17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA HIZBULLAH VAHŞETT Cinayetşebekesine darbede kilit rol oynayan Abdülaziz Tunç'u mollalar İrany da eğitti Oıgütlenme şeyhlerdenbaşladı Diyarbakır Teroru cehalet besliyor~¥~ T~izbullah militanlannın itiraflan r—f ve yapılan soruşturmalann J. JL ardından Diyarbakır'da örgût tarafından işlendiği belirlenen 150 siyasal faili meçhul cinayet aydınlatıldı. Bir polis yetkilisi, ekonomik yoksunluk içinde olan bölge insanının propagandalardan kolayca etkilenerek Hizbullah saflanna katıldığını vurguîadı. MAHMUTORAL DİYARBAKIR - Hizbullah'ın önemli eylem bölgelennden Diyarbakır'da kanlı olaylara imza atan 26 tetikçının adlannı saptayan polis, örgütûn kaçırarak öldürdüğü 22 kişinin cesedini bulmaya çahşıyor. Polis yetkilileri. örgütün taban bulmasına neden olan toplumsal koşullann artık kalmadığına, ancak Hizbullah'ın da bıtmediğıne dikkat çektiler. Kanlı örgütün lideri Hüseyin Vetioğhı'nun öldüriildüğû îstanbul Beykoz operasyonunun ardından başlatılan operasyonlarda, özellilde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde vahşice öldüriilen insanlann toprak altındaki cesetlerine ulaşıldı. Beykoz operasyonunun ardından polisle silahlı çatışmaya da giren Hizbullah militanlan, çok sayıda güvenlik görevlisini şehit ,rgtöu.Operasyonlarda örgütün Güneydoğu'daİti çok sayıda cephaneliğine ulaşıldı, yüzjerce . örgüt üyesı yakalandı. Yapılan soruşturmalann ardından Diyarbakır'da da Hizbullah tarafından işlendiği belirlenen tam 150 siyasal faili meçhul cinayet aydınlatıldı. 1999 yılında aydınlatılan faili meçhul cinayetlerle birlikte Diyarbakır'da aydınlatılan cinayet sayısı 182'ye yükseldi. Deflerlendlrme Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün üst düzey bir yetkilisi, Hizbullah'a yönelik çalışmalarda 17 Ocak 2000'den bu yana geçen süreyi Cumhuriyet'e değerlendırdi. Polis yetkilisi. Hizbullah'ın Diyarbalar'da 36 kişiyi sorguladıktan sonra öldürerek örgüte ait evlcrde gömdüğünü belntti. Yetkili, kayıp olanlardan sadece 14'ünün cesedini kentteki öhlm evinde bulduklannı ifade ederek 22 kişinin cesedine halen ulaşılamadığını vurguladı. Faili meçhul cinayetlerin çözülmesinin devlet açısından önemine dikkat çeken yetkili şöyle konuştu. , "Öncderi Hizbullah tarafindan işlenen dnayetier ortahkfaki puslu ha\-a nedeniyie 'devlct yaptf şeklinde lanse edilivordu; bunu büyük ölçüde PKK ve Hizbullah yayıyordu. Hizbullah kendi işlediği cinayetieri devlete mal ederken taziye evleriode propaganda yapıyor, orada bulunan insanlara devlcti karabyordu. Bunun en yakjcı örneği Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Sekreteri Ibrahım Sarı olayuıda yaşandL Kaçıran, kapı komsusu ve arkadaşının oğtu çıkn. Ancak operasyonlar sonrasında anlaşûdı ki bu cinayetier devlet tarafindan işjenmiyor. Arök bu çevreJerin elinde 'devlet yaptı' argümanı kalmadı. Doiayısıyla da vatandaşın devlete olan güveni, bununla birlikte de hazur ortamı yerieşti." Operasyona devam Operasyonlann örgüte büyük darbe vurduğunu belirten yetkili, "Bitti deroek henüz mümkün değiL Bu nedenk operasyonlar hız kesmeden sürecek" dedi. Bundan sonra en önemli hedefin, geçen günlerde adları açıklanan 26 tetikçinin yakalanması olduğunu ifade eden yetkili, "Bu kişflerin tespit edilmiş olması bizim için oMukça önemll Çûnkû gizfilik ilkesine bağb olarak hareket eden örgütün tüm askeri kanat kadrosunun deşifre olması bundan böyte yeni kaühm bulroasını zorlaştD-acak" dedi. Hizbullah ve PKK'nin bölgede taban bulmasının en önemli nedenlerinden birinin cehalet olduğunu anlatan yetkıJi, ekonomik yoksunluk içinde olan bölge insanının geçmışte propagandalardan kolayca etkilenerek bu tür örgütlerin saflanna katıldığını vurguladı. Polis yetkilisi şunlan söyledi: "Hizbullahçı'ya da PKK'Ihe de bakın, yakalandıidannda ceplerinden dolaıiar ve marklar çıkıyor. Örgüt bu insanlara para vernûş gibi yapıyor, ama dağda nerede harcayacak o parayı? Tabii ki harcayamryor. Vani asimda para vermiş gibi yapıp, harcama olanağı bulacağı bir yere gitmesine olanak tanımıyor. Örgütün efine dûşen adam da örgütün kcndine para verdiğmi sanıyor. Böylece saflanna kaülryor. Ama artık bölgede insanlann, örgütlerin efine düşmesine neden olacak toplumsal koşuOar yok. Olan da kısa zamanda giderikcekr RUŞENÇAKIR T~x evletin Hizbullah gerçeğini / 1 öğrenmesinde ilk ve en J-*r önemli katkıyı hiç kuşkusuz Abdülaziz Tunç yaptı. Halen 40 ya- şında olan Tunç, çok genç yaşta Bat- man 'da Hüseyin VeüoğJu'nun çevresi- ne katıldı. Hizbullah'ın kuruluşuna katılan ve Velioğlu ile birlikte Iran'da eğitim gören Tunç, örgütün önde ge- len sorguculan arasuıda yer aldı. 12 Mart 1999 tarihinde Diyarbakır Em- niyet Müdürü'nü arayıp teslim olan Tunç, Mardin'deki arşivi ele vererek örgütün çok büyük darbe yemesıne neden oldu. Morgda örgüt lideri Hü- seyin Velioğlu'nu teşhis eden kişi olan Tunç, pişmanlık yasasından yararlan- dığı için tutuksuz yargılaruyor. Tunç sorulanmızı şöyle yanıtladr - Ne zamandan beri İslamasuı? TUNÇ - Kendimi bildim bileli. 7-8 yaşlanmdan ıtibaren babamın vesile- siyle tarikatçı, Nakşibendi oldum. Batman'daki bir şeyhe bağhydım. 10 yaşından itibaren dini bir ruh ve dü- şünce bende oluştu. 1975'lerde orta- okula gittiğim zaman MTTB ile ilış- kısi olan gençlerle tanışrım ve 15 ya- şımdan ıtibaren MTTB'ye gitmeye başladım. Hüseyin Velioğlu, Isa Alt- soy ve şu anda Hizbullah'ın başıru çe- kenlerin çoğu oradaydı. - Yani Hizbullah 1970 ortalannda şekükndi. yılında itirafçı olan Abdülaziz Tunç: 1980'e kadar MTTB ve tlim Yayma Cemiyeti içinde gençlere yönelik çalışma yürütüldü. 1980'den sonra gençlerden daha çok mollalara, tarikatlara yönelindi. Hüseyin Velioğlu, Güneydoğu'da belli bir narru olan tüm şeyh ve mollalara tek tek bu davayı götürmüştür. Tüm illeri, üçeleri, köyleri gezerek bu davayı onlara anlattı. Bu çalışma 1987'ye kadar sürdü. 1999 TUNÇ - Bu hareketin ılk başlangı- cı 1978'dir. Hüseyin Velioğlu, Anka- ra SBF'yi bitirdiği yıl Batman'a gel- di ve bu işi başlattı. iran devrlml - İran Devrimi'ni Batman'da nasü karşıladınız? TUNÇ - Çok müthiş bir canlanma, heyecanoldubizde. 1976'dan ıtibaren Iran'da o hareketler başladığında, ba- sın bunlara "soku Müshımanlar" dı- yordu, fakat bizim basına karşı alerji- miz olduğu için bu sözlere kulak as- mıyor, onlan kalben benimsiyorduk. -Devrim oldu,Humeynibaşa geçtL. TUNÇ - Hiçbir zaman tahmin et- mediğimız bir şey oldu. o kadar sevin- dik ki kanadımız olsa uçardık. Dünya- da ilk defa bir tslam devrimi olup bir Islam devleti kuruluyor. Mars'm "Din afyondur" düşüncesi kınlıyor. -Busırada enbüvük rakibinizdesol herhalde- TUNÇ-Batman'da 1978'den ıtiba- ren PKK ile şenatçı gençlik arasmda 1980 darbesine kadar müthiş bir çatış- ma vardı. UKO'cular, Kürdistan Dev- rimcileri ya da Apocular denilen bu grupla yüzlerce çatışma olmuştur. - Neler okuyordunuz? TUNÇ - O dönem Yümaz Yalçıner ve Selahaddin Eş'in çıkardığı Şûra dergisini alıyorduk. Hatta o dergi bel- kı de en çok Batman'da satılıyordu. - Anlaşüan hem Müslüman Kardeş- ler, hem de İran Devrimi etkisi var. TUNÇ-Ta 1990'lara kadar Ihvan'ın örgütlenme şekli ve metodu katı bir şekilde tarafimızdan uygulanıyordu; özellikle de Suriye Ihvanı. Acaba Iran'm belli bir örgütlenme şekli mi yoktu. Ama siyasi olarak bizde iran'ın bakış açısı hâkimdi. Buna inkılabi ya da hizbullahi bakış açısı diyorduk. Münafık graplar - Devrimci lafinı kuDannuyor muy- dunuz? TUNÇ - Türkiye'deki devnmcilere benzememek için, devrimci değil, tranlılann da kullandığı inkılabi lafi- nı kullanıyorduk. - Başka gruplan ne zaman münafik olarak tanımlamaya başladınız? TUNÇ -1980-90 arasmda üç grup aynldı bizden: Islami Hareket, Vah- det ve Menzil. O dönemlerde hiçbiri- ne münafik denilmiyordu. Fakat ça- üşmabaşladıktan sonra Menzil'e mü- nafik denilmeye başlandı ve cemaatin mollalan bu konuda değerlendirmeler yapn. Aslında iki tür münafik vardı: Birincisi mutlak münafiklar, ikıncisi cemaatimizden aynldıklan için bu sı- fatı hakedenler. Batmanltlar - Islami Hareket içinde Irfan Çağn- a gibiKürt ohnayanİarda var, amaço- ğu da Bafmanü galiba. TUNÇ - Evet, AK Bifici, Şefîk Polat, Ekrem Baytap... Aslında Irfan Çağn- cı dışuıda hepsı Batmanlıdır - Neden aynldılar? TUNÇ - Onlar Mısır'da Mustafa Şükrü'nün kurduğu 'ElTekflr velHic- re'grubunun etkisindeydiler. Ilk aynl- dıklannda bu düşünceleri savundular. Hüseyin Velioğlu ise daha baştan iti- baren aşın fikirlere rağbet etmezdi. Daha vasat, daha halka yakın, daha hallcın anlayabileceği bir çizgiyi savu- nuyordu. Onlar ıse aşın bir şekilde Örgüt lideri VeHoğhı'nun öldüriildüğû baskmdan sonra Hizbullab'a yönelik operasvonlar artü. Bu operasyonlarda faili meçbul birçok cinayet aydmlabkh. 3052miHttata tutüklama kararı H\ "izbullah'a karşı 1992 yılından bu yana yurt genelinde 2 bin 38 operasyon yapıldı. Bu operasyonlarda toplam 3 bin 52 kişi örgüt bağlantısı nedeniyle rutuklamrken 4 bin 86 kişi, çıkanldığı mahkemece serbest bırakıldı. Hjzbullahcdar örgüte vurulan darbe\e karşın varuğını sürdürüyor. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Hizbullah'a yönelik olarak son 8 yılda ya- pılan operasyonlann bilançosu, kanlı örgü- tün birorduyadönüştüğünü gözler önûne se- nyor. Hizbullah'a yönelik olarak yurt gene- linde 1992 yılından bu yana gerçekleştırilen 2 bin 38 operasyonda toplam 3 bin 52 kişi örgüt bağlantısı nedeniyle tutuklandı. Hizbullah 1990'dan ıtibaren yoğunlaştır- dığı örgütlenmesınde büyük aşama kaydet- tı. Örgüt, camılen ve unam-hatip tabanı ile kırsal kesımde din olgusunu kullanan mol- lalann çabalanyla kısa sürede büyüdü. P- KK'ye yönelik saldınlan nedeniyle Islam- cı kesımin sempatisinı kazanan Hizbullah, yapılan sayılı operasyon yüzünden pasifıze edılemedi. Orgüt, 2000 yılına gelindiğinde 20 bin kişiye ulaşan bir güce kavuştu. Örgütün önce kendi içindeki çahşması, sonra da demokrat kesimle PKK'lilere yö- nelik saldınlannın boyutunun giderek art- ması, operasyonlann yoğunlaştınlmasına neden oldu. 1998-1999 yıllanndakı yoğun operasyonlar nedeniyle örgütün çok sayıda tetikçısı yakalandı. Bu operasyonlar mılitanlann büyük bölü- münün yeraltma çekıhnesine, kimi grupla- nn batıya kaçmasına da neden oldu. Ancak operasyonlar hız kesmedi. Örgütün beyin takımının çökertildiği 17 Ocak 2000'deki operasyonun ardından, Hizbullah binlerce militanı ve sempatizanını güvenlik birimle- rine kaptırdı. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği verilerine göre, şenatçı terörörgütü Hizbullah'a yöne- lik olarak 1992'den 2000 yılı sonuna kadar geçen 8 yıllık süre içinde toplam 2 bin 38 operasyon düzenlendı. Hizbullah'a yönelik olarak yapılan operasyonlarda örgüt ile bağ- lantılan bulunduğu gerekçesıyle gözaltına alman 7 bin 138 kişiden 3 bin 52'si, çıkanl- dığı adli makamlarca tutuklanırken 4 bin 86'sı da serbest bırakıldı. OHAL kayıtlanna göre, Hizbullah'a yö- nelik olarak 1992 yılında 41, 1993'te 81, 1994'te 123, 1995'te 139, 1996'da 148, 1997'de 172, 1998'de 262, 1999'da ise 267 operasyon yapıldı. Hizbullah'a yönelik operasyonlar en çok Hüseyin YeHoğhı'nun öldürülmesinin ardın- dan, 2000yılı ıçındegerçekleştinldi. Geçen yıl yapılan operasyonlann yoğunlaşmasın- da, Beykoz'da ele geçinlen yüzbinlerce say- falık örgütsel dokümanuı değerlendirilmesi etkılı oldu. Aynı yü örgüte yönelik olarak 805 operasyon yapıldı. Bu operasyonlarda yakalanan 2 bin 869 kişiden 1835'i, çıkanl- dığı mahkemelerde tutuklandı. Diyarbakır başta olmak üzere yurt genelındeki DGM'lerde Hizbullahçılarİa il- gili binden fazla dava açıldı. Ana dava ise Diyarbakır DGM'de sürüyor. halkın, hatta bizlerin bile bilmediği şeyleri gündeme getiriyorlardı. Mez- hepler arası ihtilaflar, toplum müşrik mi, biz müşrik miyiz, mollalar müşrik mi değil mi, bu camilerde namaz kılı- nır mı kılınmaz mı gibi meseleleri gündeme getirip ayn bir cemaat kur- dular. Bizi bile Müslüman görmüyor- lardı. Onlar bize selam verirken "Al- lah'ın ölümü üzerine olsun" anlanun- da Arapça "Saakykum" diyorlardı. - Bu tarbşmalar ortada mı yapıu- yordu, siz de kablduuz mı bunlara? TUNÇ - Genç olduğum için benim girdiğim tartışma yok. Fakat Hüseyin Velioğlu'nun çe\Tesindekiler bizi bil- gilendiriyordu; onlar da bizleri kazan- mak için çarşıda fılan gördüklerinde "Gerçek Islam budur" diye propagan- da yapıyorlardı. Biz de araştınyor, öğ- reniyorduk. Içimizden çok kişi aynhp onlara geçti. Çünkü daha radikal ve cazıp geliyordu onlann düşünceleri. Mesela cuma namazı kılmazlardı; çünkü onlara göre rejim tağutı olduğu için Türkiye dar-ül harph ve cuma da kılınmazdı. örgütlenme - Hizbullah örgütienmesi hangi aşa- malarrian geçti? TUNÇ - 1980'e kadar MTTB ve llim Yayma Cemiyeti içinde gençlere yönelik çalışma yürütüldü. 1980"den sonra gençlerden daha çok mollalara yönelindi. Hüseyin Velioğlu Güney- doğu'da belli bir namı olan tüm şeyh ve mollalara tek tek bu davayı götür- müştür. Tüm illeri, ilçeleri, köyleri ge- zerek bu davayı onlara anlattı. - Bunlar medrese çüasü olmah. içle- rinde imam - hatipliler de var mıydı? TUNÇ-O ayn bir çalışmaydı. Ama öncelik, bölgede çok yaygm olan medreselereydi. Bu çalışma 1987'ye kadar sürdü. - Nasıl ilişki kuruyordu insanlarla? Velioğlu hakkmda gaddar, gühneyen, acunasız bir diktatör imajı çizfliyor. TUNÇ-Size Velioğlu'nun portre- süü çizeyim. Onun Islami kültürü Sa- id Nurâ'nin Risale-1 Nur külliyatmm lj kültürüdür. O ümversfte çâğında bu" 3 külliyatı çok iyi okumuş bir insandır. 1980 öncesinde Batman'da dine ınan- mayan insanlarla yaptığı tartışmalar- da ikna edemediği çok az kimse ol- muştur. Risale-1 Nur'larda hem akla yönelik felsefi şeyler vardır, hem de imanla ilgili yönler. Doiayısıyla ona hâkim olan insanın ikna gücü de yük- sek oluyor. Hüseyin zekiydi, cesaret- liydi. llımle bu özellikler bir araya ge- lince çok karizmatık bir tip ortaya çı- kıyordu. Mollalar - Gönül almayi da biliyor olmak TUNÇ - Evet bılirdı. Yennde kızı- yordu; her şeyi yerli yerinde yapan bir insandı. Kızması gerekmediği zaman asla kızmazdı. Sabırlıydı. Hiç aşınya kaçmazdı. Işte bütün bu özellıkleriyle bölgede görüştüğü mollalann önemli bir bölümünü cemaate kazandırmıştı. Ama anlaşıldı kı başka insanlar da o- nun gibi bölgede çalışıyormuş. 1987'de çalışma yaptığı bu mollalann yüzde 8O-9O'ı aynldı ondan. Meğer Suudi Arabıstan'daki Rabıta-tül Âlem- ı tslam teşkilatı da aynı insanlar üze- rinde çalışma yapmışmış ve onlann neredeyse tümünü kazanmış. Bu olay cemaate müthiş bir darbe oldu. - Bu arada baa mollalar da kaldı. TUNÇ - Tabii, asla cemaatten kop- mayan mollalar da kaldı. Enver Kılı- çaslan, Mehmet Beşir VaroL Mehmet ZekiAtakgıbi... - Mollalann cemaatteki yeri neydi? TUNÇ - Hüseyin, ılmi yönden fet- va olsun, strateji olsun, hiçbir konuda hiç kimsenın fıkrini almazdı. Molla- lar ise hem halk içinde, hem cemaat arasmda ortaya çıkan dini, fıkhi soru- lara cevap verirlerdi. Her il ve ilçede bir molla olurdu ve cemaat üyeleri on- lara danışırdı. - Bunlar gerçekten molla mıvdı? TUNÇ - Tabii canım. Medrese çı- kışlı, Arapça bilen, Farsça, Türkçe, hatta bazen Ingilizce de bilen, kendi- lerini yetiştirilmış, hiçbir işte çalışma- yıp cemaat tarafından beslenen insan- lardı. Askeri kanat elemanlan 5-10, hatta 20'şer kişilik gruplar halinde toplanır, ayın belli günlerinde kültür- lü molla gelir, onlan eğitırdi. - Çoğunluğun Şafi olduğu biliııiyor. Bunda kan mıydınız? TUNÇ - Hayu-. Cemaatin genel ba- kış açısı mezhepler üstüydü. Kimse hiçbir mezhebe zorlanmazdı. Güney- doğulu insanlann çoğu öyle olduğu için Şafilik kurallannı ) r erine getiri- yorduk. Ama Hanefi olanlar da vardı içimizde. Hatta Iran'a sempati yüzün- den Caferi olanlar da olmuştu. YARIN: PKK BAŞINA BELA ALDI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle