Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2001 CUMA
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
Avrupa Komisyonu Başkanı Prodi, uranyumlu silahlarla ilgili gerçeklerin aydınlatılmasını istedi
w
Balkaıı Seııcli'oııııvııa AB el atb
Prodi: Çevreye de zarar veriyor.
• Romano
Prodi,
NATO'nun
tüketilmiş
uranyumlu
silah
kullanımma
son
vermesini
istedi.
Dış Haberier Servisi - Italya'nın NATO'dan,
tüketilmiş uranyumlu bombalarla ilgili açıkla-
ma istemesinin ardından dün de Avrupa Birli-
ği'nin yürütme organı konumundaki Komis-
yon'un Başkanı Romano Prodi de bütün iddi-
alann aydınlatılmasını istedi.
1995-96yülannda Bosna savaşmdave 1999'da
Kosova'da ABD uçaklan tarafindan kullanılan
tüketilmiş uranyumlumermi ve bombalann, bu
silahlarla teması olan askerlerde kansere yol
açtığı öne sürülüyor. Uranyumlubomba ve mer-
milerin neden olduğu rahatsızlıklar "Balkan
Sendromu" olarak adlandınlıyor. Italya, önce-
ki gün 6. askerin de kan kanserinden ölmesi
üzerine NATO'dan açıklama istemişti. îtaryan
devlet radyosu RAI'ye demeç veren Prodi, "Bu
tür süahlar, srviDerin ve askerierin sağjığıiçm çok
küçükbirtehüke bile oluşturuyorsa. kullanüma-
matT dedi. Prodi, "Hem askerier hem de yö-
redeyaşavanhalkvçin. gerçekler ortaya çıkma-
h" diyekonuştu.
Prodi, sağlık içüı zararb olmadığı kanıtlansa
bile, tüketilmiş uranyumlu silahlann kullanıl-
masına karşı olduğunubildirdi. Prodi, "Konns-
yonbaşkanıolarak.BosnaveSırbistan hükümet-
kriyte derfaal temasa geçilip tüketilmiş uranyu-
mun yol açüğt IdriUik ve diğer sorunlann ele
ahnmasanıönertyorum" dedi. tttifak, tüketilmiş
uranyumun yaydığı radyasyonun zararlı düzey-
de olmadığını öne sürerken bazı uzmanlar, açı-
ğa çıkan uranyum tozunun zehirli olduğunu ve
hastalanan askeTİerin butoz ve parçacıklarla te-
mas etmiş olabileceğini belirtiyorlar.
4 Fransız askeri kan kanseri
Fransa'da, eski Yugoslavya'da görev ya-
pan 4 askerin lösemi teşshisiyle askeri has-
tanede tedavi altına alındığı kaydedildi. Sa-
vunma Bakanlığrnın, hastalıkla, askerierin
Balkanlar'da görev yapması arasında bir bağ
bulunup bulunmadığmm arastınlamsını iste-
diği belirtildi.
GENELKURMAY AÇIKLAMASI
'Türk askerinde
radyasyonyok
9
ANKARA(CumhuriyetBö-
rosu)-Genelkurmay Başkan-
lığı, NATO'nun Kosova'dakul-
landığı sulandınlmış uranyum
(DU) içeren mühimmat nede-
niyle radyasyona maruz ka-
lan Türk personel bulunma-
dığını bildirdi. Genelkurmay
Başkanlığı Genel Sekreterli-
ği'nden yapılan açıklamada,
konunun ük defa 24Mart 2000
tarihinde araştınldığı belirti-
lerek Türk Tabur Görev Kuv-
veti Komutanlığı sorumluluk
bölgesinde iki adet DU mü-
himmatı bulunduğu ve araşür-
ma yapılmak üzere Hollanda
birbğine teslim edildiğinin an-
laşıldığı bildirildi.
Tehlikesiz oranda
Bu araştırmaya, Türk birli-
ğinden iki patlamamış mü-
himmat imha uzmanının
(EOD) da katıldığına işaret
edilen açıklamada, görev bi-
timüıde Gülhane Askeri Tıp
Akademisi'nde (GATA) sağ-
lık muayenesinden geçirilen
bu görevlilerin üzerlerinde teh-
likesiz oranda radyasyon bu-
lunduğununtespitedildiği kay-
dedildi. Uranyum içeren mü-
himmatın, daha çok, çaöşma-
lann yoğun olduğu Kuzey Ko-
sova bölgesinde kullanıldığı-
na dikkat çekilen açıklamada
şöyle denildi:
"Tûrk Tabur Görev Kuv-
veti'nin konuşlandığı Güney
Kosova bölgesinde çokazmik-
tarda mühimmat kuDandnuş
olup, DU'lu 17 adetsaha mev-
cuttur. Bu sahalar,bölgedegö-
rev yapan mühimmat imba
uzman timleri tarafindan işa-
retienmiş, sahalara, sivfl haflan
ve askeri personelin girmesi
yasaklanmışür.
Sahalannişaretienmesinden
sorumlu Türk mühimmat im-
ha uzman timkrinin tüm per-
soneünderadyasyon ölçen doâ-
metre tihaa mevcutolup. bu d-
haztann, her ay Ahnanya'daki
birlaboratu\î»ragönderüereköl-
çümleri yapılmaktadır. Bugü-
nekadaryapılantüm ölçüm ne-
tketeritemizçüamşnr.Radyas-
yona maruz kalan mühimmat
imhauzroantimiwya diğerper-
sonelimiz bulunmamaktadır.
Konuyakmdan takip edilmek-
te olup gerek duyulması halin-
de bölgeye tekrar biı incekme
timigönderflmesive diğer ülke-
krle de işbirtiği yapıhnası üze-
rinde durulmaktadır."
' ranyum içeren mühiıranatın, daha çok, çatışmalann
yoğun olduğu Kuzey Kosova bölgesinde kuUanıldığına
dikkat çekilen Genelkurmay açıklamasında, "Türk Tabur
Görev Kuvveti'nin konuşlandığı güney bölgesinde ise çok
az miktarda mühimmat kullanılmış olup, DU'lu 17 adet
saha mevcuttur" denildi.
Bosna ve Kosova savaslarında görev yapmış 7 bin asker kontrolden geçecek
Yunanistan kamuoyu orduya inanmıyor
MURATİLEM
ATÎNA - Bosna ve Kosova'da
düzenlenen NATO operasyonlannda
görev yapan 6 Italyan askeri, 5
Belçika askeri ve 1 Portekiz askerinin
ölmesi, Yunanistan'da da korku
yarattı. 1994-95 yülan arasmda
Bosna'da, 1999'da Kosova'da 7 bin
Yunan askerinin görev yapmış olması
sağlık ve savunma bakanlıklartnı
harekete geçirdi. NATO güçlerinin
tüketilmiş uranyumlu bomba ve
mermi kullandığı savlanyla ilgili
araşnrmalar sürerken sağlık bakanhğı
NATO'da görev yapmış olan bütün
askerierin sağlık kontrolünden
geçirileceğini açıkladı. Savunma
bakanhğı yetkililerinin, Yunanistan'da
şu ana kadar uranyumlu bombalardan
hiçbir askeri görevlinin etkilenmediği,
tüm askerierin ülkeye döndüklerinde
kontrol edilip sağlam olduklannın
ortaya çıktığı yönündeki açıklaması
kamuoyu tarafindan çok fazla
inandıncı bulunmadı. Muhalefet
parnlerinin uranyum ve radyasyon
iddialannı gündemde tutma
poUtikalan yüzünden hükümet zor bir
dönemden geçiyor. 1994 ile 1999
yıllan arasında Bosna ve Sırbistan'ın
Orasevaç bölgelerinde görev yapan
Yunan askerlerinin denetimı âlundaki
bölgelere NATO bombardımanı
yapılmadığı belirtiliyor. Olkede
şimdiye kadar yalnızca
Yugoslavya'da eğitim gören bir
öğrencinin kanser olduğu, bunun
dışında radyasyondan etkilenen
olmadığı bâsında yer alan haberier
arasında. Kanserli gencin NATO
bombasuıdan mı, yoksa başka bir
nedenden ötürü mü kansere
yakalandığı henüz netlik kazanmadı.
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Ulusal Program Ne
Kadar 'Ulusal'?
Hükümet, işin özünde birinci Katlım Ortaklığı Bel-
gesi'nden (KOB) hiçbir farkı bulunmamasına rağ-
men, tkincisine evet dedi. Hem de, "Çankaya do-
ruğunda" alınan "sıkı" kararlann ardından.
Ve şimdi de, evet dediği AB ilkelerinin ve kriter-
lerinin doğrultusunda, adı "ulusal program" olan
bir rapor hazıriıyor.
Bu program, Avrupa Biriiği'nin, şimdilik ortaya
çıkan isteklerini yerine getiren bir belge olacak. Bu-
nun adı da, sanki içindeki dayatmalarzincirini giz-
lemek için, "ulusal" sözcüğü eklenmiş bir program
olacak. AB, Ankara"ya bastıra bastıra kabul ettir-
diği KOB'de, yapılmasını istediği şeylerin, "hükü-
met tarafindan nasıl yerine getirileceğini" göre-
cek. AB isteklerini yerine getirecek bu "uyum prog-
ramı", ekonomik konulafdan kurumsal gelişmele-
re, azınlıklardan dış politikaya kadar, Türkiye'nin °ev
ödevini" oluşturacak.
Hem de neyin karşılığında, Aralık 2000 Nice Do-
ruğu'nda dışlanıp kapının önüne konulan, 2010 yı-
lı için randevu verilen tutumun sonrasında; Anka-
ra hükümeti, AB buyruklanna "nasıl uyum sağla-
yacağını", kâğıdın tepesine "ulusal" sözcüğü ek-
lenmiş bir raporia Brüksel'e arzedecek.
Bu program, Türkiye'nin AB'ye verdiği bir "fa-
ahhütname" niteliğindedir.
Ekonomik konularda bazı esneklikler var. örne-
ğin, "Şunu ancak, AB'nin taahhüt ettiği ama 5 yıl-
dır vermediği krediler veri/ırse yapabilirim" dene-
bilir. Ancak iç ve dış siyasal konularda herhangi bir
esneklik yok: Brüksel kalkıp, "siz KOB'de evet
dediniz", demez mi? Aynen; bir öğrenciye verilen
ev ödevi gibi.
AB'nin bu dayatmalannı, özellikle 1992 yılından
beri yaşamaktayız. Bastıra bastıra, öyle ya da böy-
le istediklerini alıyoriar. Daha doğrusu, bizim hü-
kümetler veriyoriar. Siz bir "evet" demeye görün,
gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Bunun neresi ulusat?
Hükümet 1999 Helsinki'de, "koşu//u adaylığa"
evet dedi. Ecevit "içine s/nd/remese de" bastıra
bastıraevet dedirttiler, hem içerdekiler, hem dışar-
dakiler. Koşullarda ulusal azınlıklarvar, Kıbns-Ege
var, MGK var; diğerieri cabası.
Geldik KOB'ye; birinci KOB'ye hayır dendi, için-
de çok ağır koşullar ve dayatmalar vardı. Olmaz
dedik, anlı şanlı Çankaya doruğunu yaptık ve sıkı
kararlar çıkarttık.
Ikinci KOB birincisinin aynı, Ege fazlası bile var.
Bir-iki kelime oyunu yapıldı bahanesi ile buna da,
bastıra bastıra evet dedirttiler. Anlı-şanlı Çankaya
doruğunun arkasında duramadık: Hükümet "ricat
etti".
İçine sindiremedi ama yıne de "evet" dedi: Ay-
nen Helsinki'de olduğu gibi. Hacıvat-Karagöz oyu-
nunu oynadık; daha doğrusu bize oynattılar o içer-
dekiler ve Brüksel'dekiler.
Halen hazırianmakta olan, KOB'ye uyu«ı prog-
ramının, "ulusallıkla" uzaktan yakmdan bir ilişkisi
bulunmamaktadır. Helsinki'de ve KOB'deki ko-
şullara ve dayatmalara "evef" dedikten sonra,
uyum programının üstüne iliştirilmiş "ulusal" söz-
cüğü, kamuoyunu yumuşatmaya yönelik diplo-
matik bir sözcükten başka bir şey değildir.
Şimdi Ankara'daki ilgili binmler. ulusallıkla hiç-
bir ilişkisi bulunmayan bir ev ödevini, bir uyum
programını hazıriıyorlar.
Ve birkaç hafta sonra Brüksel'e "an edecekler".
Kamuoyuna da, biz ulusal programımızı hazıriayıp
verdik diyecekler.
