17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2001 PAZARTESİ HABERLER Emekliye aynlan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhurbaşkanı Sezer'i suçladı Vural Savaş: Tasfiye ediklim Tarikatcı üyelerle birlikte 'Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin tarikatcı üyeleriyle ortak hareket etti. Herkes sanıyor ki gücümü derin devletten alıyorum.' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevi sona eren Vural Savaş, birin- ci sırada seçilmesine karşın kendi- sini yeniden bu göreve atamayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer'i suçlayarak emekliye aynldı. Sezer'in, Anayasa Mahkemesi'nde tarikatcı üyelerle ortak hareket etti- ğini ileri süren Vural Savaş, devle- tin gizli bilgilerine göre arkasında "korkunç güçler, korkunç paralar" bulunan 4 aşamalı bir planın Türki- ye'de uygulanmak istendiğini söyle- di. "Benim tasfiyem askerlerin vere- ceğibirkararlaolmuyor" diyen Sa- vaş, "Herkes sanıyor ki, gücümü de- rin devletten alıyorum. Halbuki fi- kirter silahlardan daha güçlü. Diğer- lerini bilmem ama, Silahlı Kuvvet- ler'in dejenere edilebileceğine inan- mıyonun. Çünkü ben onlan yakın- dan tanıdım. Valnız hukukçularla, yalnız askerlerlebir rejim ayakta du- ramaz'' görüşünü dile getirdi. Vural Savaş, emekliliğinin ilk gü- nûnde Kanal 6 televizyonunda "Ce- viz Kabuğu" programında uzun açıklamalaryaptı. Savaş'ınbazısuç- lamalan ve değerlendirmeleri özet- le şöyle: Ordu dejenere edilemez 'Diğerlerini bilmem ama, ben Silahlı Kuvvetler'in dejenere edilebileceğine inanmıyorum. Ben onlan yakından tanıdım.' Rejim elden gider ^Yalnız hukukçularla, yalnız Silahlı Kuvvetler'le bir rejim ayakta duramaz. Şeriatçı partiler desteklenirse rejim elden gider.' mi bilmiyorum. Hücuma maruz ka- lırsımz. Cumhurbaşkanımızın hem- şerisi mi değil mi, onlan da buraya getirmek istemiyorum. • Asıl görüş aynlığımız Şerafet- tin Elçi'nin Demokratik Kitle Parti- si davası. Normlar hiyerarşisinde uymaya yemin ettiğimiz metin ana- yasadır. DKP'nin programında "îl ve Uçe meclisleri yerel parlamento statüsüne kavuşturulacak; vah, em- niyetmüdürleriseçimkgefccek; eği- tim, sağhk, içgüventikyerelyönetim- kre verikcek; din işleri cemaatiere verilecek; din adamİannın atanma- sı cemaatkre bırakılacak." Bu prog- ram nedeniyle Anayasa Mahkeme- si partiyi kapattı. Sezer kapatüma- ması yönünde oy kullandı ve 2 yıl- dır gerekçe yazılmadı. Karşı oy ya- tedbir koyulduğunu gördüm. Seçi- me girmemesi için yürürlüğû dur- durma istedim. Bu talebim redde- dildi. 7-8 sayfalık uzun araştırmama hiçbir gerekçe göstermediler. 'EHml dahl sılonadı' Bu sırada çok önemli bir olay ol- du. 1.3.1999 tarihinde Abdullah Öcalan açıklamalardabulundu. HA- DEP'in PKK tarafından yönetildiği- ni kanıtlayan belge niteliğindeydi bu açıklamalar. Daha sonra bir üsteğ- men bana mektup gönderdi; "Bu ça- bşma gerekliydi sizin orada olduğu- nuzu hissetmek bizi daha cüretli ha- le getirmektedir" diye. Ahmet Nec- det Sezer o günden sonra benim gö- züme bakarak elımi dahi sıkmadı. ülkede. Istiyoruz ki yargı işlerse her şey düzelir. Avrupa'da ve dünyada da ırkçı partilerin iktidar olması en- gelleniyor. Türkiye'de de akh başın- da güçler var. Demokrasinin yaşa- ması için gerekli gördüm. • Bu partilerin büyük oyçoklu- ğuyla iktidara gelmesi demek reji- min sonu demek. RP davasım açtık- tan sonra askerleri yakından tanıma imkânı buldum. Parti kapatmak im- kânsız hale getirilirse ne olur bile- mem. Belki onlar iktidar olur. Hal- kın rejime sahip çıkıp çıkmayacağı- na bağh her şey. Yalnız hukukçular- la, yalnız askerlerle bir rejim ayak- ta duramaz. Bu tip partiler destekle- nirse rejim elden gider. Artık parti kapatılması imkânsız hale geliyor. Bu rejimi koruma görevini devlet 'TarHtatçılarla işblrllfll' • Haşim Kıhç (Anayasa Mahke- mesi Başkanvekili) meselesı. Cum- hurbaşkanımızın nasıl oy kullana- bildiğinin güzel delilidir. Haşim Kı- hç ve Sacit Adah^nın (Anayasa Mahkemesi üyesi) Özal tarafindan seçimi, bunlann tarikatçılara yakın kişiler olarak bilinmesi sebebiyle çok yadırganmıştı. Bu tarzda biri- nin Anayasa Mahkemesi'ne başkan- vekili olması jgjn oy kullfrmh.-^ya 5 oyla seçildi Kıhç. Ta o zamandan Haşim Kılıç'ı seçen kişi beni seç- mez diye düşünmüştüm. Ama oradaki Atatürkçü arkadaş- lanmız çok. Atatürkçülerden oy ala- mayacağmı bilen arkadaşlar bu tara- fa yaklaştı. Atatürkçü tanınan arka- daşlann hiçbiri kendisine oy verme- di. Korkanm ki daha ilerde yapıla- cak bazı şeylerle ilelebet o grupla- ra, o insanlara kendilerini beğendir- meye... Anayasa Mahkemesi başkanlığın- da yaptığı ılk şey Vusuf Öztürk'ü Anayasa Mahkemesi'nden uzaklaş- tırmak oldu. Öztürk, RP'nin kapa- tılması için güzel bir rapor hazırla- dı. zısını geciktiriyor. Son yıllarda ge- rekçe ve karşı oy yazılan 3-5 yılı bu- luyor. Yazması lazım. Atandığı gö- rev ne olursa olsun, verdiği karann karşı oyunu yazmalı. çok önceden kararlaştırdr HADEP'tekl anlaşmazlık • Benim seçilmemem Cumhur- başkanımız tarafından çok önceden kararlaştmlmıştı. Buyüzdenbenni- san ayından itabaren kitabını yaz- dun. Çok derin, rejimimize dair göriiş aynlıklanmız var. Ben seçilmeyece- ğımi de biliyordum. Ben ne yaptıy- sam hayatta erkekçe yapmışımdır. Mühim olan rejime dair meseledir. • Ben de kefilim, kendisi Ata- türkçü bir kişidir. Doğru dürüst gö- rev yapacağına inanıyorum. Ama Atatürkçü olmak başka, örgütlerin üzerine gitmek başka. Yeni seçilen arkadaşımız üzerine gider mi gitmez • Asıl göriiş aynlığımız HA- DEP'in seçimlere sokulup sokulma- masından kaynaklandı. Bu partinin PKK'ye adam toplayan teşekkül ha- line geldiği toplanan delillerden an- laşılıyordu. Böyle bir partinin se- çimlere sokulması... Seçimlere bas- kı yapılıyor diye dış dünyaya izah et- mek zor olacaktı. Militan durumun- daki belediye başkanlannm yaptığı eylemlerin üzerine gitmek de Avru- paca yanlış yorumlanacaktı. Çok uzun araştırmalarla bu sonuca var- dım. Kendime göre bir metin hazır- ladım. Almanya'da yasal hüküm ol- mamasına rağmen bu durumlar için • Cumhurbaşkanımızın görevıme devama izin vermemesi, benim için o kadar da önemli değil; o da tüm yaşantımda değişik bir olay. Niye ben emekli olduktan sonra konuş- tum: Çünkü herkes zannediyordu ki ben bütün gücümü makamımdan. yaptığım işler dolayısıyla beni des- teklediğine inanılan derin devletten falan alıyorum. Halbuki hayat bana şunu öğretti: Fikirler silahlardan da- ha güçlü. • Türkiye'nin selameti bakımın- dan yaptığım en büyük iyiliklerden biri RP'nin kapatılması davası oldu. Bu tip partilerin çok yaygın yan ku- ruluşu da olsa mutlak şekilde siyasi parti haline gelip iktidara gelmek is- tiyorlar. Ya ihtilalle ya demokratik yoldan o iktidara ortak olmak lazım. Ya parlamentoya girmek ya ihtilal yapmak istiyorlar. REFAHYOL'un devamına şu veya bu biçimde izin verilmeme ihrimali de belirmişti bu Dört a$amalı plan' REFAHYOL'un devamına şu veya bu biçimde izin verilmeme ihtimali betirmişti bu ülkede. tstiyoruz ki yargı işlerse her şey düzelir. Türkiye'de de akh başında güçler var. Türkiye üzerinden hazuianan plan dort aşamalı. Bunlann arkasında korkunç güçler, korkunç paralar var.' bana vermişti. Bu mücadelede eli- mizden silahlar alınsaydı, o değişik- likler yapılsaydı ben de bu partiler- le mücadele edemezdim. • Ben aslında çok demokrat bir ınsanımdır. Hiçbir zaman beni eleş- tirdiler diye kimseye kızmamışım- dır. Kimseye kızgm değilim. Ta- mam, kızdım Cumhurbaşkanımıza. Ben Cumhurbaşkanımızı çok iyi ta- nıyorum YÖK Başkanf na niye ran- devu vermedi? "YÖK Yasası ana- yasaya aylan" dedı.Kemal Gürüz kendisine bir yazı yazıyor, "Hangi maddeleri aykın,büdirirseniz mem- nun olurum" diyor. YÖK üniversi- teleri temsil eden, çok üstün, çok önemli bir üst kurul. 'Tallmat almadım' • Vicdanım dışmda hiç kimse ba- na hiçbir şey yaptıramaz. Benim tas- fiyem askerlerin vereceği birkarar- la olmuyor. Ben iki dereceli seçim- le geliyorum. Beni seçmeyen Cum- hurbaşkanımız demek ki tasfiyeye alet oluyor mu diyorsunuz? Ama ben ona da katılmıyorum. Eğer id- dia "28 Şubat'ı desteklevenkrintas- fiyesi ve bunu Cumhurbaşkanunıza yapünyorlar" ise ben buna katılmı- yorum. • O kadar çok şey biliyonım ki. Göreve ilk geldiğimde günlük tutu- yordum. Zamanla o kadar önemli şeyler anlatılmaya başlandı ki bana anlatılanlara ihanet etmiş olurum di- ye not tutmayı bıraktun. Türkiye üzerinden hazırlanan plan bence aşağı yukan basitleştirir- sek dört aşamalı. • Devletin bana ulaşan gizli bil- gilerinden, konuşmalanmdan, her şeyin sonucu olarak söylüyorum. Planın birinci aşaması: Dış güçler, eskiden siyasal Islamcılardan hoş- lanmıyorlardı. Şimdi amaç, müm- kün olduğu kadar siyasal tslamcılar ile bölücüleri birbirine yaklaştır- mak. Bunda başanlı oldular. MAZ- LUMDER'le ÎHD el ele. Bölücü ve irticai örgütlere yapılan yardun Tür- kiye bütçesini geçmiş durumda. En önemli mahkemenin başkanına çok önemli bir para teklif edilmiş-. 500 bin dolar. "Suç yok" diye bir bilir- kişi raporu için. Bunlann arkasında korkunç güçler, korkunç paralar var. Baroya suçlama • tstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman... Beni dava edeceği için et- meyecek bir şey söyleyeyim: Türk Ceza Kanunu'nun 169. maddesin- den, terör örgütlerine yardun ve ya- taklıktan mahkûm olan avukatlar var. Bu avukatlann meslekten çıka- nlması gerekir. Buna diyor ki; "Biz DGM'leri mahkemeolarakkabulet- ntiyonız, göreve devam etsin n diyor. Birtakım profesörler özel bilirki- şi raporlan düzenliyor. Uğur Alaca- kaptan. Tay>ip Erdoğan hakkında bilirkişi raporu verdi. • Bakın bir örnek olarak. Bir sa- bah makamıma geldim. "Uğur Ahv- cakaptan anyor" dediler. u Beni ni- çin arasın ki" diye düşündüm. Me- ğer yeni başsavcıyı aramış, yanlış- lıkla bağlamışlar. Beni yeni başsav- cı sanarak "tşgal sona ermiştir. Her zaman emrinizdeyun" diye konuş- tu. Aynca yardım vaat etti. Neyi iş- gal edilmiş? Ben hiç sesimi çıkar- madım, hocamdır. Nelerle karşılaşı- yoruz, bilin. Dördüncü aşama; temas kurulan partililere "Türkiye'de arbk rejime müdahaleedüemez, sizcesarrtk ekş- tiriye devam edin'' demek. Diğerle- rini bilmem ama, ben Silahlı Kuv- vetler'in dejenere edilebileceğine inanmıyorum. Çünkü ben onlan ya- kından tanıdım. "Müıtan Demokra- â" ile hayatunın kitabını yazdım. Türkiye'yi bekleyen tehlikeleri bu- nun içine sığdırmaya çahştım. Bir- takım güçler kim bilir daha neler ya- pacaklar. (Cumhurbaşkanlığı seçimine iliş- kin soru üzerine) Ismi ortaya atıl- madan çok önce bu ismin de dolaş- tığı bana geldı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Babam Murtaza Çalışlar 1 ! tam 31 yıl önce . bugün, 22 Ocak 1969 tarihinde Tarsus'ta yitir- miştik. Babamın ölüm haberini Ankara'da, ve- rem hastalığından tedavi için yattığım Ankara Kalesi'nin dibindeki verem hastanesinde al- mıştım. 29 Ekim-10 Kasım 1968 tarihleri ara- sında Samsun'dan Ankara'ya bir yüriiyüş yap- mıştık. Deniz Gezmiş ve Cihan AJptekin'in yer aldığı "Tam Bağımsızlık İçin Mustafa Ke- mal Yürüyüşü" çok zorlu geçmiş, ben de bu sırada hastalanmıştım. Yürüyüşün ilk başladığı gün Samsun'dagö- zaltına alınmıştık. Bütün gazeteler bunu önem- li bir haber olarak yansıtmışlardı. Benim gözal- tına alındığımı oğrenen annem, babamı Tar- sus'tan Ankara'ya yollamış ve bana sahip çık- masını istemişti. Babamla Ankara'da buluş- tuk, keyifli bir gün geçirdik. Onunla annemi sa- kinleştirmek konusunda anlaştık -2aten ikna olmaya dünden razıydı-. Ardından birlikte bir kahveye gidip tavla oynadıktan sonra onu Tar- • sus'a yolcu etmiştim. Babamla son görüşme- miz bu oldu. Babam eski bir CHP'liydi. 1950 yılında CHP iktidan sona erip CHP'lilerin iyice azınlığa düş- tüğü dönemde CHP llçe Yönetim Kurulu üye- si olmuştu. Uzun yıllar CHP ilçe yönetiminde çalıştı. Annem de CHP Kadınlar Kolu yöneti- Babam için... cisiydi. Ismet Inönü'nün babama kendi imza- sıyla yolladığı teşekkür mektubu, evimizin en kıymetli belgelerinden birisiydi. Ismet inönü, babama zor günlerde partiye sahip çıktığı için böyle bir teşekkür mektubu göndermişti. CHP içinde "Ortanın Solu" hareketi çıktığın- da babam bu oluşumun içinde yer aldı. 1968'lere doğru iseTürkiye Işçi Partisi'ne (TİP) üye oldu. 1968 Haziranı'nda yapılan yerel se- çimlerde babam TİP Tarsus belediye başkan adayıydı. TİP, Tarsus'ta o seçimlerde üçüncü parti oldu. Babam, 1950-1960 yıllan arasında DP ile mücadele içinde adım adım demokrasiyi sa- vunmaya başladı. Bizim eve o yıllarda Ulus gazetesi, Akis dergisi ve Akbaba mizah dergi- si girerdi. Aziz Nesin'in kitaplanyla da o dö- nemde tanıştım. Babam arada bir gençlik dö- neminde öğrendiği bazı şiirleri okurdu. Öme- ğin "Iniyor kayık, çıkıyor kayık" dizeleri hiç di- linden düşmezdi. Sonradan bu dizelerin Nâ- zım'ın bir şiirinden olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Babam, Demokrat Parti'ntn (DP) iktidara gel- diği döneme kadar, Tarsus'ta milli emlak me- murluğu yapmıştı. Terfi için beklerken parti- zanlık yüzünden, daha küçük bir ilçe olan Si- lifke'ye atanınca istifa etmiş, bir dükkân kira- layarak ve bir daktilo satın alarak arzuhalciliğe başlamıştı. Zaman zaman memuriyet yıllarına ilişkin öyküler anlatırdı. Tarsus, Cumhuriyetin kuruluşundan önce önemli bir Ermeni nüfusuna sahipti. Sonraki acı olaylar nedeniyle şehrin ve tabii verimli Çuku- rova'nın Ermeni nüfusu yok olmuştu. Onlann tarlalan ve taşınmaz mallan Hazine'ye kalmış- tı. Yenitüreyen zenginler, işte bu alanlarael koy- mak istemişlerdi. Babam, Hazine'nin ve devle- tin temsilcisi olarak bu mallan onlardan koru- yup Hazine'ye geçirebilmek için büyük bir mü- cadele vermişti. Ancak, zenginler üstün gelmiş ve Çukurova'nın verimli topraklanna babamın direnişine rağmen biryolunu bulup el koymuş- lardı. Bazı geceler at sırtında, sarhoş, tarlalan zenginlere kaptırmanın öfkesiyle elinde tüfekle havaya ateş ederek dolaştığını anlatırdı. En sevdiği şairier Faruk Nafız Çamlıbel, Yahya Kemal ve Kemallettin Kamu'ydu. Fa- ruk Nafiz'in "Irşat", "Çoban Çeşmesi", "Han Duvarian" şiirleri dilinden düşmezdi. Kemalet- tin Kamu'nun "Bingöl Çobanlan", Yahya Ke- mal'in "Sess/z Gem/"si onun en sevdikleri ara- sındaydı. Bir de Sadi'nin "Gülistan" ve "Bos- fan'lannı beğenerek okurdu. Babasını Birinci Dünya Savaşı'nda Yemen'de yitirmişti. Kardeşlerinden birisi Fransızlara kar- şı direnirken, kendi köyünde Dedeler'de bir bomba ile yaralanmış ve kan kaybından ölmüş- tü. İki ağabeyi ise Çanakkale Savaşı'nda yaşa- mını yitiren on binlerin arasındaydı. Babam, tam bir Cumhuriyet yurttaşıydı. Kur- tuluş Savaşı'nda 11 yaşındayken kendisini sa- vaşın ortasında bulmuş, çetelere ekmek ve su taşımıştı. Cumhuriyetin kazançlanna sahip çık- mak konusunda çok duyariıydı. Atatürk'ün "Nutuk"unu ilk kez onun isteğiyie yüksek ses- le okumuş ve bilmediğim kelimeleri ondan öğ- renmiştim. Çok partili sisteme geçişi yaşamış, sosyalizmin yükselişine tanık olmuş ve bu yük- selişin içinde yer almıştı. öldüğünde 58 yaşın- daydı. Bir kalp kriziyle ölüverdiğinde parasız pulsuz ortada kalmıştık. Onu anmak için önceki gece annem ve kar- deşlerimte bir araya geldik. Annem, onun da sevdiği Tarsus yemekleri hazırlamıştı. Babam, şimdi çok sevdiği köyünün mezarlığında yatı- yor. Onu erken kaybetmenin acısı yüreğimden hiç çıkmadı. 2000 Lt YILLARDA ERDAL ATABEK İnsanlar Birbîrinde Yaşap... Son gün Yaşar Kemal, yoğun bakım ünitesin- de bilinçsiz yatan Thilda'nın soğuk alnını öpüyor ve "Thildacığım, sevgilim" diyor. "Sana teşekkür ederim. Yaşadığımız bu güzel hayat için sana te- şekkür ederim sevgilim. Korkma, sakın korivna! Biz namuslu bir hayat sürdük." Zütfü Livaneli, "Kuğunun ölümü" adlı yazısın- da Çapa Yoğun Bakım Ünitesi'nde yaşanan son dakikalan böyle anlatıyor. O çok duyariı son da- kikalarda yaşananlar, söylenen son sözler, veda öpücükleri, her şey, ama her şey ne güzel anlam- lar taşıyor, ne derin anlamlar taşıyor. "...sana teşekkür ederim sevgilim". Yaşar Ke- mal'in o coşkulu, o heyecanlı, o hayatı hep sıcak- lıklanyla yaşayan sevgili insanın bu sözleri bütün ortak hayatlannın simgesi bir tek gül gibi sevgili- ye sunuluyor. Ölüme değil, hayata sunulan sözler buntar. "Yaşadığımız bu güzel hayat için..." Bütün ha- yatlanmızın bir özeti gibi, hepimizin paylaştığı gü- zelliklerin önünde diz çökülerek yapılmış gizli bir itiraf gibi söylenen sözler. Yaşar Kemal, yüreğinin lavlannı dile getirirken hepimizin içindeki en ince tellerin tınısını seslen- diriyor. "Size teşekkür ediyoruz. Yaşadığımız bu güzel hayat için sizlere teşekkür ediyoruz. Romanlar yazdınız, şarkılar seslendirdiniz, filmler yaptınız, bizi bize anlattınız, aklımızı genişlettiniz, yürekle- rimizi havalandırdınız. Biz, hepimiz, namuslu ha- yatlar sürdük. Sizlere teşekkür ediyoruz." İnsanlar birbirinde yaşıyor. Bunu çok iyi biliyo- rum. Elias Canetti'nin yaşamöyküsünü okuyorum. Küçük çocukluğundan başlayan yaşam serüve- nini. Seferatlann Avrupa'ya yayılmış aile ilişkileri- ni, yaşadıklannı. 'Körfeşme'sini okurken de, 'De- neme/er'ini okurken de içimden teşekkür etmiş- tim ona. Şimdi burada, Thilda Kemal'in başucunda Ya- şar Kemal'in sözleriyle bir kez daha teşekkür et- mek istiyorum. "Yaşadığımız bu güzel hayat için size teşekkür ediyorum". Elias Canetti'ye de, o- nun vefalı çevirmeni Şemsa Yeğin'e de. Necati Cumalı'ya teşekkür ediyorum. Bize bü- tün hayatımız boyunca verdikleri için teşekkür edi- yorum. Bizi dolaştırdığı yerleriçin, içimizde yarat- tığı güzellikler için, alçakgönüllü dostluğu için te- şekkür ediyorum. Sevgılı eşine de teşekkür edi- yorum, Necati Cumalı'nın bize verdiklerine kattık- lan için. İnsanlar birbirinde yaşıyor. En büyük zenginliğimiz birlikte yaşadığımız in- sanlanmız. Çocuklukyıllanndatanıdığımız Dostoyevski bi- ze öyle dostlartanıtmıştı ki, hayatımız boyunca on- larlayaşadık. Don Kişot'u, Sanço Pança'yı, Ro- benson Crusoe'yu tanıdık. Kimisiyle troykalara bindik, kimisiyle yeldeğirmenleriyle dövüştük, ki- misiyle ıssız bı'r'adada yeni bir hayat kurdüK.'Hâm- let'le düşündük, Kraf Oidipus*la insân acılanna ortak olduk. Onlar hayatlanmızı birlikte yaşadığımız insanlar oldular. Çok zengin hayatlar yaşadık, yaşıyoruz da. Her ölümün bir yeniden doğuşu müjdelediğini biliyorum. Yayılan, özümsenen, tıpkı bir çiçeğin tohumla- nnın rüzgârta her tarafa uçan sporian gibi, yeni- den doğumlann müjdesidir ölüm. Sevdiğimiz hiç kimse ölmemiştir. Biz birbirimizi yaşanz. Bir şairin tek bir dizesini okuduğum zaman ar- tık o bende yaşamaya başlamıştır. Bir öykücünün bir öyküsünü okuduğumda ar- tık bana yerieşmiştir ve yaşayacaktır. Birbirinin hayatını güzelleştirmek ne güzel bir iştir, bir insan işidir. Biz teşekkür ediyoruz. Namuslu bir hayatı ya- şamak için bize güç verenlere teşekkür ediyoruz. Doğru bir hayatı yaşamamız için bize rüzgâr olan- lara teşekkür ediyoruz. Uğur Mumcu'ya teşekkür ediyoruz. Onu yaşa- yan ve yaşatan herkese teşekkür ediyoruz. İnsanlar birbirinde yaşar, bunu biliyoruz. e-mail:erdalatak ı superonline.com Faks:0212-513 85 95 İnsan Haklan Derneği tstanbul Şubesi üyesi 30 kişi, Hayata Dönüş operasyonu ve F tipi cezaevlerini dün dernek önünde yaptıklan 5 dakikalık oturma evtenüjleprotestoerti. (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) Ölüm orucu eylemi 95. gününegirdi tSTANBUL/tZMtR (Cumhuriyet) - F tipi cezaevlerine karşı baş- latılan ölüm orucu eyle- mi 95. gününe girerken tutuklu ve hükümlü ya- kmlan eylemcilerin du- rumlannın ağırlaştığını belirttiler. Kandıra Cezaevi'nde bulunan tutuklulardan Serkan Aydoğanm sa- nhk olduğu öne sürülür- ken Tayfun Pektaş'ın, kaldığı hücrede mide kanaması geçirdiği bil- dirildi. Kandıra F Tipi Cezaevi'nde ölüm oru- cu eyleminde bulunan MehmetZincir' in Izmıt Devlet Hastanesi 'ne gö- türüldüğü, ancak müda- haleyi kabul etmediği açıklandı. Izmir Barosu Ceza- evi Komisyonu Izleme Heyeti'nden bir grup avukat, Buca Kapaîı Ceza ve Tutukevi"ne gi- derek tutuklu ve hü- kümlülerle görüştü. Görüşme sonucunda bilgi veren avukatlar Buca'da 42 tutuklu ve hükümlünün eylemi sürdürdüğünü ve has- tanede bulunanlann ek- lem ağırlan, kas ağnla- n, görme bozukluklan, kas sıkışması. idrar so- runu gibi şikâyetleri ol- duğunu belirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle