Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA UJt CUMHURtYET 6 AĞUSTOS 2000 PAZAR
§ • • •
Yorgunluk ye Dinlence
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Prof. Dr. TURGUT ÖZEKE Uludâğüni. TıpFak.
S
on yıllarda, basında ve halk
arasında yorgunluğun sık-
lığı, nedenlen, gjderümesi ve
dirüenceyle (tatille) ilgüi ya-
zılar çıkmaya başladı. En
son 15 Tenunuz 2000 tari-
hinde Cumhuriyet'te yayunlanan soruş-
turma (anket) sonuçlanna göre halkımı-
zın büyük bir çoğunluğunun, yaklaşık
yüzde elli beşinin yorgunluktan şikâyet
ettiğı yazılıyordu. Halkımızın bu kadar
kesınuni ilgilendiren, ışgücü kaybına,
hastalanmasına ve hatta bireyi mutsuz
kılmaya neden olan yorgunluk hakkında
neler biliyonız, neler bilmiyoruz?
Öte yandan bazı ınsanlanmız, devam-
lı çalışıp dıdındiklerinden, hiç tatil yap-
madıklanndan bahsederler. Bazılan ıse
şöyle 15-20 gün sûreklı değil de ancak
bir- iki gün tatil yapabüdiklerinden ya-
kmıriar. Onlar için işleri son derece önem-
lidir. Bütün dünyalan işleri üzerine ku-
rulmuştur. Saglıklı olmak sonsuzdur. Ba-
züan ise gerçekten ve çoğu ekonomik ne-
denlerie dınlenmeye fırsat bulamazlar.
Sebebi ne olursa olsun sürekli çalışmak
doğru mudur? Yorgunluğun bırçok beden-
sel ve nıhsal hastalıklara neden olduğu-
nu bildiğimiz halde dinlence hakkını ne-
den kullanmayız? Beden denilen bu ma-
kinenin bir dinlence hakkı yok mudur
(*). Ruh ve beden sağhğımızı bu kadar
yakından ilgilendiren yorgunluk ve de-
vamlı çalışmaktan sonuçta kim zarar gö-
rür?
Yorgunluk nedin Yorgunluğu tanım-
lamak oldukça gûçtür. Yorgunluk olayı-
na yol açan bedensel, nıhsal, ruh-görev-
sel etmenler yeterince bilinmemektedir.
Ancak yorgunluğun sadece fîziksel de-
ğil, nıhsal nedenlerle de oluştuğu bir ger-
çektir. BUimsel olarak yorgunluk, "çeşit-
MşekSdeotuşan metabolizmaarüklannm
vücutta birikmesi sonucu, dış uyaranla-
ra karşı,flkolarak ortaya çıkan, sinirsd
bir tepkT diye tanımlanır. Zoriayıcı ça-
lışma sonucu kaslann yorgun düşmesi-
ne 'kassal yvrguniuk' denir. Kassal ış ya-
pan kişılerin organızmasında oluşan çe-
şitli değişiklikler alıcı siniruçlan ile mer-
keze ulaşır. Sinirsel uyanlann kaslara
iletim gücünde birazalma sonucu yorgun-
luk hissi duyulur. Kassal yorgunluk ak-
şamlan ortaya çıkar. tyi bir uyku ve isti-
rahatle dûzelir. Bu normal bir olaydır.
Hastalık şekline dönüşen yorgunluk ise
genel ve süreklidir. lyi bir gece uykusu
Ue giderilemediği, yeterince dinlenilme-
diği zaman, yorgunluk kalıntılan bınkır
ve kronik yorgunluğa dünüşür.
Süreğen (kronik) yorgunluk daha çok
emosyoneldir. Kişinin içinde bulundu-
ğu nıhsal durumla son derece Uişkili olup
ölçmek oldukça zordur. Fakat kassal yor-
gunluk ölçülebılır. Normal gûndelik ya-
şantının bozulması yanında uyutucu ve
uyancı ilaçlar, besinsizlik, oksijensizlik,
monoton yaşam, kronikyorgunluk nede-
nidir. Grandjean, kronik yorgunluğun
oluşumunu şöyle şematize eder: Mono-
ton yaşam + sürekli bedensel, fiziksel
çalışma + çevre (iklim, ışık, gürültü) +
nıhsal nedenler (sorumluluk, ütızlık, en-
dişe), hastahklar, ağnlar + beslenme bo-
zukluklandır. Kronik yorgunluğu, psi-
kolojik, sosyal ve sosyo-ekonomik et-
menlenn etkıledığı her geçen gün daha
iyi anlaşümaktadır. Örneğin neşeü bir
şekilde çalışma, yanşlarda ödül kazan-
ma isteği, sevindirici bir sonucun beklen-
mesi, yorgunluğu hafıfletici gibi görülen
nıhsal etmenlere ömektir. Diğer yandan
ısteksız ve tatmin edici olmayan sıkmtı-
h işler de genel yorgunluğa neden ol-
maktadır. Diğer yandan yorgunluk fazla
enerji harcamayı gerektirir. Çok gürültü-
lü bir büroda çalışan sekreterin gürültü-
yü a/altan önlemleralındığı takdirde da-
ha az enerji harcayarak aynı işi yapüğı,
ış verünini arttırdığı, hatalannı azalttığı
saptanmıştır. Kişisel, ailesel ve ekonomik
sorunlan olanlardaha yorgun görülörler.
Halk dilinde 'göaül yorgunluğu' diye ta-
nımlanan bu yorgunluk, kışının her tür-
lü yaşantısmı etkiler. Dilimızde gönül
yorgunluğunun önemini vurgulayan bir
yığın deyiş vardır.
Yorgunluğun bettrtikri: Kassal yor-
gunluğun ilk beürtisi; uyku ve dinlenme
gereksinimidir. Yorgunluğun başlangı-
cında kışı, durumunun farkında değildir
ve hatta veriminin gittikçe arttığını zan-
neder. Önce zaman algılama duyusu bo-
zulmaya, hatalar ve kazalar kendini gös-
termeye başlar. Yorgunluk ilerledikçe,
yapüan işin bütünlüğü bozulur ve o işin
sadece belli başlı hareketlen yapılabilir.
Geri kalanlaradeta unutulur. Kışının dik-
kati gıderek işinden çok bedensel rahat-
sızhğına kayar ve beceride bozulma hız-
la ilerler. Süreğen yorgunluğun belli baş-
h bulgulan öznel (sübjektıf) yorgunluk
duygusu, günlük işlere ılgının azalması,
yapılan ış için daha fazla enerji sarfi, du-
yarlığın artması, genel heyecan, davra-
nışlarda tutarsızlık, kılo ve ıştah kaybı,
istırahatte kalp atımlannın artması, kan
basuıcında düşme, sık sık esneme, par-
maklar genldığı zaman titreme, yüzde
solukluk, kahve, sigara ve alkol içme is-
teğının artmasıdır. Endışeli olduğuzaman
uyumayan bir kişi, uyumadığı için endi-
şeli duruma gelebilir. Küçük dakik hare-
ketlerin gerektiğı veya dıkkatli ışıtme is-
teyen işlerde duyu merkezlerinin yor-
gunluğu daha belirgindir. Giderek dikkat,
düşünce, karar verme işlevlen azalır.
Günümüzde yorgunluk ve zararlan:
Günümüzde, yorgunluğu oluşturan ko-
şullann hemenher türüne sıkça rastlamak-
tayız. Özellikle büyük kentlerde oturan-
lar, yorgunluğa daha çok manız kalmak-
tadıriar. Orada gürültü, geçim sıkınüla-
n, günlük sıkıcı olaylar, stresleT gibi yor-
gunluğun tüm nedenlen vardır.
Diğer yandan ilen derecede sorumlu-
hıktaşıyan kimselerde yorgunluk dahaçok
görülmektedir. Bu kişilerin tam dinlene-
bihneye zamanlan da pek yoktur. Tatil
günlerinin büyük bir kismını ertesi gü-
nün iş hazırhklanyla geçirebilirler. Uy-
kulan kısalmamış ama bozulmuştur. Gün-
düzleri kamçılayıcı, geceleri saJrinleşti-
rici ilaçlaralırlar. Arkasından isteksizlik,
uykusuzluk, alkol vs. alımı başlar ve yor-
gunluk oluşur. Sürekli yorgunluk, kalp,
damar ve sındınm sıstemlerini ilgilendi-
ren ciddi hastalıklan ortaya çıkanr. Ki-
şinin nıhsal sağhğı bozulur, verimlüıği
azalır.
Işyerlerinde yapüan araştırmalarda,
gece iyi uyumayan bir isçinin dikkatinin
azaldığı, iş veriminin düştüğü saptan-
nuştır. Yatmak, uyumak, iş ve çalışma ko-
nusunun değıştınlmesı, hafta sonu ve yaz
tatüleri gibi çeşıtlı yollarla dinlenmek, sağ-
lığın konınması ve iş veriminin artma-
smda olumlu etkı yapar. Diğeryandan kro-
nik yorgunluk aıle ve çevre dıdışmelen-
ne neden olmaktadır. •>• •. • • ı -
Yığınlaresimgetirdtler. Hep
o günü yansrtan. Bakmaya kor-
kuyorinsan. Anlatlmaz, sözcük-
le canlandınlamaz şeyier. Son-
ra kitaplar, broşürler, raportar. O
resimlerden birkaçını seçtim.
"Yayımlayabilir misiniz bunla-
n? Okuriara şıddetlı gelmezmi'
diye sordu Zenimoto, hafifçe
gâerek 'Bilmem' dedim.
m
Kim-
se acıyı e/te tutarcasına gör-
mek istemez." Japonya'da
atom bombas olayına ait nssim-
ler yayımtanmıyor gazetelerde.
Uzun süre Amerikan işgal ko-
mutanlığı atom bombası ile il-
gili yayınlan, toplantılan yasak-
lamış. Yayımlanan dergiler, ki-
taplar toplatılmış. Hatta 'Atom
Bombası Çocuklan' filmi bile
yıllarca gösterilmemiş, Japon
halkı bu filmi ancak Haziran
1970te seyredebilmiş.». .
ft.. ••• * %
gece önce alarm veril-
miş.halksığınaklar-
dageçirmişgeceyi.
Sabah, tehlike geç-
tidiyeçıkmışlar.öğ-
renciler okullara, iş-
çiler fabrikaya, as-
kerter görev başına.
Uçaklan görünce
korkmuyor Hiroşimalılar, tehli-
ke işareti de verilmemiş hem.
Üstelik ağustos sabahı öytesi-
ne güzel ki! Çok yüksekterde
ufak bulutlar var, havanın sı-
caklığı 26 santigrat. Yaşarrnn
tatlı sabahlanndan biri. O üç
uçaktan birinin adı 'Enola Gay'.
Yere 600 metre uzaklıkta bir
bomba patlıyor birden. Bu, 20
bin ton TNT gücünde bir atom
bombası, adı davar 'Uttle Boy'.
Ufacık oglan, tarihi altüst ede-
oek! Göz gözü görmüya. Sıcak-
lık 26 santigrattan ınanılmaz bir
yüksekltge çıkü«x; bir mılyon
santigrata! Yan^or her şey. bir
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Hiroşima'yı Unutmal
anda eriyip gkjiyor, havaya uçu-
yor, eriyor...
•••
Işte yanmış bir dil. Agza sığ-
mayacak kadar yaralarta kaia-
kalmışöyte. Işte, biralbayın kı-
lıcı, eriyivermiş. Işte, Kızılhaç
Hastanesi'nin bombalanmış
hali; doktoriarla, hastalatia,
hemşireieıie yok olmuş! Işte
kadın şair Shice Shoda'nın ya-
yımlanmış şiir kitabı. 150 tane
basılmış. Bayan Shoda, 6 Ağus-
tos 1945'te aldığı yaralar, acı-
lar içinde 20 yıl daha yaşamış,
300 bjn Çudtet duası yazmış a»
yazısıyla. 15 Hazıran 1965'te
kurtulamamışrad-
yasyonun vücu-
. dundaki zehrin-
den... Bir şiiri kar-
- şımda, şöyle: "8u
iskeletterders ver-
miyor mu size."
•••
Sadako Sasaki... Hiroşima-
lı binlerce küçük kızdan biri.
1945'te 2 yaşındaymış. O gün
yaralanmamış, hastalanmamış.
Okuluna gidiyormuş güzel gü-
zel. Yıllargeçmiş, Sadako, ken-
tinin her gün biraz daha düzel-
diğıni, yeni yapılar yapıldığını
görmüş. 12 yaşındayken bir-
den hastalanmış. Radyasyo-
nun vücutta yaratüğı onulmaz
bir hastalıkmış bu.
Doktorlar, uzmanlar incele-
mişler, kurtuluş olmadığını an-
lamışlar. On ikj yaşındaki Sada-
toW«fc*U«e
re kâğıttan bin tuma kuşu ya-
pan kişinin dileği muhakkak
gerçekieşir! Sadako'yaoyalan-
ması için bu inana veriyor çev-
rea. Hasta yatagında başlıyor
kâğıt tumalar yapmaya. Çok
ugraştım ben, yapamadım o
kuşlan!
Bir iki üç kez katlıyorsun, ta-
vınyorsun, derken bir turna çı-
kıyor ortaya. Sadako günlerce
uğraşmış; yüz, iki yüz, beş yüz,
aitı yüz kırk attı kâğıt tuma yap-
mış. Onlar birbirine bağlanıyor,
metrelerce uzayan bir kuş di-
zisi çıkıyor ortaya. Sadako Sa-
saki bin tumayı tamamlayama-
mış...
•••
Bugün, Hiroşima'yabornba-
nın atıkjığı gün. Yukandaki par-
çalan 'HiroşimalarOlmasın'ad-
lı kitabımdan aldım. Atom kur-
bantanmn, Sadako'lann anısına
saygıyla..
Dinknceveyasalar: Dinlence, yasage-
reğince, çalışmaya ara verilmesi gere-
ken süre demektir. Dinlenmek, eğlen-
mek amacı ile çalışmakstzın geçirilen
devredir. Bizım yasalanmızda da tatille
ilgili emiıiervardır. Anayasamıza göre din-
lence temel ve sosyal bir haktır. Böyle-
ce tatil anayasal güvence altına alınmış-
tır. 1924tarihhHaftaTatiliYasası'na gö-
re, çahşanlann hafta sonu ve bayram gün-
lerinde tatil yapma haklan vardır. 657
sayıh yasanın 104. maddesine göre de yü-
hk izin hakkı verihniştir. 1475 sayılı İş
Yasası'na göre ışçilere yıllık izin hakkı
tanınmıştır. Bu yasanın 49. maddesının
son fıkrasına göre yıllık ızın hakkmdan
vazgeçilemez. Hatta bazı Batı ülkelerin-
de hafta sonlannı çalışarak geçirmeyi
önleyici yasal yaptınmlar da mevcuttur.
Zaten gelismiş ülkelerde tatil, çalışan ın-
sanın vazgeçilmez bir hakkı olarak ka-
bul edılır Hangı şartlardaolursa olsun onu
yapmaya çalışır. Bunun için bütçesinden
para aymr ve her türlü olanaklardan ya-
rarlanır.
Sonuç: Sağlık: fiziksel, nıhsal, moral
ve sosyal yönden bir iyilikhali olarak ta-
nımlanır. Görülüyor ki, özellıkle süre-
ğen yorgunluk, insanın sağlığını bozan
etkenlerden en başta gelenidır. Önce ça-
lışan insanın dınlenmeye gereksiniminın
olduğu kabul edılmelıdır. Bedensel hak-
larçiğnenmemeli. onun yorgunluğa kar-
şı verdiği tepkiye kulak verilmelidir. Eğer
bu tepkiye kulak venhnez, yıllık-hafta-
hk dinlenceler iyi kullanılmaz, insanlar
organik, moral ve sosyal açıdan rahat bir
dinlenceden yoksun kalırsa vücut bundan
zarar görür, toplum ıse daha fazla zarar
görür. Hastalıklar kolayca oluşur, ama
kolayca iyileşmez. Dinlence, uyum ıçın
en az 2-3 hafta sürekli olmalı, kışı bu dö-
nemde zevk aldığı ışleri yapmalı, alışı-
lagelen ortam mümkünse değiştirilmeli-
dir. Çoğu kez basıt ve değişik bir ortam
insanı mutlu etmeye yetmektedir. Apart-
man odalannda yaşayan şehir çocuklan-
nı hıç ohnazsa yaz aylannda güneş ışı-
ğmdan ve temız havadan yararlandırma-
Uyız.
Öte yandan ucuz, temiz, gürültüsüz, ne
ödeyerek ne ahnabileceği bilinen dinlen-
ce yerleri ounalı, herkes olanaklan ölçü-
sünde bundan yararlanmalıdır. Böylece
bireyin ve toplumun sağhğı korunmuş,
olacaktır. HaUamızı muthı kümak ve yor-
guniuğun başlıca nedeni gerginlikten
(stresten) kurtarmak için her kesime gö-
revler düşmektedir. Bu arada basın ve
yaymımız da toplum üzerinde stres ya-
ratacak aşın yaymlardan kaçınmalıdır.
Insanlanmız hayatı biraz da olduğu gibi
kabul etmeli, kuşağımıza düşen zorluk-
lan azaltabılmerun çabası içinde olmalıdır.
Yoksahastalıklar insanın kapısını kolay-
ca çalabılır. •
n
PENCERE
Kliptekl Kuş
Televizyonun karşısına kurulmuş, elimdeki "kumanda
aleti"y\e "zapping avareliği"r\\r\ tadını çıkanyordum; ekra-
nı karartılmış bir kanalda RTÜK'ün tebligatını okudum:
"Sultana'n/n 'Kuşu Kalkmaz' kiibininyayınıyla toplumyn
ahlakkurallanna aykın davranıldığından işbu kanala RTÛK
yasasına dayanılarak bir günlük yayın yasağı cezasının
venlmesine..."
Canım sıkıldı..
Siz Sultana'nın "Kuşu Kalkmaz" adlı klibini iztediniz mi?
Ben gördüm ve dinledim...
Bir şey yok o klipte canım...
•
Bizim güzelim ülkemizde yaşayan terbiyeli insanlar, çok
utangaç olduklanndan, ayıp saydıklan sözcüklerin Türk-
çesini değil, Osmanlıcasını ya da Frenkçesini söylemeyi
yeğlerler..
Çiş yerine idrar.. ,, .
Kıç yerine makat.
Kamış yerine penis..
'Küreselleşme'rim egemeni koskocaAmerika'rMn sulta-
nı Clinton, 'Beyaz Saray'ın 'Oval Ofîs/'nde çapkın Mooi-
ca'yla iş tuttu... . . .
Neyaptı?.. ^ '-.Tf'- • ' ^ > - /
En ciddi devlet adamlan, ağırbaşlı gazeteler, kûresel
TV'ler, siyaset çevreleri, Anadolu'daki muhafazakâr aile-
ler, başörtülü yengeler, türbanlı bacılar ve görgüsüz sos-
yeteyle bırlikte çoluk çocuk, Beyaz Saray'da gerçekleşen
edimin adını bilip yineliyoriar...
Nedir o?..
"Ora/ seks!.."
Türkçesi yok mu?..
Var, ama, ayıp.. ^
Frenkçesi kibar.
Medyamızda "penis" edebiyatı özellikle gazete köşele-
nnde gelişti; peki, 'penis' yerine 'kuş' denmesinin ne sa-
kıncaşı var?..
FTrÜK klip dünyastndayeni pariayan Sultana'nın 'ftus*una
neden alınmış?..
•
RTÜK bu konuda duyariı oiabifin ama, dışarda ve içer-
de üretilen klipler, küreselleşen dünyamızjn utanmazlık ha-
ritasını da gözler önüne seriyor, müzikle devinim, insanlı-
ğın çarpık coğrafyasında sayn ilişkilerin bağırsaklannı de-
şerek TV ekranlannda sergıliyor...
Bir kuşun kalkıp kalkmaması, Anadolu törelerinde ha-
yat memat sorunudur; gerdek gecelerinin geriliminde iş-
lenen cinayetlerin çoğu, adliye dosyalannın siciline nasıl
geçirilir?..
Acemı damat der ki:
- Evlendiğim kız, kız çıkmadı; namusumu temizlemek
için öldürdüm...
Gabriei Garcia Marquez'in "Kırmızı Pazartesi" roma-
nı bile "gerdek gecesi" üzerine oturtulmuştur. Insanlığın,
cinselliğindeki zavallılığını aşması için kim bilir daha kaç
yüzyıl yaşanması gerekecek?.. DünyaTVIerini hergün24
saat doldurup taşıran kliplerin hastalıklı içerikleri, bu yol-
da toplumlann bin fınn ekmek yemelerine ilişkin göster-
gelerie dokunup bezeniyor.
Tarkan'ın sınır ötelerinde listelere giren "Şıkıdım"\nda-
ki "acayip"lik, Anadolu ahlakının hangi töresine girer?.. Hal-
kımız cinsel kimliğin çatlamasından türeyen tat ve merak
sarmalına Zeki Müren'le daha çok dolanmadı mı?..
Sultana'nın 'kuş'u bu ortamda ne yazar ki?..
Türkiye'deki 1 milyon İnternet kultamcısının % 4O'ı Superonline'ı tercih ediyor.* İyi de ediyor. Çünkü. en hızlı erişim, en yaygın
altyapı, en zengin ve en hızlı güncellenen içerik, en kolay kurulum ve kullanım, abone başına en büyük yatırım, benzersiz
müşteri hizmetleri ve sürekli yenilik Superonline'da. Yuzbinlerce yeni aboneyi taşıyacak kapasite de Superonline'da.
*Geriye kalan % 60, şimdilik diğer İnternet Servis Sağlayıcılarını deniyor.
Superonline Süper Hizmet Hattı
(0212) 473 74 75
hizmet@superonline.com
SUP€RONLIN€