16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÜL 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Süper Kartın Işınladıkları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı YaşarOkuyan manşetlerde... SSK'de bilgisayar destekli "süper kart" uygulaması ile tüm sorunlar gi- derilecekmiş. Emekli maaşlan şıpı- nışi bağlanacak, kuyruklar ortadan kalkacak, yolsuzluklarduracakmış. Eski SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, Okuyan'ın söyledik- leri karşısında aklına takılanları sı- ralama gereği duyuyor: "Sayın Bakan, süper kart uygula- masının altyapısmı pluşturacak SSK'nin bilgisayar dariışmanlık hiz- metini, ihalesiz kime vermek istedi? Bu hizmetin ihalesiz verilmek isten- diğişirket, ANAP'ın bilgisayar prog- ramlarını da yapıyor mu? SSK işçi temsilcisi, hizmetin ihalesiz bir şir- kete devredilmesine ilişkin karara muhalefet ettikten sorıra niçin geri adım attı? SSK'nin öpüldüğünü söy- leyen Sayın Bakan, geriye dönük 4 yılla ilgili soruşturmalar açtıracağı- nı söylemişti. Aradan 6 ay geçti, o soruşturmaların sonucu ne oldu? Hakkında müfettiş raporu bulunan, usulsüz sınav düzenlemekten hak- lannda ağır cezada dava açılan SSK personeli, kurumda üst düzey gö- revlere neden getirildi? SSK mü- fettişleri, Samsun Hastanesi ile ilgi- li ihalede 500 milyarlık bir fark bul- muşlardı. Bu para, Sayın Bakan ta- rafından yüklenicilerden geri isten- di mi? SSK Genel Müdürü oldu- ğum dönemde, 1999'da yapılan ta- şıma ihale bedeli 2 73 milyar liraydı. Sayın Bakan'ın döneminde taşıma ihalesi bedeli 592 milyar lira oldu. Enflasyonun yüzde 25 düzeyinde olduğu söyleniyor. Sayın Bakan, her iki ihale arasındaki fiyat farkını nasıl açıklıyor?" ISIK KANSU Milli Güvenlik Akademisi'nden mezun kamu görevlilerinin üye olabildikleri Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği (UGŞAD), geçen 30 Ağustos günü dikkat çekici bir açıklama yaptı. UGSAD Başkanı Dr. Cengiz Özdiker imzasıyla yapılan açık- lama, "Türkıye son 20-25yılda yaşanan soygun suiistimal ve sorumsuzluklaıia, milli kaynaklanmız, ekonomik gücümüz ve kamusal değerlerimiz kontrol edile- mez ötçüde aşındınlmıştır" diye başlıyor, kimi öneri ve saptamalaria sürüyor. Iş- te birkaçı: - Kamu adına yapılan maliişlem ve har- camaların belgesinin dahi korunamaz hale getirildiği günümüzde, devlet har- camalannı içeren belgelere sahip çıkı- labilmesi için derhal devlet noteriiği ku- rulmalıdır. - Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşun- dan bu yana var olan tüm bilgi ve ka- yıtlar ışığında ivedilikle "devletin envan- teri" çıkartılmalı, giderek eksilen milli kaynaklarımızın nedenleri soruşturulur- ken hiç değilse mevcut kamusal kaynak UGSAD'ın Açıklaması ve varlıklanmız koruma altına alınmalı- dır. Ayrıca, kamu adına seçilmiş ya da atanmış görevlerde bulunup da devlet malını bizzat kullananlar, yakınlanna özel amaçlı kullandıranlar ya da kamu malı- nı kaybedenlerin kamuoyunun vicda- nında saklı olduğu unutulmamalıdır. - Kamu arazileri, kadastro çalışmala- n, arazi tahsisleh, imardüzenlemeleri, ge- cekondulaşma, kıyıyağmacılığı gibiyön- temlerle yıllardan bu yana haksız bir bi- çimde talan edilmiştir. Bu açıdan bakıl- dığında, ûlkemizde haksız kazanç elde ederek kaynağı meşru olmayan parala- ra sahip olan pek çok derebeyleri türe- miş, dürüst, devletine ve kamu haklan- na saygılı vatandaşlar ise sürekli hak kaybına uğramışlardır. - Türkiye'de kamusal kaynaklara, mal- lara ve değerlere yönelik şiddetle yaşa- nan "israf ve yolsuzluk" ciddi ve ölçü- lemez boyutiara ulaşmıştır. Kamu kurum ve kuruluşları, kurumsal kimlik kuruluş nedeni ve temel görevlerinden uzak, ciddi birer verimsizlik bata- ğına saplanmış, kamu kaynakla- rına göz dikerek emek sarfetmeden ka- zandıkjarı parayla kendilerine her ke- simden yandaş satın alabilen, iş sahip vetakipçilerinin pazarı halinegetirilmiş- tir. - Kamu yönetiminde "fetret devri" ya- şanmasına sebep olan bazı siyasetçiler, Cumhuriyet rejiminin gereği olan dev- let erkini ve onun temel dayanağı huku- ku işletmeli, adli-idari-mali çözümsüz- lük üretmemeli, kayınmcılık yapmama- lıdır. Toplumsal bir bütünlük içerisinde kamu variıklanna sahip çıkılmalı, tüm sorumlulardan hesap sorulabilmeli, is- tikrarÇ.) adına kimse kimseyi affetmeme- li, affedememelidir. - Sozde girişimcilerte yasadışı işbir- liği yaparak mal varlıklarını ürkütücü miktarda büyütenlerin sayıca artması- na karşılık, bunlann cezalandınlmama- sı, hukuk ilkelerinin çiğnenmesi yanın- da sosyal adaletin yok olması sonucu- nu da doğurmaktadır. Yakın Doğu Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılch- nm Uler, Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk'ün kamu denetçiliği (om- budsman) taslağına ilişkin köşemiz- de yayımlanan görüşlerini okumuş. Türk'ün "sistemin baştan oturması için ilk atanacak başdenetçi ve yar- dımcılannın kişiliklerinin büyük önem taşıdığını" savunan düşüncesine ay- nen katılıyor: "Türkiye'de idariyargı sistemi iyi. Ama, vatandaşın bir ka- nala, güvenceye de gereksinimi var. Yönetimle ilgili yakınmalannı taşıya- Tarafsızlık Kurumuna Taraî KişHik cağı ombudsmanlık kurumu önem- li bir kanal olabilir. Bu kurumun olu- şumu sırasında görev alacak ilk so- rumlu çok önemli sistemin oturma- sı açısından çok önemli." "Ama" diyor Uler, "Sayın Türk'ün ombudsmanlık için önerdiği Sûley- man Demirel hiç de iyi bir aday de- ğil." Neden? Uler'ih gerekçesi kısa: "Dünya üzerinde ombudsmanlann siyasal nitelikleri yoktur. Oysa Demi- rel, herşeyisi- yasallaştıran bir kişilik. ör- neğin, devletin ekonomiden elini çek- mesini savunuyor, Çankaya Köş- kü'nün bahçesinin bedavaya birşir- kete verilmesini gündeme getiriyor, 'muteber1 saydığı işadamlan ile aile fotoğraflan çektiriyor, IMF ne diyor- sa onu savunuyor. Herkonuyu siya- sallaştırma eğilimindeki bir kişinin vatandaş yakınmalannı nasıl sonuç- landıracağı aşağıyukan önceden bel- lidir aslında. Çünkü tarafsız değil, taraftır. Siyasetteki rengi de bellidir." Tıpta Uzmanhk luzügu lasarısı Dr. İLKE StPAHİ Ist. Cni. Kardiyoloji Enstitüsü Geçen hafta, Sağlık Bakan- lığı'nca hazırlanan "Tıpta Uz- manlık Tüzüğü Tasarısı" tas- lağı kamuoyuna sunuldu. Tas- lakta 2 temel değişim hedef- leniyor 1 - Tıp eğitiminde stan- dardın ve AB şartlarına uyu- mun sağlanması amacıyla tıp "Tâkürteîerinden mezun ola- caklann merkezı sistemle ya- pılacak bir "yeterliHk sınavına" tabi tutulmaları; 2- Asistanlık eğitiminden sonra uzmanlt- ğa geçiş sınavının artık mer- kezi sistemle yapılması. Kanımca, asistanlık eğitimi sonrası uzman doktorluk un- vanının alınacağı sınavın mer- kezi sistem yöntemi ile yapıl- ması, uzman adaylarının de- ğerlendirilmesinde aynı kri- terlerin kullanılmasını sağla- yacağı için daha doğru ve da- ha adil olabılecektir. Ancak, tıp fakültelerinin son yılındahekim adaylarının °ye- tehilik sınavına" tabi tutulma- ları gereksiz ve hatta zararlı- dır. Taslakta bu sınavın plan- lanmasına gerekçe olarak tıp eğitiminde standardın sağ- lanması ve AB şartlan ile uyum içinde olunması gösterilmiş- tir. Bilinmelidir ki, ister merke- zi olsun, ister olmasın, herhan- gi bir yeterlilik sınavı ile son 10 yılda Tıpta Uzmanlık Sı- navı'nda (TUS) yerleşen aday sayısı göz önüne alındığında, yüzde 41.7 başarı oranı gös- teren İÜ Cerrahpaşa Tıp Fa- kültesi Ingilizce Tıp Bölümü ile yüzde 7.3 başarı pranı gös- teren Cumhuriyet Üniversite- si Tıp Fakültesi'ndeki tıp eği- timi ve öğrencilerinin potan- siyeli eşdeğer kılınamaz. Ya- ni sadece sınavla kurumlar arası eğitim standardize edi- lemez, ancak yetersiz eğitim almak durumunda bırakılan öğrenciler haksız rekabet so- nucu elenirler. Tıp eğitimi 6 yıllık eğitim sü- resiyle, çok derin teorik ve pratik bilgi yüküyle, yaklaşık 40 ayrı dersin toplam 100 e yakın sınavıyla en ağır üni- versite eğitimidir. Eğer mer- kezi sistem ile tekrar tüm tıp literatüründen hekim adayla- rı smava sokulmak istenili- yorsa fakülte içinde yapılan bunca sınava güvenilmiyor, bunca emeğe ve çalışmaya saygı gösterilmiyor demek- tir. Kaldı ki halen TUS'.ta he- kimler binlerce sayfalık bir bil- gi yığını ile boğuşarak insan- lığa hizmet etmek ve gele- ceklerini kurabilmek için, uz- man olmaya çalışmaktadır- lar. Pratisyen hekımliğin mad- di ve manevi getirilerinin pek az olduğu ûlkemizde, Eylül 1987-Eylül 1997 arasında 201.324 hekimden sadece 31.958'i (yüzde 15) TUS'u ka- zanabilmiştir. Taslakta yeterlilik sınavını kazanamayanlann hekim ola- mayacakları, yeniden eğitim görecekleri ve tekrar sınava gi- recekleri öngörülmüştür. Ya- ni 6 yıllık eğitim, tüm dersler- de başarılı olma, fakat mer- kezi sınavda başarılı olama- dınız diye en uzun eğitimi gör- müş gençleri 25 yaşında "mesleksiz" bırakmak... Ye- terlilik sınavını geçip hekim olursanız da uzman olma ih- timaliniz yüzde 15. Sanırım tıp fakültelerindeki arkadaş- lanmız için hiç de yapıcı ve adil bir düzenleme değil. Taslakta belirtilen AB'ye uyum gerekçesi de gerçekle örtüşmemektedir. Orneğin, halen Ingiltere'de fakülte son sınıfta yeterlilik sınavı yoktur. Son sınıf tıp öğrancileri (in- tern doktorlar) istedikleri uz- manlık alanımn kliniğinde 1 yıl çalıştıktan sonra sadece o uzmanlık dalı ile ilgili sorula- rı içeren bir sınava girmekte ve başarılı olurlarsa o bölüm- de asistan olarak kalma hak- kını elde etmektedirler. Unutulmamalıdır ki teşhis yanlışsa tedavi sonuç ver- mez, hatta zararlı olabilir. In- san odaklı yeni binyılda, Tür- kiye'de hekim kalitesinin arttı- rılması ve sağlık hizmetleri- nin iyileştirilmesi, tıp fakülte- leri ve Sağlık Bakanlığı bütçe- lerinin arttınlması zorunluluğu- na dayalıdır. Sağlıksız birtop- lumun geleceği olamaz. Bunlann yanı sıra enine bo- yuna düşünülmeden, altya- pılan tamamlanmadan yeni tıp fakülteleri açma yaklaşımı ise, sınav yapa yapa tıp eği- timini denetlemeye çalışma yanlışhğına neden olmakta- dır. Oysa temel çözümler üni- versitelerde yeniden yapılan- manın sağlanmasında, eski ve hantal Türkçe tıp literatü- rünün yenilenmesinde, pra- tisyen hekimliğin şartlannın iyileştirilmesi ve özendirilme- sinde yatmaktadır. Hiçbir terazi kefelerindeki- lerin ağırlıklanna ağırlık kat- maz. Üç Satının Gerisi Türkiye Maden-lş Yatağan Şube Başkanı Murat Bekem, 2 milyar 520 milyon dolar ma- liyetle kurulan Yatağan, Yeni- köy ve Kemerköy termik sant- rallannın, 16 Kasım 1996'da Resmi Gazete'de yayımlanan "üç satıriık" bir ilan ile özelleş- tiriîmek üzere ihaleye çıkarıl- dığını anımsatıyor. İhalede ge- linen son aşamayı da şöyle özetliyor: "Bu 3 santral, TÜSlAD'dan çıkanlan birşirkete (Kamuran ÇörtOk'e ait Bayındır Holding) 20 yıllığına 410 milyon dolara verilecektir. Imtiyaz sözleşme- sinin yenilenmesi ve fırmanın defaten 1 seferde ödeyeceği fıyattan sonra devirişlemiger- çekleştirilecektir." Bekem, "dahası var" deme- ye getiriyor "Termik santrallann yanın- da bu santrallan besleyen Tür- kiye Kömürlşletmeleri'ne bağ- lı Güney Ege Linyitleri Işlet- mesi ile Yatağan Linyit Işletme- sibölge müdüriükleri; tüm ma- kine, donanım, bina ve onlar- ca milyar dolartık rezervleri ile biriikte 'bedava'ya bu termik santrallan alanlara verilmek- tedir." Bekem, santrallarda çalışan 4 bine yakın işçi ve elektrik enerjislni tüketen yurttaşlar adına soruyor: "IMF ve Dünya Bankası gi- bi kurumlaria el ele ven'p ülke- mizi içinden çıkılmaz bir dış borç tuzağına düşürenler, bu özelleştirmeleri bizim çıkaha- nmız için miyapmaktadıriar" Sorunun yanıtını, stratejik bir alan olan enerji sektörü- nün kamu elinde olmasını sa- vunanlar çok iyi biliyor. Ikti- dardakiler de... HAYVANLAR İSMAÎL CÜLCEÇ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY [email protected] BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1999/876 Vasiyetçi Fatma Günay Tunçman'ın vasiyeti üzerine mahkeme- mızde açılan vasıyetname davasının yapılan açık yargılaması üze- nne venlen ara karan gereğince: Bakırköy - Incirli Hızalan Sitesi A Blok D: 29 veya 19 - tstan- bul adresinde ikâmet etmekte iken 29.6.1999 tarihinde vefat ettiği mahkememize ıhbar edilen müteveffa Fatma Günay Tunçman'ın nurasçıları olan Mehmet Ihsan Tunay - Semiha Kavalcı - Fatma Aygün Tunay'ın adresleri bugüne kadar tespit edilemediğinden du- nışma günü olan 19.9.2000 günü saat 11 .OO'de mahkememizde ha- zır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi halde duruşmalann gıyaplannda cereyan edeceği ve karar verilece- ğı hususu HUMK'nin 509. ve 510. maddeleri gereğince tebligat >erıne kaim olmak üzere ilan olunur. 6.6.2000. Basın: 49491 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Eylül TfYATROCU MAX REINHARDT.. 'TE BUGUM, YAUUPt AS/LU AI/USTURYAU riyATKO YÖNSTME- ROHUN GEUŞİAAİNDE BÜYÛIC ETKİLE/S.İ OLAN &E/NHAGDT, Sü SANATA OUYPUĞCJ YAtaNLIK NEPeHİYLE fQ YAÇfAJPA OYUN- CÜLUĞA BAfLAMtŞTY. 19OS'TBAJ SOMtSA" TtvATtSo YÖNET- MENUĞİHE APIM ATMIÇ, KLASİKLEK&EN ÇA6PAÇ OYUNLARA DESİAJ ÇOK SBKIİÇ Blü YELPA2E (ÇİMPE ÇALIÇUfŞp. BİISÇOK (ŞIK TEKA1İO.E&, PÖMER. SAHNE, BAZI STİUZM E0İLMİÇ GÖZÛtJTU EFEKTLEKJ ONUAI BULUSLAKIYDI. YILD(Z SİSTEHAİNE KABŞT İSE OYUN GÜC4JMÜ SAVUNAAUÇ, TİYATKOYU 6ENİŞ KtTLE- LER£ UlAŞTrlSAAAK İÇİN ÇAUŞMtSTT. MAZİLERİM ifGAL.İA/DEM SoMfSA ULKESİMİ TEOCEPİP ASD'YE SÖÇ EPEN &EINHABPT,OIZADA OLENE DEGİH GÖRÜŞ EMİN GÜRSES Birleşmiş Millefler 21. yüzyılda, uluslararası sistemde banş ve istik- rarı sağlayacak bir forum olarak Birleşmiş Millet- ler'in (BM) nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği konusu New York'ta üye devtet liderlerinin katılımıyla tartı- şıldı. Uzun yıllardır BM'nin yeniden yapılanması ko- nusu özellikle gelişmekte olan ülkelerce dile getiril- mekteydi. ABD'nin son yıllarda BM'yi istediği gibi kont- rol edemediği de gözlenmekteydi. Fransa gibi ülke- ler ise BM'yi ABD'nin NATO aracılığıyla sürdürdüğü hegemonyasına karşı bir denge unsuru olarak gör- müşlerdir. Birçok gelişmekte otan ülke BM'yi seçilmişlerin kont- rolündekı bir kulüp olarak görmekte ve faaliyetlerini eleştirmekteydi. Bu eleştirilerin ciddıye alınması an- cak BM'de etkinliği yüksek olan ülkelerin kendi ara- lannda da örgüt faaliyetleri konusunda görüş ayn- lıklannın güçlenmesiyle biriikte gündeme getirilmiş- tir. Bu eleştirileri göğüsleyerek merkezi ülkelerin çı- kanna uygun işleyen sistemi korumak ve yeniden ya- pılanan Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemde istikran sürdürebilmek için dünya ekonomisinde et- kinliği artan Almanya ve Japonya'nın yanında Afri- ka, Asya ve Latin Âmerika'dan birer üyenin Güven- lik Konseyi'nde temsil edilmesi önerilmiştir. Ingiliz Dı- şişleri Bakanı Robin Cook 4 Eylül tarihli Financial Times gazetesindeki yazısında bunun örgüte daha fazla meşruluk kazandıracağını belirtmektedir. Aynı öneriler arasında BM'nin banş gücü operas- yonlan konusunda ekonomik, sosyal ve siyasal prog- ramını oluşturarak müdahale edilen ülkede uygula- maya koymasını talep etmesi ise yeni bir tür sömür- gecilik önerisinden başka bir şey değildir. Bu Kuzey Irak'ta BM adına Ingiltere ve ABD tarafından uygu- lanmaya çalışılmaktadır. Güçlü devletler kendi çı- karlanna uygun hazırlanan kurallara uymayanlann ce- zalandınlmasını insani ve hukuki bir çerçeveye oturt- ma hesaplan peşindedirler. BM banş operasyonla- nnın Bosna'da olduğu gibi genellikle banş bozulduk- tan, yüz binler öldükten sonra gündeme geldiği de unutulmamalıdır. Uluslararası kabul görmüş kurallara göre değil de ulusal çıkarlara göre insani müdahale adı altında ya- pılan müdahaleler ileride kurallann ihlal edılmesini do- ğal hale getirecek ve bir "Güçlü clan haklıdır" anla- yışını egemen kılabilecektir. Birleşmiş Milletler sözleşmesinde her ne kadar "biz halklar/insanlar" ifadesine yer verilse de kuru- luş, pratikte devletlerin temsil edildiği bir forum ol- maktan öteye gidememiştir. Burada güçlü devletler, Güvenlik Konseyi aracılığıyla veya ekonomik güçle- rini kullanarak Genel Kurul'daki üye devlet ternsilci- leri üzerindeki dolaylı baskılanyla etkinliklerini sür- dürmeye çalışmışlardır. ABD'nin çıkarlanna karşı bir tutum, gelişmekte olan ülkelerin ABD kontrolünde- ki IMF gibi kuruluşlardan destek almalannı zoriaştır- maktadır. Tersi tutumlarise ödüllendirilmektedir. Mı- sır'ın Körfez Savaşı'nda ABD tarafındayer alması so- nucu, VVashington'ın girişimiyle dış borçlannın yüz- de 25'i silinmiştir. VVashlngton, çıkarianna aykın gelişmeler gözledi- ği BM'nin faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır. ABD'nin örgütteki 1945 sonrası etkinliği 1970'lerde Genel Kurul'daki bağlantısızlar hareketinin güçlü di- renişiyle karşılaşmıştır. 1980'lerde VVashington'ın BM'ye eleştirileri artmış, Reagan BM'nin bazı kuru- luşlanqdan ABD'yı çekmiş ve odenmesi gereken ai- datı dondurrriuş^üH BM'ye olan 1.3 milyar dolarlık (1999 yılı itibarıyla) birikmiş aidatlannı ödememek- tedir. BM'ye bağlı kuruluşlarda etkinliğinde azalma olan ABD bunlann yeniden yapılandırılmasını gün- deme getirmiş, böylece kontrolü dışındaki program- lan engelleyebilmeyi amaçlamıştır. BM'nin yeniden yapılandınlmasında özellikle sos- yal-ekonomik kuruluşlara daha fazla olanak tanın- malı, BM Gelişme Programı, Dünya Besin Progra- mı, Dünya Sağlık örgütü, Besin ve Tanm örgütü, BM Çocuk Fonu, BM Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi kuruluşların etkinlikleri arttınlmalıdır. Uluslararası gü- venlik ve banşı sağlamak ancak ulusal düzeyde eği- tim, sağlık, çevre, tanm, beslenme gibi alantarda iyi- leştirmelerle sağlanabilir. Sistemin adil olmayan yapısında radikal değişim- lerin gündeme gelmesini engellemek için BM gibi ku- ruluşlarda revizyona gidilmeye çalışılmaktadır. Eşit- siz gelişme, dünya mali sistemindeki anarşi, çevre sorunlarındaki çıkmazlar, nüfus artışının ve yoksul- luğun baskısı, kültürel farklılıklar üzerine kurulu po- litikalann etkinlik kazanması ise dünya çapında dü- zenleyici bir örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır. Gorbaçov Eylül 1987'de güvenli bir dünyanın oluşturulması 1çin öne sürdüğü düşüncelerinde, "Biz insanlık aynı kayıktayız; ya batacağız ya da beraber kurtulacağız" diyordu. Fakat aradan geçen yıllar ba- tan kayıklann sadece gelişmekte olan ülkelerin ka- yıklan olduğunu göstermiştir. E-mail: emingurses(g yahoo.com Fax:0212 513 85 95 B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1V SOLDA.N SAĞA: 1/Mikroplabu- laşan hastalık- lar. 2/ Köy. pa- zar gibi yerler- _ de dolaşarak ufaktefektuha- fiye eşyası sa- tan gezginci es- naf... Bir göz rengi. 3/ Yu- murtayla yapı- lan bir yemek. 8 4/Yazım... Le- Q tonya'nın baş- kenti. 5/ Derviş selamı... Beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan ze- hirli bir ağaççık. 6/ Na- zilerin politıkasında 3 Germen ukından kimse- 4 lereyakıştırılanad...Bır 5 nota... Endonezya'nın plaka işareti. II Bir renk... Veba hastahğı- na verilen bir başka ad. 8/"Öznersözcüğünün 9 karşıtı. 9/ Antik çağlar- da Anadolu'nun güneybatısındaki bölgeye verilen ad... Kötü dikış nedeniyle kumaşta oluşan büzülme ya da kıv- nm. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hukuki bir sorun ya da uyuşmazlıkla ilgili olarak hu- kuk bilgınlerinin ya da yargı organlannın vardıklan gö- rüş ve yargılar. 2/ Bir soru sözü... Eti beğenilen bir de- niz balığı. 3/ Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çe- kilen, geniş ağızlı balık ağı... Avrupa'da büyük bir ya- nmada. 4/ tçinden zorçıkıkr durum... "Maviye çalargöz- lerin / Yangın mavisine / Rüzgârda — " (Ahmed Arif). 5/ Afhka'da bir ırmak... Hicap... Sodyum elementınin simgesı. 6/ Argoda yasadışı bir işin yapıldığı yerde ge- leni haber verme işi. 7/ "Sami —": Ressammıız... Yi- ğit, kahraman. 8/ Yabancı... Hüıdularda dınsel önder ya da öğretmen. 9/ Çarçabuk, anında, hemen.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle