17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2001 PAZAR 4 HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Yaşar'ın Thildası... Sevgili, Cuma günü, avlusu tıklım tıkhm dolu olanTeş- vikiye Camii'nde Yaşar Kemal zor ayakta du- ruyordu. Yaşar'ın Thildası gitmişti, ThiUJa'nın yaşamı- nın da bir yansı yoktu artık. ' r- '«'^ \ Thilda'yı tanıdığım günü çok iyi anffnsıyorûrrt, 31 Aralık1969. Yaşar Kemal'e rastlamıştık Kulıs'te; o yılbaş* hiçbir yere gitmeyecektik. Dev cısimli, çocuk ruhlu, haşan huylu Yaşar Kemal, Mine ile beni, o gece için evine davet etti. Ikide bir birini kolundan tutup selamsız sa- bahsız eve götürmesınden, Thilda'nın hiç hoş- nut olmayacağını biliyordu koca Yaşar ve aym huylara sahip olan ben, onun böyle davranır- ken Thilda'nın canının sıkılmasından çekindiği- ni, ama yine başka türlü yapamadığını da ken- dimden biliyordum. Thilda bizi çok sevecen ve sıcak karşıladı. Hayatımın en unutulmaz yılbaşılarından birini yaşadık hep birtikte. Birkaç yıl sonraydı, aralarında Cemal Mada- noğlu, Doğan Avcıoğlu, ilhami Soysal ve Ra- If Ertem'in de bulunduğu bir grup arkadaş, 12 Mart'ın ağır günlerını tutuklu olarak Davutpaşa Kışlası'nda geçiriyorduk. Bir akşamüstü kapı açıldı, Thilda ile Yaşar Ke- mal girdiler içeri ziyaretçi olarak. Sofra kuruldu. Thilda'nın kıZartttğı ve henüz soğumamış patamut tavaları yedik. • • • Bir süre önce, Thilda da tutuklu olarak ceza- evinin zorunlu konuğuydu. Bu Thilda'nın, Ya- şar'ı elinde olmayarak ilk yalnız bırakışıydı. Yıllaryıllargeçti aradan, bir akşamüstü, Fran- sız Sarayı'ndaki resepsiyonda çok keyifliydi Thilda, cin tonigini içiyordu. Yaşar Kemal de sanırım, kısa süren zarun perhizlerinden birini uygulamak zorundaydı. Tıpkı tövbekâr günahkârlar gibi, Yaşar Kemal de Thilda'nın içkisine takmıştı. Oysa o hiçbir za- man çok içmezdi. t4 "Aman Thilda çok içme!" diyordu. Thilda ise kıkır kıkır gülüyordu. "Roller değişti" diyordu, "O hep çok içti, bu akşam sıra bende." Yaşamım boyunca, çevresine böyle neşe sa- çan, ölçüyü bir nebze bıle şaşırmayan bir ça- kırkeyf görmedim. Ama belki de, Thilda'ya değin en ilginç anı- mı, hem onun hem de Yaşar Kemal'in gıyabın- da yaşadım. Her üçümüzün de yakın dostu, şimdiki kuşak- lann adını bildiklerini sanmadığım, bir zaman- ların müstesna dış politika yazarr, sonradan kendisiyle aynı yolu tutmuş o|an Cumr^uriyet okurlanmn yakından bildikleri, onun gibi müs- tesna bir dış politika yazan olan Ergun Balcı'nın ağabeyi, kültürü, zekâsı, mizahı ve içtenliği ile hepimizin sevgisini toplamış olan Ibrahim Çamlı bir gün, "- Ali" demişti, "Yaşar'ı Ingılızce çevirisinden okudum, büyük yazar olduğunu bir kez daha anladım. Bir yazan iyi bir çeviri ile yabancı dil- den okumak başka bir boyutunu da görmeyi sağlıyor." Çeviriyi yapan Thilda ıdi. • • • "Her başanlı erkeğin arkasında birkadın var- dır" sözünde hem bir gerçek hem de bir garip- lik bulurum. Çünkü öyle bir kadın erkeğin arka- sında değil yanındadır. Thilda da, Yaşar Ke- mal'in hep yanındaydı, kendisi bilhassa özen gösterirdi, arkada duruyor gibi görünmeye. El- li yıl boyunca böyle sürdü gitti bu ilişki. Dört gün önce bu bıriıkteüğin fizıkı evresi bitti. Cuma günü ayakta zor duruyordu Yaşar Ke- mal. Yaşar'ın Thildası gitti, Thilda'nın Yaşarı yalnız ve sanki kendi variiğının yansını yitirmiş gibi ar- tık. ölüme inkisarın âlemi yok, ama şu kahrolası yalnızlık olmasa... . » / 1 - .; ,.,<•;.,_ > Arkodoşları için gÖTyoşı Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağh Sanmsaklı Köyü yakınlanna önceki gün düşen askeri uçakta şehit olan 3 askeri pcrsonel. dün, 12. Hava l laşhrma Ana Üs KomutanlığYnda düzenlenen askeri törenle memleketlerine gönderildL 12. Haya Ulaştırma Ana Üs Komutanı Tuğgeneral Ömer İnak, törende, şehit düşen askerierin sonsuza kadar gönüDerde yaşayacağını söyledL Törene, şehit yakmlan, Kayseri Valisi Nihat Canpolat, Garnizon Komutanı Tümgeneral Süleyman Ankan ile Emniyet Müdürü Bekir Tannkulu katıldı. Törcn sırasında gözyaşlanna boğulan şehit Hava Pilot Üsteğmen Okan Drvrik'in annesi Nevin Divrik, şehit Hava Pilot Teğmen Murat Orbay'ın annesi Fadime Orbay ve şehit teğmenlerin arkadaşlan güçlükle ayakta ; durabildiler. (Fotoğraf. AA) Yargısız iııfaz lıııkuk tanımıyor Polisin cezayı da kendisinin uygulaması, AB'ye girme sürecindeki Türkiye'nin hukuk devleti olma yönündeki adımlannm önünde önemli bir engel oluşturmayı sürdürüyor ECEVİT KILIÇ / ÖZLEM GÜVEMLİ Insanlann örgüt üyesi olduğuna "yarguun değil, polisin karar vermesi ve aldığı karar doğ- rultusunda cezayı da kendisinin uygulaması". AB'ye girme sürecindekı Türkiye'nin hukuk devleti olma yönündeki adımlannın önünde de engel oluşturmaya devam ediyor. Yargısız in- fazlarda "ölü ele geçirflenler" yalnızca ölürken arkada bıraktıklan ve onlan sahiplenen yakın- ları da hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı müca- delelerinde yargısız infazlarla karşı karşıya ka- lıyor. Kamuoyikgündeminde en çok yer alan ve yargısız infaz olarak nitelenen bazı olaylar özetle şöyle: Tuzla: 1988 yılında yaşanan infaz, 12 Eylül sonrasının ilk infazıydı. lsmail Hakkı Adah, Kemal Soğukpınar, Fevzi Yalçuı ve Reha Şen yaşamını yitırdi. Perpa: 13 Ağustos 1993'te Perpa'da polis. THKP-C/Dev-Sol üyesi olduklan gerekçesıy- le Mehmet Salgın, Seüna ÇıÜak, Sabri Anlmİş, HakanKasa ve MehmetAkyürek'i öldürdü. ts- tanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan da- vada aralannda Susurluk davası sanığı Ayhan Çarkın'ın da bulunduğu dönemin Terörle Mü- cadele Şube Müdürlüğü'nde görevli 6 polis me- muru "Görev ifası sırasında faili beili olmaya- cakşekikleyasalsaMinmasuurlanıuaşarakbir- den fazia kişiyi ökrannek" suçundan 3'er yıl 10'ar ay 20'şer gün hapis cezasına çarptınl- mıştı. Hasanpaşa: Polisin yine örgüt üyesi olduk- lan gerekçesiyle düzenlediği operasyonda Ha- tke Dilek ve tsmail Oran yaşamını yitirdi. Ola- yın ardından çatışmanın 20 saniye kadar sür- düğü, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nin ça- tışma yenne 10 dakika uzaklıkta olmasına kar- şın cesetlerin hastaneye bir buçuk saat sonra gö- türüldüğü ortaya çıkmıştı. Çiftehavuzlar: Kadıköy'de Dev-Sol'a yöne- lik 1992 yılında gerçekleştirilen operasyonda DHKP/C örgütü lideri Dursun Karataş'ın eşi Sabahat Karataş'uı da aralannda bulunduğu 21 kişi öldürüldü. Dönemin lstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Ib- rahim Şahin ile 14 polis memurunun yargılan- masına devam ediliyor. SükymanÖrs'ünÖMürühnesi: Küçükköy'de 9 Haziran 1997 tarihinde bir kömürlükte öldü- rülen Örs. 24 yaşındaydı. Örs'ün vücudundan çıkanlan 48 kurşundan yedisinin polis memu- ru Sami Şen'in silahından çıktığı belirlendi. Irfan Ağdaş oUyı: 13 Mayıs 1996'daKurtu- luş gazetesi satarken öldürüldü. Polislerin yar- gılanmalanna devam ediliyor. Atibeyköy katlianu: 1996 yılında polisin dü- zenlediği operasyonda Senem Adah ve Muam- med Kaya öldürüldü. Polis, yine öldürülenle- rin "örgüt üyesi olduklannT iddia etmişti. Ozkan Tekin'in öldürülmesi: Okmeyda- nı'nda afiş asmak isteyen Tekin, polisler tara- findan öldürüldü. Polis, olaydan sonra bilgi ve görüntü almak isteyen basın mensuplannı da tartaklayarak silah çekti. Bu yargısız infazdan sonra Gaziosmanpaşa'da çevik kuvvet otobü- süne silahlı saldın düzenlendi; iki polis ölürken 12 polis yaralandı. Meclis'te kabul edilen şartla tahliyelerden sonra dışan çıkanlann birçoğu tekrar suç işliyor Afla çıkanlar cbşarıyı sevmedi • Cezaevinden afla çıkıp yeniden suç işleyenlerin arttığı belirtiliyor. Sadece Istanbul'da oto hırsızlığı yüzde 70 arttı. ÖZKANGÜVEN lstanbul Emniyet Müdürü Ka- zun Abanoz, Şartla Salıverme ve Cezalann Ertelenmesine Dair Ya- sa'dan sonra kentte meydana gelen otoJursızlığı suçunda yüzde 70 ar- tış olduğunu söyledi. Istanbul'u "cadı kazanma" benzeten ve "Bu cam kazanına girdik. Ya cadılar bizi lokma j apacak ya da biz onla- n " diyen Abanoz, diğer suçlara ilişkin ise bilgi vermedi. Ceza- evinden afla çıkıp yeniden suç iş- leyen insanlann sayısının her ge- çen gün arttığı belirtiliyor. Toplumun büyük çoğunlugu ta- rafından istenmediği halde kabul edilen Şartla Salıverme ve Ceza- lann Ertelenmesine Dair Yasa'dan 'yârarlanarak dışan çtkan tutuklu ve hükümlülerin bir bölümü. öz- gürlüklerine kavuştuklan gün ye- nı suçlar işlediler. Kimi hırsızlık, kimi adam öldürme kimi de uyuş- turucu satma suçlanndan tekrar demir parmaklıklara döndüler. tş- te birkaç örnek; • 24 Aralık 2000 - Oto hırsızlı- ğı nedeniyle cezaevinde yatan Ek- rem Aytaş. şartlı tahliye olduğu gece bir arkadaşıyla birlikte yine oto hırsızlığı yaparken yakalandı. 23 yaşındaki Ekrem Aytaş 5. kez cezaevine girdi. • 28 Arahk 2000 - Eskişehir'de HamzaKayacık (22). tahliye edil- dikten sonra gittiği birahanede iç- kı ıçtiği arkadaşını bıçakladı. Ya- ralı olarak hastaneye kaldınlan Berkant Çakıa "Birükte içiyor- duk. Dışan çıkmca beni ayağun- dan bıçakladı, sonra kaçtı. Niye yaptı anlamadım" dedı. • Yağma. yol kesme, uyuşturu- cu suçlanndan sabıkah olan ve To- kat Almus Cezaevi'nden tahliye edilen Feridun Oruç, dışan çık- tıktan bır süre sonra jandarmaya eroin satarken yakalandı. •21 yaşındaki Tank Tatar, yolda yürürken kendısine çarpan aynı yaştaki YdmazGüney'i af- fetmedi. Tatar, yaşıtını kalbine sapladığı bıçakla öldürdü. l l l D r O t C S t O Kadmkunıluşlan^demokratikldtkOT^deriijeüyekaduüar"Hay-ataDönûş'' *• operasyonu sonrasutda yaşananlan balonhı bir gösteriyle protesto ettiler. Femi- nist Kadın Çevresi, Pazartesi dergisi çahşanlan, 8 Mart Kadm Grubu, Üniversiteti Kadm Grubu, Jiyan Kadın Kültürevi Jijin dergisi çahşanlan,Insan Haklan Dernegi,ÖDP'ye üye kadınlar dün öğk saatlcrinde İünel'deki ÖDP binası önünde bir araya gddiler. tt Biz kadınlar, cezaevlerine yönetik operasyonlar sonrası yaşananlar ve ceza- evterindeki kadmlar içinendişelenryonız'' dedikten soıu^"Endişefiyiz"yazıhbak)nlarıuçurdular.(UĞlJR DEMİR) Kuskulu ölüm Cici'nin katil zanlısı 'merdivenler' CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR-Günaydın gazete- si sahibi Mehmet Bekir Kutman- gffl'i 23 Mayıs 1995 yılında öldür- mek suçundan 30 yıl ağır hapis ce- zası alan tbrabim Cici, Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nin "villa tipi duMeks oda"sında ölü bulundu. Odada 2 kişiyle kalan Ibrahim Ci- ci'nin merdivenden düşerek öldü- ğünü açıklayan Eskişehir Cumhu- riyet Başsavcısı Ali T\ırna, "Olay şüpheU. Yapılacak otopsiden sonra durum ortaya çıkacak. İlk bakışta yûksek tansiyon nedeniyle merdi- venlerden düştüğü izlenimi \ar. An- cak konuyu araştınyoruz" dedi. Eyiülde muayene edilmişti Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde 30 yıl ağır hapis cezasmı çeken "or- ganize suç örgütü elebaşısı" lbra- ,jiim Cici, eylül aymda-Eskişehir Devlet Hastanesi'ne getirilerek te- peden tırnağa muayene edilmişti. Cici'de yapılan check- up netice- sinde herhangi bir hastalığa rastlan- mamıştı. Önceki gece 24.00 sıralannda merdivenlerden yuvarlandığı ve o- lay yerinde beyin kanaması sonucu öldüğü açıklanan Cici'nin. 3 kişilik dubleks odanın üst katında tek ba- şına kaldığı, diğer iki mahkünıun ise alt katta yattıkları öğrenildi. Yarah tutuklular teda\i edümiyor Cezaevleri operasyonundan sonra Edirne F Tipi Cezaevi'ne nakledilen Aslan Bahar'ın annesi Nafiye Bahar, oğlunun ayağından vurulduğunu ve tedavi edilmediğini söylüyor HATtCETUNCER Nafiye Bahar F tipi cezaevlerine karşı yapılan ölüm orucu eylemlenni sona erdirmek amacıyla gerçekleştirilen "HayataDö- nûş" operasyonunun ardından bir ay- dan fazla süre geçmesine karşın ölüm orucundakiler eylemlerinin 94. günü- ne girdı. Buca Kapalı Ceza ve Tutuke- vi'nde süresiz açlık grevini sürdüren 36 tutuklu ve hükümlüden 4'ü eylem- lenni "ölûm orucuna" çevirdi. Tutuklu ve hükümlü aileleri ise hâlâ yarah yakınlannın tedavi edilmediğin- den yakınıyor. Edirne F Tipi Ceza- evi'ndeki oğlu Aslan Bahar'ın operas- yonda ayağından vurulduğunu anlatan annesi Nafiye Bahar, "Oğlumun yara- sı tedavi edümiyor. Kangren olmasın- dan korkuyoruz" dedi. Nafiye Bahar, F tipi cezaevlerinin açıhnaması için mücadele eden anne- lerden biri. Bir cumartesi günü Gala- tasaray'da yapılan protesto gösterisin- de gözaltına ahnmış. Ifade verirken "Eyleme kankhn mı" sorusunu "Oradan geçiyordum" yeri- ne "Evet kaükhm, oğhım için kaakhm. Ftipi cezaevleri kapatüsm" diye yanıt- lamış. Ankara'da Sincan F Tipi Ceza- evi'ni gezen aileler arasmda yer alan Nafiye Bahar, "Biz gördük orasınm na- sd bir yer olduğunu. Tek başına kalabi- ür mi insan?" diye soruyor. 4 kaülım daha Izmir Büromuz'un haberine göre Iz- mir Barosu Cezaevi Komisyonu Izle- me heyetinden bir grup avukat, Buca Kapalı Ceza ve Tutukev i'ne giderek tu- tuklu ve hükümlülerle görüştü. Heyet görüşme sonrasında yaptığıaçıklama- da, Turan Ustabaş, Kenan Dmli, Özgür Kıbç,ABÇamyar'ın ölüm orucuna baş- ladığını söyledi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bir intemet gazetesini rasgele aç- tım. Toplumdaki ruh halini yansıtan tepkileri öğrenmek istedim. "Şahi- nim" kod adlı bir yurttaş şöyle yazı- yor: "Hatırtar mısınız; bundan 7sene önce Ermenistan'da bır deprem ol- muştu. Bizim devletimizin bazı işgü- zarian da, o depremde Ermenistan'a ilaç, gıda ve para yardımı için ne la- zımsa yapmışlardı! Ama, Mersin LJ- manı'ndaki boşaltma işçileri de, Er- menistan 'a gidecek olan unlan gemi- lerden boşaltmamıştı. Yine o işgüzar kuş beyinli yöneticiler o işçiler hak- kında soruşturma açtırmıştı. O işçi- lerin bazılan işinden olmuştu. Bir de bu kararacayip savunulmuştu. Denil- mişti ki Atatürk'ün 'Yurtta sulh ci- handa sulh' ilkesine ters düşen bir eylemdir. Şimdi bizim devlet büyük- lerimiz ve hâlâ Demirel'in ardından yalakalıkyapanlarhıç Fransızlara kız- masınlar. 'Yurtta sulh, cihanda sulh'u şimdi 50 kişiyle 65 milyona dayadı- lar. Biz hâlâ Ermenistan hava korido- runu kontrol edemiyoruz. Frans/z mallannı boykot etsen ne oluri" Bir büyük ınternet sitesinde bir yurttaşın yazdıklan bunlar. Bir kısım Biraz Akıl, Biraz Sağduyu küfürlü bölümleri de çıkarmak zonon- da kaldım. Bir başka yurttaş ise şun- lan kaleme almış: "Evet biz Ermeni- leri katlettik... Ama hangi tarih Avru- pa'nın ki kadar kara. '100 yıl', '30 yıl savaşlan' hangi coğrafyada olmuş? Afrika'da, Gûneydoğu Asya'da han- gi medeniyetler ve milletler katliam yapmış? Bizim çokpopüler ve ente- lektüel, ama çok da basiretsiz Dışiş- lerimiz bu sorulan sorma ve gerekli platforma taşıma becerisi göstere- miyorlar. Türk tarihi gurur duyulacak insaniyetlerie dolu." Tepki sürüyorve giderek ekonomik boyutlar kazanıyor. Yine yurttaşlan- mıza dönelim: Birkere daha gördûk ki, Avrupa bizi istemiyor. Bu olaykar- şısında etkili bir tepki gösterelim. Bü- yük elçiliklere siyah çelenk koymak- la bu iş olmaz. Haydi Atatürk milliyet- çisi Türk halkı, Fransız mallannı boy- kot ederek mallan ceza/and/ra/ım." Boykot fikri daha da somutlaşarak sürüyor "Bence Türkiye'deki Fransız ürünlerini boykot etmekle kalmaya- lım; Peugeot, Lacoste, Carrefour gi- bi Fransız mallanna gidip Ermenis- tan'a yatınm yapmalannı tavsiye ede- lim..." Bu arada biraz daha ihtiyatJı olanlardadikkatçekiyor "Boykot ya- pılacaksa eğer, Fransız hükümetine yapılmalıdır. Fransa halkınazarargel- meyecek şekilde, suçlu olan hükü- mettir, halkdeğil." ••• Rasgele yaptğım bu aktarmalar, şu andaki toplumsal ruh halini gözler önüne seriyor. Bunun sağlıklı oldu- öunu söyleyebilir miyiz? Ocalan'ın Italya'da bulunduğu sırada yine ben- zer bir hava doğmuş ve bu tepki medya ve hükümet tarafından da bir ölçüde körüklenmişti. O yıl Türkiye turizmi, tarihinin en düşük noktasına gelmişti. Hâlâ turizm o çöküntünün yaralannı sarabilmiş değil. Fransız Meclisi'nde 52 milletvekili tarafından "Ermeni soykınmı"n\n res- men kabul edilmesi, gereksiz ve an- lamsız bir siyasi karardır. Siyasi tari- hin konusu olan bir olayı, 85 yıl son- ra gündeme getirmek ve bu konuda parlamentoda karar almak, belli ki bazı hesaplann sonucudur. Bu, siya- si bir karar olduğuna göre onunla si- yasi platformda hesaplaşılması ge- rekir. Şimdi Fransız mallan boykot edil- meye kalkışılryor. Daha önce de Av- rupa Parlamentosu'ndan benzer bir karar çıkmıştı. Yann Itatyan ve Alman Parlamentosu'ndan da benzer karar- lar çıkarsa ne yapılacak? ABD Sena- tosu az kalsın kabul ediyordu, o za- man ne olacaktı? Yurttaşlann duygusal ve öfkeli tav- n masum görülebilir, ama siyaset ya- panlann, düşünenlerin kaba milliyet- çiliği körükleyen tutumdan sakınma- lan gerekir. "öfkeyle oturan, zaraıia kalkar" diye bir atasözü var. Bu kez yine benzer bir anlamstzltğa kapılma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Siyaset- çilerin ve gazetecilerin bu kez hiç ol- mazsa aklıselim içinde davranması gerekir. Italya'ya karşı gösterilen ilkel tep- kiler günlerce dünya TV'lerinin gün- deminden düşmedi. Türklerin barbar olduğunun propagandasırıyapanlar, bu görüntülerden çok yararlandılar. O yıl, Türkiye bir korku ülkesi gibi yan- sıtıldı. Benzer bir ruh halire yeniden giriliyor. Sonunda, kötü izer bırakan bir rüzgâr gelip geçiyor. Dt/elim şim- di Fransız mallan boykot edildi. N e zamana kadar? Aynca zaten büyük birsıkıntı içinde olan ekoncmiye böy- le bir boykot daha yıkıcı etkiler y a p - mayacak mı? Basit ve ucuz milliyetçilk, prim y a - pabilir. Sıradan yurttaşlar bu türden kışkırtıcılıklann peşine düş*ihrler. Ya sonrası? Unutmayalım ki, bu ülkede bir 6-7 Eylül yaşandı. Oi binlerce azınlık yurttaşın mallan ysğmalandı, evleri işyerleri yakılıp yıkılıp^ahrip edil- di. O günterden bugünlere "ürkiye'nin bundan bir şey kazandığın nddia e d e - bilir miyiz? Bu eylemlerin bir devlet provokasyonu olduğu da iaha son— ra ortaya çıktı. Sryasetçilere, kamuoyunu oluştu— ran tüm çevrelere, "Birazakıl, biraz sağduyu lütfen" demekterbaşka ak— lımıza bir şey gelmiyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle