Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-I EYLÜL 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
TURKİYE
Istanbul
Edime
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denızli
A
A
A
A
A
A
A
A
29
31
27
30
33
33
35
32
Sinop A 25 Adana
Samsun Y 25 Mersin
Trabzon Y 24 Diyarfaakır A
Gıresun Y 24 Şanlıurfa
Ankara A 25 Mardin
Eskışehir A 26 Siirt
Konya A 25 Hakkâri
Sıvas A 20 Van
Zonguldak A 27 Antalya A 33 Kars
Parçalı bulutlu
Yurdun kuzeydoğu
kesımleri parçalı bu-
lutlu, Orta Karadenız
kıyılan, Ooğu Kara-
deniz ite Doğu Ana-
dolu'nun kuzeydo-
ğususağanakyağış-
lı ötekı yerter az bu-
lutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı
batıda artacak, do-
ğudadeğışmeyecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amstefdam
Brüksel
Paris
Bonn
ÇB
ÇB
PB
Y
Y
Y
Y
Y
18
20
22
20
21
22
21
21
Münih Y 24 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
Y
A
Y
Y
Y
PB
A
22
20
30
20
24
25
27
32
Y 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
A
A
A
Y
PB
Y
A
20
36
20
34
25
27
26
33
A 34
okÇokix*jtiu . Yağmutu Sulukar , Gök güfüttülû
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
H Baştarafi 1. Sayfada
Gazi Orduevi'ndeki 30 Ağustos gecesinde ba-
sınla konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hüseyin Kıvnkoğlu, öncelikle iki noktaya açıklık
getirdi.
Bir KHK'nin variığından, ancak hazırlandıktan
sonra haberleri olmuştu.
İki: Kıvnkoğlu, 28 Şubat kararlan içinde olan ka-
rarnameyi değertendirirken -Cumhurbaşkanı Se-
zer'i hırpalamak amacıyla kimilerinin yazamadık-
lan bir saptama yaparak- "Nasıl çıkanlacağının
önemi yok. Ister KHK olarak çıkarsınlar, isterse
kanun olarak. önemli olan, sonuç ve uygulama"
dedi.
Bu sözler; kapalı kapılar ardında askerterin ar-
kasında olduğunu söyleyerek KHK'yi Çanka-
ya'dan geçirmeye çalışan Başbakan'ı ve onun yo-
luna baş koyan kımi gazetelerı yalanlıyor.
Genelkurmay Başkanı, KHK içenğınde bir yasa-
yı hükümetin "prestij" hanesine koyuyor, sonuç
için ortaklann grup karan almasındaki zorunlulu-
ğa işaret ediyor.
Bu yargılar değme siyasetçinin açık yüreklilikle
söyleyemeyeceği içerik ve nitelikte.
Ama bu doğrular düne kadar Ecevit'in işine gel-
miyordu. Başbakan, -sanınz askerlere de söyledi-
TBMM'den KHK içeriğinde bir yasayı geçireme-
yeceğine inanıyordu.
Orgeneral Kıvnkoğlu'nun salık verdiği gibi hare-
ket ettiğinde hükümet, DSP ve MHP'den grup ka-
ranyla 263 milletvekiiinin oyuna egemen görünü-
yor. DYP ve ANAP'tan gelecek kıytınk oylarla ya-
sayı TBMM'den bal gibi geçirebilir. Bu yazıldı. As-
kerler için irtica sorununda yasanın masanın
önemsiz olduğu, sadece "sonuca bakacaklan•" da
yazıldı.
Bu yokjaki eleştirisel irdelemelere dayanamayan
bir zihniyetin, zor yönteme, TBMM'yi yeğlemeye
niyeti yoktu.
Rahatsız edici doğrular
Orgeneral Kıvnkoğlu, bir başka doğruya daha
değiniyor:
"Prestij savaşımını da kaybedecek olursa" hü-
kümetin 2. bir 5+5 yenilgisi ile karşılaşacağını söy-
lüyor. Doğru!
Bu yenilgiler, demokrasiyle yönetilen Türkiye'de
hükümete istifa kurumunu anımsatmıyor.
Sivil kamu hizmetlerinde yerleşik rejim düşman-
lannın ayıklanmasındaki zorunluluğa işaret eder-
ken Orgeneral Kıvrıkoğlu; son olarak TSK'den
uzaklaştınlan 46 kişiden 11'inin "Fethullahçı" ol-
duğunu -örnek olarak- açıklıyor.
Orgeneralin, Fethullah Gülen hakkında birblrî-
ne ters iki ayn mahkeme karanyla ilgili bir başka
değerlendirmesi, genel bir yargıyı çağnştınyor
"Sadece yargıda değil, her yerde. Her mesle-
ğe sızan binlerce mürteci."
Halkın güven duyduğu tek kuruluş TSK, Fethul-
lah Gülen tehlikesi üzerinde önemle dururken;
Başbakan Ecevit, ıçte ve dışta okullannı sürekli
överek Gülen'e arka çıktığı gibi, tutuklama karan-
nı duyduktan sonra cemaate "üzüntülerini" sun-
du. Başbakan'dan sonra Istanbul DGM tutuklama-
yı kaldtrdı.
Orgeneral Kıvnkoğlu, doğrusu isim vermeden ilk
kez Başbakan'a yönelik eleştirisel bir davranış
gösteriyor.
Bir devletin iki kurumu arasında yaşamsal bir ko-
nuda böylesine aykınlığa dünyanın hangi ülkesin-
de rastlanabilir acaba?
Başbakan ve onunla "hemfikir" Mesut Yılmaz;
KHK'nin intikamı peşinde. Cumhurbaşkanı'nın
yetkilerini kısıtlayacaklannı sürekli beyan ediyor-
lar.
Nihayet bir temenni: Başbakan, irtica tehlikesi-
ne karşı tek duyarlı kurum olan TSK ile arasında-
ki somut aykınlıkları ortadan kaldıracağını açıkla-
sada...
Devlette zorunlu olan uyumdan ve hükümetten
tümüyle umudumuzu kesmesek!
Cumhurbaşkanı ve KHK
• Baştarafi 2. Sayfada
yasaya aykırı iş ve işlem-
ler varsa, bunlara, kendi-
sine tanınan hukuksal yet-
kiler çerçevesinde "mü-
dahale" etmektir. Özel-
likle kendisinin de "icra
organının başı" kimliğiy-
le ortak olduğu hükümet
karamamelerinin "te-
kemmülünde" böyle dav-
ranması gerekir.
Çünkü, cumhurbaşka-
nının, organik bakımdan
Bakanlar Kurulu kararna-
melerinden farkı olmayan
KHK'ler ile ilgili işjevi,ya-
salarda olduğu gibi yasa
metninı ışlemin oluşumu
sürecı dışında kalan bir or-
gan sıfanyla sadece yayım-
lamak değil, işlemin olu-
şumuna "katılmak"tır.
Daha fazla aynntıya gir-
meden, bu konudaki so-
nuçsal (nihai) çözümün hu-
kuk devleti anlayışımızda
önemli bir emsal oluştura-
bileceğini söyleyebilirim.
Şimdıye kadarki gelışme-
lere bakılırsa, o kadar de-
neyimli ve sözünün gittiğı
yeri çok iyi bilen bir başba-
kana, yargı kararlannda or-
taja çıkan (ve bütün Avru-
paülkelerinde de örnekle-
rine rastlanan) içtihat deği-
şiUiği konusunda bıle ol-
tnadık sözler söyleten "ba-
siBç"ın ne kadar güçlü ol-
duğu da bu vesileyle anla-
şılacaktır. KHK konusu
olan düzenlemenin, ancak
normal yol olan yasama or-
ganının tasarrufu ile ger-
çekleşeceğınin kabulü, hu-
kuk devleti ilkesinin uygu-
lamasının bir utkusu sayı-
lacaktır. Bunun onuru da
KHK'nin imzalanraasında
baskı yapan çevrelenn de-
ğil, bunu niçin imzalama-
dığını iki kez anlatan kişi-
nin olacaktu" (*).
(*) Bu yazmın yazan, o-
tuz yıllık kamu görevine
1983 yıh Şubafının orta-
sında üç beş satırlık ve ge-
rekçesiz bir yazıyla son ve-
rilen bir kamu hizmetlisi-
dir. "Bir daha kamu hizme-
tinde cahşunlmamak" üze-
re, nedenini de öğreneme-
den kovulduğu görevine
tam 7 yıl süren yargısal sa-
vaşımdan sonra mahkeme
karanyla dönmüştür. Aynı
gün aynı zarfla işinden atı-
lan çok yakın bir arkadaşı
ise, bu sonucu bile göreme-
den, 50'li yaşlannda, bu iş-
lemden 6 ay sonra, hırsın-
dan çatlayarak yaşamdan
aynlmıştır. Bu vesileyle,
KHK'yi hararetle destek-
leyenlere, Ismet Paşa'nın,
Meclis'teki konuşmasında
"darağaçlarmdan" söz e-
den zamanın başbakanına
verdiği yanıtı anımsatmak
istiyorum: "Osöytedikleri-
niz kunıkluğu zaman Idme
işleyecekleri belü olmaz!"
' Amaç polis-ordu kavgası'
• Baştarafi 1. Sayfada
olarak eleştiren Yüksel,
"Tarikat okullanna des-
tek verenler Atatürkçü
olamazlar" görüşüne yer
verdi. Iddianamede, Gü-
len'in gücünü siyasiler-
den aldığı kaydedıldi.
Fethullah Gülen örgütü
ile ilgili soruşturmayı 1.5
yıldan beri sürdüren DGM
Savcısı Nuh Mete Yüksel,
12 bölüm ve 79 sayfadan
oluşan iddıanamesıni ta-
mamlayarak dün dava açtı.
Iddianamede, Nurculugun
tarihi gelişinü, Gülen'ın
konuşmalannı içeren vıdeo
kaset deşifreleri, Orta Asya
Türk cumhuriyetlerindeki
okullar, Maltepe Askeri Li-
sesi'ne sızma çalışmalan
aynntılı olarak yer ahyor.
Iddianamede, devletle
uzlaşmacı ve banşçı politi-
ka ızleyen, toplumun bütün
kesimleriyle diyalog kur-
makta sakınca görmeyen
Gülen grubunun başta mil-
li eğıtim ve emniyet teşkila-
n olmak üzere bütün devlet
kadrolanna sızma çahşma-
lan yaptığı ve önemli ölçü-
de başan sağladığına işaret
edildı. Gülen'in "sahip ol-
duğuokuLyTirtwdershane- •
lerinde yetistirdiği, iyi eğMfl-
miş kadrolanfleAtatürk fl-
kderi ve laik cumhuriyeti
ortadan kaktırarak şeriat
esastarma dayak bir devlet
kurmayı" amaçladığı belır-
tilen ıddianamede, Gülen'in
gücünü aldığı kaynaklar,
"otuşturduğu büyüksernıa-
ye ûnparatorluğu ve son yıl-
larda dozajını gittikçe arto-
ran \e zaman zaman teşek-
küle vardım boyutianna
oiaşan siyasi desttk" oiarak
değeriendirildi.
Savcı, "Kısa sfirede oiu-
şan sermaye ünparatorhığu
örgüte bağh bütün okul,
yurt, dershanevesair kuru-
İuşlann finansmanını ya-
parkensiyasi desteksayesin-
dedevietkadroiarmdakiör-
gûtlenme sağtenmakta ve
örgüte engeDer bertaraf
edilmek istenmektedir" gö-
rüşunü kaydettı.
Gülen'in TSK'ye sızma
çahşmalannın yanı sıra, su-
bay ve astsubay çocuklan-
nı kendi okullanna ve ders-
hanelenne kaydettirmeye,
yetiştirilen bu çocuklan as-
keri okullara sokmaya ça-
lıştığı kaydedildı. tddiana-
mede, TSK'ye karşı Gülen
grubunun uyguladığı polı-
tika "hoş görünme, Türk
Sflahlı Knvvetferi'ne karşı
baa pootikacdardan ahn-
mış tavizterie poKa güçlen-
dirme, böyiece denge sağja-
ma, etkmiejtiği poMs cami-
asmı gerektiğinde Tûrk Si-
lahlı Kuvvetleri'ne karşı
kuCanma" olarak değerien-
dirildi.
Yüksel, ıddianamede,
Gülen'in örgütlenmesini,
özellıkle Samsun-Adana
hatonın bansmda kalan il-
lerde, üniversite çevrelerin-
de ve Erzurum'da yoğun-
laştırdığını kaydetti. Iddi-
anamede, Gülen grubunun
teye hazırlık kursu, 21 öğ-
renci yurdu olmak üzere
toplam 279 eğitim kurumu-
nu faaliyete geçırdiği vur-
gulandı. Yurtdışındakı
okullann kuruluş amacının,
kurulduklan ülkede ileride
devleti yönetecek, nıtelık-
li ve niceliklı kadrolan ye-
tiştirmek ve Türkiye'de ku-
rulacak Islam devletıne
sempatı ile bakmasun sağ-
lamak olduğu belütildi.
Gülen grubunun, planlı
programlı, sinsı çalışmala-
nnın önündekı tek engel
olarak TSK'yi gördüğü
öretBmeye başlanmış, bu
çerçevede askeri okulİarda
okuyan öğrenciler önce fiih"
bedef olarak belirlenmiş,
kûltür düzeyi yüksek. ken-
dine bağh, türban takma-
yan bayanlann askeri öğ-
renciler ile tanısmalan ve
evtenmeierinin sağlanabil-
mesi için gerekti vasaü sağ-
layacak bir yapüanmaya
ghmiştir. Gülen, bu yöntem
ile 10 yü içinde Türk Süahh
Kuvvederi içinde söz sahibi
oiacağı bir konuma geüne-
yi ptanlaınaktadır."
Iddianamede, Maltepe
Gülen örgütienmesinin stratejisiAMACI: Devletin tüm sistemierinde
tslam hükümlerinı egemen kılarak teok-
ratik bir tslam diktatörlüğünü kurmaktır.
Gülen, demokratik usuller ile ılımlı Islam
görüntüsü ile kamufle edilmış yöntemi,
toplumun önemli bir kısmı tarafindan ka-
bul görmesıne neden olan yurtiçi ve yurt-
dışındaki okullan vasıta olarak kullanma-
sı, Papa ile görüşerek sadece Türkiye'de
değil dunyadaki Müsiümanlan yönetme-
yi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi,
siyasi partı, kişi ve bazı devlet kadrolan
tarafindan kabul görmesi nedenıyle hede-
fme ulaşmada devlet rejimini istismar et-
mesi, dini ve siyasi yapısını sürekli canh
tutan kaynagı belirsiz fınans desteğı ile ül-
kemizdeki en güçlü ve etkin ırticai yapı-
lanma olarak değerlendirilmiştir.
yTRATEJtSİ: Bünyesinde bulunan va-
bf, okul ve dershanelen kullanarak eğitıl-
miş gençlerden oluşan bir taban oiuştur-
mak. Devletin bütün kadrolannda, bürok-
rasıde, Milli Eğium Bakanlığı ve emni-
yette kadrolaşmak. Yurtdışmda, Türki-
ye'de kurulacak siyasal tslam'a sempati
ile bakacak bir gençlik oluşturmak. Gülen
semavi dinlerin temsilcileri ile başlatüğı
diyalog vasıtası ile "DdnyaDinierBiriği"
adı altında bir oluşuma zemın hazniamış
ve bu oluşum yönünde tslam dininin tem-
silcısı olma yönünde uluslararası alanda
izlenen ve karşüıkh çıkarlara dayanan bir
stratejinin ilk sayfalanm açmıştır.
TEŞKtLAT: Teşkılatın başı Fethullah
Gülen, daruşman kadrosu, şehir imamla-
n, esnafı organize eden imamlar, semt-
lerden sorumlu imamlar, ev düzeyinde
görevli imamlar, bireyleri kontrol eden
imamlar. Gülen, öğrencilerin örgütlenme-
sine özel bir önem vermektedir. Gülen ya-
pılanmasının özünü teşkıl eden ışıkevle-
rinde tecrübesiz öğrenciler, kendılerini
Gülen'e tam birtesnmiyete götürecek egi-
timden geçmektedir.
STVASİ HEDEFLERİ: tleride devlet
yönetimini kontrol altına alabilmek için
kısa vadede tüm kadrolara yandaşlaruun
getirilmesi veya bu kadrolan işgal eden-
lerin kendisine baglanmasını hedeflernek-
tedir. Uzun vadede eğitim sektöründe yo-
ğun bir faaliyet göstererek teşkilatlanma
ve kadrolaşmayı yaygınlaştırmayı amaç-
lamaktadır. Ilımlı ve modern imajı ile si-
yasi partiler ile hatta Atatürkçü laik kesim
içinde desteğini arttırmaya çalışmaktadır.
Böylelikle TBMM'de yandaşlannın mut-
lak çoğunluğu elde etmelerinı saglarken
hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumjt.
şak geçişi sağlamak için başkanlık siste-
mini desteklemektedir.
yurt geneunde 88 vakıf, 20
demek, 128 özel okul, 218
şirket, 129 dershane ve yak-
laşık 500 öğrenci yurdunun
yanı sıra biri tngilizce ol-
mak üzere 17 yayın organı,
ortalama 250 bın tirajlı ga-
zete, televızyon istasyonu,
ulusal düzeyde yayuı yapan
2 radyo istasyonu, faizsiz
fınans kurumu, bir sigorta
şirketini denetımi altında
bulundurduğu kaydedildı.
Gnıbun 1992 'de başlattı-
ğı yurtdışı açıhmı sonunda
35 ülkede 6 üniversite ve
yüksekokul, 236 lise, 2 il-
kokul, 8 yabancı dil ve bıl-
gisayarmerkezi, 6 üniversi-
kaydedildi. TSK'ye karşı
Gülen grubunun uyguladı-
ğı politika "hoş görünme,
Türk Süahh Kuvwtleri'ne
karşı ban poütikaalardan
ahnmıs taviderle poBsi güç-
lendirme, böyiece denge
sağlama, eHdnleştigi poüs
camiasını gerektiğinde
Türk Sflahh Kırv\etieri'ne
karşı knlbuuna'' olarak de-
ğeriendirildi.
tddianamede, orduya
sızma yöntemleri anlatıldı:
"Fethullah Gülen tara-
findan, süahh kuvveüer
içinde yapdanabflmek ve
ileride etkmBğe kavuşabfl-
mek amaayla yeni projder
Askeri Lisesı ögrencileri-
nin zaman zaman bazı ev-
lere gidip irticaı faaliyetler-
de bulunduklan beUrtilerek
iki olay kamt olarak göste-
rildi. tstıhbarat üzerine 13
Mart 1999 tarihinde gidilen
bir evde Murat Yanık.
Mustafa Soysal adlı Malte-
pe Askeri Lisesı öğrencile-
rinin bulunduğu belirtılen
ıddianamede, evdeki ara-
mada Gülen'e ait kasetler,
kitaplar ve Said-i Nura'nin
kitaplanmn ele geçihldiği
kaydedıldi. Aynı nedenler-
le yapılan bir baskında Ni-
yaa Coşkun, Safih Çavdar
adh Maltepe Asken Lısesi
6
Giîlen zeıı^iıı sever'
• Baştarafi 1. Sayfada
naklan şöyle anlatıldı:
• Gülen, müminlerin zengin olma-
lannı şart olarak görmektedir. Ancak,
şahıslann tek tek çok zengin olmala-
nndan zıyade büyük sermayeli, ancak
çok ortaklı şirketlerin kuruluş şeklin-
de bu görüşünü uygulamaya koymak-
tadır. Çünkü çok zengin olan kişi,
dünya işleri ile uğraşmaya önem ve-
rerek hedeflere ulaş-
ma yolundaki çalış-
malannı aksatacak-
tır.
• Gülen grubunun
büyük bir gayrimen-
kul varlığı vardır. Bu
gayrimenkullerden
yüksek rakamlara
varan kira geliri elde
etmektedir. örne-
ğin, gruba bağh Ak-
yazılı Vakfi'nm 23
ilde çok miktarda
konut, dükkân, büro,
okul, mağaza, ders-
hane, yurt binası bu-
lunmaktadır.
• Gülen grubunun
siyasi partilere siya-
si destek sağladığı
yolunda duyumlar
mevcuttur. 1997 yıh
Eylül ayında kendi-
sine bağh Asya Fi-
nans kurumu devlet-
ten 553 milyar lira
teşvik ahmşar. Bu i-
ki husus birlikte de-
ğerlendırildığınde
finans desteğı için
siyasi partüeri ve bü-
rokratlan kullandığı,
böyiece bu kışiler
vasıtasıyla devlet
imkânlanndan ya-
rarlanmasına göz
yumulduğu sonucuna vanlnuştır.
• Gülen eğıtıme fınans sağlamak
amacıyla kendisine bağh kişi ve ku-
ruluşlardan vergikndirme adı altında
aylık ve yıllık aidat toplamaktadır.
Ozejlîkle Gülen'in Kazakistan'daki
okullan için Denizli'deki taraftarla-
nnca 1 milyon dolarlık kaynak akta-
nldığt, Aiyon, Malatya, Kayseri ve tz-
mir ülerinde de bu yolda faaliyet yü-
Nurculuğun geçmişi
ANKARA (Comhuriyrf Böro-
» ) - KUTUCUSU Said-i Nursi olan
Nurcuhıkhareketi, 1955-1957yd-
lannda Kuran ve Nur risalelermin
yazılışı nedeniyle aralanndaçtkan
tartışmanın ardından parçalandı.
Günümüzde buhareketin gruplaş-
ması "Gazetedter, şaraafan; Fet-
BolanGöleiKienttaciar" adla-
nyla sıralanıyor. DGM Savcısı
NohMcteYaksd, Nurculuğun, la-
ik cumhuriyete ve Atstnfc'e baş-
kaldın olduğunun anlaşüması için
Nur risalelerine bakıbnası gerekti-
ğine dikkat çekiyor.
DGM savcısınm iddianamesin-
de, Nurculuğun tanhsel gebşimi
aynntılı olarak anlatıldı. Nurcuhık
hareketininkunıcusu Said-iNursi,
1873'te Bitlis'in Hizan ilçesinin
Nurs köyünde doğdu. Nursi, meş-
rutiyetin ilanından sonra Bıtlıs ha-
vansinde "ştytBk* faaliyetlcrine
başladı. tstanbul'a gelerek siyasi
faaliyetlere kaöldı. ıddianamede,
IsOklal Savaşı sırasında Anka-
ra'nın halıfeyi kurtaraeagı inanay-
la Ankara'ya geldıği, ancak laik
bir devlet düzenınin kunüması ve
cumhuriyetın üanı üzerine Anka-
ra'yı terk ederek Van'a gittiği ve 23
Mart 1960'ta Urfa'da öldüğü annn-
satddı. Nursiciler "Okayoca* vc
"Ymna" olarak ikiye aynldı.
1969'dan sonra "OknyncB" içinde
yer alan Gülen grubu aynldı.
FetBoiah Güknın her fırsatta
Said-iNursi'nin"müridT olduğu-
nu ortaya koyan sözler söykdiği-
ne işaret edilen iddianamede, Gü-
len'in kitaplanndan yapılan alınü-
laria Said-i Nursi'nin devamı oldu-
ğu ortaya konuluyor. Gülen, "Fi-
sridaBFada2" adh kıtabında şöy-
le diyor:
tRİznide f
ıridtbir amita: Eğer Bedmca-
ra» saİBk soİBk û&enİB dört ok
ynuB» mesajlannı arad^H z»-
man, OBD anfanvcak birkaç yiz ^~
dm dâsüBceJeröıdeo&a destekoia-
biseydi, ihdmri bugİB en
aB(eienkndahazengm,ea raodera
şvedaİMiaonradMi kmyngaıcı-
o yola ta «snn bafmda gjri-
miş vc bagünkâ proUemlerin pek
çoğv ie karpfaçmaanş otacaklık.
YmedeberşeyerağmeDHinftB>iz.n
Gülen, "Faaldan Fasria 1" adlı
kitabmda ise, "Risalelerieğerhak-
kı ie anbssydık, medrese ve tek-
kderbeldeBMİverirdr diyor.
rütüldüğü bilinmektedir.
• Yurtdışındaki üniversite, orta de-
receli okul, ilkokul ve dil eğitim mer-
kezlerinden büyük gelir elde etmek-
tedir. Bu gelirlerin, bu kurumlann fi-
nansmanı ve geliştirilmesinde kulla-
ruldığı düşünülmektedir.
• Işık Sigorta, Asya Finans gibi bü-
yük kuruluşlann gelırlen, tş Hayatı
Dayanışma Demeği ve Genç tşadam-
lan Derneği bünyesin-
dekı işadamlannın ba-
ğışlan da Gülen'in fı-
nans kaynaklan ara-
sında büyük yer tut-
maktadn-.
• Dış güçlerin Gü-
len'e verdikleri yurtdı-
şı desteği karşılığında
onu kendi menfaatlan
doğnıltusunda yön-
lendirmelerinin kuv-
vetle muhtemel oldu-
ğu unutulmamalı-
dn-.Gelir kaynaklan-
nm incelendiği bö-
lümde Gülen, toplat-
ma karan çıkanlan
"FasddanFasıla''adlı
kitabmda, kırkta bir
oranındakı zekâtla bir
şey yapılamayacağını
belirterek "Bugün bi-
rer umut kaynagı bu
insanlar,evterinm,ara-
babrmm, fabrikalan-
mn anahtarlanm, ta-
pularmı getirip bize
takdhn etmekte\t iste-
rttgini? yere kııllanın
demektedir'' diyor.
Gülen, mümınlerinin
yurtiçindeki ve yurtdı-
şuıdakı servet yollan-
nı keşfedip zengin ol-
malannı koşul olarak
getiriyor.
öğrencilerinin evde yaka-
landıklan, burada da Nurcu
kitap ve kasetlerin bulun-
duğu anlatıldı.
Ecevit'e gizü eleştiri
Başbakan Ecevit'in üstü
kapalı olarak eleştinldiği
iddianamede, şu değerlen-
dirmeye de yer verildi:
"Tarikat okullannı öv-
mek son zamanlarda moda
haline gelmistir. O\sa bu
oknBarda yetişen kadrolar-
la siyasi tslam'ıniktidar ya-
pdması hedeflenmektedir.
Bu itibarla tarikat okuDan-
na destekverenler Atatürk-
çü olamazlar. Çizilen hoşgö-
rü ve banş tabJobnflebaa
devlet çevrelerini etkfleyen
Gülen, hedefine uiaşıncaya
kadar kamuoyu faahŞede-
rine destek verdiği imajmı
yaratarak tophunun gerçe-
ği görmesinin önünü, ıhmh
görünüşü ve demokrasi
şemsiyesine sığınarak kes-
mektedir. Cumhuriyet dü-
zenine 'kefere düzeni' di-
yen bu şahıs, bugün bu dü-
zeni ister görünerek bazı ke-
sjmleri budavranışına inan-
dırabümektedir."
Gülen'in oluşturduğu ör-
gütün, devletin laik yapısı-
m yıkmayı amaçladığma
işaret edilen iddianamede
şöyle denildi: "tstişare ko-
rulu, bölge imamlan, şehir
imamlan, semt imamlarv
ev imamlan gîbifllegalya-
pdanmayla bütün ülkeyi bir
ağ gibi sarmışnr. Yine bu fl-
legal yapüanmaya bağfaota-
rakyurtiçinde ve yıutdısın-
da legal görünüşlü şirket,
okul ve vakıflara sahip bu-
lunmaktadu-. Bu legal ve il-
legal vapüanmasıflebüyik
ve güçlü görünüm arz eden
örgüt, halk üzerinde bir ma-
nevi cebir ve baskı yarat-
maktadır."
Ankara DGM Savcısı
Yüksel, Gülen hakkında
"brik de\ let yaptsını degişti-
rerekyerine dini kuraDara
dayah bir devlet kurmak
amaayla yasadışı örgüt ku-
rup bu amaç doğnıltusunda
faanyetlerde bulunduğu"
gerekçesiyle Terörle Müca-
dele Yasası'nın 7. maddesi-
nin 1. fikrasının birinci tüm-
cesine göre 5 yıldan 10 yda
kadar ağır hapis cezası iste-
di. Savcı, Türk Ceza Yasa-
sı'nın "Müsadere" başhklı
36. maddesı uyannca Gü-
len'in "emanette bulunan
suç eşyalanna" el konuhna-
sım talep ettı.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
lu'nun 30 Ağustos kokteylindeki değerlendirmeteri,
son iki MGK'nin gündeminden önemli bir demeti içe-
riyordu.
Yanıtı aranan soru şu:
- Hükümet, Meclis'ın açılısından hemen sonra trti-
caya ve bölücülüğe bulaşmış devlet memuriannın ka-
mu hizmetinden uzaklaştınlmasını öngoren KHK'yi ya-
salaştırabilir mi?
Bizce, böyle bir sorunun sorulması bile başlı başı-
na rejim krizi! Rejimi korumak için bir yasal hazırlık ya-
pılacak; bu, rejimin kalbi Meclis'ten geçmeyecek!
Bundabirterslikvar!
Aklın yolu şu:
Hükümetin ekime dek sağlıklı bir çalışma yapması,
ucu açık KHK'yi daha net ve gerçek hedefe yönelik
hale getirmesi ve Meclis'in bunu yasalaştırması...
Aksi halde, "laikliğı koruma krizi" kronikleşecek.
Ikinci konuya geçelim... Fethullah Gülen'le ilgili tar-
uşmalar, dün beklenen davanın açılmasıyia yeni bir bo-
yut kazandı. Gülen'le ikjili hukuksal zemine dayalı da-
va, olayın siyasi ve toplumsal boyutunu da etkileye-
cek. Hukuksal tartışma, tutuklama karan ile birlikte
başladı. DGM'ler arasında gidip gelen Gülen dosya-
sında son durum şu görünüyor
Tutuksuz yargılama...
Gülen'le ilgili iki DGM'den iki ayn karann çıkması,
davanın daha başlangıçta, "güçler çekişmesine" dö-
nüştüğünü ortaya koyuyor.
Dün açılan dava Gülen'in şahsında, Islamı kullana-
rak siyasal iktidan ele geçirmek isteyenlere karşı
önemli bir duruşu göstenyor.
Yargı sistemimizi yaralayıcı bir değerlendirme yap-
mak bizi de yaralar. Ne var ki 20 günde iki ayn karar
çıkması şu soruyu öne çıkanyor
- Hangi hu-kukla hareket ediliyor?
FP davası...
FP ile ilgili davanın normal seyri, ekimde karar çıka-
bileceğini gösteriyor. Anayasa Mahkemesi raportörü
işlevini tamamladı, raporunu sundu. Bize ulaşan ha-
berter şu yönde:
Raporda, durum ortaya konuyor. FP'deki kaç mil-
letvekiiinin RP kökenli olduğu listeleniyor. FP'nin son
dönemdeki çalışmalan konu ediliyor. Yorum kısmında
ise bağlayıcı bir durum yok. Raportör, yorum yerine du-
rum sunmuş, işin içinden çıkmış. Top yüksek mahke-
me üyelerinde.
FP'ye bir sürpriz de Avrupa Insan Haklan Mahke-
mesi'nden (AİHM) geldi. AİHM, Erbakan için yapılan,
"Bu kişi yaşlıdır, önemli bir siyasetçidir, hapsegirme-
melidir" başvurusunu iki kez reddetti. Erbakan'ın ce-
zaevine girmemesi için yapılan çalışmalar neredeyse,
"Bu kişinin ceza ehliyeti yoktur" noktasına gelecek!
FP'liler bu görünüm karşısında şaşkın. Anayasa
Mahkemesi raportörünün yorumsuz raporunu "kendi-
lerine yontma" çabasındalar. Mahkemenın kapatma
karan vermesi halinde şu sorunun yanıtı önemli olacak:
- Kaç kişinin milletvekilliği düşecek?
Rakam çok az olursa Fazilet Partisi'nin yerini Asa-
tet Partisi alır, yollanna devam ederler. Kapatma kara-
n çıkmazsa FP'liler meydanlara daha farklı çıkacak:
"Türkiye'nin en temiz partisi biziz. Işte kapı gibi
mahkeme karan. Bundan böyle bizi kimse suçlaya-
maz..."
FP'yte ilgili her türtü kararsiyasetin seyrini etkileyecek.
Yukanda özetlediğimiz 3 konunun ortak noktası şu:
Laikliğin korunması!
Her üç konunun filizlendiği yer şu:
28 Şubat kararlan...
Tabloşu:
Son 50 yılda verilen ödünterin ortaya çıkardığı so-
nuç...
Gelişmelere "gûnlûk habetier" gözüyie değil de ta-
rihsel derinlik içinde baktığımızda, önümüzdeki ekim-
de yaşanacaklar 21. yüzyılda yürüyeceğimiz yotu da
biçimlendirecek...
balbay@cumhuriyetconi.tr
KULTUR • SANAT O.212 293 89 78 (3 HAT)
nAUMIIESII/USıu
BayodluPERA (251 33 40) 12 00-14 1S-163O-18 45-21 OO
Kaâltctİy MOOA (337 0128)1115-13 30-16 00-18 30-2115
Anfcam «JZ1URMAK (425 53 93İ 12.15-14 3O-16 45-19 00-21.15
iânlrKONAK (483 2191)12 15-14 30-16 45-19 00-2115
İlanlarınız için:
0212.293 89 78
Kadıköy ATLANTIS
Beyoğlu ALKAZAR
(336 06 22) 11.00-13.3016 00-18.30-21 15
(293 24 66) 11.45-13.3015.30-17.15-19.15-21.00