Bunun neresi ulusal? Insanı güldürmeyin lütfen.
ÖRÜŞ/ CÜNEYT AKAUN
Dün açıkladığımıznedenlerebağlı ola-
rak askerierin II. Dünya Savaşı'nda, özel-
likle 1898 ispanyo) Savaşı'nakadar Ame-
rikan toplumunda ikincil bir rol oynadık-
lan bılinen bir husustur. Ancak II. Dünya
Savaşı hem Amerikan ekonomisini hem
de ordusunu çok güçlendirdi. Bu durum,
yepyeni bir Amerika ortaya çıkardı.
20. yüzyılın en bilinen siyasal-askeri
gerçeklerini bir kez daha sıralayalım:
Avrupa kıtası, özellikle Batı Avrupa,
Amerikan Generali Eisenhower'ın ko-
mutasındaki müttefik güçlerce kurtanldı.
Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom
bombalanndan sonra, Japonya'yı impa-
rator Hirohito'dan General Mac Arthur
teslim aldı. II. Dünya Savaşı'nda "De-
mokrasi Cephesrvii Rooseveft, Churc-
hill, Stalin gibi siyasetçiler yönetmişler-
di, ama savaşın sonunda kamuoyunun
yıldızlan General Eisenhovver, General
Mac Arthur, General Montgomery ve
Mareşal Zukov idi. Bu generaller savaş-
tan sonra düşmanı teslim almakla kalma-
dılar. Soğuk Savaş'ta dünyanın yeni den-
gelerini inşa ettiler. Kimler mi bu kişiler.
ABD Başkanı Eisenhower (eski genel-
kurmay başkanı), ünlü dışişleri bakanı,
adı ile anılan ekonomik yardım planını
başlatan Marshall (eski general), ABD Ge-
nelkurmay Başkanı Omar Bradley, Ko-
re'de müttefik ordulan komutanlan Ge-
neral MacArthurve General Ridgvvay vb.
"Sivil toplumcu" beyler ne derse de-
sin, gerçekdeğişmez. Modem ABDtop-
lumunun baş mimarian askerierdir (*)•
ABD'de Ulusal Güvenlik
Konseyi'nin gelişimi
ABD Anayasası "kuvvet/er aynltğı" il-
kesi gereğince, yürütmeye geniş yetkiler
tanır; bu yetkiler başkanın elinde topla-
nır. Ote yandan, "ulusal politikalar"\n ve
değişik erklerin eşgüdüm merkezi olarak
kurulan Ulusal Güvenlik Konseyi, yürüt-
me organının ihtiyaçlanna ve eğilimleri-
ne bağlı olarak birçok kez biçim ve kap-
sam değiştirmiştir.
Ulusal Güvenlik Konseyi Yasası, 26
Haziran 1947'de Truman yönetimince
çıkanldı. Bu yasanın amacı, "dış politika
ve savunma politikasının eşgüdümünü
sağlamak, diplomatik ve askeri yüküm-
lülükleri ve zorunlukları uzlaştırmak"t\.
1949'da yasada değişiklikleryapıldı. Bu-
nun üzerine, bu gizil-güçlü kurumun ki-
me bağlı olduğu tartışıldı. Sonuçta, Kon-
sey. reorganizasyon planının bir parçası
ola^ak. yurütmenin başı başkana, onun
hakemliğine teslim edildi.
Yasaya göre ABD başkanının başkan-
ABD'de 'Sivil Toplum', 'Askerier' ve Türkiye (2)
lığmda toplanan konseyin sürekli üyele-
ri, başkan yardımcısı, dışişleri ve savun-
ma bakanlarıdır. Genelkurmay başkanı
konseyin sürekli askeri danışman üyesi,
merkezi haberalma teşkilatı başkanı ise
konseyin haberalma danışmanıdır.Ulu-
sal Güvenlik Konseyi çalışanlan, başka-
nın ulusal güvenlik ve dış politika alanın-
da çalışan yardımctlan olarak Beyaz Sa-
ray'da hizmet veririer, talimatları baş-
kandan ve başkanın ulusal güvenlik ış-
leri alanındaki yardımcısından alıriar.
Ancak Ulusal Güvenlik Konseyi, bu
alanda çalışan esas kururn oimakla bir-
likte, tek yetkili kurum değildir. Anayasa-
ya göre tek yetkili başkandır. Kimi baş-
kanlar, çalışmalannı, özellikle Dıştşteri Ba-
kanlığı'nda hoşlanmadıklan durumlaria
ve kişilerie karşılaştıklannda, Dışişleri Ba-
kanhğı elemanlan yerine, Ulusal Güven-
lik danışmanlan ile gotürmeyi tercih etti-
ler. Örneğin Nbcon döneminin ulusal gü-
venlik danışmanı Henry Kissinger, Car-
ter'ın danışmanı Brzezinsky bu türden,
geniş yetkiler kullanan danışmanlardı. 0
kadar ki, Başkan Nixon anlaşmazlığa
düştüğü dışişleri bakanı Rogers'ı, Sov-
yet elçisi Dobrinin ile yaptığı görüşme-
ye almadı. Kissinger, Dobrinin'e Dışişle-
ri Bakanhğı ile ikincil konulan görüşme-
sini tavsiye edecek kadar fütursuz dav-
randı yetkileri konusunda. Henry Kissin-
ger'ın, Çin lideri Çu En-lai ve Israil elçi-
si Izak Rabin ile diplomatik ilişkileri biz-
zat sürdürdüğü de bilinen noktalardır.
Ulusal Güvenlik Konseyi'nin, önceleri,
başkana hizmet veren bir kurum olduğu
görüşü egemendi. Truman döneminde
dışişleri mensuplan, Eisenhovver döne-
minde ise askerier, Ulusal Güvenlik Kon-
seyi'ne damgalannı vurdular.
Ulusal Güvenlik Konseyi'nin gelişimin-
de Bsenhower'ın danışmanı Robert Cut-
ler|in 1953'te hazıriadığı raporun büyük
rolü oldu. Cutler başkan yardımcısı ile
Savunma Seferberiiği Bürosu rnüdürünün
de konseye girmesini önerdi. Öteyandan
aralannda Hazine bakanının, Genelkur-
may başkanının ve Merkezi Haberalma
Teşkilatı başkanının da bulunduğu kişi-
ler, tartışılan konuya göre, konseytoplan-
tılanna çağnlıyordu. Gündemde Merke-
zi Haberalma Teşkilatı tarafindan ABD'nin
güvenliğini ilgilendiren konularda verilen
düzenli brifıngler ve Planlama Kurulu ta-
rafindan hazırianan politika önerileri ye-
ralıyordu. Tartışmalara katılan başkan ku-
rulun karannı onaylıyor, alınan karar uy-
gulanmaküzefeOperasyonlan Koordinas-
yon Kurulu'na yollanıyordu.
Eisenhovverdöneminde (1952-60)Ope-
rasyonlan Koordinasyon Kurulu, Dışiş-
leri Bakanlığı'nda düzenli toplanmaya
başladı. Dışişleri bakanhğı müsteşan,
savunma müsteşar yardımcısı, haberal-
ma teşkilatı başkanı, ABD Haberalma
Ajansı (USIA) vb. gibi elemanlar... Ulusal
Güvenlik Konseyi elemanlan politikaöner-
mede ve uygulamada gelişkın bir siste-
min eşgüdümünü sağladılar. Ulusal Gü-
venlik Konseyi'nin yürütme sekreteri, baş-
kanın yardımcılanndan biri oldu, fakat bu
sekreter o yıllarda çok güçlü olan Dışiş-
leri Bakanı John Foster Dulles'la çeliş-
memeye özen gösterdi.
Kennedy (1960-63) politika yapımı ile
politika uygulamayı birbirinden ayırdı. öte
yandan, genç başkan dış politika sorun-
lannı daha çok güvenlik danışmanlan ile
biriikte götürmeye çalıştı.
1947 tarihli Ulusal Güvenlik Konseyi
Yasası, Savunma Bakanlığı'nın güçien-
dirilmesinin yanı sıra, CIA ve Ulusal Gü-
venlik Kaynak Kurulu'nun kurulmasını da
sağlamıştı.
Nbton-Ford yönetiminde (1968-76)
Kissinger, Ulusal Güvenlik Konseyi'ni ge-
nişlettı. Clinton yönetiminde Hazine ba-
kanı, Işletmeler ve Bütçe Dairesi müdü-
rü, BM'dekı ABD daimi delegesi, başkan-
lık genel sekreteri, başkanın ulusal güven-
lik işleri yardımcısı ve başkanın ekono-
mik politikalar danışmanı, konseyin tüm
toplantılanna davet edildiler. Başsavcı ye
Ulusal Uyuşturucu Denetim Komitesi mü-
dürü, mevzuatın kendilerini ilgitendirdiği
toplantılara katıldılar; öteki yetkililer de,
gerektiğinde toplantılara davet edildiler.
Diğer bir deyişle, Ulusal Güvenlik Kon-
seyi toplantılan, Clinton yönetiminde ge-
nişletilmış kabıne toplantılanna dönüştü.
Konsey elemanlan günümuzde coğra-
fi, işlevsel ve destek hizmetleri olarak
aşağıdaki gibi örgütlenmiştir.
• Uygulama sekreterliği,» Afrika İşle-
ri, • Asya İşleri, • Savunma Politikası ve
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde başkanın
baş güvenlik danışmanlan (yanlannda işaret olan askerier)
1953-2000 Yıllan Arası
Robert Cutler, 1953-55 L siyasetçi/eğitimci
Dillon Anderson, 1955-56
Robert Cutler, ' 1956-58
Gordon Gray
McGeorge Bundy,
1958-61
1961-66
VValtVV.Rostovv, 1966-68
Henry A. Kissinger
Brend Scovvcfort Oc)
Zbignievv Brzezinski
1968-75
1975-77
1977-81
siyasetçi/eğitimci
istihbaratçı
akademisyen
e.tümgeneral
akademisyen
Richard V. Allen ! 1981-82 sivil uzman
William Clark,
Robert McFarlane W
1982-83 sivil uzman
1983-85 r e.deniz albayı
John M. Poindexter (x) 1985-86 e.amiral
Frank C. Cariucci (x)
Colin Powell (x)
Brend Scovvcroft (x)
W. Antony Lake
Samuel Berger
1 V 9 8 M L
1987-89
I 1989 93
1993-97
1997-2000
askeri istihbaratçı
e.genelkurmay başkanı
e.tümgeneral
dışişleri elemanı
hukukçu
Silahlann Denetimi,» Avrupa Işleri,* Dış
politika söylemlerinin yazımı,» Istihba-
rat programlan, • Uluslararası Ekonomik
llişkiler, • Uluslararası sağlık sorunlan, •
Yasal sorunlar, • Çok yönlü insani işler,
• Ortadoğu ve Güney Asya İşleri, • Ba-
sın, • Rusya/Ukrayna ve Avrasya İşleri,
• Güneydoğu Avrupa İşleri, • Sistem ve
Teknik Planlama, • Ulusötesi Tehditler...
Görüldüğü gibi ABD Ulusal Güvenlik
Konseyi, özellikle son yıllarda ve son yıl-
lann özelliklerini dikkate alarak geniş, al-
tında pek çok örgüt ve danışman çalış-
tıran bir siyasal odak haline gelmiştir.
Kurum başkana bağlıdır ve her başkan
Ulusal Güvenlik Kurulu'na, kendi üslubu-
na göre bir biçim verir. Ancak son 50 yı-
lın ortaya çıkardığı gerçek şudur. Ulusal
Güvenlik Konseyi, ABD'nin tüm savun-
ma, dışişleri ve uluslararası ilişkiler alan-
lannda stratejik kararlann alındığt biryer-
dir. Bu anlamda anayasaya göre "sa^a-
şa ve banşa karar veren" organ olarak,
seçilmişlerin oluşturduğu Kongre'nin mi,
yoksa fiilen bu işleri yürüten ve atanmış-
lardan oluşan Ulusal Güvenlik Konse-
yi'nin mi yetkili olduğu tartışma götürür.
Öte yandan, Amerika'nın tek tek ülke-
lerie, bölgelerie ve coğrafi alanlaria ilgili
resmi politikalan, örneğin Amerika'nın
Türi<iye politikası, Ulusal Güvenlik Kon-
seyi'nce oluşturulmakta, "dızayn edil-
me/rte'dir. Dünya hâkimiyeti peşinde koş-
manın bir koşulu da gerçekçi olmak, et-
kin politikalan devreye sokabilmektir. Bu
açıdan, büyük devletlerin temel siyasal
kurumlan, derin teoriktartışmalara girme-
den işyapmayı, deyim yerindeyse "iş bi-
tirmeyi" esas alıriar. Zaten bu, büyük güç
olmanın mantığı gereğidir.
ABD başkanlannın baş güvenlik da-
nışmanlannın arasında sivillere olduğu
kadar askeriere de rastlanmasını doğal
karşılamak gerekir. Carter döneminde
görev yapan, Bush döneminde yeniden
göreve getirilen Brend Scovvcroft, Re-
agan döneminde görev yapan Robert
McFarlane ve John Poinderter, Bush
döneminde görev yapan Povvell asker kö-
kenli baş güvenlik danışmanlandır.
Hukuk ve sosyolojinin
nispi ağııiığı
Amerikan Anayasası'na göre yurütme-
nin başı başkandır. Ancak bu karar alma
sürecinin iki yönlü çalıştığı, başkanın yet-
kili kıldığı bakanlann ve ulusal güvenlik da-
nışmanlannın, özellikle askerierin, üslup-
lanna göre, konseye yön verdiği açıktır.
Amerikalt sosyolog W. Mitls'e göre, "Or-
duya politika gırdiği ölçüde, ordu da po-
litikaya gırmek zorunda kalmıştır... Gü-
nûmüzde askeri kurumlar, ABD ekono-
misinin büyük bir bölümüne biçim vere-
cek duruma gelmiştir" (s.305)
Analizden çıkan şudur: Başka yerier-
de olduğu gibi ABD'de de, çatışmalı dö-
nemlerde askerierin sayısı, banş dönem-
lerinde sıvillerin sayısı artıyor. Siviller der-
ken kimse, bizim liberal- dincilerin gürül-
tüsünden etkilenerek hukuk otoritelerini
aklına getirmesin. Aralannda hukukçula-
nn, diplomatlann, istihbaratçılann, araş-
tırmacılann da bulunduğu, dünyanın dört
bir yanında görev yapmış kişilerden olu-
şan sivil danışmanlar, ABD'de yurütme-
nin en etkili ve "askeri-sanayi komptek-
si"nin çıkarian neyi gerektiriyorsa onu
yapmaya hazırdır.
Sonuç: Amerika'nın sosyo- ekonomik
gelişimi, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin 20.
yüzyılın ikinci yansındaki gelışmelere bağ-
lı olarak, yurütmenin belkı de en önemii
organı haline geldiğini, ABD'nin uluslara-
rası alanda izleyecegı politikalan tespit et-
tiğini ve bu politikalan öteki bakanlıklara
(dışişleri, savunma, hazine vb.) bildirrji-
ğini ortaya koyuyor.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Türki-
ye için bir ömek olamaz. Ama kimse Ba-
tı'dan kopya çekerek Türkiye'ye model
üretmeye kalkışmasın. Laik, demokratik
Cumhuriyet kendi işleyişini, ihtiyaçlann-
dan yola çıkarak kendi yaratacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ulusal
egemenlik ilkesine dayalı bir pariamen-
ter demokrasidir. Türkiye'nin "Milli Gü-
venlik Konsey/"Türi<iye'nin ihtiyaçlanna
bağlı olarak anayasanın "ınsen hakları-
na dayalı, laik, demokratik, sosyal, hu-
kuk devleti" olarak tanımladığ rejimi ko-
rumada, doğaldır ki görev ve sorumluluk
üstlenecektir.
* Amerikalı sosyolog W. Mlls'e gör&
Amerikan ordusunda 7945-53 arası 4
ya da 5yıldızlı 36 general, 25 amiralmev-
cuttu... 1950 kuşağındaki gereraller or-
talama 1893-95'te doğmuş, Ingılizköken-
li, Amerikan ana-babalı bu kisiler, West
Point'i (ABD'nin Kara HarbokJu), ordu-
nun öteki dört okulunu bıtirmi^erdi. Din-
darlann çoğunlukla Protestarhğın Epis-
copalian dalındandılar. Babass general,
işadamı ya da serbest meslet sahibidir
ve üst-orta sınıftan biriyle evldir. Gene-
ralleraskerikulüpler, yerelkulûpjerve ma—
son derneği gibi kuruluşlara iıyedirier.
BİTTİ