Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Süper Kartın
Işınladıkları
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı YaşarOkuyan manşetlerde...
SSK'de bilgisayar destekli "süper
kart" uygulaması ile tüm sorunlar gi-
derilecekmiş. Emekli maaşlan şıpı-
nışi bağlanacak, kuyruklar ortadan
kalkacak, yolsuzluklarduracakmış.
Eski SSK Genel Müdürü Kemal
Kılıçdaroğlu, Okuyan'ın söyledik-
leri karşısında aklına takılanları sı-
ralama gereği duyuyor:
"Sayın Bakan, süper kart uygula-
masının altyapısmı pluşturacak
SSK'nin bilgisayar dariışmanlık hiz-
metini, ihalesiz kime vermek istedi?
Bu hizmetin ihalesiz verilmek isten-
diğişirket, ANAP'ın bilgisayar prog-
ramlarını da yapıyor mu? SSK işçi
temsilcisi, hizmetin ihalesiz bir şir-
kete devredilmesine ilişkin karara
muhalefet ettikten sorıra niçin geri
adım attı? SSK'nin öpüldüğünü söy-
leyen Sayın Bakan, geriye dönük 4
yılla ilgili soruşturmalar açtıracağı-
nı söylemişti. Aradan 6 ay geçti, o
soruşturmaların sonucu ne oldu?
Hakkında müfettiş raporu bulunan,
usulsüz sınav düzenlemekten hak-
lannda ağır cezada dava açılan SSK
personeli, kurumda üst düzey gö-
revlere neden getirildi? SSK mü-
fettişleri, Samsun Hastanesi ile ilgi-
li ihalede 500 milyarlık bir fark bul-
muşlardı. Bu para, Sayın Bakan ta-
rafından yüklenicilerden geri isten-
di mi? SSK Genel Müdürü oldu-
ğum dönemde, 1999'da yapılan ta-
şıma ihale bedeli 2 73 milyar liraydı.
Sayın Bakan'ın döneminde taşıma
ihalesi bedeli 592 milyar lira oldu.
Enflasyonun yüzde 25 düzeyinde
olduğu söyleniyor. Sayın Bakan, her
iki ihale arasındaki fiyat farkını nasıl
açıklıyor?"
ISIK KANSU
Milli Güvenlik Akademisi'nden
mezun kamu görevlilerinin üye
olabildikleri Ulusal Güvenlik ve
Stratejik Araştırmalar Derneği (UGŞAD),
geçen 30 Ağustos günü dikkat çekici bir
açıklama yaptı. UGSAD Başkanı Dr.
Cengiz Özdiker imzasıyla yapılan açık-
lama, "Türkıye son 20-25yılda yaşanan
soygun suiistimal ve sorumsuzluklaıia,
milli kaynaklanmız, ekonomik gücümüz
ve kamusal değerlerimiz kontrol edile-
mez ötçüde aşındınlmıştır" diye başlıyor,
kimi öneri ve saptamalaria sürüyor. Iş-
te birkaçı:
- Kamu adına yapılan maliişlem ve har-
camaların belgesinin dahi korunamaz
hale getirildiği günümüzde, devlet har-
camalannı içeren belgelere sahip çıkı-
labilmesi için derhal devlet noteriiği ku-
rulmalıdır.
- Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşun-
dan bu yana var olan tüm bilgi ve ka-
yıtlar ışığında ivedilikle "devletin envan-
teri" çıkartılmalı, giderek eksilen milli
kaynaklarımızın nedenleri soruşturulur-
ken hiç değilse mevcut kamusal kaynak
UGSAD'ın Açıklaması
ve varlıklanmız koruma altına alınmalı-
dır. Ayrıca, kamu adına seçilmiş ya da
atanmış görevlerde bulunup da devlet
malını bizzat kullananlar, yakınlanna özel
amaçlı kullandıranlar ya da kamu malı-
nı kaybedenlerin kamuoyunun vicda-
nında saklı olduğu unutulmamalıdır.
- Kamu arazileri, kadastro çalışmala-
n, arazi tahsisleh, imardüzenlemeleri, ge-
cekondulaşma, kıyıyağmacılığı gibiyön-
temlerle yıllardan bu yana haksız bir bi-
çimde talan edilmiştir. Bu açıdan bakıl-
dığında, ûlkemizde haksız kazanç elde
ederek kaynağı meşru olmayan parala-
ra sahip olan pek çok derebeyleri türe-
miş, dürüst, devletine ve kamu haklan-
na saygılı vatandaşlar ise sürekli hak
kaybına uğramışlardır.
- Türkiye'de kamusal kaynaklara, mal-
lara ve değerlere yönelik şiddetle yaşa-
nan "israf ve yolsuzluk" ciddi ve ölçü-
lemez boyutiara ulaşmıştır. Kamu kurum
ve kuruluşları, kurumsal kimlik kuruluş
nedeni ve temel görevlerinden
uzak, ciddi birer verimsizlik bata-
ğına saplanmış, kamu kaynakla-
rına göz dikerek emek sarfetmeden ka-
zandıkjarı parayla kendilerine her ke-
simden yandaş satın alabilen, iş sahip
vetakipçilerinin pazarı halinegetirilmiş-
tir.
- Kamu yönetiminde "fetret devri" ya-
şanmasına sebep olan bazı siyasetçiler,
Cumhuriyet rejiminin gereği olan dev-
let erkini ve onun temel dayanağı huku-
ku işletmeli, adli-idari-mali çözümsüz-
lük üretmemeli, kayınmcılık yapmama-
lıdır. Toplumsal bir bütünlük içerisinde
kamu variıklanna sahip çıkılmalı, tüm
sorumlulardan hesap sorulabilmeli, is-
tikrarÇ.) adına kimse kimseyi affetmeme-
li, affedememelidir.
- Sozde girişimcilerte yasadışı işbir-
liği yaparak mal varlıklarını ürkütücü
miktarda büyütenlerin sayıca artması-
na karşılık, bunlann cezalandınlmama-
sı, hukuk ilkelerinin çiğnenmesi yanın-
da sosyal adaletin yok olması sonucu-
nu da doğurmaktadır.
Yakın Doğu Üniver-
sitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Yılch-
nm Uler, Adalet Bakanı Hikmet Sa-
mi Türk'ün kamu denetçiliği (om-
budsman) taslağına ilişkin köşemiz-
de yayımlanan görüşlerini okumuş.
Türk'ün "sistemin baştan oturması
için ilk atanacak başdenetçi ve yar-
dımcılannın kişiliklerinin büyük önem
taşıdığını" savunan düşüncesine ay-
nen katılıyor: "Türkiye'de idariyargı
sistemi iyi. Ama, vatandaşın bir ka-
nala, güvenceye de gereksinimi var.
Yönetimle ilgili yakınmalannı taşıya-
Tarafsızlık Kurumuna Taraî KişHik
cağı ombudsmanlık kurumu önem-
li bir kanal olabilir. Bu kurumun olu-
şumu sırasında görev alacak ilk so-
rumlu çok önemli sistemin oturma-
sı açısından çok önemli."
"Ama" diyor Uler, "Sayın Türk'ün
ombudsmanlık için önerdiği Sûley-
man Demirel hiç de iyi bir aday de-
ğil."
Neden? Uler'ih gerekçesi kısa:
"Dünya üzerinde ombudsmanlann
siyasal nitelikleri yoktur. Oysa Demi-
rel, herşeyisi-
yasallaştıran
bir kişilik. ör-
neğin, devletin ekonomiden elini çek-
mesini savunuyor, Çankaya Köş-
kü'nün bahçesinin bedavaya birşir-
kete verilmesini gündeme getiriyor,
'muteber1
saydığı işadamlan ile aile
fotoğraflan çektiriyor, IMF ne diyor-
sa onu savunuyor. Herkonuyu siya-
sallaştırma eğilimindeki bir kişinin
vatandaş yakınmalannı nasıl sonuç-
landıracağı aşağıyukan önceden bel-
lidir aslında. Çünkü tarafsız değil,
taraftır. Siyasetteki rengi de bellidir."
Tıpta Uzmanhk
luzügu lasarısı
Dr. İLKE StPAHİ
Ist. Cni. Kardiyoloji Enstitüsü
Geçen hafta, Sağlık Bakan-
lığı'nca hazırlanan "Tıpta Uz-
manlık Tüzüğü Tasarısı" tas-
lağı kamuoyuna sunuldu. Tas-
lakta 2 temel değişim hedef-
leniyor 1 - Tıp eğitiminde stan-
dardın ve AB şartlarına uyu-
mun sağlanması amacıyla tıp
"Tâkürteîerinden mezun ola-
caklann merkezı sistemle ya-
pılacak bir "yeterliHk sınavına"
tabi tutulmaları; 2- Asistanlık
eğitiminden sonra uzmanlt-
ğa geçiş sınavının artık mer-
kezi sistemle yapılması.
Kanımca, asistanlık eğitimi
sonrası uzman doktorluk un-
vanının alınacağı sınavın mer-
kezi sistem yöntemi ile yapıl-
ması, uzman adaylarının de-
ğerlendirilmesinde aynı kri-
terlerin kullanılmasını sağla-
yacağı için daha doğru ve da-
ha adil olabılecektir.
Ancak, tıp fakültelerinin son
yılındahekim adaylarının °ye-
tehilik sınavına" tabi tutulma-
ları gereksiz ve hatta zararlı-
dır. Taslakta bu sınavın plan-
lanmasına gerekçe olarak tıp
eğitiminde standardın sağ-
lanması ve AB şartlan ile uyum
içinde olunması gösterilmiş-
tir. Bilinmelidir ki, ister merke-
zi olsun, ister olmasın, herhan-
gi bir yeterlilik sınavı ile son
10 yılda Tıpta Uzmanlık Sı-
navı'nda (TUS) yerleşen aday
sayısı göz önüne alındığında,
yüzde 41.7 başarı oranı gös-
teren İÜ Cerrahpaşa Tıp Fa-
kültesi Ingilizce Tıp Bölümü ile
yüzde 7.3 başarı pranı gös-
teren Cumhuriyet Üniversite-
si Tıp Fakültesi'ndeki tıp eği-
timi ve öğrencilerinin potan-
siyeli eşdeğer kılınamaz. Ya-
ni sadece sınavla kurumlar
arası eğitim standardize edi-
lemez, ancak yetersiz eğitim
almak durumunda bırakılan
öğrenciler haksız rekabet so-
nucu elenirler.
Tıp eğitimi 6 yıllık eğitim sü-
resiyle, çok derin teorik ve
pratik bilgi yüküyle, yaklaşık
40 ayrı dersin toplam 100 e
yakın sınavıyla en ağır üni-
versite eğitimidir. Eğer mer-
kezi sistem ile tekrar tüm tıp
literatüründen hekim adayla-
rı smava sokulmak istenili-
yorsa fakülte içinde yapılan
bunca sınava güvenilmiyor,
bunca emeğe ve çalışmaya
saygı gösterilmiyor demek-
tir. Kaldı ki halen TUS'.ta he-
kimler binlerce sayfalık bir bil-
gi yığını ile boğuşarak insan-
lığa hizmet etmek ve gele-
ceklerini kurabilmek için, uz-
man olmaya çalışmaktadır-
lar. Pratisyen hekımliğin mad-
di ve manevi getirilerinin pek
az olduğu ûlkemizde, Eylül
1987-Eylül 1997 arasında
201.324 hekimden sadece
31.958'i (yüzde 15) TUS'u ka-
zanabilmiştir.
Taslakta yeterlilik sınavını
kazanamayanlann hekim ola-
mayacakları, yeniden eğitim
görecekleri ve tekrar sınava gi-
recekleri öngörülmüştür. Ya-
ni 6 yıllık eğitim, tüm dersler-
de başarılı olma, fakat mer-
kezi sınavda başarılı olama-
dınız diye en uzun eğitimi gör-
müş gençleri 25 yaşında
"mesleksiz" bırakmak... Ye-
terlilik sınavını geçip hekim
olursanız da uzman olma ih-
timaliniz yüzde 15. Sanırım
tıp fakültelerindeki arkadaş-
lanmız için hiç de yapıcı ve adil
bir düzenleme değil.
Taslakta belirtilen AB'ye
uyum gerekçesi de gerçekle
örtüşmemektedir. Orneğin,
halen Ingiltere'de fakülte son
sınıfta yeterlilik sınavı yoktur.
Son sınıf tıp öğrancileri (in-
tern doktorlar) istedikleri uz-
manlık alanımn kliniğinde 1
yıl çalıştıktan sonra sadece o
uzmanlık dalı ile ilgili sorula-
rı içeren bir sınava girmekte
ve başarılı olurlarsa o bölüm-
de asistan olarak kalma hak-
kını elde etmektedirler.
Unutulmamalıdır ki teşhis
yanlışsa tedavi sonuç ver-
mez, hatta zararlı olabilir. In-
san odaklı yeni binyılda, Tür-
kiye'de hekim kalitesinin arttı-
rılması ve sağlık hizmetleri-
nin iyileştirilmesi, tıp fakülte-
leri ve Sağlık Bakanlığı bütçe-
lerinin arttınlması zorunluluğu-
na dayalıdır. Sağlıksız birtop-
lumun geleceği olamaz.
Bunlann yanı sıra enine bo-
yuna düşünülmeden, altya-
pılan tamamlanmadan yeni
tıp fakülteleri açma yaklaşımı
ise, sınav yapa yapa tıp eği-
timini denetlemeye çalışma
yanlışhğına neden olmakta-
dır. Oysa temel çözümler üni-
versitelerde yeniden yapılan-
manın sağlanmasında, eski
ve hantal Türkçe tıp literatü-
rünün yenilenmesinde, pra-
tisyen hekimliğin şartlannın
iyileştirilmesi ve özendirilme-
sinde yatmaktadır.
Hiçbir terazi kefelerindeki-
lerin ağırlıklanna ağırlık kat-
maz.
Üç Satının Gerisi
Türkiye Maden-lş Yatağan
Şube Başkanı Murat Bekem,
2 milyar 520 milyon dolar ma-
liyetle kurulan Yatağan, Yeni-
köy ve Kemerköy termik sant-
rallannın, 16 Kasım 1996'da
Resmi Gazete'de yayımlanan
"üç satıriık" bir ilan ile özelleş-
tiriîmek üzere ihaleye çıkarıl-
dığını anımsatıyor. İhalede ge-
linen son aşamayı da şöyle
özetliyor:
"Bu 3 santral, TÜSlAD'dan
çıkanlan birşirkete (Kamuran
ÇörtOk'e ait Bayındır Holding)
20 yıllığına 410 milyon dolara
verilecektir. Imtiyaz sözleşme-
sinin yenilenmesi ve fırmanın
defaten 1 seferde ödeyeceği
fıyattan sonra devirişlemiger-
çekleştirilecektir."
Bekem, "dahası var" deme-
ye getiriyor
"Termik santrallann yanın-
da bu santrallan besleyen Tür-
kiye Kömürlşletmeleri'ne bağ-
lı Güney Ege Linyitleri Işlet-
mesi ile Yatağan Linyit Işletme-
sibölge müdüriükleri; tüm ma-
kine, donanım, bina ve onlar-
ca milyar dolartık rezervleri ile
biriikte 'bedava'ya bu termik
santrallan alanlara verilmek-
tedir."
Bekem, santrallarda çalışan
4 bine yakın işçi ve elektrik
enerjislni tüketen yurttaşlar
adına soruyor:
"IMF ve Dünya Bankası gi-
bi kurumlaria el ele ven'p ülke-
mizi içinden çıkılmaz bir dış
borç tuzağına düşürenler, bu
özelleştirmeleri bizim çıkaha-
nmız için miyapmaktadıriar"
Sorunun yanıtını, stratejik
bir alan olan enerji sektörü-
nün kamu elinde olmasını sa-
vunanlar çok iyi biliyor. Ikti-
dardakiler de...
HAYVANLAR İSMAÎL CÜLCEÇ [email protected]
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]
ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACI
HARBt SEMİH POROY [email protected]
BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1999/876
Vasiyetçi Fatma Günay Tunçman'ın vasiyeti üzerine mahkeme-
mızde açılan vasıyetname davasının yapılan açık yargılaması üze-
nne venlen ara karan gereğince:
Bakırköy - Incirli Hızalan Sitesi A Blok D: 29 veya 19 - tstan-
bul adresinde ikâmet etmekte iken 29.6.1999 tarihinde vefat ettiği
mahkememize ıhbar edilen müteveffa Fatma Günay Tunçman'ın
nurasçıları olan Mehmet Ihsan Tunay - Semiha Kavalcı - Fatma
Aygün Tunay'ın adresleri bugüne kadar tespit edilemediğinden du-
nışma günü olan 19.9.2000 günü saat 11 .OO'de mahkememizde ha-
zır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi
halde duruşmalann gıyaplannda cereyan edeceği ve karar verilece-
ğı hususu HUMK'nin 509. ve 510. maddeleri gereğince tebligat
>erıne kaim olmak üzere ilan olunur. 6.6.2000.
Basın: 49491
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Eylül
TfYATROCU MAX REINHARDT..
'TE BUGUM, YAUUPt AS/LU AI/USTURYAU riyATKO YÖNSTME-
ROHUN GEUŞİAAİNDE BÜYÛIC ETKİLE/S.İ OLAN &E/NHAGDT, Sü
SANATA OUYPUĞCJ YAtaNLIK NEPeHİYLE fQ YAÇfAJPA OYUN-
CÜLUĞA BAfLAMtŞTY. 19OS'TBAJ SOMtSA" TtvATtSo YÖNET-
MENUĞİHE APIM ATMIÇ, KLASİKLEK&EN ÇA6PAÇ
OYUNLARA DESİAJ ÇOK SBKIİÇ Blü YELPA2E (ÇİMPE
ÇALIÇUfŞp. BİISÇOK (ŞIK TEKA1İO.E&, PÖMER. SAHNE,
BAZI STİUZM E0İLMİÇ GÖZÛtJTU EFEKTLEKJ ONUAI
BULUSLAKIYDI. YILD(Z SİSTEHAİNE KABŞT İSE OYUN
GÜC4JMÜ SAVUNAAUÇ, TİYATKOYU 6ENİŞ KtTLE-
LER£ UlAŞTrlSAAAK İÇİN ÇAUŞMtSTT. MAZİLERİM
ifGAL.İA/DEM SoMfSA ULKESİMİ TEOCEPİP ASD'YE
SÖÇ EPEN &EINHABPT,OIZADA OLENE
DEGİH
GÖRÜŞ
EMİN GÜRSES
Birleşmiş Millefler
21. yüzyılda, uluslararası sistemde banş ve istik-
rarı sağlayacak bir forum olarak Birleşmiş Millet-
ler'in (BM) nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği konusu
New York'ta üye devtet liderlerinin katılımıyla tartı-
şıldı. Uzun yıllardır BM'nin yeniden yapılanması ko-
nusu özellikle gelişmekte olan ülkelerce dile getiril-
mekteydi. ABD'nin son yıllarda BM'yi istediği gibi kont-
rol edemediği de gözlenmekteydi. Fransa gibi ülke-
ler ise BM'yi ABD'nin NATO aracılığıyla sürdürdüğü
hegemonyasına karşı bir denge unsuru olarak gör-
müşlerdir.
Birçok gelişmekte otan ülke BM'yi seçilmişlerin kont-
rolündekı bir kulüp olarak görmekte ve faaliyetlerini
eleştirmekteydi. Bu eleştirilerin ciddıye alınması an-
cak BM'de etkinliği yüksek olan ülkelerin kendi ara-
lannda da örgüt faaliyetleri konusunda görüş ayn-
lıklannın güçlenmesiyle biriikte gündeme getirilmiş-
tir. Bu eleştirileri göğüsleyerek merkezi ülkelerin çı-
kanna uygun işleyen sistemi korumak ve yeniden ya-
pılanan Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemde
istikran sürdürebilmek için dünya ekonomisinde et-
kinliği artan Almanya ve Japonya'nın yanında Afri-
ka, Asya ve Latin Âmerika'dan birer üyenin Güven-
lik Konseyi'nde temsil edilmesi önerilmiştir. Ingiliz Dı-
şişleri Bakanı Robin Cook 4 Eylül tarihli Financial
Times gazetesindeki yazısında bunun örgüte daha
fazla meşruluk kazandıracağını belirtmektedir.
Aynı öneriler arasında BM'nin banş gücü operas-
yonlan konusunda ekonomik, sosyal ve siyasal prog-
ramını oluşturarak müdahale edilen ülkede uygula-
maya koymasını talep etmesi ise yeni bir tür sömür-
gecilik önerisinden başka bir şey değildir. Bu Kuzey
Irak'ta BM adına Ingiltere ve ABD tarafından uygu-
lanmaya çalışılmaktadır. Güçlü devletler kendi çı-
karlanna uygun hazırlanan kurallara uymayanlann ce-
zalandınlmasını insani ve hukuki bir çerçeveye oturt-
ma hesaplan peşindedirler. BM banş operasyonla-
nnın Bosna'da olduğu gibi genellikle banş bozulduk-
tan, yüz binler öldükten sonra gündeme geldiği de
unutulmamalıdır.
Uluslararası kabul görmüş kurallara göre değil de
ulusal çıkarlara göre insani müdahale adı altında ya-
pılan müdahaleler ileride kurallann ihlal edılmesini do-
ğal hale getirecek ve bir "Güçlü clan haklıdır" anla-
yışını egemen kılabilecektir.
Birleşmiş Milletler sözleşmesinde her ne kadar
"biz halklar/insanlar" ifadesine yer verilse de kuru-
luş, pratikte devletlerin temsil edildiği bir forum ol-
maktan öteye gidememiştir. Burada güçlü devletler,
Güvenlik Konseyi aracılığıyla veya ekonomik güçle-
rini kullanarak Genel Kurul'daki üye devlet ternsilci-
leri üzerindeki dolaylı baskılanyla etkinliklerini sür-
dürmeye çalışmışlardır. ABD'nin çıkarlanna karşı bir
tutum, gelişmekte olan ülkelerin ABD kontrolünde-
ki IMF gibi kuruluşlardan destek almalannı zoriaştır-
maktadır. Tersi tutumlarise ödüllendirilmektedir. Mı-
sır'ın Körfez Savaşı'nda ABD tarafındayer alması so-
nucu, VVashington'ın girişimiyle dış borçlannın yüz-
de 25'i silinmiştir.
VVashlngton, çıkarianna aykın gelişmeler gözledi-
ği BM'nin faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır.
ABD'nin örgütteki 1945 sonrası etkinliği 1970'lerde
Genel Kurul'daki bağlantısızlar hareketinin güçlü di-
renişiyle karşılaşmıştır. 1980'lerde VVashington'ın
BM'ye eleştirileri artmış, Reagan BM'nin bazı kuru-
luşlanqdan ABD'yı çekmiş ve odenmesi gereken ai-
datı dondurrriuş^üH BM'ye olan 1.3 milyar dolarlık
(1999 yılı itibarıyla) birikmiş aidatlannı ödememek-
tedir. BM'ye bağlı kuruluşlarda etkinliğinde azalma
olan ABD bunlann yeniden yapılandırılmasını gün-
deme getirmiş, böylece kontrolü dışındaki program-
lan engelleyebilmeyi amaçlamıştır.
BM'nin yeniden yapılandınlmasında özellikle sos-
yal-ekonomik kuruluşlara daha fazla olanak tanın-
malı, BM Gelişme Programı, Dünya Besin Progra-
mı, Dünya Sağlık örgütü, Besin ve Tanm örgütü, BM
Çocuk Fonu, BM Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi
kuruluşların etkinlikleri arttınlmalıdır. Uluslararası gü-
venlik ve banşı sağlamak ancak ulusal düzeyde eği-
tim, sağlık, çevre, tanm, beslenme gibi alantarda iyi-
leştirmelerle sağlanabilir.
Sistemin adil olmayan yapısında radikal değişim-
lerin gündeme gelmesini engellemek için BM gibi ku-
ruluşlarda revizyona gidilmeye çalışılmaktadır. Eşit-
siz gelişme, dünya mali sistemindeki anarşi, çevre
sorunlarındaki çıkmazlar, nüfus artışının ve yoksul-
luğun baskısı, kültürel farklılıklar üzerine kurulu po-
litikalann etkinlik kazanması ise dünya çapında dü-
zenleyici bir örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır.
Gorbaçov Eylül 1987'de güvenli bir dünyanın
oluşturulması 1çin öne sürdüğü düşüncelerinde, "Biz
insanlık aynı kayıktayız; ya batacağız ya da beraber
kurtulacağız" diyordu. Fakat aradan geçen yıllar ba-
tan kayıklann sadece gelişmekte olan ülkelerin ka-
yıklan olduğunu göstermiştir.
E-mail: emingurses(g yahoo.com
Fax:0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1V
SOLDA.N SAĞA:
1/Mikroplabu-
laşan hastalık-
lar. 2/ Köy. pa-
zar gibi yerler- _
de dolaşarak
ufaktefektuha-
fiye eşyası sa-
tan gezginci es-
naf... Bir göz
rengi. 3/ Yu-
murtayla yapı-
lan bir yemek. 8
4/Yazım... Le- Q
tonya'nın baş-
kenti. 5/ Derviş selamı...
Beyaz ya da pembe
renkli çiçekler açan ze-
hirli bir ağaççık. 6/ Na-
zilerin politıkasında 3
Germen ukından kimse- 4
lereyakıştırılanad...Bır 5
nota... Endonezya'nın
plaka işareti. II Bir
renk... Veba hastahğı-
na verilen bir başka ad.
8/"Öznersözcüğünün 9
karşıtı. 9/ Antik çağlar-
da Anadolu'nun güneybatısındaki bölgeye verilen ad...
Kötü dikış nedeniyle kumaşta oluşan büzülme ya da kıv-
nm.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hukuki bir sorun ya da uyuşmazlıkla ilgili olarak hu-
kuk bilgınlerinin ya da yargı organlannın vardıklan gö-
rüş ve yargılar. 2/ Bir soru sözü... Eti beğenilen bir de-
niz balığı. 3/ Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çe-
kilen, geniş ağızlı balık ağı... Avrupa'da büyük bir ya-
nmada. 4/ tçinden zorçıkıkr durum... "Maviye çalargöz-
lerin / Yangın mavisine / Rüzgârda — " (Ahmed Arif).
5/ Afhka'da bir ırmak... Hicap... Sodyum elementınin
simgesı. 6/ Argoda yasadışı bir işin yapıldığı yerde ge-
leni haber verme işi. 7/ "Sami —": Ressammıız... Yi-
ğit, kahraman. 8/ Yabancı... Hüıdularda dınsel önder ya
da öğretmen. 9/ Çarçabuk, anında, hemen.