17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
esap HKH CUMHURİYET 18OCAK2001 PERŞEMBE Garanti'den geleceğiniz için kârlı bir yattrım hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara" 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene 1 sonra 3600 dolar birikrinniş olursunuz. Ama aynı s 100 dolan Biriktiren Hesaba yatırırsanız, . ? üç sene sonunda 4079 dolarınız olur. Kısacası, J 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. f Daha fazla yatınrsanız, daha fa?la birikmiş olur. * Nasıl, kâriı değil mi? Hatta ödemelerinizi . düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız « bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, 1 www.garanri.com.tr OLAVLAR VE CORUSLER [email protected] Hukuk Devleti Aldatmacası t ÜGarantiBafku bir arznnuzi GarantTden geleceğiniz için bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı |100 dolan Biriktiren Hesaba yatınrsanız, üç sene sonunda 4079 dolarınız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatırırsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârlı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr Î^GarantiBafka bir arz*nuzf Saranti'den ge bir yatınm hesabı: Birikriren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenar 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 dolan Biriktiren Hesaba yatırırsanız, üç sene sonunda 407$ dolannı* okır. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan btrikmı^ olur: ' Daha fazla yatırırsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kârlı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.ga ranti.com.tr f^Garanti*4 Başka btr arz*tnuzt Garanti'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Birikriren Hesap. Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenaral 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aym 100 dolan Biriktiren Hesaba yatırırsanız, üç sene sonunda 4079 dolannız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş olur. Daha fazla yatınrsanız, daha fazla birikmiş olur. Nasıl, kâriı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garanti.com.tr îlGarantiBaşka btr arzunuzi fiktiren Hesap Garanti'den geleceğiniz için kârlı bir yatınm hesabı: Biriktiren Hesap. l "Dolar veya mark. Diyelim ki her ay bir kenara 100 dolar koyup biriktiriyorsunuz. Üç sene sonra 3600 dolar biriktirmiş olursunuz. Ama aynı 100 doları Biriktiren Hesaba yaunrsanız, üç sene sonunda 4079 dolarınız olur. Kısacası, 500 dolara yakın fazladan birikmiş oiur. Daha fazla yatınrsanız, daha fazla birikmiş olur.^ Nasıl, kârlı değil mi? Hatta ödemelerinizi düzenli yaparsanız ücretsiz hayat sigortanız bile olur. Bilgi için: Şubeler, 444 0 333, www.garantixom.tr Halİt ÇE^ENK Hukukçu 1 9€5*yılı ortalannda Hu- kuteuz Demokrasi adını taşıyan kitabımı hazırla- dıktan sonra Cumhuriyet gazetesine götürmüştüm. Yazılan okuyan Sevgili İlhan Sel- çuk, kitabın adı üzerinde görüşür- ken bana, "Bu yazdaraen uygun dfi- şen ad 'Hukuksuz Türkiye'dir. Ki- tabm içeriği de buna gösteriyor"' demişti. Ben de bunakarşılık, "Böy- le bir ad çok iddialı olmaz mı" de- yince bir an düşündükten sonra, "Öyleyse 'Hukuksuz Demokrasi' adıiu koyahm" yanıtını vermiş ve kitabımın isim babası olmuştu. Da- ha sonralan bir yandan 1948 yılın- da başladığım savunmanlık görevi- mi sürdürmüş, öte yandan da Tür- kiye'deki hukuksuzluklan, baskı- lan, adaletsizlikleri, antidemokra- rik yasa ve uygulamalan inceleyen ve eleştiren yazılar ve kıtaplar ya- zarak yayunlamıştım. O günden bu yana gördüğüm ve yaşadığım olay- lar karşısuıda itiraf edeyim ki söz konusu kıtabıma İlhan Selçuk'un önerdiği gibi Hukuksuz Türkiye adını koyrnakta duraksamamın piş- manlığını yaşıyorum. Gerçekten Türkiye'de yanm yüz- yılı aşkın bir süreden beri uygula- nagelen yönetim tarzını hukuksuz- luk sözcüğü anlatamaz, açıklaya- maz. Tarih boyunca gelmiş geçmiş toplumsal yönetim biçimlerini in- celeyen hukuk bilginleri, insanlı- ğin bugüne kadar başhca üç tür dev- let şekli yaşandığını saptamıştır. Bunlar da "potis devleti, yasa dev- leti ve hukuk devletidir." Ülkemiz- deki yasa ve uygulamalara baktığı- mız zaman hukuk devleti ilkeleri şöyle dursun, henüz yasa devleti aşamasına bile ulaşılamadığı gö- rülmektedir. tktıdan elinde bulun- duran yöneticiler ve siyasal parti- ler, anayasayı ve yasalan yok say- makta ve bu tuturnlannı açıkça di- le getirmekten kaçınmamaktadır- lar. msan haklan ihlalleri, yöneti- min olağan uygulamalan haline gehniş bulunmaktadır. Hukuk dev- leti kavramı sadece anayasanın mad- deleri arasında, kâğıt üzerinde kal- mış, yaşama geçirilmemiştir. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin eski ve yeni birçokkaranndahukuk devletinin, üısan haklanna saygı gösteren, bu haklan koruyan, adil bir hukuk düzeni kuran, tüm uygu- lamalannda hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olduğu açıklanmış- tır. Bütün bunlara karşın geçen ve yaşadığımız dönemlerde taribimi- zin göreli olarak en demokratik ve insanhaklanna saygı gösteren ana- yasasına (1961 Anayasası) karşı çı- kan,"Bu anayasa ile memkket ida- re edflmez" diyen, bu temel yasa- nın getirdıği "Anayasa Mahkeme- sTnden", temel hak ve özgürlükler- den şikâyet eden, "Sokaklar yû- rünmekte aşmmaz, bağımsızhkyok- tur karşılıklı bağunluık vardır, ana- yasayı bir kez deimekle bir şey ol- maz, benim memurum işini bilir, ben zenginleri severim, (idam hü- kümlülen konusunda) asmavalmı da besleyelim mi", sözlenru söylemek- ten çekinmeyen cumhurbaşkanian ve başbakanlan görülmüştür. Bili- me, hukuka ve insanlığa aykın bu tür düşünceleri savunan yöneticile- rin, buakahm hukuk devletini, ya- sa devletine saygılı olduklan söy- lenebilir mi? Bir süre önce anayasanın "güç- leraynhğı" ve "yargıbağıımiTftğr ilkelerini ihlal eden yeni bir örne- ğe daha tanık olduk: Sayın Başba- kan, Fazılet Partisi'nin kapanlma- sı davasının Anayasa Mahkeme- si'nde görüşülmekte olduğu günler- de "Fazilet Partisi'nin kapatüması Törkrye'ye bir yarar getirmez, ka- paührsa olacaldan düşûnmek bile istemhorum" açıklamasıru yapmış, yine başbakan yardımcısı da af ya- sasında eşitlik ilkesi üzerinde açık- lamalar yaparak yargı yetkisinin kullanılmasında yüksek mahkeme- ye öneri ve telkiîüerde bulunmuş- İardır. Anayasa Mahkemesi adına BaşkanvekiMSayınHaşimKıhç,baş- bakan ve yardımcısının bu konuş- malannayanrtvermiş,butör beyan- brm *YüksekMahkeme'nin aygm- hğmagölgedöşördüğünü" söylemiş- tir. "Hukukunüstünlüğüneve ana- yasayasadakattan aynimayacakla- nna" ant içen başbakan ve başba- kan yardımcısının anayasanm 138. maddesuıdekı "biçbir organ,mekân, makam, merci veya kişi yargı yet- kisinin kullanılmasında mahkeme- lerevehâJdmkreemirvetalimatve- remez; genelge gönderemez, tavsi- ye ve telkinde bulunamaz" diyen hükmünü ihlal ettıklennin ayırdın- da değil mıdirler? Yoksa "Anaya- sayıbir kezdeimekle birşey olmaz" düşüncesinin yandaşı mı ohnuşlar- dır? Hukuksuzhık örnekleri çoğaldık- ça, yapanlar için adeta ilke niteliği kazanıyor. Son yülarda cezaevi olay- lan kamu görevlilerinin yasa tanı- mazlıklannın göstergeleriyle dolu- dur. Ölüm oruçlarmdan çok önce- leri Bayrampaşa, Ümraniye, Ulucan- lar, Burdur vb. cezaevlerinde yapı- lan uygulama ve operasyonlarda onlarca hükümlü ya da tutuklu ya- şamını yitirmiştir. Yalnız Ulucan- lar Cezaevi'nde yapılan operasyon sonunda 10 hükümlü ya da tutuk- lu ateşli silahlarla baş, göğüs ve ka- nn bölgelerine ateş edilerek öldü- rülmüşlerdir. Bu suçlann eylemci- leri bugüne kadar cezalandınlma- mıstır.Resmi agızlar ne derlerse de- sinler, geçen ay F tipi cezaevlerin- de protesto amacıyla başvurulan ölüm oruçlan nedeniyle yapılan operasyon, dünyanın hiçbir ülke- sinde rastlanamayacak bir trajedi ohnuştur. tkisi resmi görevb 32 ki- şi yaşamını yitinniştir. Uzuv tadi- line (vücuttaki göz, kulak, burun, el, kol, bacak vb. organlann sakat- lanması ya da kullanılamaz duru- ma gelmesi) uğrayanlar, ateşli silah- la öldürülenlerde vardır. Ölüm oru- cuna yatanlar, hangi amaçla, kim- lerin yönlendirmesıyle bu eyleme girerlerse girsinler, bu gelişmeler in- faza gerekçe olamaz. Tutuklanan, hüküm alan kişi cezaevinde arük bir hükümlüdür. tutukludur. Hükümlü artık infaz hukukunun bir süjesi olarak, bu hukuka tabi olacaktır. Arnk olanlar, insan olarak, hüküm- lü ve tutuklu olarak devletin koru- ma ve güvencesi altmdadır; yaşam- lan ve sağlıklan devlete emanet edilmiştir. Disipün suçu işledikle- ri zaman cezalandınlabilirler. Ama hiçbir kişi ya da yönetimin operas- yon adı altında da olsa, onlann ya- şamına son verme hakkı yoktur, ak- suıe uygulama suç oluşturur. Sorunun bir yönü de şudur: Bu operasyon zorunlu muydu? Ope- rasyonda ölümlerin olacağı daha başından belli olduğuna göre neden göriişmeler engellendi? TBMM İn- san Haklan tnceleme Komisyonu üyesi Sayuı Mehmet Bekâroğiu ile kamu kunımu mtelığındekı kuru- luşlann temsilcilerinin son görüş- me isteklerine neden izin verilme- di? Göriişmeler sürdüriilseydi so- nuç aJınamaz mıydı? Ortaçağ ka- luıhsı kutsal devlet (!) anlayışı mı buna engel olmuş da ertesi gün ope- rasyon başlanlmıştı? Bu sorular ya- nıtsız kalmıştır. 17. madde de yetki vermez: Bu- rada yine söyleyelim ki, öteden be- ri anayasa hukukçulan taranndan in- san haklanna aykınlığı açıklana- rak değiştirilmesı istenen anayasa- nın kiini hallerde emniyet ve kol- luk güçlerine silah kullanma yetki- si veren 17. maddesınin 4. fıkrası bile böyle bir operasyona ve ölüm- lere gerekçe olarak gösterilemez. Olay, sözü geçen fıkranın öğeleri- ne de aykındır. |# Garanti^ Başka btr arzunttz? EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Diinya Bir Kazan mı? "Avrvpa Biriiği'ne karşı umursamaz bir tutumda olmalıyız. Çünkû onlann bize verebilecekleri, bizden alabilecekleriyanında devede kulak kalıyor. Avrupa Birtiği üyeleri, hangi ûlkeye yaptığından daha fazla ihracatyapabilfyocAm&ika, Japonya ve Çingibidev- lerdışında... SlovakCumhuriyeti'nemi, Bulgaristan'a mı, Polonya'ya mı? Ama bunun ne hükümetimiz farkında ne de halkı şaşkına çeviren bir tiraj-rating yanşmasında koşan medya!.. Bırakın onlarbize gel- sinler, gidip onlann ayağına kapanmanın gereğiyok. Hep ayaklanna gittik iki yüzyıldır. Ama yaptıklanmız hiçbir zaman makbule geçmedi, daha daha diye hep istemeye, başımıza belalaraçmaya devam et- tiler." Prof. Dr. Kenan Bulutoğlu'nun yeni çıkan krtabı, "Dünya Kazan Ben Kepçe"de çok ilgi çekici açıkla- malar, yorumlar var... Bulutoğlu bir bilim adamı, ay- nı zamanda 1977'de Şamsun Milletvekili, 1978-79 yıllannda Bülent Ecevtt hükümetinin Işletmeler Ba- kanı. Sürükleyici bir roman gibi okunan anılar... Bir kişi- nin özel yaşamının yansıması değil! Öncelikle Türki- yemizin, sonra da dünyanın son otuz yıllık sürecinin can alıcı noktalanna değinen, olaylann içinde yaşa- mtş deneyimli bir aydının açık ytireklilikle bizlere sun- duğu gerçekler!.. "Dûnya Kazan Ben Kepçe" (Türkeli Yayınctlık) için- de yaşadığımız siyasal, toplumsal gelişmemizi, da- ha doğrusu yerimizde saymamızı ya da gerileyişimi- zi çözümleyen bir belgesel araştırma. Demiret, Ozal, Ecevit, Turan Güneş, Erbakan, Hikmet Çetin, da- ha kimler kimler! Şimdiye dek bilmediğimiz, duyma- dığımız birtakım olaylar, yaşantılar... Bulutoğlu, Özal'ı önce Planlama'dan, daha sonra Sabancı'nın görevlisi olduğu günlerdetanımış... Sa- bancı'dan en yüksek maaşı aJmış, biri Yeniköy'de, biri Adana'da iki daireye hem Adana'da, hem Istan- bul'da iki şoförlü iki otomobile kavuşmuş... Bulu- toğlu, "Bir Türk bûyûğü" diye ün kazanan özal ko- nusunda bakın ne yazıyor: "özal'ın dış politika alanında yaptığı hatalar mil- yaharca dolar döviz kaybına mal oldu. Amerika 'nın Irak'a saldırarak Kuveyt işgaliniyüz geri etmek için yaptığı saldında işgûzarca ve karşılıksa hizmetlersun- du müttefiklere... Sonunda, Amerika savaşı bitirip Irak'ınpetrol ihracınıyasaklayınca, fatura Türkiye'ye çıkanlıverdi. Petrol boru hattından aldığımızyıldayûz milyonlarca dolartutanndakidövizkazançlanmızdan olduk, karşılığında hiçbir tazminat alamadık, Türtd- ye 'nin Körfez savaşında Incihik üssünü Amerika 'ya açmasına rağmen... Sadece sırtımızı sıvazladılar 'sen aslansın' diye o kadari" Işte Bulutoğlu'nun Süleyman Demirel için yazdık- lan: "Şeriat dûzenini isteyenlerin oylannı almak için Nurculan ve Süleymancılan Meclis'e soktu. Tıpkı Peron gibi muhteris. Devletgücünü ticaret ve siya- set entrikalannda kullanan bir hanımı kendi yerine bıraktı. Vebuhanım, cumhuriyet rejiminişeriat esas- lanna dayandırmayı saklamayan bir kişi ve partiyle hükümet kunva oportünizmine sapınca askerin ve- tosuyla iktidardan aynldı. Demirel herhalde yaşlan- dığından gazetelerin iktisat sayfasını magazin say- fasıyla kanştırarak bu hanımı bir iktisatçı sanmış, yanına başiktisatçı diye almıştı." Güncel poiitikanın başoyunculannın sergilendiği, ılginç saptamalaria, zengin biranı krtabı!.. Âma ben- ce en önemli bölümü, Avrupa Birliği tartışmalanna getirdiği aydınlıktır. Bulutoğlu'na göre Türkiye, bu biriiğe girmekte o kadar hevesli olmamalıdır. Çünkü Avrupa'dır Türkiye'ye ihtiyacı olan!.. Avrupa uluslan günden güneyaşlanmakta, genç nüfuslan azalmak- tadııi Oysa Türkiye, genç nüfusu, sürekli artan insan zenginliğiyle Avrupa'nın geleceği açık olan tek ülke- sidin "Yukandaki tahlillerin ışığında ve kuvvetler den- gesinin bu aşamasında, Avrupa Birliğiüye ülkeleri- nin Türkiye'yi aralanna almak için yalvarmalan, Tür- kiye'nin ise onlara kendi şartlannı koşması gerekir." Bulutoğlu'nun kitabı, üzerinde düşünülecek, tartışı- lacak bir önem taşıyor... Zeytin Denizine Kanşmak... MllSa SEYİRCİ Antalya ll Kültür Müdürü F ethiye'nin Gökben köyündenim. 1960 'h yıllarda köyümün insanla- n dağlara savaş açtılar. Yüzlerce çalıyı kestiler, köklediler, taşlan yerinden oynatuLar, dağ yamaçlannı terasladüar, yaban zcytinlerini aşıladılar... Aşılanan zeyünler, SOD kırk^riiiçcri- sinde büyüdûler, dalbudak saldılar, mey- veye durdular. Şimdi gözümüzün alabil- diği yer zeytin yeşili, zeytin denizi, zey- tin bahçesi... Son on günlük tatili köyümde, anacı- ğımla birlikte geçirdim. Zeytin toplama zamanıydı. Yaşı yetmişi aşmasma karşın her sabah zeytin toplamaya gidiyordu. O zeytin toplarken duramazdım. Onun- la beraber köylü, edremit, ayvalık diye ad- landınlan zeytinleri topladım. Köylü, yağ zeytiniydi, öbürleriyse sofralıktı ve da- lından tek tek toplamak gerekiyordu. Zeytinleri dalından tek tek toplarken Prof. Dr. FarukErem'in bir anlatımı ak- lıma geldi, anacığıma ve kardeşlerime anlattım. Anam anlattıklanmdan ne an- ladı bilemem!.. 1979 yıhnda Afyon'da II Költûr Mü- dürlüğü görevimi yapıyordum. Çocuk Yılı nedeniyle bir konferans vermek üze- re Prof. Dr. Faruk Erem'i Afyon'a davet etmiştim. O yıllarda Afyon'da bugünkü gibi sosyal tesisler yoktu. lyice bir otel bile yoktu desem yeridir. Yattığı yerin aydmlık olmasını dilediğim Prof. Dr. Erem'e -nedenlerini anlatarak- kendisi- ni evimde konuk etmek istedigimi söy- Iedım, alçakgönüllülükle kabul ettı. Eşimın hazırladıgı sabah kahvaltısını yaparken yeşil zeytini çok beğendiğini söyledi. Zeytinlerin kendi ağaçlanmızın ürünleri olduğunu, anacığımın yapıp Fet- hiye'den gönderdiğini söyledim. lyi bir savunman (avukat) da olan hu- kuk bilgini Faruk Hoca, zeytinin kutsal ağaç olduğunu, akıl ve düşünce tannça- sı Atfaena'nın eski çağlarda yeryüzüne ve insanlara armağan ettiğini belirtmişti. "Söylenceye göre Attika İU ve Atina şeh- ritannçasıolmahakknukazanmakiste- yen deniz tannsı Poseidon ile Atfaena ya- nşmaya girişirler ve Otympos tannlannı da yargıç olarak ataıiar. Poseidon Atina Akropolü'nun üstünde tuzlu göl me\ da- na getirmiş, Athena ise bir zeytin ağao. Tannlar, zeytin ağacını ruz gölünden da- ha yararta bularak yetkhi Athena'ya ba- ğışlamışlar, böylece Athena bölge ve ken- tin yönetimini elde ermis." Banşın, adaletın. yaşamın simgesi zey- tin ağacı, ilk çağlarda yargıçlann, sena- to temsilcilerinin, savunmanlann evleri- nin bahçesinde bulunurmuş. Her geçen bu ağacı saygıyla selamlarmış. Ege kıyılannda, yazlık ev yapma uğ- runa ilk çağlann kutsal ağacı zeytinler- den binlercesi kesiliyor. Mehmet Başa- ran, 20 Ekim 2000 tarihinde ve V^sdGüJ- taş 22 Kasım 2000 tarihinde Cumhuri- yet'in ikinci sayfasında yazdıklan yazı- lannda, yol yapımı için, yüz yıllık, beş yüz yıllık, yirmi bin zeytin ağacının ke- sildiğini belirtiyorlardı. Zeytinleri toplarken Faruk Hoca'nın zeytini kutsaması, Mehmet Başaran'ın ve Veysel Gültaş'm yazılan belleğimde dolandı durdu. lyi ki benim köylülenm, ünlü şair Nâ- zım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiirin- dekı " Yetmişinde bik mesela, zeytin di- keceksm" öğüdüne uyarak zeytin dikiyor- lar, kutsuyorlar. Dallanna, tomurcukla- nna zarar vermemek için zeytin sınğıru bile kullanmıyorlar, zeytini çırpmıyor- lar, dövmüyorlar, dalından tek tek toplu- yorlar. Mehmet Başaran'uı sözünü etti- ğı gibi "kahırdan, sancıdan iki büklüm" değiller. Başlan dik ve mağrurlar. AB 'deki Yanlış Kanı Düzeltilmeli Prof. Dr. Bedii N. FE YZIOGLU T ürkiye 'nin Avrupa Birliği 'ne katılmasındakı güçlükler- den biri olarak önemli bir noktaya daha işaret etmek isteriz. Siyasiler, bakan ya da büyükelçiler daha çok konunun ekono- mik ve siyasal yönleri üzerinde durmak- tadırlar. Oysa Avrupa'nın Türkiye hak- kında edindiği kanı, o ülkelerde daha il- kokul çağında baslamaktadrr. Türkler hakkındaki bu yanlış kannım düzeltil- mesi haricryecüerimiz ve bu ülkede gö- rev yapan bütün kamu organlanna dü- şen en önemli görevdir. Hariciyeci olmak sadece yabancı dili iyi konuşmak ve toplantılarda, kokteyl- lerde iyi giyinmekle halledilemez. Bir dışişleri mensubu, kariyerinin da- ha ilk yıllannda o ülkenin ilköğretim ve lise sıralannda Türkler hakkında yazıl- mış bütün kitaplan inceleyip hakkımız- da kötü ve yanlış kanı edindirecek pasaj- lan düzeltme gayretinde olmalıdır. Aslında Avrupa'nın Türkiye ve Türk- ler hakkındaki yanlış kanılan, sadece ilk ve ortaöğretim düzeyinde kalmamakta, üniversite düzeyinde doktora tezlerinin konusu da olmaktadır. 1970-1980 ara- sında birincisi "The last daysofa VVorid" başlığı ile Istanburun Türkler tarafin- dan fethi hakkında yazılmış, öbürü ise Vi- yana Muhasarası üzerinde yapılan 200- 250 sayfalık bir kitap olarak yayımlan- mıştır. Bu itibarla Avrupa'da Türkler hakkın- daki bu kanı düzeltümedikçe ya da düzelt- me yoluna gidilmedikçe Türkiye'nin Av- rupa Birliği'ne kaülması çok güç olacak- to. Resmi makamlann olsun, loırulmuş ve kurulacak olan sivil toplum örgüt- lerinin olsun yapacaklan en önemli çalış- ma bu yönde olmalıdır. SİNCAN ASÜYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 2000/849 Sincan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 5.12.2000 tarih ve 2000/849 esas, 2000/923 ka- rar sayılı ilamı ile Çorum iü, Sungurlu ilçesi, Bahşılı köyü, Cilt: 31, Hane: 6'da nüfusa kayıtlı Hacı Mehmet ve Elmas'tan okna 20.7.1977 doğumlu davacı Satılmış Olcar'ın nü- fustaki Satılmış olan adı Emre olarak düzeltilmıştır. llan olunur. 11.1.2001 Basın: 2019 PENCERE 28 Şubat Nedir, Ne Değilüir?.. Frengin biri demiş ki: "- Gazete tarihin müsvette defteridir." Ne var ki Frenk bu lafı bizim basınımızı görme- den söylemiş olmalı... Tarihin müsvette defteri bile değiliz. Müsvettenin de kendine göre bir içeriği vardır ciddiyeti bulunur. • 28 Şubat nedir?.. Ne değildir?.. Darbe midir?.. 28 Şubat 1997 tarihli MGK karan bir darbenin ültimatomu ya da bildirisi ise altındaki imzalara göz atmalı!.. MGK karannın altında REFAHYOL hükümetinin bakanlannın imzalan var.. Başbakan Necmettin Erbakan.. Başbakan Yardımcısı Çiller.. 28 Şubat bir darbeyse, başsorumlusu Erbakan Hoca'dır; dün kendi kendisine darbe yapan kişi- nin bugünkü yakınması ciddiye alınabilir mi?.. "Laf kıtiığında asmalar budamak" deyişi, bu gi- bi durumlarda söylenmek üzere türetilmiştir. • Son günlerde basında tartışılanlar, tarihin müs- vettesi olabilir mi?.. 28 Şubat bir dönüm noktası!.. Asker-sivil tartışması yerine, bu tarihsel dönüm noktasının anlamı ortaya konursa, neyin ne oldu- ğu açık-seçik belirlenebilir. 28 Şubat Sovyetler Bir- liği'nin 1991 'de yıkılmasıyla gündeme giren tarih- sel sürecin Türkiye'ye yansımasıdır. Bu olay ne bi- zim askerin marifetidir; ne de sivilin. 'Soğuk Savaş' Doğu Bloku'nun yenilgisiyle nok- talandıktan sonra 'Batı Bloku'nun içinde Türki- ye'ye biçilen rol sona ermişti. Artık komünizm teh- likesi gündemden kalkıyordu. Böylece askerin gö- zünden de bir perde kalkıyor, irtica canavan tüm heybetiyle ortaya çıkıyordu. "Islamcılık komünizmin panzehiri" değildi artık, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin köküne kibrit suyu ek- mek yolunda hızla yürüyen 'irtica 'nın ta kendisi idi. Bir gazetenin tarihin müsvettesi olabilmesi için, önce bu gerçeği yazması gerekir. Yazmıyorsa, o gazete müsvette bile değildir. • 28 Şubat 1997'de anayasal düzen ve işlev için- de alınan MGK karan altında onaylan bulunan ki- şiler ve yandaşlan, 28 Şubat sürecinde 'muvazzaf olan 'emekli' generallerle bugün uğraşmayı ma- rtfet sanjyorlar. Erol Özkasnak hedef!.. Oysa 28 Şubat'ı Erol Paşa tek başına yapmadı; hiçbir general 28 Şubat'tan tek başına sorumlu değil!.. Ordunun yeni dünya dengeleri içinde ön- gördüğü yeni devlet stratejisinin altında -yukarda altını çizdiğimiz gibi- başta Erbakan olmak üzere Bakanlar Kurulu'nun yetkili imzalan da vardır. Kim imzasını inkâr ediyorsa, kimliğine düşüre- ceği lekeyi düşünsün!.. 28 Şubat geff-donebi*mi?:.'"''' "' Tarihin çarkını geri çevirmek, İKİ kutüplu dûnya- ya donmek olanağı var mı?.. Geçmiş geçmişle biriikte uçtu gitti... Sen var yeni şeyler düşün!.. tLAN TC KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1992/283 KararNo: 1988/67 Davacılar Ali Alieva, Ismail Ah'eva, Esma Alieva ve- küleri taranndan davalılar Saffet Keskin ve Kemal Adı- gûzel aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat dava- sının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda, Dava trafik kazasına ilişkin maddi ve manevi tazmi- nat olup, davacının davasının kabulüne, kabul nedenı ile 2.026.595.967- TL'nin olay tarihi olan 3.9.1991 ta- rihinden geçerli olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davalılann adreslen bulunamadığından işbu karar özeti karar yerine tebliğ edilmek üzere ilan olunur. 10.01.2000 Basın: 1925 SEFERÖÜSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1991/239 / Karar No: 2000/298 Seferihısar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yukanda yazüı dosyasmın yapılan yargılaması sonunda verilen subut bulmayan davanın reddine dair 21.12.2000 gün ve 2000/298 sayılı karannın bir kısım davalılar Muhar- rem Taşkın, Selma Şimşek, Mustafa Ueri ve Nesrin lle- ri'ye tebligat yapılamadığından, adreslen de meçhul kaldığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmış olmakla işbu ilamn yayırnlandığı tarihten ıtıbaren 15 gün içerisinde yasal yollara başvurulmadığı takdırde karann kesinleşecegi hususu ilan olunur. 11.01.2001 Basın: 2008 KIZILTEPE SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 2000/170 Davacı Ahmet Yılmaz tarafından davalı Zeko Yıl- maz aleyhine açılan cebri tescil davasında yapılan yar- gılama sonunda, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nce görevsizlik- le mahkememize gönderilen ve yukanda belirtüen esas numarasına kaydı yapılan dosyada yapılan tüm araştır- malara rağmen davalı Zeko Yılmaz'a dımışma günü tebliğ edilmediğinden, Adı geçen davalının ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tashih karar talebinde bulunmadıgı takdirde hükmün kesinleşecegi ilanen tebliğ olunur. 04.01.2001 Basın: 1530 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000/1158 KararNo: 2000/1372 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtip: Nuran Taşkıran Mahkememize ait 2000/1158 esas, 2000/1372 karar sayılı ilamı ile 1.12.2000 tarihinde küçük BurakGünel vesayet altına alınarak kendisine annesi Ayfer C«Uatoğ- lu vasi tayin edilmistir. 1.12.2000 Basın. 1926
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle