Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ^kĞUSTOS 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ikd aktörün boş sahnede sunduğu komedi, Londra'da West End'de gişe rekoru kınyor
\mımliıle)ihaynuıkaldı
Kültür Servisi- Eğer binsi altı ay ön-
pe işsız gezen Conleth Hill ve Sean
punpioo'a TomHanks'in oyunlannı iz-
jeyip kulis kapısında imzalan ıçın bek-
İeyeceğıni söyleseydi, verecekleri ya-
nıt **Gitvebaşka birfleriyle dalga geç!"
plurdu.
• /Vma geçen birkaç sersemJeticı ay
içirtde, yani îrlandalı Hill ve Campion'un
bütçesız komedisi "Stones in His Poc-
kets" West End'de gösterişsiz açılışını
yaptığından ben Hollyvvood'un en iyi-
lerini içeren bir grup ünlü isim, New
Ambassadors Tiyatrosu'ndaki lculisin
kapısına giden yolu eskitiyor.
Hanks'ten sonra Dustin Hoffman,
Caüsta Flockhart, Tracey l llman. Ro-
ger Moore, Md Brooks ve Anne Banc-
roft gibı Amerikan sınemasının ünlü
isimlen, Hill ve Campıon'u ızleyip hay-
ran kalanlar arasında Kevin Spacey'nin
birkaç gün önce Londra'ya geldığınde
ise oyun içın. "Herkesin konuştuğu bu
adamlankesirdikkEİeınemgerekiyor!"
demesi, Los Angeles'ın en ünlülerinın
arasında oyunun ne kadar beğenıldiği-
ni gösteriyor.
"Stones in His Pöckets" oyunculan-
nın her zaman hayalını kurdukJan bir
şeyi gerçekleştırdi. Taşralı ve tanınma-
mış aktörler bır anda şöhretin en yük-
sek basamağına atladı. Parlak oyuncu-
luk ve tekniğin ıç içe geçtiği oyun, yük-
sek bütçeli ve gösterişli yapımlann iş
yapOğı West End'de az rastlanan türden.
tki aktörün içi oyuncaklar dolu bir ku-
tu dışında boş olan bir sahnede nükte-
li bir metni sunduklan oyun, sade ve çok
başanlı bulunuyor.
Yazan Jones da bir gyuncu
Irlanda'da çekilen bir Hollywood fıl-
minin setıni konu alan oyunda Holly-
wood ünlülerinin "kendi" karakterle-
rini anımsatan kişiler yer alıyor. Oyu-
nu bu kadar çekici yapan şey, metin
yazan MarieJones'un espnli anlatımı,
sıcaklığı ve seyırcıyi ıçine çeken geçış-
ler
Oyun Londra'nın en çok iş yapan ve
her gece dolup taşan gösterisıne dö-
nüştü ve bu ayın sonunda West End'de,
daha büyük bu- tiyatro olan Duke of
York'ta sahnelenecek. Yapım yardım-
cısı Adam Kenwright, dekorsuz oyunun
taşınması konusunda taşmma masraf-
lannın çok büyük olacîagı ve bir kam-
yon kiralamalan gerektiği esprisini ya-
pıyor.
Oyun gelecek yıl, Aziz Patrick Gü-
nü'nde Broadway'de sahnelenmeye baş-
L.rlanda'da
çekilen bir
Hollyvvood
filminin setini
konu alan
oyunda
Hollyvvood
ünlülerinı
anımsatan kişiler
yer alıyor.
Amerikan
Sineması'nın
ünlülerinin
izlediği ve
hayran kaldığı,
6 dile çevrilen
oyun Londra'nın
en çok iş yapan
gösterisine
dönüştü.
Filmlere yaptığı
göndermelerle
ve esprilerle dolu
bu oyunu
Hollyvvood da
heyecanla
.-.. bekliyor.
layacak. Filmlere yaptığı gönderme-
lerle ve esprilerle dolu bu oyunu Holly-
vvood da heyecanla bekliyor.
Oyun sadece Amerikahlar tarafın-
dan çekici bulunmadı. Belfast, Lyric
Tiyatrosu'nda sahnelenmesinden son-
ra kuzeyLondra'dakiTricycleKilburn'a
transferine dek geçen on sekiz ay için-
de "Stones in His Pockets" Fransızca,
Almanca, Ispanyolca, Portekizce ve
Italyancaya çevrildi. Oyunun yazan Jo-
nes, geçen hafta Stockholm'de sahne-
lenen oyunu izledikten sonra "Sadece
gühmı»dtm\«onaYİadHn~.OBİaraesp-
rilerin Isveç diline daha iyi oturdnğunu
da söyledim" dedi.
Mane Jones da bir oyuncu. George
Best'in yaşamını anlatan yeni filmin-
de ünlü rutbol yıldızının alkolik anne-
suıi oynuyor. Jones, "Stones in Hb Poc-
kets"ı yazarken keyif vencı bır şey ya-
ratmayı istediğini söyhıyor.
Oyunun anahtarı doğaya dönfiş
"Ashnda iki oyuncunun aralannda
geçen on beş bölümü yazmamın gerçek
nedeni beş parasız oİmamızdı. Oyunu
Lyric Tiyatrosu'nda sahnelemek icin
tek bir kuruşumuz bfleyoktu. Oyüzden
yönetmen Ian McElhınney hiç dekor
kullanmarnavakararverdi.Bu,çokda-
. üiyane bir fikjrdT djyor kirk yaşlann-
da, üç çocuk annesı, oyun yazan Jones.
Jones'un Irlanda'nın en çok sevilen
oyun yazarlan arasına girmesı olduk-
ça zor olmuş. tçinde yetiştiği halk tiyat-
rosunun başanlı ismi olan Jones'un son
oyunu "Women ontiıeVerge of HRT"
bazı bölgelerde ve Iskoçya'da çok se-
vılmesine karşın Londra'da o kadar ba-
şanlı olamamış.
Jones'a "Stonesin His Pockets"ı yaz-
ma fıkri, SnaneConnaughton'ın, Afljert
Fmney ve Robyy VVright-Penn'ın oy-
nadığı, son fılmi
a
Ptayb«ys''un çekımiy-
le ilgili yaptığı bir belgesel ve filmin
geçtiği küçük kasaba Redhills sayesin-
de gelmiş.
"Redh^çevnsindeveşiDiklerfeörü-
lü birkaç evin olduğu bir yer. Ve böyle
biryerin,bu küçük,sakin kasabanın or-
tasmda bir HoUywood sirki yükselme-
ye başhyor- Evterden büyük karavan-
lann içinde sinema yıkhzlan geliyor ve
yertihallanyaşamıaltüstoluyor" diyor
Jones. Yazar, böyle fılmlerin çekildiği
kırsal yerlerdeki, msan topluluklanmn
yaşam tarzlannm yok oluşa doğru sü-
rüklendiğini anlatmak istiyor.
Üstün performansıyla, trlandalı En lyi
Aktör seçilen Conleth Hill, Jones'un bu
doğaya dönüş düşüncesınin, oyunun
fenomen haline gelmesinin anahtan ol-
duğunu düşünüyor.
"Bundan daha iyi, daha alcakgönül-
lü insanlarla çalışamazdım! Oyunu bir
bütün halinegetirmek oldukça keyifve-
riciydi. Aramızda olan şe> gerçekten
çok özel ve bunun sonsuza kadar sür-
mesini isterim. Bazen işler büyüyünce
değişir, ama umanm bizûnkisizedeien-
mez!" diyor Hill.
Çizgilerle sergüzeşt-i Press Bey
Basının popüler isimleri, bütün yönleriyle tek birpotada eritilip buluşturuluyor
ÖMERURAL
Press Bey'in nerdeyse tüm kankatürlennı içe-
ren kitabı Yapı Kredi Yaymlan'ndan çıktı. Press
Bey'in maceralannın bir araya getirilmesı sanınm
benım gibı çok sayıda tutkununu mutlu ettı.
Latif Demirci adı ıle ılk kez 12 Eylül'ün boğu-
cu ortamında Bebiç Pek ile bırlikte yarattığı, Gır-
gır'ın neredeyse kendısı kadar önemh tipı, "Muh-
tts Bey" aracılığı ile tanıştım. Şimdi Latif Demir-
ci, Behiç Pek dediğime bakmayın, o zaman kim-
se soyadlannı bilmezdi. Behiç-Latif'ti onlar ve
Gırgır'ın dev ımzalan arasında kısa sürede sivri-
lip kendılenni kanıtlamışlardı. Latif aşağı yukan
aynı zaman diliminde Fırt'a da çizerdı. Adı "Tar-
zan" olan baş kahramanın rolünü "Arap Kadri"
adlı bır yan karakter çalmıştı. Aradan geçen yıl-
larda galiba Tarzan unutuldu, ama herkes Arap
Kadn'yi hatırlıyor. Tıpkı "BirDeınetTryatro''nun
yıllar sonra "Mükremin Abi" olarak anımsanaca-
ğıgibi.
Muhlis Bey hem okunurhem de tartışıhrdı; "Çiz-
giler Latif in olduğuna göre, olağanüstü espriİeri
demekBehiç buluyor" diye. Çoğunluk Behiç'i ikı-
linın sürükleyıcısı görürdü. Dünyadaki tüm önem-
li ikililerin tartışılan yönü Behıç-Latırte de orta-
ya çıkmıştı. Tıpkı Simon-Garfunkei gibı, MetinAk-
pınar-Zeki Alasya gibı. tkıhlenn ortak başanlan-
na rağmen hep beyinleri kemiren bir sorudur "han-
gisinin daha iyi" olduğu. Bunu ise ancak aynldık-
lannda anlayabıliyoruz. Verdiğim örneklerden Pa-
ul Simon'un her şey, Art Garfunkerın hiçbu- şey
olduğu ortaya çıktı. Akpınar-Alasya aynlığı kısa
sürdüğü ıçın kımyalannı tam sökemedik. Ama Ak-
puıar'ın daha iyi olduğuna dair izlenimim var.
Konumuz ıkılıden Behiç Pek de, karikatür ça-
lışmalannı başan ile sürdürüyor, izliyorum, ama
Latif Demirci daha çarpıcı dıyorum. Press Bey, böy-
lece 20 yıl öncekı sorunun cevabının ashnda Be-
hiç-Latif değil, Latif-Behiç olduğunu gösterdi.
Gerçi Latif Demirci bunun ıpuçlannı Muhlis
Bey'den sonraki "Yavlum Mitat" ve "Çırak Mir-
safla da vermişti.
'Tiplere konulan isimler de inceknmeh*'
Press Bey, Latif mı, Behiç mi'yi cevaplarken bir
başka soruyu gündeme getiriyor, peki kimdirbu
Press Bey? Bugüne kadar yalnızca Ertuğrul Öz-
kök, Press Bey'in dığer bazı yazarlarla birlikte
kendisinden mülhem olduğunu yazdı. Başka ka-
lemler Press Bey'in kimliği konusunda yorum yap-
maddar. Aslında herkesın bıldığı sırn ırdelemek
istiyorum. Kronolojık olarak Press Bey başlangıç-
ta Galatasarayü, bekâr, güzellık yanşmalanna jü-
ri üyesı yapılan ve sekretennin ön planda olduğu
bir tiptir. Böyle bakıldığında Press Bey tek adresi
ışaret ediyor: Hıncal Uhıç. Daha sonra Latif De-
mirci, Press Bey'i "MetHa" Hanım'la evlendirir.
Media, Press Bey'ın yazılannın ana temalanndan
olmaya başlar.
Aynı dönemde Press Bey, Hürriyet bınasmdadır
ve Fransız şaraplan tutkunudur. Bu verilerle Press
Bey artık Serdar Turgut ılhamlıdn". Babası ve es-
ki solculuğu Serdar Turgut damgasuıı tamamlayan
öğelerdir. Marcel Proust da Serdar Turgut konu-
sunda çokönemli bir ıpucudur. Ama Press Bey, Ser-
dar Turgut vurgusu sırasında bile Hıncal Uluç ton-
lannı yitirmez. Ömeğin TV'de san-larmızılı boya
reklamlanna çıkar.
Press Bey hep Istanbullu'dur ama köpeği Ram-
bo, Pako nedeniyle Ankaralı BekirCoşkun'u anım-
satır. Bekir Coşkun'u çağnştmın bir başka nokta
ise Serdar Turgut'un Rana'sı kadar sık ohnamak-
la birlikte eşı Andre'nin yazılanndaki yeridir. Tav-
la partılen ve Ikıtelli'ye Çiftetelli dıyebilen Sela-
hattin Dumandan esıntiler zaman zaman Press
Bey'de bulunabilir.
Tüm örnekler şu ana kadar Press Bey'in sevim-
li yönlerini oluşturuyor. Şirin Press Bey Hıncal
Uluç, SerdarTurguttemelinde Bekir Coşkun ve Se-
lahattin Duman leit motifleri ile bezelidir. CNN
Türk'te program yapmamasına rağmen arada bir
MuratBirsel'i de yakalayabıhrsiniz. Aynca Mu-
rat Birsel'in banka reklamı yapması da Latif De-
mirci'ye malzeme olur.
îhale takipçisi, nüfuz tûccan (povver broker) ve
cumhurbaşkanı ve başbakanlar tarafından telefon-
la aranmasını yazılanna ginş yapan "öteki" Press
Bey'de ise basuıın bir katmanı acımasızca eleşti-
rilir. Burada kendisini Press Bey'uı kaynağı ola-
rak görenlerin yanı sıra şebeği ile gündeme gelen,
basının en yıpranmış çıftinı düşünüyorum. Şu ana
kadar ki Press Bey'in yanı sıra bır de çok geçici
yazartiplemeleri var. Press Bey'i yazdığı kitap ne-
deniyle bir karede de olsa Hasan Cemai kımlığin-
de görürüz.
Press Bey'in ıncelenmeye değer bir başka özel-
lıği konulan isımlerdir. Latıf Demirci, basının Türk-
çenin bozulmasındakı sorumluluğu nedeniyle kız-
gınlığını tiplenne koyduğu isimlerle yansıtıyor.
"Basuı'' kelimesi yerine Ingilizce K
Press"i baş-
kahramanının adı yaparak bir anlamda yozlaşma
karşısındaki kişisel intikamını alıyor. Yine enfes
bir Türkçe kavram olan "basın-yayın''ı "media'' ile
ıkame ederek Press Bey'in kansının adına layık gö-
rüyor. Gerçekten basın-yayın yenne medya kav-
ramını kullanmanın vebalı basınındır.
Latif Denürci'nin mûtfaiş zekâa
Press Bey evlenip barklandıktan sonra hayatına
kaçınılmaz olarak bir "Güflü Hanım" gırer. Artan
lüksün yansıması olan Güllü, aslında Press Bey'in
en sağlam yapıh karakteridir. Güllü sağduyulu-
dur, ilkelerinden taviz vermez, hep iyimser ve umut
dohıdur. Bir röportajında behrttiği gibı Güllü, La-
tif Demirci'rıin en fazla sevgiye mazhar kişiliği-
dir. Çoğunlukla Güllü, Latif Demirci adına konu-
şur. Ancak Güllü'de bile LatifDemirci mızahi eleş-
tirisini ortaya koyar. Kral Hüseyin'in cenazesine
Güllü gider. Latif Demirci'nuı Güllü adının seçi-
minın tarihsel önemi vardır. TÎP'in popülist Ge-
nel Başkanı MehmetAfi Aybar'ın kızı Güllü'ye gön-
derme, aslında Türkıye'nın bir dönemine yöneltı-
len ince hinliktir. Aybar gibi bir yan aristokratın
kızına Güllü adını koymasının mizahi boyutu La-
tif Demırci'nın müthiş zekâsından kurtulamaz.
Güllü adı "sosyetegüDeri" beni hep güldürmüştür.
Press Bey'in karakter ısımlen arasında bende doğ-
rudan çağnşım yapmayan tek kışi, anası sosyalist
Güllü'nün tersine ülkücü olduğu sarkık bıyıklann-
dan anlaşılan Sabit'tır. Latıf Demirci burada Sabit
ısmiyle her manadaki durağanlığa bır gönderme
yapıyor olabilir. Aynca Güllü'nün Press'e sürek-
li "pirens" demesi yalnızca dil dönmemesi olma-
yıp, Ozal'ın prenslerinin basındaki temsilcilerinın
altının dolaylı çizimidir.
Sonuç olarak Press Bey, basının popüler isim-
lerinin en sevimlıden en menfaatperestine kadarbü-
tün yönlerinin tek bir potada eritilerek buluşmala-
nrun öyküsüdür. Press Bey yıllar sonra ülke bası-
nının 20. yüzyıl sonlanndaki değerlendirmesi ya-
pılırken en önemli kaynak nıtelığını taşıyacaktır.
KUŞBAKIŞI
MEMET BATOUR
Bağımsızlık Ne Demek
Efendim?
Dış politika ne demek oluyor? En geniş anla-
mıyla, bir devletin uluslararası ilişkilerinin düzen-
lenmesini ve bu ilişkilere yön verilmesini kapsa-
yan bir terim. Bu ilişkiler bir yandan devletlerie ku-
rulan ve yürütülen ilişkilerdir, öte yandan ulusla-
rarası kurumlarla. Yeryüzü toplumunun üyesi olan
devtetlerin, bunlar ne kadar zengin ve ne denli güç-
lü oluıiarsa olsunlar, kendi uiusal sınııian içine çe-
kilmelerine, kendi kendilerine yetmelerine imkân
yoktur. Devletlerin aralannda ilişkiler kurmalan
doğal bir zorunluluktur.
Bu ilişkiler ya savaş ya da banş ilişkileri olacak-
tır.
Şimdi sevgili okur, hayırdır inşallah, Baydur pa-
zar pazar neden dış politikaya taktı aklını diyor-
san, yerden göğe hakkın var. Ben bu konulardan
anlamam. Bu satırlan da Sevgili Fethi Naci'nin
Gerçek Yayınevi'nde taa 1969 yılında yayımladı-
ğı 100 Soruda Türkiye'nin Dış Politika Tarihi adiı
enfes kitabın birinci sayfasından kopya ediyo-
rum. Yazan Profesör Doktor Edip Çelik.
Fethi Naci'nin çocuğu olan 100 Soruda dizisi
olağanüstü bir kültür. sosyoloji, siyaset hizmeti-
dirtopluma sunulan. En yetkin kişiler yüz soruda
derinlemesine yüzlerce konuyu deşeiîer, açariar
ve meraklısına duru, anlaşılır bir dille sunariar. Ik-
tisat tarihinden halkbilimine, yabancı sermayeden
sosyal sınrflara, tasavvuftan mezhepler ve tarikat-
lara, sanayileşme meselesinden Fransız ihtila-
li'ne, anayasanın anlamından Ziya Gökalp ve
Türkçülük meselesine kadar deşılip anlatılmayan
şey kalmaz bu kitaplarda. Nryazi Berkes, Per-
tev Naili Boratav, Sencer Divitçioğlu, Abdül-
baki Gölpınarlı, Idris Küçükömer, Mümtaz
Soysal, Cavit Orhan Tütengil gibi Türkiye'nin yüz
akı insanlar tarafından yazılmıştır bu yapıtlar.
1969 yılında ben on sekiz yaşında durmadan
okuyan ve soru soran zıpır bir delikanlıydım. Sos-
yalisttim elbette. Arkadaşlanmın arasında Sevgi-
li Aptullah Nefes de vardı, geçenlerde ölümüy-
le benı tarifi mümkün olmayan hüzünlere sürük-
leyen Arda Denkel de. Arda yakın dostumdu, Ap-
tullah Nefes'e ise hep sevgiyle karışık bir saygıy-
la baktım. Aynı yıllarda Atatürk'ün yoldaşı Ferit
Celal Güven'in elinde, evinde, kttaplığında yeti-
şiyorduk. Vedat Günyol'u, Ruhi Su'yu, Mengü
Ertel'i ve diğerlerini orada tanıdım ve sevdim. Iş-
te o yıllarda, sivilcesi ve çiçeği burnunda bir de-
likanlı olarak Fethi Naci'nin yayımladığı 100 So-
ruda dizisini okuyordum. 100 soru bin soruya dö-
nüşüyor, kitaplar bu sorularsayesinde birbirteriy-
le bağlanıyor ve her yeni yanrt, yanında yepyeni,
taptaze yeni sorulan getiriyordu. 1969 yılı güzel
bir yıldı. ,, . > , . - . ,
•••
Bir dünya savaşından yenik çıktığı halde bağım-
sızlığını, kimliğini, yurdunu kazanan ve tümüyle
gafip durumuna gelen birülkedir Türkiye. Bu du-
rum Lozan Banş Antlaşması ile doğrutanmıştır. "Bu
antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri
hazı/ianmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandı-
ğı sanılan büyük bir suikastın yıkılışını bildirir bir
belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş
birsiyasal utkuyapıtıdır* der Mustafa Kemai, Lo-
zan hakkında.
Lozan Konferansı'nda gencecik Türkiye Cum-
huriyeti'nin dışişteri bakanı kimdir, bilir misiniz? Is-
met Inönü'dür. Ortada artık Osmanlı Imparator-
luğu filan yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vardır ve bu
çocuk cumhuriyet, kendi variığını kanıtlamak için
Lozan'da çakallar sofrasında göruşmelere katı-
lacaktır. Dünyanın fokur fokur kaynadığı bir dö-
nemde, irikıyım-kabadayı ülkelerTürkiye'yi ezme-
ye karartıdırlar. Görüşülen mesele, üç-beş yıllık
değil, iki-üç yüzyıllık bir meseledir ve şimdi bu he-
sap kesilecektir. Elbette ortalıkta o zamanlann glo-
balleşmeci postmodern efendileri cirit atarlar. Ül-
kemizde hep, herzaman olduğu gibi herkes her şe-
yi bilmektedir. Lozan Konferansı 21 Kasım 1922 gü-
nü başlar ve taa 24 Temmuz 1923 günü banş ant-
laşması ve diğer belgelerin imzalanmasryla biter.
Bir yandan Birinci Dünya Savaşı'nda savaştığımız
ülkelerle banş imzalanır, öte yandan Türkiye, Os-
manlı ile göbek bağını kâğıt üstünde kesmektedir.
Türkiye artık egemenliğini ve bağımsızlığını ka-
nıtlamıştırveLozan, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu
yana ayakta kalan tek banş antlaşmasıdır. Belki bu-
nun yan etkileridir yakın tarihimizin anahtan...
Deniz kazazedesi, Garcia
Mapquezf
in ölüm hikâyelerinde
• BOGATA (REÜTERS) - Kolombiyaü deniz
kazazedesi Luis Alejandro Velasco'nun Nobel
ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez'in
romanına konu olduğu ortaya çıktı.
Dünyada 22 milyon basımı yapılan romanın •
yazan Marquez, Karayıp Adalannda Odessa ..-
girdabından on gün sonra kurtulan Velasco'nun
uzun öyküsünden oldukça etkilenmiş ve
kitabuada yer vermiş. Geçtiğimız günlerde
kazazede Velasco'nun eşinın söylediklerine göre,
Marquez ve eşi ilk kez 1955 yüında bır gazete
röportajı suasmda tanışüklannı söyledi.
Bugün 66 yaşında olan Velasco'nun öyküsü, :
.
yazann 'Bir Deniz Kazazedesinin
Hikâyesi '(Relato De Un Naufrago) adlı
romanmda yer alıyor. Geçen yıl lenf kanserinden
ölen Gabriel Marquez'in kitaplan dünyada 36
dile çevrildi ve milyonlarca insan tarafından ' '
okunuyor.
Seftm Naşit Özcan tekpar
yoğun bakımda
• Kültür Senisi - Tyatro sanatçısı Selim Naşit
Özcan önceki akşam durumunun ağu-laşması
üzerine Kadıköy Şifa Hastanesı'nde tekrar yoğun
bakıma almdı. Konuyla ilgili olarak başhekim
yarduncısı Dr. AlperTunga Demırarslan, "Oluşan
enfeksiyon nedeniyle hastaya şu anda ilaç ve ağn
tedavisi uyguluyoruz Ama bu tür ataklara bazen
hiçbir şey yapamayabilir ve hastayı
kaybedebiliriz" dedi. Dr. Demirarslan aynca 72
yaşındaki Selim Naşıt Özcan'ın şuurunun zaman
zaman kapalı olduğunu da söyledi. Pankreas
kanserine bağlı karacığer yetmezlığı nedeniyle
tedavi gören sanatçı ılk olarak 17 Temmuz'da
aynı hastanede yoğun bakıma aluımıştı. - •