Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24EYLÜL2000PAZAR *
14 JvULiJ. U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Ayvalık Yaylı Çalgüar ve Oda Müriği UzmanlıkKursu 'ndagençler doğa ile iç içe
Ege'den dünyaya açılan pencereAYŞEKÖKSAL
AYYALIK- Bir zeytin ağacı altında
zarif bir genç kız çello çalıyor. Biraz
ötedeki nar ağacının altından keman
sesleri geliyor. Bach'ın, Mozart'ın,
Elgır'ın notalan, küçük balıkçı taka-
lannın, denizin sesine, bir koyunun
melemesine, rüzgârın ağaçlarla oyu-
nuna kanşıyor.
Mûzikolog ve müzik yazan Filiz
Ali'nin koordinatörlüğünde gelışen
'Ayvahk Yayh Çalgüar ve Oda Müzi-
ği Uzmanlık Kursu'nun üçüncüsü bu
yılyuıe Cunda Adası'nda, 11-21 Ey-
lûl tarihlerinde yapıldı. 21 öğrencinin
kanldığı kursta, keman çalışmalannı
kemancımız SunaKan'ın yanı sıra, Al-
manya'dan keman profesörü Lukas
David, oda müziği çalışmalannı ise
Rusya'dan Mikhail Khomitzerve Tat-
yana Masurenko yürüttü.
* öğrencıler, on gün boyunca Ümitve
Cçm Boyner'in Alibey Adası'ndaki
evlerinde müzikle yatıp müzikle kalk-
tılar. Her ne kadar aralannda.'çahş-
maktan saçumza akdüştü' diye şaka-
laşsalar da, hepsi hayatından çok hoş-
nuttu. Kurs boyunca kendi sectikleri
besteleri öğretmenleriyle çahşarak,
tekniklerini ve yorumlannı geliştire-
bilmenin yollannı aradılar. tstanbuTdan
kursa gelen Elif Kantarcı "Birbirimi-
zin dersini, başka hocalan dinliyoruz.
Çünkü miizisyen olacaksanız farklı
yoUar görmek zorundaamz. Kurs so-
nunda seçtiğinı besteleri daha farkb
dûşûnerek çakfağuna inanıyorum. En
«nndan aruk ne yapmam gerektiğmi
btUyonurr dıyor.
'Köklü degjşirrüer yarattı'
Kursun önemli bir özelliği, öğren-
cüerin yurdun pek çok yerinden gel-
mesi. Zafer Kurtaslan Erciyes Üniver-
sitesi'nde öğretım görevlisi ve orada-
ki orkestrada çalıyor. Kendini geliştir-
mek ve onlan dinlemeye meraklı halk
için daha ıyi çalabilmek için gel-
tniş. "Klasik müzik meraklüannın sa-
dece bfiyükşehiıierde değiL Anado-
lu'da oktuğunun bilinmesi gerek. Sa-
natçüanmız biç korkmadan gelsin.
Anadohı insanı müziğeaç,berşeyicoş-
ku ile dinlemeye hazır"
Kursun yurtdışından gelen konuk-
lan da var. Yannis Antonios Lukas Da-
vid'in öğrencisi olarak gelmış. tki kûl-
rür arasında, düşünce yapısında ve
müzik açısından benzerlikler olduğu-
na inanıyor.tt
Kurs boyunca, mûziğin
eUerimden nasıl akınası gerektiğmi ar-
ük beynime ve içime sindirdim. Sade-
ce Y\manistan'dakiöğreQnenlerJeveöğ-
rencikrle çahşmaktansa, farkb kişile-
ri tanunak köklü değişimler yararn."
Öğrencılenn bu denlı memnun ol-
masında, elbette, birbinnden ünlü öğ-
retmenlerle çalışma olanağı bulmala-
nnın da etkisi büyük. Alman ekolûnü
temsil eden, keman virtüözü Lukas
David buradaki öğrencilerin merakın-
dan ve ilgısınden çok etkılenmiş: ''Sü-
rekli çevremde dolanıp bana sonı so-
ruyorlar. Peşimi hiç bırakmıyorlar.
Bense onlara temekle şunu öğretmeye
çahşryonım: Kemanı çöpe atm ve sa-
dece yay ile ügOenin."
Oda müziği çalışmalan için çellist-
leri çalıştıran ve aynı zamanda bir ku-
vartetle çalışan Mikhail Khomitzer,
bu yıl üçüncü kez Ayvalık'a gelmiş.
Hem öğrencilere hem de Ayvalık hal-
kma hayran. Kursun her yıl daha da
geliştiğini belirtiyor: "Ogrencileriö
kalitesi de getişti. Ayvalık balkı da ber
yıl daha çok benimsemeye başladı bi-
zL Bu tûr kurslar çok yarariı ama te-
melde öğrencUerde gördûğüm eksik-
Bk,flkokuleğitiınlerindeki yetersizlik.
O dönemde başjasalar şu andaki pek
çok eksikliği gidermiş ohırlanh."
Kurs sonunda, öğrencilerve öğret-
menler ortak bir konser vererek çalış-
malanru gösterme olanağı buldu. Bi-
let satışından elde edilen gelinn Ay-
vahk Hastanesi'ne bağışlandığı kon-
ser tıklım tıklım doluydu.
Kursun koordinatörlüğûnü yapan
Prof. Dr. Filiz Ali ile görüştük.
'Fotansryeli degeriendirdik'
- Ayvahk'ta bir klasik müzik kursu
vapmak nasıl akhnıza gekü?
FİLtZ ALİ - Ayvalık'la, baba tara-
fımdan bağlanm var, nüfus kütügûm
bile burası. Biryaştan sonra insan kök-
lerine dönüyor galiba, ben de bir Rum
evi aldım. Bir de buranın köklü bir
kültürü var. Ayvahk'ta 19. yüzyılda,
büyük bir şebirkuruluymuş. Hastane-
sinden tiyatrosuna kadar bir kent kül-
türü varmış. Derler ki her evde en az
iki piyano var. Zaten, Girit adasmdan
mübadeleyle gelenlerin Türk kültü-
rünün ilerlemesinde büyük etkisi ol-
duğu biliniyor. Ayvalık'ın da bando-
su, dans orkestrası varmış, balolar ya-
pılır, eğlenceler düzenlenirmiş. Cum-
huriyet'in ilk yıllannda Türkiye'nin en
modem kasabalanndan biri Ayvalık.
Sonra birtakım dönüşümler ohnuş.
Pek çok şeyin değeri bilinmemiş. Taş
yapılar kullamlmaz olmuş, piyanolar
da bulunmaz. Terk edilmiş. însanla-
nn üzerine 'gddikgidiyonız' havası hâ-
kim olmuş. Diğer taraflan, bir yanda
(Fotoğraflar: KADER TÜĞLA)
r
oğru yönlendirdiğiniz takdirde Türkiye'deki genç potansiyeli
dünyada yok. Kültüre, sanata açık, he^ecanlı Avrupahnın hasletleri
ile Doğu'nun geleneği bir arada. Öğrencilere, müziğin tek
düzlemde gitmediğini, çatallı ve çapraşık olduğunu göstermeyi
amaçlıyoruz. Biz bu yol arayışında, burada kendisine dünyayı
açıyoruz. Amacım, dünyayı gençlerin ayağının altına getirmek.'
zeytinükler, arkada Kaz Dağı'nın gör-
kemli manzarası, Norveç'in fiyortla-
rmı andıran dantel gibi işlenmiş koy-
lar, adalar ortasında böyle derin bir
Ege kültürü kolay bulunacak bileşim-
ler değil. Aynca, Ayvalık bağı olan
pek çok müzisyen de var. tlhan Usman-
baş buralı, Kamran Gündemir'in ba-
bası Fahri Gündemir buramn destan-
sı karakterlennden bın. Hem piyano,
hem saksofon çalarmış, bir yandan da
ayakkabı tamirciliği yaparmış. Ayak-
kabısını tamir ettiren herkes bir de
Chopin, Bach dinlermiş. Gürer Ay-
kal'ın evi var. Ayla Erduran da bura-
daydı, birlikte bu potansiyeli değerlen-
dirmek gerekir diye düşündük. Yok-
tan ortaya çıkardık.
-Neden sadeceyayh çalgdar üzerine
bir kurs?
ALİ - Çünkü piyano bulamadık.
Ama piyano şart tabii. Bu yıl, Omit
Boyner'in yardımıyla piyano kirala-
dık. Her yıl bir adım daha atıyoruz. Bu
yıl tam oturdu.
'Gelecek gençIerdcJ
- Ama,bu sadece Ayvahk'ı flgflendir-
miyor. Gençler üzerine yoğunlaşarak,
onkn eghecek birkurs olanağısunma-
yı amaçnyorsunuz_
ALİ - Çünkü gelecek gençlerde...
Ben sadece gençlerin yanında kendi-
mi huzurlu hıssediyorum ve sadece
onlardan ümidim var. Belirlı bir yaşa
geldikten sonra maalesefTürkiye genç-
leri bozuyor. Doğru yönlendirdiğiniz
ve temelini doğru attığınız takdirde
Türkiye'dekı genç potansiyeli dünya-
da yok. Kültüre, sanata açık, heyecan-
lı; Avrupalının hasletleri ile Doğu'nun
geleneği bir arada. Fazla milliyetçi ol-
mamak gerek, çok kanşığız bız. Be-
nim yaş smırım 25'tir. Sonra bozulu-
yor. Bu yaşa kadar iyi ideallerle beze-
mek, beslemek ve temellerini atmak
lazım. Bu kursa gelen çocuklara bak-
tığımda hepsı meraklı, pınl pınl. Sa-
delik içinde mutlu olmayı biliyor. Çün-
kü bu meslek onlan tatmin ediyor ve
huzur veriyor. Ben onlara yardımcı
olmaya çalışıyorum.
-Gelen öğretmenler de sürekli deği-
şiyor gaüba».
ALİ -Bir taraftan bir ekolü devam
ettirmeyi, diğer taraftan da farklı de-
neyleri sunmayı düşünüyoruz. Dünya-
da, zaten iki, üç tane önemli ekol var.
Tabii ki on günde bir ekol baştan so-
na anlaşılmaz. Ama en azmdan tam-
nabilir. öğrencilere, müziğin tek düz-
lemde gitmediğini, çatallı ve çapraşık
olduğunu göstermek... Sonra, kendi-
ne uygun yolu bulabilir. Biz buyol ara-
yışında, burada kendisine dünyayı açı-
yoruz. Asıl amacım, dünyayı gençle-
rin ayağının altına getirmek. Yurtdı-
şına gidemeyecek çocuklara bu öğ-
retmenleri tanıma imkânı sunuyoruz.
Bu açıdan uluslararası boyutlara var-
maya çalışıyoruz. Çeşitli ülkelerden öğ-
rencilerle bizimkilerkaynaşıyor. iki ta-
rafa da yaran oluyor. Bazı öğretmen-
ler beğendikleri öğrencilere yardım
da ediyor. Hatta Ayvalık ahalisinden
destek verenler bile çıkıyor.
- Ayvahk halkı da sahip çıkmış gibi
görünüyor™
ALİ- Konserin bıletlen tamamen tü-
kendi. İlk yıla göre gözle görülür bir
ısınma ve ilgi artması var. Ama ne ya-
zık ki Ayvahk'tan öğrenci alamıyoruz.
Çünkü, bildiğim kadanyla Ayvahk'ta
konservatuvar öğrencisi yok. Belki
heveslenirler de çocuklannı kursa gön-
derirler.
- Peki klasik müzik dışuıda, bale,
dans, resim gibi farkta sanat daİlany-
la smırlannızı geniştetmeyi düşünüyor
musunuz?
ALİ - Bir mekânda gözümüz var,
eğer onu ele geçirirsek, bütün bir yıl
birbiri ardına birtakım kurslar olacak.
Tiyatro, dans, sinema, edebiyat. Sana-
tın her dalmda bir ay. Insanlar, bir a-
rada yaşarlar, üretirler, sonucunu da ya
sergilerler, ya basarlar, ya gösten dü-
zenlerier. Birbirlerine yarattıklan eser-
leri okurlar. Bir ara, bunun Ayvalık
Festivali'ne dönüştürülmesi düşünül-
müştü. Ama bence artık festival isha-
li olduk. Bir festivalin amacının bu ül-
keye yaran olması lazım. Bu yüzden
önce ben dinleyicimi, insanımı, sa-
natçımı yetıştireyim. Onlar yabancı-
larla aşık atacaîc duruma gelsinler.
Yurtdışmda lobi oluşturabilmek için
önce güçlü bir temelin olması lazım.
Onu sağlayalım, belki ondan sonra
festival kavramına uygun düşecek iş-
ler yapılabilir.
Suna Kan, pop müziğin tek sesllden çok sesliye geçlşte köprü Işlevl gördüğünü belirtiyor
'Fop> klasikmimğe çokfaydah'- 'Ayvahk Yayt Çalgüar ve Oda
Müziği Uzmanlık Kursu' projesinin
başanh olduğunainanıyormusunuz?
SUNA KAN - Bu projeye aslında
geçen yıl dahil oldum. Ama kursla-
nn başladığı günün akşamı kaza ge-
çirip yanağımı kınnca katılamadım.
Bu yıl, bu kursun ne kadar yararlı ol-
duğunu ve yarattığı ortam sayesinde
pek çok şeyi başardığını kendi göz-
lerimle gördüm. Yeni Zelanda'dan.
Almanya 'dan, Yunanistan 'dan öğren-
ciler geliyor. Aynca Konya, Edırne,
Eskışehir gibi değişik şebirlerden ço-
cuklar bir araya geldi. Her birinin
farklı deneyimleri, farklı yaşam bi-
çimleri, istekleri var. Bunlan birlik-
te paylaşıyorlar. Aynca herkes iste-
yerek geldiği için çok azimliler. Pek
çok gençte olduğu gibi motivasyon
eksikliği veya tembellik yok. Her da-
kika çalışıyorlar. Çünkü onlar için
önemli olan, birbirleri ve öğretmen-
leriyle geçirdikleri her andan bir şey-
ler kapabilmek. Aynca, sürekli bir-
ükte yemek yeniyor, otelde birlikte
kahyorlar... Bu sürede ise tek konuş-
tuklan konu müzik.
- Bu sadece on günlük bir kurs ol-
duğukinöncedenbeirlediğinizbirme-
totvarmı?
KAN - Aslında önceden düşün-
menin bir faydası yok. Çünkü önce
çocuklann seviyesini anladık. On gün
İasa bir dönem ama daha fazlası, hem
çocuklar hem de öğretmenler için
zor. Böyle olması da daha iyi, çünkü
yoğun bir tempo içine giriliyor ve
herkes müthiş bir motivasyon içinde,
dikkatli çahşıyor. Dkgeldiğim gün he-
deflediğim tek şey, az zamanda, az
lafla faydalı olabilmekti. Öğrenciler
kursun yan zamanında benimle, di-
ğer zamanında Lukas Bey'le çalıştı.
Böylece, çocuklar, ikimizin arasında-
ki belki ekol farkı, belki görüş farkı
ya da birbirimizin göremediği fark-
hlıklan inceleyebıldiler. Yorum, tek-
nik, temel çalma kurallan üzerine
konuştuk.
- Bir sö\ leşinizde,'Yetenek önemli
ama çahşmakçokdaha önemH'diyor-
sunuz. Kursta gençlere bu açıdan da
yol gösterdiniz mi?
KAN -Bu türmesajlan gençlere ilet-
meye her zaman çalışıyorum. Kurs-
ta da, keman üzerine konuştuğumuz
kadar bunun dışında hayatla ilgili de
konuştuk. Mesela, kuşkulu bir çocuk
"Yetenek bazen
tehlikeli olabüir.
Çünkü, bu gençler
kendilerini tek
zannediyorlar. Bu
dünyada hiçbirşeyin
tek olmadığını görmek
ve bunu mümkün
olduğunca gençyaşta
öğrenmekfaydalu
oluyor. Kuşkulu olmak daha iyiyi
yapmak için bir yoldur her zaman.
Ama fazlası da zarar getirir. Bu tür
çocuklarla ilgilenmeye, ince sınırla-
n göstermeye çalıştım. Bazen daha
kişisel sorunlan bile konuştuğumuz
oldu. Sıcak ve dostluk içinde ilerle-
di her şey.
-'Yetenekfi çocuklareğhimsisteınin-
de kaybolup gidiyor' diyordunuz. Bu
tür özel girişimler sizce ne kadar fay-
dalı olabüir?
KAN - Aslında, yetenekli çocuk-
lann kaybolup gitmesi, bu ileri sevi-
yedekilerden çok, ilkokuldaki ham
beyinler için geçerli. Çünkü burada-
kiler şu veya bu şekilde müziği ter-
cih etmiş ve bunu meslek olarak seç-
mişler. Ama küçükken, ilkokulda,
çocuklan elemeden geçirip hakika-
ten yetenekli olanlan çekip yok ol-
malannı engellemek gerekiyor. Ne
yazık ki ilkokul eğitiminde şarkı söy-
lemek, flüt çahnak gibi beyinleri ile-
ride çok ışe yaramayacak müzik bil-
gileri ile dolduruyorlar. Bence, herço-
cuğa, ileride profesyonel olarak mü-
ziği seçmese bile, müzik türleri din-
letilmeli. Artık CD'ler, video cihaz-
lan var. Bir yapıt çalınırken onun
açıklaması yapılabilir. Çocuklarkon-
serlere götürülebılir. Müzik dinle-
mek cazip hale getirilebilir. Ne kadar
çok dinlerseniz alışkanük olur. Önem-
li olan çeşitli biçimlerde, ileride mü-
zik dinleyebilme zevkini aşılamak.
- Ama bu seviyedeki yetenekB ço-
cuklar da çoğu zaman harcamyor—
KAN - Doğru, yetenekli çocukla-
n koruma kanunu da kaldınldı. Ama
şu da var ki, benim çocukluğuma gö-
re eğitim hayli gelışmiş durumda.
Çocuklann artık bir seviyeye gelme-
sı dahakolay fakat ondan sonraükan-
ma olabiliyor. Her şeye karşın kö-
tümser olmamak lazım, özellikle es-
kiye baktığımız zaman, en azmdan
özel orkestralar var. Iş ortamı daha da
fazla. Ama her genç için yurtdışma
gitmenin faydalı olacağına inanıyo-
rum. Artık televizyon, video gibi ile-
tişim aletleriyle birçok konseri can-
h gibi dinleyebiliyorsunuz ama bu
yeterli değil. Çocuklar, akademi gi-
bi büyük okullan bitirdikleri zaman
çevrelerine bakıp arayış içine giri-
yorlar. Kendilerini kıyaslayacak in-
sanlar anyorlar. Yetenek bazen teh-
likeli olabüir. Çünkü, bu gençlerken-
dilerini tek zannediyorlar. Belki, ken-
di çevrelerinde gerçekten tekler, ama
yurtdışma gidince tek olmadıklannı
görüyorlar. Bu dünyada hiçbir şeyin
tek olmadığını görmek ve bunumüm-
kün olduğunca genç yaşta öğrenmek
faydalı.
- Peki Türkiye'deki klasik müzik
dinlevicisinin niteliği değişti mi sizce?
KAN -Avrupa, Baü, Doğu yani Ja-
ponya'ya göre bir fark yok. Izleyici,
on beş-yirmi yıla göre daha kalaba-
lık ama bu, nüfusun artışı ile de ilgi-
li. 'Eskiden konsersalonlandoimaz-
dı, şimdi ayakta dinliyorlar' deniyor,
ama nüfus arttı, konser salonlannm
boyutlan aynı. Belki önemli bir fark,
genç izleyici yüzdesinin fazla ohna-
smda yatıyor. Bu konuda da pop mü-
ziğinin çok faydası olduğunu düşü-
nüyorum.
- Hangi açıdan?
KAN- Çokseslilik açısından. Çün-
kü iyi yapılmış bir pop müzik tek
sesliden çoksesliye geçme aşaması-
m sağlıyor, köprü görevi görüyor.
Gençlerin kulağına bir geçiş sağlı-
yor Son yıllarda en popüler konser-
lerin Carl Orflfun 'CarminaBurana'sı
ile Mozart'ın 'Requiem'ı olduğu dü-
şünülürse bu önemli bir değişim. Her
şeye karşm iyi yapılmış pop müziği-
nin buna faydası olduğuna inamyo-
rum. Ben de keyifle dinliyorum.
Y A P I Y O R L A R ?
Ferzan Ozpetekyeni
fîlmini Roma'daçekiyor
• isabella
Rosselllnl
Hollandalı yönetmen
Jeroen Krabbe'nin
yeni filmi 'Left
Luggage'da rol ahyor.
Rosellini, köklü
Yahudi bir ailenin
başındaki anneyi
canlandınyor.
• Francls Ford
COppOla 1979'da
çektiği 'Apocalypse
Now' fılmıni yeniden
montajlıyor. tÛc
filmine göre 50 dakika
fazla sürecek olan
filmin, yıl sonunda
vizyona girmesi
planlamyor.
• Mlchel Piccoli
ve Catherine Deneuve
yeni bir filmde bir
araya geliyor. Manuel
de Oliveira'nm
yönettiği 'Je rentre a la
maison' adlı filmde,
bir trafik kazasında
kansmı ve çocuğunu
kaybeden bir
oyuncunun yaşadığı
trajedi anlatılıyor.
Deneuve aynca, Peter
Hyams'ın 'Tre
Moschettieri'
Fransa
kraliçesini T
'
canlandıracak.
• Benoit
Manglmel,
Gerard
Corbiau'nun
'Le roi dans'
filminde
14. Lui'yi
canlandınyor.
Fikn, 14. Lui
ile onun
müzisyeni
Lully (Boris
Terra) ve
komedyen
Moliere'in (Tcheky
Karyo) arasmdaki
üişkıyı anlatıyor.
• Ferzan
özpetek, Margherita
Buy ve Stefano
Accorsi'nın başrol
oynadığı 'Le fate
ignoranti' filmini
Roma'da çekiyor.
Film, homoseksüel bir
çift, bir Türk kadın, bir
transseksüel ve
AIDS'e yakalanmış
genç bir çocuktan
oluşan ailenin içine
düşen bir gencin
yaşadıklannı anlatıyor.
• Mlchael
DOUglaS 5 Eylül
1972'deMonako
Olimpiyatlan sırasmda
meydana gelen terörist
saldınyı anlatan bir
belgeseün
sunuculuğunu
üstleniyor.
'Beyond
Borders'
fihninde
doktor rolüyle
izleyici
karşısma
çıkacak olan
Costner, aynı
zamanda
Dragonfry'
adını taşıyan
başka bir
projede de bir
doktoru
canlandıracak.
Ünlü aktör
Oliver Stone'la
çektiği film
tamamlanır
tamamlanmaz,
hastalanmn son
nefeslerini vermeden
önce yaşadıklannı
inceleyen bir doktoru
canlandıracağı yeni
projesine başlayacak.
• David
DllChOVny ve Julian
Moore 'Evolution'
filminde oynayacaklar.
Hazırhk aşamasında
olan filmde New
Mexico'da gerçekleşen
bir meteor düşmesi
sonucunda yaşanan
olaylar anlatılıyor.
Eleştırmenler, filmin,
konusu farklı olsa da
Duchovny'nin komedi
zekâsını göstermesi
için bir fırsat olacağını
düşünüyorlar.
• Anaıtd Tucker
yeni bir Kleopatra
fılmi çekecek.Filmin
yapımcüığını London
Film Company Archer
Productions üstleniyor.
20th Century Fox
tarafından çekilen en
son Kleopatra
filminde Liz Taylor ve
Tim Burton rol
almışlardı.
• Kevln Costner,
uzun zamandan beri
üst üste başansızlık
yaşadıktan sonra şimdi
de şansmı doktor
rolüyle denemeye
karar verdi. Oliver
Stone'un yönettiği
• Marcel
Marceau bu hafta
içinde Paris Olympia
Sahnesi'nde 'First
Farewell' adlı en
bilinen performansını
sahneleyecek.
Marceau, Paris'teki
gösterisinin ardmdan
Amerika'ya
gıdecek. 1947 yılından
bu yana Paris Cep
Tiyatrosu'nda oynayan
sanatçı, Çin, Japonya,
Latin Amerika, Afrika
ve hemen hemen tüm
Avrupa'yı dolaştı.
• sımon west'in
çektiği 'Tomb Raider'
filmi Amerika'da
yakında vizyona
girecek. Filmde
Angelina Jolie, Daniel
Craig, Lain Glen ve
Leslie Philips rol
alıyorlar. Video
oyunlanndan
esinlenüerek
çekilen fiknde
kahramanLara
Croft'un
maceralan yer
ahyor.
• James
Bond fılmleri
sensinin son
fihninde Ingiliz
M-16
uçaklarınm
kullanıldığı
sahnede gerçek
bir patlama
yapıldı. Bond
sensinin son
filmi 'Dünya
Yetmez'in
devamı
niteliğini taşıyan
yapımda yine Pierce
Brosnan rol ahyor.
Michael Apted'm
yönettiği film,
Ingiltere'de birkaç
evin bulunduğu
mahallede geçiyor.