27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÂYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 2000 PAZAR 12 PAZAR KONUGU •Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakatıı CumhurErsümer Türkiye 'nin içinde bulunduğu darboğazı değerlendirdi rTürkiyeyarınıbekleyemez'1:5 • LEYLA TAVŞANOGLU Türkive 'nin büvük bir enerii darboeazının esisinde olduçnı sövlenivor. Ama öbür vandan santral. barai insaatları da -r.j -9İ\ ilri'ı -İE' -ob -ı.-lc -eii; -ıte< r;v 3Vİ' •sir -,9b ov. rte\ o*.e t'.f »I.ı eî.. 'Yeterli yağış olmadı' - Işimizi sadece iklim koşuUanna mı bırakacağız? Daha açık söylemek gerekirse işimiz Allah 'a mı kaltyor? - Ben, işimiz Allah'a kaldı dememek için barajlardaki sulan lüzumsuz yere kullandık demek haklı olmaz. Gerçekten, yeterli yağış olsaydı şu anda barajlardaki su sevıyeleri daha yüksek olurdu. Daha öncekı yıllarda su gelirleri yüzde 100, yüzde 150 artmış. Bu yıl alınan yağışlarla su gelirleri yüzde 150 artarsa Türkiye bir enerji darboğazına girmez. Şimdı siz, buradan, işimiz Allah'a kaldı çıkarsamasmı yapacaksınız. Ama işimiz her zaman Allah'a kaldı. - flısu Barajı durdurulacak diye bir haber var. Gerçek mi? - Türkiye'nin barajmı kimsenin durdurmaya gücü yetmez. Hasankeyf teki tarih ve kültür varhklannm yok olmaması için baraj inşaatının durdurulabileceği iddıalan var. Bu bir konsorsiyum işi. Bir lsviçre fîrması Swissbank'ın desteğiyle ikili anlaşmalara göre yapılacak. lngiliz fınans kaynaldannı kullanma imkânı da vardı. Bana gelen bilgiler doğruysa Ingilizler bu konsorsiyum içinde bulunmayı arzu etmediklerini söylediler. Bugün bu konsorsiyum, "Biz çevre baskılanna dayanamadık. Onûn için lüsu Barajı'nı yapmaktan vazgeçiyoruz" dese Türkiye'nin buna ihtiyacı devam ettiğine göre ben DSÎ olarak ihaleye çıkanm.. bulur, yapanm. Türkiye'nin bir barajının yapılması karannı bir başka kimse veremez. Onun karannı yine Türkiye verir. Kendî kabuğuma cekilmedim' - Türkiye 'de yülardır her baraj inşaatının altmdan bir tarihi kent çüayor. Son olarak bunu Zeugma olayında dayaşadık. Enerji Bakanlığı, baraj inşaatı yeri için Kültür Bakankğı, Bayındırlık Bakanlığı, arkeologlara danışmadan bu kararlan nasü veriyor? - Yapmayın, olur mu efendim? Zeugma'da, A kotuna, bizim işimiz burada bitti, dendikten sonra su verilmiştir. Bununla birlikte alt kotlarda bulunan mozaikleri çıkarma imkânı da oldu. Biz Enerji Bakanlığı olarak tanesi 300 milyon liradan o fistık ağaçlannı kamulaştırmasaydık, o saha devletin malı obnasaydı ne ortaya çıkacaktı? O zamana kadar Kültür Bakanlığı ya da bir başka kuruluş niye oraya girip o mozaikleri oradan çıkarmadı? Enerji orayı kamulaştınp saha devletin mah olunca herkes gelmiş, "Aman bizim iDozaikfcrimiz ne otacak" demiştir. Biz orada en büyük desteğı Enerji Bakanlığı olarak verdik. Hasankeyf'te de beş yıldır çalışıyoruz, ama kamuoyuna bir türlü duyuramadık. Biz, suyun altında ne kalırsa kalsın, gibi bir tavır içinde değiliz ki. - ANAP içinde son zamanlarda siz kendi kabuğunuza mı çekildiniz? Yoksa bu enerji meselelerinden canınız mı sıhldı? - Yok, ben hiç kabuğuma çekildiğim bir dönem hatırlamıyorum. Belim nedeniyle, sağlık nedenleriyle daha az kamuoyunda görünüyor olabilirim. Birileri, "Mesut Bey'in (Yılmaz) başbakan yardımcıhğmı almış obnasma tepki gösteriyor" dediler. Bazı şeyler eş zamanlı oldu. Mesut Bey haziran sonuna doğru başbakan yardımcısı oldu. Ben temmuz başmda belimden rahatsızlandım. Ama kabuğuma çekilme gibi bir durumum yok. Bu benim tarzım da değil. Sağlık nedeniyle kamuoyuna yeterince çıkmamış ohnam böyle yorumlanmış olabilir. TAVŞANOGLU Türkiye'nin büyük bir enerji darboğazının eşiğinde olduğu söyleniyor. Ama öbüryandan santral, baraj insaatl neredeyse kaplumbağa adımlarıyla ilerliyor. 17 yıldır inşaaiı süren barajlar, santrallar var. Bir aralıkyeniden nükleer santralların kurtuluş yolu olduğu kampanyaları açıldı. Ama şimdi bundan vazgeçildi. Birilerinin nükleer santrallar yapılmasını sağlamak için rüşvetler aldıkları ileri sürüldü. Mavi Akım'ın ilkayağı olarakSamsun-Ankara boru hattı ihalesinin açıldığı, ihalelerin ANAP'a yakınlıklarıyla bilinenfırmalara verildiği haberleri yayıldı. Kısacası enerji içinde olmadık dolapların döndüğü kamuoyunda yaygın kanı haline geldi. Bu arada da Enerji Bakanlığı 'nin alternatif enerji kaynakları, yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde çalıştığı, özellikle rüzgâr enerjisi üzerinde durulduğu haberleri duyulmaya başlandı. Aklımıza takılan noktalardan birisi, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer 'in elektrikten tasarrufiçin daha az elektrik kullanımım öğütleyen sözlerine karşılık, bakanlığın daha az enerji ve daha az malzeme kullanan teknolojilere hâlâ yönelmediği konusundaki duyumlardı. Bütün aklımıza takılanları açıklıkla Bakan Cumhur Ersümer 'le konuştuk. Ele aldığımız bir konu da son zamanlarda ANAP içinde neden kabuğuna çekildiğiydi. Bunun yamtı Ersümer'in ağzından şöyleydi: "Belimden sakatlandım. O nedenle kamuoyu içinefazla çıkamıyorum." PORTRE / CUMHUR ERSÜMER Çanakkale 1952 doğumlu. Yükseköğrenimini IÜ Hukuk Fakültesi'nde tamamladu Serbest avukathkyaptu ANAP'tan Çanakkale millenekıli seçildl DSP-MHP-ANAP hükümetinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanu - Enerji Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Hazine, Maliye Bakanlığı arasutda bir çekişme olduğu hissediliyor. Bu, ener- ji talebi ve arzını iyi tanımlayamamaktan mı, yoksa ekonomik açı- dan verimli olamamaktan mı kaynaklamyor? - Enerji Bakaniığf yla Hazine ve DPT arasındakı çekişmeler artık kamuoyuna mal oldu. Ben sektörün başında bulunan bın olarak şu- nu söylemek isterim: Burada en doğnıyu yapmanın tartışması var. Enerji Bakanlığı'nin DPT'yle uyum içınde olmadığı, Hazine'nin ön- celıklen ve ıhtıyaçlannın bir düzeye yaklaşamadığı yolunda tartış- malar yapılıyor. Ekonomik programın uygulanması ve bunun getir- dığı zorunluluk ve zorluklar nedeniyle Hazine'nin bazı tespit ve teş- hisleri değişti; bazı revızyonlar yaşadık. Ama burada hıç kimsenin tartışmadığı bir şey var. O da Türkiye'nin enerjiye olan ihtiyacı. Tûr- kiye'nin enerjiye olan ihtiyacını, enerji açığını anlatabilmek için ille de elektnkleri mı kesmek lazım? Bir planlama yapılmış. Eğer o plan- lamalann hepsi doğru olsaydı, tercihler, önemler, öncelikler yerinde yapılmış olsaydı Türkiye bugün bu durumda olmazdı. Ben üç yıla yakın bir süredir Enerji Bakanlığı yapmaya çalışıyorum. Bu süre içinde geçirdiğündönemlerebakıyorum. Kımleryokki... Tüıkiyebir özelleştirme programı uygulamaya başladı, belli bir şekilde herkes bunun karşısına geçti. Bir mücadeledır başladı. Türkiye'de bir çekiş- me yasanıyor. Bu, sadece enerji sektöründe de yasanmıyor. Türkiye'de özelleştirme karşıtlany la bütün sektörlerde yaşanan bir çekişme. An- cak eneıjinin böyle bir çekişmeye tahammülü yok. Sonuç itibanyla da zaten iş bu noktaya geldi. Yap-ışlet-devret yasası varken yap-ışlet devam et yasası çıkn. Yap-işlet-devretle ilgilı Anayasa Mahkeme- si'nin iptal ettiği bir kanun, arkasından Danıştay'a gıden ve ıptal edi- len imtiyaz sözleşmeleri var. Son zamanlarda Danıştay altı ay, bu- yıl gibi çok hızlı bir süre içinde karar vermeye başladı. Ondan önce yıl- larca bekleyen davalar var. Bunlara ek olarak aleyhe acılan davalar var. Bütün bunlann ışığında, "Biz Anayasa Mahkemesi'nin karanna nasıl uyanz ve Damştay sürecine de nasıl girmeyiz? Yap-işletle drvam edeKm" denmiş. Hüsnü Doğan dönemınde önce kanun hükmünde bir kararname çıktı. Danıştay ise bunu, iş karar- nameyle değil, kanunla yapılır, gerekçesiyle ip- tal ettı. Ben bakan olunca Meclis'e kanunu gö- türdüm. Hukukçu bakanım' On yıl sonra yap-işlet kanunu çıktı. Derken, yabancı sermaye, uluslararası tahkimden fayda- lanılamadığı için ülkeye gelmıyor, dendi. Bu- nun üzenne bütün partılerin mutabakatıyla ana- yasa değıştınldı. Arkadan, uyum kanunlan Mec- lis'ten geçti. Ben hukukçu bir enerji bakanıyım. Şu ana kadar Meclıs'ten beş kanun çıktı. Bunla- n komisyonlarda kendım takıp ettım. Meclıs'te de takıp ettım. Adalet Bakanı. "Bunbtr anayasa- ya aykuTdır" diye komisyonlara gıtmedı. Bunu izlemek benim işim miydi? Değıldi. Ama ben burada bir çekişmeden söz etmek istiyorum. Derken Anayasaya Mahkemesi'nde iptal davası açıldı. Ben Anayasa Mahkemesi'ne bilgı ver- dim. Projeleri, Türkiye'nin ihnyaçlannı anlattım. Anayasa Mahkemesi o davayı reddetti. Yani, Türkiye'de yatmm yapabılmek bir serencam. Bir yandan da Türkiye'nin her geçen gün enerji açı- ğı, ihtiyacı büyüyor. OECD ülkelennde yıllık kişi başma düşen enerji tüketuıu üç bin kilovat saat; bizde ise 1.800 kilovat saati yeni aşıyoruz. Çağdaşlaşmanın en önemli ölçütü yıllık kişi başma kullanılan enerji miktandır. Bir yandan da kalkınacağız. sanayileşecegiz, diyoruz. Sanayuun en büyük ihtiyacı ucuz, kesintı- siz enerji. Dünyayla rekabet edebılecek bir sanayı ürünü üretebilme- niz için gırdılerde düşük maliyetlen sağlamanız lazım. Bunlann hep- si, şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla çelişiyor. Türki- ye, biraz önce anlattığım sebepler nedeniyle zamamnda bu ışı yapa- mamış. Birileri de hazıra konmuş. Ben yıllar itibanyla yapılan yatı- nmlara bakıyorum, önümüze çok ılgmç rakamlar çıkıyor. -Negibi? - 1984'te yaonmlar yüzde 22, 1988'de yüzde 16, 1989'da yüzde 8.9,1990'dayüzde3,199rdeyüzde5,1992'de yüzde 8.1993te yüz- de 8 olmuş. Ama 1994'e gelınce yüzde 2.6'yla Türkiye bir facia ya- şamaya başlamış. 1995'teyüzdeO.5,1996'da yüzde 1.4,1997'deyüz- de3oünuş. 1998'debizgörevegelince 1997'ninrakamınıikiyekat- lamışız, yüzde 6.7 olmuş. 1999'da son 10 yılm en büyük yaünmmı yapmışız, yüzde 11.5'le. Ama bu yeterli olmuyor. Siz her yıl yüzde 10 düzeyinde bir yatınm yapmazsanız ihtiyaçlar birikiyor, bir yere gelip dayanıyor. Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntının ana sebebi, zamamnda ve yeterli yatınm yapılmamış olmasıdır - TüHaye'de neredeyse 1 lyddır insaatları süren santrallar, baraj- lar var. Bunlann inşaatlanmn bitmesi neden sürüncemede bırakı- lıyor. Bir santral inşaaü 17yıl sürer mi? - Kaynak yokluğu, kaynak yoksulluğundan oluyor. Bunun başka bir nedeni yok. Devletin milli bütçesınden Türkiye'nin kendı ımkân- lanyla enerji yatınmlannı gerçekleştirmesi mümkün değil. Önce bu- nu kabul etmek lazım. Örnek olarak Karkamış'ta bir baraj yaptık. Türkiye'nin bu son barajı 120 milyon dolara Avusturya ve Türk hü- kümetlerinin anlaşmasıyla anahtar teslimi yapıldı. 48 ayda bıteceği söylenmişti. Biz 44 ayda teslim aldık. Dört yılda da kendım amortı edecek. Kaynağı bulursanız yatınmlann uzaması söz konusu değil. Türki- ye'de hiç Devlet Su Işleri'nin (DSl) dört yılda bir baraj bitirdiğı söz konusu mu? Sizin de dediğiniz gibi 10 yıllan bulan bır ınşaat sürecı geçiyor. Şu anda Birecik'te, yap-işlet-devret usulüyle bı baraj yapı- Uyor. O da dört-beş yılda, süresınden önce bitecek. Ama inşaata ge- lene kadar gecırdiğı sürece bakarsanız hemen hemen aynı sürelen bu- luyor. Işte biz onun için bu anayasa değişikliğı ve uyum kanunlanna çalıştık. Türkiye böyle bir açmaz, sıkıntı içinde. Kasım aymda şu ön- lemler alınırsa elektrik kesintüeri yapılmaz. Amabu dediklerimiz ger- çekleşmezse enerjıyı kesmemız gerekebilir, diye ne yazı kı beyanda bulunuyoruz. •-. - , < - Dünya artık daha az enerji ve daha az malzeme kullanan tekno- lojilere doğru gidiyor. Bizdeyse, enerjide tasarruj için elektrik ke- sintisiyapaltm, ya da elektrikleri kapatahm, diyoruz. Daha az ener- ji ve malzeme kullanan teknolojilerin standartlannı nasıl verleşti- rebiliriz? - Işin özü enerjinin verimli kullanımıdır. Bir yandan enerjiden ta- sarruf edeceğiz, öbür yandan enerjiyi verimli kullanarak bır artı ta- sarruf imkânı getireceğiz. Bu konuda bakanlık olarak önemli çalış- malar yaptyoruz. Sanayide verimli kullanım noktasında çok iyi so- nuçlar aldık. Enerjiyi verimli, iyi kullanan projelere bakanlık olarak destek venyoruz. Bu yöntemleri sanayide kullandığımız gibi bunu Türkiye genelinde konutlara da yaygınlaştırmamız lazım. Örneğin kompakt floresan ampullerden söz ediyoruz, bunlann kullanımmı yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Burada ana onsur bır yandan tasarruf etmek, bir yandan da mevcut enerjiyi verimli kullamlabılır hale ge- tirmek. Uzun vadeli planlar - Bakanlığmızca yenilenebilir enerjinin uzun vadeliplanlan ya- pıldı mı? - Türkiye'de en yayguı biçimde kullandığımız yenilenebilir enerji kaynağı su. Türkiye, bugüne kadar bu hidrolik potansiyelinin yüzde 30"unu kullanabıldı. Demın sözünü ettığım ikili anlaşmalar kapsa- mında 28 tane baraj üzerinde çalışıyoruz. Bunlar da potansiyelin yüz- de 10'unu oluşturuyor. Yetmiş beş yılda yüzde 30'a gelmişiz. Biz bu projeleri gerçekleştirebilırsek bu barajlann hepsı beş yılda biter. O zaman bir yüzde 10 daha eklenecek. Yenilenebilir enerji kaynakla- nndan bınsı de rüzgâr. Türkiye'de ılk defa rüzgârdan tıcari anlamda enerji ürenlmesı ıznını bakan olarak ben verdım. Şu anda artık rüz- gâr enenısinin yaygın kuHaıumı söz konusudur. Bu arada tekelleş- meyı önlemek ıçın de rüzgâr bölgelennde ıhaleler açtık, teklifler al- dık, onlan değerledunyoruz. Rüzgâr enerjisi. Türkıye'nın eneqı aç- hğı noktasında bize yok denecek kadar az bir kaynak sağhyor. Ama çevreciler bunu kabul etmiyor. Bir de, "Rûzgâr santraflan gürültü kirtiliği yapıyor" diyorlar. Ama son türbınlerde o ses de kalmadı. Rüzgâr enerjisinin, yaptığunız tespitlere göre kapasitesi 10 bin me- gavat dolayında. Bunun daha yüzde 10'undayız. Ama tamamını da değerlendirsek ihtiyacunızı görmüyor. Bugün ekonomik olarak bü- tün akarsularımıza barajlan yaparsak yılda 125 milyar kilovatsaat elektrik üretebıliriz. Bütün kömür potansiyeüni devreye soksanız bundan da 120 milyar kilovatsaat yüda enerji elde edersiniz. Bunla- nn toplamı yılda 245 milyar kilovatsaat yapıyor. Oysa Türkiye'nin 2010 yümdaki enerji ihtiyacı 290 milyar kilovatsaat. 2020 ydında bu 547 milyar kılovatsaatı bulacak. Yani, Türkiye'nin enerji ihtiyacı her 10 yılda ikiye katlanıyor. Bütün bu yatınmlan yapmamz için de 100 milyar dolara ihtiyacınız var. Ben konuyu nükleere dayandumak istiyor değilim. Maalesef nük- leer, bu şartlarda Türkiye için çok önemli bir alternatifti. Çevrecllerin baskısı - Peki, Türkiye 'nin nükleer enerji sahibi olmasım birileri istemi- yor olabilir mi? - Ben işin o taraftm değerlendiremem. -Ama işin o boyutu da var. - Mutlaka var ki Türkiye bu duruma geldi. Ben burada çevrecile- rin baskılannm öne çıktığı kanısındayım. Türkiye'nin bir nükleer santrala sahip ohnası, nükleer teknikle tamşması engellenmiş oldu. Nükleer santralın bütün bu enerji kaynaklan içinde önemli bir alter- natif olduğu gerçeği göz ardı edildi. Ama biz boş durmuyoruz. Hid- rojen Enerjisi Merkezi'nin Türkiye'de açılmasıyla ilgili Bakanlar Ku- rulu'ndan karar talebinde bulunduk. Bakanlar Kurulu'ndan "ohır" aldık. UNİDO kapsammda Uluslararası Hidrojen Enerjisi Merkezi Istanbul'da kurulacak. Türkiye olarak 40 milyon dolarlık bir destek sağlayacağız. Bu para yaklaşık beş yıla yayümış bir ödeme planı içinde. Hidrojen enerjisinin hayata geçirilmesi, ticari ve profesyonel anlamda kullanımının hızlandınlmasıyla ilgili çalışmalara da Türki- ye ev sahıplığı yapacak. Ama bizdeki rakamlara göre hidrojen ener- jisinin ekonomik olarak kullamlabilmesi ancak 2050'de mümkün olabilecek. Türkiye'nin yanna tahammülü yok. Ama tabii ki bunu da thmal etmemesi lazım. - Batı ülkelerinükleerenerjiden vazgeçip alternatifenerji kaynak- lanna yöneliyorlar. Bu arada ülkemizde nükleer santrallarınyapıl- ması için birilerinin rüşvetler aldıkları söyleniyor. Hatta 50 milyon dolarhkburüşvetparastnın nükleersantralyapımcüanna devleteay- le geri ödeneceği söylenenler arasında. Siz bunlara ne diyorsunuz? - Türkiye'de herkes her ıstedığıni söylüyor. Gazetenin birinde bir sayın yazanmız "Rüşvetsiz ihateyk rüsvetti ihaknin farkı" diye bır yazı yazdı Onunla ilgili dava açtun, "Böyle çirkin nitelendirme ola- maz" dedim. Türkiye bır mücadele yaşadı. Bu mücadelede kullanı- lan araçlardan, ıddıalardan birisi de çevrenin yani sıra rüsvetti. Kim, kimler rüşvet almış? Dev gibi uluslararası üç konsorsıyumun başvur- duğu bir işte şu ya da bu nasıl rüşvet alır? Kim almış, nerde almış, nasıl almış? Bunlar tamamıyla afakı iddialar olarak ortaya atılıyor. Burada nükleer santrahn yapımı engellendi. Bu çevrecilerin başan- sı, diye hiç sevinmemek lazım Buradakı başan. bana göre gaz ve pet- rol lobisinın başansıdır Bu çok açıktır. Her eneqi kaynağmın karşı- sında bır lobı var. Nükleer lobısı şunlara şunlan verdı, dendığı zaman biz çıkıp, gaz, ya da petrol lobisi de şunlara şunlan verdı, diye kim- seyi suçlamadık. Bunlar mesnedı olmayan ve işin siyasetıne yönelık suçlamalardır. Şimdı bakın, hiçbir şey kabnadı. O işi başka şekilde de kullandılar. Ben bakan olarak üç yıldu Türkiye'nin enerji yatınm- lannın önünün açüması gerektığini, bunun yapılmaması halinde Tür- kiye"nin karanlığa gittiğini çok yüksek sesle söylüyorum. Ama biri- leri de, "Enerji Bakanı tam nükleer santral ihaiesi olacagı günlerde Türkiye'>i elektrikleri kesmekk tehdh edhor. Aslında Türkiye'nin enerjiye Uıtiyacı yok. Suf nükleer santral ihalesine gerekçe yaratabil- mek için bunu yaptyor" diye beni suçladılar. Neticede yanlış olmuş- tur ve ne yazık kı bu yanhşın bedelim de Türkiye ödeyecek. Ben yi- ne de umutluyum. Günün birinde Türkiye ekonomisi düzelecek ve bir an önce nükleer santrala sahip olma çabasını sürdürecektir.Dün- ya ülkelerinın nükleer santraldan vazgeçtikleri fılan yok. Bu- nükle- er santrahn ömrünün zaten 40 yıl olduğu hesaplanıyor. Almanya, "Ben nükleer santrah kapatacağnn" dıyor, ama 20 yıllık santralım bundatı 20 yıl sonra kapatmayı hedeflıyor, yani ömrünü doldurduk- tan sonra. Zaten o noktada da artık o santrah kapatması gerekiyor, ömrünü tükettiği için. Dünyada Türkiye gibi böylesme enerji açığı olan ülke yok denecek kadar az. - Samsun-Ankara boru hattınin ihaiesiyapıl- dı. Ama bunun karsılığı yok. Yani henüz nereden geleceği belli değiL thalenin ikifirmaya verildi- ği söyleniyor. Bu iki firmadan birisinin ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ali Doğan 'ın yakını Haznedaroğlu na, öbürünün Eyüp Aşık ve Bur- han Kara 'nın ortağı olan Vehbi Öztaş 'a verildiği haberleri dolaştyor. Karşdığı olmadan bu boru hattı ihaiesi neden açıldı ve iş verildi? Clzll oturum - Bu iddialar çok tartışıldı, konuşuldu. Hatta TBMM'de bununla ilgili gizli oturum yapıldı. Ben bu oturumda bu ıddialann ne olduğunu ve değer- lendirmelerin neler olduğunu çok net bir biçimde açıkladım. Ondan sonra da tartışma konusu ol- maktan çıktı. Bir defa yanlış bilgiler var. Biz ne Haznedaroğlu'na, ne de Oztaş'a ihale verdik. Rus- ya Federasyonu hükümetiyle Türkiye hükümeh hükümetlerarası anlaşma yaptılar. Bu anlaşma. başbakanlar, ilgili bakanlar tarafmdan imzalandı. TBMM'ye sevkedıldı, oybirlığiyle geçti, kanun hükmünü aldı; anayasamn 90. maddesine göre ka- nun niteliği kazandı. Anlaşmanın ilgili maddele- rinden birisi şöyle diyor: "Bu inşaaon Türkiye bölümü Rusya Fede- rasyonu'nda Gazprom Şirketi'nin uluslararası firması olan Stoytraz- gaz ve onun Türk ortaklanna yaponlacakür." Benim burada yaptı- ğım, bu anlaşmayı uygulamaktu". Benden başka kim olsa bunu uygu- layacaktı. Bizim Tüık müteahhitlerin Rusya'da yapmakta olduklan yatuTmla Rusya'daki işleri çok önemli miktarlan buluyordu. Ama Rusya, Türkiye'de bunun onda bıri kadar yatınm yapmıyordu. O ne- denle bu madde konuldu. Bu proje tamamıyla Türkiye için yapılmış- tır. O boru hamndan Türkiye'den başka hiç kimse gaz almayacak. - Nereden geçecek ve karadan nereden gelecek? - Karadenız'den gelecek. Izobilniya'da kara bölümü inşaatlan da devam ediyor. Boru hatn Izobilniya'dan denize girecek, Samsun'da karaya çıkacak. Ikincisi, bizim ne Rusya'daki bölümle ne de Karade- niz geçişiyle ilgili bir taahhüdümüz söz konusu. Biz sadece Ma\ ı Akım'la ilgili gazı Samsun'da teslim alacağız. Başka bir şey bizi ıl- giledirmiyor. Türkiye'nin bütün gaz anlaşmalan da bu şekilde yapıl- mışnr. Türkiye'de insanlann onurlan, haysiyetleriyle çok ucuz bir bi- çimde oynanıyor. Ama bunlar daha hafif şeyler. Çok daha ağırlan Meclis kürsüsünden dile getirildi. Ama hepsi de cevabuıı aldı. -tklim Değişikliği ÇerçeveAnlaşması TBMM'de bekliyor. Bu an- laşma ne zaman imzalanacak? - Bunu Çevre Bakanlığı takip ediyor. Ama Enerji Bakanhğı'nı da ilgilendiriyor. Orada bizim bir sıkıntımız var. Nitelendirmeler yapı- luicen Türkiye gelişmiş ülkeler arasına ahnmış. Gehşmiş ülkelerin se- ra gazlannın artmasıyla ilgili yatınmlar yapmışlar, kriterler belırle- mişler. Şimdi biz o klasmandan çıkma mücadelesi veriyoruz. Türki- ye'nin, gelişmiş ülkeler gibi değil de daha alt düzeydeki taahhütleri yüklenmesi gerektiği yolunda bir çalışma yapıyoruz. Bu konuda da uluslararası bütün platformlardan destek istiyoruz. Ama Çevre Ba- kanlığı takip ettiği için TBMM'de bekleyen nokta nedir, onu tam bı- lemiyorum. - Son günlerde barajlarda su sevfyesinin çok düştüğü haberleri çıktı. Barajlarda su dikkatli kullanümadı mı? Yoksa teknisyenler santralların bakımını gereğince yapmaddar mı? - Şu anda biz sulamada acz içinde olmadıysak, öbür yandan da hâ- lâ bu barajlarda elektrik üretilebiliyorsa, iddıa edildiği gibi bunlarda kötü kullanım söz konusu değil. 1998'de dokuz milyar kilovatsaat üre- tebilecek Atatürk Barajı'ndan biz 10 milyar kilovatsaat elektrik üret- mişiz. Su kıtlığı da söz konusu olmamış. Ama 1999 geldiğinde ku- raklık oldu. Son 20 yılm en kurak iki yılını yaşıyoruz. Burada sula- nn fazla, ya da kötü kullanımı söz konusu değildır. Bu, kurak geçen yülann sonucudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle