23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2001 PAZAR HABERLER Istanbul'unbiralışverişüasiği: Ma. ahmutpaşa Yokuşu, yarım binyıldan fazladır îstanbul'un alışveriş merkezi... İstanbul'un içini ve dışını, yatay ve dikey "shopping center"ler sarsa da, zaman içinde markalar ve başka mekânlar gözde olsa da... Mahmutpaşa Yokuşu gözden • • ' düşmeyen birklasik... üçük dükkânın önün- deki genç adam, kala- balığın arasından or- ta yaşlı bir kadına el sallayarak tf Abiardi- ye bağırdı... Başörtüsünü çenesinin altından eğreti bir şekilde bağlamış kadın başını çevirmedi ama, göz ucuyla havada sallanan eli gördü... Genç adam, el sallamayı sürdürür- ken öteki eliyle dükkânı işaret ede- rek, "Enişteye terük almayı unut- ma" dedi. Kadın, duymazdan geldi ve terlikçı dükkânına uğramadan yoluna devam etti; kalabahğın ara- sında kayboldu. Hem kalabahğın yukarıdan aşağı- ya ve aşağıdan yukanya iki yönlü akıntısına hem de arada keskin dö- nüş yapanlann yarattığı anafora ka- pılmadan bır şamandıra gibi olduğu yerde duran genç adam, bir çakar ritmınde fakat ışık yerine sesle hep aynı uyanyı yapıyordu: - Abİa! EnişteyeterKkalmayı nnut- ma._ Yürüdükçe başka sesler birbirine kanşmaya başladı: "GdağbL." "GeL. GeL." "Hajdibakalım.-" "Bak~ Bak~ Bak~" "Kaltte bunlar kalrte.»" Burası Mahmutpaşa... Bu yokuş, yanm binyıldan fazla- dır Istanbul'un alışveriş merkezi... İstanbul'un içini ve dışını, yatay ve dikey "shoppingcenter"ler sarsa da, zaman içinde markalar ve başka mekânlar gözde olsa da... Mahmut- paşa Yokuşu gözden düşmeyen bir klasik... Alışveris cennetl Çantada, ayakkabıda, gelinlikte, damatlıkta, sünnetlikte, abiyede, gûndelikte uygun fiyat arayanlar için burası vazgeçihnez bir çarşı... tki yanı dûkkân parke taşlanyla döşelı yokuşun bir ucu Kapahçar- şı'nın kapısı, öteki ucu Sultanha- mam... Yokuşa açılan dar sokaklann her biri kendi başına bir dünya; labiren- ti andıran ve çıkmayacakmış gibi kıvnlan yan yollann sonu Yeşildi- rek, Aşirefendi, Nuruosmaniye, Tahtakale, Mercan... Mahmutpaşa'dan uzayıp giden, dolanıp Mahmutpaşa'ya gelen bir alışveriş cenneti... Kerteriz aldığı sokağm önünden aynlmadan yolun ortasında küçük adımlarla dolaşan şu adamın ışı, pat diye önüne geçtiği genç yaşlı tüm kadınlara soru sormak sankr. - Hanımefendi, mantolara bak- mak ister misiniz? ModeUerimiz karşıdaki hamn içinde, çeşirJerimizi görmek ister misiniz? Nlonologdan diyaloğa Yolun ortasına doğru atılmış her- hangi bir söze verilecek yanıtla mo- noloğun diyaloga dönüşmesi, alış- verişi düşünmeden yolu Mahmut- paşa'dan geçen herkesi müşteri ya- pıveriyor... Bu bir tuzak mı? Hayır, bir alışkanlık olmalı... Yarım binyıl öncesi bilinmiyor a- ma.. üç çeyrek yüzyıl öncesinde de böyleymiş: - Hanım! Ahı arşmı bir Uraya en- tarilik! Bir arşuıın altrnış sekiz santimet- Yokuşure; altı arşının yaklaşık dört metre; bugün dört metre basmanın yakla- şık yedi milyon lira olduğunu, ke- merli ve yüksek tavanlı, enı dört, derinliği altı metre kadar, raflan top kumaş, ön cephesi entarilerle dolu manifaturacıda. küçük tezgâhın ar- kasında oturan 83 yaşındaki Meh- met Amca söyledi... Mehmet Arnca'nın, Mahmutpaşa Yokuşu'ndaki en yaşlı esnaf oldu- ğunu, esnaflan koruma derneğinde- kiler söylemişti... Artık romanlarda anlatılan bir ls- tanbul Beyefendisi olduğu duruşun- dan ve konuşmasından belli Meh- met Amca, çocukluğunda sabah ezanında evden çıkan babasıyla Sul- tanahmet Camisı'nde sabah nama- zını laldıktan sonra dükkânı açtık- lannı anlatırken, o günlere gidip o günlerde kaldı: "Boynumdan iple taşıdığun tahta bir kutum vardı, dûkkânm etrafin- da dolaşır makara satardun... Bir gün bir hanım, bizim dükkândan çı- kıp benden bir makara ipük aldı. Sonra da yanağmu okşayıp,'Baban gibi tüccar mı olacaksın' dedL Ba- bam sonradan söyledi; Mustafa Ke- mal Paşanın kız kardeşi Makbule Hanım'nuş—" v İkinci müçterlyl M , geri çevlrmek Mehmet Amca, özenle seçtıği sözcüklerle aynntıları tümce arala- nna serpiştirmekte mahir; aynntı- lan yakalayamazsanız Bahriye Mektebi'ni kazandığını, ama baba- sımn, "Aileden bir subay yeter" de- diği için tüccar. ağabeyinin ise ami- ral olduğunu asla farkedemezsiniz... Mehmet Amca'nın tüccarlığı, ken- di deyimi ile bir tstanbullu'nun tüc- carlığv. "Mal mülk önemü oteaydı, Mah- mutpaşa'nın yansı benim olurdu." Neymış bu tüccarlık? "Babam, ikinci müşteriyi geri çe- virir, komşusuna gönderirdL." Ne demek ikinci müşteriyi geri çevirmek? "Ben siftah yaptınv, komşum da siftah yapsın, derdL" Söz bugünü eski günlerle karşı- laştırmaya gelince: "Eski anüaıia yaşıyorum~. Bugü- nü yaşarsam eskiyi kirletmiş olu- nım." Mehmet Amca, yine kendi deyi- mi ile afışe olmak istemediği için fotoğrafinın çekilmesinı istemedi... Soyadını sormayı daben istemedim. Sanınm, sorsam söylemeyecekti... Mahmutpaşa Yokuşu'nda fi tari- Mahmutpaşa Yokuşu, uygunfiyat arayanlann mekânı~ Sünnedikten damatnğa. geiinnkten gündeoğegiysflerburada- Çarşı>i 1462'de kuran MahmutPaşa, adını taşıyan caminin av lusunundaki türbede bir "evli\ a" olarakyanyar_. Oysa o bir devşinne ve Fatih'in idam ettirdiği bir $adrazam~ Mahmut Paşa'dan kalan Kürkçfi Han. yanm binyıl sonra başka bir âkm~ hinde l'den 175'e kadar numaralan- dınlmış ve fakat bugün 158'den 174'e atladığı için toplam 160 dük- kân ve bir Mehmet Amca var... Oysa Mahmut Paşa, 1462'de bu- rada bir çarşı kurarken 265 dükkân yaptırmış... Yanı sıra cami, hamam, hanlar, medrese, mahkeme, tekke, çeşmeler... Depremlerden, yangın- lardan ve zamandan bugüne cami, hamam ve hanlardan "Kürkçü Han" ayakta kahnış... Bir de boynu- nu cellada verdikten sonra gömül- düğü türbesi... Katl ve yagma Ayakta kalanlardan hamam, dış duvarlannda ağaç bitecek ve içi tah- ta doğramalarla dükkânlara aynhp "iş merkea" yapılacak denli katle- dilmiş... Kürkçülerin gidip yüncüle- rin geldıği ve kemerleri kuş tüyüne bile dayanamayacak denli bel veren Kürkçü Han ise avlusuna başka bir bina kondurulacak denli yağmalan- mış... Camisi ise son depremden sonra onanlmakta... Mahmut Paşa, bir devşirme... IL Murat devrinde Edırne Sarayı'nda yetıştırilmış; IL Mehmet'le İstan- bul'un fethine katılmış. İstanbul'un fethine tanık olan Bizanslı tarihçi Kritovulos'a göre Philanthopinos- lardan soylu bir Rum... Sırp olduğu dasöylenıyor... Fatih, Sadrazam Çandarb Haul Paşa'mn boynunu vurdurunca yeri- ne atanmış... Zağanos Paşa'mn bir kızını Fatih abnış, öteki kızuu Mahmut Paşa... Bu durumda sultanla bacanak ol- muş... Ne sadrazamlık ne de baca- naklık gün gelmiş yetmemiş; Şeh- zade Mustafa'nın ölümüne sevindi- ği dedikodusu Fatih'in kulağına gi- dince 1474'te kendini celladın önünde buhnuş... Artık bir evllya Mahmut Paşa'mn öyküsü işte bundan sonra başlamış... Kurduğu çarşıdakı esnaf, medre- sedeki taleban, tekkedeki derviş, mahkemedeki kadı, handaki yolcu, hamamdaki tellak, çeşmedeki saka, bilumum ahali Mahmut Paşa'yı ev- liya derecesine yükseltmış, "veli" denmiş... Kutsal öykülere konu ol- muş, ardmdan menkıbeler yazıl- mış... Padişahın idam ettıği binni övmek, padişaha muhalefet etmek demek... Galiba öyle olmuş... Yaptırdığı caminin avlusunda gas- ledildiği yer korunmuş -bugün de duruyor-, türbesıne de "Mahmut Paşa-yı Veti" yazıhnış... Bir zamanlar Fatih Sultan Meh- met gibi bır cihan imparatoruna mu- halefetin merkezi Mahmut Paşa Yo- kuşu olmuş... Şimdi üç kuruş ucu- za alışverişin merkezi... Öyle ya da böyle.. yanm binyıldan fazladır.. hep merkez... Mahmutpaşa'da yol kenanna çı- kan esnafın kendi kendıne konuş- masıyaşamınbirparçası gibi... An- nesinin kucağında ağlayan çocuk, satıcırun gözünden kaçmadr. - Şişşştî Ağlamak yakışmryor sa- na! Çocuk sustu... Anne, alışverişini rahatyapacak... Mahmutpaşa'da bir tılsım var a- ma.. Mahmut Paşa-yı Veli'nin hi- mayesinden mi, yoksa esnafın bece- risinden mi bilinmez... PAZAR ORHAN BURSALI 'Yerim Doldurulamaz..' Düşüncesı Gündemden düşmüş gibi görünse de, Vural Savaş'ın emekliliğinin hemen ardından yaptığı açıklamalan üzerine bazı düşünceleri, bir maya- lanma sürecinin arkasından yazıya dökmenin za- manı olsa gerek. Emekli Başsavcı'nın diğer yar- gıçlar vb. üzerine sözlerini burada irdeleyecek de- ğiliz. Savaş'ın sergilediği tavır üzerinde durmak daha önemli geliyor. Vural Bey, Cumhurbaşkanı'nın, en çok oyu al- masına rağmen kendisini seçmemesini -oysa kendisi de ikinci sıradan seçilmişti- eleştiriyordu. Ancak, kendisine biçtiği siyasal görev bakımın- dan ikinci kez seçilmeyi de zorunluluk olarak gör- mekteydi. Yeniden başsavcılığa atanmamayı, neredeyse Türkiye'nin en önemli olayı otaraktopluma sunma- nın ne anlamı var? Üstelik, kamuoyunun, "temiz siyasetçi", "temiz devlet görevlisi", "temiz lider", "temiz işadamı", hatta "temiz gazeteci", özetle "temiz toplum" istekleri çerçevesinde değerlendir- diği yeni Cumhurbaşkanı'na da saldırarak... Bunun nedenleri üzerinde biraz durunca, bu tav- nn arkasında, belki de, evin temel direği gibi.. ül- kenin temel direği olma düşüncesini, dahası bu düşüncenin bir inanca dönüştüğü / dönüştürüldü- ğü gerçeğini bulacağız. • • • Gerçi, ülke kaotik karakterii bir dengede duru- yor. Çok yönlü, yani siyasal, toplumsal, ekonomik ve ahlaksal bakımlardan, 25 yıllıkyıkım ve aşınmanın oluşturduğu bir devlet ve ülke yapısı söz konusu. Şüphesiz değişmeyecek, yenilenmeyecek hiç- bir şey yoktur. Değişim ve gelişim, doğanın ve toplumlann te- mel yasasıdır... Ancak Türkiye'deki değişim, eskiyi niteliksel ve niceliksel olarak aşan, yenileyen ve bugün dünya- nın her bakımdan saygın bir ülkesi konumuna ge- tirmedi. Bu değişimde temel rolü üstlenenlerin ahlaksız- lığı, görüşsüzlüğü, çapsızlığı bugün geldiğimiz noktada en belirieyicı ve en önemli etmenler. Bakın, toplumdaki bütün çürümenin izleri, karar noktalanna, yani bakanlıklara uzanıyor. Toplumsal örgütlenmenin beynindeki, kemik ve iskelet erimesine benzeyen bu zayıflama, yozlaş- ma, özellikle devlette kaliteli, yasal, düzgün insan erozyonunu da uç noktalara vardırdı. Tersi zaten olamazdı... - "•"• Böyle dönemlerde, eğer ülkede temizlik konu- sunda bir toplumsal uzlaşma varsa, burada lider- liklerin, öncülüklerin, karariılıklann, üst düzey mev- kilerin büyük önem taşıyacağı açıktır. Başsavcılık, önemli bir makamdır. Ancak Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'ne vb. baktığımızda, Vural Savaş'ın yerinin çok da boş kalmayacağı görulmektedir! Belki, yargının siya- sallaşması dönemı de, 28 Şubat dönemınirtsicak göreviisi olan Vural Savaş'la biriikte kapanmalı, hukuk daha titiz olarak ön plana çıkmalıdır. Cum- hurbaşkanlığı'na bir hukukçunun gelmesi de, ul- kenin gereksinimlerine çok uygun düşmüştür. özetle, Vural Savaş emekli oldu diye, Türkiye bir temel direğini kaybetmedi. Bu açıdan Vural Savaş'a gönlünü rahat tutma- sını dilemeliyiz. "Ben gidersem, yerime daha iyisi gelemez, bu işi en iyi ben yapanm" düşüncesinde olan, çeşit- li alanlarda ve bu arada bilim ve üniversıte sektö- ründe başka kurumlar ve yöneticileri de vardır. Bu oluşumlar, her şeyi gerekli gereksiz siyasal- laştınlmış Türkiye'nin önündeki açmazlardır. Ancak bu düğümler de adım adım çözülecek ve her kuruma asli işini en iyi yapan insanlar gelecek- tir. Ülkenin başka da çaresi yoktur. ••• Bu yeni dönemde siyasi liderliklere, önderlikle- re, kararlılıklara daha çok gereksinimi var ülkenin. Bugünkü dengelerde ve ortamda, ömeğin Tan- tan'ın bır şekilde yerinden olması, eskinin temiz- lenmesını geciktirecek önemli bir etken olur. Içiş- len Bakanlığı ve Emniyet Müdürtüğü birinci dere- cede önemhdir yeni Türkiye'nin oluşmasında. Tan- tan, burada çok sağlam durmazsa, Türkiye buyuk zaman, güç ve para kaybeder. Kaybedildikten sonra sonra ortaya çıktı ki Gaffar Okkan gibi em- niyet müdürleri bakımından da biryandan gizli ön- derlerin az da olsa variığı, öte yandan da bu ön- derlerin niteliği ve niceliğinde epey sıkıntımız var... Temizel de benzeri durumdadır. Ancak ekono- miyi düzeltmek, sadece Temizel'le olamaz. Bülent Ecevit'in ve Devlet Bahçeli'nin karar- lılıklan burada çok önemlidir. Tamamen hukuki davranarak, ancak işadamının saygınlığı vb. gibi eski dönemin yaşayan ve etkili çığlıklanna da kulak asmadan, ülkeyi bu tarihi dö- nemeçten geçirerek, tertemiz bir yönetim ve ülke kurmak için gereği ne ise onu yapmak... İşte "vatanın minnettar kalacağı" ve bunu ba- şaranlan da uzun süre unutmayacağı temel konu... obursali@bilimrnerkezi.org.tr Almanya'dan turist akını 'Türkiyeye ügi tahminlerdenfüzhı' BERLİN (AA) - Al- man Seyahat Acentele- ri Birliği Başkanı Leon- hard Reeb, turistık ülke olarak Türkiye'ye ilgı- nin tahminlerinden faz- la olduğunu söyledi. Reeb, Alman Haber Ajansı'na (DPA) verdi- ği demeçte, Türkiye'ye talebin büyük artış gös- terdığıni belirterek «Tûridye'yeOgilahmm- lerimizden fazla" dedı. Reeb. herhangi bir aksi- lik olmadığı takdirde, 2001 yıhnda 2.5 mıl- yondan fazla Alman tu- ristin Türkiye'ye gide- ceğini kaydetti. Alman seyahat acentelerinin, bu talebi zamanında fark ederek gerekli ön- lemleri aldıklannı söy- leyen Reeb, "Bunun da yeterii olacağım sannu- yonun" diyekonuştu. Türkiye'ye olan yo- ğun talepten dolay. müşterilerin son dakiks tekliflerini beklememe lerini de tavsiye eder Reeb, "Müşterilerinbiı an önce karar verip re zervasyon yapürmalar yerinde olur" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle