Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 AĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Tupizmde
atamalar
Turizm Bakanlığı Basın
Müşaviri Fethullah
Gündüz aradı... Turizm
Bakanlığı, Görevde
Yükselme
Yönetmeliği'nde
değişiktik yapıldıktan
sonra hak etmeyen
kişilerin bazı üst düzey
görevlere getirildiğine
dair yazımızın yanlış
bilgiden
kaynaklandığını
söyledi. Gündüz,
Personel Daire
Başkanlığı'na,
Müsteşar
Yardımcılığı'na ve
bakanlık
müşavirliklerine
atamaların, yönetmelik
değişikliğinden 10 ay
önce yapıldığını
bildirdi ve atanan
kişilerin de
bürokraside liyakat
sahibi kişiler olduğunu
belirtti. Haziran
2000'deki yönetmelik
değişikliğinin üst
düzey atamalarda
çıtayı yükselttiğini
anlatan Fethullah
Gündüz, Personel
Daire Başkanı'nın bir
önceki görevinin il
sağlık müdürlüğünde
ebelik değil Sağlık
Bakanlığı'nda
personelden sorumlu
şube müdürlüğü
olduğunu, Bakan
Erkan Mumcu'nun da
beş değil üç
danışmanla çalıştığını
açıkladı.
Elektronik posta: som@posta.cumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Keyfi zam devri bitmiş..
"Kevifsiz zam
dönemi baslıvor!"
ırsızların yolgeçen hanına çevirdiği Topkapı
Sarayı Müzesi'ne elektronik güvenlik sis-
temlerinin kurulması gerekiyordu. Sistemi
Askeri Elektronik Sanayii'nin (ASELSAN) kur-
masından daha doğal bir şey olamazdı ama ASEL-
SAN, yanına piyasadan iki şirketi alarak "çok gizli" ko-
şullarda müzeye girmiş ve hazırlanan proje sonunda
da 1.5 trilyon liralık işi Kültür Bakanlığı'ndan ihalesiz
almıştı.
Bize göre ortada "rahatsız edici" bir durum vardı.
ASELSAN'dan biraçıklama gelmedi. Konuyu sür-
dürünce ayhk dergilerinde yanıt verdiler... ASELSAN,
elekronik güvenlik sistemlerinde uzman değildi ve bu
tür işleri piyasadaki uzman şirketlerle yapıyordu.
Uzman şirketlerin nasıl belirlendiği ise belli degil-
di.
Bu arada, kurucu genel müdürü Hacim Kamoy'un
bir kamu yatırımı olan ASELSAN'ı "aile şirketi"ne dö-
nüştürdüğüne ilişkin iddialar gündeme gelmeye baş-
ladı...
Keşke
ASELSAN'da iyi gitmeyen bir şeyler oluyordu.
Derken... ASELSAN'dan önce birkaç telefon edil-
di sonra da iki yetkili bendenizi ziyarete geldi.
Anlattılar ama anlattıklannın çoğu şirketin "gizli" ve
biraz da devletin "âli" menfaatiarını ilgilendirdiği için
yazılmamalıydı... Kısaca "ASELSAN iyidir" diye ya-
zılmasını istiyoriardı... Neyi nasıl yazacağımız giderek
daha karmaşık bir şekil almaya başlamıştı...
Anlatılanlan özetlemek gerekirse, evet, ASELSAN
elektronik güvenlik sistemlerinde uzman degildi ama
kendi binasının sistemini kurdururken tanıştıklan şir-
ket bu işi çok iyi yapıyordu. Ardından devletten çok
gizli bir iş alıp onu başka bir şirketle yapmışlardı, do-
layısıyla tanıştıklan ikinci şirket de iyi çıkmıştı. Artık
bu iki şirketle el ele verip başka işler yapabilirlerdi...
Tamam da ASELSAN'ın uzmanlık alanına ginme-
yen işler hem gizli hem ihalesiz yapılıyordu.
Piyasadaki şirketlerin "iyi" olduğuna kim karar ve-
riyor, orası da belli degildi...
Genel Müdür Hacim Kamoy'un karar mekanizma-
sındaki yerini sorunca, susuyoriardı...
ASELSAN'ın iki yetkilisi, en küçük bir yolsuzluğun
bile asla söz konusu olmadığını defalarca anlatıyor-
du...
Dürüstlüklerinden en küçük bir kuşkumuz yoktu...
Tüm kalbimizle inanıyoruz...
Fakat böyle bir düzen kurulacaksa, kamunun baş-
ka şirketlerine de bu olanak tanınsın, herkes iyi mü-
teahhidini kendisi seçsin! Hiç ihale açılmasın, büyük
projelere birer "gizli" damgası vurulsun, olsun bitsin.
Bu görüşmeyi yazmayacaktık... Yazdık...
Çünkü ASELSAN'ı kurup 25 yıl aralıksız yöneten
Genel Müdür Hacim Kamoy, 80 yaşına geldiğinde
"sürpriz" birkararlaemekliliğini istedi. Hacim Bey, keş-
ke daha Önce bu karan verebilseydi...
Çünkü ASELSAN bu ülkenin şirketi!
SESSİZ SEDASIZ (!) M Rİ KURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
TUFE, TEFE falan hikâye;
TEFEci ekonomisi bu!
IMversite ticareti limitet şirketi!ı
Bir protokol metni hazırlanmış...
Protokolün iki tarafı var...
Birinci taraf Girne Amerikan Üni-
versitesi...
İkinci taraf, Türkiye'deki üniversite-
ye hazıriık dershaneleri...
Üniversitenin pazarlama elemanla-
n dershaneleri geziyor, dershane yö-
neticileriyle görüşmeler yapıyor...
Görüşme bir durum saptamasıyla
başlıyon
- Biz özel sektörüz... Siz de özel sek-
törsünüz...
Ardından bir öneri:
- İki taraf da özel sektör olduğuna
göre gelin güzel bir şekilde menfaat-
lanmızı birleştirelim...
- N'apalım?
- Dershanenizde sınava hazırlanan
öğrencileri rehberlik servisindeki öğ-
retmenleriniz yıl boyunca bizim üni-
versitemizeyönlendirsin. Bu konu-
da biz de gereken yardımı yapalım...
öğrenciler, ilk tercih olarak bizim üni-
versiteyi seçsin...
- öğrenciler bize yerleştirilsin, ka-
yıtlannı yapsın...
- Sonra?
- Sonra, dolar hesabıyla aldığımız
ücretlerden hazıriık sınıfına, faküîtesi-
ne göre yine dolar üzerinden size yüz-
de 5 ile 10 arasında komisyon vere-
lim.
Bazı dershaneler bu öneriyi elleri-
nin tersiyle geri çeviriyor, fakat bazı-
lan dört elle sarılıyor.
Eğitimin ticareti işte böyle yapılıyor!
17AğustosDeppeminin
Acı Gerçekleri...
I)r. EROL ATILGAN
Tarih 12 Ağustos 1999, Yalo-
va Yüksel Sitesi sahilinde deni-
ze giriyorum... Deniz suyu aşın
derecede sıcak. Gölcük açıkla-
nndan başlayarak Yalova sahi-
line doğru uzanan, denizin sa-
kinliğıne rağmen boyu 1.5 met-
reyî Dulâri, admı sonradan öğren-
dığım tsunami dalgaları ve de-
nizin üzerinde sis tabakası, ya-
ni radon gazı. Beş gün boyun-
ca aynı manzara. Körfez kırıl-
maya başlamış, magma taba-
kasından denize alevler akıyor.
ve nihayet 17 Ağustos depre-
mi... Yandakı binalarayakta.. fa-
kat Yüksel Sitesi 3 saniyede yer-
le bir. Sevgili eşim ve 300 ma-
sum ınsan ayağa bile kalkmaya
fırsat bulamadan yataklarında
can veriyorlar.
Yıl 1894: Yalova, Çınarcık ve
Istanbul'u kapsayan Marmara
depremi... O zamanın rasatha-
ne müdurleri, II. Abdülhamit'e
deprem raporu veriyorlar. Ra-
porda, depremden 1 hafta ön-
ce başlayan belirtiler, deniz su-
yunun sıcaklığının aşırı artması,
sahile vuran alışılmışın dışında
dalgalar ve deniz üzerindeki ke-
sif sis bulutu belirtiliyor. Yani be-
nim yaşadıklanmın 105 sene ön-
ceki verileri... Bunları maalesef
depremden sonra, tarih yazar-
larından öğrenebildim. Ayrıca
devrin rasathane müdurleri, Ya-
lova sahilindeki kumluk arazi-
lerde yer alan çiftlik evlerinin ta-
mamının yıkılmış olduğunu pa-
dişaha rapor ediyorlar. Hal böy-
leyken 1960 yılından itibaren 1.
derecede deprem bölgesi olan
kumluk arazilere, o zamanın be-
lediye başkanları, belediye ve
imar müdürlüğü yetkilileri, sa-
hilde yazlık evlerin yapımına na-
sıl müsaade ediyorlar.. sorumsuz
müteahhitler de nasıl inşaat ya-
pıyorlar... Üstetik insan canını hi-
çe sayıp kazanç uğruna yönet-
meliğe aykırı binalar yaparak on
binlerce insanın ölümüne sebep
olabiliyorlar, anlamak mümkün
değil.
105 yıl sonra bağıra bağıra
gelen Marmara depremini, Mar-
mara Bölgesi yerbilimcileri na-
sıl anlayamadılar? Hiç mi deni-
ze girmediler, hiç mi anormal-
liklerı fark etmediler, bunu onla-
ra soruyorum. Bir uzmanlık tezi
hazırlanırken konu, tüm dünya li-
teratürleri araştırılarak hazırla-
nır. Deprem ile ilgıli uzmanlık te-
zi de hazırlanırken 105 yıl önce-
ki deprem rehber olmalıydı. Na-
sıl bu depremi önceden anlaya-
madılar?
Depremden sonra TV kanal-
larındatahminleryürüten yerbi-
limcılere sesleniyorum: Deprem
1 hafta öncesinden bağıra ba-
ğıra ben geliyorum derken siz-
ler nerelerdeydiniz? Marmara
Bölgesi Kandilli Rasathanesi Mü-
dürü ve ekibi, İTÜ, Boğaziçi, IÜ,
Marmara Üniversitesi Anabilim
Dalı Başkanları, bölgedekı afet
işlenil müdürlükleri, MTA.. niye
denizde deprem ölçer aletiniz
yoktu, niye erken uyan sistemi
kurulmadı, eski adı Hora olan
Sismik 1 gemisi o güne kadar ne
yaptı? Tsunami tarzındaki dalga-
lan ve radon gazını niçin değer-
lendiremediler... Niçin medya
kanalıyla halkı uyarmadılar? Ya-
lova, Çınarcık ve Gölcük'te ha-
yatlanrukaybedâolenn çoğunlu-
ğu yazlıklarında olan insanlardı,
eğer bir uyan yapılmış olsaydı bu
insanlar evlerine dönerlerdi.
17 Ağustos sabahı, zamanın
devlet ve hükümet yetkilileri,
depremden 3-4 saat sonra Mar-
mara Bölgesi'ni helikopterte ge-
zip çevre illerdeki askeri istih-
kâm ve komando birliklerini he-
men deprem bölgesine gönder-
selerdi binlerce kişi enkazdan
canlı çıkarılabilirdi. Yalova'ya 6
km. mesafede, Türkiye'nin en
işlek yolu üzerindeki, Yüksel,
Aydın ve Ceylankent sitelerine
hiçbiryardım gelmedi. Tepemiz-
de devamlı helikopterier uçuyor,
hiçbiri yardıma gelmiyor ve biz
enkaz altındaki sevdiklerimize
kendi imkânlanmızla ulaşmaya
çalışıyoruz. Tam 72 saat sonra
gelebilen greyderler ise sadece
sitenin enkazını kaldırmaya ya-
rıyor. Bir insanın hayatı boyun-
ca karşılaşabileceği en korkunç
manzara ile karşı karşıyayız. Ta-
rifsiz acılar ve çaresizlik...
Şimdi gazetelerde okuyoruz;
Bayındırlık Bakanlığı, Yalova Yük-
sel Sitesi'ni yapan Yüksel İnşa-
at AŞ'ye 8776 adet kalıcı konut
ihalesi veriyor. Sayın bakan, da-
vaları devam eden Yüksel İnşa-
at AŞ'ye ihaleyi vermeye mec-
bur kaldık diyor. Yüksel fnşaat'ın
yapmış olduğu Yüksel Sitesi'nde
300'den fazla kişi can verdi. Dep-
remden 10 gün sonra Yalova
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafın-
dan Bayındırlık Müdürlüğü'nden
temin edilen bilirkişi raporunda,
inşaatın 1968 Deprem Yönet-
meliği'ne uygun olmadığı rapor
edildi. Inşaatta deprem perde-
sinin olmadığı, binaların sulu ze-
mine inşa edildiği. radyal temel
kullanılmadığı, 1968 Deprem Yö-
netmeliği'nde yasak olan asmo-
len tabliğe sistemi ile tavanlann
yapıldığı rapor edildi. Sayın ba-
kan bu şartlarda davalann bitme-
sini bekleyemez miydi? Bizler
ikinci defa hüsrana uğruyoruz.
Biz acılılar kime güveneceğiz,
bizi kim koruyacak, hakkımızı
kim arayacak? Türkiye'de onca
dürüst çalışan müteahhit durur-
ken davaları süren sanıklara bu
ihalelerin verilmesi inanılır gibi
değil.
Bizler sevdiklerimizi kaybet-
tik ve acılar içindeyiz, bundan
sonraki nesillerin bu acıları çek-
mesini istemiyoruz. Görevlerini
yapmayan bürokratlann, menfa-
at uğruna hatalı inşaat yapan
müteahhitlerin, devam eden da-
valarda yüce Türk adaleti tara-
fından hak ettikleri cezaları ala-
caklarına inanıyor, bu konuda
görevlerini dürüstçe yapmayan
bütün sorumlulan bu dünyada
yaşamları boyunca vicdanlany-
la baş başa bırakıyorum.
DÜZELTME: ÜmitZileli'nin "Utanç Ülkesi" başlıklı yazısın-
da; -Aslında daha çok örnek var. Ben yalnızca en güncel olan-
ların sıraladım. Bunların hepsini, her gün bizim ülkemizde gö-
rebiırsiniz"; paragrafındaki güncel kelimesi güzel yayınlan-
mıştır. düzeltir özür dileriz.
HAYVANLAR ISMAH GÜLCEÇ
7 rtııAtt AlUn
igulgec@yahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicakfâ turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18 Ağustos
B?O FRANSA -PRUSYA SAVASL
IBTO'TE 8U6ÛN,FfiAHSA İLE PRUSYA ARA-
&IN0A GÜAVELOTTE SAVAŞl YAP/LCV. i&Ot'l*
NAPOLEON eoNAMKTS'lH JENA YEH6İSİ,
PÜJSYA'YA, SAVAŞ İÇİNSİSTSMÜgİR
ŞEKİLDE HAZiecAUMAK GE/SEKTİĞL
Nİ GÖS7ERMİÇTİ.GÜÇ PENGESİ YKr
OAN YtLA DeĞfŞİYORPU. IBTO'TE
İSPANYOL TAhfTINlN YA&İSİ feOMJHM
DA Ç/ÂSAA/ ANIAŞMA2UK, PHUŞyA
il£ FI&NSA'rr SAVAÇA iTM/fr/- OO6U
FRANSA'PAKİ 6KAveU>TT£'DA YAP/.
LANKANU SAVAÇt PRUSYA KAZANPt!
BU ZAFER, 7XM ANLAM/YtA PfZOFSS-
YONEL £//? OGPUNUN BAŞARtSt-
T.C.
TUNCELt KADASTRO MAHKEMESİ
Esas No: 2000/1 Karar No: 2000/2
Davacı Maliye Hazinesi tarafından davahlar Mehmet Ataç ve müşterekleri aleyhine Tunceli Merkez Esentepe Mahallesi'nde kâin 310
ada 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12 ve 13 No'lu parsele kadastro tespitine ıtiraz davasının yapılan yargılaması sonunda:
Mahkememizin 21.7.2000 tarih ve 2000/1 Esas 2000/2 Karar sayılı hükmü ile mahkememizin görevsizliğine, dosyanın Tunceli Asli-
ye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş olup bütün aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Ali Dağtekin'e ila-
nen tebliğine karar verilmiş olup tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğıne, ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün içinde
tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 45625
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Eski DosUar
Hrfzı Topuz'u kutluyorum. Bellekleri güzel uya-
rıyor eski dostlar. Geniş bir zaman diliminde ya-
şanan olayların gerçek yüzü aydınlanıyor. llginç
anılar, belgelerle oluşuyor kimi portreler. Belli
olayların boşlukları doluyor, yeni belgeler ışık tu-
tuyor karanlığa.
Mahir Seymen'e teşekkür ediyorum, kitabı o
yolladı bana. Bir de telefon. Istanbul'daki on yı-,
lımı Hıfzı'nın kitabından öğrendiğini söylüyor. (5y-
sa gazeteciliğimin kökeninde Istanbul var. An-
cak genç kuşaklar bu ayrıntıları bilmiyor elbet.
Birsolukta okudum Eski Dostlar'ı. Hrfzı'ya ses-
lendim sonra. Yansız değilim, ayrıca duygusalım,
çünkü Eski Dostlar'da ben de varım. Dahası, ya-
nm yüzyıla ulaşan meslek yaşamımda Hıfzı To-
puz'un özel biryeri var. Belki de rastlantı, ama mes-
lek dalımda bir tomurcuğu o yeşertti diyebilirim.
Nasıl derseniz, kitapta da yazıyor. Akşam gaze-
tesi sabah yayınına başlarken bizim yokuşta yo-
ğun bir trafik var. Yeni bir kadro oluşuyor; yazar-
lar, haberciler Akşam'açağrılıyor, umutlu birbek-
leyiş başlıyor. Ben Yeni Sabah'tayım o zaman. Bel-
li köşelerim var, belli bir aylığım. Ama yeni bir atı-
lımı ilgiyle izliyor, umutla bekliyorum. Akşam'a
giden yokuşun başında Hıfzı'ya rastladım bir gün.
Konuşurken takıldım birden. Yeni gazeteye niçin
çağırmıyor beni? Hıfzı şaşırdı, aslında ben de şa-
şırdım, ama olay böyle yaşandı. Birden kararımı
verdim, Akşam'a gidiyorum. Safa Bey'in sözleri
hâlâ çınlar kulağımda: Akşam'ın tirajı üç bin, Ye-
ni Sabah'ın yüz bin. Serüvene gidiyorsunuz.
Prof. Dr. Edip Çelik ile buluştuk geçen akşam.
Akşam anıları da geldi gündeme. Malik Yolaç ile
ilk konuşmamızda o da var. Başyazar olarak iz-
liyor beni. llginç sorulanmı anımsıyor kahkahalar-
la. Gerçekten gülünesi sorular, ama içimden öy-
le geldi.
O soruları zaman yanıtladı. Malik Yolaç millet-
vekîli, bakan oldu sonra. Çoktan görmüyorum
onu, Akşam yıllarını da özlemle düşünüyorum
her zaman. Serüven uzadı, meslek dalım da gü-
zel yeşerdi doğrusu. Özellikle Anadolu gezilerin-
de, kahveler dolusu insan umutla selamlar, so-
runlarına çözüm beklerdi gazeteciden. Biz de
umutla yazardık! Demokrat Parti iktidarındaki er-
ken aşınmanın dinci politikalar, tehlikeli ödünler-
le onarma çabalannı da açık seçik gördük o ge-
zilerde. Özellikle önemli bir deprem sonrasını ya-
şayan Fethiye'de. 2000'li yıllann haritasında ilkçiz-
giler 1950'lere uzanıyor bence.
Hıfzı Topuz'un sorumluluğu döneminde bana
verdiği ilk Anadolu görevi de Bursa'da. Ulucami'de
bircuma namazında "Mehti geliyor" diye birses-
lenişle açığa vuran gericilik olayı. Rahmetli Bur-
han Tan'ın arabasıyla önce Bursa, oradan Kütah-
ya - Tavşanlı'da Linyit Işletmeleri ve Eskişehir'e
uzayan bir yolculuğun izlenimleri "Irtica Hortlu-
yormu?" başlığıylayayımlanıyorAkşam'da. Ara-
bada Isviçre plakası var. Burhan'ın eşi de yaban-
cı, güzel bir senaryo ile iyi bir gazetecilik yaptık,
Hıfzı'dan güzel bir aferin aldık.
Ancak yıllar geçiyor, olaylar değişmiyor, gerici
tırmanışlar yeni boyutlara varıyor ülkemizde. Bu
yazım yayımlanıncaya kadar hangi olaylar hangi
aşamaya varacak belli değil. Öngörü yapılamıyor
artık. Terslikler sürüyor, non-figüratif resimler olu-
şuyor her kesimde. Laik bir ülkenin başbakanı,
gerici eylemleri nedeniyle yargılanan bir kişi için
üzüntüsünü açıkça belirterek hayli ilginç bir ko-
numa giriyor. Ama herkes herkesi iyi tanıyor ar-
tık. Hırçın tırmanışların, çarpıcı çelişkilerin ötesi-
ni de görebiliyor insanlar. Meslek dalımızda da ya-
şanıyor bu gerçek. Hormonlu bitkiler türü yorum-
lara, ürünlere karşın sağlıklı, umutlu tepkiler de
az değil.
Hıfzı Topuz, Akşam ile ilgili anı ve izlenimlerini
1982 yılında da yayımladı gazetemizde. Benim de
bir yazım var o zaman. Aradan 18 yıl geçse de
güncelliğini koruyoro yazım. Son bölümünü bu-
gün de imzalıyorum:
"Gazetecilik dev bir sanayi de olsa, sesini so-
luğunu makineler değil çalışanlar duyuruyor. On-
lann çabalanyia, alın teriyle, yûreklisavaşlanyla renk-
leniyor sayfalan. Ülkenin kültüryaşamına birkat-
kıda bulunmalan, belli bir çizgiyi korumalan, dü-
şünce ortamını geliştirmeleri hep çalışanlann ki-
şiliğiyle gerçekleşiyor. Böyle kişilere kızanlar, öf-
ke duyanlar, tepki gösterenler de olur. Hatta bu
tepkiyi önlemlere dönüştürenlerde. Ama tüm ön-
lemlere karşın kişiliğini korur bu tür kişiler. Yoku-
şumuzun tarihine de onlar onur veriher."
Onlara selam olsun.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/Bir tür büyük
bıçak. 2/ "Bir '
yâr için — ile 2
kavgadan usan- n
dık" (Nabi)...
Tavır, davranış. 4
3/ Çok verimli
olan. 4/ Türk
müziğinde yö-
rüközellik taşı-
yan oyun hava- _
sı... KÎdınveka-
1 2 3 4 5 6 7 8
babirkumaş.5/ 9
Bir renk... Sac
üstünde pişen yufkayı
çevirmeye yarayan tah-
taaygıt. 6/Brezilya"nın 2
parabirimı... Birnota.7/ 3
Mehmet AJdfErsoy'un 4
topluşiirlenniiçerenya- 5
pıtı. 8/ Avşa'da yetişen
ve iyi bir sofra şarabı
üretiminde kullanılan
kınnızı üzüm cinsi. 9/ °
Müstahkem yer... İçin- 9
de yabancı bir öğe bulunmayan; mutlak.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Siirt ilinde ünlü bir kaplıca. 2/ Balık yakalama ara-
cı... Ispanyollann sevtnç ünlemi... Birnota. 3/Fransa'da
bir kent... Eserler, yapıtlar. 4/ Akılsız, düşüncesiz. 5/
"Cahit ": Oyuncu ve şairimiz.. Afrika'da bir ülke.
6/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla kanşık ka-
lıntısı. II Eski dilde deniz feneri... Genellikle üstü ka-
palı pazaryeri. 8/ "Saçlanma ak düştü / Sana — bula-
madım" (Şarkı)... Demiryollannda traverslerin altına, şo-
selerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kınkla-
n. 9/ tzmir'in Çeşme ilçesine bağlı turistik bir belde.