17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2001 CUMA 10 DIŞ HABERLER [email protected] Avrupa Komisyonu Başkanı Prodi, uranyumlu silahlarla ilgili gerçeklerin aydınlatılmasını istedi w Balkaıı Seııcli'oııııvııa AB el atb Prodi: Çevreye de zarar veriyor. • Romano Prodi, NATO'nun tüketilmiş uranyumlu silah kullanımma son vermesini istedi. Dış Haberier Servisi - Italya'nın NATO'dan, tüketilmiş uranyumlu bombalarla ilgili açıkla- ma istemesinin ardından dün de Avrupa Birli- ği'nin yürütme organı konumundaki Komis- yon'un Başkanı Romano Prodi de bütün iddi- alann aydınlatılmasını istedi. 1995-96yülannda Bosna savaşmdave 1999'da Kosova'da ABD uçaklan tarafindan kullanılan tüketilmiş uranyumlumermi ve bombalann, bu silahlarla teması olan askerlerde kansere yol açtığı öne sürülüyor. Uranyumlubomba ve mer- milerin neden olduğu rahatsızlıklar "Balkan Sendromu" olarak adlandınlıyor. Italya, önce- ki gün 6. askerin de kan kanserinden ölmesi üzerine NATO'dan açıklama istemişti. îtaryan devlet radyosu RAI'ye demeç veren Prodi, "Bu tür süahlar, srviDerin ve askerierin sağjığıiçm çok küçükbirtehüke bile oluşturuyorsa. kullanüma- matT dedi. Prodi, "Hem askerier hem de yö- redeyaşavanhalkvçin. gerçekler ortaya çıkma- h" diyekonuştu. Prodi, sağlık içüı zararb olmadığı kanıtlansa bile, tüketilmiş uranyumlu silahlann kullanıl- masına karşı olduğunubildirdi. Prodi, "Konns- yonbaşkanıolarak.BosnaveSırbistan hükümet- kriyte derfaal temasa geçilip tüketilmiş uranyu- mun yol açüğt IdriUik ve diğer sorunlann ele ahnmasanıönertyorum" dedi. tttifak, tüketilmiş uranyumun yaydığı radyasyonun zararlı düzey- de olmadığını öne sürerken bazı uzmanlar, açı- ğa çıkan uranyum tozunun zehirli olduğunu ve hastalanan askeTİerin butoz ve parçacıklarla te- mas etmiş olabileceğini belirtiyorlar. 4 Fransız askeri kan kanseri Fransa'da, eski Yugoslavya'da görev ya- pan 4 askerin lösemi teşshisiyle askeri has- tanede tedavi altına alındığı kaydedildi. Sa- vunma Bakanlığrnın, hastalıkla, askerierin Balkanlar'da görev yapması arasında bir bağ bulunup bulunmadığmm arastınlamsını iste- diği belirtildi. GENELKURMAY AÇIKLAMASI 'Türk askerinde radyasyonyok 9 ANKARA(CumhuriyetBö- rosu)-Genelkurmay Başkan- lığı, NATO'nun Kosova'dakul- landığı sulandınlmış uranyum (DU) içeren mühimmat nede- niyle radyasyona maruz ka- lan Türk personel bulunma- dığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterli- ği'nden yapılan açıklamada, konunun ük defa 24Mart 2000 tarihinde araştınldığı belirti- lerek Türk Tabur Görev Kuv- veti Komutanlığı sorumluluk bölgesinde iki adet DU mü- himmatı bulunduğu ve araşür- ma yapılmak üzere Hollanda birbğine teslim edildiğinin an- laşıldığı bildirildi. Tehlikesiz oranda Bu araştırmaya, Türk birli- ğinden iki patlamamış mü- himmat imha uzmanının (EOD) da katıldığına işaret edilen açıklamada, görev bi- timüıde Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) sağ- lık muayenesinden geçirilen bu görevlilerin üzerlerinde teh- likesiz oranda radyasyon bu- lunduğununtespitedildiği kay- dedildi. Uranyum içeren mü- himmatın, daha çok, çaöşma- lann yoğun olduğu Kuzey Ko- sova bölgesinde kullanıldığı- na dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi: "Tûrk Tabur Görev Kuv- veti'nin konuşlandığı Güney Kosova bölgesinde çokazmik- tarda mühimmat kuDandnuş olup, DU'lu 17 adetsaha mev- cuttur. Bu sahalar,bölgedegö- rev yapan mühimmat imba uzman timleri tarafindan işa- retienmiş, sahalara, sivfl haflan ve askeri personelin girmesi yasaklanmışür. Sahalannişaretienmesinden sorumlu Türk mühimmat im- ha uzman timkrinin tüm per- soneünderadyasyon ölçen doâ- metre tihaa mevcutolup. bu d- haztann, her ay Ahnanya'daki birlaboratu\î»ragönderüereköl- çümleri yapılmaktadır. Bugü- nekadaryapılantüm ölçüm ne- tketeritemizçüamşnr.Radyas- yona maruz kalan mühimmat imhauzroantimiwya diğerper- sonelimiz bulunmamaktadır. Konuyakmdan takip edilmek- te olup gerek duyulması halin- de bölgeye tekrar biı incekme timigönderflmesive diğer ülke- krle de işbirtiği yapıhnası üze- rinde durulmaktadır." ' ranyum içeren mühiıranatın, daha çok, çatışmalann yoğun olduğu Kuzey Kosova bölgesinde kuUanıldığına dikkat çekilen Genelkurmay açıklamasında, "Türk Tabur Görev Kuvveti'nin konuşlandığı güney bölgesinde ise çok az miktarda mühimmat kullanılmış olup, DU'lu 17 adet saha mevcuttur" denildi. Bosna ve Kosova savaslarında görev yapmış 7 bin asker kontrolden geçecek Yunanistan kamuoyu orduya inanmıyor MURATİLEM ATÎNA - Bosna ve Kosova'da düzenlenen NATO operasyonlannda görev yapan 6 Italyan askeri, 5 Belçika askeri ve 1 Portekiz askerinin ölmesi, Yunanistan'da da korku yarattı. 1994-95 yülan arasmda Bosna'da, 1999'da Kosova'da 7 bin Yunan askerinin görev yapmış olması sağlık ve savunma bakanlıklartnı harekete geçirdi. NATO güçlerinin tüketilmiş uranyumlu bomba ve mermi kullandığı savlanyla ilgili araşnrmalar sürerken sağlık bakanhğı NATO'da görev yapmış olan bütün askerierin sağlık kontrolünden geçirileceğini açıkladı. Savunma bakanhğı yetkililerinin, Yunanistan'da şu ana kadar uranyumlu bombalardan hiçbir askeri görevlinin etkilenmediği, tüm askerierin ülkeye döndüklerinde kontrol edilip sağlam olduklannın ortaya çıktığı yönündeki açıklaması kamuoyu tarafindan çok fazla inandıncı bulunmadı. Muhalefet parnlerinin uranyum ve radyasyon iddialannı gündemde tutma poUtikalan yüzünden hükümet zor bir dönemden geçiyor. 1994 ile 1999 yıllan arasında Bosna ve Sırbistan'ın Orasevaç bölgelerinde görev yapan Yunan askerlerinin denetimı âlundaki bölgelere NATO bombardımanı yapılmadığı belirtiliyor. Olkede şimdiye kadar yalnızca Yugoslavya'da eğitim gören bir öğrencinin kanser olduğu, bunun dışında radyasyondan etkilenen olmadığı bâsında yer alan haberier arasında. Kanserli gencin NATO bombasuıdan mı, yoksa başka bir nedenden ötürü mü kansere yakalandığı henüz netlik kazanmadı. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Ulusal Program Ne Kadar 'Ulusal'? Hükümet, işin özünde birinci Katlım Ortaklığı Bel- gesi'nden (KOB) hiçbir farkı bulunmamasına rağ- men, tkincisine evet dedi. Hem de, "Çankaya do- ruğunda" alınan "sıkı" kararlann ardından. Ve şimdi de, evet dediği AB ilkelerinin ve kriter- lerinin doğrultusunda, adı "ulusal program" olan bir rapor hazıriıyor. Bu program, Avrupa Biriiği'nin, şimdilik ortaya çıkan isteklerini yerine getiren bir belge olacak. Bu- nun adı da, sanki içindeki dayatmalarzincirini giz- lemek için, "ulusal" sözcüğü eklenmiş bir program olacak. AB, Ankara"ya bastıra bastıra kabul ettir- diği KOB'de, yapılmasını istediği şeylerin, "hükü- met tarafindan nasıl yerine getirileceğini" göre- cek. AB isteklerini yerine getirecek bu "uyum prog- ramı", ekonomik konulafdan kurumsal gelişmele- re, azınlıklardan dış politikaya kadar, Türkiye'nin °ev ödevini" oluşturacak. Hem de neyin karşılığında, Aralık 2000 Nice Do- ruğu'nda dışlanıp kapının önüne konulan, 2010 yı- lı için randevu verilen tutumun sonrasında; Anka- ra hükümeti, AB buyruklanna "nasıl uyum sağla- yacağını", kâğıdın tepesine "ulusal" sözcüğü ek- lenmiş bir raporia Brüksel'e arzedecek. Bu program, Türkiye'nin AB'ye verdiği bir "fa- ahhütname" niteliğindedir. Ekonomik konularda bazı esneklikler var. örne- ğin, "Şunu ancak, AB'nin taahhüt ettiği ama 5 yıl- dır vermediği krediler veri/ırse yapabilirim" dene- bilir. Ancak iç ve dış siyasal konularda herhangi bir esneklik yok: Brüksel kalkıp, "siz KOB'de evet dediniz", demez mi? Aynen; bir öğrenciye verilen ev ödevi gibi. AB'nin bu dayatmalannı, özellikle 1992 yılından beri yaşamaktayız. Bastıra bastıra, öyle ya da böy- le istediklerini alıyoriar. Daha doğrusu, bizim hü- kümetler veriyoriar. Siz bir "evet" demeye görün, gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bunun neresi ulusat? Hükümet 1999 Helsinki'de, "koşu//u adaylığa" evet dedi. Ecevit "içine s/nd/remese de" bastıra bastıraevet dedirttiler, hem içerdekiler, hem dışar- dakiler. Koşullarda ulusal azınlıklarvar, Kıbns-Ege var, MGK var; diğerieri cabası. Geldik KOB'ye; birinci KOB'ye hayır dendi, için- de çok ağır koşullar ve dayatmalar vardı. Olmaz dedik, anlı şanlı Çankaya doruğunu yaptık ve sıkı kararlar çıkarttık. Ikinci KOB birincisinin aynı, Ege fazlası bile var. Bir-iki kelime oyunu yapıldı bahanesi ile buna da, bastıra bastıra evet dedirttiler. Anlı-şanlı Çankaya doruğunun arkasında duramadık: Hükümet "ricat etti". İçine sindiremedi ama yıne de "evet" dedi: Ay- nen Helsinki'de olduğu gibi. Hacıvat-Karagöz oyu- nunu oynadık; daha doğrusu bize oynattılar o içer- dekiler ve Brüksel'dekiler. Halen hazırianmakta olan, KOB'ye uyu«ı prog- ramının, "ulusallıkla" uzaktan yakmdan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Helsinki'de ve KOB'deki ko- şullara ve dayatmalara "evef" dedikten sonra, uyum programının üstüne iliştirilmiş "ulusal" söz- cüğü, kamuoyunu yumuşatmaya yönelik diplo- matik bir sözcükten başka bir şey değildir. Şimdi Ankara'daki ilgili binmler. ulusallıkla hiç- bir ilişkisi bulunmayan bir ev ödevini, bir uyum programını hazıriıyorlar. Ve birkaç hafta sonra Brüksel'e "an edecekler". Kamuoyuna da, biz ulusal programımızı hazıriayıp verdik diyecekler. Bunun neresi ulusal? Insanı güldürmeyin lütfen. ÖRÜŞ/ CÜNEYT AKAUN Dün açıkladığımıznedenlerebağlı ola- rak askerierin II. Dünya Savaşı'nda, özel- likle 1898 ispanyo) Savaşı'nakadar Ame- rikan toplumunda ikincil bir rol oynadık- lan bılinen bir husustur. Ancak II. Dünya Savaşı hem Amerikan ekonomisini hem de ordusunu çok güçlendirdi. Bu durum, yepyeni bir Amerika ortaya çıkardı. 20. yüzyılın en bilinen siyasal-askeri gerçeklerini bir kez daha sıralayalım: Avrupa kıtası, özellikle Batı Avrupa, Amerikan Generali Eisenhower'ın ko- mutasındaki müttefik güçlerce kurtanldı. Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalanndan sonra, Japonya'yı impa- rator Hirohito'dan General Mac Arthur teslim aldı. II. Dünya Savaşı'nda "De- mokrasi Cephesrvii Rooseveft, Churc- hill, Stalin gibi siyasetçiler yönetmişler- di, ama savaşın sonunda kamuoyunun yıldızlan General Eisenhovver, General Mac Arthur, General Montgomery ve Mareşal Zukov idi. Bu generaller savaş- tan sonra düşmanı teslim almakla kalma- dılar. Soğuk Savaş'ta dünyanın yeni den- gelerini inşa ettiler. Kimler mi bu kişiler. ABD Başkanı Eisenhower (eski genel- kurmay başkanı), ünlü dışişleri bakanı, adı ile anılan ekonomik yardım planını başlatan Marshall (eski general), ABD Ge- nelkurmay Başkanı Omar Bradley, Ko- re'de müttefik ordulan komutanlan Ge- neral MacArthurve General Ridgvvay vb. "Sivil toplumcu" beyler ne derse de- sin, gerçekdeğişmez. Modem ABDtop- lumunun baş mimarian askerierdir (*)• ABD'de Ulusal Güvenlik Konseyi'nin gelişimi ABD Anayasası "kuvvet/er aynltğı" il- kesi gereğince, yürütmeye geniş yetkiler tanır; bu yetkiler başkanın elinde topla- nır. Ote yandan, "ulusal politikalar"\n ve değişik erklerin eşgüdüm merkezi olarak kurulan Ulusal Güvenlik Konseyi, yürüt- me organının ihtiyaçlanna ve eğilimleri- ne bağlı olarak birçok kez biçim ve kap- sam değiştirmiştir. Ulusal Güvenlik Konseyi Yasası, 26 Haziran 1947'de Truman yönetimince çıkanldı. Bu yasanın amacı, "dış politika ve savunma politikasının eşgüdümünü sağlamak, diplomatik ve askeri yüküm- lülükleri ve zorunlukları uzlaştırmak"t\. 1949'da yasada değişiklikleryapıldı. Bu- nun üzerine, bu gizil-güçlü kurumun ki- me bağlı olduğu tartışıldı. Sonuçta, Kon- sey. reorganizasyon planının bir parçası ola^ak. yurütmenin başı başkana, onun hakemliğine teslim edildi. Yasaya göre ABD başkanının başkan- ABD'de 'Sivil Toplum', 'Askerier' ve Türkiye (2) lığmda toplanan konseyin sürekli üyele- ri, başkan yardımcısı, dışişleri ve savun- ma bakanlarıdır. Genelkurmay başkanı konseyin sürekli askeri danışman üyesi, merkezi haberalma teşkilatı başkanı ise konseyin haberalma danışmanıdır.Ulu- sal Güvenlik Konseyi çalışanlan, başka- nın ulusal güvenlik ve dış politika alanın- da çalışan yardımctlan olarak Beyaz Sa- ray'da hizmet veririer, talimatları baş- kandan ve başkanın ulusal güvenlik ış- leri alanındaki yardımcısından alıriar. Ancak Ulusal Güvenlik Konseyi, bu alanda çalışan esas kururn oimakla bir- likte, tek yetkili kurum değildir. Anayasa- ya göre tek yetkili başkandır. Kimi baş- kanlar, çalışmalannı, özellikle Dıştşteri Ba- kanlığı'nda hoşlanmadıklan durumlaria ve kişilerie karşılaştıklannda, Dışişleri Ba- kanhğı elemanlan yerine, Ulusal Güven- lik danışmanlan ile gotürmeyi tercih etti- ler. Örneğin Nbcon döneminin ulusal gü- venlik danışmanı Henry Kissinger, Car- ter'ın danışmanı Brzezinsky bu türden, geniş yetkiler kullanan danışmanlardı. 0 kadar ki, Başkan Nixon anlaşmazlığa düştüğü dışişleri bakanı Rogers'ı, Sov- yet elçisi Dobrinin ile yaptığı görüşme- ye almadı. Kissinger, Dobrinin'e Dışişle- ri Bakanhğı ile ikincil konulan görüşme- sini tavsiye edecek kadar fütursuz dav- randı yetkileri konusunda. Henry Kissin- ger'ın, Çin lideri Çu En-lai ve Israil elçi- si Izak Rabin ile diplomatik ilişkileri biz- zat sürdürdüğü de bilinen noktalardır. Ulusal Güvenlik Konseyi'nin, önceleri, başkana hizmet veren bir kurum olduğu görüşü egemendi. Truman döneminde dışişleri mensuplan, Eisenhovver döne- minde ise askerier, Ulusal Güvenlik Kon- seyi'ne damgalannı vurdular. Ulusal Güvenlik Konseyi'nin gelişimin- de Bsenhower'ın danışmanı Robert Cut- ler|in 1953'te hazıriadığı raporun büyük rolü oldu. Cutler başkan yardımcısı ile Savunma Seferberiiği Bürosu rnüdürünün de konseye girmesini önerdi. Öteyandan aralannda Hazine bakanının, Genelkur- may başkanının ve Merkezi Haberalma Teşkilatı başkanının da bulunduğu kişi- ler, tartışılan konuya göre, konseytoplan- tılanna çağnlıyordu. Gündemde Merke- zi Haberalma Teşkilatı tarafindan ABD'nin güvenliğini ilgilendiren konularda verilen düzenli brifıngler ve Planlama Kurulu ta- rafindan hazırianan politika önerileri ye- ralıyordu. Tartışmalara katılan başkan ku- rulun karannı onaylıyor, alınan karar uy- gulanmaküzefeOperasyonlan Koordinas- yon Kurulu'na yollanıyordu. Eisenhovverdöneminde (1952-60)Ope- rasyonlan Koordinasyon Kurulu, Dışiş- leri Bakanlığı'nda düzenli toplanmaya başladı. Dışişleri bakanhğı müsteşan, savunma müsteşar yardımcısı, haberal- ma teşkilatı başkanı, ABD Haberalma Ajansı (USIA) vb. gibi elemanlar... Ulusal Güvenlik Konseyi elemanlan politikaöner- mede ve uygulamada gelişkın bir siste- min eşgüdümünü sağladılar. Ulusal Gü- venlik Konseyi'nin yürütme sekreteri, baş- kanın yardımcılanndan biri oldu, fakat bu sekreter o yıllarda çok güçlü olan Dışiş- leri Bakanı John Foster Dulles'la çeliş- memeye özen gösterdi. Kennedy (1960-63) politika yapımı ile politika uygulamayı birbirinden ayırdı. öte yandan, genç başkan dış politika sorun- lannı daha çok güvenlik danışmanlan ile biriikte götürmeye çalıştı. 1947 tarihli Ulusal Güvenlik Konseyi Yasası, Savunma Bakanlığı'nın güçien- dirilmesinin yanı sıra, CIA ve Ulusal Gü- venlik Kaynak Kurulu'nun kurulmasını da sağlamıştı. Nbton-Ford yönetiminde (1968-76) Kissinger, Ulusal Güvenlik Konseyi'ni ge- nişlettı. Clinton yönetiminde Hazine ba- kanı, Işletmeler ve Bütçe Dairesi müdü- rü, BM'dekı ABD daimi delegesi, başkan- lık genel sekreteri, başkanın ulusal güven- lik işleri yardımcısı ve başkanın ekono- mik politikalar danışmanı, konseyin tüm toplantılanna davet edildiler. Başsavcı ye Ulusal Uyuşturucu Denetim Komitesi mü- dürü, mevzuatın kendilerini ilgitendirdiği toplantılara katıldılar; öteki yetkililer de, gerektiğinde toplantılara davet edildiler. Diğer bir deyişle, Ulusal Güvenlik Kon- seyi toplantılan, Clinton yönetiminde ge- nişletilmış kabıne toplantılanna dönüştü. Konsey elemanlan günümuzde coğra- fi, işlevsel ve destek hizmetleri olarak aşağıdaki gibi örgütlenmiştir. • Uygulama sekreterliği,» Afrika İşle- ri, • Asya İşleri, • Savunma Politikası ve ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde başkanın baş güvenlik danışmanlan (yanlannda işaret olan askerier) 1953-2000 Yıllan Arası Robert Cutler, 1953-55 L siyasetçi/eğitimci Dillon Anderson, 1955-56 Robert Cutler, ' 1956-58 Gordon Gray McGeorge Bundy, 1958-61 1961-66 VValtVV.Rostovv, 1966-68 Henry A. Kissinger Brend Scovvcfort Oc) Zbignievv Brzezinski 1968-75 1975-77 1977-81 siyasetçi/eğitimci istihbaratçı akademisyen e.tümgeneral akademisyen Richard V. Allen ! 1981-82 sivil uzman William Clark, Robert McFarlane W 1982-83 sivil uzman 1983-85 r e.deniz albayı John M. Poindexter (x) 1985-86 e.amiral Frank C. Cariucci (x) Colin Powell (x) Brend Scovvcroft (x) W. Antony Lake Samuel Berger 1 V 9 8 M L 1987-89 I 1989 93 1993-97 1997-2000 askeri istihbaratçı e.genelkurmay başkanı e.tümgeneral dışişleri elemanı hukukçu Silahlann Denetimi,» Avrupa Işleri,* Dış politika söylemlerinin yazımı,» Istihba- rat programlan, • Uluslararası Ekonomik llişkiler, • Uluslararası sağlık sorunlan, • Yasal sorunlar, • Çok yönlü insani işler, • Ortadoğu ve Güney Asya İşleri, • Ba- sın, • Rusya/Ukrayna ve Avrasya İşleri, • Güneydoğu Avrupa İşleri, • Sistem ve Teknik Planlama, • Ulusötesi Tehditler... Görüldüğü gibi ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, özellikle son yıllarda ve son yıl- lann özelliklerini dikkate alarak geniş, al- tında pek çok örgüt ve danışman çalış- tıran bir siyasal odak haline gelmiştir. Kurum başkana bağlıdır ve her başkan Ulusal Güvenlik Kurulu'na, kendi üslubu- na göre bir biçim verir. Ancak son 50 yı- lın ortaya çıkardığı gerçek şudur. Ulusal Güvenlik Konseyi, ABD'nin tüm savun- ma, dışişleri ve uluslararası ilişkiler alan- lannda stratejik kararlann alındığt biryer- dir. Bu anlamda anayasaya göre "sa^a- şa ve banşa karar veren" organ olarak, seçilmişlerin oluşturduğu Kongre'nin mi, yoksa fiilen bu işleri yürüten ve atanmış- lardan oluşan Ulusal Güvenlik Konse- yi'nin mi yetkili olduğu tartışma götürür. Öte yandan, Amerika'nın tek tek ülke- lerie, bölgelerie ve coğrafi alanlaria ilgili resmi politikalan, örneğin Amerika'nın Türi<iye politikası, Ulusal Güvenlik Kon- seyi'nce oluşturulmakta, "dızayn edil- me/rte'dir. Dünya hâkimiyeti peşinde koş- manın bir koşulu da gerçekçi olmak, et- kin politikalan devreye sokabilmektir. Bu açıdan, büyük devletlerin temel siyasal kurumlan, derin teoriktartışmalara girme- den işyapmayı, deyim yerindeyse "iş bi- tirmeyi" esas alıriar. Zaten bu, büyük güç olmanın mantığı gereğidir. ABD başkanlannın baş güvenlik da- nışmanlannın arasında sivillere olduğu kadar askeriere de rastlanmasını doğal karşılamak gerekir. Carter döneminde görev yapan, Bush döneminde yeniden göreve getirilen Brend Scovvcroft, Re- agan döneminde görev yapan Robert McFarlane ve John Poinderter, Bush döneminde görev yapan Povvell asker kö- kenli baş güvenlik danışmanlandır. Hukuk ve sosyolojinin nispi ağııiığı Amerikan Anayasası'na göre yurütme- nin başı başkandır. Ancak bu karar alma sürecinin iki yönlü çalıştığı, başkanın yet- kili kıldığı bakanlann ve ulusal güvenlik da- nışmanlannın, özellikle askerierin, üslup- lanna göre, konseye yön verdiği açıktır. Amerikalt sosyolog W. Mitls'e göre, "Or- duya politika gırdiği ölçüde, ordu da po- litikaya gırmek zorunda kalmıştır... Gü- nûmüzde askeri kurumlar, ABD ekono- misinin büyük bir bölümüne biçim vere- cek duruma gelmiştir" (s.305) Analizden çıkan şudur: Başka yerier- de olduğu gibi ABD'de de, çatışmalı dö- nemlerde askerierin sayısı, banş dönem- lerinde sıvillerin sayısı artıyor. Siviller der- ken kimse, bizim liberal- dincilerin gürül- tüsünden etkilenerek hukuk otoritelerini aklına getirmesin. Aralannda hukukçula- nn, diplomatlann, istihbaratçılann, araş- tırmacılann da bulunduğu, dünyanın dört bir yanında görev yapmış kişilerden olu- şan sivil danışmanlar, ABD'de yurütme- nin en etkili ve "askeri-sanayi komptek- si"nin çıkarian neyi gerektiriyorsa onu yapmaya hazırdır. Sonuç: Amerika'nın sosyo- ekonomik gelişimi, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin 20. yüzyılın ikinci yansındaki gelışmelere bağ- lı olarak, yurütmenin belkı de en önemii organı haline geldiğini, ABD'nin uluslara- rası alanda izleyecegı politikalan tespit et- tiğini ve bu politikalan öteki bakanlıklara (dışişleri, savunma, hazine vb.) bildirrji- ğini ortaya koyuyor. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Türki- ye için bir ömek olamaz. Ama kimse Ba- tı'dan kopya çekerek Türkiye'ye model üretmeye kalkışmasın. Laik, demokratik Cumhuriyet kendi işleyişini, ihtiyaçlann- dan yola çıkarak kendi yaratacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ulusal egemenlik ilkesine dayalı bir pariamen- ter demokrasidir. Türkiye'nin "Milli Gü- venlik Konsey/"Türi<iye'nin ihtiyaçlanna bağlı olarak anayasanın "ınsen hakları- na dayalı, laik, demokratik, sosyal, hu- kuk devleti" olarak tanımladığ rejimi ko- rumada, doğaldır ki görev ve sorumluluk üstlenecektir. * Amerikalı sosyolog W. Mlls'e gör& Amerikan ordusunda 7945-53 arası 4 ya da 5yıldızlı 36 general, 25 amiralmev- cuttu... 1950 kuşağındaki gereraller or- talama 1893-95'te doğmuş, Ingılizköken- li, Amerikan ana-babalı bu kisiler, West Point'i (ABD'nin Kara HarbokJu), ordu- nun öteki dört okulunu bıtirmi^erdi. Din- darlann çoğunlukla Protestarhğın Epis- copalian dalındandılar. Babass general, işadamı ya da serbest meslet sahibidir ve üst-orta sınıftan biriyle evldir. Gene- ralleraskerikulüpler, yerelkulûpjerve ma— son derneği gibi kuruluşlara iıyedirier. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle