Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 TEMMUZ2000ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
tçişleri Bakanlığı 'önce planlama' derken Bayındırlık 'sağlam yapı'da takılıp kaldı
'Iınar reformu' engefleniyor
OKTAYEKtNCİ
Türkiye'yi sarsan 17 Ağustos 1999
depreminin "vüdönümüne" bir ay
kaldığı halde, depremı felakete dö-
nüştûren temel nedenler arasında en
öncelüdisı olan "bilimdışıimarplan-
lanıasına" karşı hâlâ bir yasal önlem
getirilmiyor.
Bu sorunu "yerel yönetimkr refor-
muyasasında'' çözmek isteyen tçişle-
ri Bakanhğı run yasa tasarısı da;
"1 mar bizim işimiz, bu konu sizin tas-
lakta yer almasuT dıyen Bayındırlık
Bakanı Koray Aydın tarafından aylar-
dır imzalanmıyor.
Bundan yararlanan kimi belediye-
ler ise 10 Nisan 2000 tarihli "Yapı
Denetimi Karamamesirı
yle ınşaat
ruhsatlannın durdurulmuş olduğu 10
Temmuz 2000 tarihine kadar "boş
beklemek" yerine, durmadan "imar
planı tadilatian" yapıyorlar.
Karamame sadece "sağlam yapryı"
hedefledigı, "yer seçimini" ise "öz-
gûr" bıraktığı için, bugüne dek ima-
ra açılmayan araziler bile aynı bele-
diyeler tarafından "hızla planlana-
rak" inşaata hazır hale getiriliyorlar...
Işte boylesi bir süreçte Bayındırlık
Bakanı Koray Aydın'ın, Içışlen Ba-
kanlığı 'nın "önce planlama disiplini"
ilkesine dayalı belediyeler yasası tas-
lagına "tavır abnası'' da yağmacılar-
dan başka hiç kimsenin işine yaramı-
yor...
Öte yandan ortada "yasal yapbnm"
olmadığı içın, yıne Bayındırlık Ba-
kanlığı'nabağlı Teknik Araşnrmave
Uygulama Genel Müdürlûğü'nûn
(TAU) belediyelere gönderdıği ımar
planlannda; "şehircilik kurallanna
uygun" şeklmdekı genelgeler de sa-
dece dosyalarda kalan "işlevsiz rica-
lardan" öteye geçemiyor...
Benzer şekilde aynı TAU'nun ha-
zırladığı ve 2 Eylül 1999'da Resmi
Gazete'de yürürlüğe giren "tip" ımar
yönetmelığındckı kımı "bflimselimar
kuraDan" da Koray Aydın'ın Yük-
sek Fen Kuruhı'yla (YFK) düzenle-
diği yeni yapı denetimi mevzuatıyla
"etkfcaz" kılınmış durumda.
Çünkü YFK'nin imzasınıtaşıyan 10
Nisan 2000 tarihli kararaame ve buna
bağlı yeni düzenlemeler, "imar plan-
lanna kanşmadan" ve "parah" bir
özel denetım anlayışını devTeye sokar-
ken, TAU imzasını taşıyan yönetmelik
ise imar planlan kurallannı da tanım-
layan maddelerıyle "yasa gücündekT
bu düzenlemenin "amnda" kalıyor...
Bakan,'YFK'yi tutuyor
Pekı, aynı bakanhktaki TAU ile
YFK neden böylesine "farkfa anlayış-
lan" sergiliyorlar ve bakan Koray Ay-
dın da aslında imar kurallanyla ilgıli
"uzman ve yetkin birim" TAU olma-
sına rağmen, neden YFK'yle "işi gö-
• Içişleri Bakanlığı'mn yerel yönetimler yasa taslağı içinde düzenlediği "imar reformu"
Bayındırlık Bakanı Koray Aydın tarafından onaylanmıyor. Oysa imar reformu maddeleri
öncelikle plansız kentleşmeye ve kaçak yapılaşmaya yol açan bilim dışı ve denetimsiz
yerel yönetim yetkilerine önlem getiriyor...
Kaçak yapılaşmaya caydıncı önJemJer getiren Içişleri Bakanlığı taslağı Koray Aydın'dan onay alamıyor. Çünkü
Bayındırlık Bakankğı'nın tüm hanrhğı sadece sağlam yapı için özel şirket denetimini devreye sokmak.
tûrüyor?
Çünkü TAU, yıllann deneyimi ve
bırikimiyle, ülkedekı imar sorunlan-
nın kökenınde. "rant beklentflerine
yeterK önlem getirmeyen" ve "bflhn-
sel denetimi içenneyen" imar mevzu-
atının bulunduğunu, bunun da sonu-
cunda yaygınlaşan "biUm dışı ve spe-
külatif imar planı kararlanyla" Tür-
kıye'nin hem çevreye duyarsız, hem
de "depreme dayanıksz" çarpık bir
yapılaşmaya tutsak kılındığını "çok
iyi"biliyor... <•-.... ...H.I. . .. „....,
Nitekim bu bilgisıyle de "mimar",
"şehir planosT,
tf
muhendis
n
, "hari-
taa" ve diğer uzman kadrolanyla ön-
celikle "yağmayı dizgmfcyecek" yasal
kurallar geliştirmeye çahşıyor...
YFK ise sadece "inşaatçılardan"
oluşan yapısı ve yıllardır müteahhit-
lere "1481™" verilmesiyle ilgili ku-
rallarda uzmanlaştığı "özelflgialanı"
nedeniyle; planlama, çevrenin korun-
tnası, mimarlık, şehircilik, rantçı i-
mar yerine toplum yaranna imar vb.
gıbi kavramlara çok "yabana_"
Böyle olunca da aynı kavramlann
getirdiği "yağmacıhğa karşı'' tutum-
lardan "rahatsız'' olan güçlerin TAU
yerine YFK'ye yanaşmalan, şimdi
Koray Aydın'da da gözlenen, gele-
neksel bir "siyasal tercilT olarak or-
tayaçıkıyor...
Diğer tüm bakanlar, Bayındırlık
Bakanlığı 'nın "Yapı Denetimini Özel-
leştirme" yasalanna imza atarken,
Koray Aydın'ın Içişleri Bakanlığı'nca
hazırlanan "reformlara" ımza atma-
ması acaba ne anlama geliyor?..
Bu sorunun yanıtını; "Koray Aydm
siyasal centilmenliği bozuyor" şeklin-
' de vermek elbette kı yeterlı değil...
Böylesı bir "direnmenin" nedeni-
ni kavTayabilmek için, "imzalanma-
yan hûkûmlere
n
göz atmak gereki-
yor.
Örneğin, Içişleri Bakanlığı'mn ye-
rel yönetim yetkilenyle ilgıli yasa tas-
lağında, özellikle "imar refonmT an-
lamında özetle şu yeni kurallar öngö-
rülüyor:
1- Bölge ve il ölçeğinde planlara
öncelik verilmesi, kent planlannın bu
üst planlara uygunluğunun zorunlu
kılınması.
2- Tüm planlann, üniversiteler ve
meslek odalan temsilcilerinin de yer
alacağı bilimsel ve demokratik dene-
tim kurallannın süzgecinden geçme-
si.
3- Kaçak yapalann bulunduğu par-
sellere alım-satım ve takas yasağı ge-
tirilmesi, aynca bunlara her türlü alt-
yapı hizmeti götürülmesinin kesin
olarak engellenmesi; götürenlerin ce-
zalandınlması...
4- Yasadışı yapılaşma alanlannın
belediye yapılmasının durdurulması.
Bölge ve çevre düzeni planlannda is-
kân alanı olmayan yerlerde belediye
kurulmaması.
5- Büyükşehirlerde belde belediye-
lerinin bağımsız imar planlama yetki-
lerinin sona ermesi. Anakent, ilçe ve
beldeler arasında plan bütünselliği-
nın sağlanması.
6- Yasadışı imar uygulamalanna
neden olan teknik sorumlular ve ya-
pı sahipleriyle birlikte bunlara göz
yuman kamu görevlilerine de caydı-
ncı yaptınmlar getirilmesi...
7- Proje ve yapı denetiminde mes-
lek odalannın etkin görev ve sorum-
luluk üstlenmesi...
lşte bu yaşamsal kurallann Koray
Aydın tarafından "im«ıl«nm«m»q"
ve bunlar yerine "yapı denetim şjr-
ketierinin kurulmasma önem veönce-
HkverümesT de Türkiye'de çözülmek
ıstenen sorunun 'imar dûzensizliği''
olmadığını, tam tersine bu düzensiz-
lıkten "yeni rant olanaklannm" sağ-
lanmaya çalışıldığmı gösteriyor...
'Darphane' gibi denetim
Koray Aydın ve YFK'nin "büyük
buhışu" olarak 10 Nisan 2000 tarihli
Kanun Hükmünde Kararname'yle
(KHK) yasalaşma sürecine sokulan
"YapıDenetim Firmalan" uygulama-
sında ise yukandaki reform kurallan
tümüyle dışlandığı gibi, "mevcut ya-
sal yetersiziikler'' de olduğu gibi ko-
runuyor.
Çünkü, söz konusu KHK, imar ya-
sasında ya da yönetmeliklerde her-
hangi bir değişiklik yapmadan, onla-
n iptal de etmeden, onlara "ek" ku-
rallar ve kurumlar getiriyor.
Sermayesinin sadece yüzde 51 *i
mimar ve mühendislere ait olabile-
cek Yapı Denetim Şirketleri, beledi-
yeden ya da valilikten mevcut mev-
zuata göre ruhsat almış inşaatlann
sadece "taşıyıcı sistemlerini", bütün
inşaat maliyetinin yüzde 4'ü ile yüz-
de 8 'i arasında değişebilecek bir "ek
ûcret" karşılığında denetleyecekler.
Sonunda da uygun görürlerse ve "üc-
retierini eksiksiz tahsil etmişlerse",
yine belediyeden ya da valilikten
"kullanma izm" alınmasına onay ve-
recekler...
Antalya'da bir yerel gazetenin kö-
se yazarlanndan Ahmet Dökdök'ün
yerinde bir yakıştırma olarak "Yapı
denetimi mi; darphane mi?" diye sor-
guladığı bu düzenlemede en "şaibe-
M" durum ise denetim fırmasına ait
sermayenin yüzde 49'una "kimlerin''
ortak olacağı. Yine aym KHK'ye gö-
re A, B, C sınıfında üç statü içinde ku-
rulmalan öngörülen bu firmalarda
onlarca teknik eleman ücretli ve ortak
olarak yer alacaklar.
Anadolu'daki sayısız kentte sadece
birkaç teknik elemanın bulunduğu,
bazılarında da hiç olmadîğı dikkate
alınırsa, sadece büyük kentlerde ku-
rulabilecek olan bu şırketler, o küçük
kentlerde "irtibatbürolan'' açacaklar
ve böylece ülkedeki yapı denetimi
"gezici mühendisKk ekipleriyle'' sağ-
lanmış(!) olacak...
Bütün bu gariplikler içinde yine
Koray Aydm ve YFK'nin en anlaşıl-
maz dayatmalan ise 12 yıl mesleğini
uygulayan her mühendis ya da mima-
ra "uzman" denilmesi... Oysabirmü-
hendis ya da mimar, özel bir uzman-
lık alamnda 2 yılda da uzman olabi-
leceği gibi, 30 yılda bile uzman olma-
yabihr... Ancaİc ne var ki bu basit ger-
çek bile Koray Aydm'ı etkilemiyor.
Çünkü temel hedef, yeni bir "darpha-
ne" yaratmak...
GENİŞ AÇI
HÎKMET BİLA
Kemal Sunal:
Bir Başka Bobin Hood
Kemal Sunal'ın Kemal Sunal oluşu, köyden ken-
te göçün biçimlediği bir sosyo-kültürel gelişimin
sonucuydu. Sunal, tiyatro ve sinema basamaklan-
nı birer birer çıkarken Türkiye'de büyük kentterin ge-
cekondu dağlanyla kuşatılması tamamlanmış ve
yeni bir kültür boy göstermeye başlamıştı.
Kente göçen ama kentli olamayan milyonlar, yıl-
larca tutacak bir el, sığınacak bir liman aradılar. Va-
roşlardaki insanlar, sadece hayatta kalmak, çoluk
çocuğunu geçındırmek ıçın değil, aşağılanmaya
karşı da direnmek zorunda kaldılar. Hâlâ da direni-
yorlar.
Ağlama, sızlanma, dövünme, çaresizlik, isyan
duygulannın bir yumak haline geldiği arabesk kül-
tür, varoşlarda bir salgına dönüştü.
Dini siyasete alet ederek iktidar olmak isteyenler
önce varoşlarda demir attılar. Çaresiz insanlan ör-
gütleyerek, gecekondu seçmenini solun elinden al-
dılar ve o alanlan oy depolan haline getirdiler.
Varoşlann bir umudu da Kemal Sunal oldu. Üs-
telik, ortak bir umut. Siyasal tercih, hemşerilik, ge-
çim düzeyi farklı da olsa, köyden kente göçen in-
saniann ortak diliydi Kemal Sunal.
lyiliğin, saflığın, temizliğin, ezilmişliğin, çaresizli-
ğin simgesi belki ama, direne direne kendini kabul
ettiren ve yaşama asılan bir "Şaban", "köykent-
//"den başkası değildi ki... Kentin bütün acımasız-
lığına, bütün üçkâğıtçılığına karşın dürüstlüğü ve iyi-
liğı elden bırakmadan ince zekâsını kullanarak
ayakta kalmayı başaran köykentli...
Her filminde güldürse de özünde düşündüren bir
kimfikti Kemai Sunal. Sanatıyla verdiği mesajı ken-
disi şöyte özetliyordu:
"Kötüler, köşe dönücüler, üçkâğıtçılann normal
hayatta da çok güçlü görünmeierine rağmen en kü-
çük bir ters çıkışta dağılmalan, güçsüz de olsa iyi
niyetli kişilerin karşısında kaybetmeye mahkûm ol-
duklan mesajı, kolaylıkla algılanabilmektedir."
Kemal Sunal komık mıydi? Hayır. Aksine çok cid-
di bir adamdı. Sadece halkın hakkını, mazlumun
ahını bir başka biçimde, güldürüyle işliyordu. Baş-
ka türlü yapabilir miydi? Yapamazdı. Yapsaydı, za-
ten suçlu olurdu, isyancı olurdu...
Bir başka Robin Hood'du Kemal Sunal...
Sahtekârlığın, soygunculuğun, vurgunculuğun
erdem olmaya başladığı biryerde, soytanlann baş-
tacı edildiği bir ülkede çok ciddi bir halk kahrama-
nıydı Kemal Sunal...
• • •
Deniyor ki bir Kemal Sunal daha yetişmez.
Yetişir, yetişir.
Köyiüsüyle, kentlisiyie, işçisiyle, memuruyia hal-
kın bir kenara itildiği toplumda daha çok Kemal Su-
nal yetişir. Kemal Sunal filmlerinın on kez, yirmi kez
seyredilmesi sadece bir sinema başansı mıdır?
Yoksa sosyolojik bir olay mıdır? Sanatçının ölü-
münden hemen sonra televizyonlarda halk söyle-
şileri yapıldı. Yediden yetmişe birçok kişi, onun film-
lerini defalarca seyrettiğinı söylüyor, filmleri isimle-
ri ve hatta sahneleriyle hatırlıyor, Kemal Sunal'ın
unutulmaz tiplemelerinden ömekler veriyordu.
Bu, sinemaya veya bir sanatçıya olan sevgiyte
açıklanamayacak kadar derin bir özdeşleşmenin
ifadesi değil de nedir?
Onun derdi, vicdansız ağayla, vahşi mafyayla,
üçkâğıtçı kompradorlaydı. Türkiye'nin bugünkü
derdi de onlar değil mi?
"Kötü'nün gözünün içine baka baka ona "eşşoğ-
lueşşek" demek o kadar kolay değil. Kemal Sunal
28 yıl kötülerin yüzüne "eşşoğlueşşekler" deyip
durdu. Anlayan anladı, anlamayan anlamadı.
Kemal Sunal bugün son yolculuğuna uğurlanıyor.
Kemal Sunal daha çok izlenecek, daha çok kc-
nuşulacak.
Güle güle Kemal Sunal.
hikmetb@ntv.com.tr
MMUZ'DA BAYİLERDE
^popüler • ^
tarıh
ÎŞÇt SENDtKALARI BÎRLÎKTE HAREKET ETME KARARI ALDI
Belediyelerde grev başhyor
"BöylesJne can sıkıcı otması hep tuhafıma gidiyor.
ÇUnkil çoğu uydunılmuş olmalı."
Cathrine Morland
NE SIKICI NE DE UYDURMA!
9 Struma, Sarvador, Mefkure: Ikincl Dünya
Savaşı yıllarında, Türklye kıyılannda
Yahudilere mezar olan gemller...
• İstanbul'da, Işgal günterlnln kahramanı:
Kuvvacı Fenerbahçe'ntn 1918-1923
yıllanna rastlayan öyküsü.
• Türkiye'de uyuşturucu tarihl:
Beyza Hanım'ı tanır mısınız?
• On soruda Osmanlı'nın kuruluşu:
Tarttşılan noktalar, netleşmemlş konular...
• İkinci Meşrutiyet: 1908'ln Temmuz
günlerinde, demokratik Mr rejime kavuşma
helecanı, kısa bir süre de olsa, yaşanmıştı.
AÜER
Istanbul Büyükşehir ve
ilçe belediyelerinde sür-
dürülen toplu iş sözleş-
mesi görüşmeleri peş pe-
şe uyuşmazlıkla sonuçla-
nırken, ilk grev karan bu-
gün Güngören Belediye-
si'ne asılıyor.
Türk-Iş'e bağlı Beledi-
ye-lş ve DİSK'e bağlı
Genel-lş sendikalan gre-
vin etkili olması için Is-
tanbul Büyükşebir ve il-
çe belediyelerinde aynı
anda greve çıkma karan
aldı. Belediye-Iş ve Ge-
nel-lş Sendikası yetkili-
leri, Hak-Iş'e bağlı Hiz-
met-lş ile öz Gıda-tş
sendıkalaruıa da bu yön-
de öneri götüreceklerini
belirtti.
Belediye-Iş Sendikası
2 No'lu Şube Başkanı
Hasan Gfilüm, ilk grev
karannı bugün saat
12.00'de Güngören Bele-
diyesi'ne asacaklarım
söyledi. Bayrampaşa ve
Gaziosmanpaşa beledi-
yelerine yann, izleyen
günlerde de diğer beledi-
yelere grev karan asacak-
larım vurgulayan Gülüm,
işveren sendikası MİK-
SEN'in en son Büyükşe-
hir Belediyesi adına yüz-
de 25, ilçe belediyeleri
adına ise yüzde 20 ora-
nında zam önerisinde bu-
lunduğunu, bunun kendi-
leri için kabul edilemez
olduğunu kaydetti.
îstanbul'da grev ~
Çöplerin taşeron fir-
malarca toplanması, ay-
nca IGDAŞ ve İSKI gibi
stratejik kuruluşlarda
grev yasağı olması nede-
niyle belediye başkanla-
nnın"grevin etkiliolama-
yacağı'' yamlgısı içinde
olduklannı öne süren
Gülüm, "Yanıldıklannı
görecetder. Genel-lş Sen-
dikası ik aynı anda greve
çıkma konusunda anlaş-
bk. Hizmet-tş Sendikası
ile de bu konuyu görüşe-
ceğiz. Grev önhlğü gi>ip
kapı önûnde beklemeye-
ceğiz. Binlerce işçi kendi
bölgesinde grevle ilgili
gerçekleri halka anlata-
cak, bunu yaparak Istan-
bullnlann desteğini ala-
cağtz" dedi.
Genel-lş Sendikası 2
No'lu Şube Sekreteri Ca-
Değeıii arkadaşımız,
Türk sinemasının güldürü ustası
KEMAL
SUNAL'I
yitirmenin derin aası içindeyiz.
Cenazesi saat 10.00'da AKM'de yapılacak
törenden sonra Teşvikiye Camii'nde kılınacak
öğle namazını müteakip kaldınlacaktır.
ÇASOD
Çağdaş Sinema
Oyuncuları Derneğl
DAVA AÇAMARDAN 4^Ü ÇIKARILDI
ÎGDAŞ'ta hak
arayan kovuhıyor
tstanbolHaberServi-
â-lGDAŞ'ta,mahke-
meye başvurarak hakk-
nnı icra yoluyla almak
zorunda kalan çalışan-
lar işten çıkanlmaya
başlandı. Çahşanlann
toplusözleşmeden do-
ğan haklarmı ödemeyi
reddedenlGDAŞyöne-
taai, mahkeme karannı
da uyguiamad]. Alacak-
lannı icra yoluyla tahsil
eden çalışanlardan dör-
dü çıkanldı. Hak sahip-
lerinın avukatı Hacer
EşÖgen'e göre FP'li an-
layışın adalete ve huku-
ka yaklasnrunı ele veren
olay özetle şöyle gelişti:
tGDAŞ yönetimi, çah-
şanlann 1996 yılı toplu-
sözleşme hükümlerin-
den kaynaklanan ücret
farklannı ödemeyi red-
detti. 220 cahşan ve sen-
dika ayn ayn davalar
açarak alacaklanmn
ödenmesini istedı. Da-
valar çahşanlann lehine
sonuçlandı. tGDAŞ,
yargı karanna karşın pa-
rayı ödemeyeceğini bil-
dirdi. Çalışanlar sonuç
alamayınca icra yoluna
başvurdu. Bunun üzeri-
ne hak sahıplerinden 4
kişi işten çıkanldı. 13
çahşan ise dısiplin ku-
ruluna sevkedildi.
fer Erdil de Belediye-Iş
Sendikası ile birlikte ay-
nı anda greve çıkacakla-
nnı belirtti.
Sendikasmın örgütlü
olduğu 11 ilçe belediyesi-
nin tümünde uyuşmazlık
zaptı tutulduğunu ifade e-
den Erdil, Fatih ve Emi-
nönü belediyelerine bu
hafta, diğerlerine ise önü-
müzdeki hafta grev kara-
n asacaklannı anlartı. Ta-
şeron firma işçilerinin ça-
hşmaması için çaba sarf
edeceklerini vurgulayan
Erdil, "Belediye işçisinin
500 mflyon tirâ akfağı id-
dia ediliyor. Biz de açık
çağn yapıyoruz, verin 500
milyonu. hemen imzala-
yahm. En kıdemU arka-
daşımız 260 milyon Hra
ahyor" diye konuştu.
Hak-Iş'e bağlı Öz Gı-
da-Iş Sendikası 1 No'lu
Şube Başkanı Mustafa
Söylemez de, HaUc Ek-
mek fabrikalannda çalı-
şan 750 üyeleri adına
sürdürdükleri toplu iş
sözleşmesinin uyuşmaz-
lıkla sonuçlandığmı be-
lirterek işveren sendika-"
smın mevcut tutumu de-
ğişmezse grevin kaçınıl-
maz olacağuıı söyledi.
Söylemez, 3 konfede-
rasyona bağlı sendikala-
nn Emek Platformu'nu
oluşturduğunu anımsata-
rak, toplu sözleşme sü-
recinde olduğu gibi grev
aşamasında da belediye-
lerde örgütlü diğer sen-
dikalarla işbirliği yapa-
caklannı kaydetti.