Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA
HIZBULLAH VAHŞETT
Cinayetşebekesine darbede kilit rol oynayan Abdülaziz Tunç'u mollalar İrany
da eğitti
Oıgütlenme şeyhlerdenbaşladı
Diyarbakır
Teroru
cehalet
besliyor~¥~ T~izbullah militanlannın itiraflan
r—f ve yapılan soruşturmalann
J. JL ardından Diyarbakır'da örgût
tarafından işlendiği belirlenen 150
siyasal faili meçhul cinayet
aydınlatıldı. Bir polis yetkilisi,
ekonomik yoksunluk içinde olan bölge
insanının propagandalardan kolayca
etkilenerek Hizbullah saflanna
katıldığını vurguîadı.
MAHMUTORAL
DİYARBAKIR - Hizbullah'ın önemli eylem
bölgelennden Diyarbakır'da kanlı olaylara imza
atan 26 tetikçının adlannı saptayan polis,
örgütûn kaçırarak öldürdüğü 22 kişinin cesedini
bulmaya çahşıyor. Polis yetkilileri. örgütün
taban bulmasına neden olan toplumsal
koşullann artık kalmadığına, ancak
Hizbullah'ın da bıtmediğıne dikkat çektiler.
Kanlı örgütün lideri Hüseyin Vetioğhı'nun
öldüriildüğû îstanbul Beykoz operasyonunun
ardından başlatılan operasyonlarda, özellilde
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde vahşice
öldüriilen insanlann toprak altındaki cesetlerine
ulaşıldı. Beykoz operasyonunun ardından
polisle silahlı çatışmaya da giren Hizbullah
militanlan, çok sayıda güvenlik görevlisini şehit
,rgtöu.Operasyonlarda örgütün Güneydoğu'daİti
çok sayıda cephaneliğine ulaşıldı, yüzjerce
. örgüt üyesı yakalandı. Yapılan soruşturmalann
ardından Diyarbakır'da da Hizbullah tarafından
işlendiği belirlenen tam 150 siyasal faili meçhul
cinayet aydınlatıldı. 1999 yılında aydınlatılan
faili meçhul cinayetlerle birlikte Diyarbakır'da
aydınlatılan cinayet sayısı 182'ye yükseldi.
Deflerlendlrme
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün üst düzey
bir yetkilisi, Hizbullah'a yönelik çalışmalarda
17 Ocak 2000'den bu yana geçen süreyi
Cumhuriyet'e değerlendırdi.
Polis yetkilisi. Hizbullah'ın Diyarbalar'da 36
kişiyi sorguladıktan sonra öldürerek örgüte ait
evlcrde gömdüğünü belntti. Yetkili, kayıp
olanlardan sadece 14'ünün cesedini kentteki
öhlm evinde bulduklannı ifade ederek 22
kişinin cesedine halen ulaşılamadığını
vurguladı. Faili meçhul cinayetlerin
çözülmesinin devlet açısından önemine dikkat
çeken yetkili şöyle konuştu. ,
"Öncderi Hizbullah tarafindan işlenen
dnayetier ortahkfaki puslu ha\-a nedeniyie
'devlct yaptf şeklinde lanse edilivordu; bunu
büyük ölçüde PKK ve Hizbullah yayıyordu.
Hizbullah kendi işlediği cinayetieri devlete mal
ederken taziye evleriode propaganda yapıyor,
orada bulunan insanlara devlcti karabyordu.
Bunun en yakjcı örneği Dicle Üniversitesi Tıp
Fakültesi Sekreteri Ibrahım Sarı olayuıda
yaşandL Kaçıran, kapı komsusu ve arkadaşının
oğtu çıkn. Ancak operasyonlar sonrasında
anlaşûdı ki bu cinayetier devlet tarafindan
işjenmiyor. Arök bu çevreJerin elinde 'devlet
yaptı' argümanı kalmadı. Doiayısıyla da
vatandaşın devlete olan güveni, bununla birlikte
de hazur ortamı yerieşti."
Operasyona devam
Operasyonlann örgüte büyük darbe vurduğunu
belirten yetkili, "Bitti deroek henüz mümkün
değiL Bu nedenk operasyonlar hız kesmeden
sürecek" dedi. Bundan sonra en önemli hedefin,
geçen günlerde adları açıklanan 26 tetikçinin
yakalanması olduğunu ifade eden yetkili, "Bu
kişflerin tespit edilmiş olması bizim için oMukça
önemll Çûnkû gizfilik ilkesine bağb olarak
hareket eden örgütün tüm askeri kanat
kadrosunun deşifre olması bundan böyte yeni
kaühm bulroasını zorlaştD-acak" dedi. Hizbullah
ve PKK'nin bölgede taban bulmasının en
önemli nedenlerinden birinin cehalet olduğunu
anlatan yetkıJi, ekonomik yoksunluk içinde olan
bölge insanının geçmışte propagandalardan
kolayca etkilenerek bu tür örgütlerin saflanna
katıldığını vurguladı. Polis yetkilisi şunlan
söyledi: "Hizbullahçı'ya da PKK'Ihe de bakın,
yakalandıidannda ceplerinden dolaıiar ve
marklar çıkıyor. Örgüt bu insanlara para vernûş
gibi yapıyor, ama dağda nerede harcayacak o
parayı? Tabii ki harcayamryor. Vani asimda para
vermiş gibi yapıp, harcama olanağı bulacağı bir
yere gitmesine olanak tanımıyor. Örgütün efine
dûşen adam da örgütün kcndine para verdiğmi
sanıyor. Böylece saflanna kaülryor. Ama artık
bölgede insanlann, örgütlerin efine düşmesine
neden olacak toplumsal koşuOar yok. Olan da
kısa zamanda giderikcekr
RUŞENÇAKIR
T~x evletin Hizbullah gerçeğini
/ 1 öğrenmesinde ilk ve en
J-*r önemli katkıyı hiç kuşkusuz
Abdülaziz Tunç yaptı. Halen 40 ya-
şında olan Tunç, çok genç yaşta Bat-
man 'da Hüseyin VeüoğJu'nun çevresi-
ne katıldı. Hizbullah'ın kuruluşuna
katılan ve Velioğlu ile birlikte Iran'da
eğitim gören Tunç, örgütün önde ge-
len sorguculan arasuıda yer aldı. 12
Mart 1999 tarihinde Diyarbakır Em-
niyet Müdürü'nü arayıp teslim olan
Tunç, Mardin'deki arşivi ele vererek
örgütün çok büyük darbe yemesıne
neden oldu. Morgda örgüt lideri Hü-
seyin Velioğlu'nu teşhis eden kişi olan
Tunç, pişmanlık yasasından yararlan-
dığı için tutuksuz yargılaruyor. Tunç
sorulanmızı şöyle yanıtladr
- Ne zamandan beri İslamasuı?
TUNÇ - Kendimi bildim bileli. 7-8
yaşlanmdan ıtibaren babamın vesile-
siyle tarikatçı, Nakşibendi oldum.
Batman'daki bir şeyhe bağhydım. 10
yaşından itibaren dini bir ruh ve dü-
şünce bende oluştu. 1975'lerde orta-
okula gittiğim zaman MTTB ile ilış-
kısi olan gençlerle tanışrım ve 15 ya-
şımdan ıtibaren MTTB'ye gitmeye
başladım. Hüseyin Velioğlu, Isa Alt-
soy ve şu anda Hizbullah'ın başıru çe-
kenlerin çoğu oradaydı.
- Yani Hizbullah 1970 ortalannda
şekükndi.
yılında itirafçı olan Abdülaziz Tunç: 1980'e kadar MTTB ve tlim Yayma
Cemiyeti içinde gençlere yönelik çalışma yürütüldü. 1980'den sonra
gençlerden daha çok mollalara, tarikatlara yönelindi. Hüseyin Velioğlu,
Güneydoğu'da belli bir narru olan tüm şeyh ve mollalara tek tek bu davayı götürmüştür. Tüm
illeri, üçeleri, köyleri gezerek bu davayı onlara anlattı. Bu çalışma 1987'ye kadar sürdü.
1999
TUNÇ - Bu hareketin ılk başlangı-
cı 1978'dir. Hüseyin Velioğlu, Anka-
ra SBF'yi bitirdiği yıl Batman'a gel-
di ve bu işi başlattı.
iran devrlml
- İran Devrimi'ni Batman'da nasü
karşıladınız?
TUNÇ - Çok müthiş bir canlanma,
heyecanoldubizde. 1976'dan ıtibaren
Iran'da o hareketler başladığında, ba-
sın bunlara "soku Müshımanlar" dı-
yordu, fakat bizim basına karşı alerji-
miz olduğu için bu sözlere kulak as-
mıyor, onlan kalben benimsiyorduk.
-Devrim oldu,Humeynibaşa geçtL.
TUNÇ - Hiçbir zaman tahmin et-
mediğimız bir şey oldu. o kadar sevin-
dik ki kanadımız olsa uçardık. Dünya-
da ilk defa bir tslam devrimi olup bir
Islam devleti kuruluyor. Mars'm "Din
afyondur" düşüncesi kınlıyor.
-Busırada enbüvük rakibinizdesol
herhalde-
TUNÇ-Batman'da 1978'den ıtiba-
ren PKK ile şenatçı gençlik arasmda
1980 darbesine kadar müthiş bir çatış-
ma vardı. UKO'cular, Kürdistan Dev-
rimcileri ya da Apocular denilen bu
grupla yüzlerce çatışma olmuştur.
- Neler okuyordunuz?
TUNÇ - O dönem Yümaz Yalçıner
ve Selahaddin Eş'in çıkardığı Şûra
dergisini alıyorduk. Hatta o dergi bel-
kı de en çok Batman'da satılıyordu.
- Anlaşüan hem Müslüman Kardeş-
ler, hem de İran Devrimi etkisi var.
TUNÇ-Ta 1990'lara kadar Ihvan'ın
örgütlenme şekli ve metodu katı bir
şekilde tarafimızdan uygulanıyordu;
özellikle de Suriye Ihvanı. Acaba
Iran'm belli bir örgütlenme şekli mi
yoktu. Ama siyasi olarak bizde iran'ın
bakış açısı hâkimdi. Buna inkılabi ya
da hizbullahi bakış açısı diyorduk.
Münafık graplar
- Devrimci lafinı kuDannuyor muy-
dunuz?
TUNÇ - Türkiye'deki devnmcilere
benzememek için, devrimci değil,
tranlılann da kullandığı inkılabi lafi-
nı kullanıyorduk.
- Başka gruplan ne zaman münafik
olarak tanımlamaya başladınız?
TUNÇ -1980-90 arasmda üç grup
aynldı bizden: Islami Hareket, Vah-
det ve Menzil. O dönemlerde hiçbiri-
ne münafik denilmiyordu. Fakat ça-
üşmabaşladıktan sonra Menzil'e mü-
nafik denilmeye başlandı ve cemaatin
mollalan bu konuda değerlendirmeler
yapn. Aslında iki tür münafik vardı:
Birincisi mutlak münafiklar, ikıncisi
cemaatimizden aynldıklan için bu sı-
fatı hakedenler.
Batmanltlar
- Islami Hareket içinde Irfan Çağn-
a gibiKürt ohnayanİarda var, amaço-
ğu da Bafmanü galiba.
TUNÇ - Evet, AK Bifici, Şefîk Polat,
Ekrem Baytap... Aslında Irfan Çağn-
cı dışuıda hepsı Batmanlıdır
- Neden aynldılar?
TUNÇ - Onlar Mısır'da Mustafa
Şükrü'nün kurduğu 'ElTekflr velHic-
re'grubunun etkisindeydiler. Ilk aynl-
dıklannda bu düşünceleri savundular.
Hüseyin Velioğlu ise daha baştan iti-
baren aşın fikirlere rağbet etmezdi.
Daha vasat, daha halka yakın, daha
hallcın anlayabileceği bir çizgiyi savu-
nuyordu. Onlar ıse aşın bir şekilde
Örgüt lideri VeHoğhı'nun öldüriildüğû baskmdan sonra Hizbullab'a yönelik operasvonlar artü. Bu operasyonlarda faili meçbul birçok cinayet aydmlabkh.
3052miHttata tutüklama kararı
H\
"izbullah'a karşı 1992 yılından bu yana yurt genelinde 2 bin
38 operasyon yapıldı. Bu operasyonlarda toplam 3 bin 52
kişi örgüt bağlantısı nedeniyle rutuklamrken 4 bin 86 kişi,
çıkanldığı mahkemece serbest bırakıldı.
Hjzbullahcdar örgüte vurulan darbe\e karşın varuğını sürdürüyor.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Hizbullah'a yönelik olarak son 8 yılda ya-
pılan operasyonlann bilançosu, kanlı örgü-
tün birorduyadönüştüğünü gözler önûne se-
nyor. Hizbullah'a yönelik olarak yurt gene-
linde 1992 yılından bu yana gerçekleştırilen
2 bin 38 operasyonda toplam 3 bin 52 kişi
örgüt bağlantısı nedeniyle tutuklandı.
Hizbullah 1990'dan ıtibaren yoğunlaştır-
dığı örgütlenmesınde büyük aşama kaydet-
tı. Örgüt, camılen ve unam-hatip tabanı ile
kırsal kesımde din olgusunu kullanan mol-
lalann çabalanyla kısa sürede büyüdü. P-
KK'ye yönelik saldınlan nedeniyle Islam-
cı kesımin sempatisinı kazanan Hizbullah,
yapılan sayılı operasyon yüzünden pasifıze
edılemedi. Orgüt, 2000 yılına gelindiğinde
20 bin kişiye ulaşan bir güce kavuştu.
Örgütün önce kendi içindeki çahşması,
sonra da demokrat kesimle PKK'lilere yö-
nelik saldınlannın boyutunun giderek art-
ması, operasyonlann yoğunlaştınlmasına
neden oldu. 1998-1999 yıllanndakı yoğun
operasyonlar nedeniyle örgütün çok sayıda
tetikçısı yakalandı.
Bu operasyonlar mılitanlann büyük bölü-
münün yeraltma çekıhnesine, kimi grupla-
nn batıya kaçmasına da neden oldu. Ancak
operasyonlar hız kesmedi. Örgütün beyin
takımının çökertildiği 17 Ocak 2000'deki
operasyonun ardından, Hizbullah binlerce
militanı ve sempatizanını güvenlik birimle-
rine kaptırdı.
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği verilerine
göre, şenatçı terörörgütü Hizbullah'a yöne-
lik olarak 1992'den 2000 yılı sonuna kadar
geçen 8 yıllık süre içinde toplam 2 bin 38
operasyon düzenlendı. Hizbullah'a yönelik
olarak yapılan operasyonlarda örgüt ile bağ-
lantılan bulunduğu gerekçesıyle gözaltına
alman 7 bin 138 kişiden 3 bin 52'si, çıkanl-
dığı adli makamlarca tutuklanırken 4 bin
86'sı da serbest bırakıldı.
OHAL kayıtlanna göre, Hizbullah'a yö-
nelik olarak 1992 yılında 41, 1993'te 81,
1994'te 123, 1995'te 139, 1996'da 148,
1997'de 172, 1998'de 262, 1999'da ise 267
operasyon yapıldı.
Hizbullah'a yönelik operasyonlar en çok
Hüseyin YeHoğhı'nun öldürülmesinin ardın-
dan, 2000yılı ıçındegerçekleştinldi. Geçen
yıl yapılan operasyonlann yoğunlaşmasın-
da, Beykoz'da ele geçinlen yüzbinlerce say-
falık örgütsel dokümanuı değerlendirilmesi
etkılı oldu. Aynı yü örgüte yönelik olarak
805 operasyon yapıldı. Bu operasyonlarda
yakalanan 2 bin 869 kişiden 1835'i, çıkanl-
dığı mahkemelerde tutuklandı.
Diyarbakır başta olmak üzere yurt
genelındeki DGM'lerde Hizbullahçılarİa il-
gili binden fazla dava açıldı. Ana dava ise
Diyarbakır DGM'de sürüyor.
halkın, hatta bizlerin bile bilmediği
şeyleri gündeme getiriyorlardı. Mez-
hepler arası ihtilaflar, toplum müşrik
mi, biz müşrik miyiz, mollalar müşrik
mi değil mi, bu camilerde namaz kılı-
nır mı kılınmaz mı gibi meseleleri
gündeme getirip ayn bir cemaat kur-
dular. Bizi bile Müslüman görmüyor-
lardı. Onlar bize selam verirken "Al-
lah'ın ölümü üzerine olsun" anlanun-
da Arapça "Saakykum" diyorlardı.
- Bu tarbşmalar ortada mı yapıu-
yordu, siz de kablduuz mı bunlara?
TUNÇ - Genç olduğum için benim
girdiğim tartışma yok. Fakat Hüseyin
Velioğlu'nun çe\Tesindekiler bizi bil-
gilendiriyordu; onlar da bizleri kazan-
mak için çarşıda fılan gördüklerinde
"Gerçek Islam budur" diye propagan-
da yapıyorlardı. Biz de araştınyor, öğ-
reniyorduk. Içimizden çok kişi aynhp
onlara geçti. Çünkü daha radikal ve
cazıp geliyordu onlann düşünceleri.
Mesela cuma namazı kılmazlardı;
çünkü onlara göre rejim tağutı olduğu
için Türkiye dar-ül harph ve cuma da
kılınmazdı.
örgütlenme
- Hizbullah örgütienmesi hangi aşa-
malarrian geçti?
TUNÇ - 1980'e kadar MTTB ve
llim Yayma Cemiyeti içinde gençlere
yönelik çalışma yürütüldü. 1980"den
sonra gençlerden daha çok mollalara
yönelindi. Hüseyin Velioğlu Güney-
doğu'da belli bir namı olan tüm şeyh
ve mollalara tek tek bu davayı götür-
müştür. Tüm illeri, ilçeleri, köyleri ge-
zerek bu davayı onlara anlattı.
- Bunlar medrese çüasü olmah. içle-
rinde imam - hatipliler de var mıydı?
TUNÇ-O ayn bir çalışmaydı. Ama
öncelik, bölgede çok yaygm olan
medreselereydi. Bu çalışma 1987'ye
kadar sürdü.
- Nasıl ilişki kuruyordu insanlarla?
Velioğlu hakkmda gaddar, gühneyen,
acunasız bir diktatör imajı çizfliyor.
TUNÇ-Size Velioğlu'nun portre-
süü çizeyim. Onun Islami kültürü Sa-
id Nurâ'nin Risale-1 Nur külliyatmm
lj
kültürüdür. O ümversfte çâğında bu"
3
külliyatı çok iyi okumuş bir insandır.
1980 öncesinde Batman'da dine ınan-
mayan insanlarla yaptığı tartışmalar-
da ikna edemediği çok az kimse ol-
muştur. Risale-1 Nur'larda hem akla
yönelik felsefi şeyler vardır, hem de
imanla ilgili yönler. Doiayısıyla ona
hâkim olan insanın ikna gücü de yük-
sek oluyor. Hüseyin zekiydi, cesaret-
liydi. llımle bu özellikler bir araya ge-
lince çok karizmatık bir tip ortaya çı-
kıyordu.
Mollalar
- Gönül almayi da biliyor olmak
TUNÇ - Evet bılirdı. Yennde kızı-
yordu; her şeyi yerli yerinde yapan bir
insandı. Kızması gerekmediği zaman
asla kızmazdı. Sabırlıydı. Hiç aşınya
kaçmazdı. Işte bütün bu özellıkleriyle
bölgede görüştüğü mollalann önemli
bir bölümünü cemaate kazandırmıştı.
Ama anlaşıldı kı başka insanlar da o-
nun gibi bölgede çalışıyormuş.
1987'de çalışma yaptığı bu mollalann
yüzde 8O-9O'ı aynldı ondan. Meğer
Suudi Arabıstan'daki Rabıta-tül Âlem-
ı tslam teşkilatı da aynı insanlar üze-
rinde çalışma yapmışmış ve onlann
neredeyse tümünü kazanmış. Bu olay
cemaate müthiş bir darbe oldu.
- Bu arada baa mollalar da kaldı.
TUNÇ - Tabii, asla cemaatten kop-
mayan mollalar da kaldı. Enver Kılı-
çaslan, Mehmet Beşir VaroL Mehmet
ZekiAtakgıbi...
- Mollalann cemaatteki yeri neydi?
TUNÇ - Hüseyin, ılmi yönden fet-
va olsun, strateji olsun, hiçbir konuda
hiç kimsenın fıkrini almazdı. Molla-
lar ise hem halk içinde, hem cemaat
arasmda ortaya çıkan dini, fıkhi soru-
lara cevap verirlerdi. Her il ve ilçede
bir molla olurdu ve cemaat üyeleri on-
lara danışırdı.
- Bunlar gerçekten molla mıvdı?
TUNÇ - Tabii canım. Medrese çı-
kışlı, Arapça bilen, Farsça, Türkçe,
hatta bazen Ingilizce de bilen, kendi-
lerini yetiştirilmış, hiçbir işte çalışma-
yıp cemaat tarafından beslenen insan-
lardı. Askeri kanat elemanlan 5-10,
hatta 20'şer kişilik gruplar halinde
toplanır, ayın belli günlerinde kültür-
lü molla gelir, onlan eğitırdi.
- Çoğunluğun Şafi olduğu biliııiyor.
Bunda kan mıydınız?
TUNÇ - Hayu-. Cemaatin genel ba-
kış açısı mezhepler üstüydü. Kimse
hiçbir mezhebe zorlanmazdı. Güney-
doğulu insanlann çoğu öyle olduğu
için Şafilik kurallannı )
r
erine getiri-
yorduk. Ama Hanefi olanlar da vardı
içimizde. Hatta Iran'a sempati yüzün-
den Caferi olanlar da olmuştu.
YARIN: PKK BAŞINA
BELA ALDI