17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Fransa'nın Ermeni kartı Fransız Parlamentosu Enmenilere sahip çıkıyor. Peki, aynı Fransızlar 1919'da ne yapmışlar? Amerikalı tarihçi Paul C. Helmreich'ın SevrAnt- laşması öncesi pazarlıklan irdelediği "Sevr Entri- kalan" adlı kitabı, bu soruya yanrt arayanlar için ni- telikli bir kaynak. Kitabı okuduğunuzda, Fransız- ların Mondros sonrası tek derdinin Suriye ve kimi Arap topraklannı elde etmek olduğunu anlıyorsu- nuz. Mütarekenin ardından Eımenilerden oluşan Fransız müfrezesinin Mersin'e çıkanlması datümüy- le bu amaca yönelik. Helmreich'ın yorumu şöyle: "Büyük güçler, Ermeni sorunuyla ilgili belirli bir ta- ahhüttebulunmak konusunda son derece isteksiz- di. Bir Ermeni devletinin kunılması konusunda ge- nel anlamda hemfikir olunmasına rağmen Ingiliz, Fransız ya da Italyanlann hiçbiri bu devletin ger- çekten kurulmasında ve desteklenmesinde doğru- dan yer almak arzusunda değildi. Bu durumda, sı- nırlan ne olursa olsun, kurulacak bir Ermeni devle- tinin s'tyasi nezaret ile askeri ve ekonomikyardıma gereksinim duyacağı aşikârdı." Nitekim, Ingilizler 1919'da Kafkasya'yı tahliye ederken Fransız Başbakanı Clemenceau, Erme- nistan bokjesine 10-12 bin askergöndermeyi öne- riyor. Ama birlikleri öyle bir rotayla göndermeye kal- kışıyor ki bununla Fransa'nın asıl hedefinin "Kilik- ya ve Güney Ermenistan 'ı işgal etmek" olduğu an- laşıyor. Fransa, bir ay sonra genel bir Suriye an- laşmasının bir parçası olarak bu topraklan işgal hak- kını elde eder etmez de Ermenistan'ın geri kalan bölümüne asker göndermekten vazgeçiyor! Ki- taptaki bir başka bölüm, Fransa'nın Ermenilere ilişkin tutumunu çok daha iyi gözler önüne seriyor. 11 Aralık 1919'da Clemenceau ile görüşen Ingiliz Başbakanı Uoyd George'un düşünceleri şöyle: "... Ermenilerbirarada bulunmak için tehlikeliin- sanlardı. Çok masraflı olmalanna rağmen tatmin- kâr değillerdi. Clemenceau, cumhuriyet ya da is- tedikleri her neyse müsaade edilmesinden yanay- dı. Fransa, Ermenistan'a para harcamak istemi- yordu." Helmreich'ın yaprtından çıkan sonuç şu: O dö- nemde Fransa, Anadolu'daki emperyalist çıkarla- n için Ermenileri zaman zaman desteklemiş, işine gelmediğinde ve çoğunlukla da yalnız bırakmış... Tarih elbette yinelenmez, ama diplomasi tarihi, ü\- kelerin kullandıkları enstrümanların kolay kolay değişmediğinin kanıtlanyla doludur. IŞIK KANSÜ Aydın Olma SorumluluğuŞu topraklar üzerinde yaşayan cici beyle- rin her görüş ve düşüncesi "sıradışı"d\r ve "Herici olmak, aydın olmak" yalnız ve yalnız on- ların tekelindedir! Avrupa Birliği'nin KOB bel- gesini baştan aşağıya okuyup sözgelimi "ra- nmreformu"istemininaslındaTürkiye'de ya- şayan milyonlarca çiftçinin yoksullaşması an- lamınageldiğini kavrayarak bu koşullarla AB'ye girmenin tehlikesine değinemezsiniz. Cici bey- ler, anında ortalığafırlarlar: "AB'ye karşı olmak geridliktir, demokrasi düşmanlığıdır..." Bak sen! Uzun yıllar bürokraside görev yapmış yazar Erhan Bener ile söyleşiyorduk. Konu döndü dolaştı Avaıpa Birliği'ne, AB'ye karşı olmanın gericilikle eşdeğer tutulabildiğine ilişkin değer- lendirmeleregeldi. Bener,"AB'ye girip girme- mek bir ideolojikyaklaşımdan çok, toplumsal bir anlayış sorunudur gibi geliyor bana " dedi. Bugün hâlâ Osmanlı kimliğiyle övünen insan- ların yönettiği bir toplumun, bambaşka anla- yışları ve nitelikleri olan toplumlarla özdeş- leşmesini beklemenin iyimserlik olacağını da dile getirdi: "Bunun, ilericilikle veya gericilik- le, diktatörlük beklentisiyle herhangi bir ilişki- si olduğunu düşünmüyorum. Tamtersine, fürk toplumunu çağdaş uygahıklar düzeyine yü- celtmenin tek yolunun, bugünkü gibi göster- melik ve temelinden yoksun bir demokrasi an- layışı ile değil, gerçek bir demokrasi uygula- masıyla olanaklı hale geleceğini düşünüyo- rum. Her şeyden önce kendi toplumumuzu uygar ve insan haklanna içten inanan bir top- lum haline getirmenin yollannı aramamız ge- rekir. Avrupa Birliği'ne girmekle bütün bunla- nn kendiliğinden olacağını beklemek, bir çe- şit mandacılık an/ay/şının ifadesi olarak görü- lebilir. Nasıl ekonomimizi ve toplum yaşayışı- mızı birIMFyetkilisinin düzenlemesini içine sin- direnlervarsa, bugünkü düzeyimizleyann baş- ka bazıyabancı yetkililerin bize uygariık öğret- melerini de öylece içimize sindirmemiz gün- deme gelecek." Bener, örnek olsun diye küçük bir anısını an- lattı: "1958 yılında Brüksel'de Dünya Fuan açılmıştı. O sırada Brüksel'deydim. Belçikalı- lar bir Kongo pavyonu yapmışlardı. Bu pav- yonda Kongolularresim yapıyorlardı ve o pav- yonun üzerine Belçikalılar, 'Işte biz yamyam- lara böyle uygarlık öğretiyoruz' diye biribare koymuşlardı." Erhan Bener, kıssadan çıkardığı hisseyi şöy- le aktardı: "Açıkçası, beklentimiz o Kongolu ressamlar gibi yöneltilip Batı uygariık düzeyi- ne erişeceğimizi beklemekse, bunu belki içi- ne sindirenler olabilir, ama ben kendi adıma sindiremem." Beyaz Enerji operasyonu derin- leştikçe hop oturup' hop kalkanlar mızmızlanmaya başladılar. Operas- yonlar yüzünden iş yapılamaz olu- yormuş, bürokratlar resmi belgele- re imza atarken tirtir titriyormuş, devlet durmuş, musluklar akmaz olmuş filan... Enerji Yapı Yol-Sen Başkanı Cen- giz Faydalı ise yıllardır çığlık atar- casına ilgililere duyurmaya çalıştık- ları konuların bir bir soruşturma ko- nusu olmasından son derece mem- nun: "Kamuhizmeti olarakyürütül- mesi gereken enerji sektörü 16yıl- dırticarileştiriliyor, rantdağıtmaara- cına dönüştürülüyordu. Bütün bu geHşmelerinyolsuzluklaria sonuçlan- Enerji gerçekten beyazlatılmalı ması hiç de şaşırtıcı değil." Faydalı'ya göre enerji sektörü, özelleştirmenin her türlü yöntemi için bir deney tahtası oldu. Turnike sistemi mi istersin, yap-işlet mi, yap-işlet-devret mi, işletme hakkı devri mi, hepsi hepsi... Her uygu- lama milyarlarca dolarlık zarara uğ- ramış, ne gam... Cengiz Faydalı, ömeklerveriyor: "Sadeceyap-işlet modellerinde verilen alım garantisin- den dolayı şu anda TEAŞ 1 milyar dolar zarar ettirilmiştir. Bu uygula- ma 10 yıl daha devam ettirilirse za- rar 30 milyar dolan bulacak. İşlet- me hakk devirsözleşmesinin sözko- nusu olduğu AKTAŞ olayında kamu- nun zaran yaklaşık 600 trilyon lira. öteyandan, bakım-onanm hizmet- lerinin özelleştirilerek ehliyetsiz, bi- hkimsiz bir şirkete verilmesi sonu- cu Afşin-Elbistan Santralı'nda bir türbinin infilak etmesi 500 milyon dolara mal oldu. İşletme hakkı de- vir uygulamalan ile devletin vazgeç- tiği kaynak da 40 milyar dolan bu- luyor." Cengiz Faydalı, haklı olarak özel- leştirmelerin yolsuzluklan içinde ba- nndırdığının altını çiziyor ve sözü sorumlulara getiriyor: "Bu işin so- rumlusu, birinci derecede Enerji 6a- kanı Cumhur Ersümer'd/>: Diğer yandan, enerjide özelleştirme poli- tikalannı yaygınlaştıran, savunan, bu konuda karar alan, yasalar çı- kartan, imza atanlardayolsuzluklar- dan sorumludur." Enerji Yapı Yol Sendikası, şimdi- ye değin yapılan bütün ihateterin, im- zalanan sözleşmelerin, bütün özel- leştirme yöntem ve uygulamalannın tek tek incelenmesini, sonra da ye- ni, kamu yaranna bir enerji politika- sının oluşturulmasını öneriyor. Dev- letin resmi ajansınca da açıklanan sanık rfadelerindeki ilişkilere bakılır- sa, yapılması gereken de bu. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL Bir Emniyet Görevlisinin Gelecek Güvencesi Ben, 1968 yılı ocak ayında emniyet müdürlüğünde göre- ve başladım. 1985 yılı ekim ayında bir kadın görevli ola- rak, 21 yıl 11 ay çalıştıktan sonra emekli oldum. (Bizim meslekte her seneye üç ay yıpranma payı verilmektedir.) Lise mezunuyum. Emekli Sandığf ndan tarafıma 4. de- rece 1. kademeden ve 650 ek göstergeden, 21 yıl 11 ay hiz- jaıet Jtar^ıhğı emekli ayjjığı bağland,ı. Ancak, 5 Aralık 2000 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Lmekli Ssrndığt'nca bağ- lanan en düşük emekli aylığının yüzdeS.riik zamla 148 milyon 275 bin liraya çıkacağını bildiren bir haberi oku- duğumda, "en düşük maaşı mı alıyorum" diye tereddüt içinde kaldım. Şöyle ki, benim şu anda elime geçen üç ay- lık maaş 439 milyon 20 bin liradır. Yani ayda 146 milyon 340 bin lira aylık almaktayım. Lise mezunu, 21 yıl 11 ay hizmet yapmış bir emeklinin maaşının bu olamayacağını düşündüm. Zira, benden son- ra emekli olan ortaokul veya ilkokul mezunları daha faz- la maaş almaktadır. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok sevinirim. (A.E.) YAN1T: Emniyet Hizmetlerı Sınıfı, 657 sayılı Devlet Me- murlan Yasası'nın 36. maddesinde belirlenen on hizmet smı- fı içinde yer alır. "Bu sınıf, özel kanunlarına göre polis, ko- miser muavini, komiser, başkomiser, emniyet müfettişi, polis müfettişi, emniyet amiri ve emniyet müdürü sıfatını kazanmış emniyet mensubu memurlan kapsar." Emniyet görevlileri, çok zor ve çok tehlikeli koşullar altın- da çalışmakta olmalanna karşın, "maddi ve manevi" yön- den hak ettiklerini alamamaktadır. Lise çıkışlı bir kadın emniyet görevlisine, 21 yıl 11 ay hiz- metten sonra hesaplanan emekli aylığı. 5434 sayılı TC Emek- li Sandığı Yasası'nın 19. maddesine göre hesaplanan "alt sı- nır aylığının" da altındadır. 21 yıl 11 ay çalıştıktan sonra emekli olan emniyet görev- lisinin hesaplanan emekli aylığı: (1 Ocak 2001 'den geçerli olarak) Aylık Birimi Genel Ayİık Ek Gösterge Aylığı Kıdem Aylık Taban Aylık %40 Özel Tazminat Toplam Aylığa Esas 16.689^600 11.856.000 7.660.800 117.600.000 69.312.000 223.418.400 Aylık Oranı %71.92 %71.92 %71.92 %71.92 %71.92 Emekli Aylığı 12.002.604 8.526.440 L 5.509.392 84.574.000 49.846.880 160.459.316 TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 19'a göre hesapla- nan "alt sınır aylığı": (1 Ocak 2001 'den geçerli olarak) Aylık Birimi Genel Aylık Ek Gösterge Aylığı Kıdem Aylık Taban Aylık %40 Ozel Tazminat Toplam Aylığa Esas 9.484.800 0 9.120.000 ı 117.600.000 69.312.000 205.516.800 Aylık Oranı %80.00 %80.00 %80.00 %80.00 %80.00 Emekli Aybğı 7.587.840 0 . 7.296.000 94.080.000 55.449.600 164.413.440 Özet olarak, bir emniyet görevlisinin gelecek güvencesi olan emekli aylığı, en düşük emekli aylığı olan "alt sınır aylığı"mn da altına düştüğü için "alt sınır aylığı" olarak ödenmektedir. Durumumuz, emeklilik sistemimizdeki çe- lişki ve yanlışlara bir örnektir. HAYVANLAR ISMAIL GILGEÇ 6fcY ılr Y<* igulgec <ı yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCa turk.net HARBl SEMIH POROY semihporoyÇa yahoo.com CUNTON ĞÖR5Vİ \ KEDl LEVO APTÜLİKA (•BAi-IK' MAUK Oİ.UMMAZ. J KIRIKKALE 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1998/777 Karar No: 1999,258 Davacı Zahir Gündoğdu vekili Av. Döne Altınok tarafindan davalı Güngör Gündoğdu aleyhine mahkememize açılan şiddetli geçimsiz- lik nedeniyle boşanma davasının yapılan açık duruşması sonunda, Da\ anıızın davalısı olan ve Trabzon ıli, Merkez ilçe, Cilt 004, Kü- tük 168 sıra numarasında nüfusa kayıtlı bulunan ve Trabzon ili Hacı- kasun Mahallesi, Şehitbaba Sokak. No: 117'de oturmakta iken bu ad- resi terk ettiği ve semti meçhule gittiği. raahkememizde de yapılan tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Güngör Gün- doğdu'ya mahkeme karannın tebliğine karar verilmiştir. Davacı Zahir Gündoğdu ile davalı Güngör Gündoğdu'nun mahke- memizce boşanmalanna, küçük çocuk Mirat Gündoğdu'nun velayet hakkının davacı anneye verilmesine karar verilmiş olduğundan bu ila- nın yayın tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz edebileceği ve bu süre içerisinde temyiz edilmediği takdirde hükrnün kesinleşeceği ilan olunur. 11.1.2001 Basın: 2243 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22 Ocak 79C AJMTAMZ 7 YAPTIRAN İMMRATOR.. ttlt 'DA BUGÜhl, TÜfZK- HrısfT PEYl&İ İMPAKATVKLAAmbAN ŞAH CiHAhl, ?S YAftMOA ÖLOÛ. OMUN ZAMAUI, Det/C£TİU ALTTN ÇAĞI SAYIIMAKJADIG. Bûnuc&HAÇKLA seı/Diâieşi ıçıM, "mc MAHAL'APU Tüegeri »vnea&iK uHimjujAZLAe. AJZASINA eieM/frie. MÜMTAZ MAMAL.14. ÇOCUĞUNU DOĞU&JRKEM ÖLMÜf, 8ü OLAY ŞAH CiHAU't ÇOK ÜZMÜŞTÛ. M/MAe OLAGAK.ANADOUjl PAN, tOCA S/MAM'W Ö6R&JCİSİ Üsmr İSA ADLI B'R , » TÛRK ÇAĞIRILMIŞ, lA/fAAr YİRMİ 8İN İŞÇiNİkl 1 • - EMeĞİYLS OMSef Y/LPA 7AMAMLANA8rLMİŞTÎ. f~\_ TÛZee, OütJYA MıMAeuĞtMH BAŞYAPfTLA - A / YAZ ME/SAA&ZPSN YAPILAN TAC MAHAL 'İM KARŞlStfjA, KSM0İSİ fÇıN SİYAH M£fSME/S- P£M g/g 7İİG6E DÖŞÜNÜYO&DU• AHCAK, ı , GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Adana'da Bahar... 13 Ocak'ta Adana'daydım. Bol güneşli pınl pı- rıl bir hava. Takvim yapraklannda ocak yazıyor ol- masaydı kesinlikle baharı yaşadığımı sanacaktım. Ama bir başka bahar, asıl bahar Adana insanı- nın yüreğinde yaşıyordu. Bahann güzelliği ve ta- zeliği Adana insanının yüzüne vurmuş, gözlerinin içi ışıl ışıl parlıyor, insana gözleriyle gülüyordu. Böylesi insanlaria tıklım tıklım dolu büyük bir sa- londa bizler Türkiye'nin bağımsızlığı üzerine ko- nuşuyorduk. Adana-Koop ile Atatürkçü Düşün- ce Dernegi Adana Şubesi'nin ortaklaşa düzenle- dikleri "Atatürkve Tam Bağımsızlık" konulu etkin- liği Prof. Dr. Cevat Geray yönetiyor, Prof. Dr. Si- nan Sönmez ile Prof. Dr. Alparslan Işıklı ve ben konuşmacı olarak bulunuyorduk. Etkinliğin açılışında birer konuşma yapan ge- rek Adana-Koop Genel Başkanı Abdurrahman Özalp, gerekse ADD Şube Başkanı Akrf Kemal Akay özetle şu ortak tespitin üzerinde durdular: Türkiye'de, özellikle son yıllarda daha derin bir bi- çimde yaşanan bunalım ve kaosun temelinde ya- tan asıl neden, bağımsızlığımızdan verilen ödün- lerdir. Bu ödünlerin neler olduğu konuşmacıların ver- diği örneklerle daha da somutlanmış, örneğin Prof. Dr. Sinan Sönmez'in, bugüne değin özelleş- tirme işlemi tamamlanmış 161 işletme ya da ku- ruluştan elde edilen toplam gelir ancak 7 milyar dolan bulurken, devletin, hortumlanan üç banka nedeniyle uğradığı zararın 10 milyar dolan aştı- ğını belirtmesi, özelleştirme konusunda söylenen yalanlara verilen yanıt niteliğindeydi. Küreselleşmeyi çok az sayıda uluslararası dev finans odaklarının dünyayı yönetme ve sömürme projesi olarak tanımlayan Prof. Dr. Alparslan Işık- lı, buna karşı savaşımda ulusal bilinç ve örgütlen- menin önemini vurgulayan kapsamlı bir konuş- ma yaptı. Adana, Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi emper- yalist işgale karşı direnme ateşinin yandığı kent- lerimizin başında gelir. Eli silah tutanlarla küçük birlikler oluşturup, dağlara çekilip Fransızlara aman vermeyen çetelerin (gerilla) yurdudur Ada- na; bir bütün olarak Çukurova. Çukurova bunun da ötesinde Anadolu'da kapitalist üretim ilişkile- rine geçişte ilk sırayı alır. Osmanlı Türkiyesi'nde ilk elektrikTarsus'ta üretilmiştir. Tanmda (odunla çalışan) ilktraktörTarsus ovasında kullanılmış, sa- nayiye dönük ilk tanm üretimi (pamuk ekimi) yi- ne Çukurova'da gerçekleşmiştir. Bu nedenlerden olsa gerek Adana, bir bütün ola- rak Çukurova insanı bağnaz ve tutucu değildir. Em- peryalizmin gericiliğe ve irticaya tarih boyunca bu- laştıramadığı tek bölgedir burası desek, abartılı bir değeriendirme yapmış sayılmayız. Çukurova- lı kızınca eşini, dostunu, arkadaşını incitmemek için Tann'ya ya da dinsel öğelere küfreder. Hatta bu konuda bir öykü bile anlatılır: Çocuğun bin va- ra yoğa Allah'a küfredermiş. Bir bayram nama- zında biri ayağına basınca camide de AJIah'a küf- redince, çocttğu tanıyan imam, cami çıktşında gidip çocuğu babasına şikâyet etmiş. "Senin ço- cuk dün camiye geldi, çok iyi hoş da.. orda bile Allah'a küfretti" deyince hoca; babası, son dere- ce sakin bir biçimde: "Bilirim dinini bilmem ne yaptığım, küfreder" biçiminde yanıt vermiş. Bu Çukurova kültürünü anlatan tipik bir örnektir. Bunları neden anlattım. Üç saat süreyle yerle- rinden bile kıpırdamadan ve çoğunluğunu genç- lerin ve kadınlann oluşturduğu toplantıda izleyi- ciler gerek bağımsızlık ve gerekse küreselleşme konulannda büyük bir duyariılık içindeydiler. Özel- likle toplantının soru ve tartışma bölümünde ko- nuşmacılara "Ne yapmalı" sorusunu yöneltmiş- lerdi. Benim kendilerineverdiğim yanıt ise kısave tekti: Siyasallaşın. Derneklerie, sivil toplum kuru- luşları ile iktidar olunduğu dünyanın hiçbir yerin- de görülmemiştir. Toplantı bitiminde orta yaşlı bir izleyici yanıma yanaşıp "Gardaşım bu küreselleşme neymiş, bun- dan sonra Allah'a değil buna mı küfredelim" de- yince ikimizi de bir gülümseme aldı. Evet, gözle- rinin içl gülen Adanalılan, özellikle bağımsızlık ko- nusunda toplantı için gittiğim birçok yerden da- ha kararlı ve bilinçli gördüm (*). (*) Adana'da bu toplantının yapıldığı aynı gün Mer- sin'de Işçi Partisi'nin, Tarsus'ta Özgürtük ve Daya- nışma Partisi, HADEP ve Sosyalist İktidar Partisi platformunun değişik konu başlıklan altında düzen- ledikleri toplantılann da geniş katılımlı ve coşkulu geç- tiğini bana aktardılar. özetle Çukurova 'da siyaset ısın- maya başlamış. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLDANSAĞA: 1/ Bir kışinin doğum anında Güneş'in,geze- genlerin ve yıl- dızlann görelı konumunu gös- teren gök han- tası. 2/ Bitkısel kökenli bir yi- yeceğın ağızda ve damakta bı- raktıgı hoş ko- ku... "Erol—": Sinema oyun- cumuz. 3/ Elam kralh- ğınınbaşkenti... Yakanın 1 göğse doğru ınen devnk bölümü. 4/ Kişileştın- 2 len varhklara söz söylet- 3 me sanatı... Tıcaret eş- 4 yası. 5/Yararlanılan uy- 5 gun koşul. 6/ llave... g "Çalma, hırsızlık" an- lamında argo sözcük. II ' At, eşek gibi hayvanla- 8 rın tırnağı... Italya'nın 9 en uzun ınnağı. 8/ Kı- zıl tüylü bir av kuşu... Cerahat. 9/ Rakının aslan sütü, kömürün siyah ehnas, turizmin bacasız sanayi olarak ad- landmlmasındaki söz oyununa verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir yiyecek ya da içecekten sağlanan yarar. II Mev- ki, makam... Japon müziğine özgü telli bir çalgı. 3/ Si- lındir biçiminde hazu"lanmış et... "Eğil bir — öpeyim/ Ay karanlık görmezler" (Türkü). 4/ Kemiklerin yuvar- lak ucu... Antalya'nın bir ilçesi. 5/ Mısır'da en eski pi- ramitlerin bulunduğu arkeolojik alan. 6/ Bir yerden baş- ka bir yere aktarma. 7/ Bitkilerden elde edilen ılaçlar- la bir hastalığı iyileştirmek... Eski Mısır'da güneş tan- nsı. 8/ Uzun tüylü kalpak... Metal saplama. 9/ Kadın- lann omuzlannı örtmek için kullandıkları geniş atkı... "Aliye —": Oyuncumuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle