18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2000 PAZAR 8 HABERLERİN DEVAMI GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK * • Baştarafi 1. Sayfada yılmaz mı? Gökçek anlayışındaki bir insan, böyle bir irdete- meyi suçlayarak hemen "Batı hayranhğı" şapka- sını giydirecek, ama başkenti başkent olmaktan çı- karan icraattan hissesine düşen sorumluluğu as- la aklına getirmeyecektir. "Şark kafası "na örnek mi? Her gece Kavaklıde- re Kavşağı'nda ve Kızılay Meydanı çevresinde göz- ler önünde. " 23 Nisan'ı kutlamak için Gökçek'in kim biHr kaç milyar ya da trilyon harcayarak halka sunduğu elektrikli manzaranın benzerleri ancak geri kaimtş Yakındoğu'da, Iran'da, Arap ülkelerinde sergileni- yor. Zevksiz, ilkel, acaip bir gösteriş. Akaryakrt zen- - gini bir Arap şeyhinin görmemişliğini kanıtlayan <jörkemli çadınn kötü bir kopyası. Bu çirkinliğe son vermesi olası elektrik kesintt- sini özlemle bekliyorum. Î Büyük bir sanat eserini sergilryormuş gibi; Gök- çek, insanın içini bulandıran zevksizliği aylardır kal- " dırmıyor. Çankaya Belediyesi'nin yıllar önce Kavaklıde- re'deki o küçücük meydanının bir köşesine yerieş- tirdiği bale yapan kızlar heykeliyle bezenmiş havuz- cuğu da ortadan kaldırabilirdi. Neyse ki yargı hey- kelleri konjyor. Modem Ânkara'yı yaratmak için 70 yıl önce go- revlendirilen Prof. Yansen, -baş tanık Falih Rıfkı Atay'ın yazdığına göre- Mustafa Kemal'e "plan taslağındaki Atatürk Bulvan 'nı göstererek" şunla- n söylüyor: "Bu yola bakınız. Onu otomobillere ayırdım. Yan yollar bu caddeyi ancak yanm kilometrede bir ke- secekler. Ve karşılıklı kesmeyecekler. Her yan yo- lun köşesi, caddeye inen arabalan gösterecek gi- bi geriye doğru yapılacak ve hiçbirinin caddeye ka- pısı olmayacak. Bu cadde ûzerinde yaya kaldınmı yapılmayacak. Yan yollann her biri caddeyi bir bto- ka bağlamayacaktır. Siz istasyondan arabanıza binerek 100 kilomet- re hızla gıdeceğinız yere doğrulacaksınız. Nasıl bir tren, istasyona yaklaştığı zaman yavaş- larsa, arabanız gitmek istediğiniz bloka sapmak ' için süratinıkesecek, sizikapınızabırakacakvear- ka yollann hepsi bloklann sonunda kapalı oldu- ğundan, tekrar geri dönerek caddeye çıkacaktır. Bloklann arkasında yayalar için bir de yeşil yolu- nuz olacaktır." Atatürk'ün gönül koyduğu plandaki Atatürk Bul- van, Atatürk'ün güçlü iradesine karşın gerçekleş- medi. Atatürk'ün aşamadığı engel, arsa spekülatörie- rinin marifetleriyle yakın arkadaşlannın plana kar- şı sergilediği direnmeydi. Dün - bugün Atatürk Bulvan, son yıllara kadar çeşitli iktkJar- larca eldekı olanaklarla genişletildi. Fakat, Atatürk Bulvan hıçbır iktıdar döneminde Gökçek anlayışıyla böylesıne aciz, böylesine ytkıl- mış ve aylardır halka eziyet veren bir arter olmadı. Ya Atatürk'ün "Başkentim olsun" dediği, ona yaraşır bir kente dönüştüremediğimiz Ankara? v , . Yollan, kanalizasyonlan, hâlâ çaresizlik içindeki çöplükleri, başıboş sayılacak yönetimleri,rantuğ- runa kentin kaderini satanlara hesap sorulmayan bugünkü Ankara... Atatürk Bulvan'ndan 100 km. hızla Çankaya'ya çıkma olasılığı bir düş. Bir köprü uğruna neredey- se 20 kilometreyle Çankaya'dan Kızılay'a inebilir- sen in, çıkabilirsen çık! Kentlinin nefes aldığı iki gölümüz var Gölba- şı'nda. Göl çevresinde aydınlann kurduklan site- lerde tek ağaç yok. Dik diyen yok, bak diyen yok! Yansen planında, evsiz fakirlere verilmek üzere ucuz arsalar bölgesi aynlmış. Bugün bu anlayışı oy pazannda bulabilirsen bul! Refah'la başlayan, Fazilet'le süren ilkel kentteş- meye hiçbir iktidar önderlik etmedi, pompalama- dı. Atay'ın yaklaşık 50 yıl önce yazdığı şu satıriara katılmaz mısınız: "Şimdi, Ankara 'da bir kaçak şehir var! Bir bütün şehir... Kale etrafındaki dağlan kaplayan birşehir... Çok defa kendi kendime düşünür, sıkılınm: 'Türklerin şehirciliği mi?' Yenişehir taraflannda gördüğünüz (yaşasaydı Atay'ın 2000'lerde artık göremeyeceği) bir Avrupalı şehircinin pianı... Ve bir dev parmak bana dağ mahallesini ve ya- yıntılannı gösterirgibi olur. 'Onlann asıl medeniyeti ve kültürü işte bu' der." ABD'de dev maııtar CHICAGO(AA)- ABD'nin Oregon eyaletindeki Malheur Ulusal ormanlannda, 2 bin200hektar alanı kaplayan dev bir , mantar (fongüs) ». keşfedildi. * Ancak mikroskopla görülebilecek bir üreme cisimciğinden (spore) başlayarak bir örgü gibi araziyi saran Armillana Ostoyae (bal mantan) . adındaki fongüs'ûn (sûnger gibi kabarcık), bir örgünün devamı gibi, toprağı, toprağın altını ve ağaçlan kapladığı bildirildi. 3 metre yerin altına inebilen fongüs'ûn, ağaçlann köklerini de etkilediği belirtildı. Bilim adamlan, mantann 2400 yıldan beri bölgede giderek büyümüş olduğunu hesaphyorlar. 1998 yılında ormandaki büyük ağaçlann öldüğünün saptanmasından sonra, havadan helikopterler ile araştırma yapan bilim adamlan, çektikleri hava fotoğraflannın yanı sıra araziden 112 çeşit örnek alarak laboratuvarlarda analiz ettiler. Laboratuvarda ömekleri kültür ederek DNA araşürması yapan bilim adamlan, 112 örnekten 61' inin aynı organizma olduğunu saptadılar. Fongüs formundaki mantann, sadece dış kenar sınınndan mantara benzediği anlaşılabiliyor. Araştınnacılar, fongüs'ûn, beyaz latex boyayı andırdığına değiniyorlar. Ağaçlan kaplayan fongüs'ûn, ağaçlann besin ve su emebılmesini etkilediği ve ölümlerine yol açtığı kaydediliyor. Bilim adamlan mantann büyümesinin önlenebilmesi için çare araştuırken bir yandan da miryonlarca yıldır var olan bu mantann, doğadaki görevinin ne olduğunu anlamaya çahşıyorlar. Dev mantann, Doğu Oregon'uı kunı havası ile üişkili olduğu sanıhyor. 1992 yılında da aynı cıns bir fongüs, ABD'nin Washington eyaletinde bulunmuş ve bin 500 hektar araziyi kaplamış olduğu saptanmıştı. Âdalet Bakaııı Türk: Af çıkacak • Baştarafi 1. Sayfada mamladıktan sonra talepleri ve iyi hal gösterme şartı aranmaksı- zın şartlı salıverilirler, diyordu. O zaman ister bir cinayet işlemiş olsun, ister birden fazla işlemiş olsun, bu madde işletilmişti. Fakat daha sonra SeyfiOktay za- manında Adalet Bakanlığı, birden fazla ölüm cezası alanlann bu ce- zalardan her bin için ayn ayn 10 yıl yatması gerektığı görüşüyle yazılı emir yoluna gıtti ve Yargıtay da bu görüşü benimsedi. - Böytece birden çokölüın cezas abmlara yeniden cezaevi yohı gö- ründü_ TÜRK: Evet Ama burada hü- küm çok önemli. Hangı maddeye göre hüküm giydiği önemli. Çün- kû baa fıiller var ki, örneğin TCK 146'ya göre anayasal dûzeni ceb- ren değiştirmek için silahlı eylem yaptığı zaman kaç kişi öldürdüğü- nün önemi yok. Tek idam cezası alıyor. Ya da ör- neğin Abdullah Öcalan, 30 bin in- sanın ölümünden sorumlu tutulu- yor ama TCK 125. madde gereğı tek idam cezası alıyor. Bazılan ise aynı amaçla dahi ey- lem yapınış olsa başka maddeler- den hüküm giyiyor ve her cinayet için ayn ayn ölüm cezası ya da mü- ebbet alıyor. -Yeridûzenlememigerektiriyor, budurum? TÜRK: İşte o zaman af kanu- nunda yapılan, çoğu zaten 1980 ön- cesi işlenmiş suçlar için bir denge sağlanmak istendi. Birden çok alınmış ölüm ya da müebbet suçlannın tek bir ceza al- masıöngörülmüştü. Ama olmadı... - Şimdi MHP yeni seçeneklerden tatmin olacak mı? TÜRK: Uzlaşmayı sağlamak durumundayız. Bir araya gelebile- ceği dahi düşünülmeyen partiler birçok konuda uyum sağladı. Bu konuda da uzlaşma sağlanacakur. - Anlaşıkhğı kadar Sayın Bakan, bu seçeneklerden en az biri MHP'ye sıcak gelecek?!. TÜRK: Bence hiçbir anlam çı- karmayınız!.. - Peki af ne zaman çıkar? TÜRK: Tarih vermek istemıyo- rum. Cezaevlerindeki insanlar çok hayal kınkhğı yaşadılar. Beklenti yaraüp, olmazsa yeni bir hayal kı- nklığı yaratmak istemiyorum. A- ma en kısa zamanda çıkması gere- kir. Eğer bu kanun geri gönderilme- miş oisaydı bu arada geçen süre içinde yaşanan acı olaylann hemen hiçbiri yaşanmazdı!.. - Eğer af uzarsa bu tür olaylann yine yaşanabfleceği anlamı mı çüa- yor bundan? TÜRK: Cezaevlen cumhuriyet tarihinin en yüksek doluluk oranı- nı yaşıyor. Hiçbir zaman cezaevle- nnde bu kadar insan olmadı. Affın sonucunda büyük bir rahatlama olacaktır. Bir süre önce üç lidere de ikişer kez mektup yazdun: cezaevlerin- deki durumu anlattun, affın çıkma- sı zorunluluğunu ifade ettim. Sanı- yonım bütün liderler ılke olarak af- fın çıkması gerektiğı konusunda birieşiyorlar. Kamuoyunu da tat- min edecek bir çözüm çıkacaktır. - 2001'e kahnayacak o halde?_ TÜRK: Umuyorum, öyle ola- cak!.. EMO'nun avukatı Küçük, bu ücretin herhangi bir mal karşılığı olmadığını söyledi 6 Elektrikte salrit ücret iptal ANKARA(Cumhurfy€« Bürosu) - Enerji sektörün- de plansızlığın, özelleştir- menin bedeli halka doğru- dan faturalarla yansunaya başladı. Kullanılan enerji miktan 150 kilovat/saati aşan tutarlara yüzde 50 zamlı tarife uygulanması karannın ardından evler- den aylık 500 bin lira sabit ücret tahsil edilmesi gün- deme geldi. Böylece 17 milyon ko- nut abonesınden aylık 9.5 tnlyon liradan yıllık 115 trilyon lira düzeyinde sabit ücret tahsilatı yapılması planlanıyor. Aynca sanayi abonele- rinden de 5 milyon lira dü- zeyinde sabit ücret kesile- ceği belirtılıyor Elektrik Mühendislen Odası (EMO) Avukatı H«y«ti Küçök, bu ücretin telefon- da olduğu gibi herhangi bir mal ve hizmet karşılığı ol- madığını, yargıya götürül- düğünde iptale mahkûm olduğunu söyledi. - Hükümet, enflasyonla mücadele programı nede- niyle TEDAŞ'ın yüzde 2.1'lik aylık zam oranını yüzde 5 'e çıkarmasına izin vermezken 150 kilovat/sa- ati aşan kullanımlarda tari- fenin yüzde 50 zamlı uy- gulanması ve her ay sabit ücret alınması yöntemiyle yine enflasyon hedefini olumsuz etkileyecek zam kararlan almış oldu. Böylece özeüeştinne polıtikalan dogrultusunda yatınmsızlığın, bakımsız- lığm, kayıp-kaçak oranla- nnın, özel sektör santralla- nna alım garantileri tanı- narak enerjiye yüksek be- del ödemelerinin faturası- m halk ödeyecek. Zam ka- rannın dolaylı yollarla yü- rürlüğe sokulmasının, doğrudan zam açıklaması- nın yaratacağı "ohımsoz eüdyi" psikolojik olarak azaltma amacından kay- naklanıyor olabıleceği be- lirtiliyor. EMO Yönetim Kurulu üyesı Aam Rasan, güç be- delinin, "sanaykfeSeydije- hir AJüminyum tşJetmesi gibi finnlan olan yüksek ekktrikcekme kapasitesi- nesahipişyerieriiçinkaru- iantesislerDedenivleatauuı bir para" olduğunu anım- sattı. Evlerde ve her işye- rinde böyle bir durumun söz konusu olmadığını, hepsinden sabit ücret ke- silînesinin "özeflBdeevler- dekitûketicflerincebineel atmak" anlamına geldiği- ni vurgulayan Rasan, "TE- DAŞ'ın âçıklannı kapat- mak için bir yöntem. TE- DAŞ, >^p-işlet-devretle knrduldan doğalgaz sant- ndbrmdan ynksek değer- leekktrik akhklan için, ku- rumlardan para toplaya- madıklan için enerji maK- yeti artmış bulunuyor. Bö- yûk sanayi için 5 milyon b- n önemü değil, ama küçük sanayi için ciddi bir para" diye konuştu. EMO Yönetim Kurulu üyesi Srtkı Çiğdem de TE- DAŞ' ın kamu kurumlann- dan tahsil cdemedıği ala- cağının 420 trilyon lira ol- duğunu, devletin yurttaş- lann cebinden elini çekip bunlan ödemesi gerektıği- ni söyledi. Sokak aydınlatmalannın en aza indırilmesi, enerji- nin verimli kullanılması yerine cebinde parası ola- nın istedıği kadar elektrik kullanması, olmayanın ta- samıf etmesi gibi "palya- tif çözümkrin" gündcme getınldiğini anlatan Çiğ- dem, özel sektöre verilen yüksek garantilere de dik- kat çekerek "Paranız var- sa santralkurun,deviet her şeyi ayağınıza getiriyor. Bir taraftan \atandası cezalan- dınyor. Elektrik fşleri Etüt İdaresf nin rakamına göre, enerji doğru kuUamhrsa kısa sürede 3^ milyar do- larnk tasamıf sağianabile- cek" uyansında bulundu EMO Avukatı Hayati Küçük ise güç bedeli uy- gulamasının yasal dayana- ğı bulunmadığmı vurgula- yarak şunlan söyledi: "N'asıl telefonlarda sabit ücret ahnryordu. Bu \ önet- meük hükmü deyargı önü- ne götürüldüğünde iptal edilir. Verilen bir mal veya hizmet sözkonusu olmacb- ğı için iptal ediür." Hayri Kozakçıoğtu, Istanbul ll Başkanhğı'nda mum ışığı altmda bir basın toplanüsı düzenledi Elektriğe yapılan zammın adaletsiz olduğu belirtildi DYP'den 'mumlu'protesto tstanbulHaberServisi-Hukü- metin, elektriğe yaptığı son zam- mın haksız ve adaletsiz olduğu vurgulanarak uygulamadan vaz- geçilmesi ve enerji açığımn bir an önce kapatılması istendi. DYP Genel Başkan Yardımcı- sı Hayri Kozakçıoğhı. partisinin Istanbul Ü Başkanlığı'nda mum ışığı altmda bir basuı toplantısı düzenleyerek hükümetin yaptığı son elektrik zammını eleştirdi. Kozakçıoğlu, uygulamarun tasar- ruf niteliği taşımadığını belirte- rek "Bunun adı doğrudan doğru- yazamdır. Hükümetyiğitçe 'Zam yapttm' dîyenıiyor.Topu başkaia- rma aüyor" dedi. Kozakçıoğlu DYP tstanbul Ö Başkanlığı'nda düzenlediğıtoplantıda, "Elektrik zamnu, CVlF'nin ekonomi prog- nunsıda bııhınuyor. Ülke ekono- mismi LMF ydnetiyor, Carlo Cot- tarellı denetüyor. Türkiye Cum- buriyeti kendi egemenMk hakbn- nı kendi kullamp kendi yönetme- Hdir'' dedi. Hükümetin 3 yıldır elektrik konusunda kaynaklann arttınlması yönünde hiçbir ön- lem almadığıru, "çhi fistüne çrvi yakılmariığını" adeta "*havanda su dövdüğünü" öne süren Ko- zakçıoğlu, "Bunlar suhanhk ka- rariandır. Demokrasiyle, şeffaf yönetbnle bağdaşraaz. Nökleer enerji santrah ihaiesini ertelevip 'lcime sındiremedim' dheceksjn. Kamuoyunu aldaop şundan bun- dan vazgeçersen halka neyi anla- tacaksm'' dedi. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Istanbul Şube Başkanı Gaziİpek de "Ekzamlaria elekt- rik enerjisini lüks tüketim araa haüne getirmeyin. Çünkü ekkt- rik enerjisi insanhk hakkıdır" de- di. Ipek. elektriğın >-üzde 30'lara varan ıletim kayıplan dahıl, tü- keticiye ulaşıncaya dek maliyeti- nin 18 bin 650 lira olduğunu, an- cak yurttaşlara 40-45 bin liraya satıldığmı vurguladı. Sağlık Derneği Başkanı Dr. Akfi Akça ise 150 kılovat saatin üzennde tüketim yapan konuda- ra yüzde 50 zam yapıp, sanayici- yi zammın dışında tutmanm mantığımn son derece sakat ol- duğunu söyledi Akça. "Sanavi- ci tüketimin karşılığında üret- mekteve kazanç elde etmektedir. Oysa konutta tüketim yapan yurttaş zor koşullarda kazandığı para ile ödeme yapmaktadm Zammın sadece konurlara yapu- ması çifte standarttır'' dedi. Ankara'ya yürüyen öğretim üyeleri, ilk olarak Bahçeli ile görüşmüşlerdi Osmaıı Çakır'ı MHP destekliyorANKARA (Cumhariyet Büro- sn) - Samsun Ondokuz Mayıs Üni- versitesi rektörlük seçimlerinde bi- rinci ohnasına karşın atanmayan Prof. Dr. OsmaııÇakır'a destek gı- nşimlennı MHP'lı kadrolar yön- lendiriyor. MHP'ye yakın öğretim üyelerince kurulan Türk Ünıversi- te-Sen'in Çakır'a destek açıklama- sı, MHP'h Sağhk Bakanı Osman Dnrmnş'a ait fakstan göndenldi. Ankara'ya gelen öğretim üyele- ri, en büyük desteği ilk olarak gö- rüştükleri Başbakan Yardımcısı Deviet Babçeti'den ahnışlardı. Kuruculan arasında Osman Dur- muş'un bulunduğu Türk Ünıversi- te-Sen'in başkanı Doç. Dr. Şûkrü Koç, halen Osman Durmuş'un adı- nı taşıyan faksla basın kuruluşlan- na açıklama yaptı. Açıklamada, 297 oy alan Çakır'ın yerine 71 oy alan Prof. Dr. FeritBernay"ın atan- masuıın tüm demokratik çevreler- de tepkiyle karşılandığı savunul- du. Sendika, Cumhurbaşkanı Ah- met NecdetSezer'ın yaptığı atama- yı, durumu demokratik biçimde protesto etmek isteyen öğretim gö- revlilerine polisin saldırdığını be- lirterek Samsun Emniyeti'ni de kı- nadı. TBMM YÖK Araştırma Komis- yonu Başkanı MHP'lı Mustafa Gül de iki üniversitede en yüksek oyu alanlann rektör olarak atanmama- sının sıkıntı yarattığını dile getirdi Gül, "Ancak SayuıCumhurbaşka- nımnm hukuk adamı ounası mü- nasebetiyle, böyle biryetkisi bulun- duğunu da kabul etmek ve sonuca saygıduymakgerekiyor'' dedi. De- mokrasınin olmazsa oknaz koşulu sayılan seçim sonuçlanna saygılı olmak gerektiğini kaydeden Gül, şöyle konuştu: u Bu,demokrasiacj- smdan ayipür. İki üniversitede en yüksek oy alanlann atanmamış ol- ması hoş olmadı. Oradaki öğretim üyeleri tümden hiçe sayıldı. Tek de- receli ya da iki derecejî seçim olur. YÖK Başkanı'm da TBMM seç- meK; Sayıstay Başkanı'm TBMM seçiyor, Sayıştay Başkanı siyasaDa- şıyor mu. böyle seçfldi diye. Kriter- ler befiriensin, TBMM seçsin. Ay- nca böyle bir kunıma ihtiyaç da kalmadı. YÖK, 12 Eylül'ün ürünfl. Bugün reddedikn bir kurum. 57. hükümetin protokolünde yer aldı- ğı gibi, YÖK eşgüdüm kurulu ha- hnegetirümelL Yaptanm gücii olan, üniversitekri baskı aranda rutan bir kurum olmaktan çıkarümah. Bu- gün ünrversitelerde laik-antilaik kavgası değil demokrat olanlar ve olmayanlar mücadelesi vardır." Araştırma komısyonunun MHP tarafından YÖK Başkanı Kemal Gürüz le pazarlık aracı olarak kul- lanıldığı, Gürüz'ün Bahçeli üe gö- rüşmesinden sonra bu tür yorum- lann yaygınlaştığına dikkat çekı- lerek yöneltılen bir soruya da Gül, " Yalan. Gürüz'le görüşme, komis- yonla ilgtti değU ABD'deki bir olay- la ügili" yanıtını verdı. Gül, TB- MM açıldığında YÖK Yasası'nuı değişmesi için çaba gösterileceğı- ni vurguladı G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada yolculukbaşlıyor... Bir de "Bir dahaki sefere gelirimler var ki, sor- mayın! Önumüzdekı günlerdeAnadolu'dan insan, coğ- rafya, tarih manzaralannı tek tek paylaşsam diyo- rum... "Merhaba" yazısında bu paylaşımlann sa- tır başlarından kuçük bir demet... Çanakkale Savaşı'nın geçtiği yerierin adlan her şeyi anlatıyor: Cesarettepe, Kanlısırt, Bombasırtı, Şehitler Te- pesi, Süngübayın, Albayrak Sırtı, Kemalyeri, Alçı- tepe, Korku Deresı, Haıntepe, Sargı Deresi... Alçıtepe'de bir müze var, kapısında şu yazılı: "24 saat açık!" Burada yaşayan Fatma - Selim Mutlu çifti, tar- lalardan çıkan savaş kalıntılarını evlerinde topla- mışlar, sergiliyorlar. Geceyarısı gelseniz de zile ba- sıyorsunuz, müzeyi dolaşıp gidiyorsunuz. Giriş üc- reti yok, çıkış bağışı var. O bağışlar tariadan mü- ze malzemesi getiren köylüye veriliyor. Fatma Tey- ze unutamadığı pek çok anısını anlattı. Bin şu: Bir sabah tarlada potin bulmuş, eline almış. İçin- de ayak kemiklerı duruyormuş! Kaz Dağlan'nı, dağın eteğinde, ormancı Bayram Kılıç'tan dinledım. Yaşadığı yerin farkında, "Dün- yanın en güzel yerinde hayat sürüyoruz" diyor. "Burası her mevsım ayn güzel" deyip ballandıra ballandıra anlattı. Hemen altımızdan birsincap ge- çince gülümsedı; "Bunlar bızım dikim işçilerimiz- dir. Sincaplar cevız gibi katı kabuklu meyveleri se- verier, yerler. Fazla bulunca, sonra yerim deyip toprağa saklahar. Ama bulamazlar. Ceviz filizlenir, ağaç olur..." Yörük çadırında badi Toroslar'ın tepelerindeki, eteklerindeki yüzlerce y'ayladan birkaçını, yaşamının önemli dilimini Yö- rükleri araştırarak geçiren Musa Seyirci'yle dolaş- tım. Kıl çadırlarda çay ıçtik, gece olunca oracıkta kaldık. Yorük kulturu son demlerini yaşıyor. Baba- lar çocuklannı yaylaya çıkmaya ikna etmek için onlar ne ısterlerse yanlarına alıyorlar. Amanos Yay- lası'nda boyu posu, bıyığı, her şeyiyle "Ben Yörü- ğüm" diyen Hüseyin Dayı'nın çadırında vücut ale- - ti gördüm. Hüseyin Dayı aleti gösterip anlattı: -j "Bu badi şıpır dedikleri. Ben de öğrendim, ama biryennden kırtldı. Şimdi kullanırken çocuklarkı- nlan yen tutuyohar..." YÖrük Hüseyin Dayı'nın, üç direkli kıl çadırda, to- runlarıyardımıyla "badi"yaparken çektiğimfotoğ- raflannı ömür boyu unutamayacağım... Akşehir'F, Nasretttın Hoca Dernegi'nin yönetici- si, Cumhuriyet gönullusu Ismet Şenoğlu ile do- laştım. Yolda, kahvede, çarşıda rasgele sohbetler- de Nasrettin Hoca'nın ızlerını aradım. Yeryerbul- dumda... Kenanlpekli, 1950'den bu yana eğitim düzeyimizin yükseldığını söyleyip ekledi: "Menderes geldı arsızlığı öğrettı, Öza\ geldi hırsızlığı öğretti!" Eğridir, Akşehir, Beyşehır göllerine sonra girelim! Türkçenin başkenti Karaman'da Yunus Emre - lîjrbesi.'nin karşısındaoturup çevresindekilere bil- giler veren Ahmet Hoca ya gore, Kıbns savaşını türbenin etrafında mezan bulunan sanklılarla ka- zandık. O gün mezardan çıkıp cepheye gittiler, dö- nüşte "Padişahım savaşı kazandık" dediler. Araya girip padişahlığıo çoktan kalktığını söyledim, ters ters baktı, "Sanklılar öyle demiş" deyip derslere devam etti... Çatalhöyük, Hattuşa, Şapinuva, Alacahöyükge- zileri ayn ayn anlatılması gereken yerler. Çorum çevresindekı gezinin ikinci gününde Alacahöyük Kazıevi'nde kaldım. Arkeolojiyi, Anadolu kültürü- nü böylesine seven kışilerle karşılaşmak, umutve- rici bir mutluluktu. Günluk çalışmadan sonra arke- oloji öğrencisi gençler, Atilla'nın gitan. Orkun'un sazı eşliğinde geceyı aydınlattılar. Içlerinden Özay'ın doğaçlamalan ünluymüş... Arkadaşları "haydı" deyince güleryüzle başladı. Bir yanağını Hitit krallarına, bir yanağını kazı arka- daşlanna, alnını kazı başkanı Prof. Aykut Çınaroğ- lu'na değdirir gibi sempatik vücut hareketleriyle destansı bir doğaçlamaya girişti. Ben de payımı al- dım: Sabah 5'te kalkacağız/ kahvaltımızı yapacağız/ sonra gideceğiz açmayal göreceğiz kültürümüzü/ Balbay abi de bir fırça alırf bizle sûpürûryerieri... [email protected] Ortoöğretimde 8+4formü1ü H Baştarafi 1. Sayfada birleştirmedeki amacı- mız. eğitimde kaüteyi art- nrmakür." Bostancıoğlu, uygulan- makta olan 8 yıllık zorun- lu ilköğretuıun başanyla devam ettığinı, fizikı alt- yapıdakı ıhtıyacın da bü- yük ölçüde giderildığinı söyledi. Türkiye'de eğıtım ve öğretimdeki altyapıda çok önemli sorun olma- dığını bıldıren Bostancı- oğlu, şöyle devam ettı: "Tek sorunumuz kalite ve bunu yakalayacağız. Avrupa Birliğistandartla- nnj göz önüne alarak or- taöğretimi yeniden yapı- landıracağız. Türkiy e genelinde. meslek lisesinin bir bölü- münden mezun olanlann. ABdeki Ulkelerden birin- de istediği gibi iş bulma imkânı elde edecek düze- ye gelmek istiyoruz." Türkıye'dekı okııllarda çok çeşıtlı bölümler bu- lunduğunu anlatan Bos- tancıoğlu. konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizde 76 çeşit or- taöğretim kurumu \ar. Bu okullarda marangozluk, aşçıiık gibi çok çeşitli bö- lümler tnevcut Şunu yap- mak istiyonız: Aynı liseden. yalnız farklı bölümden mezun olma imkânı tanuıacak. İsteyen bir ögrenci, farkh iki bölümün derslerini okuvabilecek. Bu uygula- ma, AB ülkeieriııde oldu- ğu gibi ünrversitelerde de aynıduv" Özel idare hizmetbina- sının temelini attıktan sonra öğretmenevinin açılışını yapan Bostancı- oğlu, burada yaptığı açık- lamada da eğitim ve öğre- timdeki başansızlığuı se- beplerinı bulup çözecek- lerini belirterek şunlan söyledi: "Herkes bana müdür- lük. öğretmenlik tayini için geliyor. Ben başanlı ögrenci yetiştiren öğret- nıenlerin destekçisiyim. İhtiyaç fazlası bulunan bir yere atama isteniyorsa, kafama tabanca dayasa- lar, bakanlığınıa tanklan yöncltselcr. kimse bana bu tayini yaptıramazT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle