Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S/frFA CUMHURİYET 21 EYLÛL 2000 PERŞEMBE
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Ankara Sanat Tiyatrosu
yenı sezona hazırıanıyor
SabahattinAUaynı sahnedeBAHAR TANRISEVER
ANKARA - Ankara Sanat Tiyatro-
su (AST). 2000-2001 tiyatro sezonun-
dayine toplumsal olaylardan yola çı-
karak sanat aracılığıyla izleyiciyı bı-
linçlendırme işlevini sürdürmeye ha-
zırlanıyor. AST bu yıl, "DenizDİyeBir
Defikanh" ve "Behim Meskenim Dağ-
fanhr" adlı oyunlarla DenizGezmiş ve
Sabahattin Ali'nin yaşamöykülerini
sahnesine taşıyacak.
AST, 2000-2001 tiyatro sezonunu,
Çöcuk ve Gençlik Tiyatrosu biriminin
23£ylül'de sergileyeceği "HogiveTo-
gi adlı çocuk oyunu ile açacak. Ye-
şim Dorman'a ait oyunu Metin Balay
yönetiyor. Müziklenni Kemal Gü-
nüç'ûn hazırladığı oyunun danslan da
Gulünı Pekcan'a ait.
Maurice Yendt'ın "Tiyatro Makine-
st" adlı oyunu da 30 Eylül 'de sergilen-
meye başlayacak. Olcay Poyraz'ın
Türkçeye çevirdiğı oyunun yönetmen-
liğini Metın Balay üstleniyor. Müzik
ve danslarda yıne Kemal Gûnüç ve
Gûlüm Pekcan var.
AST'ın bu sezon dıkkat çeken oyun-
lanndan biri "Deniz Diye Bir Detikan-
h", Deniz Gezmiş'in yaşamını sah-
neye taşıyacak olan oyunu Metin Ba-
lay yönetecek. Aynca An BerktayMn
Sabahattin Ali'nin metinlennden yo-
la çıkarak yazdığı "Benim Meskenim
Dağlardır" adlı yapıt sahnelenecek.
Yönetmenliğini Rutkay Aziz'in üstle-
neceği oyunun Istanbul Uluslararası Ti-
yatro Festivalf ne yetıştırilmesı plan-
lanıyor. Oyunda 2 gazeteci arkadaş, Sa-
bakattin Ali'nin ölûmünün ardındaki
sis perdesini araştınyor.
'Seyirri sıkmüsı yaşanıyor'
AST, Befaiç Ak'ın kadın-erkek iliş-
kileri temelinde toplumdaki yozlaş-
mayı anlatan "Aynhk" adlı oyununu
da sergileyecek.
AST Genel Sanat Yönetmeni Yar-
dımcısı Metin Balay, bu yıl oyun se-
çiminde çocuk ve gençlik oyunlanna
ağırfik verdiklerine dikkat çekiyor.
nkara Sanat Tiyatrosu bu yıl, 'Deniz Diye Bir Delikanlı'
ve 'Benim Meskenim Dağlardır' adlı oyunlarla
Deniz Gezmiş ve Sabahattin Ali'nin yaşamöykülerini
sahnesine taşıyacak. Aynca Behiç Ak'ın 'Aynlık' adlı
oyununun yanı sıra çocuk oyunlan da sahnelenecek.
Son yıllardaki yozlaşmanın tiyatro
alanına da yansıdığını anlatan Balay,
şöyle konuşuyor:
"Tiyatro adma yapılan gösterfler se-
yireiyi trolledi. TroL, teknelerie suyun
dibinde sürüklenerek çekUen ağ de-
mektir. Bu, yumurtalann öbnesineyol
açar. Türkiye'de bir seyirci sıkmtKiya-
şanıyor. Bunun sebebi debu. Küçük ço-
cuklar tiyatro diye izledikleri olumsuz
şeyleryûzünden tiyatro seyircisi olanu-
yor."
Balay, "Tiyatrocuyum" dediğınde
kendisine "Hangi televizyon progra-
mındaçıkıyorsunuz'' sorusunun yönel-
tildiğini belirterek, tiyatro ile televiz-
yonun birbirine kanştınldığını anlat-
tı. Tiyatro izleyicisinin yok olmaya
başladığı uyansında bulunan Balay,
bu yetersizlikten yola çıkarak çocuk
ve gençlik oyunlanna ağırlık verme-
yi kararlaştırdıklannı söyledi. Sezon-
da "güler vûztü" işler yapmayı dü-
şündüklerinı belirten Balay. "Bu illa
komedi ya da sululuk anlamına gefani-
yor. Bireysel, toplumsal anlamda hepi-
mizin ilgilendiği. sorunsallaşan du-
rumlardan yola çıkarken bunlara kar-
şı direnci yaratacak bir üslubu yaka-
lamaya çahsıyoruz" dedı.
Repertuvar tiyatrosu olmak için ça-
ba harcadıklannı belirten Balay, ''Sa-
bahattin An ile Deniz aynı sahnede»
Bugüne kadar ıska geçüen bir konu-
ya değinihnesini arzu ediyoruz; devlet
eliyle işlenen cinayetler konusuna de-
ğinnıek istiyoruz. Sabahattin Ali ve
Deniz bunun 2 ûnlû örneği. Hâlâ bir
sürü kayıp var. Bu kez doğrudan ken-
di kayıplanmızdan söz edeceğiz" diye
konuştu.
"Deniz Diye Bir DenkanlT ve *Be-
nim Meskenim Dağlardır" oyunlann-
da hızlı sahne geçişlerine yer vere-
ceklenni anlatan Balay, gençlere şu
çagnda bulunuyor:
"YıOannr gençüğe birey olmalan
gerektiği vaz ediliyor. Birey nasıl olu-
nur, göstermek istiyoruz. Buyurun ge-
lin. Kanı deü olan bir genç insan; De-
niz'in mücadeleciliğini gösteriyoruz.
Şakalannı,zekâ doJu esprilerini, baba-
sından nasıl azar tşhtiğini, arkadaşının
mezan başında nasıl ağladığını. bir
minngde nasıl bütün kitle> i avucu içi-
neahp hedefeyürüttüğünü, ktsacası De-
niz'i tûm yönkriyle gösteriyonız. De-
niz Gezmiş, hayan hiçbir zaman teyet
yaşamanuş. Olüme, kavgaya, aska ba-
hklama girmiş bir insan."
flı
-)
PaulCos'ın
'yalnızhk,
yaşhhkve
göniûmdeki
umut üzerine
bir film'dediği
.'Masumiyet',
( Montreal
. DünyaFilm
•- Festivali'nde
başödûlü
Agnes Jaoul'un
fihniyle
paylaştı. Halk
ödûlü de alan
'Masumiyet'
eleştirmenler
taranndan
festivalinen
radikal filmi
olarak
tanunlandı.
aşamı nasılsatabiürsiniz?
GÖNÜL DÖNMEZrCOLIN
'Bir Kadıııın Öyküsü,' 'Çiçeklerin Ada-
mı,' 'YalnızKalpler; 'Vincent,' 'Kaktüs' gı-
bi filmlerin duygulu yönetmeni Paul
Gp'ın "Yalnızlık. yaşhlık ve göniûmdeki
umut üzerine bir film" dediği 'Masumi-
yet' (Innocence) geçen Montreal Dünya
Film Festivali'nde baş ödül Grands Prix
des Ameriques'i AgnesJaoıu'nin 'Başka-
larinın Zevki' (Le Gout des Autres) fılmi
ile paylastı.
'Masumiyet' fazla duygulu bulundu-
ğutadan Cannes Film Festivali'nde yanş-
maya alınmamıştı. Ama görenler festiva-
lin en iyi fılmlerinden biri olduğunda bir-
leştiler. Julia Blake ve Charles Tingwell
gibi Avustralya'nın şimdilerde yetmişe
merdiven dayamış iki yetenekli oyuncu-
sunun yanm yüzyıla yakın bir süre son-
ra yeniden alevlenen bir aşk öyküsûne
heyecan dolu bir yorum getirdiği bH film
Montreal'de baş ödülûn yanı sıra halk
ödûlü de aldı ve eleştirmenler tarafından
festivalın en radikal filmı olarak tanım-
landı. Cinselliğı gençlikle özdeşleştıren
toplumumuz ıçın gerçekten de radikaldı
yaşını başını almış ikı ınsanm duygular
dalgasına kendıni kaptınp çimenlerde yu-
varlanması. Cox'ın üstün yeteneği ve de-
neyimli oyuncuların inanılmaz perfor-
mansı fılmi sıradan bir melodramdan uzak
insancıl bir yapıta dönüştürmüştü. Dul
mûzisyen rolûnde TıngvveD fılmin sonu-
na doğru bir delikanlıdan farksızdı. Ya-
şamı sıkıcı bir evh'liğe kilitlenmiş kadı-
nın ise gönlünde yavaş yavaş bir çiçek
bahçesi geliştiğini sanki duyuyor izleyi-
ci. Hollywood fılmleri gibi mutlu sona va-
ran bir formül fılmi yerine, sevginin ve
zamanın anlamı ve zamanın sevgiden ne-
ler çalabileceği ya da onu nasıl derinleş-
tirebileceği üzerine gerçek ve düşündü-
rücü bir yapıt 'Masumiyet'.
'tlk aşk gibi aşk yoktur'
Montreal'de görüştüğumüz Paul Cox
şöyle diyordu çağunız sinema ve sanatı
üzerine:
- İnsanlar arük birbirini dmlemiyor.
Herkes gürültü yapmakla meşguL Yaşam
çok değerli bir şey, ama bunu ancak üeri
yaşlarda anlayabffiyoruz. Ne yapıyoruz?
Nereye doğru gküyonız? İnsanlar bu so-
rulan sormaya başladı arük mekanize ol-
muş dijital dünyamızda. 'Masumiyet' gi-
bi illmlerde bu sorulara cevap bulabili-
>t)riar sanınm. İletişim kurabilmek, seve-
bflmek. birfikte olabflmekiçin her türtü ola-
nağa sahibiz bugün. Açar teiefonu, dün-
vanın öbür ucundaki biriyle konuşabiür
ya da e-mail gönderebilirsiniz. ama neden
daha çok nefret daha çok kötülük var
dünyamızda? Sanınm insanlar insanhğı
ön plana alan ve kudav an birfilmdenduy-
gulanıyorlar ve bu benim en büviik ödü-
lüm.
•• Bugün dürüst bir sinema yapmak çok
zor, çünkü ortam çürük. 50 yaşıma gel-
diğim gün arkadaşlarla oturup bir karar
aldık: Yaşam kısa, hepimizin sonu ölüm,
saçmalarla uğraşmamalıyız. Yaşam çok
karmaşık, insan desen. o da öyle. Her za-
man gerçekçi olmaya çalıştım, ama sine-
ma arnk bir fabrikaya döndü. Kendini ifa-
de özgürlüğü vermiyorlar insana. Ne za-
man iki yaşlı kışi üzerine bir aşk öyküsü
yapmak istiyorum deseniz, satmaz bu ko-
nu diyorlar. Yasamı nasıl satabilirsiniz?..
- Her zaman kişivv inandun. Bazen film-
lerinizi kimin için yapıyorsunuz gibi saç-
ma bir soru soruyorİar. Cevabnn şu: Se-
nin için, senin için vesenin için. ama topu-
nuz içindeğfl.Herkesinbeğeneceği mal ser-
gilemek Holh^ood'un düşüncesi
- Birtakım önemlı noktalan elinde tu-
tan aptallan geçtikten sonra bir sorun yok
gerçekte. Sinemalaraulaşabildinizmi iz-
leyici orada. îzleyiciye inanıyorum.
-Dünyayahepimizmasumgenyoruz ve
dûşünmeye başladığınuz zaman bu masu-
mi>eti koruma>a çabşıjonız. ama kolay bir
iş değil bu. FUmde iki yaşlı kişi ilk aşkla-
nnı yeniden yaşama şansı ile karşı karşı-
yalar. tlk aşk gibi bir aşk yoktur hiçbir za-
man. tlk aşkın masumiyeti bir kez daha
yaşanabüir mi? lştebunedenle'Masumi-
yet' adını verdim fflmime.
Geçen yıl Istanbul Uluslararası Film
Festivali'ne 'Molokai' filmi ile katılan
Paul Cox şimdilerde Nijinski üzerine bir
film hazırlıyor.
Anlaşma 134 gün sonra sağlandı
MOMA'dald
grev son bulduKüttûrServisi- New York'ta-
ki Museum of Modern Art'ın
(MOMA) 250 işçisinin 134 gün-
dür sûren grevi sonuçlandı. Sa-
atler süren bir toplantımn ar-
dından iki tarafı da memnun
eden sonuçlar alındı.
MOMA, eski mekânını yeni-
lemek ve daha geniş bir alana
yaydmak için geçıci olarak Qu-
eens'te Long Island'da daha kü-
çük bir yere taşmdığı için pek
çok çalışanı işsiz kalmış ve gre-
ve başlamıştı.
28 Nisan'da başlayan grevde
iki tarafin ilk kez yüz yüze gel-
diği bu toplantı 15 ________
saat sürdü. Sonuç
olarak, 650 milyon
dolarlık bu yeni-
leme ve genişle-
me projesinin sü-
receği beş yıl süre-
since, çalışanlann
maaşlannatoplam
yûzde I8'likbirar-
tış yapılacağı ve
sendika üyesi ça-
lışanlann yeni me-
kâna geçer geç-
mez görevlerine
geri döneceği ke-
sinleşti. Bu proje
süresince, MO-
MA'nın bazı çalı-
şanlandaLongls-
land'daki mekânda
görevlerine devam
edecek.
Müze, ayrıca, L — - » .
müzede çalışma-
ya başlayacak her yeni işçinin
de sendikaya üye olma zorun-
luluğunu kabul etti. Sendika,
mûze için çahşan 250 arşiv ele-
manı, asistan küratör, kütüpha-
ne görevlileri ve kitapçılan tem-
sil ediyor. Müzede bir kitapçı
dükkânı bulunan ve sendika
üyesi olarak toplantıya katılan
Michaei Cinquina bunun uzun
zamandan beri beklediği bir şey
oldugunubelirtiyor. "Böyfcceiş-
siz geçjrdiğim her saati değer-
lendireceğim ve döndûğûmde
tşnnedaha umuHusardacağnn.''
Toplantı sırasında bazı çalı-
şanlann yaptığı protesto yürü-
J.fjfüzenin
yenilenme ve
genişleme
projesinin
süreceği beş yıl
içersinde
çalışanlara
yüzde 18'likbir
artış yapılacak
ve çahşanlar
yeni
mekâna
geçildiğinde
görevlerini
sürdürecekler.
yüşü ile polis kordonunu aşma-
sı, müzedeki gösteri ve konser-
lerin iptaline neden oldu. Ama
bu, toplantımn sonucunu etki-
lemedı.
Müze yetkilisi Robert Bat-
terman, iki tarafın da yeterli öz-
veride bulunduğunu ve bu sa-
yede 'galibin bulunmadığı adil
bir antiaşma'ya vanldığmı be-
lırtti. Batterman, anlaşma ile
müze yönetiminin sendika üye-
leri ve çalışanlann sağlık iş-
lemleri konusunda daha esnek
davranabilme hakkını elde et-
tiğini söyledi. Müze, bu anlaş-
ma sonucunda,
sendika öngördü-
ğü değişiklikleri
yapmazsa çalışan-
lann sağlık sigor-
tasına müdahale
etmeye hak kaza-
nacak.
Sendika üyeleri
ise sağlık sigorta-
sı üzerine bir pa-
zarlık yapılırken
sendikanın hakla-
rının göz önüne
ahnması ve her-
hangi bir değişik-
likolacağı zaman
karşıkkn görüşme-
lerin yapılması
hakkına sahip ola-
cak.
Sendika liderle-
ri, greve başladık-
m^,™«™«-™J lan günden beri.
150 ünlü sanatçı-
nın ımzası ve şehrin önde ge-
lenlerinden aldıklan desteğin
'pazarhk masası'nda çok işe
yaradığını ve müze yetkilileri-
nin, bu sayede daha esnek dav-
randığım belirtiyor.
Bu anlaşma ile, MOMA'da
çalışacak eleman bulunmama-
sı nedeniyle ertelenmesi düşü-
nülen yeni sergi açılışlannın
hızlanacağı ve bu ay sonuna ka-
dar pek çok etkinliğin gerçek-
leşeceği bildirildi. Süresi, beş yıl
olarak düşünülen anlaşmanm,
MOMA'mn yenilenme proje-
sine bağlı olarak uzatılabilece-
ği de ifade edildi.
IŞELDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
ÖzJemişim İstanbul'u
Özlemişim, doğduğum kenti, İstanbul'u. özlemi-
şim, büyüdüğüm kenti, "yine" İstanbul'u.
Boğaz'ın hüzünlü mavisini; yalnızlığına sığınmış
Kızkulesi'nin esaretini, ayın melankolisini özlemişim;
yine İstanbul'u özlemişim.
Eylül esintisini, sararan akasya yapraklannı da öz-
lemişim; biliyorsun, önce akasya yapraklan saranr.
Şiirlerini özlemişim, Istanbul'un. Hep yanımda ol-
salar da, uzak kıyılarda, uzak dolunaylarda okunsa-
larda, Istanbul şıirlenni özlemişim. Meğerse, birbaş-
kaymış Istanbul'da, Istanbul şıirlenni okumak.
Ne kadar da haklıymış Yahya Kemal. Hani bildik
hikâye, hep anlatılan. Ustat en çok Ankara'nın "Is-
tanbul'a dönüşünü" severmiş.
Sana dün bir tepeden baktım aziz Istanbul!
Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiçbiryer.
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Yahya Kemal'in İstanbul'u yok. Çocukluğumun,
gençliğimin de İstanbul'u yok. Hatta on sene önce-
sinin bile yok! Yine de güzel her yeni dönüş...
Oysa geldiğim yer, "kendi cennetim". Yazınsal ya-
ratıcılığımı besleyen körfezden dönüyorum. Here-
dot'a özenerek söylersek, dünyanın en güzel ayın,
dolunayın doğduğu, düştüğü, battığı körfezden, Sa-
ros'tan dönüyorum.
"Yine" de çok özlemişim Istanbul'u, hergeçen gün
artan kaosuna, "kıyamet"& doğru yol alışına karşın.
lşte, yine Istanbul'dayım.
Masamı, kitaplanmı, anılarımı, belleğimden hiç si-
linmeyen gülüşü özlemişim, Istanbul'un...
Şiırlerınden söz ettik. Şairleri asla unutmayalım.
Çok değil bu kez "az" geriye gidelim, Cemal Süre-
ya'ya uzanalım:
Eski bir Osmanlı paşası gibi
Feodaliteyi süpüren bıyıklanyla
Istanbul Istanbul uzakta
Istanbul'a afeş etmeyiniz
Yaşamını Istanbul'un orta yerinde talihsizce bıra-
kan; kahkahasını bırakan, dostluğunu, denemelerini
bırakan; yaşamın tuhaf, çirkin rastlantısı işte; bir yıl
bitiminde, yeni bir yıla merhaba dıyecekken, üstelik
Istanbul'un en eski sırtlanndan Pierre Loti'den di-
yecekken şiirlerini de bırakan Onat Kutlar'a da uza-
nalım:
körler ülkesinin tam karşısında
çünkü gören olmadı seni benden başka
duran kent sevgilim nicedir
suriann çevirdiği denize doğru
kurdum barbar çadınnı bekliyorum
Yolumuz, yazımız şiirlere uzanmışsa, hele de Istan-
bul'sa solugumuz, insan kesınlikle aşktan da söz et-
meli. Aşk sözcüğünü cümlenin ortasına düşürmemek
olur mu, ey okur?
Hep yazagelmişiz: İnsan bu kent'e âşık olur, insan
bu kent'te âşık olur. Büyük aşklar, derinliğinde gizli-
dir. Dijital bir dünyaya tanıklık etse de şehir, gecenin
Eylül mavisi âşıklann buluşma yeridir.
Yalnız geçilen sokaklannı, kalmamış çay bahçele-
rini, uzun Kürekli Haliç sandallannı özlemişim.
Oysa çok uzaklardan, çok yabancı ellerden değil,
kendi cennetimden, Saros'tan gelişim...
Nereye gidersem gideyim, nereye gidersen git, sa-
nınm hiç tükenmeyecek sana olan aşkım.
Akasya yapraklan sarardı; gerçı havalar hâlâ sıcak,
yine de yeni başladı sonbahar.
Bu yazıyı düşerken kâğıtlara, beni kendinetutkuy-
la çeken bir lacivert var. Boğaz'ın sulannda, gökyü-
zü de aynı renkte. Aynı hüzünlü şarkı. Deniz ile bir,
gökyüzü.
Ne güçmüş meğerse, sensiz, Istanbul'suz kalmak...
Madonna'mn yeni albümü
'Music' piyasada
• Kültür Servisi -
Madonna'mn yenı
albümü 'Music'
Türkiye'de yurtdışıyla
aynı anda piyasaya
çıktı. Albüm
Türkiye'de 'Balet
Plak' tarafından
dağıtılıyor. Şarkıcı
yeni albümünde
William Orbit,
Mirvvais Ahmadzai ve
Guy Sigsworth gibi
ünlü prodüktörlerle
çalıştı. Albümün yanı
sıra' Music'uııkı
versiyonunun da yer
aldığı bir single CD
de çıkacak.
Royal Stıakespeare Company'de
zenciaktör
• LONDON (AFP) - tngiltere'ninenprestijli
tiyatrolanndan bın olan 'Royal Shakespeare
Company' tanhinde ilk kez Ingiliz papaz rolünde
zencı bir aktöre yer veriyor. 24 yaşındaki zenci
aktör David Uyevvolo '6. Henry' oyununun l., 2.
ve 3. bölümlerinde oynayacak. Nijeryalı bir
aileden gelen Uyevvolo tıyatroya geçen yıl katıldı,
Oyuncu, kendisine tanman hakkın diğer aktörlere
de verilmesi gerektiğim söylerken prodüksiyonu
yönetecek olan Michaei Boyd. renk farklıhğmın
oyunda önemlı olmadığını, David'in dehaya
yakın bir yeteneği olduğunu belirtti. Oyun
Shakespeare'in doğum yeri olan Stratford'da
kasım ayında başlayacak. Nisan ayında ise
Londra'ya gelecek.
Zeugma Internette
• GAZİANTEP (AA) - Belkıs Zeugma antik
kenti, internet web sayfası aracılığı ile sanal
ortamda dünyaya tamtılıyor.
www.zeugma2000com. adresinden ulaşılan
sayfada, Belkıs Zeugma antik kentinin yerleşim
alanı, tarihi, stratejisi, eserlerin korunması, haber
merkezi, arkeolojik haritası, Gaziantep Müzesi,
proje grubu, bağlantılar, biblıografya, Kültür
Bakanlığı, GAP Bölge Kalkınma Idaresi
Başkanlığı ve projeye katkıda bulunan
kuruluşlara ilişkin bilgi yer alıyor. Zeugma'daki
çalışmalann, Packard Humanities Institute (PHI)
tarafından finanse edildiği belirtilen sayfada,
Zeugma 'Turkish Pompeı' olarak tamtılıyor.