22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2001 PAZARTESİ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Farlamentonun SaygınlığıARADABİR YETKIN AROZ, ÇYDD Sarıyer Şube Bşk. Gençlik Göreve... Şimdi düşünüyorum da, bizim kuşaklar bütün yoksun- luklanna, zorluklanna karşın şanslı kuşaklardandı. "Er- ken Cumhurfyet" dediğımiz Atatürk döneminin hemen sonrasındaki toplumsal ortamda yetıştiler. Atatürk'ü go- remediler, ama devrimlerini, ılketerinı, aydınlanma çâğı- nın dev adımlannı, onurunu iliklerine kadar duya duya büyüdüler. Öğretmenlerimiz tam bir özveri anıtıydılar. Aydınlığa adanmış bireryaşamdılar. Kurtuluş Savaşı'nı, Atatürk'ü anlatırken gözyaşlannı tutamazdı çoğu. Ol- sun! Ontar bir güzelliktiler. Duyariığın, sevginın, saygının somut örneklenydiler. Coşkularla, ulus bilinciyie sevdir- diler ilkin Atatürk'ü bize. Yaşadığımız çevreyi, onun ko- şullannı doğru gözJemlemeyi öğrettiler. Aklın ve bilimin aydınlığını tek yol gösterici oiarak özümseyen bir dün- ya görüşünden yola çıkmamızı sağladılar. Ve o günden bugune aldığımız öğretıye bağlı kaldık bız. Toplumsal ön- celiktenmız her zaman kışısel önceliklerimizin önünde dur- du. Aydınlanma savaşımımız hıç bitmedi. Gençliğimiz ve geride bıraktığımız yıllar hep bu "Er- ken Cumhunyet" döneminden kalan çağdaş hedeflere ulaşma dirimi, direncı içınde geçti. Durup dururken yol- lara çıkmadık, alanlan doldurmadık durup dururken... Ki- mi arkadaşlanmız, yoldaşlanmız durup dururken ölüm- tere gıtmediler. Kuşaklar boyu beclet ödedik. Bedel öde- mekten korkmuyoruz. Çocuklanmız ezilmesin, aşağı- lanmasın, güzel günler görsünter diye kattandık bunca aalara. Yüksünmek ya da bir pay çıkarmak için degil, bu sözler, sadece bir gerçeği saptamak. "Dinozor" o\- mayanlar yönetıyor bu ülkeyi. Uzun yıllardır yönetiyor. Bakın bir Dört bir yandan kuşatılmış, ulusallığı tehli- keye girmiş, borç batağında çırpınan bir Türkıye yöne- timten'nın getırdiği. Bütün değerieri yerle bir olmuş, ge- riciligin, her türiü aşınlığın. yolsuzluğun, mafyanın kol gezdiği, çürümenin koku saçtığı bir denızde yüzüyoruz. Su üstünde kaldıkça sevinç çığlıklan atıyorlar. Onu ba- şan sanıyorlar. Kendı kendilennı kutlamaya kadar vardı- nyorlar ışı. Hem bizi, hem kendilenni aldanmaya zorlu- yoriar. Ellennden başka türlüsü gelmıyor çünkü? Ergenekon'lara, kurt başlanna kadar gitmeye gerek yok sevgili gençler. Onlar geçmiş tarihin bir köşesınde dursun. Daha yakın tanhimıze gelin. Yaşadığımız tari- he... Dönûp bir Musfafa Kemal'e kadargidın. Kuvayı Mil- liyeci Mustafa Kemal'e kadar gidin! Ve oradan yola çı- top ölümürte değın geçen dönemi bırinceleyın. Birulu- sun başkaldınşını, Batı'ya karşın Batı'nın değerlerine ulaşma atılımını, ulusunu çağa taştma destanırn görün. Gehçlıkte başkalanndan ders almak sıkar insanı. Hepi- mizi sıkmışbr. Kendı gözterinizle, bilincinizle, aklınızınay- dınlığında görün onu. Bağımsızlığı, ulusal onuru, özgü- venı, yannlara gûvenle bakmayı, başkalan için özveri- de bulunmanın erdemini görün. Yalnız duygu yüklû bir coşku değildirbu. Ekonomik venleri de günümüzle kar- şılâştnn bir. Kalkınmanın nasılolduğunu, uluslararası iliş- kilerin nasıl yürüdüğünü, uzlaşımın teslimiyet anlamına gelmediğini, dışyardımın, yatınmlann ılkelennı, p/an/an- masını, yöntemlenni görün. Sevgili gençler, Bursa Söylevi'ni yeni baştan okuyun. Bu sıralarda onu okumaya çok gereksınimimiz var. Ulu- sal onurumuz pek örseiendi. Mandacılann elınde yok- lara kanştınlmak istenıyor. Hepsi bırer "masa/cı babaiı- ğa soyundular, "küreselci baba" adını aldılar. Onlann tarihe pek aldırdıklan yok. Ulusal onur kavramı onlar için değil. Içlerindeki "eskı solculara" da aldırmayın sız. On- lar, "rahata acıkmışlar" soyundan! Bizyürûyüsûmüzedevam ediyoruz sevgili gençler. Gû- nü geldiğinde, bızden önceki kuşaklardan aldığımız bayrağı devretmek için sizleri bekliyomz. Hazıriığınızı iyi yapın! Yannlara bırakılacak bir geleceğimiz otsun. Prof. Dr. Abidin KUMBASAR S iyasal yaşantıda parla- mentolann çıkışının kö- keni, monarşilerde tekel- de toplanan gücün, önce danışmanlar daha sonra da soylularla paylaşüma- ya başlandığı yülara kadaruzanır. Mo- nark'ın çevresinden etkilenmesi ise belki de ilk insan topluluklannda top- luma egemen olan ilk güçlüye kadar dayanır. Ortaçağda geçerli olan fe- odal dûzende ise kilıse ve diğer din adamlannın kralın gücüne bazen yar- dımcı bazen de karşı bir etken oldu- ğu görülür.Geç^nişte zaman zamanuy- gulanan ve "Saygı gören aanhğm yö- netimi" olaraktanımlayabüeceğimiz aristokrasi, halen de gerçek demokra- sinin tam uygulanamadığı toplumlar- da etkinliğıni sürdüren bir yönetim türû oiarak görülmektedir. Aristokra- sinin kökeni Mısır Monarşısinde Be- şinci HanedanDönemi'ne (MÖ 2750- 2250) kadar dayanmaktadır. Aristok- ratik yönetim Roma'da da Patrici'ler ve Equit'lerce temsil edilmekteydi. Ingiliz geleneğindeki aristokrat, ilk oiarak Eüzabetfa egemenliğı sırasın- da ortaya çıkmıştır. Bunlar en azından büyük babasının kım olduğu büinen saygıdeğer aileden gelen insanlardı. Bulunduklan toplumda geçerli etik değerlere ve kurâllara uyan, bu yön- leriyle de ömek olan kişilerdi. Ba- tı'da, yasama görevi ile yükümlü de- mokratik parlamentolann kökeni 4 Temmuz 1776'daki Amerikan Bağım- sızlık Bildirgesi ve Fransız Devri- mi'ne (1789) dayanır. Aydınlanma ça- ğını yaşamış ve laiklik ilkesini de- mokrasinin "O obnazsa obnaz" (Si- ne Quoi Non) kuralı oiarak benimse- miş parlamentolarda kurumun say- gınlığı da, onu oluşturan bireylerin kişilik ve düşünce yapüanna orantıh oiarak, ûst dûzeyde olmuştur. Çağdaş eğitim düzeyinde olan to'plumlarda bireyler, devlet gücûnün kendilerinın bir seçimdönemi içinödünç oiarak ver- dikleri gûç olduğunun bilincinde ol- duklanndan, parlamento üyeleri ve yönetim, parlamentonun saygınlığına uymayan davranışlarda bulunmaktan kaçınırlar. Toplumda demokrasi bi- linci gelişmemiş ve birey, çağdaş dü- şünceli yurttaş düzeyine erişmemiş- se, seçimlerde doğru karar vermesi olasıhğı azaldığı gıbı. çoğu zaman kendi istediklerini değıl, parn başkan- lanrunistediklerini seçmeye zoıianır. Bu tür toplumlarda en büyük sorum- luluk ve parlamentonun saygınlığına yaraşır üyelerin seçilmesini sağlamak siyasi parti yöneticilerine, en çok da genel başkanlara düşmektedir. Ülkemizde özgür seçimler ve yasa- ma ile görevli parlamentolann geçmi- şi ancak bir yüzyıldan biraz fazla ve de aralarla kesintiye uğrayan bir sü- reyi kapsadığından, bu konuda yerieş- miş toplumsal bılincimiz olduğu söy- lenemez. Laik Cumhuriyet'in ilk yıl- lan ve 1950 seçimlenne kadarolan dö- nemde, tek parti yönetiminm bütün sa- kıncalanna karşın, parlamento üye- lerinın kurumun saygınlığıyla bağ- daşmayan eğilimler gösterdıkleri pek görülmemiştir. Tüm ülke halkının gö- zetiminde olan parlamenterlerin bazı eğilim ve alışkanlıklannı siyasal ya- şantılannda da sürdürmesi ve yandaş- lannın çıkannı kollama çabalannın yoğunluk kazanması Demokrat Parti yönetimleriyle başlayıp güçlenerek devam etmiştir. Özellikle 12 Eylül 1980 sonrasın- da ise toplumun ilenci güçlerinin sin- dirilmesi ve yıllarca yozlaşmış eği- timle geri bırakılan ülkemiz halkının inançlannın sömürülerek şartlandı- nlması, seçimleri ve seçılenlen, sonuç oiarakparlamentonunsaygınlığını tar- tışmalı hale getirmiştir. Yürürlükteki seçim kanununa göre siyasal partile- re egemen olanlar, istedüderi yandaş- lannı seçtirebildiklerinden, oluşan parlamentonun işlev ve saygınlığından da, önceükle siyasal partilerinin ge- nel başkanlannın sorumlu oknalan gerekir. Son yıllarda sık oiarak basında çı- kan ve parlamento üyelerini eleştiren yazılar eğer gerçekse bunlarm tüm sorumluluğunun da siyasal partilerin yönetımlerince benımsenmesi bekle- nir. Eğer bir parlamenter, mafya-işa- damı ilişkisi içinde ise ya da kamuya iş yapan varlıkh yüklenirocilerin (mü- teahhit) uçak, yat ve lüks konutlann- dan yararianıyorsa bunun sorgulanma- sı öncelikle parti yönetimine düşer. Bu sorumluluğu duymadan, suçlama- lann gerçekliğini araştırmadan, yan- daşını koruma çabası içinde ohnak önce bu tür davranış içinde olan par- lamento üyelerinin, giderek de tüm parlamentonun saygınhğına gölge dü- şürür. Yıllardu- ülkemiz basınmda, parlamento üyelerinin geçerli gerek- çe olmadan uçaklann kalkışını gecik- tirdığ^, görevli hostesi tokatladığı, ken- disini kurallara uymaya çagıran dev- let memurlannı dövmeye kalkıp sür- dürdüğü siyasal göreviyle ilgili ohna- 'Masalını Yitiren Dev' Dr.A.AlperAKÇAM M asabnı Yitiren Dev, yazın ustası, eleştiri, deneme, dilbiüm ustası Adnan Bimazar'ın ilk ve şimdi- lik tek romanı. Yoğun duygu, ez- gi, sevgi, inanç yüklü bir kitap... Diyarbakır küçelerinden, havuşlanndan, Ağın bağ- lanndan, Eğin dağlarından, Öküzgözü üzümlerin- den, büıbir çiçekli yayla ballanndan, Haco, Zeko Bibı'lerden, Leylo'lardan, bağn yanık analann dağlan inleten ağıtlanndan süzülmüş, annmış, dupduru insankokanbir kitap. Aydmım diyen; ül- kesini, insanını seven, hatta okur yazar olan her- kesin okuması gereken... Masalını Yitiren Dev, Ağuı'dan bir yoksul "ça- ğa"nuı çocvıkluk ve ilkgençlik anılan... Karakışta çıplak ayakla tstanbul sokaklannda hamallık ya- pan, çöplüklerde yiyecek arayan, yoksul köy ev- lerinde hayvanlann sıcağına sığınan kimsesiz, kü- çük çocuklann öyküsü... Acılar, yoksulluklar, öz- lemlerüstüne kurulmuş... Ergani, Dicle Köy Ens- titüsü'nün kapüanna varmış... Okunmalı, Masalı- nı Yitiren \)ev\ Okunmalı! Okunmalı ki, Anado- lu nasıl masalsız bırakıldı anlaşılsın. Masalı olma- yan bir çocuk oldu Anadolu, masalsız kalmış bir dev... Bir masaldı Anadolu... Öykülere, romanlara, söylencelere sığmayan... Dilenmeyi değil, diren- meyi seçenlerin masalı! Çıplak elle, sömürgeci saldırganlan önce yurdundan söküp atan... Sonra dağa, taşa, kurda, kuşa, esen yele, insan sevgisini, bilinci, inancı, onuru yazan... Çanklı, yalın ayak- lı, bitlı yayla çobanlannın. kavruk, yoksul, yank dudakh bozkır çocuklannın, Kuvayı Milliye aydın- lığıyla, güneş gözlü önderlerin öncülüğüyle, elle- riyle kurduklan bir koca yapıt... Bir "kutsal is- yan!" Cilavuz'dan, Dicle'den, Hasanoğlan'dan. Düziçi'nden, Savaştepe'den, "Dörtyön,onallıröz- gâr"dan, Köy Enstitülen'nden yükselen bir dev ma- salı... Yoksul, aç, kavruk birer köylü çocuğuydu- lar. Çobandılar, hamaldılar... Dünya ölçütünde ya- zın ustalan, özgür eğiticiler, halkından kopmamış devrimciler, özsuyunu bala çeviren anlar oldular... Orada yetişenlerden öğrendık öğrenmeyi! Ve öğ- retmeyi... Aydınlığın, inancın bayrağının elden ele, kuşaktan kuşağa aktanlması gerektiğini... En önem- lisi de, onurlu olmayı! Yediler, bitirdiler. El ele verdiler. Hırsızlar, uğursuzlar, sahte milliyetçüer, çeteciler, yapay gübreyle beslenmiş özentili ay- dınlar... Ülkesınden, halkından kopuk, aşağılık kompleksinde bunalmış Ikinci Cumhuriyetçiler... Mandacı, itilafçı kalıntılan, Sevr özlemcileri, var- sıl kullan, emperyalist gizli servislerin eli silahlı oyunculan... El ele verdiler. Dilencileri, çağdışı mürtecılen, soysuzlan baştacı ettiler. inancı, onu- ru, sevgiyi yediler. Anadolu'yu masalsız bırakn- lar. Ağın dağlarından, Beşiktaş pazarlanndan, Ar- dahanyaylalanndan, Diyanbekir havuşlanndan, To- ros eteklerinden, Karadeniz dalgalanndan, Hasa- noğlan bozkırlanndan çocuklar okuyamıyorlar şimdi. Onlan, yokluğa, yoksulluğa tutsak ettiler. Yollan kapatular. Yalnızca varsıllar için dönen bir dünya yarattılar. Okudukça bilenmeli insan, okudukça yücehne- li. Ve tükürmeli ıhanetin yüzüne... Öylesine duy- gu yüklü, öylesine yoğun bir kitap Masalını Yiti- ren Dev... Ellerine, kalemıne sağlık Adnan Ağabeyim... lnancına, onuruna sağlık... • yan konularda öncelik ve çıkar iste- ğinde bulunduğu, topluma uymayan yaşantı içinde olduğu defalarca ya- zıldığı halde, siyasal parti yönetimle- rince hiçbir inandıncı kovuşrurma ve açıklamayagidilmemiştir. Yozlaşma, giderek parlamento binasmda çiğköf- te partileri düzenleme ve silahlı sal- dınya, oturumlarda küfurleşmeler, ka- ba kuvvet kullanımı ve silah göster- melere kadar varmış, gene de olayla- nn sorumlulanna etkinbiruyan yada cezalandırma uygulandığı görülme- miştir. Parlamenter düzenin saygınh- ğının yitirilmesine göz yumuhnası toplumda, siyasal partilerin yönetici- lerinın de çıkar birliği içinde olduk- lan kuşkusuna neden oiarak, genel güven duygusunun sarsılmasına sebep olmuştur. Son yıllarda iyice yozlaşan siyasal yaşantıda ve yönetimdeki yolsuzluk söylentilerinin dürüst basın emekçi- lerince yakından izlenmesi ve toplu- mun bilgisine sunulmasının siyasal parti yönetimlerinde bunlan yazan- larakarşı uyandırdığı öfkenin çok da- ha azı yönetimlerce, söylentilere ka- nşan parlamento üyelerine yönlendi- rilseydi hem yolsuzluklarörîlenirhem de parlamentonun saygınlığı zedelen- mezdi. Yolsuzluklann üstüne gidıl- mesinin ve kirli ilişkilerin ortaya çı- kanlmasının toplumu başka siyasal çözüm ve arayışlara yönlendıreceği varsayımlanrun ussal bir geçerlihği olamaz. Ülkemiz, yeterli nitelik ve çağdaş bilimsel düşünce düzeyinde ohnayanyönetimler yüzünden bugün yaşadığımız sosyal-ekonomik ve siya- sal güçlüklerle karşı karşıyadır. Eğer basmda görevli yurtsever yazarlan- mız yolsuzluklann üstüne gidiyorsa parlamentonun saygınlığının daha faz- la yitınlmesını önledıklen için kendi- lerine saygı duymak gerekır. Toplumun geleceği için, yaşananlar- dan ders alarak, siyasal sistemin ye- niden değerlendirilmesi, seçim dö- nemlerinde halk kitlelerine gerçekle- rin yansıtılması, aday seçimlerinde, partilere parasal yardımdan çok, aday- lann genel niteliklerinin etkin okna- sının sağlanmasının gerektiğine ve parlamentonun saygınlığını zedeleye- cek davranışlann mutlak ve öncelik- le parlamento üyelerince sorgulanma- sının zorunluluğuna, obnası gereken saygınlığın aneak bu yolla yeniden kazamlacagına inaruyorum. VESTELTV-audio beyazeşya Bugünlerde Vestel'e terfi etmek isteyen herkes avantajlarla dolu iki yoldan birini seçiyor. Vestel televizyon* alan herkes. ister 37 ekran TXT TV'yi 37 milyona alıyor. ister 37 milyonluk "özel Vestel İndirimi"nden yarartanıyor. Vestet 2 kapılı buzdolabı. çamaşır makinesi. bulaşık makinesi veya fınndan herhangi birini alan herkes. ister 51 ekran TXT TV'yi 51 milyona alıyor. ister 51 milyonluk "Özel Vestel indirimi'nden yararlantyor. Üstelik peşinfiyatına8 taksitle! Yurt çapına yayılmış Vestel shovvroom ve bayiileri tercihinizi belirlemenize yardımcı olmak için sizi bekliyor. 0800219013 w w w . v e s t e l . c o m .tr • 37 ekran televizyon kampanya kapsamı dışndadır. • Bu kampanya 20 Ocak - 28 Şubat 2001 tarıhlerı arasında çpçerlıdır. • Vestel, fonksıyonel ozetlıklerı aynı kalmak kaydıyla taUp edılen urunle ılgılı herhangi btr model değışıMığı soz konusu olursj muadılı bir urun verme veya urunlerın renk ve gorunumlerınde ceğısıktık yapma hakkını saklı tutar • Urunlerımi2 Vestel Yetkılı Satıcıarı ndar» teslımedılır • Bu kampanya Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı'nın 2505 199<i- tarıh ve 21940 sayıtı teblığ hukumlenne uygun olarak yapılnaktadır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle