Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2001 PAZAR
4 HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Yaşar'ın Thildası...
Sevgili,
Cuma günü, avlusu tıklım tıkhm dolu olanTeş-
vikiye Camii'nde Yaşar Kemal zor ayakta du-
ruyordu.
Yaşar'ın Thildası gitmişti, ThiUJa'nın yaşamı-
nın da bir yansı yoktu artık. ' r-
'«'^ \
Thilda'yı tanıdığım günü çok iyi anffnsıyorûrrt,
31 Aralık1969.
Yaşar Kemal'e rastlamıştık Kulıs'te; o yılbaş*
hiçbir yere gitmeyecektik. Dev cısimli, çocuk
ruhlu, haşan huylu Yaşar Kemal, Mine ile beni,
o gece için evine davet etti.
Ikide bir birini kolundan tutup selamsız sa-
bahsız eve götürmesınden, Thilda'nın hiç hoş-
nut olmayacağını biliyordu koca Yaşar ve aym
huylara sahip olan ben, onun böyle davranır-
ken Thilda'nın canının sıkılmasından çekindiği-
ni, ama yine başka türlü yapamadığını da ken-
dimden biliyordum.
Thilda bizi çok sevecen ve sıcak karşıladı.
Hayatımın en unutulmaz yılbaşılarından birini
yaşadık hep birtikte.
Birkaç yıl sonraydı, aralarında Cemal Mada-
noğlu, Doğan Avcıoğlu, ilhami Soysal ve Ra-
If Ertem'in de bulunduğu bir grup arkadaş, 12
Mart'ın ağır günlerını tutuklu olarak Davutpaşa
Kışlası'nda geçiriyorduk.
Bir akşamüstü kapı açıldı, Thilda ile Yaşar Ke-
mal girdiler içeri ziyaretçi olarak.
Sofra kuruldu. Thilda'nın kıZartttğı ve henüz
soğumamış patamut tavaları yedik.
• • •
Bir süre önce, Thilda da tutuklu olarak ceza-
evinin zorunlu konuğuydu. Bu Thilda'nın, Ya-
şar'ı elinde olmayarak ilk yalnız bırakışıydı.
Yıllaryıllargeçti aradan, bir akşamüstü, Fran-
sız Sarayı'ndaki resepsiyonda çok keyifliydi
Thilda, cin tonigini içiyordu. Yaşar Kemal de
sanırım, kısa süren zarun perhizlerinden birini
uygulamak zorundaydı.
Tıpkı tövbekâr günahkârlar gibi, Yaşar Kemal
de Thilda'nın içkisine takmıştı. Oysa o hiçbir za-
man çok içmezdi. t4
"Aman Thilda çok içme!" diyordu.
Thilda ise kıkır kıkır gülüyordu.
"Roller değişti" diyordu, "O hep çok içti, bu
akşam sıra bende."
Yaşamım boyunca, çevresine böyle neşe sa-
çan, ölçüyü bir nebze bıle şaşırmayan bir ça-
kırkeyf görmedim.
Ama belki de, Thilda'ya değin en ilginç anı-
mı, hem onun hem de Yaşar Kemal'in gıyabın-
da yaşadım.
Her üçümüzün de yakın dostu, şimdiki kuşak-
lann adını bildiklerini sanmadığım, bir zaman-
ların müstesna dış politika yazarr, sonradan
kendisiyle aynı yolu tutmuş o|an Cumr^uriyet
okurlanmn yakından bildikleri, onun gibi müs-
tesna bir dış politika yazan olan Ergun Balcı'nın
ağabeyi, kültürü, zekâsı, mizahı ve içtenliği ile
hepimizin sevgisini toplamış olan Ibrahim
Çamlı bir gün,
"- Ali" demişti, "Yaşar'ı Ingılızce çevirisinden
okudum, büyük yazar olduğunu bir kez daha
anladım. Bir yazan iyi bir çeviri ile yabancı dil-
den okumak başka bir boyutunu da görmeyi
sağlıyor."
Çeviriyi yapan Thilda ıdi.
• • •
"Her başanlı erkeğin arkasında birkadın var-
dır" sözünde hem bir gerçek hem de bir garip-
lik bulurum. Çünkü öyle bir kadın erkeğin arka-
sında değil yanındadır. Thilda da, Yaşar Ke-
mal'in hep yanındaydı, kendisi bilhassa özen
gösterirdi, arkada duruyor gibi görünmeye. El-
li yıl boyunca böyle sürdü gitti bu ilişki.
Dört gün önce bu bıriıkteüğin fizıkı evresi bitti.
Cuma günü ayakta zor duruyordu Yaşar Ke-
mal.
Yaşar'ın Thildası gitti, Thilda'nın Yaşarı yalnız
ve sanki kendi variiğının yansını yitirmiş gibi ar-
tık.
ölüme inkisarın âlemi yok, ama şu kahrolası
yalnızlık olmasa... . » / 1 - .; ,.,<•;.,_ >
Arkodoşları için gÖTyoşı
Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağh Sanmsaklı
Köyü yakınlanna önceki gün düşen askeri
uçakta şehit olan 3 askeri pcrsonel. dün, 12.
Hava l laşhrma Ana Üs KomutanlığYnda
düzenlenen askeri törenle memleketlerine
gönderildL 12. Haya Ulaştırma Ana Üs
Komutanı Tuğgeneral Ömer İnak, törende, şehit
düşen askerierin sonsuza kadar gönüDerde
yaşayacağını söyledL Törene, şehit yakmlan,
Kayseri Valisi Nihat Canpolat, Garnizon
Komutanı Tümgeneral Süleyman Ankan ile
Emniyet Müdürü Bekir Tannkulu katıldı.
Törcn sırasında gözyaşlanna boğulan şehit
Hava Pilot Üsteğmen Okan Drvrik'in annesi
Nevin Divrik, şehit Hava Pilot Teğmen Murat
Orbay'ın annesi Fadime Orbay ve şehit
teğmenlerin arkadaşlan güçlükle ayakta
; durabildiler. (Fotoğraf. AA)
Yargısız iııfaz lıııkuk tanımıyor
Polisin cezayı da kendisinin uygulaması, AB'ye girme sürecindeki Türkiye'nin hukuk
devleti olma yönündeki adımlannm önünde önemli bir engel oluşturmayı sürdürüyor
ECEVİT KILIÇ / ÖZLEM GÜVEMLİ
Insanlann örgüt üyesi olduğuna "yarguun
değil, polisin karar vermesi ve aldığı karar doğ-
rultusunda cezayı da kendisinin uygulaması".
AB'ye girme sürecindekı Türkiye'nin hukuk
devleti olma yönündeki adımlannın önünde de
engel oluşturmaya devam ediyor. Yargısız in-
fazlarda "ölü ele geçirflenler" yalnızca ölürken
arkada bıraktıklan ve onlan sahiplenen yakın-
ları da hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı müca-
delelerinde yargısız infazlarla karşı karşıya ka-
lıyor. Kamuoyikgündeminde en çok yer alan
ve yargısız infaz olarak nitelenen bazı olaylar
özetle şöyle:
Tuzla: 1988 yılında yaşanan infaz, 12 Eylül
sonrasının ilk infazıydı. lsmail Hakkı Adah,
Kemal Soğukpınar, Fevzi Yalçuı ve Reha Şen
yaşamını yitırdi.
Perpa: 13 Ağustos 1993'te Perpa'da polis.
THKP-C/Dev-Sol üyesi olduklan gerekçesıy-
le Mehmet Salgın, Seüna ÇıÜak, Sabri Anlmİş,
HakanKasa ve MehmetAkyürek'i öldürdü. ts-
tanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan da-
vada aralannda Susurluk davası sanığı Ayhan
Çarkın'ın da bulunduğu dönemin Terörle Mü-
cadele Şube Müdürlüğü'nde görevli 6 polis me-
muru "Görev ifası sırasında faili beili olmaya-
cakşekikleyasalsaMinmasuurlanıuaşarakbir-
den fazia kişiyi ökrannek" suçundan 3'er yıl
10'ar ay 20'şer gün hapis cezasına çarptınl-
mıştı.
Hasanpaşa: Polisin yine örgüt üyesi olduk-
lan gerekçesiyle düzenlediği operasyonda Ha-
tke Dilek ve tsmail Oran yaşamını yitirdi. Ola-
yın ardından çatışmanın 20 saniye kadar sür-
düğü, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nin ça-
tışma yenne 10 dakika uzaklıkta olmasına kar-
şın cesetlerin hastaneye bir buçuk saat sonra gö-
türüldüğü ortaya çıkmıştı.
Çiftehavuzlar: Kadıköy'de Dev-Sol'a yöne-
lik 1992 yılında gerçekleştirilen operasyonda
DHKP/C örgütü lideri Dursun Karataş'ın eşi
Sabahat Karataş'uı da aralannda bulunduğu
21 kişi öldürüldü. Dönemin lstanbul Emniyet
Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Ib-
rahim Şahin ile 14 polis memurunun yargılan-
masına devam ediliyor.
SükymanÖrs'ünÖMürühnesi: Küçükköy'de
9 Haziran 1997 tarihinde bir kömürlükte öldü-
rülen Örs. 24 yaşındaydı. Örs'ün vücudundan
çıkanlan 48 kurşundan yedisinin polis memu-
ru Sami Şen'in silahından çıktığı belirlendi.
Irfan Ağdaş oUyı: 13 Mayıs 1996'daKurtu-
luş gazetesi satarken öldürüldü. Polislerin yar-
gılanmalanna devam ediliyor.
Atibeyköy katlianu: 1996 yılında polisin dü-
zenlediği operasyonda Senem Adah ve Muam-
med Kaya öldürüldü. Polis, yine öldürülenle-
rin "örgüt üyesi olduklannT iddia etmişti.
Ozkan Tekin'in öldürülmesi: Okmeyda-
nı'nda afiş asmak isteyen Tekin, polisler tara-
findan öldürüldü. Polis, olaydan sonra bilgi ve
görüntü almak isteyen basın mensuplannı da
tartaklayarak silah çekti. Bu yargısız infazdan
sonra Gaziosmanpaşa'da çevik kuvvet otobü-
süne silahlı saldın düzenlendi; iki polis ölürken
12 polis yaralandı.
Meclis'te kabul edilen şartla tahliyelerden sonra dışan çıkanlann birçoğu tekrar suç işliyor
Afla çıkanlar cbşarıyı sevmedi
• Cezaevinden afla çıkıp
yeniden suç işleyenlerin
arttığı belirtiliyor. Sadece
Istanbul'da oto hırsızlığı
yüzde 70 arttı.
ÖZKANGÜVEN
lstanbul Emniyet Müdürü Ka-
zun Abanoz, Şartla Salıverme ve
Cezalann Ertelenmesine Dair Ya-
sa'dan sonra kentte meydana gelen
otoJursızlığı suçunda yüzde 70 ar-
tış olduğunu söyledi. Istanbul'u
"cadı kazanma" benzeten ve "Bu
cam kazanına girdik. Ya cadılar
bizi lokma j apacak ya da biz onla-
n " diyen Abanoz, diğer suçlara
ilişkin ise bilgi vermedi. Ceza-
evinden afla çıkıp yeniden suç iş-
leyen insanlann sayısının her ge-
çen gün arttığı belirtiliyor.
Toplumun büyük çoğunlugu ta-
rafından istenmediği halde kabul
edilen Şartla Salıverme ve Ceza-
lann Ertelenmesine Dair Yasa'dan
'yârarlanarak dışan çtkan tutuklu
ve hükümlülerin bir bölümü. öz-
gürlüklerine kavuştuklan gün ye-
nı suçlar işlediler. Kimi hırsızlık,
kimi adam öldürme kimi de uyuş-
turucu satma suçlanndan tekrar
demir parmaklıklara döndüler. tş-
te birkaç örnek;
• 24 Aralık 2000 - Oto hırsızlı-
ğı nedeniyle cezaevinde yatan Ek-
rem Aytaş. şartlı tahliye olduğu
gece bir arkadaşıyla birlikte yine
oto hırsızlığı yaparken yakalandı.
23 yaşındaki Ekrem Aytaş 5. kez
cezaevine girdi.
• 28 Arahk 2000 - Eskişehir'de
HamzaKayacık (22). tahliye edil-
dikten sonra gittiği birahanede iç-
kı ıçtiği arkadaşını bıçakladı. Ya-
ralı olarak hastaneye kaldınlan
Berkant Çakıa "Birükte içiyor-
duk. Dışan çıkmca beni ayağun-
dan bıçakladı, sonra kaçtı. Niye
yaptı anlamadım" dedı.
• Yağma. yol kesme, uyuşturu-
cu suçlanndan sabıkah olan ve To-
kat Almus Cezaevi'nden tahliye
edilen Feridun Oruç, dışan çık-
tıktan bır süre sonra jandarmaya
eroin satarken yakalandı.
•21 yaşındaki Tank Tatar,
yolda yürürken kendısine çarpan
aynı yaştaki YdmazGüney'i af-
fetmedi. Tatar, yaşıtını kalbine
sapladığı bıçakla öldürdü.
l l l D r O t C S t O Kadmkunıluşlan^demokratikldtkOT^deriijeüyekaduüar"Hay-ataDönûş''
*• operasyonu sonrasutda yaşananlan balonhı bir gösteriyle protesto ettiler. Femi-
nist Kadın Çevresi, Pazartesi dergisi çahşanlan, 8 Mart Kadm Grubu, Üniversiteti Kadm Grubu, Jiyan Kadın
Kültürevi Jijin dergisi çahşanlan,Insan Haklan Dernegi,ÖDP'ye üye kadınlar dün öğk saatlcrinde İünel'deki
ÖDP binası önünde bir araya gddiler.
tt
Biz kadınlar, cezaevlerine yönetik operasyonlar sonrası yaşananlar ve ceza-
evterindeki kadmlar içinendişelenryonız'' dedikten soıu^"Endişefiyiz"yazıhbak)nlarıuçurdular.(UĞlJR DEMİR)
Kuskulu ölüm
Cici'nin katil
zanlısı
'merdivenler'
CAN HACIOĞLU
ESKİŞEHİR-Günaydın gazete-
si sahibi Mehmet Bekir Kutman-
gffl'i 23 Mayıs 1995 yılında öldür-
mek suçundan 30 yıl ağır hapis ce-
zası alan tbrabim Cici, Eskişehir
Özel Tip Cezaevi'nin "villa tipi
duMeks oda"sında ölü bulundu.
Odada 2 kişiyle kalan Ibrahim Ci-
ci'nin merdivenden düşerek öldü-
ğünü açıklayan Eskişehir Cumhu-
riyet Başsavcısı Ali T\ırna, "Olay
şüpheU. Yapılacak otopsiden sonra
durum ortaya çıkacak. İlk bakışta
yûksek tansiyon nedeniyle merdi-
venlerden düştüğü izlenimi \ar. An-
cak konuyu araştınyoruz" dedi.
Eyiülde muayene edilmişti
Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde
30 yıl ağır hapis cezasmı çeken "or-
ganize suç örgütü elebaşısı" lbra-
,jiim Cici, eylül aymda-Eskişehir
Devlet Hastanesi'ne getirilerek te-
peden tırnağa muayene edilmişti.
Cici'de yapılan check- up netice-
sinde herhangi bir hastalığa rastlan-
mamıştı.
Önceki gece 24.00 sıralannda
merdivenlerden yuvarlandığı ve o-
lay yerinde beyin kanaması sonucu
öldüğü açıklanan Cici'nin. 3 kişilik
dubleks odanın üst katında tek ba-
şına kaldığı, diğer iki mahkünıun
ise alt katta yattıkları öğrenildi.
Yarah tutuklular teda\i edümiyor
Cezaevleri operasyonundan sonra Edirne F Tipi Cezaevi'ne nakledilen Aslan Bahar'ın
annesi Nafiye Bahar, oğlunun ayağından vurulduğunu ve tedavi edilmediğini söylüyor
HATtCETUNCER
Nafiye Bahar
F tipi cezaevlerine karşı yapılan
ölüm orucu eylemlenni sona erdirmek
amacıyla gerçekleştirilen "HayataDö-
nûş" operasyonunun ardından bir ay-
dan fazla süre geçmesine karşın ölüm
orucundakiler eylemlerinin 94. günü-
ne girdı. Buca Kapalı Ceza ve Tutuke-
vi'nde süresiz açlık grevini sürdüren
36 tutuklu ve hükümlüden 4'ü eylem-
lenni "ölûm orucuna" çevirdi.
Tutuklu ve hükümlü aileleri ise hâlâ
yarah yakınlannın tedavi edilmediğin-
den yakınıyor. Edirne F Tipi Ceza-
evi'ndeki oğlu Aslan Bahar'ın operas-
yonda ayağından vurulduğunu anlatan
annesi Nafiye Bahar, "Oğlumun yara-
sı tedavi edümiyor. Kangren olmasın-
dan korkuyoruz" dedi.
Nafiye Bahar, F tipi cezaevlerinin
açıhnaması için mücadele eden anne-
lerden biri. Bir cumartesi günü Gala-
tasaray'da yapılan protesto gösterisin-
de gözaltına ahnmış.
Ifade verirken "Eyleme kankhn mı"
sorusunu "Oradan geçiyordum" yeri-
ne "Evet kaükhm, oğhım için kaakhm.
Ftipi cezaevleri kapatüsm" diye yanıt-
lamış. Ankara'da Sincan F Tipi Ceza-
evi'ni gezen aileler arasmda yer alan
Nafiye Bahar, "Biz gördük orasınm na-
sd bir yer olduğunu. Tek başına kalabi-
ür mi insan?" diye soruyor.
4 kaülım daha
Izmir Büromuz'un haberine göre Iz-
mir Barosu Cezaevi Komisyonu Izle-
me heyetinden bir grup avukat, Buca
Kapalı Ceza ve Tutukev i'ne giderek tu-
tuklu ve hükümlülerle görüştü. Heyet
görüşme sonrasında yaptığıaçıklama-
da, Turan Ustabaş, Kenan Dmli, Özgür
Kıbç,ABÇamyar'ın ölüm orucuna baş-
ladığını söyledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Bir intemet gazetesini rasgele aç-
tım. Toplumdaki ruh halini yansıtan
tepkileri öğrenmek istedim. "Şahi-
nim" kod adlı bir yurttaş şöyle yazı-
yor: "Hatırtar mısınız; bundan 7sene
önce Ermenistan'da bır deprem ol-
muştu. Bizim devletimizin bazı işgü-
zarian da, o depremde Ermenistan'a
ilaç, gıda ve para yardımı için ne la-
zımsa yapmışlardı! Ama, Mersin LJ-
manı'ndaki boşaltma işçileri de, Er-
menistan 'a gidecek olan unlan gemi-
lerden boşaltmamıştı. Yine o işgüzar
kuş beyinli yöneticiler o işçiler hak-
kında soruşturma açtırmıştı. O işçi-
lerin bazılan işinden olmuştu. Bir de
bu kararacayip savunulmuştu. Denil-
mişti ki Atatürk'ün 'Yurtta sulh ci-
handa sulh' ilkesine ters düşen bir
eylemdir. Şimdi bizim devlet büyük-
lerimiz ve hâlâ Demirel'in ardından
yalakalıkyapanlarhıç Fransızlara kız-
masınlar. 'Yurtta sulh, cihanda sulh'u
şimdi 50 kişiyle 65 milyona dayadı-
lar. Biz hâlâ Ermenistan hava korido-
runu kontrol edemiyoruz. Frans/z
mallannı boykot etsen ne oluri"
Bir büyük ınternet sitesinde bir
yurttaşın yazdıklan bunlar. Bir kısım
Biraz Akıl, Biraz Sağduyu
küfürlü bölümleri de çıkarmak zonon-
da kaldım. Bir başka yurttaş ise şun-
lan kaleme almış: "Evet biz Ermeni-
leri katlettik... Ama hangi tarih Avru-
pa'nın ki kadar kara. '100 yıl', '30 yıl
savaşlan' hangi coğrafyada olmuş?
Afrika'da, Gûneydoğu Asya'da han-
gi medeniyetler ve milletler katliam
yapmış? Bizim çokpopüler ve ente-
lektüel, ama çok da basiretsiz Dışiş-
lerimiz bu sorulan sorma ve gerekli
platforma taşıma becerisi göstere-
miyorlar. Türk tarihi gurur duyulacak
insaniyetlerie dolu."
Tepki sürüyorve giderek ekonomik
boyutlar kazanıyor. Yine yurttaşlan-
mıza dönelim: Birkere daha gördûk
ki, Avrupa bizi istemiyor. Bu olaykar-
şısında etkili bir tepki gösterelim. Bü-
yük elçiliklere siyah çelenk koymak-
la bu iş olmaz. Haydi Atatürk milliyet-
çisi Türk halkı, Fransız mallannı boy-
kot ederek mallan ceza/and/ra/ım."
Boykot fikri daha da somutlaşarak
sürüyor "Bence Türkiye'deki Fransız
ürünlerini boykot etmekle kalmaya-
lım; Peugeot, Lacoste, Carrefour gi-
bi Fransız mallanna gidip Ermenis-
tan'a yatınm yapmalannı tavsiye ede-
lim..." Bu arada biraz daha ihtiyatJı
olanlardadikkatçekiyor "Boykot ya-
pılacaksa eğer, Fransız hükümetine
yapılmalıdır. Fransa halkınazarargel-
meyecek şekilde, suçlu olan hükü-
mettir, halkdeğil."
•••
Rasgele yaptğım bu aktarmalar, şu
andaki toplumsal ruh halini gözler
önüne seriyor. Bunun sağlıklı oldu-
öunu söyleyebilir miyiz? Ocalan'ın
Italya'da bulunduğu sırada yine ben-
zer bir hava doğmuş ve bu tepki
medya ve hükümet tarafından da bir
ölçüde körüklenmişti. O yıl Türkiye
turizmi, tarihinin en düşük noktasına
gelmişti. Hâlâ turizm o çöküntünün
yaralannı sarabilmiş değil.
Fransız Meclisi'nde 52 milletvekili
tarafından "Ermeni soykınmı"n\n res-
men kabul edilmesi, gereksiz ve an-
lamsız bir siyasi karardır. Siyasi tari-
hin konusu olan bir olayı, 85 yıl son-
ra gündeme getirmek ve bu konuda
parlamentoda karar almak, belli ki
bazı hesaplann sonucudur. Bu, siya-
si bir karar olduğuna göre onunla si-
yasi platformda hesaplaşılması ge-
rekir.
Şimdi Fransız mallan boykot edil-
meye kalkışılryor. Daha önce de Av-
rupa Parlamentosu'ndan benzer bir
karar çıkmıştı. Yann Itatyan ve Alman
Parlamentosu'ndan da benzer karar-
lar çıkarsa ne yapılacak? ABD Sena-
tosu az kalsın kabul ediyordu, o za-
man ne olacaktı?
Yurttaşlann duygusal ve öfkeli tav-
n masum görülebilir, ama siyaset ya-
panlann, düşünenlerin kaba milliyet-
çiliği körükleyen tutumdan sakınma-
lan gerekir. "öfkeyle oturan, zaraıia
kalkar" diye bir atasözü var. Bu kez
yine benzer bir anlamstzltğa kapılma
tehlikesiyle karşı karşıyayız. Siyaset-
çilerin ve gazetecilerin bu kez hiç ol-
mazsa aklıselim içinde davranması
gerekir.
Italya'ya karşı gösterilen ilkel tep-
kiler günlerce dünya TV'lerinin gün-
deminden düşmedi. Türklerin barbar
olduğunun propagandasırıyapanlar,
bu görüntülerden çok yararlandılar.
O yıl, Türkiye bir korku ülkesi gibi yan-
sıtıldı. Benzer bir ruh halire yeniden
giriliyor. Sonunda, kötü izer bırakan
bir rüzgâr gelip geçiyor. Dt/elim şim-
di Fransız mallan boykot edildi. N e
zamana kadar? Aynca zaten büyük
birsıkıntı içinde olan ekoncmiye böy-
le bir boykot daha yıkıcı etkiler y a p -
mayacak mı?
Basit ve ucuz milliyetçilk, prim y a -
pabilir. Sıradan yurttaşlar bu türden
kışkırtıcılıklann peşine düş*ihrler. Ya
sonrası? Unutmayalım ki, bu ülkede
bir 6-7 Eylül yaşandı. Oi binlerce
azınlık yurttaşın mallan ysğmalandı,
evleri işyerleri yakılıp yıkılıp^ahrip edil-
di. O günterden bugünlere "ürkiye'nin
bundan bir şey kazandığın nddia e d e -
bilir miyiz? Bu eylemlerin bir devlet
provokasyonu olduğu da iaha son—
ra ortaya çıktı.
Sryasetçilere, kamuoyunu oluştu—
ran tüm çevrelere, "Birazakıl, biraz
sağduyu lütfen" demekterbaşka ak—
lımıza bir şey gelmiyor...