Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ
PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ
f. Yarım asırlık ayaklı bir müzik tarihi Atilla Özdemiroğlu, duyguların kabalaştığını söylüyor
'Şarkılanm hiçbana aitolmadı'• Arbk hit olan çoğu şeyin ardında
müzisyefl bfle bulamıyorsunL Bir
diskjokey buhryorsıın! Bilgisayar
teknolojisinin verdiği imkânlaria iki ses
buluyor, "Aaa, bu hoş" deyip birbirine
yapışünyor ve yeni bir mal gibi
sunuyor. Özüne baküğın zaman ne yeni
bir keşif var ne de duygu.
• Dört bin dvannda bestem var. Ama
yüzde 80'i arşiviınde bulunmuyorL
Daha da kötüsü, biri hatuiatbğığ
haürlayabiUyonıın ancak. Geçenlerde
Sezen Aksu, "Bak şu parça ne kadar
güzd" diye dinletii "Gerçekten
hoş" dedim. "Yahu o senin besten"
demezmiL
• Marx'ın çok özetie söylediği şudur:
Çahşan ve üreten insan o kadar
gelişecektir ki, dünyadaki bûtün araçlara
hâkim olacakor ve dünyaya da o egemen
olacaknr. Böyle bir egemenliği ben de
arzu edr/orum. Ama gerçekten üretenin
ve çahşanm daha çok beüriediği bir
dünyayı arzuhıyorum, cehaletin değflL
ÜMİTZtLElJ
Atilla Özdemiroğlu ile Zekeriyaköy'de, çivisine ka-
dar kendisinın çaktığı stüdyosunda yaşam, müzik ve
düşünce üzerine uzun bir yolculuk yapok. Ama beni
en çok 2. Dünya Sayaşı ve sonrasınm Ankara'sı cez-
betti. Atatürk Lısesi'nde, üzerine zimmetlı mikros-
kobunu, sanat okuhmda üretilmiş mınık kemanıyla ba-
sit klasik eserleıi çalışını, okulun ıkı adım ötesinde,
La- Bohem'de Yurdaer Doğulu ile herakşamüstü ver-
dikleri klasik konserlen anlanrken kıskanmadım de-
sem yalan olur! Ikimiz de Ankaralryız, ama ben onun
anlattığı Ankara'yı hiç tanımadım!. Hoş, anlattığı Is-
tanbul'u, Barbn'ı, Zonguldak'ı, Erzurum'u da tanı-
madım! O şanslıydı, çünkü aydmlanma devnmınm so-
nuna da olsa yetışrruşü!.. Bu yazının sonunda söyle-
diği, "Devrimciler mutlu olamaz" cümlesine gelin-
ce... Çokhaklıydı!..
-Törkiye'(fcöze«kksonyıllanlabirvokş«rkıaçA-
û_ Yfeni müzft törleri denendi, deneoiyor. Pbp mâak
sürekfirenkdeğştiriyor.Biraııiaındahertünfcnmi-
zik târânü harmankyor gibL Nekr otaıyor?.
ÖZDEMİROĞLU - Sığlaşmayı görüyorum ben.
Her konuda sığkşmadan söz ediyorum. Kültürve mü-
zik bunun dışında olan bir şey değil... Üstelik yataız-
ca Türkıye'de değil, tüm dünyada yaşıyoruz bunu.
Duygular kabalaşabiliyor. Hatta iyice kabalaşıp tah-
rip edıci hale gelebiliyor...
'Müzteyenlm demefcten utanıyonım'
herkesin baştacı ettiği şeyleri ben dehşetk seyrediyo-
rum. Arkadaşlar, alguadığmız sadece bu kadar mı?..
Duyıımsafhgmi7,duyabfldiginİ7.sartfiCfibu kadarmı?!..
-Türidyefcayudoğnatadas^aşiyoröykYse?
ÖZDEMtROGLU - Çocukluk yıllanmda, müzik-
ten zevk alma, onun şuuraluna aşüadığı zenginlik al-
gılanabilir şeylodi benim içm. Arük seslerin insan gün-
deminden çıktjğı, sözlenn ağuiık kazandığı dönem-
lere geldık. Şu anda müzik diye konuşan herkes sa-
deceşarkı konuşuyor, müzik konusmuyor O kadar sığ-
laşnuş durumda. Ben müzısyenım demeye utanır du-
rumlaradüşüyorum. Sanatçıyundemekten imtmaedı-
yorum, eski dilde söylersek!.. Çünkü, gerçekten ses
olarak, ses dizeleri olarak müziğın ruhumuzda uyan-
dırabıleceği güzellıkten vazgeçıp sadece ntım ve sö-
zün, bunlarm da ne yazık kı en basıtınin baştacı edil-
dığı birdönemfe karşı karşıya kaidığında, sadece deh-
şetle seyrediyorsun!..
- SSz bogün bu durumda nusmız?.
ÖZDEMtROGLU - Evet, bu durumdayım. Bugün
kKLjMvacavaraa?
ÖZDEMtROGLU - Var tabü. Şarkıcı olarak algı-
lamak istemiyorum. Çünkü şariacılık bir yaranro de-
ğüdir, bir icrai sanatür. İlk yanlış anlamamız buradan
başlıyor. Çünkü yaraümı şarkıcıyla, bir yorumcuyla
bütünleşüriyoruz. Hıçbırzaman benım şarkılanm ba-
na ait olamadüar! Ajda Pekkana, Sezen Aksu'ya,
Sertab Erener'e ya da bir başkasına ait oldular. Be-
nım yaratüğım, benım kimliğımle tanımlanmadı. Onu
insanlara aktaranın kımlığiyle tanımlandı. Hemen ya-
nımızdakı Yunanıstan'da şarkı varsa, alkışlanan onun
bestecisidır. Ya Teodonkis'tir, ya Haadakis'ür...
- Bugmuerde dinlediğmiz şarkaar arasmda, "umut
var2
güzer'dediğiııiz var mı?
ÖZDEMtROGLU - Herkes soruyor, dinliyor mu-
sun diye... Çok az dinliyorum. Çünkü yeni bir yaraü-
ma çok az rastlıyorum. Öyle bir şey olduğu zaman da
hemen kulaklanm dıkiliyor. Hemen dikiliyorum,
amnda. Onun dışında hep yüzyıllarca yapurnış ye-
mekleri tekrar tekrar pışirip önüme koyuyorlar!..
ÖZDEMtROGLU - Bunu çok zor söylenm. Çok
nadir ohryor Ümit. En fazla yılda bir, belki ıkı kez!..
EsM eşyalara yeni cila
- Ydardn- bir rooda var,remiksdm>rlar_
ÖZDEMtROGLU - Bir sürü eskı "eşyalara yeni cı-
lalar çekıyorlar. Arük hıt olan çoğu şeyın ardında mü-
zisyen bile bulamıyorsun!.. Bir dıskjokey buluyor-
sun!. Bılgısayar teknolojisinin verdiğı imkânlaria iki
ses bulup, "Aaa, bu hoş" deyip birbirine yapıştınyor
ve yem bir mal gibı sunuyor. Ozüne baktığin zaman
ne yeni bir keşıf var ne de duygu. Müzik çok geniş bir
alan. Çok şey için müzikle berabenm. Mesela dans
etmekbunlardan biridir. Bazenritimle ben dedansede-
nm kendı kendnne. Yaşım 57 ve ben hâlâ dans ede-
nm, daha da çok dans edeceğım. Bu müziğın ışlev-
lennden bındır ama müzik bu kadar kısır bir şey de-
ğildir. Film müziklen yaparken ben bambaşka bir şey
olarak algılanm, müzıği güçlü bir anlatım aracı ola-
rak algılanm Hatta o kadar güçlüdür kı, kelimelerin
anlatamadığı yerde müzik olarak ben vanm derim, ben
size bunu anlatabilirim...
Evliligi kurtaramadı
Holtywood
flhnininaa
sonuL
Sabahat Hanım'la Cefadetân Bey,
Üunci Dünya Savaşı'nın dûnyayı
kasıp kavurduğu 4O'lı yıllann
başında karartma altındaki
Ankara'da tanıştılar... Bir
otomobil tamirhanesinde!.. Tıpla
siyah- beyaz Tûrk filmlerindeki
gibi bir aşk doğdu...
- Bence gerçek bir aşk değüL
Harbin yanıttığı psikoloji, o
zaman ki HoUyvrood fUmfcrinin
romantizm, aşk ve tutkuyu öne
çıkaran; gerçek aşkı değO, deüce
turkulan işleyen konulan
etkikmiş gaUba. Annem
15 yaşmdaymış, baba izniyle
evknebflırüş_
Savaşın acımasız yüzû, hayli
çetin yaşam koşullan, fakirlik bu
tutkulu aşkı, romantizmi kısa
zamanda bitirdi... 1943'te
dünyaya gelen AtiBa'nın varhğı
bile bu evliligi kurtarmaya
yetmedi...
Mellha anne
- Ben bir, bir buçuk
yaşianndayken aynlnuşlar. Önce
Isbuıbul'da Ragıp dayımm
yanında kakbm. Sonra Ünye'de
öğretaıen olan halamm yanma
gönderiknm. Beş yaşma kadar
orada böyüdûm.
Ankara'ya babamm yanma
döndüğümde Meüha anneyle
tanjştıııı»*
Meliha Hanım üvey anneydi.
Ama Atilla'ya tam bir "öz anne"
oldu. O da Meliha Hanım'ı öz
anne olarak bildi. Ta ki 13 yaşına,
öz annesini tanıyana kadar!..
- Ashnda daha önceteri
mahafledeki çocuklar, hatta
babaannem, Metiha'nın öz
annem olmadığuu söylemişti. Tam
bir cadı kaynanaydı!- MeJÛu ile
geçinemediği için bana durup
durup, "Ahh, anneni bir tanısan,
o ne tam kadmdır'' derdi!-
Bir gün Celal Bey oğlunu
karşısına alıp, "Mefiha senin
annen değfl" deyıverdi. öz annesi
mahkemeden bir karar çıkartmış,
oğlunu görmek ıstiyordu...
- Ankara'nın o zaman en şk
yerlerinden biri olan Büyûk
Sinema'nın restoranında
buluştuk. Garip bir durumdu
tabii!. Ük kez gördüğüm kadm,
dönöp "Beni mi daha çok
seviyorsun, babanı mı" diye
sormaz mı!_ Ne yapayım, "tkmizi
de sevryorum" diye cevap
verdim!.
AtiDa Özdemiroğju öz annesiyle
hıçbır zaman "anne- oğul" ilişkisi
kuramadı.
Sabahat Harum çok
denedi ama başaramadı.
Yalnızca iyi bir arkadaş, bir dost
olarak kaldılar.. Yaşamı boyunca
gerçek anne olarak Meliha
Hanım'j bildi...
- Bir bested nasd daha güzd bestder yantsr, mutfaı
oiduğu zaman mı, yoksa biraz mutsuztukgerekS mi?.
ÖZDEMİROĞLU - Ümit, bu düşünceden uzak-
laş! Bunu banaçoksordular. İyibesteyapman içinmut-
laka problemler, zorluklar, mutsuzluklar yaşaman la-
zım!.. Ben buna inanmıyorum. Bir dönem caz çalar-
ken dediler ki, sen esrar içmiyorsun, iyi caz çalabil-
men için içmen lazım... 60'h yıllar, Ankara'dayız.
Erol Pekcan Çaz Dörtlüsü'yle vibrafon çahyorum.
Peki dedim, bu iddıanızı kanıtlamak için deney yapa-
cağım. Evdekı teybı açtım. O gün radyoda canlı çah-
yonız. Eşime söyledım. Kaydetü. Onlann dedıgi gi-
bi henüz sigara içmezken esrar içtim. O gün kendim-
ce muhteşem çalmıştım sololan... Doğaçlama, yara-
tıcüık, caz müanği... İki hafta sonra yine bir solo çal-
dım, bu defa esrarsız... Sonra ikisıni önüme alıp ana-
hz ettim, ınanır mısın muhteşem diye çaldığım, esrar
ıçip çaldığnn soloyu dınleyemedim, rezaletu!.. Nor-
mal çaldığnn müthıştı Bu bir aJgüama sorunu. Ben-
ce üretmek sadece bırikımın sonucudur. Eğer boh-
çanda çok fazla şey bınkörip bu çok fazla şey arasın-
da iyi iuşkiler kurabilirsen, bir sentez yaratabüırsen
bu iyi üretim oluyor..
- Mürik yay>mmi7da kaç beste yapünız?.
ÖZDEMtROGLU -Zor soru! Şarkılar
var, fılm müziklen var, müzikaller, reklam
müziklen, dokümantermüzikleri... Sanı-
yorum 3-4 bin cıvannda vardır!.
- Demek ki «rrfvintnfc rümü yok_
ÖZDEMtROGLU - Yüzde 80i yok
neredeyse!.. Daha da kötüsü bin hatniat-
tıgı zaman hanrlayabılıyorum ancak. Ge-
çenlerde Sezen "Bak şu parça ne kadar
güzef" diye dınletü "Gerçekten hoş" de-
dim. "Yahu o senin besten" demez mi!..
- Yaak değfl mi? Hafculri bontar ani-
vinizde oba_
ÖZDEMtROGLU-İyi ki hatırlamıyo-
rum! Hiç genye bakmarnak. hesabını tut-
mamak lazım. Yoksa üretemiyorsun. Sa-
nat bir zıncirler bütünü. Benim dediğim
hıçbırbeste tümüyle banaaitolamaz. Ken-
di çekirdeklennı ve kendıne ait olmayan-
lan bırieştınr ve bir ürün yaraürsın...
'Yetenek sonra
4 evlüik, 4 çocuk, 4 bin beste!-Hoşfau tflörtetâğimherkadm-
beviendinLUçûncüev1fliğim80vıtuKİa
noktaiandL Müjde ArTa olan berabertt-
ğmhaşladLEvteımedik ama en uzun obn
da o oMu. Tam 15 yd!_ Sonra Hepgül'ü
tanıdnn. Ona da âşıkoklum, evlendim!-
İyi ki evfenmişim-
1940Tannsonu... Ankara tekpartidev-
rini kapaap karşı devrim sûrecine adım
atmanın sancılannı çekiyordu... Demok-
rat Parti'nin ikn'dan devralmasma, u
kö-
çflk Amerika" serüveninin başlamasına
yaklaşık bir yıl vanh... Ama hiç olmaz-
sa egitimde henüz "Hasan ÂB Yöcd ay-
dmtağı'
1
sûrüyordu!...
Ankara'nın en kenardaki mahalleierm-
den biri... Dışkapı'nın Uzunyol Mahal-
lesi'ndekı mûtevazı birevde sevinç ve te-
laş hûkûm sûrüyordu... özdemiroğlu ai-
lesinin biricik oğlu Atflla'mn sünnet dü-
ğünü nedeniyle pek de büyük olmayan
ev, agzına kadar misafırle dolup taşmış-
tt. 6 yaştndaki Atilla sünnetin acı veren
bölümünü çoktan unutmuş. gösterilen
ilgiden hoşnut, getirüen hediyelerden ise
çok mutluydu. Ama hediyelerden bir ta-
nesi diğerlerinı gölgede bırakmıştı...
-Babamm arkada^annm sanatensti-
tâsünde kendi imalarian olan bir man-
dofindi!- O gece herkes dışanda eğlenir-
ken ben bütün gece onu ongmlattnn!-
Mandolınle küçük Atilla'nmarasında
öyle bir aşk doğmuştu ki çok değil, yal-
nızca iki hafta sonra Ankara Radyo-
su'nun mandoUn korosundaydı... Üste-
lik klasikeserier çalmayabaşlarfliştı. An-
kara Konservatuvan senfoni müzik or-
kestrası elemanlan minik koro öğrenci-
lerine klasik müzik dersleri veriyoriardı...
- Hemen bir yıl sonra kemana geçtim.
Aym sanatokulundabenimiçm mmikbir
kemanyapnlar.ÇoközelbirenstrümaD-
dLÇokozenfeyaphn^OyıflardaTâr-
kiye^de yayta ça^dar, vfyolonseL kontr-
basvepiyanoüredliyordu—
Atillaözdemiroğlu süratle diğerenst-
rümanJan çalmayı öğrendı. özellikle de
Ltilla Özdemiroğlu, ilk eşiyle eylenebilmesi için ailesi
şart koştu: Ev sahibi olacaksın. Özdemiroğlu ev sahibi
olmak için yaptıklannı şöyle anlatıyor: Istanbul'a gittim.
îstanbul'un bütün pavyon ve gece kulüplerinde çahştım.
Vasfî Uçaroğlu orkestrası, Erol Büyükburç orkestrası,
Roberto Lorano orkestrası... Flüt, keman, vibrafon, kotrbas..
hepsini çaldım...
vurguhı çalgılar. Aynca nefesli çalgılar-
dan flüt ve trombon. Trompet ve sakso-
fonu da bir süre denedi ama devam et-
medı. 10 yaşma geldiğinde babası ehn-
dentutupUlus'taki Musiki SevenlerCe-
miyeti'ne götürdü...
- Düşünsene 10 ya^ıda bir taraftan
Beetboven, sonarJar fHan çahyorum, bir
yandanda "Ah-tat-imodze-iguyera" tfi-
râTürkktosftleriLKlaakrnüzikbocam
kar9çıkiyonia,parmakiarimbozuiacak
diye, ama babam hakbydı, çok geniş bir
repertuv^rasahipokrambusayede.
Ardından radyo konserleri, Türk mu-
siki cemiyetiyle Anadolu turneleri gel-
di. Arök Atilla'nm tüm yaşamı müzık-
ti. Lise yıllannda, daha 15 yaşındayken
profesyonelliğe de adnn atö. Hem de
okuduğu Atatürk Lisesi'nin çok yafat-
nında!..
- lisenin Od adım ötesinde La-Bohem
djyeçokhoş,çokşıkmsan]anngrid@bir
cafevanfa.TamFransızusulü biryer. Ak-
şamüstü saatkrinde Yurdaer Doğulu 0e
biıükte çabyorduk orada. Ben keman,
Yurdaer de gitar_ Amerikan müzikaBe-
rhıin hafîfgitar keman reatalleri vardır,
onlan çahyordnk. Gayet hoş hanımbır,
bejier bizi dinkyerek içldiçeE, bazen de
dansederieniL.
Daha o yaşta iyi para kazanmaya baş-
lamışö. Biryıl kadar sonrabirdepop gru-
bu kurdular,"Jüpiterkr!_* Kimîer yok-
tuki bugrupta; Beriant,TanjuOlan,Yur-
daer Doğulu ve Atilla Özdemiroğlu...
Üstelik şöhret de gelip kapıyı çalnuştı!..
-Birgece knlöböndeçabşryorduk.Adı-
m hatnianuyoram ama daha çok Ame-
rikanaskerkrigelivoniu.Haniozamarj-
lar Jusmat derkrdL Bir de onlann çev-
reandekikıziar-YmeRockandRolpar-
çalar, Ehisier filan çabyoruz-
Aym srralar genç Özdemiroğlu'nun
karşı cinsle ciddi ciddi ilgilendiği yıllar-
dı. tlkbakışmalar, ilk "ele kâğıt sıkıştır-
malar", kaçamak buluşmalann heyecan-
dan öldürdüğü zamanlardı...
- Çok kapah bir dönemdi Babamm
bfr Renaulfsu vanb, minnacık_ Zama-
ne çoculdan bahçede oyuncak diye kul-
lanryor^mdflerde-Oııunradvosunaso-
nuna kadar açaı; karşı penceredeki laz
perdevi aralar mı acaba diye saatlerce
bekterdim- Birkeresindebeğendiğiın kı-
zm etine bütün cesaretimi topiaym aşk
mektubu sıkışnnhm. Akh, okudu. kah-
kahayla güldü™ Kıpku-mta bir yüzle
uzaldaşton. Hayattaki en büyük yenilgi-
mi almışüm!-
Başka yenilgiler, başanlar, beraberiik-
lerde oldu. Ama ilkciddi beraberliğı, Atil-
la Özdemiroğlu'nu ilk evliüğine götür-
dü. Hem de ne savaşlar vererek!..
- Ankara Konservatuvan'nda bir yıl-
başı partisJDde tamştık ve ona da hemen
Işıkokhnn!. Üstefikevtenmeteklif ettim.
17 yaşnıdaydun ve bir an önce özgürlü-
ğömü kazanmak istiyordum. Üstelik iyi
para kazanryordum ve kendi yaşamnm
kıu^bffinnm.Yaniöylezaıınediyordum_
Ama babaCelal Bey ve üvey anne Me-
liha Hanım hiç de öyle düşünmüyordu.
Büyük tartışmalar, çanşmalar yaşandı.
AtUla'yı engellemek için her şeyi yapü-
lar. Öyle ki, Atilla sonundaevden kaçb!..
-18 yaşnna girmeıne çok azvardı. Na-
sü olsa reşit olacağnn diye kaçüm. Ba-
bam çok sert tepki gösterdi Devreye po-
Bs girdi Ayla'run babası o zaman Sağhk
tşleriGenel Müdürü, yani çoksaygm bir
aile.OnlarçokoigundavTandJİar_.
Ama bir de şart koştular. Evlenmeye
izin veriyorlardı ama bir e^' sahibi olma-
sı şaröyla. Atilla buna da peki dedi...
- tstanbul'a gittim. Îstanbul'un bütün
pavyon vegece kulüplerindeçabştnn.Vas-
fi Uçaroğlu orkestraa, Erol Büyükburç
orkestrası, Roberto Lorano orkestrasL-
Fîüt, keman, vibnıfon, kotrbas. hepsini
çakum_
KazandıgıparalarlaAnkara Güniz So-
kak'ta, tam DemireTm evinın karşısmda-
ki Demet Apaıtmanı'ndaki çatı katını
satın aldı ve 1963 yıhnda Ayla ile evlen-
di. Ök çocuğu Yaprakda o yıl doğdu...
- Biraz işi kanştırdık bizL Erken do-
ğum filan dedik. Beş yıl sonra da Sarp
doğdu.
Aym sıralarda tstanbul'a taşınıhnıştı.
1973'te lOyıilıkevhliksonaerdi. Sebep,
Atilla Özdemiroğlu'nun deyimiyle "kay-
nanaterörüydü!..' Hemen ardından, da-
ha bir yıl geçmeden Füsun Önal'la ev-
lendi. iki yıl sonra da Lale Yurdata-
pan'la!.. Neredeyse biriikte olduğu her
kadınla evieniyordu!..
- Evet doğnİ!. Hoşlamttğım,flörtettî-
ğjm her kadmla evlendim. Üçüncü evfr-
Bğim 80yıhnda noktalancu. Müjde Ar'la
olan beraberSğim başIadL Evienmedik
ama en uzun olan da o oktu. Tam 15 yıIL
1995'te Hepgül girdi yaşamına.. Onun-
la da evlendi!.. Bir yıl sonra da Lara ile
Iidya kanştılar Özdemiroğlu ailesine..
Muhteşem ikizler!..
AtillaÖzdemiroğlu bugün îstanbul'un
yanıbaşmda, Zekeriyaköy'de eşi, ikizle-
ri, stüdyosu, besteleri,bilgisayan ve bah-
çesiyle biriikte yaşıyor...
-Sk binletrebesteyapmış, Idasfldesjni;
sayısız eser yarabmş, birçok müzik afeCni
kusursuz çabbien bir mözisynısmiz. Aca-
babaşka bir yenfeolsaydnn,saııatçıyada-
ha değer verikn bir yerde, diye dnşândö-
ğinfizoWumu?_
ÖZDEMİROĞLU-Müzisyen olarakta-
nınmak için çok iyi ya da kötü olmak de-
ğil, pazann içinde olmak bınncı şarttır.
Sonra hangi pazann içinde oldugun çok
önemli EğerHolrywoodiçindeysendün-
yada tanınırsın. Türkiye'deysen ancak o sı-
nırlar içinde tamnırsın. Pazarlamanın se-
ni nereye kadar genışletebileceğıne bağ-
h. Yetenek, yarancılık maalesef daha son-
ra geliyor!.
- Sfe Müzik Eseri Sampieri Mcskk Bk-
Mgi MESAM'm başkamsauz. Eser saUp-
krinin tdtfhaktan kooasunda büyük bir
savaş yürütülüvor gaGba-
ÖZDEMtROĞLU - Büyük zorhıklar-
la da olsa ıyı yurüyor. 4-5 yıldır eser sa-
hıplen en azından haklannı almaya baş-
ladüar Hâlâ cüzı oranlarda alıyoriar ama
MESAM sayesınde almaya başladılar. Yıl-
lar içinde yükselerek alıyoriar Son olarak
10 miryon dolar seviyesine ulaşnk. Ama
asıl hedef yıllık 300 miryon dolar!.
-Peki,MESAM buhedefmneresindeve
neferyapdacak?
ÖZDEMtROGLU - Henüz yüzde 4-5
crvanndayız. Ama bu doğal. Dünyadaki
meslek bırlikleriyle aramızda 150 yıl var.
Avrupa'da 1850'lerde kurulmuş. Üretilen
müziğin her kullammında telifinin öden-
mesi gerekıyor. Radyo, televizyon, otel, ta-
tıl köyü, bar... Bunlar her çaldıklan mü-
zik başına para ödemek zorundadır. Bu-
nun için çahşryoruz ve ciddi yatmmlar
yapıyoruz. Şu ana kadar 5-6 miryon dolar
yaunmyapnk.
sosyallst dttşünce
- Hangi düşünceye yakmsmz?.
ÖZDEMtROGLU- Sosyahzm!. Ama
katiyen bu praügi ile değil... Asuna bakar-
san Man'ın söylediği anlamdakomünıst
dünya eninde sonunda var olacak. Bu ne
StaMn'ın. ne de Lenm'ın dünyasına ben-
zeyecek. Ne de Amerika'nın bugün ulaş-
tığı durumabenzeyecek. Ama bunaen ya-
kın toplum hangısi diye soracak olursan,
ne yazık kı sana belki kimsenin kavraya-
mayacağı bir cev^p vereceğim; Amerikan
toplumu dıyeceğim!..
- Komünizme en yakm topiom Ameri-
kan tophnm mı ohıyor bu dummda?.
ÖZDEMtROGLU- Manc'ın çok özet-
le söylediği şudur: Çalışan ve üreten in-
san, o işçi olarak söylemişti, ben biraz de-
ğiştiriyonım, o kadar gelişecektir kı, dün-
yadaki bütün araçlara hâkım olacakür ve
dünyaya da o egemen olacakür.
- Turkiye hana Boktada?
ÖZDEMtROGLU - Türkiye tüm olu-
şumlan bırlikte yaşıyor. Cehaleti, fanatiz-
rtıi dibine kadar yaşıyor. Komünizmi de,
kapitahzmi de, feodalizmi de!.. Türkiye ku-
rallannı işletemeyip, yeni kurallar üretme
peşınde ömür tüketen bir ülke. Asıl sıkın-
ü, yaşamı normalleştirecek kuraUarm is-
letilememesınde!.
- Peki, siz muthı musunuz bu üBsede?.
ÖZDEMtROGLU-Ben devrimcıyim,
bir devnmci kolayhkla mutlu olamaz!..