27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2000 ÇARŞAMBA 14 İ %JMX kuttur@cumhuriyet.com.tr Unutıdmayacakbir komediustasıydı JVemal Sunal filmlerinin ekran yanşı; bu denli tutulup yoğun ilgi görmesi, doğrudan halkın içinden çıkması, halka seslenmesinden kaynaklanıyordu. Halk gülmek, kahkaha atmak, boşalmak, dertlerini savmak istiyordu. En çok bu filmlerinde kendini buluyor, rahatlıyordu. Onunla özdeşleşiyordu. TURHANGÜRKAN TV ekranlanndan, insanın kanını donduran şo- ke edıci bir haber Ünlü sinema oyuncusu Kemal Sunal fılm çevırmeye gitmek için bındiği Trab- zon uçağında geçirdıği kalp krizi sonucu öldü... Ön- ce, bu bir şaka mı sorusu geliyor akla. Ünlü ko- medyerün o bitip tükenmeyen tatlı şakalanndan, aldatmacalanndan, esprilerinden biri mi diye dü- şünüp umutlanıyor insan. Haberin sonu yaklaşın- ca acı gerçekle yüzyüze geliyorsunuz. Hiç beklen- medik bır zamanda ansızın geliveren soğuk ölûm, Türk sinemasının en popüler oyuncusunu, mil- yonlann sevgilisi Kemal Sunal'ı aramızdan ahve- riyor. Son çeyrek yüzyılda çevirdiği rekor düzeydeki filmde kahkaha fütınası estiren, halka hoşça va- kit geçirtip dertlenni unutturan büyük güldürû us- tası artık yok. Bundan sonra da yine TV ekranla- nnda o ilkeli, sevimli, cana yakın. güler yüzlü, al- çakgönüllü sanatçımızı içunızden bın gibi izleye- ceğız. Ama buruk bir hûzünle, ezik bir gülümse- meyle... Gerek iz bırakmış ıyi filmleri, gerek bık- kınlık veren tekrar fümlenyle Kemal Sunal, hiç unu- tulmayacak bır büyük komedi ustası olarak yaşa- yacak. Ekranlardan bep gülümseten tatlı bir anı ola- rak kalacak. 11 Kasım 1944'te lstanbul'dadoğanKemal Su- nal. Mımar Sman tlkokulu'ndan sonra Vefa Lise- si'nı toplam on bir yılda bitirebildi. 40 yaşından sonra Marmara Üniversitesi lletişım Fakültesi 'nde öğrenım gördü. Lise yıllannda tiyatroya ilgi du- yup çeşıtli amatör topluluklarla oynadı. Sonra Kent Oyunculan'nda Fadik Kız oyununda küçük bir rolle sahneye çıktı. Zoraki Tabib, Şarkıcı Kız, De- li Jbrahim, Masalar, Hababam Sınıfi, Yalova Kay- makamı, Hamhum Şaralop. Gözlerimi Kapanm Va- zifemı Yapanm gibı oyunlarda rol aldı. Ulvi Uraz Tiyatrosu'ndan sonra Zeki Alasya-Metin Akpt- nar'la Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynarken yapımcı-yönefmen Ertem Eğümez'in özendirme- sıyle 1973'te Tatlı Dıllım filmindeki küçük bir rolle sinemaya geçti. Öncelen önemsız rollerde gö- ründü. Sonra, Eğilmez ekolünün kalabalık kadro- lu duygusal güldürülerinde üne kavuşarak başrol- lere yükseldi. Bir filmi tek başına süriikleyen lo- komotif oyuncu haline gelerek Türk sinemasının en büyük komedyenlerınden biri oldu. Fransız si- nemasının en büyük güldürü sanatçısı Fernandd'i çağnştıran yüzünü çok ıyi kullanarak güncel olay- larla süslediği argo sözcüklü halka yatkın filmle- riyle büyük ilgi gördü. Ahım şahım konulara dayanmadığı halde peş- peşe çevirdiği fîlmler gışe rekorlan kırarak ya- pımcıların yüzünü güldürürken, yeteneğı, kişiliği, yonımu, esprilen, kendine özgü jest ve mimikle- riyle Sunal, komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getiriyordu. llk filmleri daha eli yüzü düzgün ol- duğu halde sonralan kısa sürede çok film üretme kaygısıyla yınelenen konulara yöneldi. Argo söz- cüklü. şipşak çekilen, eleştiriye uğramış önemsiz filmleri bile Sunal"ın halk indindeki saygınlığını yitirmeye yetmedi. O her zaman, gece gündüz de- meden evımizın sürekh konuğu oldu. 7'den 70'e her tür izleyiciye seslenen ve defalarca izlenme ul- sımını elınde tutan bir sanatçı olarak gündemde kal- masını bildi. Ancak son zamanlarda yeni tasanlar üreterek daha bilinçli, daha düzeyli toplumsal bir kaynağa eğilmeye başlamıştı. Ancak bu son aşa- mayı sürdürmeye ömrü yetmedi. En verimli, en üret- ken çağmda, 56 yaşında yannlara veda etti. Son yıllarda televizyon kanallannda fılmleri peşpeşe izlenen, en çok ilgi gören, hatta onlara gö- re program yapılan tek oyuncu Kemal Sunal oldu. Kemal Sunal filmlerinin ekran yanşı, bu denli tu- tulup yoğun ilgi görmesi, doğrudan halkın içinden çıkması. halka seslenmesinden kaynaklanıyordu. Halk sinema salonunda ya da TV başında gülmek, kahkaha atmak, boşalmak, dertlerini savmak isti- yordu. En çok Sunal filmlerinde kendini buluyor, rahatlıyordu. Onunla özdeşleşiyordu. Onun yaşa- dığı çevre. arkadaşlan, güncel olaylar halka yaban- cı değildi. Sunal filmleri halkın eğilimlerini, istek- lenni, beklentilerini yansıtıyordu. Seyirci saf. aptal görünüşü altında cin gıbı uya- nık, duygulannı paylaştığı bu tıpı sinemada sürek- li olarak görmek istedi ve onu bağnna bastı. Onun yarattığı çocuksu, köylü, kasabalı, kaba saba, saf tiplen özümsedi. Salako, Hanzo, Zübük, Avanak Aptı, Davaro, Kenz, Kılıbık, Çanklı Erkânıharp gibı tipler her zaman müşteri buldu. Bu tiplerin ara- sında en etkılisı. en ölümsüzü kuşkusuz Şaban ol- muştu. RıfetDgaz'ınölümsüzyapınndan Ertem Eğü- mez'in sinemaya kazandırdığı Hababam Sınıfi ve devam filmlerinde Sunal'ın canlandırdığı tnek Şa- ban, gelecekte bir döneme damgasıru basan Şaban'lı fıhnlerin de ana kaynağı olmuştu. Daha çok Kar- tal Tibet'in ımzası bulunan Ortadirek Şaban, Kat- ma Değer Şaban, Gurbetçi Şaban gibi, adını gün- cel terimlerden alan bu öykülerde halk kendini buluyor ve çoğunu istiyor ve alıyor da. Sinemada Kemal Sunal'ın yaratıcısı sayılan Er- tem Eğilmez'ın başı çeken filmleri arasında "On Olsun", "Canım Kardeşim", "Yalancı Yarim", "Köyden indBm Şehire", «Mavi Boncuk", "Salak Mflyoner", "Süt Kardeşjer", "Şabanoğlu Şaban" gibi filmlerin arasında en önemlısı, sayılan altıyı bulan "Hababam Stnm" sensıdır. Aüf Yümaz'm "Kibar Feyzo", "Köşevi Dönen Adam"; Memduh On'ün "Pöstacr, "Devlet Kıışu", "Kanh Nigar"; ZekiÖkten'm "KapıalarKranVÇöpçülerKra- h", "Düttürü Dünya"; Osman F. Seden'in "Bek- çfler Kralı", "Yüz Numaralı Adam"; Şerif Gö- ren'ın "Poüzei"; Kartal Tibet'in "Zübük", "Gol KralT, "Davaro", "Şabaniye", "Gurbetçi Şaban", "Deli Deli KüpelT, u Gülen Adam", "Komık Be- lası" sayılabilir. 1999'da Sinan Çetin'in Propagan- da filmiyle aşama yapan Kemal Sunal, son olarak AH Ozgentürk'ün. Işü Ozgentürk'ün senaryosun- dan çektiğı, Cem Davran ve Rus oyuncu Yekate- rina Rednikova ile Balalayka filminde rol alacak- tı. Gûl ıle 25 yıldır evlı olan Kemal Sunal'm AM ve Ezo adlı ıkı çocuğu bulunuyor. Kahraman ve simulasyon Acaba hangisi gerçek? AIİAKAY Kemal Sunal'ın ani ölümü bizi belki de başka bır fıhn kahramanına doğru gönde- riyor: Aydaki Adam. M. Fonnan'ın bu fil- minde de sanatçı kendi performanslannı gerçekleştirirken Amerikan toplumunun saçmahklan üzennde durarak eleştıriyordu. Ve öldüğünde de sanki yaşıyormuş gibiy- di. Kemal Sunal'm ölümünden sonra halk- la yapılan konuşmalardan birinde cevap ve- ren kişı "bunun bir kamera şakası olup ot- madığı" sorusunun ardından kendısıne so- ruyu yönelten gazeteciye çok üzüldüğünü belirtti. Bu bize, postmodemitenin imge toplumunun verilerinden birisini hanrlatmı- yor mu? Simülakr ve simulasyon: Gerçek- ten kopan ve gerçeğin yerine onun namev- cudiyetinde modelsız taklidini koyan kav- ram. Kemal Sunal da toplumdaki bır görün- tü gibi, sürekli bir şekilde, yolda karşılaş- tıgımız vatandaş tıpinin bir sımülasyonu gibi, 'salak' görünüşünün ardında yatan ze- ki bir mızahı bize göstenyordu. Kimse Inanmadı Belki de toplumsal olanla özdeşleştığı içindirki, bu hiç ınandıncı gelmedı. Kemal Sunal daha önce de "ölmüştü". Özel tele- vizyonlarda verilen habere göre, Sunal öl- müştü ve herkes o kadar üzüldü ve o kadar içlendi ki, kendisi StarTV'de çıkıp "Benöi- roedim" demek zorunda kalmışn. Ölümü simülasyondu; öldüğünde ise kimse inan- madı: Eşi bıle hastaneye "Inanmıyorum!" diye girmiş, basından alınan haberlere gö- re. Üniversitede yaptığım küçük bir anket bize bunu gösterdi. Kıme sorsam; "Kemal Sunal niye ölsün ki!", "Daha önce de öl- mûştfi" gibı cevaplar aldım. Televizyonda gördüğüm cevaplar üniversitedeki öğretim üyelen ve öğrenciler arasmda benzer şekil- de tezahür etti. Ölümü inandıncı gelmedi çok kimseye. Çünkü birtür mit olmuştu. Top- lumsal kahraînaıllar gibi, yaşarken ffisan-" lara güven verebilen, ölünce de ınsanlann moralini bozan kahramanlar gibi, Kemal Sunal da postmodern toplumsalhğımızın kahramanıydı. Eskiden krallann imgesi "yaşanfardı". Kralın iki bedeni buradan gel- mektedir. Biri yaşayan, diğeri ise öldükten sonra halka yaşadığı söylenen. Modern top- lumlarda da devrim kahramanlannın ımge- len fotoğraflarla yaşatılır: Bu, güçten düş- memesi lazım gelen devnmci güçlen can- lı rutmak ıçındır. Benzer bir kahraman ö- pını, "sosyolojik kahraman" tipolojisini sundu bize. Halktan ınsanlann yüzü onun yüzünde göriindü. Daha önce de ölmüştü t Bu görüntü, günümüz kapitalızmindeki 1980'li yıllann Özal dönemine aıt "köşeyi dönmekte başanh" olan halkımızdan tip- lemelen ortaya koyuyordu. Mafya olma- yan, mafya gibi davranan tipten "Haba- bam Suufl"nın tnek Şaban'ına, Salako'ya kadar her türlü marjinal tipleme kendi gö- rüntüsünde toplumsal, halktan olan bir *ide- al öpi" bızlere yansıtıyordu. Başansız gibi duran ama bu görüntüsünün ardında en "kı- yak" durumlan yaşayabılen ve bunu da bir tesadüf eseri başaran bir tıplemeyi sınema- da gösterirken; bunun gerçek görüntüleri- nı gazete ve televizyonlarda haberlerde iz- lemekteydik. Kulaktan kulağa gelişen "fi- sıttı gazetesi" de bize bu tipleri örneklemek- teydı. Kemal Sunal ışte bunu bize yansıth. Toplumsal olanla özdeşleştiği içindir ki, belki de bu hiç inandıncı gelmedı. Kemal Sunal daha önce de "ötaüştn". Fısıltı ga- zetesinde gerçekmişçesine Kemal Sunal öl- müştü ve herkes o kadar üzüldü ve o kadar içlendi ki, kendisi Star TV'de çıkıp "Şn ta- rihte, şu saatte konuşuyonım ve ben ölme- dim" demek zorunda kalmıştı. Bu sefer si- mulasyon oyunu devam etti, ama ölüm, er- kenden geldi ve de gerçektı. Ama imgesi filmlerinde yaşayacağı için belki gelecek nesıller onunla gülmeye devam edecekler. 'Bir adamın böylegidişiyadırganır birolay' AHMETGÜLHAN:Üzgünüm. Duyduğum za man manamadım. Çok değerh" bir dostumu kay- betttm. Iyi bir sanatçı, aynı zamanda iyi bir in- sandı. Yoğun bir uçak korkusu vardı. Kolay ko- lay uçağa binmezdî. Tahmın ediyorum kı, o gün erken kalktı. bütün gece uyuyamadı. Bütün bun- lar üst üste geldı, heyecanlandı sanmm. Ne ka- dar uzım yol olursa olsun hep kara ulaşımını se- çerdi, keşke bu sefer <te öyJe yapsaydı. Ailesıne - başsağhgı dılıyorum. H A Ü t REFİĞ: Büyük bir şok. 1 Nisan ol- madığmı tespit etmem, bu beklenmedik olay karşısındaki acıyı daha güçlendirdi. Kemal Su- nal halk edebıyatımızın, kültürümüzün, klasik, geleneksel Keloğlan tipinin günümüze taşınmış önemli bir temsilcisiydı. Yerinin kolay kolay dol- durulması beklenemez. Ertem Eğflmez, onun o cevherini ilk keşfeden adamdır. Ben genelde can sıkıcı filmler yapüğun için Kemal Sunal ile se- yircilere hoşça vakit geçirtme imkânımız ohna- dı. Onunla çalışmayı isterdim, ama onun beni is- teyeceğini hiç düşünmezdim. Kendi mesleğin- de çok başanlı biri olarak onun cevhennı orta- ya çıkarabilecek en iyi kimseler olan, daha çok komedi yatkınlığı olan arkadaşlan tercih etme- si doğal bır şeydi. Onun için böyle bir firsaüm ohnadı. MÜNİR ÖZKUL: Çok, çok, çok üzgünüm. Şoktayız. Sanatçüığının ötesinde çok iyi bir dos- tumdu. Mükemmel birinsandı. Beni sürekh' ara- yarak sağlığımı sorardı. Allah'tankendisinerab- met, ailesine de ba^sağhğı diliyorum. HÜLYA KOÇYIĞİT: Bir arada hiç oynama- dık, ama kızun Gülşah'Ia oynadı. O duyduğu zaman kahrolacak. Çünkü bizim bağımız hiç kopmadı, ailece, eşiyle de çok yakın görüştük. Türk sineması için çok büyük kayıp ve Kemal Sunal'ın ölümü tarif edilemeyecek bir acı şu an- da benim için. Allah ailesine sabır versin. Haya- tında hiç uçağa binmemiş bir insan. Nereden çıktı bu şimdi, onu anlamadım. Uçaktan çok kor- kan ve hep karayoluyla giden bir insan. Uzağa bile hep arabayla giderdı. Bugüne kadar uçağa bindiğrni hiç duymadun. llk defa hayatında uça- ğa binmeye karar veriyor ve belki de Allah na- sip etmiyor. Hayret bir şey. Gerçekten çok üzül- düm. Şu anda çok şaşkın ve inanmakla inanma- mak arasında bir haldeyim. Türkıye için çok bü- yük bir fenomendi, çokönemlibir sanatçıydı. Türk halkını çok yakmdan etkilemış bir sanatçı, çok iyi bir aile babası, çok sevgi dolu, sevecen, de- rin dostluklan olan bir insan sinemada daha çok şeyler yapabılecekken aai ve hiç akla gelmeye- cek bir şekilde vefat etti. SELDA ALKOR: Inanmıyonnn. Çok üzül- düm. Kemal Bey'le birlikte çalışmadım, ancak bu camianın çok değerlı bir insanıydı. Onun kay- bı Türk sineması ve sanaö için çok büyük bir olay. Kemal Sunal, sinemamızı bugünlere taşıyan te- mel taşlardandı. tLYAS SALMAN: ölümü çok erken gerçek- leşti. Onda da bende olan ve benim 'komedyen hastahğj' diye nıteiedığım'hastahkhastalığı' var- dı. Her tarafi acı dolu bir ülkede, 7'den 7O'ye her- kesi güldürmüş bir adamın böyle gidişi yadırga- nır bir olay. DEFNE GOLGESÎ TURGAY FİŞEKÇt Bir Şiir Deneycisi < Edebiyat Ekspresi Avrupa 2000 yolculuğu bo- yuncatanışıp arkadaşlık ettiğim şairlerden biri de Fransız Jacques Jouet (d. 1947) oldu. Bir gün oturduğumuz kompartımana gelip ben- den yazacağı bir şiirde kullanmak üzere Türkçe üç sözcük istemesiyle tanıştık. Yolculuğun belgeselini hazırlayan ARTE kana- lının kameralannın da filme çektiği görüşmemiz sırasında yazılı olarak şu üç sözcüğü verdim: Leylek, yuva, gaga. Bu üç sözcüğün Türkçe okunuşlannı, çoğul hallerini de not edip aynldı. İki gün sonra, yine televizyoncularla birlikte elinde bir şiirle geldi. Yazının sonunda metnini bu- lacağınız şiiri bana yüksek sesle okudu. Ardın- dan konuşmaya başladık. Bu deneyi gezi boyunca trendeki bütün şair- lerle yapmayı tasarladığını, sonunda farklı diller- deki sözcüklerden yola çıkarak oluşturulmuş çok sayıda şiirin olacagını söyledi. Bu deney için, kendi bulduğu, üç beşlikten olu- şan, on beş dizelik, dize sonlarında yinelenen sözcüklerin yer değiştirmesiyle uyak düzeni olu- san, "la Redonde" adını verdiği bir kalıp kullanı- yor. Gezi öncesi Jacques Jouet'nin "Metro Şiiri' ad- lı uzun bir şiirini okumuştum. O şiirde de "Metro Şiiri'ni yalnızca metroda yazdığını söylüyordu. Sö- zü oraya getirip hep böyle deneysel şiiıier mi yazdığını sordum. Her zaman değil ama böyle deneysel çalışma- lara sık sık başvurduğunu söyledi. "Metro Şiiri" için de on beş saatini metroda geçirmiş ve şiiri orada yazmış. Sonra, benzeri başka deneyler de yaptığını an- lattı. Sözgelimi, ressamlar gibi çalışarak, bir man- zaraya bakarak manzara şiirleri, bir yüze baka- rak portre şiiri, masa üzerinde kurduğu düzenle- melere bakarak ölüdoğa şiirleri, çıplak modefle- re bakarak da nü şiirler yazdığını anlattı. Bir de şiir olarak yazdığı güncelerden oluşan bir "gûnce-şiir" krtabı varmış. • • • Bizde benim bildiğim bir Dağlarca, böylesi de- neyterie şiirler yazmıştır. Binden fazla hazır şiir ka- lıbının olduğu söylenir. Bunca verıminin altında- ki nedenlerden biri de budur. Bir şiire başlamak için daha çok, esin bekler bizim şairlerimiz. Ama böylesi çalışmalaria şiirde yeni yollar açı- lacağı da kesin. ••• Kaliningrad, 24 Haziran 2000 Turgay Fişekçi'nin önerdiği üç kelime ile ley- lek: cigogne; yuva: nid; gaga: bec. C'est une espece de leylek .^ıi an r ou trĞs feu courante dont le yuva est comme un etui pour le gaga. Plus de voyage loin du yuva plus de retour pour la leylek. La migrations s'arrâte au yuva du premier vol, claque du gaga pour de nouvelles leylekler qui, aleur tour, claquent du gaga en duplicant le premieryuva. Tous ceux qui deplacent leur gaga ne font pas comme la leylek , des origines. Le cheryuva d'une saison, dit la leylek % durera autant que mon gaga. Ankara'da Genç Sanat-3' sergisi • ANKARA (AA) - Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Ankara Şubesi'nin düzenlediği 'Ankara Genç Sanat-3 Sergisi', 20 Ekım-19 Kasım tarihleri arasmda Vakıf Kortun'un koordinatörlüğünde gerçekleştirilecek. Uluslararası ortamlarda tarunan, ancak Türkiye'de az bılınen sanatçılara dıkkati çekmek amacıyla düzenJenen sergide, daha önce Ankara'da sergılenmiş eserlere yer verihneyecek. Eserlerini sergilemek isteyen sanatçılann, hazırladıklan dosyalan 14 Temmuz gününe kadar 'Vasıf Kortun MBE 230, Kurabiye Sokak 12 Istanbul 800800' adresine göndermeleri gerekmektedir. Ürtfülerden Papa duaları •KüMr Servisi - Julio Iglesias, Placido Domingo, Geline Dion ve N'Sync, Papa'nın dualannı okuduklan veya seslendirdiklen ÇD'de yer alacaklar. Giovanni Paolo ITnin beş ayn dilde seslendirdiği 'Abba Pater'ın kazandığı başan üzerine, Amerikah yapuncı Rick Garson bu albümü yapmaya karar verdi. Britney Spears ve Ricky Martin'in de yer alacağı albümün sonbaharda çıkması bekleniyor. Tom Cruise 38. yaşını katya'da kutluyor • ROMA (AA) - 'Görevimiz Tehlike-2' fürninin tamtımı için Italya'ya giden Tom Cruise 38. yaş gününü Sicilya'da kutladı. Etna Yanardağı'nın çevresini helikopterle dolaşan Cruise'u, bu ~" "* yöredekı antik Yunan tiyatrosunda toplanan 100 kişi ellerinde mumlarla karşıladı. Yeni yaşırun kendisine daha da güç verdiğini belirten Cruise, eskiden yönetmenlık yapmamn zor olduğunu düşündüğünü, şimdi ise hayatta 'imkânsız'ın var ohnadığına inandığını belirterek yönetmenliğe doğru yeşil ışık yaktı. Rollmg Stones'un gitaristi iyHeşti •KüMr Servisi - Ünlü Rolling Stones grubunun gitaristi Ronnie Wood, gördüğü alkolizm tedavisinı tamamladı. Londra'da bir klinikte özel tedavı altına alman gitanstin, 'The Priory' adlı klinikten çıkarak bir-iki hafta içinde eve dönebileceği söylendi. Gitarist, özellikle siyah biraya olan düşkünlüğü ile tarunıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle