Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
çç
kıvaUk kırtan• EDİRNE(AA)-
Kırfdareli Tanm İl
Müdürlüğü, mevsim
normallerinin altında
yağış düşmesi nedeniyle
ayçiçeği ürününün
kuraklık tehlikesi ıle
karşı karşıya kaidığını
ve kuraklığın ayçiçeği
ûzerindeki etkisini
araştırmaya
başladıklannı belirtti.
Tanm II Müdürlüğü
yetkilileri, kuraklığın
ayçiçeğine etkilerinin
tespiti için bir ekip
oîuşturduklannı bildirdi.
İMKBdünyada
8. strada
• ANKARA (AA)-
tstanbul Menkul
Kıymetler Borsası
(IMKB) tahvil piyasası
mayıs ayı itibanyla
kümülatif işlem hacmi
bakımından dünya
borsalan içinde 8'inci
sırada yer aldı.
Uluslararası MenkuJ
Kıymetler Borsalan
Federasyonu'nun, mayıs
ayı itibanyla
değerlendırdiği ülkeler
arasındakj sıralamaya
göre, tahvil piyasalannın
en büyüğüne, yaklaşık
730 milyar dolarlık
işlem hacmi ile
Johannesburg Borsası
sahip.
Tammsal üpüne
pazsrianuı
• ANKARA
(Cumhuriyet) - Tanm ve
KÖyişleri Bakanı Hüsnü
Yusuf Gökalp, önemli
bir tanm potansiyeline
sahip olan Türkiye'de,
tanmsal ürünlerin
pazarlaamasında t.ır.-,,. c
yasanan sıkıntıya çözüm
getirmek için bakanlık
bünyesinde "Pazarlama
ve Dış Ticaret Dairesi
Başkanhğı"nın
kurulduğunu bildirdi.
Gökalp, yaptığı yazılı
açıklamada, tanmsal
üretimde önemli yeri
bulunan pek çok ürünün
pazarlanmasmda çeşitlı
sorunlar yaşandığına
ışaret etti.
Burger King
hda büyüyor
• İSTANBUL(AA)-
Türkıye'de ilki 1995
yılında açılan Burger
King restoranlannın
sayısı 100'eulaştı. 2005
yılında 300 restorana
çıkmayı hedeflediklennı
söyleyen Burger King
Genel Müdürü Alp
Gürdil, geleneksel
küçük sandviç, dönerci,
büfe yoğunluğu
karşısında fast food'un
yeni bir kavram
olduğunu belirtti.
Türkiye, doğrudan yabancı sermaye yatınmlannda dünya sıralamasında 52. oldu
Yabancı yatırımyoksuluyuz
Doğrudan yabancı yatırımların GSYIH'ye oranları
ÜLKELER
GEÜŞMİŞ ÜLKELER fjLl
AVRUPA BİRLİĞI £ ^ f j
Belçika-Luxemburg ^ ^ ^ p
Finlandıya L^M J
Almanya V H ^ E H C T
Ispanya â ^ V ^
Ingiltere ^ T ^
DİĞER GEÜŞMİŞ ÜLKELER
Avustralya
Güney Afnka
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER
Tunus
Mısır
Törtdye
1960
* 4.8
<$ 5.5
^ 5.9
r 1.1
* 4.5
2.4
11.7 i
2.7 ,
8 ^
21.3
5.9
8.9
10.2
0.2
1997
10.5
15.2
55.1
8.0
9.9
19.0
§ I S ^ 21.5
14^ Şi
16-6 ^
24.7 ?/
20.7 1 /
0.3
DEĞİŞİM
(YÜZDE)
118.75
176.3
833.8
627.2
120.0
691.6
83.7
40.7
1905
K^l -33.3
-sV^177^
\ i - 102.9
50.0
ANKARA (AA)-
Türkıye'nin, doğrudan
yabancı sermaye
yatınmlan sıralamasında
dünyada 52. sırada yer
aldığı belirtildi.
Devlet Planlama Teşkilatı
(DPT) Doğrudan Yabancı
Sermaya Yatınmlan Özel
thtisas Komisyonu'nun hazırladığı
raporda, 1990'lann başında ulaştığı 1
milyar dolarlık yıllık doğrudan yabancı
sennaye yatınm hacmi ile kişi başına
doğrudan yabancı yatınm hacmi açısından
gelişmekte olan ülkeler arasında ön
sıralarda yer alan Türkiye'nin,
1990'lann sonunda çok gerilere
düştüğüne dikkat çekildi. Rapora göre
dünyada doğrudan yabancı sermaye
• DPT'nin raporunda
1990'lann başında
gelişmekte olan ülkeler
arasında ön sıralarda yer alan
Türkiye'nin, 1990'lann
sonunda çok gerilere
düştüğüne dikkat çekildi.
Enflasyon tartışması sürüyor
Ekonomi Servisi - Temmaz ayı enf-
lasyonunun yüksek çıkması, uygula-
nan ekonomik istikrar programııun
sonuçlannı yeniden tartışmaya açar-
ken, akademisyenler arasında farklı de-
ğerlendirmelere neden oluyor. "Tür-
kiye enflasyonu yeniyor" kampanya-
sının mimarlanndan, Boğaziçi Üniver-
sitesi Ekonomi ve Ekonometri Mer-
kezi Başkanı Prof. Dr. Refık Erzaa
ekonominin canlandığına ve yılın ilk
beş ayında petrol ürünleri hariç. ge-
çen yılın aynı dönemine göre üretitn-
deki büyümenin yüzde 8'e yaklaştı-
ğına işaret etti.
Istanbul Üniversitesi tktisat Fakül-
tesi Maliye Bölümü Öğretim Oyesi
Prof. Dr. EsfenderKorkmazise istik-
rar programtnın başansının, enflas-
yon hedefinin en fazla yüzde 50-60 sap-
ması ile sağlanabileceğini belirterek,
bu sapmanın "istikrar programında-
ki hedeflerin gerçekçi oiarak tespit
edümemesi ve programm mafiyetinin
çaiışan kesüne jüklenmesinden" kay-
naklandığı görüşünü dile getirdi.
KESK GenelBaşkanı SiyanuErdem
çalışanlann ücretlerini düşürerek enf-
lasyonda istenen seviyeye ulaşılama-
yacağım savundu.
yatınmlan 1996'da
359 milyar dolar,
1997'de 464 milyar
dolar ve 1998 'dede
644 milyar dolar
oiarak
gerçekleşirken,
doğrudan yabancı
sermaye
yatınmlanndaki artış oranı ise 1986-1990
yıllan arasında yüzde 24.3, 1991 -1995
yıllan arasında ortalama yüzde 19.6 oldu.
En çok yararianan ûlke Çin
1996'da ıse yüzde 9.1 artan doğrudan
yabancı sermaye yatınmlan,
1997 yılında yüzde 29.4'e, 1998'de de
yüzde 38.7'ye ulaştı. Dünya geneline
bakıldığında, Çin'in doğrudan yabancı
sennaye yatınmlannı çeken ve bu
yatınmlardan en fazla faydalanan
ülkelerin başında yer aldığı görüldü.
Çin'in yabancı sermaye yatınmlannı
çekmesinde ucuz ve nitelikli işgücü etkin
rol oynarken, 1997'de 45 milyar dolar,
1998'de de 44 milyar dolarlık doğrudan
yabancı sermaye girişi ile Çin, gelişmekte
olan ülkeler arasında ilk sırada yer aldı.
Raporda, 1990'lann başında dünya toplam
yatınm hacmi içinde yüzde 20'den az bir
paya sahip bulunan gelişmekte olan
ülkelere giden yatınmlann artarak,
1990'lann ortalannda yüzde 40'lar
seviyesine yükseldiğine dikkat çekildi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ersıin<âergin.d.mon.co.uk
Para, Petrol, Silah, Politika ve ABD'de Başkanlık Yarışı
Ünlü romancı E. L. Doctorovv (Rag
Times, City of Gods), geçenlerde ya-
yımlanan bir denemesınde şu tespit-
len yapıyordu: "Amerika'da, yıllardır
etkin olan muhafazakâr ideolojinin
de yardımıyla yönetim sürecine sı-
zan büyük şırketlerkongreyi, düzen-
leyici kamu kurumlannı ve hatta baş-
kanlık kurumunu denetler duruma
geldiler." (The Nation 7/14 Ağus-
tos)
Doctorovv'un işaret ettiği gerçek,
Cumhunyetçi Parf/'nin başkan ve
başkan yardımcısı adaylannı resmen
^açıkJamaküzeretopladığı ulusal kon-
vansiyon sırasında, bir kez dahargöz-
ler önüne serildi. O kadar ki Cumhu-
riyetçı Partı'nin kalelennden biri olan
Wall Street Journal bile "Bush'a
maliyardım yapanlann ellerinde uzun
bir talepler listesi var ve bunlann tat-
min edilmesini bekliyoriar" diye ya-
zacak ve bu tarihin en zengın kam-
panyasını finanse etmek üzere kese-
nin ağzını açan büyük iş çevreleri
için "Bush yönetımının hisseli ortak-
lan" ifadesini kullanacaktı (31/7).
Aşağıdakiler...
ABD ekonomisi, ABD devletinin
küreselleşme ve "VVashington Con-
sensus" aracılığıyla dünyanın geri
kalanından emdiği kaynaklar saye-
sinde, tarıhinin en uzun toparlanma
döneminden geçiyor. Ama ırkçılık ve
yoksulluk üzerine çaiışan ulusal çap-
ta bir kiliseler federasyonu, "Yenı-
lenme için Çağn"n\r\ başkanı Jim
Wallis'e göre "daha önce görülme-
miş bir ekonomik toparlanma yaşar-
ken her beş çocuktan biri hâiâ yok-
sulsa birşeyler fena halde bozuk de-
mektir". "Birieşik ve Adil Bir Ekono-
mi için Birfik" gaıbunun kuruculann-
dan Chuck Collins de bu görüşleri
paylaşıyorveekliyor "ÖylebirAme-
Sosyal Sıgortalann özelteştinlmesi
Sağlık sektörüne deregülasyon
Kuyu açmada vergi indirimlerinin
korunması
Çevre konjma kurallannın hafifletılmesi,
ilaç fîyatlarında deregülasyon
ABO'de başkanlık seçimleri, büyük iş çevrelerinin kontrolünde.
rika 'da yaşıyoruz ki en hızlı büyüyen
iki sektör, zenginlerin etrafı duvariar-
la ve demir parmaklıklaria çevriliko-
nut siteleri ve tutukevi inşaatları"
(Boston Globe 3/8).
Boston Globe'ün bu iki tespiti ak-
taran başmakalesinde işaret edildi-
ği gibi, bugün "Amenka'da zengin-
lik öylesine yoğunlaştı ki ülkenin en
zengin yüzde 1 'inin elindeki variık, en
yoksul yüzde 95 'inin elindeki variığın
toplamından daha büyük". Prog-
ressive Populist (llerici Popülist-
popülist olmaktan gocunmayanlar
da var) dergisinin Cumhuriyetçi Par-
ti Konvansıyonu münasebetiyle çıkan
sayısındaki "Refah içinde, yoksul-
luk direniyor" başlıklı yorumda "7989-
99 döneminde ABD'de milyarderie-
rin sayısıyüzde 400 artarken yoksul-
luk sının altındakilenn sayısının 3 mil-
Cumhuriyet
k i t a p I a r ı
N e c a t i C u m a l ı K i t a p l a r ı
SÜSUZ
YAZ
VÎRAN DAGLAR MAKEDONYA1900
AYBUYURKEN
12.BAS1
Daha yıllarca elden ele,
gönülden gönüle
dolaşacak bir baş
yapıtın yenı baskısı
Edebiyatumzın gerçek
"büyücüsü"nûn
kalemınden fotoğraf
gerçekhği içinde
acımasız kırsal kesım
görüntülen
Sevgılı Necati Cumalı,
Makedonya'yı. dağlanm,
onnanlarmı, sulannı,
yağmurlannı. kannı, o
sevımlı hayvanlaruu,
dönemın o karmaşık
politık düzenını. o yüce,
o cüce ınsanını güzehm
Turkçenle ne ıçten, ne
akıcı ne kadar dokunaklı
ve ne de güzel
anlatmışsın
YILDIZ KENTER
9. BAS1
Dıla Hanım, Arif
Kaptan ıle oğlu
Sa\aşlar . Bu
savaşlarda aılesını
yıtıren Anf Kaptan'ın
oğlu ile daga çıkışı
Banş gelince suçhı
olarak yargılaıuşı ve
jandarmalann elinden
kaçışı Balkan
halklannın yüzyülardır
değışmeyen acı kaden...
Hep kan. hep gözyaşı
Bılınçle. gerçekçı bir
gözlükle cınsellık
olgusunu ışleyen büyük
ustanın 26 öyküsü bir
arada. Yasak
aşklar,sapıklıklar.
saptanlıklar, cinsel
iiışkıler, bunalınüar
~ Cumhuftyet
kitap kulübü
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
!bü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
yon artarak 35 milyona ulaşbğına" işa-
ret ediliyor. Işte parti ulusal konvan-
siyonlan ve başkanlık seçimlen böy-
le bir ortamda yapılıyor. Bir taraftan
giderek servetlerı artan "yukandaki-
ler", diğer taraftan giderek sayısı ar-
tan, toplumsal güvenlikten yoksun (iş
sahibi olanlann 44 milyonunun her-
hangi bir sağlık sigortası yok) aşağı-
dakiler..
Yukandakiler...
Ama bu adaletsiz dünyadaki mu-
azzam servetlerle bu yoğunlaşmanın
getirdiğı siyasal gücün gerçek boyut-
larını, dolayısıyla toplumsal yapının
en üst katındakileri biraz olsun gö-
rebilmek için ABD'yi yöneten siyasi
partilerle büyük servetler arasındakı
ilişkilere bakmak gerekir. Seçimler-
de siyasi partilerin devletten aldıkla-
rı ödeneklerin dışında, iki tür mali
kaynaklan var. Bunlardan biri, "hard
money" denen, sınırları saptanmış,
kaynaklan kesin olarak belli, yasal
bağışlar; diğen ise kaynağı ve boyut-
ları kesin belli olmayan, "soft mo-
ney" denen, diğer bir deyişle, yasal-
lığı şüphe götürür bağışlar. Seçim
kampanyalannı gözlemleyen "Com-
mon Cause" (Ortak Çıkar) isimli si-
vil toplum örgütünün topladığı veri-
lere göre, Cumhuriyetçi ve Demok-
rat partiler, 1999 Ocak'ından bu ya-
na, sırasıyla 137.4 milyon dolar ve
118.6 milyon dolar olmak üzere, top-
lam 255.9 milyon dolar "soft mo-
ney" toplamışlar. Bu miktar, 1996se-
çimlerine göre yüzde 81 'lik bir artış
anlamına geliyor. Common Cause,
bu gidişle, seçim sonuna kadar top-
lam "soft money"n\n yarım milyar
dolara ulaşacağını söylüyor.
Common Cause'un 15 Haziran'da
yayımladığı bir başka raporda han-
gi sanayi dallannın bu seçimler için
ne kadar para harcadığına ilişkin çok
çarpıcı rakamlar var. 1998'den ra-
porun hazırlanmasına kadar geçen
sürede, "Tütün, Silah, Alkollü Içe-
cekler ve Kumarhane" sektörü, ül-
kenin en temel sorunlannın çözümü-
ne yönelik girişimleri kongrede engel-
lemek amacıyla lobi faaliyetleri ve
seçim kampanyası bağışlan olarak,
çoğu da parlamento komisyonlarının
üyelerine verilmek üzere toplam 268
milyon dolar harcamış (www.com-
moncause.org). Petrol sanayii ise bu
seçimlerdekı başkan adaylanyla çok
daha doğrudan ilişkilere sahip. Mu-
hafazakâr partinin adayı G. W. Bush,
iş yaşamına petrol sektöründe baş-
lamış, bir keresinde batmış ve baba-
sıntn dostu yatırımcılar tarafından
kurtanlmış. Kendine yardımcı olarak
seçtiği Dick Cheney, beş yıldırHa/-
liburton isimli bir uluslararası petrol
şirketinin yönetim kurulu üyesi. Che-
ney, baba Bush döneminde savun-
ma bakanı olarak katıldığı Petrol (par-
don Körfez) Savaşı'nda bölgede ge-
liştirdiği uluslararası ilişkileri bu şir-
kette kullanıyor. Demokratlann ada-
yı Al Gore'un servetinin kaynağında
ise Occidental Petroleum şirketinin
hisse senetleri var. (International
Herald Tribune, 31/7)
Ve en yukandakiler
New York Times'ın aktardığına
göre, Cumhuriyetçi Parti'ye gelen
137 milyon dolariık "soft money "nin
üçte ikisini 739 kişilik bir eltt kadro ver-
miş. Bunlann içinde de Cumhuriyet-
çi Vekiller Grubu (Republican Re-
gents) denen, her biri 250 bin dola-
nn üstünde bağış yapan, 139 kişilik
bir ikinci üst grup daha var. Ancak Fe-
deral Seçim Komisyonu, büyük ba-
ğışlar küçük dilimlere bölünerek ve-
rildiği için kimin tam ne kadar bağış
yaptığının saptanamadığını söylü-
yor.
Bu kişi ve kuruluşlar, geçen hafta-
ki konvansiyon boyunca Bush ve
Cheney dahil partinin üst kademe-
siyle yemeklerde, av partilerinde ve
toplantılarda iç içeydiler (2/8). Bu
arada Cumhuriyetçi Parti kongregru-
bunun başkanı Tom DeLay'ın belir-
siz kaynaklardan 1 milyon dolar ba-
ğış topladığı bildiriliyor.
DeLay ise bu yıl, Boeing, Lockhe-
ed-Martin gibi savunma şırketleri,
Citicorp, Cosatal Corp, Enson, El
Paso Energy Relian Energy gibi ban-
ka ve enerji şırketleri tarafından yılın
adamı seçilmiş. Birçok dev şirketin,
General Motors'un, konvansiyonda
kullanılmak üzere 400 Cadillac sun-
ması gibi aynî (nakit değeri 1 milyon
dolara eşit) yardımlar yaptığı da bil-
diriliyor (NYT, 4/8).
Doctorow'la başladık, onunla biti-
relim: "Bugün VVashington'ın yöne-
tilme süreçlerine bakınca, bunlann,
kamu yönetiminin ana sorunlannın,
kongreyi paralanyla satın alan, lobi
gruplanyla kucaklayan, bu çok baş-
lı Brobdingag (Gulliver'in ziyaret et-
tiği devler ülkesinin sakinleri) tarafın-
dan çarpıtıldığı görülür.
Böylece, toplumsal çıkar açısın-
dan büyük önemi olan sağlık, gü-
venlik, çevre ve doğal kaynaklann
korunmasına yönelik yasalan çıkar-
ma çabalanya geripüskürtülür, sabote
edilirya da yasal dilin incelikleri kul-
lanılarak, tamtersianlamlaragelecek
şekilde çıkanlır."
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Üniversite Sorunu (I)
Üniversite konusunun YÖK uygulamalanna ve öğ-
retim üyelerinin davranışlanna geçen hafta deği-
nilmişti. Burada önce başlıca gelişmelere değini-
lecek, sonra da çözüme ilişkin bazı noktalara de-
ğinilecektir.
Kendisi, tanımı gereği olumsuz olan YÖK, bir
başka olumsuzluğun kucağında doğdu. Bu olum-
suzluk, eğitimin kamu hizmeti niteliğini hızla yitir-
mesi yönünde 12 Eylül rejiminin ve onun piyasacı
uzantılannın attığı adımlardır. Eğitim ve öğretimin
parasallaşması; yükseköğretimin özel girişime açıl-
ması ve kamu üniversitelerinin de özelleştirilmesi
yönünde adımlaratılması. Üniversiteler, devlet büt-
çesi dışından kaynak bulmaya zorlandı. Bu süreç
üniversite yönetimlerine, tutarı çok büyük parala-
n kullanma olanağı yarattı. Üniversitede bütçe dı-
şı akçalı işler büyük ağııiık kazandı. Böyle olunca
da biîimsel kaygılar kolayca bir yana bırakılıyor.
Koşut bir süreç öğretim üyeleri için yaşanıyor, as-
keri ve adliye maaş yönünden el üstünde tutulur-
ken bilim dünyası bir yana bırakıldı. Biîimsel ve
teknolojik gelişmelerin çok büyük ivmeler kazan-
dığı bir dünyada, ülkemizi yönetenler, büyük bir yan-
lışlık yaparak öğretim üyelerini yoksullaştırdılar. .
Öğretim üyesi de maaş-dışı gelir aramaya başla-
dı; bunun için gerektiğinde emeğini çok ucuzasat-
t; çoğu zaman da para babalanna teslim oldu. ,
Büyük kentlerde, üniversite öğretim üyelerini oda-
lannda bulamazsınız. Bu ek gelir arayışının bir baş-
ka olumsuzluğu kimi üniversitelerde yaşanıyor. Ek -
ders adı altında haftada 35-40 saat ders veriliyor~
(!) Böyle ders de olmaz, öğretim üyeliği de olmaz.,
Değil yeni bilgıler üretmek, araştırma yapmak, haf-
tada 40 saatlik dersle, varolan bilgiler bile sağlıklı -
bir biçimde öğrenciye aktanlamaz. Gerçekte de ak- '
tanlmıyor; bu işte asistanlar çalıştınlıyor. Çoğu kez ]
asistan emeği sömürülüyor.
Biîimsel unvanlann elde edilmesi ve yükselme-
ler de, çözümü gereken büyük bir sorundur. Üni- '
versite sonrası eğitim, yani yüksek lisans ve dok-
tora programlan tam anlamıyla bir kargaşa içinde-
dir. Çoğu üniversitede, yeterli öğretim üyesi, labo-
ratuvar ve kütüphane olanaklan bulunmamasına
karşın doktora programlan uygulanabiliyor. YÖK'ün
dolttora programlarını birkaç gelişmiş üniversite-
de toplama girişimleri de bugüne dek başansız
kaldı. Diğer taraftan Türkiye yurtdışına gönderdiği
yüksek lisans ve doktora öğrencileri için kişi başı-
na yılda 30-40 bin dolar ödüyor; bunlann birçoğu
da ya başansız oluyor ya da yurda dönmüyor. Üni- .
versite sonrası bu eğitimin büyük bir bölümü, yur-
tiçinde de, çok daha az maliyetle ve aynı kaiitede
sağlanabilir. Yıllardır bu olumsuzluklar düzeltilmi-
yor.
Bu sayılan sorunlara, üniversitelerde paralı eği-
tirme geçilmesi; özel üniversitelerin devlet bütçe-
sini, kamu arazi ve ormanlannı yağmalamalannı; yi-
ne özel üniversitelerin, özellikle de devlet üniver-.
sitelerindekı öğretim üyelerini, aşın ücret denge-
sizlikleri yaratarak çekmelerini ve o üniversitelerin,
deyim yerindeyse, içini boşaltmalannı ekleyebilir-
siniz. Yine de sorunlann tam bir listesi çıkmaz.
Çünkü üniversite bulunmayan iller üniversite isti-
yor; üniversitesi olmayan kimi kentlerde, varolan
iki fakülteden biri bir üniversiteye, öbürü de bir
başka üniversiteye bağlı tutuluyor; lıse düzeni, da-
ha doğrusu kargaşası ve benzer nitelıktekı öğren-
ci seçme sürecı de bir dizi sorun yaşıyor.
özetle, üniversitenin sorunlannın listesi bile say-
falara sığmıyor.
Sorunun çözümü hiç zaman yitirilmeden tartış-
maya açılmalıdır. Çünkü üniversitenin düzelmesi,
ekonomik ve toplumsal gelişmenin olmazsa ol-
maz özellikteki önkoşuludur. Üniversite, gelişme-
nin çekici gücü olmak zorundadır.
Özellikle çağımızda, bilgi toplumuna geçiş; bi-
lim ve teknolojiye dayalı gelişme; insan kaynakla-
nnın güçlendirilmesi gereği; tanm, sanayi ve hiz-
met sektörlerinde üretim artışlan ve dünya pazar-
lannda yer edinmek için bilim ve teknolojiye daya-
lı üretim; bu amaca ulaşılması için bütüncül bir ulu-
sal yenileşme programı gereği, üniversitenin sorun
olmaktan bir an önce çıkanlmasını ve sorun çözü-
cü bir özellik kazanmasını gerektinmektedir.
Üniversite sorununun çözümü için kuşkusuz çok
şey söylenebilir; tüm toplum kesimlerince, başta
üniversitelerin kendileri olmak üzere, üniversiteyi
bitirenlerin katıldığı meslek oda ve biıiikleri, işçi ve
işveren örgütleri, siyasal partiler çözüm önerileri ge-
liştirmelidir.
Son olarak iki noktanın altı çizilmelidir. Biîimsel
örgüriük ve-akademik özerklik tam anlamıyla ge-
çerii olmalıdır. Devlet, biîimsel özgüriüğün hertür-
lü baskıdan; ekonomik, toplumsal, töresel, dinsel
hertürlü baskıdan uzak kalmasını toplum yaran adı-
na sağlamakla yükümlü sayılmalıdır. Bunun için
de genelde düşünce özgüriüğü geçerii olmalıdır.
Bu, bir. Ikincisi de, üniversite özerkliğinden doğan
sakıncalann çözüm yeri yine üniversite olmalıdır.
Üniversitenin iç kurumlaşması, beceri ve yetene-
ği ödüllendiren biryapıya kavuşmalı, bunu da üni-
versite kendi iç işleyişiyle sağlamalıdır. «
e-posta: yakup« metu.edu.tr
Petrol yasa tasarısına eleştiri
'Üretim durur'-ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - MHP'li
Devlet Bakanı Şuayip
Üşenmez, Bakanlar Ku-
rulu gündeminde bek-
leyen petrol yasa tasan-
sını eleştiren bir rapor
hazırladı. Üşenmez, ta-
sannın yasalaşması du-
rumunda üretim ve ara-
ma faaliyetlehnin dura-
cagını, Türkiye'nin stra-
tejik önemi olan petrol-
de tümüyle dışa bağım-
lı duruma geleCeğini vur-
guladı.
Üşenmez, "21. Yûzyü
Gerçeğinde PetrolveDo-
ğalgazAlanmda Yeniden
Yapılanma Çalışmalan,
Görüşler, Eleştiriler ve
ÖnerOer" başlıklı rapo-
runu, petrol ve BO-
TAŞ'ın kuruluş yasala-
nnda yapılacak değişik-
likle ilgili Bakanlar Ku-
rulu'nda devlet bakan-
lan Recep Önal, Meh-
met Keçecikr ile Ener-
ji Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Cumhur Ersümer
ve kendisinin yer aldığı
komisyona sundu.
Türkiye'de petrol sek--.
töründe entegre yapının
bozulmasından sonra yur-
tıçı petrol arama faaliyet-
leri için yatınm tutannın
188 milyon dolardan 70
milyon dolara, üretimin de
günde 75 bin varilden 38
bin varile kadar düştüğü-
ne dikkat çekn. Üşenmez,
TPAO'nun özerk bir ya-
pıya kavuşturulması ge-
rektiğini belirtti.