Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Emekliye aynlan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhurbaşkanı Sezer'i suçladı
Vural Savaş: Tasfiye ediklim
Tarikatcı üyelerle birlikte
'Ahmet Necdet Sezer, Anayasa
Mahkemesi'nin tarikatcı üyeleriyle
ortak hareket etti. Herkes sanıyor ki
gücümü derin devletten alıyorum.'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
görevi sona eren Vural Savaş, birin-
ci sırada seçilmesine karşın kendi-
sini yeniden bu göreve atamayan
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer'i suçlayarak emekliye aynldı.
Sezer'in, Anayasa Mahkemesi'nde
tarikatcı üyelerle ortak hareket etti-
ğini ileri süren Vural Savaş, devle-
tin gizli bilgilerine göre arkasında
"korkunç güçler, korkunç paralar"
bulunan 4 aşamalı bir planın Türki-
ye'de uygulanmak istendiğini söyle-
di. "Benim tasfiyem askerlerin vere-
ceğibirkararlaolmuyor" diyen Sa-
vaş, "Herkes sanıyor ki, gücümü de-
rin devletten alıyorum. Halbuki fi-
kirter silahlardan daha güçlü. Diğer-
lerini bilmem ama, Silahlı Kuvvet-
ler'in dejenere edilebileceğine inan-
mıyonun. Çünkü ben onlan yakın-
dan tanıdım. Valnız hukukçularla,
yalnız askerlerlebir rejim ayakta du-
ramaz'' görüşünü dile getirdi.
Vural Savaş, emekliliğinin ilk gü-
nûnde Kanal 6 televizyonunda "Ce-
viz Kabuğu" programında uzun
açıklamalaryaptı. Savaş'ınbazısuç-
lamalan ve değerlendirmeleri özet-
le şöyle:
Ordu dejenere edilemez
'Diğerlerini bilmem ama, ben Silahlı
Kuvvetler'in dejenere edilebileceğine
inanmıyorum. Ben onlan yakından
tanıdım.'
Rejim elden gider
^Yalnız hukukçularla, yalnız Silahlı
Kuvvetler'le bir rejim ayakta
duramaz. Şeriatçı partiler
desteklenirse rejim elden gider.'
mi bilmiyorum. Hücuma maruz ka-
lırsımz. Cumhurbaşkanımızın hem-
şerisi mi değil mi, onlan da buraya
getirmek istemiyorum.
• Asıl görüş aynlığımız Şerafet-
tin Elçi'nin Demokratik Kitle Parti-
si davası. Normlar hiyerarşisinde
uymaya yemin ettiğimiz metin ana-
yasadır. DKP'nin programında "îl
ve Uçe meclisleri yerel parlamento
statüsüne kavuşturulacak; vah, em-
niyetmüdürleriseçimkgefccek; eği-
tim, sağhk, içgüventikyerelyönetim-
kre verikcek; din işleri cemaatiere
verilecek; din adamİannın atanma-
sı cemaatkre bırakılacak." Bu prog-
ram nedeniyle Anayasa Mahkeme-
si partiyi kapattı. Sezer kapatüma-
ması yönünde oy kullandı ve 2 yıl-
dır gerekçe yazılmadı. Karşı oy ya-
tedbir koyulduğunu gördüm. Seçi-
me girmemesi için yürürlüğû dur-
durma istedim. Bu talebim redde-
dildi. 7-8 sayfalık uzun araştırmama
hiçbir gerekçe göstermediler.
'EHml dahl sılonadı'
Bu sırada çok önemli bir olay ol-
du. 1.3.1999 tarihinde Abdullah
Öcalan açıklamalardabulundu. HA-
DEP'in PKK tarafından yönetildiği-
ni kanıtlayan belge niteliğindeydi bu
açıklamalar. Daha sonra bir üsteğ-
men bana mektup gönderdi; "Bu ça-
bşma gerekliydi sizin orada olduğu-
nuzu hissetmek bizi daha cüretli ha-
le getirmektedir" diye. Ahmet Nec-
det Sezer o günden sonra benim gö-
züme bakarak elımi dahi sıkmadı.
ülkede. Istiyoruz ki yargı işlerse her
şey düzelir. Avrupa'da ve dünyada
da ırkçı partilerin iktidar olması en-
gelleniyor. Türkiye'de de akh başın-
da güçler var. Demokrasinin yaşa-
ması için gerekli gördüm.
• Bu partilerin büyük oyçoklu-
ğuyla iktidara gelmesi demek reji-
min sonu demek. RP davasım açtık-
tan sonra askerleri yakından tanıma
imkânı buldum. Parti kapatmak im-
kânsız hale getirilirse ne olur bile-
mem. Belki onlar iktidar olur. Hal-
kın rejime sahip çıkıp çıkmayacağı-
na bağh her şey. Yalnız hukukçular-
la, yalnız askerlerle bir rejim ayak-
ta duramaz. Bu tip partiler destekle-
nirse rejim elden gider. Artık parti
kapatılması imkânsız hale geliyor.
Bu rejimi koruma görevini devlet
'TarHtatçılarla işblrllfll'
• Haşim Kıhç (Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili) meselesı. Cum-
hurbaşkanımızın nasıl oy kullana-
bildiğinin güzel delilidir. Haşim Kı-
hç ve Sacit Adah^nın (Anayasa
Mahkemesi üyesi) Özal tarafindan
seçimi, bunlann tarikatçılara yakın
kişiler olarak bilinmesi sebebiyle
çok yadırganmıştı. Bu tarzda biri-
nin Anayasa Mahkemesi'ne başkan-
vekili olması jgjn oy kullfrmh.-^ya
5 oyla seçildi Kıhç. Ta o zamandan
Haşim Kılıç'ı seçen kişi beni seç-
mez diye düşünmüştüm.
Ama oradaki Atatürkçü arkadaş-
lanmız çok. Atatürkçülerden oy ala-
mayacağmı bilen arkadaşlar bu tara-
fa yaklaştı. Atatürkçü tanınan arka-
daşlann hiçbiri kendisine oy verme-
di. Korkanm ki daha ilerde yapıla-
cak bazı şeylerle ilelebet o grupla-
ra, o insanlara kendilerini beğendir-
meye...
Anayasa Mahkemesi başkanlığın-
da yaptığı ılk şey Vusuf Öztürk'ü
Anayasa Mahkemesi'nden uzaklaş-
tırmak oldu. Öztürk, RP'nin kapa-
tılması için güzel bir rapor hazırla-
dı.
zısını geciktiriyor. Son yıllarda ge-
rekçe ve karşı oy yazılan 3-5 yılı bu-
luyor. Yazması lazım. Atandığı gö-
rev ne olursa olsun, verdiği karann
karşı oyunu yazmalı.
çok önceden kararlaştırdr HADEP'tekl anlaşmazlık
• Benim seçilmemem Cumhur-
başkanımız tarafından çok önceden
kararlaştmlmıştı. Buyüzdenbenni-
san ayından itabaren kitabını yaz-
dun.
Çok derin, rejimimize dair göriiş
aynlıklanmız var. Ben seçilmeyece-
ğımi de biliyordum. Ben ne yaptıy-
sam hayatta erkekçe yapmışımdır.
Mühim olan rejime dair meseledir.
• Ben de kefilim, kendisi Ata-
türkçü bir kişidir. Doğru dürüst gö-
rev yapacağına inanıyorum. Ama
Atatürkçü olmak başka, örgütlerin
üzerine gitmek başka. Yeni seçilen
arkadaşımız üzerine gider mi gitmez
• Asıl göriiş aynlığımız HA-
DEP'in seçimlere sokulup sokulma-
masından kaynaklandı. Bu partinin
PKK'ye adam toplayan teşekkül ha-
line geldiği toplanan delillerden an-
laşılıyordu. Böyle bir partinin se-
çimlere sokulması... Seçimlere bas-
kı yapılıyor diye dış dünyaya izah et-
mek zor olacaktı. Militan durumun-
daki belediye başkanlannm yaptığı
eylemlerin üzerine gitmek de Avru-
paca yanlış yorumlanacaktı. Çok
uzun araştırmalarla bu sonuca var-
dım. Kendime göre bir metin hazır-
ladım. Almanya'da yasal hüküm ol-
mamasına rağmen bu durumlar için
• Cumhurbaşkanımızın görevıme
devama izin vermemesi, benim için
o kadar da önemli değil; o da tüm
yaşantımda değişik bir olay. Niye
ben emekli olduktan sonra konuş-
tum: Çünkü herkes zannediyordu ki
ben bütün gücümü makamımdan.
yaptığım işler dolayısıyla beni des-
teklediğine inanılan derin devletten
falan alıyorum. Halbuki hayat bana
şunu öğretti: Fikirler silahlardan da-
ha güçlü.
• Türkiye'nin selameti bakımın-
dan yaptığım en büyük iyiliklerden
biri RP'nin kapatılması davası oldu.
Bu tip partilerin çok yaygın yan ku-
ruluşu da olsa mutlak şekilde siyasi
parti haline gelip iktidara gelmek is-
tiyorlar. Ya ihtilalle ya demokratik
yoldan o iktidara ortak olmak lazım.
Ya parlamentoya girmek ya ihtilal
yapmak istiyorlar. REFAHYOL'un
devamına şu veya bu biçimde izin
verilmeme ihrimali de belirmişti bu
Dört
a$amalı
plan'
REFAHYOL'un
devamına şu veya
bu biçimde izin
verilmeme ihtimali
betirmişti bu
ülkede. tstiyoruz
ki yargı işlerse her
şey düzelir.
Türkiye'de de akh
başında güçler var.
Türkiye üzerinden
hazuianan plan
dort aşamalı.
Bunlann
arkasında
korkunç güçler,
korkunç paralar
var.'
bana vermişti. Bu mücadelede eli-
mizden silahlar alınsaydı, o değişik-
likler yapılsaydı ben de bu partiler-
le mücadele edemezdim.
• Ben aslında çok demokrat bir
ınsanımdır. Hiçbir zaman beni eleş-
tirdiler diye kimseye kızmamışım-
dır. Kimseye kızgm değilim. Ta-
mam, kızdım Cumhurbaşkanımıza.
Ben Cumhurbaşkanımızı çok iyi ta-
nıyorum YÖK Başkanf na niye ran-
devu vermedi? "YÖK Yasası ana-
yasaya aylan" dedı.Kemal Gürüz
kendisine bir yazı yazıyor, "Hangi
maddeleri aykın,büdirirseniz mem-
nun olurum" diyor. YÖK üniversi-
teleri temsil eden, çok üstün, çok
önemli bir üst kurul.
'Tallmat almadım'
• Vicdanım dışmda hiç kimse ba-
na hiçbir şey yaptıramaz. Benim tas-
fiyem askerlerin vereceği birkarar-
la olmuyor. Ben iki dereceli seçim-
le geliyorum. Beni seçmeyen Cum-
hurbaşkanımız demek ki tasfiyeye
alet oluyor mu diyorsunuz? Ama
ben ona da katılmıyorum. Eğer id-
dia "28 Şubat'ı desteklevenkrintas-
fiyesi ve bunu Cumhurbaşkanunıza
yapünyorlar" ise ben buna katılmı-
yorum.
• O kadar çok şey biliyonım ki.
Göreve ilk geldiğimde günlük tutu-
yordum. Zamanla o kadar önemli
şeyler anlatılmaya başlandı ki bana
anlatılanlara ihanet etmiş olurum di-
ye not tutmayı bıraktun.
Türkiye üzerinden hazırlanan
plan bence aşağı yukan basitleştirir-
sek dört aşamalı.
• Devletin bana ulaşan gizli bil-
gilerinden, konuşmalanmdan, her
şeyin sonucu olarak söylüyorum.
Planın birinci aşaması: Dış güçler,
eskiden siyasal Islamcılardan hoş-
lanmıyorlardı. Şimdi amaç, müm-
kün olduğu kadar siyasal tslamcılar
ile bölücüleri birbirine yaklaştır-
mak. Bunda başanlı oldular. MAZ-
LUMDER'le ÎHD el ele. Bölücü ve
irticai örgütlere yapılan yardun Tür-
kiye bütçesini geçmiş durumda. En
önemli mahkemenin başkanına çok
önemli bir para teklif edilmiş-. 500
bin dolar. "Suç yok" diye bir bilir-
kişi raporu için. Bunlann arkasında
korkunç güçler, korkunç paralar var.
Baroya suçlama
• tstanbul Barosu Başkanı Yücel
Sayman... Beni dava edeceği için et-
meyecek bir şey söyleyeyim: Türk
Ceza Kanunu'nun 169. maddesin-
den, terör örgütlerine yardun ve ya-
taklıktan mahkûm olan avukatlar
var. Bu avukatlann meslekten çıka-
nlması gerekir. Buna diyor ki; "Biz
DGM'leri mahkemeolarakkabulet-
ntiyonız, göreve devam etsin
n
diyor.
Birtakım profesörler özel bilirki-
şi raporlan düzenliyor. Uğur Alaca-
kaptan. Tay>ip Erdoğan hakkında
bilirkişi raporu verdi.
• Bakın bir örnek olarak. Bir sa-
bah makamıma geldim. "Uğur Ahv-
cakaptan anyor" dediler.
u
Beni ni-
çin arasın ki" diye düşündüm. Me-
ğer yeni başsavcıyı aramış, yanlış-
lıkla bağlamışlar. Beni yeni başsav-
cı sanarak "tşgal sona ermiştir. Her
zaman emrinizdeyun" diye konuş-
tu. Aynca yardım vaat etti. Neyi iş-
gal edilmiş? Ben hiç sesimi çıkar-
madım, hocamdır. Nelerle karşılaşı-
yoruz, bilin.
Dördüncü aşama; temas kurulan
partililere "Türkiye'de arbk rejime
müdahaleedüemez, sizcesarrtk ekş-
tiriye devam edin'' demek. Diğerle-
rini bilmem ama, ben Silahlı Kuv-
vetler'in dejenere edilebileceğine
inanmıyorum. Çünkü ben onlan ya-
kından tanıdım. "Müıtan Demokra-
â" ile hayatunın kitabını yazdım.
Türkiye'yi bekleyen tehlikeleri bu-
nun içine sığdırmaya çahştım. Bir-
takım güçler kim bilir daha neler ya-
pacaklar.
(Cumhurbaşkanlığı seçimine iliş-
kin soru üzerine) Ismi ortaya atıl-
madan çok önce bu ismin de dolaş-
tığı bana geldı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Babam Murtaza Çalışlar
1
! tam 31 yıl önce .
bugün, 22 Ocak 1969 tarihinde Tarsus'ta yitir-
miştik. Babamın ölüm haberini Ankara'da, ve-
rem hastalığından tedavi için yattığım Ankara
Kalesi'nin dibindeki verem hastanesinde al-
mıştım. 29 Ekim-10 Kasım 1968 tarihleri ara-
sında Samsun'dan Ankara'ya bir yüriiyüş yap-
mıştık. Deniz Gezmiş ve Cihan AJptekin'in
yer aldığı "Tam Bağımsızlık İçin Mustafa Ke-
mal Yürüyüşü" çok zorlu geçmiş, ben de bu
sırada hastalanmıştım.
Yürüyüşün ilk başladığı gün Samsun'dagö-
zaltına alınmıştık. Bütün gazeteler bunu önem-
li bir haber olarak yansıtmışlardı. Benim gözal-
tına alındığımı oğrenen annem, babamı Tar-
sus'tan Ankara'ya yollamış ve bana sahip çık-
masını istemişti. Babamla Ankara'da buluş-
tuk, keyifli bir gün geçirdik. Onunla annemi sa-
kinleştirmek konusunda anlaştık -2aten ikna
olmaya dünden razıydı-. Ardından birlikte bir
kahveye gidip tavla oynadıktan sonra onu Tar- •
sus'a yolcu etmiştim. Babamla son görüşme-
miz bu oldu.
Babam eski bir CHP'liydi. 1950 yılında CHP
iktidan sona erip CHP'lilerin iyice azınlığa düş-
tüğü dönemde CHP llçe Yönetim Kurulu üye-
si olmuştu. Uzun yıllar CHP ilçe yönetiminde
çalıştı. Annem de CHP Kadınlar Kolu yöneti-
Babam için...
cisiydi. Ismet Inönü'nün babama kendi imza-
sıyla yolladığı teşekkür mektubu, evimizin en
kıymetli belgelerinden birisiydi. Ismet inönü,
babama zor günlerde partiye sahip çıktığı için
böyle bir teşekkür mektubu göndermişti.
CHP içinde "Ortanın Solu" hareketi çıktığın-
da babam bu oluşumun içinde yer aldı.
1968'lere doğru iseTürkiye Işçi Partisi'ne (TİP)
üye oldu. 1968 Haziranı'nda yapılan yerel se-
çimlerde babam TİP Tarsus belediye başkan
adayıydı. TİP, Tarsus'ta o seçimlerde üçüncü
parti oldu.
Babam, 1950-1960 yıllan arasında DP ile
mücadele içinde adım adım demokrasiyi sa-
vunmaya başladı. Bizim eve o yıllarda Ulus
gazetesi, Akis dergisi ve Akbaba mizah dergi-
si girerdi. Aziz Nesin'in kitaplanyla da o dö-
nemde tanıştım. Babam arada bir gençlik dö-
neminde öğrendiği bazı şiirleri okurdu. Öme-
ğin "Iniyor kayık, çıkıyor kayık" dizeleri hiç di-
linden düşmezdi. Sonradan bu dizelerin Nâ-
zım'ın bir şiirinden olduğunu öğrendiğimde
şaşırmıştım.
Babam, Demokrat Parti'ntn (DP) iktidara gel-
diği döneme kadar, Tarsus'ta milli emlak me-
murluğu yapmıştı. Terfi için beklerken parti-
zanlık yüzünden, daha küçük bir ilçe olan Si-
lifke'ye atanınca istifa etmiş, bir dükkân kira-
layarak ve bir daktilo satın alarak arzuhalciliğe
başlamıştı. Zaman zaman memuriyet yıllarına
ilişkin öyküler anlatırdı.
Tarsus, Cumhuriyetin kuruluşundan önce
önemli bir Ermeni nüfusuna sahipti. Sonraki acı
olaylar nedeniyle şehrin ve tabii verimli Çuku-
rova'nın Ermeni nüfusu yok olmuştu. Onlann
tarlalan ve taşınmaz mallan Hazine'ye kalmış-
tı. Yenitüreyen zenginler, işte bu alanlarael koy-
mak istemişlerdi. Babam, Hazine'nin ve devle-
tin temsilcisi olarak bu mallan onlardan koru-
yup Hazine'ye geçirebilmek için büyük bir mü-
cadele vermişti. Ancak, zenginler üstün gelmiş
ve Çukurova'nın verimli topraklanna babamın
direnişine rağmen biryolunu bulup el koymuş-
lardı. Bazı geceler at sırtında, sarhoş, tarlalan
zenginlere kaptırmanın öfkesiyle elinde tüfekle
havaya ateş ederek dolaştığını anlatırdı.
En sevdiği şairier Faruk Nafız Çamlıbel,
Yahya Kemal ve Kemallettin Kamu'ydu. Fa-
ruk Nafiz'in "Irşat", "Çoban Çeşmesi", "Han
Duvarian" şiirleri dilinden düşmezdi. Kemalet-
tin Kamu'nun "Bingöl Çobanlan", Yahya Ke-
mal'in "Sess/z Gem/"si onun en sevdikleri ara-
sındaydı. Bir de Sadi'nin "Gülistan" ve "Bos-
fan'lannı beğenerek okurdu.
Babasını Birinci Dünya Savaşı'nda Yemen'de
yitirmişti. Kardeşlerinden birisi Fransızlara kar-
şı direnirken, kendi köyünde Dedeler'de bir
bomba ile yaralanmış ve kan kaybından ölmüş-
tü. İki ağabeyi ise Çanakkale Savaşı'nda yaşa-
mını yitiren on binlerin arasındaydı.
Babam, tam bir Cumhuriyet yurttaşıydı. Kur-
tuluş Savaşı'nda 11 yaşındayken kendisini sa-
vaşın ortasında bulmuş, çetelere ekmek ve su
taşımıştı. Cumhuriyetin kazançlanna sahip çık-
mak konusunda çok duyariıydı. Atatürk'ün
"Nutuk"unu ilk kez onun isteğiyie yüksek ses-
le okumuş ve bilmediğim kelimeleri ondan öğ-
renmiştim. Çok partili sisteme geçişi yaşamış,
sosyalizmin yükselişine tanık olmuş ve bu yük-
selişin içinde yer almıştı. öldüğünde 58 yaşın-
daydı. Bir kalp kriziyle ölüverdiğinde parasız
pulsuz ortada kalmıştık.
Onu anmak için önceki gece annem ve kar-
deşlerimte bir araya geldik. Annem, onun da
sevdiği Tarsus yemekleri hazırlamıştı. Babam,
şimdi çok sevdiği köyünün mezarlığında yatı-
yor. Onu erken kaybetmenin acısı yüreğimden
hiç çıkmadı.
2000 Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
İnsanlar Birbîrinde
Yaşap...
Son gün Yaşar Kemal, yoğun bakım ünitesin-
de bilinçsiz yatan Thilda'nın soğuk alnını öpüyor
ve "Thildacığım, sevgilim" diyor. "Sana teşekkür
ederim. Yaşadığımız bu güzel hayat için sana te-
şekkür ederim sevgilim. Korkma, sakın korivna!
Biz namuslu bir hayat sürdük."
Zütfü Livaneli, "Kuğunun ölümü" adlı yazısın-
da Çapa Yoğun Bakım Ünitesi'nde yaşanan son
dakikalan böyle anlatıyor. O çok duyariı son da-
kikalarda yaşananlar, söylenen son sözler, veda
öpücükleri, her şey, ama her şey ne güzel anlam-
lar taşıyor, ne derin anlamlar taşıyor.
"...sana teşekkür ederim sevgilim". Yaşar Ke-
mal'in o coşkulu, o heyecanlı, o hayatı hep sıcak-
lıklanyla yaşayan sevgili insanın bu sözleri bütün
ortak hayatlannın simgesi bir tek gül gibi sevgili-
ye sunuluyor. Ölüme değil, hayata sunulan sözler
buntar.
"Yaşadığımız bu güzel hayat için..." Bütün ha-
yatlanmızın bir özeti gibi, hepimizin paylaştığı gü-
zelliklerin önünde diz çökülerek yapılmış gizli bir
itiraf gibi söylenen sözler.
Yaşar Kemal, yüreğinin lavlannı dile getirirken
hepimizin içindeki en ince tellerin tınısını seslen-
diriyor.
"Size teşekkür ediyoruz. Yaşadığımız bu güzel
hayat için sizlere teşekkür ediyoruz. Romanlar
yazdınız, şarkılar seslendirdiniz, filmler yaptınız,
bizi bize anlattınız, aklımızı genişlettiniz, yürekle-
rimizi havalandırdınız. Biz, hepimiz, namuslu ha-
yatlar sürdük. Sizlere teşekkür ediyoruz."
İnsanlar birbirinde yaşıyor. Bunu çok iyi biliyo-
rum.
Elias Canetti'nin yaşamöyküsünü okuyorum.
Küçük çocukluğundan başlayan yaşam serüve-
nini. Seferatlann Avrupa'ya yayılmış aile ilişkileri-
ni, yaşadıklannı. 'Körfeşme'sini okurken de, 'De-
neme/er'ini okurken de içimden teşekkür etmiş-
tim ona.
Şimdi burada, Thilda Kemal'in başucunda Ya-
şar Kemal'in sözleriyle bir kez daha teşekkür et-
mek istiyorum. "Yaşadığımız bu güzel hayat için
size teşekkür ediyorum". Elias Canetti'ye de, o-
nun vefalı çevirmeni Şemsa Yeğin'e de.
Necati Cumalı'ya teşekkür ediyorum. Bize bü-
tün hayatımız boyunca verdikleri için teşekkür edi-
yorum. Bizi dolaştırdığı yerleriçin, içimizde yarat-
tığı güzellikler için, alçakgönüllü dostluğu için te-
şekkür ediyorum. Sevgılı eşine de teşekkür edi-
yorum, Necati Cumalı'nın bize verdiklerine kattık-
lan için.
İnsanlar birbirinde yaşıyor.
En büyük zenginliğimiz birlikte yaşadığımız in-
sanlanmız.
Çocuklukyıllanndatanıdığımız Dostoyevski bi-
ze öyle dostlartanıtmıştı ki, hayatımız boyunca on-
larlayaşadık. Don Kişot'u, Sanço Pança'yı, Ro-
benson Crusoe'yu tanıdık. Kimisiyle troykalara
bindik, kimisiyle yeldeğirmenleriyle dövüştük, ki-
misiyle ıssız bı'r'adada yeni bir hayat kurdüK.'Hâm-
let'le düşündük, Kraf Oidipus*la insân acılanna
ortak olduk.
Onlar hayatlanmızı birlikte yaşadığımız insanlar
oldular.
Çok zengin hayatlar yaşadık, yaşıyoruz da.
Her ölümün bir yeniden doğuşu müjdelediğini
biliyorum.
Yayılan, özümsenen, tıpkı bir çiçeğin tohumla-
nnın rüzgârta her tarafa uçan sporian gibi, yeni-
den doğumlann müjdesidir ölüm.
Sevdiğimiz hiç kimse ölmemiştir.
Biz birbirimizi yaşanz.
Bir şairin tek bir dizesini okuduğum zaman ar-
tık o bende yaşamaya başlamıştır.
Bir öykücünün bir öyküsünü okuduğumda ar-
tık bana yerieşmiştir ve yaşayacaktır.
Birbirinin hayatını güzelleştirmek ne güzel bir
iştir, bir insan işidir.
Biz teşekkür ediyoruz. Namuslu bir hayatı ya-
şamak için bize güç verenlere teşekkür ediyoruz.
Doğru bir hayatı yaşamamız için bize rüzgâr olan-
lara teşekkür ediyoruz.
Uğur Mumcu'ya teşekkür ediyoruz. Onu yaşa-
yan ve yaşatan herkese teşekkür ediyoruz.
İnsanlar birbirinde yaşar, bunu biliyoruz.
e-mail:erdalatak ı superonline.com
Faks:0212-513 85 95
İnsan Haklan Derneği tstanbul Şubesi üyesi 30 kişi,
Hayata Dönüş operasyonu ve F tipi cezaevlerini dün
dernek önünde yaptıklan 5 dakikalık oturma
evtenüjleprotestoerti. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN)
Ölüm orucu eylemi
95. gününegirdi
tSTANBUL/tZMtR
(Cumhuriyet) - F tipi
cezaevlerine karşı baş-
latılan ölüm orucu eyle-
mi 95. gününe girerken
tutuklu ve hükümlü ya-
kmlan eylemcilerin du-
rumlannın ağırlaştığını
belirttiler.
Kandıra Cezaevi'nde
bulunan tutuklulardan
Serkan Aydoğanm sa-
nhk olduğu öne sürülür-
ken Tayfun Pektaş'ın,
kaldığı hücrede mide
kanaması geçirdiği bil-
dirildi. Kandıra F Tipi
Cezaevi'nde ölüm oru-
cu eyleminde bulunan
MehmetZincir' in Izmıt
Devlet Hastanesi 'ne gö-
türüldüğü, ancak müda-
haleyi kabul etmediği
açıklandı.
Izmir Barosu Ceza-
evi Komisyonu Izleme
Heyeti'nden bir grup
avukat, Buca Kapaîı
Ceza ve Tutukevi"ne gi-
derek tutuklu ve hü-
kümlülerle görüştü.
Görüşme sonucunda
bilgi veren avukatlar
Buca'da 42 tutuklu ve
hükümlünün eylemi
sürdürdüğünü ve has-
tanede bulunanlann ek-
lem ağırlan, kas ağnla-
n, görme bozukluklan,
kas sıkışması. idrar so-
runu gibi şikâyetleri ol-
duğunu belirttiler.