25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 JtĞUSTOS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JCJJVOIN O 3 1 İ / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Alman inşaat devi Philipp Holzmann, Amerika'da ihale yolsuzluğu suçundan mahkûm oldu Rüşvetçi şirkete caydıncı ceza• Almanya'nın önde gelen gruplan arasında yer alan ve bir süre önce iflasın eşiğinden dönen Holzmann, Mısır'daki bir ihaleye fesat kanştırma suçundan 30 milyon dolar para cezasına çarptınldı. GÜRSELKÖKSAL FRANKFURT - Yolsuzluk ve rüş- vet skandallan, Almanya için de sıra- dan hale geldi. Ülkenin "rüşvef ve "bahşiş" konusunda mutlak "doğru- culuk" imajını sarsan son gelişme, iki ayağı Amerika ve Ortadoğu'da olan bir ihaleyle ilgili. ABD Maliye Bakanlı- ğı'ndan yapılan açıklamaya göre, Al- manya'nın inşaat sektöründe önde ge- len gruplan arasında yer alan "Phîlipp Holzmann'", ihaledc yolsuzluk suçun- A r t ı k r ü s v e t v e r m e l i s t e s i d e v a r 5 yüdır incelediği ülkeleri "rüşvet alma" temelinde elde edilen endeksle yolsuzluk sıralamasına sokarak yayımlayan Transparency Intenıational (TI), geçen ekım ayında bunun yanında ilk kez "rüşvet veme" endeksine göre bir liste yayımladı. Transparency International'rn rûşvet almanın temel akndığı "1999 Yoisuztuk listea"nde Tûrkiye, 10 üzerinden 3.6 alarak 99 ülke arasında 55'inci oldu. Bu alanda en "temiz" ülke ise Danimarka. Örgûtün, dünyanın önde gelen 19 ihracat ülkesinin değerlendirildiği ve geçen yıl ilk kez yayımlanan "Rüşvrt Verenler listes"ne göre ise yurtdışmda iş yaparken rüsvet dağıtmaya en az yatkın şirketler Isveç'te bulunuyor. dan 30 milyon dolar (64 milyon mark ya da 33 milyon Euro) para cezasına çarptınldı. Frankfurt'taki şirket mer- kezinden yapılan açıklamadan, Alman holdinginin bu suçunu kabul ettiği ve cezasına razı olduğu ögrenildi. Edinilen bilgilere göre, son bir yıldır ekonomik kriz içinde bulunan Alman holdingi, ABD Kalkınma Yardımlan Kurumu'nun Mısır'daki altyapı yatı- nmlan için açûğı ihalede yolsuzluk yap- makla suçlanıyordu. Iddiaya göre, Phi- lipp Holzmann ın Amerika'daki şirke- ti Jones, bu ülkenin Mısır'a dış yardım- lan çerçevesinde yer alan su antma te- sisleri için 1995 ve 1998 yıllannda açı- lanihaleler sırasında rakıp firmalarla an- laştı, onlann ya ihaleden çekilmelerini ya da sunı olarak yüksek teklif verme- İerini sağladı. Holzmann sonuçta 150 mil- yon dolan aşan ihaleyi üstlendi ve al- dığı paradan mılyonlarca dolan söz ko- nusu rakıp fırmalara dagıttı. Yolsuzlukla mûcadele çağna Uluslararası alandakı yolsuzluklan iz- leyen ve bu konudaki gelişmeleri ya- yımladığı yıllık endekslerle tüm dün- yaya duyuran "Transparency Interna- tionaT (TI) (Uluslararası Saydamlık örgütü) 1999 Ekim ayında Güney Af- rika'da gerçekleştirilenkongrede özel- likle zengin ülkeleri rüşvetin yaygınlaş- masındakı sorumluluklan üzerine uyar- mış ve caydıncı tedbirler almaya çağır- mıştı. TI, boyutlan sürekli büyüyen ulus- lararası yolsuzluklarda, asıl sorumlulu- ğun gelişmekte olan ya da azgelışmiş ülkelerdeki "yoksul" rüsvet alanlardan çok, bu ülkelerdeki ihaleleri alabılmek için yasalan çiğneyen, rüsvet veren, iş- lerini yürütebilmek için tt hediyen ler dagıtan "zedgjn"riişvetverenlerde ol- duguna dikkat çekiyor. Yolsuzluk konusunda Almanya'nın da "tanzoknadg", yurtdışmdaki iş hac- mini arttırmayı hedefleyen Alman fir- malanrnn verdiği rüsvet, komısyon ya da "hedıyew lerin bedelinin yılda 5.5 milyar markı buldugu tahmin ediliyor. D Ü N Y A E K O N O M I S İ N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRAergin@ergin.demon.co.uk Fantezi: Teknolojik devrim bılgi çağının kapı- anı araladı. önümüzde, kafa ve kol emeğinin ara- sındaki farklann kalkacağı, devletlerin sınırlan ve vatandaşlan üzerindeki denetimlerinin zayrf- layacağı bir dönem, daha özgür, demokratik bir yaşam uzanıyor... Kâbus: Bilginin metalaşması- na bağlı olarak, üretimi ve denetimi merkezileşi- yor. Yeni teknoloji, devletlere ses,fizyonomita- nıma sistemleri aracılığıyla yalnızca kendi ülke- lerinin sınırlan içindeki değil, başka ülkelerdeki va- tandaşlann ve bilginin de izlenmesinin, çalınma- sının olanaklannı sağlıyor. Böylece ülkeler, vatan- daşlannın özgürlük ve mahremiyet alanlannı hız- la işgal ederken bılgi teknolojisinde üstünlük ulus- lararası rekabet ve hegemonya mücadelesinde belirleyici silahlardan biri haline geliyor (genetik alanındaki gelişmelere bu yazıda deginmiyorum). Bu kâbusun karanlık koridorlanndaysa "DevKu- lak", "Etobur" gibi yaratıklar dolaşıyor. Bu iyimser fantezinin dışanda bıraktığı kâbu- sun arkasında şu gerçeklik var: Yeni teknoloji her zaman dogdugu toplumun ekonomik, siyasi ik- tidar ilişkilerine tabi olarak işler, desteklenir, ge- lişme olanağı bulur. Teknolojinin varolan toplum- sal ilişkiler üzerindeki dönüştürücü etkisi, tekno- lojiyle toplumsal ilişkiler arasındaki uyumsuzlu- ğun kesinleştiği noktalarda başlar. Ne ki bu de- ğişikliğin, daha özgür bir dünyaya doğru olaca- ğının ise hiçbir garantisi yok. Nitekim yeni tek- nolojinin kimi özellikleri, var olan demokratik uy- gulamalarta ve eğilimlerie çelişiyor. Bilgi meta olunca Bilginin para karşılığındael degiştirmesine ta- rihin her döneminde rastlanır. Kapitalizmin bu- nu sistemli bir haJe getirdiği, bılgi üretimiyle ti- caretinde de uzmanlaşma eğilimini giderek güç- lendirdiğini biliyoruz. Ancak bilginin dijital olarak ifade edılmesı, saklanması, işlenmeye ve taşın- maya başlanmasıyla biriikte, metalaşması süre- cinde de niteliksel bir değişiklik yaşandı. Bilgi- nin üretiminin yanı sıratoplanması, depolanma- sı, işlenmesi, paketlenmesi ve ticareti hem baş- lı başına bağımsız bir sektör oluşturdu hem de bu sektörün üretim araçlannı (bilgisayar, aksam- lan ve yazılımlan, telekomünikasyon gereçleri), altyapısını (intemet, fiber optik kablo, uydu vb.) üreten sanayiler hızla büyümeye başladı. Bu gelişmenin coğrafyası internet, başlangıç- ta anarşik-özgür bir ortam sağladığı için gele- ceğe dönük büyük bir umut kaynağı oldu. Ne ki kısazamandabucoğrafya, adeta "VahşiBatı'nm, Afrika'nın, Avustralya'nın sömürgeci yerieşimci- lere açılması gibi, hızla devlet tarafından destek- lenen ticari girişimciler tarafından sömürgeleş- tirilmeye, (denetimli kullanım alanlanna) çevril- meye başlandı. Daha önce de aktarmıştım; .cx>m adresli ticari noktalann tüm intemet içindeki pa- yı 1993'te yalnızca yüzde 3'ten 1996'da yüzde 50'ye yükselmiş. ABD gazetelerinde, 1995 yılın- da, internetin bilgi dolaşımında kullanımına iliş- kin (bilgi otoyolu) 4562, intemetin ticari kullanım olanaklanna ilişkin ise 842 yorum ve haber ya- yımlanmış. 1999 yılına geldiğimizde bu rakam- lar sırasıyla 950 ve 20.641. Görüldügü gibi in- temet hızla ticarileşirken ilgı de ticari kullanım üze- rinde yoğunlaşmış. Diğertaraftan, bilgi teknolojisinin bir meta ola- rak -bilginin üretimindeki gelişmelere bakınca-, hegemonik devlet olarak ABD'nin bu alanda da egemenliğini koruduğunu ve bu durumu pekiş- tirmeye çalıştığını görüyoruz. ABD tüm ulusla- rarası ekonomik siyasi kurumlan (DTÖ, IMF vb.), azgelişmiş ülkelerin pazarlannı bu sanayinin mal- lanna açmak (bilginin mülkiyetini merkez ülke- lerde saklamaya devam etmek koşuluyla) için kul- lanıyor. Yeni teknolojinin gelmesiyle birlikte, oto- matik olarak çağ atlayacağına inananlann duru- muysa, yağmur ormanının ortasından geçen otoyol, köylerine ulaşınca, çağ atladığını sanan- lannkinden farklı değil: Otoyol (fiber yol) köyde- kilere hizmet venmek için değil, ellerindekini (or- manı, ürünlerini ve emeklerini) talan etmeye, on- lan pazar haline getirmeye geliyor... Bundan son- rası köydekilerin siyasi gücüne kalmış bir şey... Yeni teknolojinin var olan egemenlik-bağım- lılık ilişkilerinin tutsağı olduğuna ilişkin en iyi ör- nekleri, bu ilişkilerin kristalleştiği kurumlar olan devletlerin, özellikle de hegemonik devletin giz- li, bazen de yasadışı uygulamalan arasında bul- mak mümkün. Bundan 250 yıl önce yeni ulaşım yollan, krtalar ve alanlar ticarete açılırken kapi- tafet devtetterarasındaki rekabetJn en önemli araç- lanndan biri korsanlıktı. Hegemonya için müca- dele eden Fransa, Ingiltere, Ispanya gibi devlet- ler korsanlığı mali ve askeri olarak destekler, ama bunu asla kabul etmek istemezlerdi. Dev Kulak, Etobur ve diğer canavariar Bugün de yeni ulaşım haberieşme yollan (in- temet), yeni ticari alanlar (bilgi ticareti), e-ticaret vb. açılırken en azından bir devletin, ABD'nin (ha- len rakipsiz hegemonik güç olduğundan olsa gerek) bilgi dolaşımı ve ticareti alanında korsan- lık faaliyetlerini desteklediği, diğer bir deyişle bilgiyi yasadışı yollardan elde ettiği, çaldığı gö- rûlüyor. NATO'da üst düzey bilgisayar uzmanlı- Teknolojik Devrim, Fantezi ve Kâbus CIA'nın 'Dev Kulak' adlı küresel casusluk ağı benzeri ticari hırsızlıklar çoğalıyor. ğı yapmış, Dr. Brian Gladvvell'e göre, "ABDgi- bi ülkeler, ticari bilgi alanında hükümet destek- li hırsızlığı desteklemekten vazgeçmedikleri tak- dirde e-ticaretin küreselleşmesıgerçekleşeme- yecek" (The Independent, 2.7.2000). Glad- vvell'in görmediği gerçek şu; bu küresel e-tica- rette serbest rekabetin egemen olması gerek- miyor ki... ABD egemenliği altında da gerçek- leşmesi pekâlâ mümkün. Haien olan da bu. NBC televizyon kanalı, biri 14 Nisan, diğeri de 7 Mayıs'ta olmak üzere iki araştırma/haber ya- yımladı. Araştırma, CIA'nın "Dev Kulak" (Echa- lon) kod adlı küresel uydu casusluk ağını kulla- narak başka ülkelerdeki, özellikle de ABD ve Ja- ponya'daki şirketlerin haberieşmelerini izlediği- ni (dolayısıyla ticari bilgi çaldığı), bu bilgileri ABD şirketterine verdiğini belgeliyor, bu yolla elde edi- len milyariarca dolarlık kontrattardan örnekler veriyordu. CIA bu tür etkinlikleri daha önce de yapıyor- muş, ama bu alanda yoğunlaşmaya Bush döneminde (küreselleşmenin hızlanmasıyla bir- likte) başlamış; Clinton yönetiminin, ABD şirket- lerine "akîifdestek" karan almasından sonra da etkinliğini yoğunlaştırmış. Martta Avrupa Par- lamentosu, Duncan CampbeJI'a hazırlatılan bir rapor bağlamında konuyu görüştü, haziranda da Echalon'un soruşturulmasına karar verdi. Temmuz ayında, ilk anda, yalnızca ABD vatan- daşlannı ilgilendiriyormuş gibi görünen bir seri başka haber okuduk (VVashington Post, Wall Street Journal, Intemational Herald Tribune). FBI bir süredir Etobur (Camrvore) adını verdiği bir bil- gisayar programıyia intemet üzerinden yapılan haberieşmeleri izliyormuş. Çok gelişkin bir bil- gisayar programı dan Etobur, bir intemet hizmet sunucusunun sitesine bağlanınca, saniyede mil- yonlarca elektronik postayı, önceden saptanan parametrelere göre tarayabiliyor. Mesajlann en "effi" yerterini hemen bularak çekmesinden dolayı Etobur kod adı veriten sistem, birçok sivil top- lum örgütünün şiddettevurguladığı gibi, istjsmara Çok açık ve e-mail alanında hemen hiçbir giz- lilik, mahremiyet bırakmayacak (Electronic Privacy Information Centre (EPIC), 13.7.2000). Bu sis- temin kolaylıkla başka ülkelerdeki intemet hiz- met sunuculanna gizlice ya da işbiriiği yoluyla bağlanabileceğini bilmem aynca vurgulamaya gerek var mı? KAMUOYUNA DUYURU Son günlerde değerli basınımızda içinde ihracatçılanmız, sanayicilerimiz, kamu görevlile- rimiz ve görevine "Mesleğinin bir kamugöreviolduğunu büerek, Türkiye Cumhuriyetikanun- larına, meslekikurallara vemeslekahlakına uyacağına" yemin ederek başlamış olan Yemin- li Mali Müşavirlerimizin de adının geçtiği, bazı haberlerin yayınlandığı kamuoyumuzun bilgi- si dahilindedir. Bu tür haberlerde adı geçenlerden ne ihracatçılanmızın, ne sanayicilerimizin, ne kamu gö- revlilerimizin ve ne de Yeminli Mali Müşavirlerimizin hayali ihracat gibi yasadışı bir işlemi kurumsalolarak kabullendiğini, ona arka çıktığını, onu hoş gördüğünü iddia ya da kabul etmek -bazı beklentili ve abartılı tavırlar dışında- mümkün değildir. Konuya taraf olan tüm kurumlar gibi Yeminli Mali Müşavir meslek odalan da, bu konuda kendi disiplin kurullannı hareketi geçirmiş ve olayda kastı, ihmali ya da kusuru ile meslek ku- rallanna aykın davranışı bulunan kişiler hakkında disiplin soruşturaıası başlatmıştır. Yapılan disiplin soruşturması sonucunda, sorumlular hakkında mevzuatın öngördüğü yaptınmlar, bun- dan önce olduğu gibi, bu olaylarda da mutlaka uygulanacaktır. Ancak, şunu tüm kamuoyumuz bilmelidir ki; sanayicisinden ihracatçısına, kamu görevlisin- den Yeminli Mali Müşavirine kadar geniş ve milli ekonomimizin temel kurumlannı oluşturan bu kesimleri zan altında bırakacak ve onlann itibannı düşürecek hükümlerin, sadece f>olisiye operasyonlara ilişkin duyumlara ya da sansasyona dayalı bazı haberlere itibar ederek verilme- si doğru olmayacak, onlann bu şekilde yıpratılmasıyla milli ekonomimiz ve kamu yönetimi- miz yara alacaktır. Sonuç olarak: Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerve Yeminli Mali Müşavirler Oda- lan Birliği (TURMOB) ve Yeminli Mali Müşavir Odalan suç kaynaklı tüm ekonomik faaliyet- lere karşıdır. TÜRMOB ve Meslek Odalanmız kayıt dışı ekonominin daraltılması için yıllardır mûcadele etmekte ve bu konu ile ilgili olarak çeşitli önerilerini yayınlar ve toplantılar şeklinde kamuoyuna sunmaktadır. Örgütümüzün çatısı altında faaliyet gösteren tüm meslek mensupla- nnın ortak amacı da budur. Vergi kaçakçılarının, kara para aklayıcılannın sağlıklı bir toplum- sal dengenin kurulması için, yasalarla öngörülen cezalara çarptınlmasını TÜRMOB ve Mes- lek Odalanmız da istemektedir. Ancak, yürütülen operasyonlarda kişilik haklan ve kurumsal kimliklere tecavüz edecek nitelikteki çalışma yöntemlerini anlayışla karşılayamamaktayız. Kamuoyumuzun da bu tür ham, beklentili, abartılı ve kurumlara zarar verecek, haber ve de- ğerlendirmeleri ihtiyatla karşılamasını dileriz. TÜRMOB İstanbuL Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Eskişehir, Antaha, Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odalan ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Çiftçiler Tekliyop' Sonbaharyaklaşıyor. Sonbahar, çiftçiler için he- sap-kitap mevsimidir. Çiftçinin yıllık gelirinin ne ka- dar olacağı aşağı yukarı bellidir. Giderieri de önce- den bilindiğine göre, kâr ve zarar hesaplannı çıkar- mak kolaylaşır. Hesabın sonucu çok önemlidir. Çünkü kışıyla, bahanyla ve yazıyla gelecek biryı- lın nasılgeçeceği bu sonuçla belirlenir. Çiftçinin baş- ka bir geliri de yoksa, koca bir yılın ekonomisi salt çiftçilik gelir-gideriyle biçimlenecek demektir. Çift- çinin hesabının sonuçlannın etkileri bununla da kalmaz; gelecek yıl çiftçi olarak neler yapabilece- ğini, neleri üretip üretmeyeceğini de biçimlendirir. Çiftçinin sattığı ürünlerin fiyatlanna ilişkin veriler bir sepette toplanıyor. Buna çiftçinin eline geçen /ryatfa/-(kısaca ÇEF) denir. ÇEF değişik yerierde olu- şan fıyatlann ortalamasıdır: Pazaryerlerinde, bor- salarda, biriik ve kurumlarda ve Toprak Mahsulle- ri Ofisi'nde. Fiyatlann saptanmasında, tanmın tüm alt dallan göz önüne alınır. Tahıllar, sebzeler, mey- veler, süt hayvancılığı ve besicilik başlıca alt dal- lardır. Yılın ilk altı ayına ilişkin ÇEF sonuçlan ağustos başındayayımlandı. Buradayersının nedeniylealt sektöre gidilmeyecek, genel ortalamaya dayalı bir karşılaştırma yapılacaktır. Aşağıdaki tablo, 2000 yılının ilk altı ayında tüke- tici fiyatlan olarak, enflasyon oranıyla (TÜFE) çift- çinin eline geçen fiyatlan (ÇEF) veriyor. Birinci sü- tunda tüketici fryatlannın on iki aylık ortalama ar- tış oranı, ikincisinde de çiftçinin sattığı ürünlerin fi- yatının yine on iki aylık ortalama artış oranı görül- mektedir. Bu ikisi arasındaki fark, yani çiftçilerin ürün- lerinin satış fiyatıyla tüketici olarak satın aldıklan mal ve hizmetlerin alım fiyatı arasındaki açıklık, bura- da çiftçinin kaybı ya da enflasyona yenik düşme oranı olarak alınıyor. 2000 YIU Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran TUFE 65,2 65,8 66,1 66,0 65,9 65,2 ÇEF 44,9 44,0 40,5 42,0 44,6 39,4 TUFE-ÇEF Çiftçinin Kaybı 20,3 21,8 25,6 24,0 21,3 25,8 Kaynak: DtE, Agustos 2000 Haber Bültenleri Veriler, bu yılın ilk altı ayında çiftçilerin enflasyo- na nasıl yenik düştüklerini bir kez daha kanıtlıyor. TÜFE-ÇEF farkı ya da fıyat makası, ocakta 20.3'ten haziranda 25.8 puan ile dönemin en yüksek düze- yine çıkıyor. Çiftçilerin kaybı, aylık ortalama olarak 23.1 puandır. öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki ay- larda da çiftçilerin nyatfarklılaşmasından doğan kay- bı artarak sürecektir. • • • Çiftçilerin kaybının yalnızca bu sayılaria görün- mediği çok açıktır. Çiftçilerin salt fıyatlama yoluy- la nasıl yoksullaştınldıklarını anlamak için başka verilere de bakılmalıdır. öncelikle bakılması gereken, çiftçinin ödediği fi- yatlann durumudur. llaç, gübre ve özellikle mazot gibi üretim girdilerinin fıyatlanyla yapılacak bir kar- şılaştırma, yoksullaşma oranının çok daha yüksek olduğunu kanrtlayacaktır. Bakılması gereken bir başka nokta, çiftçilere ya- pılan ödemelerdeki gecikmedir. Yukanda ÇEF ile verilen, çiftçinin ürûnünü sattığı günün fiyatlandır. Satış günü fıyatlanyla kendisine ödeme yapılan gün arasında geçen süre, çiftçi için iki yönlü kayıp demektir. Bunlardan birincisi, enflasyon nedeniy- le çiftçinin eline geçecek paranın alım gücönün azal- masıdır. Ikincisi de ödemelerde gecikme nedeniy- le doğacak faiz kaybıdır. Faizlerin yüzde yüzleri bulduğu günlerde bile çiftçi alacaklan için faiz öde- mesi yapılmamıştır. Alacağı için anında faiz isteyen devlet, sıra çiftçiye olan borcuna gelince elini ce- bine atmıyor. Gecikmeli ödemelerin kimi zaman ay- lar aldıgı, giderek bir yılı aştığı göz önüne alınırsa çiftçinin kaybının boyırtu açıklık kazanır. • • • Halkın yüzde 40'tan fazlası geçimini doğrudan tanmdan sağlıyor. "Halkı enflasyona ezdirmeyece- ğiz" sözünü dillerinden eksik etmeyen yöneticile- re duyurulur. Onlann, eski deyişle, hükümet etme- si beklenir. Oysa ne oluyor? Dünya Bankası ve IMF, yıllann birikimi oian, ancak siyasetçiler tara- fından kötüye kullanılan Tanm Satış Kooperatifle- ri'nin kapatılmasını önerebiliyor. Türkiye tanmı yok ediliyor. Bu sırada, Dünya Bankası ve IMF hükü- met ediyor. • • • Bu ülkenin kimi iktısatçılan Dünya Bankası ve IMF'de çalışıyor. Bu tutumlan kendi seçimleridir; doğal karşılanabilir. Ancak bunlann bir bölümü- nün, yaz tatillerinde Türkiye'den geçerken IMFve Dünya Bankası'nı övmeteri, deyim yerindeyse o ku- rumlara yağ çekmeleri, -üstelik bu iki kurum dün- ya kamuoyunda en bağnaz destekçileri tarafından bile yerden yere vurulurken bunu yapmalan- hiç de doğal değil; en azından bu topluma saygısızlıktır ve de ayıptır. yakup@metu.edu.tr Vaillant ödül dagıttı • Ekonomi Servisi - Türkiye'de 8 yıldan beri hizmet veren Alman fırması Vaillant'ın 1994 yılında kurduğu Vaillant Tüketici Club üyeleri arasında düzenlenen yazı yanşmasının Istanbul ve tzmit bölgelerinin kazananlan belli oldu. "Vallıant Exzellenz Modeliyle Aile Yaşamında Kalite" konulu yanşmanın ödül töreninde konuşan Vaillant Genel Müdür Yarduncısı Levent Taşkın Vaillant'ın pazar payının yüzde yirmi beşıni elinde tutan bir firma olduğunu ve tüketicilerinin desteğiyle daha da büyüyeceklerini söyledi.Vaillant Tüketici Club Müdürü Handan Yunusoğlu ise Tüketici Club'ın eticinliklerinden bahsederek yeni gelişraelerle ilgili bilgi verdi. tstanbul, Bursa, Ankara, Izmit ve Eskişehir bölgelerinde gerçekleşen yanşmada bölge birincilerinin ardından seçilecek Türkiye birincileri yurtiçi ve yurtdışı tatilleri kazanacaklar. hracatçriann fuar maratonu • ANKARA (ANKA) - Dış Ticaret Müsteşarhğı'ndan edinilen bilgiye göre Türk ihracat firmalan, eylül ayında çeşitli ülkelerde yapılacak olan uluslararası nitelikteki 17 fuara ulusal düzeyde katılacak. Eylül ayındaki fuar takviminde, Ukrayna ve Malezya'da yapılacak "Türk îhraç Ürünleri Fuan" ile çeşitli ülkelerdeki fuarlar yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle