olay
yerinden kaçarken kullandıklan yeşil
renkh Kartal marka bir otomobil terk
edilmiş olarak bulundu. Emniyet yetki-
hleri saldında kullanılan silahın geçen
Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer, Istanbul Küçükçek-
mece'de polis ekibine yapılan
saldınyı nefretle kınadı. Başbakan Bü-
lent Ecevit de, silahlı saldınyla ilgili
olarak Istanbul Emniyet Müdürü Ha-
san Özdemir ile telefonla görüşerek
bilgi aldı. lçişleri Bakam Rüştü Kâzım
Yücelen, gazetecilerin olayı üstlenen
bir terör örgütü olup olmadığı yolunda-
ki sorusuna "Çaüşmalar bittiğinde bu
konuda size detayh bilgi verilecektir"
yanıtını verdi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Mersin ve ilçesi Tarsus dev-
let hastanelerinde ve Mersin
Merkez Sağlık Ocağı'nda gö-
rev yapan 9 doktor, aynı an-
da Türkiye'nin çeşitli ilçeleri-
ne atandılar.
Daha doğrusu sürgün edil-
diler. Bir doktor, ya da devlet
memuru bir bölgeden bir böl-
geye atanamaz mı? Tabii ki
atanır.
Ancak bu 9 doktorun ata-
ması normal değil. Önümde
bazılarının atama emirleri du-
ruyor. Buradan bakarak bu-
nun normal olmadığını düşü-
nüyorum. Doktor Mahsun
Kırtaş. 12 yıldır Mersin Dev-
let Hastanesi'nde göz uzma-
nı olarak görev yapıyor.
Mahsun Kırtaş, 26 yıllık he-
kim. Mersin 68'liler Birliği'nin
de başkanı.
Bölgede tanınan ve sevilen
bir doktor. Türkiye'nin en ge-
ri kalmış bölgelerinde yıllarca
hekimlik yapmış. Eşi Mersin
Devlet Hastanesi Kardiyoloji
bölümünde tedavi görüyor.
gocuğu Mersin Eğitim Vakfı
ze\ Toros Lisesi 10. sınıfta
öğrenci. Okulların yeni başla-
dığı bir dönemde bu tayin ne
Mersin'de Doktorlar Sürünüyor...
anlama geliyor?
• • •
Mersin Devlet Hastanesi
birinci bölgede yer alıyor. Kır-
taş bu görevi yaparken diğer
8 doktorla birlikte aynı gün ta-
yin ediliyor. Üstelik üçüncü
bölgede yer alan Isparta'nın
Senirkent llçesi'ne. Diğer se-
kiz doktorun da
atama yerlerine bakıyo-
rum. Hepsi şu anda görev
yaptıkları yerlerden daha ge-
ri yerlere, sınıflandırma açı-
sından daha olanaklan kısıtlı
yerlere gönderilmişler. örne-
ğin Dr. Zeki Sinan Doğan,
İçel Devlet Hastanesi'nden
Isparta'nın Yalvaç llçesi'nin
Kumdanlı Sağlık Ocağı'na,
Dr. Mehmet Yavuz, İçel Mer-
kez 6 No'lu Sağlık Oca-
ğı'ndan, Isparta'nın Senirkent
flçesi'nin Yassıören Sağlık
Ocağı'na, Dr. Mehmet Akif
Gültekin, Içel'in Tarsus Dev-
let Hastanesi'nden Kütah-
ya'nın Aitıntaş llçesi'nin Gök-
çeler Sağlık Ocağı'na, Dr. Nu-
n Aydoğan, İçel Devlet Has-
tanesi'nden Afyon'un Bolva-
din İlçesi Devlet Hastanesi'ne
atanmışlar.
qBu atama kararnamele-
rinde ilginç de bir gerekçe
gösterilmiş. Sağlık Bakanlığı
Personel Genel Müdürlüğü
atamaya gerekçe olarak şöy-
le bir ifade kullanmış: "lçişle-
ri Bakanlığı lller Idaresi Genel
Müdürlüğünün 3.08.2001 ta-
rih ve 5783 sayılı yazısına isti-
naden il dışına naklen tayinini
tensiplerinize arz ederim." Ya-
ni bu atamalar lçişleri Bakan-
lığı'nın isteği üzerine gerçek-
leştirilmiş.
• • *
Bir bakanlık, kendi memu-
runu tayin etmek için acaba
neden lçişleri Bakanlığı'nın
isteğini öne sürer? Bu me-
murların hakkında şimdiye
kadar açılmış herhangi bir
idari ve cezai soruşturma
yok. Bu nedenle lçişleri Ba-
kanlığı'nın onlar hakkında
özel bir iddiası olamaz. O za-
man okullar başlarken çoluk
çocuk sahibi bu doktorlar a-
par topar, üstelik çok gerekli
oldukları bir yerden ilgisiz yer-
lere aniden neden atanırlar?
Günlerdir Mersin ve Tar-
sus'tan yurttaşlar telefon ve
fakslarla bu haksız atamala-
rın durdurulmasını istiyorlar.
Ortada fol yok, yumurta
yokken bu atamalar neden
yapıldı merak ertim. 68'li ar-
kadaşım Mahsun Kırtaş,
Muş'un Malazgirt İlçesi do-
ğumlu. Doktor Nuri, Aydoğan
Tunceli'nin Mazgirt İlçesi do-
ğumlu. Doktor Mehmet Ya-
vuz, Urfa'nın Suruç İlçesi do-
ğumlu. Doktor Zeki Sinan Do-
ğan, Tunceli doğumlu. Doktor
Mehmet Akif Gültekin, Gazi-
antep'in Islahiye İlçesi do-
ğumlu. Yani sürgüne gönde-
rilen doktoıiann hepsi Güney-
doğu'lu, yani Kürt.
9 Güneydoğu'lu doktoru
MHP'li Sağlık Bakanı Osman
Durmuş neden büyük bir ilin
hastanesınden daha küçük il-
lerin ilçe hastanelerine ve
köylerine gönderir? Bunun si-
yasi sözlükteki anlamı nedir?
Üstelik bu insanlann hakların-
da açılmış bir soruşturma da
yoktur. Böyle bir uygulama
ayrımcılık anlamına gelmez
mi? Bölgesel ayrımcılığa da-
yalı tayin, bu ülkede kamp-
laşmayı kışkırtmaz mı? Dok-
tor tayini ile lçişleri Bakanlı-
ğı'nın ne ilgisi olabilir?
• • •
Sorular çok... Osman Dur-
muş, bu ülkenin sağlık işleri-
ni yürütmekle görevli bakan.
Ancak o hâlâ ülkü ocağında-
ki günlerini düşünüyor olma-
lı. O zaman solcularla çatış-
ma içindeydi, çeşitli eylemle-
re katılıyordu.
Bu nedenle yargılanmıştı.
Şimdi ise devletin bakanı, ül-
kü ocakları başkanı değil.
Cins, ırk, dil, din ve etnik kö-
ken ayrımı yapmaya hakkı ve
yetkisi yok. Bakanlık dernek
değil, Türkiye de ülkü ocakla-
rı kafasıyla yönetilemez. Yö-
netilmeye kalkılırsa bu hale
geliriz.
Dünya bir savaşın eşiğin-
de, tartışmalar çok başka
noktalarda, MHP'li bakan do-
ğum yeri araştırmasıyla ata-
ma yapıyor. Yazık...
2000Tİ
YILLARDA
ERDAL ATABEK
v
Bilmiyorum ile
İnanmıyorum'un Ayrımı...
Tarih boyunca 'bilmiyorum' diyen ınsan tehlikeli
sayılmamıştır.
Tarih boyunca 'inanmıyonım' diyen insan tehlike-
li sayılmıştır.
'Bilmeme' ile 'inanmama' arasındaki bu aynm çok
önemli sayılmalıdır.
Bilmeye dayalı, bilime dayalı sistemlerde 'bitmiyo-
nım' sözcüğü, bilgi arayışına yönelik bir adımın baş-
langıcı sayılır. Bilimsel gelışmenin temelı, bilgiyi ara-
maya dayanır. Bilginin sorusu vardır ve yanıtı yoktur,
yanıt bilginin peşindeki insanlar tarafından aranarak
bulunacaktır. Bilginin bu özelliği, bılinenlerden kuş-
ku duymayı içinde barındırır, tartışmayı zorunlu kılar,
tartışanları bilgi arayışının içinde kabul eder, daha
doğru bir yanıtı daha önceki yanıtın yerine koyarak
gelişir.
Onun için de 'bilmiyorum 'diyenin birtehlikesi yok-
tur, olsa olsa daha sonra öğrenecektir.
Inanca dayalı sistemlerde ise 'inanmıyorum' söz-
cüğü, kutsal olanı reddeden bir karşı çıkışı simgeler
ve inanca karşı bir tehlıkedir. Çünkü ınancın temeli,
inancı oluşturan öğretiyi bütünüyle kabul etmeye da-
yanır. Inancın sorusu yoktur yanıtı vardır ve düşünü-
lecek her türlü sorunun yanıtı öğretinin içinde veril-
miştir, yeni bir soru da sorulamaz, yeni bir yanıt da
aranamaz. Buna girişenler inanç sisteminin düşman-
larıdır, onlara karşı şiddete dayalı yaptırımlar uygu-
lanmalıdır.
Bilimsel bilgi 'kanıtlamaya' dayandığı için şiddete
dayanması gereksizdir. Bilgi ya kanıtlanır ve doğru-
dur ya da kanıtlanamaz ve doğru değildır. Bilimsel
bilgi her iki olasılığa da açıktır. Onun için de 'biliyo-
/um'diyenden bildığıni kanıtlaması istenir.
Inanca dayalı dogmatik bilgi ise 'kanıta dayanmaz,
önkabule dayanır'. Bu nedenle de inanan kucakla-
nır, inanmayan ise düşman kabul edilir.
Dogmalann tek kaynağı din değildir, tartışmaya
kapalı, soru sormaya, eleştirmeye, seçenek oluştur-
maya kapalı her tür bilgi de 'dogma'ya dönüşmüş-
tür. Gelenek kaynaklı, milliyet kaynaklı, etnik köken
kaynaklı, ideolojik kaynaklı her tür bilgi de 'soru sor-
maya, eleştıriye, tartışmaya, seçenek oluşturmaya
kapalı duruma geldiğizaman' dogmaya dönüşmüş
demektir. Eleştirıden doğan sosyalizm bile öyle bir
dönüşümle dogma biçımini alabilir.
Önemli olan 'neyın bilindiği' değil, 'bilinenin nite-
liği ve nasıl işlendiği'ölr.
Tarih boyunca 'bilmiyorum' diyenlerin başına kö-
tü şeyler gelmemiştir.
Ama, tarih boyunca 'inanmıyorum' diyenlerin ba-
şına her türlü belagelmiştir. Asılmıştır, yakılmıştır, ba-
şı kesilmiştir, derısı yuzülmüştür.
Bilginin kendini korumak için şiddete gereksinme-
si olmamıştır.
İnanç ise kendısıni hep şiddetle korumuştur. Bu
ayrıma önem verilmesı gerekır.
'İnanmıyorum' demek, ya da 'başka birşeye ina-
nıyorum' demek, 'benim neyeinandığımısizesöyle-
miyorum' demek hep aynı şey sayılarak cezalandı-
nlmıştır.
İnanç da zaman içinde 'boş-inanç'a, 'kçr-inanç'a
dönüşebilir.
'Boş-inanç', bellı bir temele bağlı olmayan inanç
demek, hurafe, safsata, aslı belli olmayana duyulan
inanç.
'Kör-inanç', hayatı, dünyayı, insanları kesınlikle ve
sadece inandığı şeylere dayalı olarak ayırmak, bü-
tün düşünüş ve hareketlerinde bu ölçüyü kullanmak
demek.
Geçmişin Hıristiyanlık dünyasında dogmaların en
koyusu yaşanmış, din uğruna engızisyon mahke-
meleri kurulmuş, aforozlar yaşanmış, insanlar yakıl-
mış, çarklarda can vermış, en ağır cezalara çarptınl-
mıştır. Katoliklerle Protestanlar arasında büyük sa-
vaşlar çıkmış, yüz bınlerce insan birbirini öldurmeye
uğraşmıştır. Sonunda dünyanın en yaygın tektannlı
dini dünyayı yönetmekten vazgeçerek 'insanlann
Tann ile ilişkisinı düzenleyen biröğreti' olarak duru-
munu yeniden düzenlemiştir. Batı ülkelerinde din,
kişilerin kendi inancı ve tutumu olarak toplum için-
de varlığını sürdürmektedir. Ama ne devletin, ne din-
sel kurumlann ne de kişilerin başkasının inancına
yönelik olumlu ya da olumsuz bir tutumu yoktur. Ha-
yatın referansı din değildir.
Dinı, toplumsal bir ayrımcılık olmaktan çıkaran sis-
tem 'laiklik'ür Laiklığin dinsizlik olduğunu söyleyen-
ler, 'hayatın referansını din olarak görenler'd'ır. Refe-
rans, burada, 'uygulanan kurallar için kabul edilecek
kaynak' anlamında kullanılmaktadır.
Din temelli bir devlet için, din ayrımı kaçınılmazdır.
Devlet ister Hıristiyanlık, ister Musevilik, ister Islam
dinine göre yürütülsün, öteki dinlere bağlı olanlar
eşit haklara sahip olamazlar, ancak izin verilen ölçü-
lerde yaşayabilirier.
Doğu toplumları ile Batı toplumları arasında yaşa-
nan farklılıklar, bu toplumların bilimsel bilgi ile dog-
malar arasında yaptıkları seçimlerle doğrudan bağ-
lantılıdır. Batı toplumlarının, ancak bilimsel bilgiye
toplumsal yaşamlarında yer verdikleri ölçüde bilim-
sel-teknolojik gelişmeye sahip oldukları bilinmekte-
dir.
Ya Doğu toplumları? Gelişmiş olanlann gelişme-
leri neden gecikmiştir? Gelişemeyenler neden bu
durumdadır? Herşeyi kendi dışındakı etkenlere bağ-
lamak neyi değiştirmektedir?
Bilimsel bilgi mi? Dogmalar mı? Bu seçimden kim
sorumlu olacak? Doğru yanıtı kim verecek? Gene,
her toplum kendisinden sorumludur.
e-mail:erdalatak «superonline.com
faks:0212-5139098
Ölümünün 30. yılı
Dr. Hikmet
Kıvılcımb anıldı
tstanbul Haber Ser-
visi - Türkiye sosyalist
hareketinin önderlerin-
den Dr. Hikmet Kml-
cımlı, ölümünün 30. yı-
lında anıldı. Kı\ılcım-
lı'nın anısına dün Meci-
diyeköy Kültür Merke-
zi'nde düzenlenen top-
lantıda devrimci müca-
delesi anlatıldı. Kurtu-
luş Savaşı'nda Köyce-
ğiz Kuvayı Milliye Ko-
mutanlığı yapan Kıvıl-
cımlı'nın 73 yıllık haya-
tını işçi smıfi davasına
adadığı ifade edildi.
Hikmet Kıvılcunlı,
1902 yılında doğdu. 17
yaşında, Kurtuluş Sava-
şı'nda Yöriik Ali E-
fe'yle birlikte mücadele
eden Kı\ılcımlı, yaşa-
mının 22.5 yılını ceza-
evlerinde geçirdi. Kıvıl-
cunlı, Osmanlı, Islam ve
Bizans medeniyetlerini
inceleyerek "Tarihcil
Devrimler Kanunu"
teorisini geliştirdi.