15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÛL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CemalKıralj Yunanlüarın dostluğunapek çok kez tanık olduğunu söylüyor İlişkllerlmiz iylydi' Yunanistan'daki yoldaşlar her zaman bizi kolladılar, destek verdiler. Tabii biz geçimimizi kendimiz, çahşarak sağlıyorduk. Yunanlılarla ilişkilerimiz çok iyiydi. Bir ara PASOK iktidan başansızlığa doğru adım atmaya başlayınca, Türkiye aleyhtan bir kampanya başladı.Türk Pontuslular diye bir dernekte Anadolu için 'kaybedilmiş vatan topraklan' gibi şeyler ortaya atıldı. Partl lçi tartışmalar Paris'te mevcut parti örgütlerinin üzerine çıktık, parti kademelerinden daha çok çalıştığımız için. Tartışmalar başladı. Dolayısıyla, daha özel olarak da bu tartışmalan düzene sokmak için parti içi çalışmalan hızlandırma diye bir tartışma yaratıldı. Sonuç olarak tartışmalar bitti ve partiye karşı farklı bakış açılan doğdu. KıraL 12 Eylül 1980'de askerierin yönetime el koy masıyla yurtdışına çıkbktan sonra yurttaşhktan atıbnası için hakkmda dava açıkbğuu belirtiyor. 'Yunan yoldaşlarbizi kolladı'SERDARKIZIK-3- TKP'nın merkez komıte üyesi ve Ege yöre komitesi sekreten. Maden-lş'ın de merkez temsılcisi Cemal KıraTla söyle- şımıze devam edıyoruz. - Atina'da nerede kaJdıııız? KIRAL - Ehmdekı pasaportu kabul et- medıler. Önce V4ze almak gerekıyordu. Atina'da, Halklarla Dayanışma Konutesı vardı. Onlarla ılışkıye geçtik. Sonra bana paruden, Fransa'dan gehyorum diye Fran- sızca bilen Yunanlı bir yoldaşın evıni ha- zırlamışlar. Oraya gitum \e çok iyı ağır- landım. - Evin ortanıı nasıldı? KIRAL - Kendıleri de önceden böyle bir şey yaşadıklan için çok yabancı değil- lerdı olaya. Üstelik Türkıye'den komü- nıst bın gelıyordu . Asıl partılı olan, ka- ,,djn4v E\ deyadırgamadan kaldım. Bu kü- çük evde çocuklar, odalanru bana vermek için salonda ders çalışıyor, uyuyorlardı. Hiç rahatsızlık duymadım. tki yıl geçti o evde ve ailenin bir üyesı olmuştum. - Bir süre sonra yabancı birinin evde <*• masından ötûrü aile içinde sorunlar çık- madı mı? Ya da siz bö>k bir rahatstdık duydunuz mu? KIRAL - Hayır, asia. Gerçek yoldaş ilışkileri böyledır işte. Çocuklarda çok ryi yetıştınlmişlerdı. iyı ınsanlardı. Hâlâ kı- mı zaman konuşuruz. - Az önce parasızhktan söz etmiştiniz. Nasıl geçiniyordunuz? KIRAL - Çalışmam gerekıyordu. Ya- şamımı, kendım sağlamalıydım. Bir dok- torun villasında, bahçıvanhğa başladım. Istanbullu bir Rum kızı bulmuştu bu ışı. Çıçeklere. çımlere bakıyordum. Yazın 4, kışın 2 gün çalışıyordum, para yetıyordu. Bir gün doktor elinde, Türkiye'de yayım- lanan birgazeteyle geldı. O Rum kıa gön- dermış -o da hayatımda unutmayacağım çok iyı bir ınsandır- O sırada bır yandan yemek yerken bir taraftan TKP'nin sesı- nı dınlıyorum. Gazeteyı kanştırdım, bir şey bulamadım. Doktor ısrarla bir şeyler olabıleceğinı söylüyordu. Sonunda 3. say- fadakı haben gördüm. "Cemal Kral, Tûrkvatandaşfa&ndançıkanMT diye ya- zıyordu. Doktor bıraz panıkledı, senın için bir şeyler yapalım dedi. Merak etme- mesıni söyledım. Doktor komünist değil- di, ama iyi bır demokratö. -Atina'da arkadaşhk.do«hıkibşküeı> niznasıldı? KIRAL - Daha sonra Maden-lş Sendı- kası Ege Bölge Başkanı Vural Atis geldı Isvıçre'den. Hasır sandarye, mobılya ör- mesinı öğrenmış. Bırlıkte başladık örme işine, dükkân tuttuk. Müştenler saçlanrru beyaz görünce. bana usta diyordu. - Ya Yunanistan Komünist Partisi'vle ffişküeriniz? KIRAL - Yoldaşlar her zaman bizi kol- ladılar, destek verdiler. Tabıi biz geçimı- mızı kendimiz. çahşarak sağhyorduk. Yu- nanhlarla ilişkilerimiz çok iyiydi. Bır ara PASOK ıktidan başansızlığa doğru adım atmaya başlayınca, Türkıye aleyhtan bir kampanya başladı. Türk Pontuslular diye bir dernekte Anadolu ıçın "kaybedttmiş vatan topraklan" gıbı şeyler ortaya atıl- dı VeTurklerekarşıdabırsoğukluk. Me- sela. bir gün tavernada oturuyoruz; biz onlara uzo göndenyoruz, onlar bıze gön- denyor: şarkılann yansı Türkçe yansı Rumca söylemyor hep beraber; bır Yu- nanlı geldi o sırada yanıma, "Kıbns'ı ab- cagE" dedi. Ben de "Orada duruyor, ba- na nhe söylüyorsun" dedım. İstanbul Rumları - Daha çok tstanbul'dan getenkrte mi birükte ohıyordıınıız? KIRAL - Evet Yunanlılann dostluğu- na, sıcaklığına sayısız kez tanık oldum. Türklere karşı en küçük bır antipatıleri yok. Mesela Atina'da, istanbul Rumlann- dan bin vardı. Bu" gün, Atina'da Türk ber- benn olup olmadığını sordum. Onlar Türk deyince, İstanbul Rumlannı anlı- yorlar. Tanf etü, gıttım dükkânına otur- dum. Sehpanın altında bir Türk gazetesı 29 Ekim 1980 Cumhuriyet Bayramı'nda MGK Başkanı Kenan Evren Anıtkabir özel defterini imzalryor. vardı. 6-7 Eylül olaylanndan sonra Yuna- nistan'a gelmiş. Gözü Türkiye"de. hâlâ memleketim diyor. Hatta kafası atınca söylenırmiş, benı nıye tstanbul'dan getir- dinbekadındıye.. - O günlerde partryk iüşküeri nasıl sağ- lrvordunuz. Yunanistan'da parti kimliği- nizle mi kaldmız? KIRAL - Özel kuryeler \ardı. Zaten çok sık Paris'e gıdıyordum tkıncısıne ge- lince parti kimlığımle değıl, ama TKP ile Yunan Komünist Partısi arasındakı ilişkı- leri ben kuruyordum. Onlar da bıliyorlar- dıbenı. - Orada kaç yıhnız geçti? KIRAL - 4.5 yıl. Sonra Paris'e dön- düm. Çünkü Yunanistan"da bekledığım, tahmın ettığım hıçbir şey çıkmadı Yapa- cak bır şey kalmamıştı. Üstelik merkez- den uzak kalmış oluyordum. - O dönem TİP-TKP birleşmesi gün- demdeydi FarkMaşma da bu sürece denk düşüyordu, değü mi? KJEAL - Bırleşme olmamıştı daha. Za- ten bu görüşmelerde ben yoktum. Bırleş- meye farklı bır bakışım vardı. Mesela Be- hice Hanım'ı bır keresınde Yunanıstan'a çağırdım. Yunan partısıne "Behke arka- daşıcağmn" demıştım, kabul ettıler Tür- kiye"dekı komünıstlenn, sadece TKP'h- lerden ıbaret olmadığını, başka ınsanlann da varolduğunu: hem bızım partiye, hem kardeş parti Yunan partisıne. hem de ora- dakı demokratık örgütlere göstemıek ıs- temıştım. Bır hafta, on gün kadar kaldı Behice Hanım. Başbakan yardımcısıyla konuştu. Çok öne çıktı. Bızım partıden bu duruma bıraz eleştın geldı, ama bence yaptığımız doğruydu. - OradanParis'e döndünüz, 86'da KIRAL - Pans'e dönerken ıki tane meslek öğrenmıştım. ıkı altın bilezik. a- ma ne ölçüde anlamlı kı! Parti en önem- lisiydi. Bu arada merkez komıtenin nere- deyse tanıamı yurtdışındaki bır parti, ye- terince iş göremezdı Bunun farkına \ar- dım. Parti, bızım Türkıye'ye dönme ze- mınımızı hazırlayamıyorsa, bırakın mer- kez komitesi üyelerı kendı dönme zemın- lerini yaratsın dedım. Bu süreçte artık yurtdışı durumu tartışılır olmaya başladı. Partl lçi tartışmalar - Yunanistan"dan Paris'e kendi inisrya- tifınizle mi döndünüz? KIRAL - Dedım kı ben döneceğım. Tekbaşımabukaranvermıştım Parüka- ran olmasa da dönecektim. Parti üyeleny- le, parti kademelen arasında mesafe uzaklaşmış. hatta kopmuştu aynca. Sa- dece teonk bazı genellemelefle değıl, pra- tık bırtakım ışlerle uğraşmak ve başanlı olmak gerekıyordu. Biz Pans'te mevcut partı örgütlerinin üzenne çıktık. parti ka- demelennden daha çok çalıştığımız ıçın. Tartışmalar başladı. Dolayısı>la. daha özel olarak da bu tartışmalan düzene sok- mak ıçın partı ıçı çalışmalan hızlandırma diye bır tartışma yaratıldı. Sonuç olarak tartışmalar bıttı ve partiye karşı farklı ba- kış açılan doğdu En sonunda, bu tartışmanın nereye var- dığı da ortaya çıkmadı. Ancak ınsanlar o güne kadar söyleyemedıklen her şeyı faz- lasıyla konuşmaya başladılar. Daha son- ra HaydarKuthı 65 yıl kutlamalan sebe- biyle Batı Almanya'da ortaya çıktı \ e çok uzun bır konuşma yaptı. Çok cıddı konu- lara değındı. SöylenecekJen rahatlıkla söylemek, iyı bır şeydı ttıraz ettığım çok şey vardı, ama yenı bır partı yaşamı baş- lıyordu - Bu konuşma, merkez komitesinin mi, yoksa kendisinin mi karamdı? KIRAL - Sanıyorum polıtbüro kara- nydı Neyse Kutlu, Türkiye konferansını yapmış olarak yurtdışı konferansında ko- nuşuyordu. tllegal bır toplantıydı ve Da- nimarka'da bu- yerde yapılıyordu. Şu or- taya çıktı; bırtakım kararlar ahnacaktı. A- ma bence şeklı bir durumdu. Çünkü Tür- kiye örgütleri bu- karar vermışti, bu olsun diye. Yurtdışı örgütlenne artıkbır şey düş- mezdı. Biz "hajTr" desek ne olacaktı? Sonra, bu^lık meselesı ele alındı. Ve yan- lış sonuçlara ulaşüdı. Bırleşme aşaması 10 sene sürdükten ve bir yerlere gelmeye başladıktan sonra, TBKP için, merkez ko- mıtesının eşit sayıda dağıtılması konusu ortaya çıktı. Şımdi bu, hakkanıyetlı gözü- küyor. Ancak farkh düşünmeye başladım. tki partinm birleşmesmde, bu birleşikpar- tinin fiknnı en iyı uygulayacak vekillerin seçılmesı önemliydı. O TKP'li de olabi- lir, TtPTi de olabilir. Hatta mesela TKP'den hiç olmayabilirdi. Kurulan bir- leşik partide böyle hesaplann yapılması yanhştı. TlP'lı arkadaşlar merkez komi- tesine girecek arkadaş bulmakta sıkıntı çektüer nitekım Bence birlikte iş yapma- ya başlamak esas olmalrydı. Tepeden ön- ce, tabanda birleşmek gerekiyordu. istlfa - Siz de birleşik partinm merkez yöne- timinde görev almıştıni7- KIRAL - Evet gırdun, ama çok kısa bir zaman sonra ıstıfa ettım. -Neden? KIRAL - Bir kere az önce söylediğim nedenlerden. Ikıncısi de partı legale çıka- cağı sırada ilkelere daha sadık olmak ge- rekıyordu. Türkiye'de beraber çahşılacak- sa, buna uygun davranış sergilenmıyordu. Mesela ben ıstıfa dilekçemde, ıkı tane ar- kadaşa ıtuaz ettım. Gerçı bu arkadaşlar genel sekreter olmaya da layıktır, ama ko- mıteye alınmalan tartışılmamıştır. Bu ar- kadaşlann ikisi de TKP'den geliyorlardı. Farkh görüşlerimi defalarca dile getirdim, ama hiçbır zaman bunlan kanallara yan- sıtmadım. "Düşüncekrini yaz örgüte da- ğrtacağtz" dediler. Yazdım, gönderdım a- ma dağıtmadılar. Görüşlenmın partide önemlı olmadığını anladım. TBKP Mer- kez Komıtesi'nden istıfa ettim. Partlnln kapatılması -YakapaUma konusu? KIRAL - Esas sorun orada çıktı. Ben parûnın kapatümasına karşıydım. Çünkü bu* komünist parûsi yasal olarak, oylana- rak kapatılamaz. Hele merkez komıte ka- ranyla hiç kapatılamaz. Bır gün Fransa parüsınden bır arkadaş geldı \e "Tam le- gale çıkaracaktınız, kendi efinizle parti)i ifpMrtımr" dedi. Paroyı legale çıkarmak gerebyordu ve bunun koşullan da oluş- muştu. Ardından Portekız partisinden ar- kadaşlarla Ispanyol kongresınde karşılaş- tığunızda ılgınç bır gelışme oldu bu ko- nuyla ılgilı. Benı anyorlarmış. lspan- ya'dan Portekiz'e geçtüc Ertesı gün kah- valtıda konuşuyoruz. Türk Büyükelçısı Portekız'dekı polıt büroyu zıyaret etmiş. Büyükelçı yoldaşlara, nasıl legale çıktık- larmı sormuş. Bunun anlamı şudur: De- mek ki Türkiye'de hükümetin kabullen- mesi söz konusu. Sonra Adnan Kahve- d*yle bazı görüşmeleroldu. Türkiye Pos- tası diye bır gazete çıkanyorduk Alman- ya'da. Bu gazetede Aydm Şenesen, Kah- veci'yle bır telefon röportajı yaptı. Tabii Kahveci cuı gibı bv adam; gazetenın ar- kasında TKP'nin olduğunu bıliyor. O rö- portajda da "Anladıkama şu seçânlerden sonra yurda dönün" yönünde bir mesaj verdi. Bunlan birbirine ekledığimiz za- man şu ortaya çıkıyor ki komünist parti- sının legal olarak çalışmasına artık karşı çıkılmayacağı bir yere gidilıyordu. Dün- ya konjonktürü açısından da durum fark- hlaşmıştı. Komünist parti yasaklanamaz- dı. Böyle bir dururndapartinin kapablma- sı, olağanüstü yanlış bir şey oldu. Yurttaşlıfctan atilma - Sizin bu kaygdanma merkez komite- smde paylaşanlar yok muydu? KIRAL - O tanhte merkez komıtesin- den bır tek ben yurtdışında kalmıştım. Di- ğer arkadaşlar, yeniden yurttaşlığa alın- mak için başvurmuşlardı. Ben bunu içi- me sındıremedim. Kendim çıkmadun, ni- ye başvurayım dedım. Nitekım daha son- ra Meclis'te çıkan bir kanunla vatandaş- lıktan aülma işlemleri iptal edildi herkes için. Bunu da bana o gün Fehmilşıklarte- lefonla bıldırdı. Her i;i yaptim' - Yeniden Paris günierine dönsek, Pa- riste günlük yaşama-. KIRAL - Çalıştık işte. En çok sandal- ye hasır örme işıni yapüm. Antika mobil- ya isini de yaptım. Kolay olmuyor, ama bir ınsan komünistse kolay öğrenir. Bir gün Pans yakınlannda ahır temizlıği ışı oldufunu okudum. Çalışan ızne çıkmış. Telefon ettım. tş sahıbı "Bundan anlar mıan" dedi. "Anlamam « M yapanm'' diye cevap verdim. Adanun hoşuna gitti. Temizledik sonuçta ve çifthk sahibi izne çıkanın yenne bana süreklı iş teklıf ettı. Kabul etmedım, bir emekçinin işini elın- den almak olmazdı... - Merkez komhe üyesi abjr temiziiyor, flginç. Daha da üginçleri var nn? KIRAL - Bır düşünelım. Evet, yıne bir gün üan gazetesınde bır apartmanın 6 ka- tından indinlecek koltuk için adam aran- dığını okudum. Gittım, yaşh bır bayandı. Zar zor dar merdivenlerden ındirdim. Ay- nı kadın evin bacasını da onanp onarama- yacağımı sordu. Tabii dedım onannz. İş- te böyle. Bir de antika ışı vardı... - Antika mı? KIRAL - Evet antika tamıri. Işi öğren- dim. Oldukça geniş bırmüşten çevrem ol- du. Hatta Pans'ın sayılı antika tamırcile- n arasında göstermeye başladılar benı. lş- ler öyle arttı ki bazı müşterilere, yoğu- num, şu adrestekı arkadaşa gıdin deme- ye başlamıştım. SÜRECEK PERŞEMBE ORHAN BURSALI IMarmara Fayı ve Siyaset Le Suroit araştırma gemisindeki çalışmalara, etki- li bir siyasetçinin, örneğin Başbakan'ın veya dişli bir bakanın da katılmasını isterdim. Böylece hem haya- tında bir gün degışik bir olay yaşar hem de Türkiye ve İstanbul için can alıcı bir sorunla yüzleşmiş olur- du. Gemide Manmara Fayı'nı ve özelliklerini araştıran bilim adamlarıyla geçireceği üç saat boyunca, dep- rem, Marmara Fayı, Marmara'yı bekleyen tehlıkenin boyutlan, o sırada bilgisayarlara gelen yeni bilgiler, Manmara'da ve karada yapılması zorunlu yeni bilim sel araştırmalar, İstanbul ve bölgesi için alınması ge- reken önlemler vb. hakkmda geniş biigi sahibi olur du. Şimdi bu yazıyı eğer okuyan bir politikacı varsa di - yecektir ki, ne olacak bilim adamlarından rapor iste riz, okuruz ve öğreniriz. Yo hayır kazın ayağı öyle değıl. Politikacı, bir hafta boyunca rapor okusa, orada bulunarak öğrenebıleceklerinı öğrenemez. 31 Olayın ciddiyetini kavrayamaz. Çünkü bazı şeyleri gerçekten öğrenmenın yotu. bazen olayla ten tene, yüz yüze gelmekten geçer. Politikacılanmızın ve hükümetin Marmara de dep- rem tehlikesini kavramadıklarının ve Istanbul'la poli- tikacı kuman oynadıklannın en iyi iyi kanıtı, bugüne kadar ciddiyetle bu konuya eğilmemeleri ve cidtii hiçbir programı gundemlerine almamalarıdır. Dünya bilim çevreleri Istanbul'u bekleyen tehlike- ler konusunda bas bas bağınp dururken, bundan kendine bir sonuç çıkarmayan politikacı, bu ülkenin yöneticisi olabilir mi? Marmara Fayı ve Istanbul'un karşı karşıya oldıığ1 ! deprem tehdidi konusu tamamen SAHİPSİZDİR. Hükümetin ve devletin hiyerarşik düzeni içinde, bu olayın sahibi hangi merci diye sorabilirsiniz. Hükümeti bir kenara bırakın; diyelim kı onlar, depf - eme hazırlık konusunda yapılması gerekenlerden gözleri öyle korkuyor ki, olayı bilmek, bu konuda bır şey duymak istemıyoriar ve deprem sonrası ıçın de tann'ya sığınmaya ve olayı kader olarak nıtelendir meye hazırlanıyorlar. Ama örneğin, devletin bir kuruluşu var, rutin ola rak bu işlerte uğraşması gereken: Afet Işleri Genel Müdürlüğü. Bu genel müduriuğun ornegın Manmara'da yapıl- ması gereken bilimsel araştırmalar, depremın zarar- lannı azaltmak için alınması gereken önlemler üzeri- ne düşüncesi, planı, programı var mıdır, varsa nedir? Denızde yapılmakta olan bilimsel çalışmalardan ne kadar haberdardır? Açıkça söylemek gerek: Deniz araştırmalarını ko- ordıne eden Nacı Görur ve merakı olmasa, Celal Şengör ün Le Pichon'la ılişkisi olmasa, başlayan bu araştırmalann hiçbiri yapılmayacak. Hiç bir devlet ve hükümet yetkilisi de bizim bilim adamlarına, ne du ruyorsunuz, bu konuda neler planladınız, neler yap • mak gerekir vb diye sormayacaktır. İstanbul yazgısını bekliyor. Bilim insanlarımız da kannca kaderince çırpınarak İstanbul halkını bilgı (endirmeye çalışıyor. Fransız yerfizikçi ve küresel tektonikçi Xavier Le Pichon dediğinin arkasında duran bir oilim ınsanı. Bugüne kadar Marmara fayları hakkmda ortaya kaç görüş atıldığını anımsarsınız? Beşı bulur. Ve onlarca "Profesör" televizyon ekranlannda yüzlerce saat ko- nuştular. Hepimiz yüzlerce saat boyunca söylenen- leri doğruymuş gibi dinledik ve taraf tuttuk. Zamanı- mız pır pır akıp gitti. Bu konuşulanlann hepsi, ya ger çeğin görünen bir kısmını içeriyordu, ya da eldeki sı- nırtı bilgilerden üretilmiş ve doğrulugu test edileme- yecek ve edilmesi de düşünülmeyen varsayımlardan oluşuyordu. Le Pichon'a soruyorum, tek parça kırılır demişti- niz, ama ik'i parça da kırılabıleceği ortaya çıktı. Gulü- yor. "Tezimizin temelinde fayın tek parça olduğu ya- tıyordu, bu doğru çıktı. Aynca tezimiz bütünüyle yan- lış da çıkabilirdi. Ortaya attığımız görüş teorikti, bunu test etmezseniz bir anlamı yoktur." Bilimsel varsayımlar test edilmek için vardırlar. Şimdi artık fay iki parça mı, yoksa tek parça mı kı nlacak tartışması bence bitmiştir. Bunu kesin bir çö • züme bağlamanın olanaksızlığını da vurgulamak ge- rekir. Ikf parça veya tek parça tartışması, test edile- bilir bir veri, bilgi veya varsayım degildir. Bunu ancak doğatest edecek ve bu tartışmaya noktayı koyacak tır. ; Şimdi toplanacak yeni bilgilerle, bu olasılıkların yüzdeleri konusunda yine kesin olmayan bilimsel çı- karsamalaryapılabilir. Fayın kınlma süreci içinde na- sıl davranacagını kesin olarak bilmek insanoğlunun harcıdeğil. Göruldüğü kadar, kınlma sırasında kaotık bir dizi yerbilimsel olay gerçekleşmektedir. Bundan sonra yapılacak tartışmalarda, kesin inançlarbelirtecek "uzmanlan' bence dikkate alma- mak gerekir. Inançlann bilimde yeri yok. Bilim veri- lerle, bulduklanyla konuşur. Bilim, şimdi bu yolda araştırmalannı derinleştire- cek ve Marmara Fayı'nın kontrol altına almaya, onun nabız atışlannı dinlemeye yönelik yeni çahşmalar baş • latacaktır. Bilim insanlannın daha yapacakları tonlarca iş var1 [email protected] >, „ BAŞSAĞLIĞI Özgür birey-örgutlü toplum anlayışını sa\ Güısel Mahallesrmn guzel ÖCAFER ÖZERKOÇ u taühsız bır şekılde ebedıvete >olcu ettık Yureğımızde ve usumuzda ya^atacağız Aılesıne %e dostlanna başsağlığı dılenz SADK ÇELİK - Y1SIT ^I.A'N - \l.l kFkE(, AKTAŞ SARIK.4YA - İNf.t TOPÇL - M.CL\ <A I.KR ADEMMIRATBEYOĞLI - YILMAZ ŞİMŞİT - \ÜM AYTÎEMİR Hl SEYİN KAY A - Y A\1 7. <;İ R Y1 Sl F Gİ KGE> - İSMET IŞIK TEMEL l Ll D( Z - K MIİR SARICE>GİZ - B \KJ EMV.I BAŞSAĞLIĞI Özgür bırev-örgütlü toplum anlayışını sa.L..,. Gursel Mahallesı'nın guzel ınsanı CAFER ÖZERKOÇ'u talıhsız bır şekılde ebedıyete yolcu etlık Yüreğımizde ve usumuzda vaşatacağız Aılesine \e dostlaruıa başsağhgı dılcıı/ GÜRSEL MAHALLESİ SOSYAL YARUIMI \S»|\ VK GİZELLEŞTİRME I)KK>KĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle