27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24EYLÜL2000PAZAR 10 P A Z A R YAZELARI dishab@cumhuriyet.com.tr Aman, ondan önce yetiş Bertan!!!Yabancılann bizi nasıl gördüğü konusunda bir şeyler yazmak ya da okumak, sizi bilmem ama, bana artık kabak tadı verdi. Oluşmasında kuşkusuz bizim de bir hayli katkıda bulunduğumuz imajınuzın olumsuz olduğunu habire tekrarlayıp dunnanın kimseye bir feydası yok ki. Şu Leeds'ü taraftarlan öldûren katillerin duruşmasını getirin ' j aklınıza, ne demek istediğimi anlarsınız. Dolayısıyla, imajımızı değiştirmek için neler yapmalıyız türünden düşüncelerden de -belki doğru bir tavır değil ama- uzağım epey zamandır. Batı'nın biraz da kendıni beğenmişliğinden kaynaklanan başka uluslan küçük görme tavnnı niye ciddiye alayım diye düşündûğöm de olur sık sık. Osmanlı'nın en kudretli olduğu zamanlarda Tûrkler hakkında yaptıklan değerlendirmeleri hadi neyse de, günümüzde bile bize bakışlan değişmemiş bunlann. Jak Paria, Batı'daki Doğu mitini anlattığı Efendilik, Şarkiyatçüık, Kölelik adlı kitabında, Elizabeth dönemı lngüiz tiyatrosundaki Türk ımajından da örnekler verir. O dönemin oyunlannda "ana çaüşma"nın, genellikle Hıristiyan-Türk kavgasına dayandınldığını belirtir. (Yeri gelmişken söyleyeyim, Iletişim'den çıkmış güzel bir kitapür, okumanızı salık veririm.) Kitaba göre Christopher Marfcifv'un Maltalı Yahudi'sinde, John Mason'ın Tûrk'ünde, LONDRA MUSTAFA ERDEMOL GreviDe'in Mustafa'sında, CarleU'ın Büyük Türk Osmond adlı oyunlannda Türkler hep şiddet yanlısı, kıskanç, acımasız gösterilinniş. Böyle miydik değil miydik ayn konu ama.. böyle görûlmüşüz işte. Bunlar Elizabeth döneminın yargılandır ama, günümüzde de farklı düşünülmüyor hakkımızda. Buraya örneklerini sıralayarak kimsenin canını sıkmak istemem. Çürîkü çoğundan, Türkiye'de yaşadığınız için haberiniz yok. öğrenmeyin daha iyi. Sadece bizim basında yer aldığı için şu işkenceci polis Hortum Sükyman'ı konu edinen tıyatro oyununu anımsatayım size. Hortum Süleyman, sadece işkence yaptığı kişilerce tanınır olduğunu düşünüyorsa fena taalde yanılıyor, çünkü konusu Türkiye'de geçen bu oyun sayesinde ondan tngiliz tiyatroseverlerin birçoğu haberdar. Elizabeth dönemi geride kaldı ama, görüyorsunuz ki her dönemin tiyatrosuna uygun kötü adam karakteri yetiştirmede üstümüze yok. Bir gün çahştığım gazetenin yanındaki kahvede oturmuş, dergi okuyup keyif yapmaktaydım. Yunus Gökçe ile kardeşi Referandum kimlerin umurunda göreceğiz! - ^Referandum/Halk oylaması" günün - fcirinde dünyanın "en demokratik Tfytemi" haline gelir mi bilemeyiz? " Ancak kısaca geçmişe, "tarihsel " "Tecrabeye" bakılırsa, kalkınmış toplumlann daha sıkça kullandığı bu yöntem, böylesi toplum bireylerince giderek daha az ciddiye alınîrken, , jjtoriter niteliği ağır basan toplumlan, » "sürülerince" kaz adımı yüriitmekte, "kuvvetii adam" imajlı "başbuğ"lanna jcoltuk değneği olma görevini halen _,Jl>aşanyla sürdürüyor. Adına isteT millet, . jister halk deyin (örnegin bilmem hangi , kentin sakinleri) gereken koşullan yerine getiren (sayı, yaş, aidiyet vb...), büyük küçük herhangi bir topluluğun, ^•kendini ilgilendirdiği varsayılan, çeşitli __, jnyasi, sosyal, hatta ekonomik soru ve/ (>cveya sorun karşısında "görüşünü" anlatması, "tavnnT belirlemesi olduğu söylenen bir "referandum" bugün Fransa'da yaşanmakta. . Aslrnda bugünlerde Avrupa'da birkaç . benzeri "en demokratik eylem" uygulaması daha "vuku buhnakta." tsviçreliler "maneviyan bütün, kanı an" bir milletvekilinın girişimıyle, .; "tsviçre'ye kaç tane 'göçmenin' girmesine izin vereBm" sorusunu cevaplamaya çahşırken, Kuzey'in asillerinden Danimarkalılar da perşembe günü "Euro/ „ Avro" sorununa kafa yoracaklar. Avrupalı "ortak çaö" fîkrinden ürken VUring tonmlan, "dotar" ^ " " ~ " ~ ~ karşısmda zor durumda kalan Avrupa Ortak Para Birimi "Avro"ya kahlıp katılmamak konusunda görüşlerini belirtmek üzere gelecek perşembe sandık başrna davetliler. Fransızlar ise son yıllarda pek hoşlanmadıklan bu "sandık riyarederine'' bir yenisini eklesinler mi eklemesinler mi diye tereddüt içinde. Cok ciddi (!) bir seçenekle yüz yüze gelmiş bulunuyorlar. Cumhurbaşkanı 5 yıllığına mı seçilsin, yoksa 7 yıllığına mı? Hayatın fotoroman stilinde reklam kliplerine dönüştürüldüğü bir devirde, E>evlet Başkanı (Türk basınmm en sevgüi Fransızı, Jacques Chirac) anayasal bir değişiklik için kendilerine - hem de çoğul sol hükümetin desteğiyle- Fransız halkına başvuruyor. Son 20 yılda biraz sıkça "köklû" değişimler yaşayan "Jakobenler" diyan -"tkinci CumhuriyetçT arkadaşlar alınmasın ama- her anayasa reformunda sınıf atlar gibi "Cumhuriyet" atlanmayacağına karar veren Fransa, 1958'den beri 8 kez "halk oylamasTna sahne olmuş. O yıl yeni anayasayı, 1961 'de Cezayir'in "kendi kadermi kendi tayin etae" hakkını, bir yıl sonra da Cezayir'in PARIS "Bağımsızhğını" referandumla teslim etmiş Fransızlar. 1962'de, 6 ay sonra düzenlenen yeni bir halk oylamasıyla Cumhurbaşkanını (De GauDe) doğrudan seçmeye karar vermişler. Bunu 1969'da yerel yönetımlerin ikndanna ilk adım sayılan "BölgeseDeşme Referandıunu" izlemiş. Bakın şu Jakobenlere, 1972'de bu defa da, "Ortak Pazarn la genişlemeye karar vermişler. Pasifık Okyanusu'nun pek de kayıp adalanndan olmayan (krom yataklannda dünya birincisiymiş) Yeni Kaledonya Adası'nın Cezayir'e benzer bir bağımsızlaşma yoluna gırebilmesi için 16 yıl aradan sonra bir referandum daha yapılmış (1988). Son olarak da 1992'de Fransızlar bu kez de "Avrupa Bu-HğTnın kilitli kapısı "Maastricht n i açabilmek için görüşlerini belirttiler. Belirttiler, belirttiler ama pek de kitîesel değil. Zira 1972'de başlayan "kayıtsızhk sûred w (o tarihte oylamaya katılmayanlann oranı yüzde 39.5) 1988'de zirveye nrmandı. Oyunu verme lütfunda bulunan halk yüzde 36.9'da kalınca paçalar tutuştu. Her ne kadar Maastricht referandumunda katılım yüzde 69. 7'ye de yükselmiş olsa, son haftalarda yayımlanan kamuoyu araştırmalan bugün yapılacak oylamaya en iyimser ihtimalle yüzde 55-60 arası bir katılım bekliyor. Dünyaya demokrasi dersleri veren ülkelerin, başlarda Fransa ~"~~""~"~" olmak üzere kendi kamuoyunu seferber edememesi tüm ciddi kademeleri acı acı düşündürüyor. Kaldı ki Yeni Kaledonya oylamasında, muhalefette olan Chirac'uı kamuyu "çekhnser" kalmaya çağırmasına, şimdiki sosyalist Başbakan Uonel Jospin'ın 1972'de "Avnıpa'nın Genislemesi" referandumu öncesinde seçmenlerini "sandıklara grtmeroeye" çağırmış olması, bugünkü muhaliflerin (hem geleneksel sol, hem geleneksel sağa karşı olan uçlann argümanlannrn) değerini arttınyor. 5. Cumhunyet Anayasası'na çekımser kalan General De Gaulle ve 1961 Cezayir referandumuna dudak büken Pierre Mendes- France'ın tavırlan bugün "uygarhk" gereği sandık başında beİdenen Fransız'ı ne kadar ikna etmeye yetecek acaba? Göz ardı edihnemesi gereken bir etken daha var. Meteoroloji idaresine göre Paris bugün "pastmna yaa" yaşıyor olacak. Chirac'ın veya Jospin'in 2002'de 5 yühğına Cumhurbaşkanı seçilmesi kimlerin umurunda.. bu akşam göreceğiz. Yahu şöyle baba "bir" adamlan bile yok, çıksın da "Dûn dündûr, bogün bugündür" diyebilsin. UĞUR HÜKÜM TÜRKİYE İŞ BANKASI VE TÜRSAK VAKFI. "3. ULUSLARAMSI SİNEMA-fÂRİH BULUŞMA KAPSAMINDA ULUSAL YARIŞMALAR AÇIYOR KISA FÎLM PROJE YARIŞMASI (Üniversite ve yüksek okul öğrencilerine) Tema Seçici Kurul Son Başvuru Tarihi Ödfll : Tarihten Gijf : Zafer Algçşz, CaBa Atıriç. Atilla Dorsa>. Hilmi Etıltan, Banş Pirhasan : 02 Ekım 2000 Pazartesi : Proje başına 2.000.000 000 -TL (Amatör ve profesyonel tüm yaailara) Tema : Tarihten Gûnürouze Göç Seçici Kurul : Fende Çiçekoğlu, Totnris Gintîia lilario Levi, Fehmi Yaşar Son Başvuru Tarihi ^ 6 Ekim 2000 Pazartesi Ödül :l.lik 1 500.000.000.- TL. 2.1ik 1.000.000.000.-TL. ı 3.1ük 500.000.000.-TL. G. Erol Dernek Sok. Tel: (0212) 244 52 51-251 TÜRSAK Vakfi Han No: 11/2 Beyoğlu - - 251 67 70 Faks: (02lŞ) 292 03 37 ş vüzferce gösterid DevietBaşkanıAlberto Fujimori karşıneylem yapû. Düdükler çalan eykmcDer, bir muhalefet mflktveküine FUjimori'>idesteldernesik^rüşvetverirken>'akalanan Uhısal tstihbarat Orgütü Başkanı Vladimiro Montesinos'un da derhal tutuklanmasıru istediler. Rüşvet skandahnuı ortaya çıkması üzerine Fujimori, kendisinin aday oüna>acağı veni başkanhk secimleri yapuacağmı açıklanuştL (REUTERS)* Süleyman Gökçe yanı başıma çöktüler. Yıllar önce Gümüşhane'nin Kelkit üçesinden Londra'ya ışçi olarak çağnlmış, çok iyi insanlar bunlar. Yunus gençliğinde futbol oynamış, Süleyman ise edebıyat meraklısı, şiirsever bir adam. tklsî de kelimenin tam anlamıyla emekçiler. Tiyatroyla, sinemayla -herhalde çok istemelerine karşın- içinde bulunduklan koşullardan ötürü pek içlı dışlı değiller yamlmıyorsam. Bana, tiyatroyla ugraşan bir yeğenleri olduğunu söyleyip onunla ilgili bir haber yapıp yapmayacağımı sordular. Niye olmasın.. hele bir çocuğu görelim, elimden ne gelirse yapanm dedim. Bir gün buluştuk. Bertan Gökçe, oldukça yakışıklı, efendiden bir genç. Daha doğrusu çocuk. Burada iki kültür arasmda kalıp da ne yapacaklanm şaşuTnış onlarca genç insan varken, ayaklan yere sağlam basan, bu taraklarda bezi ohnayan ailesine aldırmadan, amcalannm teşvikiyle Londra gibi bir yerde tiyatroculuğa soyunan böyle bir çocuğa rastlamak şaşırtıcı oldu benim için. Cebinde de Shakespeare tiyatrosunu anlatan Ingılızce bir kıtap taşıyordu. Bu ayaküstü bir konuşmaydı Bertan'la. Cumhuriyet Dergi için uzunca bir yazı hazrrlayıp tamtmayı düşündüm. Kolejden sonra ciddi bir tiyatro eğitimi akruş Bertan. Ingiliz hocalanmn teşvikiyle bir süre sonra da çok önemli roller üstlenmış. Uzakdoğu'dan Avrupa'nın hemen her yerine turnelerle geçen günlerinin arasına Ingiliz televizyonlan için çekilen, ama dünyanın belli başlı televizyonlannda gösterilen dizi filmler de sığdırmış. Tiyatro oyunlannda Türkleri hangi hallerde gösterdiklerini yazırun gınşinde özetlediğim Ingiltere gibi bir yerde bu çocuk tiyatro yapıyor düşünebiliyor musunuz? öyküsünü uzun uzun yazanm bir gün. Geçen gün karşılaştığım amcalan, Bertan Cin'e turneye gitti dediler. Aman aman gitsin. Hortum Süleyman'dan önce gitsin de nereye giderse gitsin deyiverdim ben de. Nasıl.. iyi demiş miyim? îsyeç, Avrupa'da bir Avrupa Birliği gûzelim eylüle, Avusturya'ya karşı uygulanan yaptınmlann kaldınlmasıyla girdi. Baştan ölü doğan bebeğin ölü olduğunu anlamak aylar sürmüştü. Avrupa'nın pohpohlu liderleri (Bfaür, Jospin, Schröder ve tayfası), bir telefon ağı kurarak Avusturya'da, halkın oyuyla iktidarda pay sahibi olan aşrn sağcı bir partinin hükümete katılmasını kınavarak AB tüzüğüne aykın bir boykot karan almıştı. Bu karan, hiçbir ilgili personeline ve kurumuna danışmadan destekleyen Isveç Başbakanı Göran Persson, derhal ön plana çıkmış ve Avrupa değerlerini tehdit eden yeni Nazizme, yabancı düşmanlığına karşı beyanatlar vermişti. Eh artık; Blair ve Jospin gibi büyük ağabeyler başı çekince, yaklaşık 9 milyon nüfuslu tsveç'in tuttuğunu koparan (ve tarih boyunca en az sevilen) başbakanı herhalde, "Durun hele, bir bakanlanma, parlamentoya danışayım, n dıyemezdi. ^Tamam,'' dedi, "ben de vanm." Üç bilirkişiden oluşan heyet Avusturya'da durumu inceledi. Ve geçen hafta bir açıklama yaptı: "Avusturya'da azmnk, mfiheci ve insan haklan konusu, diğer AB ülkelerinde otduğundan farkh değiL Yasama ve hûkfimetin izkdiği standart aym. Hatta bazı konularda Avusturya daha üeri" diye Göran Persson derhal beyanat verdi: "Yaponmlann kaldınlması için paniğe gerek yok. Yavaş yavaş aceJe edüebilinir." Güzel, 24 saat gecmeden, AB dönem başkanı Fransa'nın bilirkişi raporuna dayanarak Avusturya'ya karşı uygulanmakta olan yaptınmlann kaldınlmasma karar verdiğini öğrenince, yanmayan yanı kalmayan kazı fazla çeviremediğinden, "Canım, bu kararm 14 ülke tarafindan biriikte ahnması da büyük başan" dedi. Politikacüann ağız değiştirmesine alışkın olan biriyim. Ama bu kadanna... Sonra ne oldu? Avusturya'da bir şey değişti mi? "Yapönma" hedef olmayan ülkelerde durum nasıldı? Örneğin Danimarka'da Içişleri Bakanı, "Buraya göç eden kişikr Danimarkaca'vı anadil kabul etmekve bizim örf ve adetkrimize uymak zorunda" diyebıliyor muydu? tsveç'te bir sendikacı, dazlaklar tarafindan evinin merdrvenlerinde kurşunlanıp STOCKHOLM öldürülmüyor muydu? Yine aym ülkede gazeteci ve çocuğu otomobillerine konan bomba sonucu ölümden kıl payı kurtulmuyor muydu? Geçen yılbaşı gecesi Stockhohn'de evine çocuk arabasındaki yavrusuyla gitmekte olan Türk aileye kasap bıçağıyla saldıran dazlak ve yandaşlan, ailenin yardırmna koşan akrabalan 19 yaşmdaki Türk gencini acımadan öldürmüyor muydu? Ve bu cinayette savcı "ffkçı bir motivasyon" buhnuyor muydu? Aman aman. Bu ülkede GURHAN JörgHaider gibi bir lider UÇKAN yok; partiler hadlerini biliyorlar. Aşın sağcüar, ^ ^ ^ _ ^ ^ bazı yerel belediyelere ^ ^ ^ " " ^ girebıldiler ama, henüz göze batmıyorlar. Parlamentoda temsil edümiyorlar. "Kırtsal Avrupa değerierini" Isveç çok güzel koruyor. Seneye üstelik AB'nin dönem başkanlığını yapacak ilk altı ay. Gazetelerde küçük bir haber çıktı: tsveç, Schengen Antiaşması'nı imzalayınca buraya gehnek için vize almak zorunluluğunda olan 127 ülkeye, 27 ülke daha eklenecek ve vize ahnması daha güçleşecek, diye. Bizim vatandaşlanmız için değişen bir şey yok; zaten vize alma ağızla kuş tutma gibıydı, şımdi artık buna da gerek yok. Yanıt nasılsa "Nix", yani «Hayn-". Avrupa'da ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve popülizm büyük bir tehlike oluşturuyor. Avrupalı liderlerin aralannda bir çeşit lobi oluşturması da bu tehlikeye karşı mücadeleyi güçleştiriyor. Avusturya boykotunun yürümeyeceği belliydi. Bu iş böyle yapılmazdı. Olanlar şimdi kimin işine yaradı? Jörg Haider ve partisinin. Persson ve onun fosilleşmiş dostlan, istedıklen kadar "Amaç hedefîne ulaşb" desin. Bir Isveç atasözüyle, "İnsan önce kendi karnını (=pisüğini) temizlemelidir" Irkçılann her akşam kara tenli avma çıktığı bu ülkede, evlerin kundaklandığı, otobüs seferlerinin azlığıyla ilgili okur mektubu yazarken bile ad vermekten korkan insanlann yaşadığı Isveç'te Göran Persson ve tayfası, önce kendi pisliğini temizlemelidir. Faşistler, yabancı düşmanlan ve toplumun her kademesindeki o iğrenç gizli ırkçılık öylesine yaygın ki... Bunu görmek için Avusturya'ya bakmaya gerek yok! BILGISAYAR OGRENMEK ŞART!... AMA NASIL?.. 1-2 parmakla ku lanacaksanız öğrenTiek gerekmez ki... Bakar bakar yazarsınız !.. Onparmakla + Bakmadan kullanmayacaksanız hiç öğrenmeyin !.. Bılgısaya r ı eği'ımsız de kullanabihrsiniz Zamanmızm ve gozlerınizın değeri ycksa. 5 dakikalık İŞi 25 dakıkada yaparsınız '.. BAKAR BAKAR YAZARSINIZ!.. O!EL D1KTI10 SüiflETEH VE BILCISAMR K'JRSLARI • 14 Dünya Rekoru IJll 28 Dünya Şampiyonlugu www.sampiyon-kurslari.com.tr Beyazıt: 517 92 5? Bakırköy: 561 29 06 Şişli : 230 90 37 Kadıköy: 336 11 50 517 92 58 5713131 234 30 49 (0216/338 08 42 ONPARMAKLA BiLGiSAYAR KULLANIMI İŞLETMENLİK + MUHASEBE DAKTİLO + YABANCI DiL ADAPAZARI2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 2000/297 Muhatap: Ugur Girti, Çark Cad. No: 71/D, Adapazan Türk Ticaret Bankası AŞ VeL Av. Serhat Güler tarafindan 20.2.1999 vadeli 1.500.000.000.-TL alacak 1.100.000.000.-TL, 20.1.2000 tarihine kadar faiz, 3.379.950.-TL Protmas. 4.500.000.-TL komisyon ki ceman 2.607.879.950-TL'nin ic- ra masraflan 20.1.2000 tarihinden itibaren % 70 faiz, masraf ve vekâlet ücretı ile ge- rektiğinde BK 84. mad. uyannca yapılacak ödemelerin, öncelikle faiz ve masrafa tnah- sup edileceğine dair yapılan ıcra takibinde: Hakkınızda yapılan örnek 163 ödeme emri, yukandaki adresinize çıkanhnış ve bila tebliğ gelmiş ve yapılan savcüık araştırmasında adresiniz meçhul kalmış bulunduğun- dan, alacaklı vekili, teblıgatın ilanen tebliğinı talep etmiş ve bu yolda karar verilmiş bu- lunduğundan: Yukanda yazıb borç ve masraflan işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren on gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambıyo senedi niteliğini ha- iz değilse 20 gün içinde mercie şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındakı ımza si- ze ait değilse yine bu 20 gün içinde aynca ve açıkça bır dilekçe ile tetkik mercüne bil- dinneniz, aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanı- zı haksız yere ınkâr edersenız takip konusu alacağın yüzde 10'u oranında para cezası- na mahkûm edileceğınız, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya ımhal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki hakkında itirazınız varsa bunu sebepleriy- le biriikte 20 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın ka- bulüne dair bir karar getinnediginiz takdirde cebn icraya devam olunacağı, itiraz edil- mediği ve borç ödenmediği takdirde 30 gün içinde 74. maddeye göre mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapısle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız aynca hapisle cezalandınlacağmız ihtar olu- nur. 29.8.2000 Basın: 52357 KARIAL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/97 Davacı Cenker Çelebi tarafindan davalılar Erdal Gücün ve Gülsüm Gücün aleyhine açılan iptal davasınm yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince: Davaiılar Erdal Gücün ile Gülsüm Gücün'ün bildirilen adreslerine yapılan tebligat- lar bila tebliğ iade edilmiş olup, tüm aramalara rağmen adreslen meçhul kaldığından adı geçenlere duruşma günü olan 26.9.2000 günü saat 10.30'da mahkeme salonunda beyanlannın alınması için hazn- bulunmalan. gehnediklen veya gelip de beyanda bu- lunmadıklan takdirde yokluklannda yargılama yapılarak hüküm verileceğı hususu HUMK'nin213. ve377. mad. uyannca dava dilekçesı ve duruşma gün ve saatının teb- liği yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 52173
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle