Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"7 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Yeni yoksullukGeçen gün ODTÜ öğretim üye-
si Melih Pınarcıoğlu'nun "yeni
zenginliğe' ilişkin yorumlanna de-
ğinmiştik. Sıra, "yeni yoksulluk"
üzerindeki değefiendirmelere gel-
di.
Pınarcıoğlu, Türkiye'de "yok-
st//" olarak dikkate alınacak kesim-
lerin bugüne değin ne tamamen
sistemin dışına atıldığını, ne de
sistemin içindetutulduğunu savu-
nuyor: "Bu kesim, kendi başına
enformel olarak bir sürü strateji
geliştirdi. Gecekondu yaptılar, iş-
portacılıkyaptılar. Hızlı kentleşme
koşullanna sürekli arkadan ada-
mın geldiği durumda yerellikten
beslenen ilişki ağlan ile sonradan
gelenlerisaadetzindrine aldılar. Ay-
nı Tıtan örneğinde olduğugibi, ar-
kadan adam gelecek, gecekon-
duda kiracı olacak vs. Yani, yok-
sulluktan kurtulabilmek için arka-
dan gelenin olması şarttı. Özellik-
le 1980 sonrası oluşan yeni zen-
ginliği çıkartan sistem, onlar için
biçilmiş kaftan oldu. Devletin or-
tadan çekilmesi ile beraber kendi
sistemlerini daha rahat sergileye-
bildiler."
Pınarcıoğlu'na göre, bu koru-
naklı ilişkiler sistemi giderek çö-
küyor. Neden? Çünkü göç yavaş-
lıyor, büyük kentlerde arsa kalmı-
yor, arkadan adam gelmiyor. Ya sc-
nuç? Pınarcıoğlu, şöyle özetliyor:
"Türkiye'de küreselleşme stra-
tejisinin sonuçlan da Batı'dakine
benzer bir yapı izleyecek. Global
pazar içinde bu kesim tüketici ola-
rakdapekto'rişeyaramayacak. Ya-
ni, ne tam sistemin içinde olma,
ne de dışında olma olgusu yavaş
yavaş bitecek. En altîakiler, yavaş
yavaş sistemin dışına doğru itile-
cekler. Bunlar da yeni yoksullan
oluşturacaklar."
ISIK KANSU
Öğretmen Cumhuriyetçi Olamazmış!
Eöitim-Sen Sendikası, Eği-
tim-Tş ile Eğit-Sen sendikala-
nnın biıieşimi ile oluşmuştu.
Eğitim-Sen'in bir kolu olan
Eğitim-lş'in kuruculanndan
Niyazi Altunya, Erdal Çalı
ve Fevzi Coşkun, geçen ay
yapılan Eğitim-Sen'in Genel
Kurulu'nda verilen önergeter-
le çalışma raporunda yapı-
lan değişiklikleri yadırgamış-
lar Bir mektupla konuyu Eği-
tim-Sen yönetimine iletmiş-
ler. Şöyle diyorlar: "Divana
verilen önergelerûzerine Ge-
nelKurvlkaranyla rapordan şu
ifadelerçıkanlmıştır... öğret-
menin köyde Cumhuriyetiko-
ruma... işlevi de vardır... Ço-
cuklannyaşlanna uygunbirbi-
çimde, Cumhuriyet devrimi-
nin ilkeleh... hakkında... bil-
gi... kazandınlmalıdır..."
AJtunya ve arkadaşlan, Eği-
tim-Sen'egönderdikleri mek-
tupta, söz konusu ifadelerin
çıkanlmasını isteyen bir de-
legenin, "öğretmenlerin Ku-
vayı Milliye anlayışının ürûnü
olan 75'lik Cumhuriyetikonı-
ma görevinin olamayacağı"nı
söylediğini anımsatarak, hak-
lı olarak şu sorulan yönettiyor-
lar: "Genel Kunjlun bu kara-
nna göre, sendikamız üyesi
öğretmenler bundan sonra
artık Cumhuriyeti korumaya-
catdarmı? Oğrendlerine onun
ilkelerini öğretmeyecekler
mi?"
Altunya ve arkadaşJannın
Eğitim-Sen'e gönderdikleri
mektup, özetle şöyle sürü-
yor: "Sendikamız, Türkiye
Cumhuriyeti'ne bildirim veri-
lerek kurulmuştur. Geçmişte
sendika bildirimlerini devlete
kabul ettirebilmek için ne gi-
bi fedakârlıklan göze aldığımız
unutulmuş olamaz. Biz öğ-
retmenler, hem mesleğimizin
hem sendikamızın variık ne-
deni ve işverenimiz olan Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin verdiği
görevleri yapıyoruz, bunun
için ondan ücret de alıyoruz.
Bu görevlerin başında, bağlı
olduğumuz Türkiye Cumhu-
riyeti'ni 'koaıma' ve onun il-
kelerini 'öğretme' yükümlü-
lüğü gelmektedir. Sendika-
mızjn kunıluş sürecinde, ulu-
sumuzun, Atatürk'ünönder-
liğinde emperyalizme ve te-
okrasiye karşı verdiği korkunç
birsavaştan sonra kavuştuğu-
muz Cumhuriyetyerine baş-
ka biryönetim biçimini iste-
yenlerin bulunduğuna dairen
ufak bir belirti yoktu. Zaten
rejim tartışmalannın yeri de
sendikal platformlar değildir.
Biz kurucular tam aksine,
Cumhuriyeti, daha gelişkin,
daha demokratik, daha öz-
güriükçü aşamalara götürme
sorumluluğu taşıdığımızjn bi-
lincindeydik. Sendikamız bu-
gün de bu hedeften saptınl-
mış olamaz, böyle birsapkın-
lığı kabul edemeyiz. Öğret-
menlerin oluşturduğu birsen-
dika genel kurulu Türkiye
Cumhuriyeti'ni tartışmaya
açamaz. Ister yönetici, ister
üye, isterherhangi biröğret-
men olalım, böylesine birayıp
göze alınamaz, mesleğimiz
böyle bir lekeyi taşıyamaz."
Bildiğimiz kadanyia, em-
8 bölgede 8 toplantı
Atatürkçü Düşünce Derneği, yeni dönemde bir dizi
etkinliğe hazırlanıyor. Türkiye 8 coğrafi bölgeye aynla-
rak, 8 ayn konu derinlemesine irdelenecek. llk toplan-
tı bu ay sonunda Denizli'de yapılacak. Konu, günceJ:
Atatürkçü Düşünce Sistemi ve Tanm Politikalan.
Diğerleri bunu izieyecek. Eylülde Kahramanmaraşta
enerji, ekimde Kars'ta hayvancılık, kasımda Diyarba-
kır'da bölgesel kalkınma, aralıkta Yozgat'ta zorunlu
eğitim-öğretim birliği, ocakta Kocaeli'de deprem ve
kentteşme, şubatta Samsun'da Doğu Karadeniz'in sos-
yo-ekonomik yapısı, mart ayında da Bartın'da işçi so-
runlan ve sendikalar tartışılacak. AOD, 433 şubesi ve
80 bin 450 üyesi ile yolunda yürüyor...
peryalızme karşı verilen Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı'nın en
ağır koşullarında kurtuluşa
omuz verenler, öğretmen ör-
gütlenmelerini, eğitim ve öğ-
retmen kurultaylan gerçek-
leştirenler Kuvayı Milliyeci öğ-
retmenlerdi. Öğretim Birliği
Yasası'nı hazıriayan, eğitime
ve aydınlanmaya dönük dev-
rimleri gerçekleştiren, Millet
Mektepleri'ni, Köy Enstitüle-
ri'ni kuranlar da Kuvayı Milli-
yeci ve Cumhuriyetçi öğret-
menlerdi. Türkiye Cumhuriye-
ti'nin kuruluşundan bu yana
karşıdevrimciler, gericiler ta-
rafından öldürülenler, sürü-
lenler, baskı görenler de Ku-
vayı Milliyecilerin ardılı Cum-
huriyetçi öğretmenlerdi. 1980
öncesi faşist katillerce öldü-
rülen Ümit Kaftancıoğlu da,
daha birkaç ay önce Deniz-
li'de geridliğin kör kuyusuna
düşürülmüş birinin kurşunla-
nna hedef olan Eğitim-Sen
üyesi öğretmen Yusuf Batur
daCumhuriyetçiydi. Kuruluş
felsefesinde Kuvayı Milliye
olan TÖS veTÖB-DER'in bu-
gün hayatta olan ve olmayan
kurucu ve yöneticileri de
Cumhuriyet devrimi ilkelerine
saygılıydı. Buncabirikimkar-
şısında koskoca bir öğret-
men örgütünün ve öğretmen
geleneğinin, tarihsel bilinç-
ten yoksun birkaç "aklıev-
vel"in peşinden sürüklene-
ceğine inanmak zor...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
Memur dokumılmazlığı
Kamuoyunun büyûk çoğunluğu, milletvekilliği dokunulmaz-
hğının kaldınlmasından yanadır. Devlet memurlannın da doku-
nulmazlıklan vardır. Devlet kadrolanna yerleşmiş devletı kirle-
tenlerin temizlenmesine bu dokunulmazlık engel olmaktadır.
Yaıgı yolu açık olmak koşuluyla, bu dokunulmazhğın kaldınl-
ması bizce gereklidir. Devlet memurluğuna atanmadan önce me-
mur olacak kişi baz» ilkelere uyacağını bilmek zonmdadır... Bu
ilkeler Devlet Memurlan Yasası'nda yer almıştır. Memur göre-
ve başlamadan önce "sadakat" yemini etmek ve memurluğu sü-
-fesınce bo yemini unutmamak ve kesın uymak zorundadır. Uy- •
mayanlann devlet kadrolannda yeri olmamahdır.
Devlet memurunun "ödev ve sorumluluklar"ı, 657 sayılı
Devlet Memurlan Yasası'nın 6 ile 16. maddeleri arasında yeralır.
Bu görev ve sorumluluklardan ilki 6. maddede açıklanan "sada-
kaf'tir.
"Devlet memurlan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve
kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zo-
rundadır." Devlet memurlan bu hususu "asli devlet memurlu-
ğu "na atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlannda dü-
zenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacaklan ye-
minle belirtirler ve özlük dosyalarma konulacak aşağıdaki "ye-
min belgesini" imzalayarak göreve başlarlar.
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na, Atatûrk inkılap ve il-
kelerine, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizme-
tinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı olarak uygula-
yacağıma; Türk milletinin milli, ahlaki. insani, manevi ve
kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunlan geliştirmek
için çalışacağıma; insan haklarına ve anayasanın temel ilke-
lerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan
Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklanmı bi-
lerek, bunlan davranış halinde göstereceğime namusum ve
şerefim üzerine yemin ederim."
Bu yemini edenler devlet memuru olmaya hak kazanır.
Devlet memuru olmaya hak kazananlar "tarafsızhk ve devle-
te bağldık"la yükümlüdûr. Bu yükûmlülük yasanın 7. madde-
sinde anlatılmıştır.
"Devlet memurlan siyasi partiye üye olamazlar, herhangi
bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zarannı he-
def tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine ge-
tirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefı inanç, din ve
mezhep gibi ayrım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ide-
olojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylem-
lere katılamazlar.
Devlet memurlan her durumda devletin menfaatlarını ko-
rumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anaya-
sası'na ve kanunlarına aykın olan, memleketin bağımsızlığı-
nı ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin güven-
liğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamaz-
lar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete,
graplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara
yardım edemezler."
Devleti, "babasınm çiftUği" gibi gören ve kişisel çıkarlan için
kdlananlann, devlet kadrolannda yeri olmamahdır. Şeriatçı akım-
la-a devlet kesesinden yardım akıtan, koruyan kollayan kadrolar
ayıklanmalıdır.
Devlet görevlilerinin gözleri önünde 37 aydın insanm diri di-
ri vakıldığı belleklerden silinmemelidir.
Fûrk Silahlı Kuvvetleri yıllardır bünyesine ters düşenleri ayık-
lararak sorunu çözmekte, Atatürkçü ve laik cumhuriyetçi kim-
lipni korumaktadır. Bu yöntem örnek ahnmalıdır.
Devlet, "kirli ellerden" temizlenmelidir. Bu yapılırken "adalet
tcazisi" de elden düşürülmemelidir.
SATILIK ARSA
Cumhuriyet Mahallesi 1. Kısım
330 ada 1 parsel
Tel:0542 58317 9 1
1
TÜRKKALPVAKFI • *
"Çocuk Kardiyolojisi"
Türk Kalp Vakfı
kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/İSTANBUL Tel: (0212) 212 0707 (pbx)
Faks:(0212)212 6835
TZOBİIe
Türk-İş
Genel siyasi çizgisi
açısından yakın zamana
değin DYP'ye yakın
görünen Türkiye Ziraat
Odaları Birliği (TZOB),
Hür Teşebbüs Konseyi
üyesiydi. TZOB, hep ;,
emek kesimine uzak '*.'.*' f
durur, 400 bin tütün '.*' ' '
üreticisine verilen '-'•,''••'••'
para ile 40 bin Tekel , - s
işçisine verilen
ücretlerin toplamının
esit olduğunu savunur,
TIGEM'de tarım
işçilerinin gerçekleştirdiği
greve karşı çıkardı. -,..,
Ne oldu da TZOB '['
Başkanı Faruk Yücel,
Türk-İş Genel Başkanı
Bayram Mera/'e, "Gel
beraber bir parti kuralım"
noktasına geldi?
IMF programlarının
uygulamaya konulması
sonucu emek kesimi içinde
yer alan çiftçinin tümüyle
çökertilmesi,
yoksullaştınlması süreci
TZOB'un gerçekleri
görmesine yol açmış olmalı.
TZOB'un Türk-lş'e yaptığı
"parti kuralım" önerisinden
ne çıkar? Gelişmeleri
yakından izleyenler, "Parti
kurulmaz belki, ama bugüne
değin kurulamayan işçi-
çiftçi ittifakı, hedef biriiği
gerçekleşir" yorumunda
birleşiyoriar. ......
HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
BULUT BEBEK suRAYçtFTçt 4'û*
MIRMIRLAR UĞVR DVRAK
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 7Ağustos
TÛKKKOhMMN/N ÖNCÜLERlNOEN
tBSS'TS BU6ÜN, 13. YUZytL TURK yA2AXlAR(HOAN
NA8İZADE MAZIM,3O YAŞ/NBA KEMıK V£g£MİN-
PEN ÖLOİJ- NABllADE HAZJM, 1886'P* EAKÂN-l U*G-
&ır£ MEKTEBl 'NI BlTieeJXK tajKMAy ruZS/tft OLMUŞ-
TU. ASt&ftUK MESLE61NIM yANISlBA, 18&O 'flSU ff/flf-
LIV&tAK.OM YIL «/«£ ll£,g/>SlNDA ŞuGLe&r VE ?AZI
LAgf Y/tyiMLAMMŞnÖ£İKL£S£I
SİSltiiH ÖUEMU yAZAALAAHHPAH grgl OCAtUÇTU- Su
YAZOIGl "Z£HKA
a
ADU T1EK &OMAM,
RÇ£KÇI mP/rLAg/K&i/ #
YfLMAKrAPlH.ArKiCA UZUN VE KISA OyKÜLEMİ DE
BULVMAM MA8IZAOE NAZIM, 6£AIÇ YA$lNOA ÖUÜ-
MÜYLE TÛKIC EDEBİYATINI BİR YETGNEKTEN
A
Nd-Erfeon-r Uarbft/e Mekfebi : Uarp AUatiemia.
Defne Yalçın
ile
Murat Kırh
evlendüer
4 Ağustos 2000 Kadıköy
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ılışkin raportanyla, araştrmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafsiz haberleriyle siv toplumlann
gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
' r ' «'
".•'"'
;
" Annemiz, öğretmenimiz
SABAHAT KARTEKİN'İ
kaybettik.
Acımız sonsuz... ' *
KARTEKİN ve CERİTOĞLU AİLELERİ
7 Ağustos 2000 Pazartesi ikindi namazından sonra Erenköy Galip Paşa
• - ' • • • Camii'nden uğurluyoruz ', "*'
:
,"
' ,J X: ••: !... rft • '•
ANKARA 4. İŞ MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞl'NDEN
DosyaNo: 1996/2030 . . . • . " " M' - . •
Davalı: Aykut Balcı, Gazıosmanpaşa Köroğlu Cad. No. 26, Ankara
Davacı SSK Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Ceylan lnşaat Taahhüt Ith. Örr. Limited Şirketi ve Aykut Balcı aleyhlerine açılan rücuan
alacak davasının yapılan açık duruşması sonunda,
1 - Davacının davasının bilirkişi raporunda gösterüdiği şekilde talep gibi kabulüyle 1.150.006.110,-TL'nin gelir bağlama karannın onay ta-
rihi ile sarfve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faiziyle davalılardan müştereken ve mûteselsilen tahsili ile dava-
cıya ödenmesine,
2- 51.750.274.-TL harcuı davalılardan müşterek ve mûteselsilen tahsiline,
3- Davacı yaranna takdtr olunan 62.004.244.-TL avukatlık ücretinin davalılardan müşterek ve mûteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine,
4- Davacı tarafindan yapılan 49.940.000.-TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve mûteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine, da-
vacı vekili ile davalı şırket vekilinin yüzlenne karşı diğer davalı tarafin yokluğunda Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar ilanen tebliğ
olunur. 27.6.2000 Basm: 43373
GÖRÜŞ ..%
Dr. ENGİN ÜNSAL %•<<.
TÜPk-lş ve Politika
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu yıl-
larca uyguladığı partilerüstü politika anlayışını
terk etme noktasına sonunda geldi. Türk-İş
Genel Başkanı Bayram Meral, Türkiye Ziraat
Odaları Birliği Başkanı'nı ziyareti sırasında, iş-
çi ve köylünün TBMM'de temsil edilmediğini,
emek kesiminin olup biteni balkondan izlemek
zorunda bırakıldığını söyleyerek "Siyasete mü-
dahale edebilmek için siyasetin içinde yer al-
mamız gerekir" dedi (Cumhuriyet 2.8.2000).
Türk-İş yöneticilerinin yıllar sonra ülkenin ger-
çeklerini görerek işçi sınıfının katılımı olmaksı-
zın demokrasinin rayına oturamayacağını an-
lamalan, gelecek için umut verici.
Türk-İş kuruluş yıllarından bu yana sürekli
olarak Amerikan sendikacılığının gelişmekte
olan ülke sendikacılığına hiçbir katkısı olmayan
ve onları sömürge ülke sendikacılığına doğru
iten partilerüstü politika anlayışının uygulayıçı-
sı olmuş ve hem işçi sıntfı ve hem de sendika-
lar sürekli kaybetmiştir. -_M
Bugün TBMM'de işçi sınıfının temsilcisi yöK-:
tur. Sendikalar politik ortamda hiç etkili olarrtâ-,
dıklan ve kendi aralarında da bölündükleri iç'irı,'
milli gelir dağılımı işçiler aleyhine bozulmü^
sendikalar sayısal güç kaybına uğramış, işçişı-f
nıfının dağınık ve etkisiz kalması nedeni ile s6İ
bir siyasal partinin toplumun aynasında bby
göstermesi de olanaksızlaşmış ve Türkiye bjı-,
günlere gelmiştir. "•*'
Tabanını ısrarla politikadan uzak tutmaya ça-
lışan Türk-İş ve diğer sendikalar, Türkiye^ye
çok ağır bir fatura ödettiklerinin yeni ayırdma
varmaya başlamıştır.
Türk-lş'in politika yapma kararı doğru bir ktf»
rardır, ama bu karar nasıl uygulanacaktır? t^
Türk-İş yöneticileri ve diğer konfederasyon-
ların yetkilileri, eğer "Bir siyasi parti kuranzVtt
işçilerden alacağımız oylarla TBMM'ye girero^
dfye düşünüyorlarsa çok yanlış yapariar. H
den önce sadece işçiye dayanan, başka
yaklaşım iletek boyutlu olan bir siyasi parti,
ha yolun başında kendisi ile toplum arasıha
yüksek duvarlar örer. Ikincisi, bir ön eğitim ça
1
lışması yapmadan ve işçileri politika ve neddH-
leri konusunda aydınlatmadan başlatılacak bjf
parti girişimi işçiterin bile desteğini alamayacâk-
tır, çünkü işçi bugün değişik siyasi partilere
destek veren, bir bütünlükten uzak, kendi ide>
olojisinin bilincinde olmayan bir görünümdectft;
Üçüncüsü, bir siyasi parti kurmak çok masraf-
lı bir girişimdir ve siyasi deneyimi olmayan sert
dikaların bu işin üstesinden gelmeleri zordur.'
Türk-lş'e bu konuda çok önemli görevler düş-
mektedir. Türk-İş önce diğer konfederasyon
yöneticileri ile politika yapmanın vazgeçilme£->
liği konusunda anlaşmalıdır. Sonra yurt düzpr
yinde tüm işyerlerini kapsayacak bir siyasal
eğitim ve siyasete katılmanın nedenleri konu-
sunda yoğun bir çalışma sürecini başlatmafi-
dır. Sendika üyeleri bu zorunluluğun neden1eT
rine inandırıldıktan sonra Türk-İş ve diğer kon-
federasyon yöneticileri siyasetin yöntemi ko-
nusunda bir çalışma yapmalıdırlar. Bunun en
akılcı yöntemi, sendikalann, üyelerinin ve işçi-
lerin bir siyasi parti etrafında üye olarak küme-
leşmeleridir.
Sendikalann üyelik yöntemi ile etrafında bir-
leşecekleri siyasi parti yöneticileri bu girişim-
den ürkecek ve caydıncı olmaya bile çalışacak-
lardır, çünkü işçinin üye çoğunluğunu ele ge-
çireceği parti, en kısa dönemde parti içi yöne-
timi etkileyecek bir emek gücüne tanık olacak,
bu da siyaset rantiyelerini sahanın dışına ite-
cektir.
İşçi sınrfı, küreselleşmeye ve TBMM'de tem-
silcisi bulunmamasına karşın çok güçlüdür ve
onun siyasallaşma karan Türkiye siyasetinde
birçok kalenin yıkılmasına ve demokrasimizin
zengin bir içerik kazanmasına neden olacaktır.
İşçi sınıfının siyasallaşma ve sendikalann si-
yaset meydanında bir parti içinde variıklannı gös-
temne süreci, Türkiye'nin aydınlanması için yük-
selen bir dalga olacaktır.
Bu yükselen dalgayı önleyebilecek ne Ana-
yasa'da ne de Sendikalar Yasası'nda hiçbir ya-
saklayıcı hüküm yoktur. Yeter ki sendikatan-
mız karar versin ve karariannın arkasında dur-
BULMACA SEDAT YAŞAYAH
SOLDANSAĞA:
1/ Kimyasal
b a k ı m d a n
granite eşde- 2
ğer, çoğun- 3
lukla siyah
renkli, yanar-
dağ kökenli 5
doğal cam.
2/ Kripton
elementinin
simgesi... Bir 8
tür yün örgü- g
sü. 3/ Bir işte
yardımcı olarak çalı-
şan erkek... Kötü, 1
fena. 4/ Sözleşme, 2
bağıt... Alçak ve altı 3
dûz gemi. 5/ Yilbik, 4
tutarık gibi adlar da
verilen sinir hastah-
ğı... Hayvanlara vu- 7
rulan damga. 6/ Sı-
nır nişanı... tlgi. II
Tasavvuf felsefesine
bağlı olan kimse... Iskambil oyunlannda
ma sırası. 8/ Tutumlu. 9/ Kredi mektubu. e
ş
YUKARIDAN AŞAĞIYA: fe
1/ Bir kıta. 2/ Bir av köpeği cinsi... Romanya'nğı
plaka işareti. 3/ "Şiir söyleriz saadete dair / O3a-
ma — oldugun gece" (C.S. Tarancı). 4/ Saraia,
kuşatma... Düşünce. 5/ Güneydoğu Anadolu3a,
daha çok kadınlann çeşitli yerlerine yaptırdıklajı
bir tür dövme... Eski Mısır'da güneş tanrısx.;.
Şöhret. 6/ tran'ın plaka işareti... Maden ocak1(a-
nııda açılan yeraltı yolu. II Kıyı, kenar... Bir_i^i
gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne.
8/ Elma, armut gibi meyvelerin yenmeyen iç bö-
lümü... Adlan sıfat yapan bir yapım ekı. 9/ A4«ı
yaluı durumu. -