Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 EYLÛL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET
J. LJJ\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15t
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDIM ANDAÇ
Abidin Dino'yutanımakHer zaman bir 'kültür ada-
s ' olarak düşündüğüm Abidin
Dino'nun uzun sanat/yaşam
yolu, birbakıma, ülkemizın ay-
dınlanma serüveninin de tanıİc-
lığını içerir.
1913'ten 1993'e uzanan, 90
yıllık serüven dolu bır y aşam...
Sanatla çok erken yaşta yüzleş-
me... Ağabeylennin (Ali, Arif
Ahmet Dino) önünde bir 'mo-
del*, etkileyici kaynak olması
onun bu yola erkence girmesini
sağlamıştır. tlk çalışmalannı
1931 'de, Fikret AdiTın \önettıği
"Artisf dergisınde yayımladığı-
nı düşünürsek... Hemen ardın-
dan, 1933'te arkadaşlanyla "D
GrubuT>
nm daha sonra da "liman
Grubu"nu kurması (1939)... Pa-
ris'ten Leningrad'a. oradan Ada-
na sürgûnlüğüne; derken Ankara-
îstanbul- Paris... Yenı bir 'yurt' edine-
ceği Paris, onun, bundan böyle yerle-
şik mekânıdır: 1952'den 7 Arahk
1993'edeğin.
Resim, 80 yıllık ömrii süresince hep
baş köşede olmuşrur. Ama, ömrünûn
1930- 1950 yıllan arasındaki döne-
minde, Dino; yalnızca resme bağlı kal-
mamıştır. Daha doğrusu, kültür/sanat
insanı kimliğıyle sanat ortamının oluş-
masında etkin olmaya çalışmıştır. Ya-
zılar, sinema, tiyatro. karikatürresmi-
nin yanı başında yer alan uğraşılan
olur bu sûreçte.
Uzun sanat yolunun ba^langıç yılla-
n bir arayış dönemidır onun ıçin. Ne ya-
pacağının değil, nasıl yapacağının ara-
yışıdır bu. Buradaki bir başka önemli
yan da, yapabileceklerinin en uç nok-
tasına gitmek çabası içindc olmasıdır.
'Özgûrce yaratmak istiyordıun
7
Sovyet sinemacı Yutkeviç ıle tanış-
ması (1933). bir bakıma onun önünü
açar. 1934'te gittiği Leningrad'da, üç
yıla yakın, Lenfilm stüdyosunda de-
koratör, ressam olarak çalışır. 1937'de
Paris'tedır. Yurda dönüşünde ıse (1939)
yazın/sanat ortamıyla yakın ilişki için-
dedir.
"Ses", "Yeni Ses", "Yeni Adam",
"Serw*-4 Fünun","Yeni Edebiyar gi-
bi dergilerde yazılan yayımlanır, resim
ve karikatürleri çıkar. Toplumcu ger-
çekçi sanat anlayışım savunmaktadır.
Yer yer uyancı, yönlendirici, eleştirel
yazılar yazmakta; hatta polemiklere
bile girmektedir. Sanatın anlamı, sa-
natçının görevi, sanat eğitimi, edebi-
yatın ne anlama geldığı vb. konularda
aydınlatıcı yazılar yazmaktadır.
Tek Parti Dönemi'nın getirdiği bas-
kı, yıldın, yasaklamalardan o da payı-
nı ahr. Ağabeyi Anf Dino Develi'ye,
o da Mecitözü'ne sûrgüne gönderilir-
ler (1940/41). Sonrasında ıse, Ada-
na'da 'zorunhı ikamet' Resim çalışma-
lannı sürdûren Dmo. geçimini de Fe-
ritCelalGüvenin TürkSözü'' gaze-
tesinin yazı işlen görevinı üstlenerek
sağlamaya çalışır. 1941 'de yazdığı Kd
adlı oyunu da yasaklanmıştır 1943 'te
«s», yazıya ne denli
önem verdiğinin birer
belitidir edebiyat, sanat,
siyasi yazılan.
Dino'nun
hayata/sanata/topluma/
dönemine bakışını
sergiler niteliktedüier.
Sanat/yaşam yolunun
bütün renkleri nasıl ki
resmine ağmışsa;
bu yolun düşün yanı da
yazılanna yansımıştır.
Biri(leri)ne
ulaştınlabilecek bir
'ses', bir 'söz\ bir 'renk'
gibi düşünür sanatı.
Gûzin (Dikel) Dino ile evlenir.
Bu dönemdeki tanıklığı, Anadolu
ile yüzleşmesi onun için önemlidir.
Ander Velter'le söyleşisinde şunlan
söyler: "...tüm gördükİerim, yaşadık-
larımbeniresmedaha çokbağhyordu.
Sankiresmettikçegörüyordum içinde
yaşadığun Anadolu insanımn gerçeği-
ni. Bu resimlerde köylû. ilk kez folkk>-
rik köylü değildi. Daha önce de Ana-
dolu, köy, köylü temalan üzerinde re-
sim yapanlar otmuştu. Ama bu resim-
lenk köylüler sağhkh, köytertertemiz-
dl tneklerin memelerinden süt çocuk-
lannyanaklanndan kan damhyordu_
GüzeL dekoratif, oölçüde de gerçekkr-
den uzakresimJerdi bunlar. Bense, gör-
düğüm, yoksul, hasta, sıtmah köytüfe-
ri çizryordum."
Askerlik, kısa Ankara serüveni der-
ken; tstanbul... Gelinen yerde pek ra-
hat bırakılmayan Dino, bir sûrgûnden
ötekine gidişin adımını atar; ilk durak
ltalya'dır.
u
Arukcarumataketmişti.Öz-
gûr olmak, özgûrce düşünmek, düşün-
dfiklerimi özgûrce dik getirmek. öz-
gûrce\aratmakisnyordum.Tûrkiye'de
bunun olanağı yoktu." Onu gönüllü
sürgünlüğe sürükleyen nedenlerdir
bunlar.
Ressam/yazar/ sanat düşûnûrfi
Nasıl çizmesi, anlatması gerektiği-
nin yolunu yordamını bulmada ilk sür-
günlük döneminin önemlice payı var-
dır. Onun bu çabası dönemi ve ardıh
kuşak yazın/ sanat insanlannı etkiler.
Daha da ötesi, yönlendirici/ öğretici-
dir, Dino.
Dönemin gerçekçilik anlayışmın
oluşmasında etkindir. Yazın/ sanat der-
gilerinde yazdığı yazılar bunun önem-
ü göstergesidir. Yazar kimliği, en az res-
samhğı kadar etkindir.
Bir yerde duramayan, arayan, araş-
tıran; bir adadan ötekine geçen; geçiş
izlerini anlamlandıran bir sanat düşü-
nürü. Kuram ve eylem iç içeliğini ya-
şarhayatm her döneminde. Öyle ki; söz/
yazı ve resim onun bu dünyasında ay-
nlmaz bir bütün oluştururlar.
Işte Dino'nun bu etkinliğinin ürün-
len, yıllar sonra, bir araya getirildi.
Onun iyi bir anlatıcı/yazar olduğunu
Gören Göz İçin Fikret MuaOa kitabı-
nı okuyanlar bılirler. Bir yaşamöykü-
sünü bu denli akıcı, renkli, yahn bir dil-
le anlatmak... Usta işi bir yazann üs-
tesinden gelebileceği bir şeydır, doğ-
rusu.
Sık sık olmasa da arada bir gazete-
lerde dergilerde bazı yazılanna rastlar-
dık. Bir de sergi kitapçıklan için_yaz-
dıklan ulaşırdı bize. "BiçinıdenOte",
"Çernobfl İçin (Çernobal)" metinleri
unutulacak gibi değil...
Ressam/yazar/sanat düşünürü kim-
liğini tümleyen sözlerinin anlamı, yu-
kanda ımlediğım 'kültür adası' nite-
lemesını yapmamıza da kapı arahyor-
du.
Turgut Çeviker'in derleyerek yayı-
na hazırladığı Kültûr. Sanat ve Potiti-
ka Üstûne Yazılar, Dino'nun çok yön-
lü yanını sergileyen ürünlerini bir ara-
ya getiriyor. Bir bakıma da, Ferit Ed-
gû'nûn kitabınm 'sunu'sunda altını
çizdiği; Dino'nun 'yazarhğuun keşfe-
dihnesi' önemli bir adım. Bence, Di-
no, bu adımı asıl Fikret MuaDa kita-
bıyla atmıştı!
Gene de şunu söyleyebilirim ki; Di-
no'nun, yazarlığı resmin dışmda dü-
şûndüğûnü sannuyorum. Söze, yazı-
ya ne denli önem verdiğinin birer be-
lıtidir edebiyat, sanat, siyasi yazılan.
Dino'nun hayata/sanata/topluma/dö-
nemine bakışını sergiler niteliktedirler.
Sanat/yaşam yolunun bütün renkle-
ri nasıl ki resmine ağmışsa; bu yolun
düşün yanı da yazılanna yansımıştır.
Dino, çizdiği resimler, yaptığı rıey-
keller/seramikler, yazdığı yazılarla in-
sanlığın yüzyülardır kültür mirası ohış-
turabilme çabasını simgeleyen bir bi-
rikimi var etmiştir. Söz/yazı/edebiyat
ise işte bu yaratıcıhğırnn vazgeçilmez
yanıdır. Resmin biçimleyici, renkle bir
dünya yaratıcı öğesini yazıda da gös-
tenniştir. Biri(leri)ne ulaştınlabilecek
bir 'ses' bir 'söz', bir 'renk' gibi düşü-
nür sanatı.
Kitaptaki her bir yazısırun anlamı,
söylemi de buna dönüktür. Yakm dos-
tu, bu serüveninin tanığı Edgü'nün şu
imlemesi de yerindedir: "çûnkû yaz-
dıklannıda, çizdiklerini dekendisiiçin
yazıp cizmiyordu."
Fakir Baykurt'tan dinlemişimdir;
şiir kitabı Bir Lzun Yolu resımleme-
si için gönderdiğinde, kısa sürede bır
dolu resimle çıkagelir şiirleri. Resim-
leri, kitapta kullandıktan sonra, Di-
no'ya göndermek isteyen Baykurt'a
yanıtı şöyle olur: 'Oresinüerkitaba ve
sana ait artık bundan böyte-'
Dino ile vapümış söykjfler
Dino'nun yazdıklanna baktığımız-
da; dönemin sanat/ yazın/kültür orta-
mının oluşma serüvenini, gündemde-
ki sorunlan/olgulan, tartışma konula-
nnı görürüz. özellikle sanat insanlan
üzerine yazdıklan ise ayn bir değer-
dir. Bakış açısındaki erimlilik, sapta-
ma ve gözlemlerinin yerindeliği oku-
ru zenginleştirecek düzeydedir.
Dino, bazı kavramlann doğru/nasıl
tamşılması gerektiğinin de ipuçlanm
verir bize. Sanat yazılannın getirdiği
önemli bir açılım da budur.
Sanatçının düşün/yaratıcı dünyası-
mn debisini gösteren; zamanla o biri-
kimin neye/niçin/nasıl dönüştüğünün
de adeta yansunalandır her biri.
Siyasi yazılan ise, işte o 'kültfir ada-
sı'nın yerini/yurdunu, ildimini, kara-
sal görûnümünü ortaya koyacak bir
birikimi getiriyor.
Turgut Çeviker'e, bizi bu 'kûhür
adası'na yeniden kavuşturduğu için,
eüne sağlık diyorum. Onu bir başka 'gö-
rev' daha bekliyor. Başlamışken bunu
da yapmalı diye düşünüyorum: Abi-
din Dino ile yapılmış söyleşiler kita-
bı. Elimdeki Abidin Dino dosyasını,
bunun için, kendisine sunmaya hazı-
nm. Onunla yapılmış konuşmalann,
hatta Dino üzerine yazılmış yazılann
da, bir araya getirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu görev hem onu, hem
de Adam Yayınlan'nı bekliyor.
Okuma önermeleri
* Abidin Dino, Kültür, Sanat ve
Poutika Lstüne \azilar (1938-
1993), Derleyen ve Yayına
Hazırlayan: Turgut Çevİker,
Ağustos 2000. Adam Yaymlan,
679 s.
* A'dan Z'ye Abidin Dino, Derleme
ve Metin: Zeynep Ava, Nisan
2000, Yapı Kredi
Yayınlan, 291 s.
* Abidin Dino, Kısa Hayat Öyküm,
Kasım 1995, Yapı Kredi Yayınlan,
119 s.
* Abidin Dino-Ara Güler, Gören
Göz tçin Fikret MuaDa, 1980, Cem
Yayınevi, 215 s.
* Gûzin Dino, Gel Zaman Git
Zaman. 1991, Can Yayınlan, 240 s.
Okurken a l t ı ç l z l l e n l e r
"Anlamı,en geniş bir kavram olarak
anlamı savunmak, memleketimizde
çok önemli: Asırlar boyunca elden
geldiği kadar anlamlan hsmışız,
anlam kırıntılan ile yetinmişiz.
Anlamsızhk hem sosyal hem politik,
hem kültürel bir ilke olarak
süregelmiş. Ortacı güç, saray ve
medreseye, anlamı, düşünceyi,
tehlikeli bir düşman saymış.
Oyüzden düzyazı gelişememiş, şiir
anlamsızlığa sığınmış (Divan
Edebiyatı konusunda örnekler
hatırlanabilir), bütün toplum
düzeni bir gerçekten kopma
nöbetine tutulmuş, anlamlar
boğulmuş, düşünce hsır kalmış,
kavramlar kanşmış, yabancılaşma
(alienation) bugüne dek
süregelmiştir." (1963).
'Abidin Dino Ansiklopedisi'Abidin Dino'yu tanımak, onun
sanat/yaşam yolunun serüvenini
öğrenmek için bir başka kitaptan söz
etmek istiyorum size kısaca. A'den
Z'ye Abidin Dino. Zeynep Avcı'nın
derleyip metinlerini yazdığı bu
kitabı, 'Abidin Dino Ansiklopedisi'
olarak nıtelendiriyorum. Içeriği ve
sunuluşuyla bir sanatçı üzerine
böylesine yazümış/hazırlanmış bir
başka kitap hatırlamıyorum.
Burada salt bir ressamın öyküsünü,
sanat/yaşam yolunun tanıklığrnı
öğrenmiyorsunuz; Türkiye'nin
sanat/düşün/yazın/kültür cografyasına,
kırk kapılı bir kente girercesine,
yolculuk yapıyorsunuz.
Çok yönlü bir sanatçuıın sanat yordamı
başka türlü anlatılamazdı gibime geliyor.
A'dan Z'ye Abidin Dino'nun sanat/yaşam yolunda yer
alan/yer eden kişiler/ mekânlar/olaylar'olgular/
Kavramlar/akımlar/ dönemler vb. madde başhklan
olarak ele alınıyor: değerlendirilerek tanıtıhyor.
Resimler, fotoğraflar, çizimlerin yer aldığı, adeta bir
'ansildopedi' niteliğindeki kitabın Abidin
Dino'yu bütün yönleriyle tanımamız için
eşsiz bir kaynak olduğunu düşünüyorum.
Uzunca bir süre eünizdea
bırakamayacağınız bir kaynak, hem de...
Zeynep Avcı'nın şu sözlerine katılırken;
"Bir sanat ve kültür insanı alfabetik
sıralama kuDamlarak Tûrkiye'de ilk kez
ek atanıyor. Abidin Dino gflri, çok yönlû,
özenDesi bir yaşamı ve üretimi obn
kişflerin bir kitap çerçevesinde
tannnlanmasmda alfabetik yöntemin
ûlkemizde de benimseneceğine ve
yaygmlaşacağuuı inamyonız»''; onun bu
dileğinin ve çalışmasının başka
sanatçılan tanımak/ tanunlamak/
anlamak ve anlatabılmek için bir adım,
bir model olmasını diliyorum.
Bu uzun yolculuğun sizj yeni serüvenlere
çıkarabileceğini söylemeliyim. Bir 'kültûr adası'nı
tanımak için iki kitabı bir arada okumak fırsatını
yakalamanızı dilerim. Hayatın öte yakasuıa bir
ressamın, sanat düşünürünün dünyasından bakmanın
zenginleştirici yanmı göreceksinizdir, eminim.
Paris Sonbahar Festivali'nde Iran Hizgân
David Cronenbcrg'in retrospektifi »cmulacak.
Kültür Servisi -Dünyanın önde
gelen festivallerinden geleneksel
Paris Sonbahar Festivali'nin 29.'su
dün başladı. Bu yıl oldukça geniş bir
programı içinde banndn^n festival-
de, müzik, tiyatro, sergi ve dans gi-
bi sanat etkinliklerine yer venliyor.
Festivalin en önemli özelliği Iran'ı
konu alması.
Festivalde mMüslümanlığm bel-
li bir dönemini ele alan dinsel bir dra-
ma da gösterilecek. 'Taziye' adım ta-
şıyan oyun ilk kez Islam ülkelerinin
dışmda sergilenecek.
Opera ve tiyatro öğelerinin birlik-
te harmanlanarak sunulacağı Tazi-
ye'de, Şam halifesi Yezid ve Hazre-
ti Muhammed' in tonınu Imam Hü-
seyin arasında 680 yılmda Sunni ve
Şii anlaşmazlığı üzerine başlayan
savaş ele ahnıyor. Oyun aynca, Is-
lam dünyasmdaki tek dinsel drama.
Festivalde aynca Iran, Kolombı-
ya, Yunanistan gibi çeşitlı ülkeler-
den 15 öykü anlatıcısı 'Babil öykû-
sûnü' Japonca, Çince, Yeni Zellan-
daca gibi çeşitli dillerde seslendire-
cek. Shakespeare'm ünlü 'Hamlet'i
iki ayn biçimde yorumlanacak. ll-
ki Ingiliz yönetmen Peter Brook ta-
rafından 'ngilizce, diğeri ise Al-
manca olarak Peter ZaJek'in yö-
netmenliğinde sunulacak izleyici-
lere. Yeni ttalyan Tiyatrosu ise Raf-
faello Sanzio'nun yapıtıyla Teatrino
Clandestino tarafmdan temsil edi-
lecek.
Bu yıl mayıs aymda gerçekleşti-
rilen Cannes Fibn Festivali'nde üç
ödül VenedikFilmFestivali'nde ise
Gümüş Ayı ödülünü kazanan Iran
sineması, festivalin diğer ilgi oda-
ğı. îran sinemasmdan örnekler ka-
sım aymda üç hafta boyunca göste-
nlecek. Aynca Kanadalı yönetmen
DavidCronenberg'in çalışmalan da
retrospektif biçimde izleyicilere su-
nulacak.
Alman ressam ve heykeltıraş An-
sehn Kiefer ise Yahudi Kabala'dan
esinlenerek gerçekleştirdiği yapıt-
lanm sergileyecek. Aynı zamanda
îran doğumlu sanatçı ŞirinNeşat da
Iran'dan kadm yüzlerini Paris Fes-
tivah'nde gösterecek. Festivalde mo-
dern dans ise Belçika'dan Meg Stu-
art, Japonya'dan Saburo Teshiga-
wara ile temsil ediliyor.
Bütçesi 25 milyon fîankı bulan
Paris Sonbahar Festivali bu yıl di-
ğer yıllara oranla daha geniş ve ni-
telikli bir programla çıkıyor izleyi-
cilerin karşısma. Festival 30 Ka-
sım'a dek surecek.
ODAKNOKTASI
AHMET CEMAL
Devletin Tiyatrosu
Yalnız bugün değil, ama eskiden beri düşündür-
müştür beni şu "Devletin tiyatrosu" kavramı.
Burada "Devlet Tiyatrosu" demekten bilinçli ola-
rak kaçındım. Çünkü Batı'da, özellikle deneyimler-
den yana zengin bir burjuva kültüründen süzülüp gel- *
miş toplumlarda "Devlet Tiyatrosu" ya da adı f a r k ^
benzer kurumlar, devlet "iktidannı" tiyatro alanında
da göstersin diye değil, fakat devletin tiyatro sana-
bnı desteklemesi amacıyla vardır. Dolayısıyla o top-—
lumlarda böyle kurumlar, devlet daireleri olmayıp bi^a
rer sanat kurumudur. Ama o toplumlann, devletin, ~
rjyatrolannı sanat kurumu kılan çok önemli bir üst-
özelliği iyi anlaşılmazsa, konu bulanık kalır O topl-'R
lumlar, devletin kendi için değil, fakat toplum ve a -'
toplumu oluşturan bireyler için var olduğu toplunv A
lardır. nıi
Sonuç: Bir ülkede devletin tiyatrosuna egemen oten ıs
anlayışı, o ülkedeki devlet anlayışı belirler. Eğer o üko
kenin devlet mekanizması hâlâ hizmet mekanizma-sjj
sına dönüşememişse, variık gerekçesini hâlâ genis.^
ölçüde kendinde bulan bir soyut kavram olarai^
kalmışsa, her tırsattan yararlanarak kendini vurgu-'
luyorsa, o devletin tiyatrosunun yönetimine de -pek ~
ender ortaya çıkan, çtktıklan zaman da genelde gö1
^;
revlerinden alman sanattan yana yöneticilerin bakı§.-
açılannın dışında-, elbette birincil olarak sanatı de-'^
ğil, fakat kaynağı devletteki bir iktidan vurgulama he0
^
defini düşünen bir anlayış egemen olacaktır. 'i •:
Tûrkiye'de, bugün olduğu kadar dün de Devlet TKJH
yatrolan ile ilgili sorunlar ortaya çıktığında rastladfir)
ğımız düşünme ve değerlendirme yanlışlan, yukarr-
daki gerçeklenn göz önünde tutulmamasından kay*;,,
naklanmaktadır. Başka deyişle, ülkemizde devletin,,,
kendine yönelik bakış açışı tartışılmadan ve değiş- p
meden, Devlet Tıyatrolan'ndaki aksaklıklann gideri;ı r,
lebileceği sanılmaktadır. ;"_
Türkiye, imparatoriuktan cumhuriyete -tarihsel ge-'''
lişiminin beraberinde getirdği nedenlerden ötürüu
'i
-î
hemen hiçbireteştiri mekanizmasmı oluşturama-
dan geçmiş bir devletin adıdır. Bunun sonucu ola^
1
-'
rak da Türkiye, devletin ancak kendini eleştirebildi-'«
;
ği ve dışardan yöneltilen eleştirilere de açık kalabik-.î
diği ölçüde güç kazanabileceği gibi bir anlayışın, ya-.!
ni çağdaş devlet anlayışmın henüz yeterince kök,-,
salamadığı bir ülkedir. _ ,;
Durum böyle olunca, bu devletin elindeki birtiyafc^
ronun, tiyatro sanatının doğrudan özünden kaynak- (
lanan bir işlevi, yani eleştirel olma işlevini yerine ge^'
nrmesi, getirse bile devletin buna ses çıkarmaması,'
1
'
nasıl beklenebilir? ' '
Bugün Tûrkiye'de devlet, vatandaşını ön plandâ-
;l
tutmakta mıdır ki, devletin tiyatrosu -ya da operası?-'"''
"her şeyden önce sanat ve yaratıcılık" desin? • '•
Bugün Tûrkiye'de devtet anlayışı, devletin ancaR 7
eleştin'lebildiği ölçüde güçlü olacağı gibi bir bılince -
ulaşabilmiş midir ki, devletin tiyatrosu da özellikle bu
toplumda tiyatronun eleştirel olma zorunluluğunu
duyabilsin? ,,.-;
Bir tiyatro düşününüz ki, gündeminde sanat tar- n
tışmalan değil, fakat hep yönetim biçimine ilişkin
tartışmalar bulunsun ve bütün bunalımlar, yönetime.
ilişkin sorunlardan kaynaklansın!
Bir tiyatro düşününüz ki, medyada sanatsal bâ- ^
şanlanyla değil, fakat ağırlıklı olarak "kim nereyeata-
nacak" ya da "kim hangi görevden alındr gibisin-
den sorulann yanıtlanyla yer alsın! " "
Bir tiyatro düşününüz ki, yıllık oyun programından
çok, genellikle içindeki ikti dar çekişmeleriyle dik-
katleri çeksin!
Evet, böyle bir tiyatronun tiyatro adryla var olabi-
leceği düşünülebilir mi?
Kural olarak düşünülemez.
Ama o tiyatro, Tûrkiye'de devletin kendisine yö-
nelik bakış açisının ürünü bir "DeWef Tiyatrosu" ise,,
ancak bu kadar tiyatro olabiliri
:
'
Ben, Devlet Tıyatrosu'nun "böyle" olmasına hiç-
bir zaman şaşmadım. Ama "Devlet Tiyatrosu neden
böyle" ya da "oaşfca türlü olamaz mı" diye soranla-
ra her zaman şaştım ve şaşmayı da sürdürüyorum!
e-posta: ahmetcemal@superonHne.cofn '
A
acem20@hotmail.com
Atnâ İhan'ın yeni kitaJn1
8ultan Galiyef
• Kültür Servisi - Bılgı Yayınevi, Attılâ tlhan'ın
Cumhuriyet gazetesinde 'Söyleşiler' adı altında
çıkan yazılannı, 'Cumhuriyet Söyleşileri'
başlığıyla yayunhyor. Yayuıevi, son olarak dızının
üçüncü halkası 'Sultan Galiyef 'i pıyasaya çıkardı.
tlhan'ın 1997-1998 yülan arasında yazdığı köşe
yazılanrun yer aldığı kitap, 'Milletin Tutkalı
Devlet', 'Asıl Sorun: örgütlenme', 'Mazlumlann
Küreselleşmesi', 'Avrasya, Avrasyalınm!', 'Soğuk
Savaş Kirliliği' ve 'tktidarlar, Anti-Kemalist' adlı
6 bölümden oluşuyor. Yazar bu kitabında da
'Avrasya'da dolaşan hayalet' şeklinde betimlediği
Mirseyit Sultan Galiyef ile Atatürk'ün tezleri
arasındaki benzerliğe dikkati çekiyor. Galiyef ile „
Atatürk'ün 'MazlumlarEnternasyonalizmi'
kurulması üzerinde yoğunlaşan fıkirlerine sadık - -
kalınması gerektiğini belirten tlhan, şu an *2
yürütülen hâkim politikalar ile Türkiye'nin,
kendisini tamamıyla karşı tarafa adamış olduğu ^
görüşünü savunuyor. .<-;
Ressamtar Fransız romancriara^
ilham kaynağı oluyor *<
• PARİS (AFP) - Dünyanın en önemli ^
resimlerinden biri sayılan Courbet'in 'L'Origine dö
Monde', Fransız edebiyat dünyasında yeni sezon
kitaplannm odak noktisı oldu. Tecrübeli romancı,"
1
'
Serge Rezvani'nin son romanına konu olan resim,
Paris'in merkezinde bulunan Musee d'Orsay'da
IiJ
S
sergileniyor. Resim, 1866'da St. Petersburg '''
n
.
Sarayı'nda görevlendirilen ve aynı zaman da bir '"!
koleksiyonu olan Osmanlı büyükelçisi Halil
v
"^
Bey'in de eline geçmiş. Romancı Elisabeth ''"
Belorgey de 15. yüzyıl Flaman ressamlan arasmda^
farklı bir yeri olan Jan Van Eyck'm hayatı ve ~J
*
aşklan ile ilgili bir kitap yazıyor. ' ' n
"T/f
BUGUN
• 2. AYA İRtNİ BACH GÜNLERİ'nde saat
19.30'da François Fernandez'ın keman konseri
• BABYLON'da saat 21.30'da Laço Tavfa'nın
konseri izlenebilir.(292 73 68)
• tFSAK'ta saat 19.30'da Reyan 1\ıvi'nin 'Bir
Belgeselin Kamera Arkası' adlı dıa eşliğinde
soyieşısı yer alacak. (292 42 01) iırn