Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA
17
Meclisin
sarıklıları
Teksas Imamı'nın kızı
Merve Kavakci,
Fazilet Partisi'nden
milletvekili seçtirilince
Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne türbanla
girmeye kalkışmıştı,
Iran'daki kadın
milletvekilleri ise
karaçarşaflannı
çıkanp başörtûsü ile
parlamentoya
girmenin savaşımını
veriyor. Mervecik,
Amerikan vatandaşı
olacağına keşke
Iran vatandaşı
olsaydı! Iranlı iki
kadın milletvekili
Elaleh Kulaei ve
Tahereh Rezazadeh,
son seçimde bozguna
uğrayan mollalann
"karaçarşaf
giymeyeni döveriz"
tehdidine karşın
manto ve
başörtüleriyle hem de
saçlannın birkaç telini
gösterecek şekilde
oturumlara katılmayı
başardı. Ve aynca, ilk
kez milletvekili
seçilen fîlm
yönetmeni Behruz
Afkhami de mollalara
inat "blucirTle
parlamentoya girdi.
Bu arada İran'daki
"devrinTin ilk
yıllannda
pariamentoda 137
sanklı molla
çoğunluğu
oluştururken son
seçimde sanklılann
sayısı 37'ye indi.
EJektrorak posta: SMnteortB.ciimhunyetconi.tr Tefc 0,212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97
- Petrol çağı brtiyormuş...
"Araplar caâdısı kalacak!"
rciyes Üniversitesi'nden Prof. Dr. Halil De-
mirtaş'ın bu ayki Müdafaa-i Hukuk dergi-
sinde ilginç, ilginç olduğu kadar da çarpı-
cı bir yazısı yayımlandı. Demirtaş, Kenan
Evren'in ülkeyi yönettiği 1982 yılına dönerek, Erci-
yes Üniversitesi'nin kütüphane yönetimine verilen
bir rapordan söz ediyor.
Rapor, ünivefsite kütüphanesine bağışlanan kitap-
ları konu alıyor. Kitapiar, tarikatlann gönderdiği ki-
taplar. Bilimle ilgisi olmayan, hurafelerte dolu ve bi-
limi çarprtıp hurafeleri bilimin yerine koyan bölücü,
zihin kanştıncı yayınlar. Halil Demirtaş, yazıyor
"Kitapiar, öğrencilerimize başvuru kitapları ola-
rak sunulmaktadır. Bu tersliği gidermek için tıbbi bi-
yoloji öğretim elemanlan olarak zamanın kütüpha-
ne müdürü Becehat Elkovan'a sözlü başvuruda
bulunuyoruz. O da kendisinin bir şey yapamayaca-
ğını, kütüphaneye herkesin kitap bağışlayabilece-
ğini yine de dilekçeyle başvuaırsak bunu kütüpha-
>•• _ •
Kutuphanene yönetim kuruluna getirebilecegini belirtiyor."
"Başta rektör Prof. Dr. Metin Tuncel, Prof. Dr. Ul-
viye Ozer, Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı, kütüp-
hane müdürü Becehat Harum olmak üzere kurul top-
lanıyor ve bizlerden kitapiar hakkında aynntılı mü-
talaa isteniyor."
Fakat kimse bu işi girmek istemiyor. Demirtaş:
"Tek başıma kaJdığımı anlayınca, herhangi bir bi-
lim insanının yapması gerekeni yaptım. Raporumu
hazırlayıp kurulasundum. Rektör, kitaplan soruştu-
racağı yerde benim kimliğimi araştırmaya koyulu-
yor. Bu kadar 'boş' zamanı nasıl bulabildiğimi so-
ruyor. Hiçbir karar almadan kurul dağılıyor."
"Yedinci derecedeki bir doçent olarak bir yıla ya-
kın bekletiliyorum. Bir gün makamına çıkıp, rektö-
re mağduriyetimi anlatıp nedenini öğrenmeye çalı-
şıyorum. Boğazı tıkanacakmış gibi oluyor ve kük-
rüyor, 'Ben senden, o kitaplarla uğraşmayasın diye
aynntılı mütalaa istedim. Sen ise bunu algılayama-
dın ve rapor yazmaya devam ettin. Şimdi benden
hangi yüzle kadro istemeye geldin' diyor. Bununla
dayetinmeyip, ben kapıdan çıkarken, arkam sıra 'Bir
daha o kitaplarla ilgilenirsen seni bu üniversiteden
kovanm' diye bağırıyor. Üniversiteden kovulmasam
bile rektörtükten kovuluyorum."
Halil Demirtaş, o günleri anlatırken henüz Muam-
mer Aksoy'un, Uğur Mumcu'nun, Bahriye Üçok'un,
Turan Dursun'un, Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürül-
mediğini, Sivas'ta 37 insanın diri diri yakılmadığını
anımsatıp Müdafaa-i Hukuk dergisindeki yazısınaat-
tığı başl/kta soruyor "Katledilenlerin üstünde sade-
ce Hizbullahçılar mı oturur?"
O "kitap"ları sorarsanız, Anadolu'daki birçok üni-
versitenin kütüphanesini süslüyor!
SESSİZSEDASIZÇ) NURÎKURTCEBE
:•$'
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU Maganda intihan: HaraKIRO!
İlk kez eski eser onaracak şırket
Kültür Bakanlığı, Istanbul'daki
"Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi"ni
onarmaya karar veriyor...
Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü'nden gönderilen talimat
üzerine Istanbul'da oluşturulan bir
komisyon, yaklaşık 40 milyar liralık
iş için davet yoluyla çağnlacak
şirketleri belirliyor.
Listeye sekiz şirket alınıyor.
Şirketler belirlenirken, daha önce
eski eser bitirme durumu, karne
grubu ve vergi bildirimi dikkate
alınıyor.
Hazırlanan liste Istanbul'dan
Ankara'ya gönderildikten sonra
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Bakanlık Makamına sunulmak
üzere bir yazı yazıyor.
Yazıda, Istanbul'un gönderdiği
sekiz şirketi kapsayan liste "ilgi
yapılıyor fakat "ek" olarak
"makam"a verilmiyor.
Genel Müdürlük'ten Bakanlık
Makamı'na sunulan yazıda, şirket
sayısı 13'e yükseltıliyor ve davet
edilecek şirketler için Bakan
Istemihan Talay'dan "olur" alınıyor.
Sonra davet yapılıyor ve 13 şirket
arasından iş, listeye Ankara'da
sokulan fırmaya veriliyor.
Ne ilginçtir ki, Bakanlık'tan işi alan
şirket, Bakanlık kayıtlannda vergi
bildirim formu olmayan ve daha
önce bir eski eser onanmı
yapmamış bir şirket olarak
görülüyor; müteahhitlik karnesini de
bir mimardan kiraladığı biliniyoıi
Almanya'da Nükleer TembJh
CEM ÖZDEMİR Birlik 90/
Yeşiller Mületvekili ve
Içişleri Sözcüsü
Geçen hafta sonunda
Münster şehrinde yapılan par-
ti kongresi, Birlik 90/Yeşiller
Partısi için pek çok açıdan bir
dönüm noktası olarak deger-
lendirilebilir. Federal seçim-
lerden sonra arka arkaya ya-
pılan eyalet meclisleri seçim-
lerinde. kan kaybeden Yeşil-
ler, bu kongrede seçilen yeni
yönetim ile şimdiye dek süre-
gelen iki başlılık ve kaos izle-
nimine son verdiler. Kongre-
nin verdiği bir diğer önemli
mesaj ise çevre politikalannın
yasakçı politikalarolmadığını
belirtmek oldu. Çevre politika-
lannın konforlu ve müreffeh
biryaşam tarzı ile bağdaşabi-
leceği mesajı seçmenler açı-
sından önem taşıyor.
Bu anlayışla ve genç seç-
menleri yeniden kazanmayı
hedefleyen politikalarla Birlik
90/Yeşiller Partisi, şimdi gele-
cek yıl mayıs ayında yapılacak
olan Baden-VVürttemberg eya-
let meclisi seçimlerine hazır-
lanıyor. Hedefimiz, bu eyalet-
te geçen seçimlerde aldığı-
mız yüzde 12 oy oranını ko-
rumak.
Kongrenin gerek Alman-
ya, gerekse dünyada yankı
uyandıran ana konusu, fe-
deral hükümet ile enerji tekel-
leri arasında varılan 'atom
uzlaşmasının' kongrede ço-
ğunluk tarafından onaylan-
ması oldu. 'Atom uzlaşması',
Federal Almanya'daki atom
santrallarının faaliyet süresi-
ni 32 yıl ile sınırlamayı öngö-
rüyor. Böylece dünyanın
üçüncü büyük ekonomisine
sahip olan Almanya, atom
enerjisini terk ediyor. Bunun
diğer ülkeler arasında yankı
yaratacağınainanıyorum. Fe-
deral Almanya'da bu geliş-
meler yaşanırken, ABD'de
atom santrallarının faaliyet
süresi 60 yıia çıkartıldı. Ha-
tırtanacağı gibi, Isveç'te yıl-
lar önce yapılan bir halkoy-
lamasında çoğunluk, atom
santrallannın kapatılması yö-
nünde oy kulanmışken Is-
veç'te şimdiye değin tek bir
santral dahi kapatılmadı. Is-
veç'te halk iradesine rağmen
santrallar için öngörülen fa-
aliyet süresi 40 yıl ve üstelik
Isveç devleti 40 yıl sonra
santrallar kapatıldığında bir
de tazminat ödeyecek.
Kongrede 'atom uzlaşma-
sına' karşı çıkan delegeier,
atom enerjisini daha çabuk
terk etmemizi istiyorlar. An-
cak her şey, genel seçimler-
de yüzde 6,4 oranında oy alan
bir partinin elinde değil. Kamu-
oyu yoklamalarında, halkın
ni istemediği sonucu çıkıyor
ortaya, ama Birlik 90/Yeşiller
Partisi dışında atom enerjisi-
nin terk edilmesini isteyen bir
başka politik güç yok Fede-
ral Almanya'da.
Dolayısıyla bu politik tablo
göz önüne alındığında vanlan
uzlaşmayı ben koalisyon hü-
kümetinin küçük ortağı olan
partim açısından bir başarı
olarak değeriendiriyorum.
Modern dünya atom ener-
jisini terk etmeye Federal Al-
manya'da başlamıştır artık.
Partinin yeni seçilen yöneti-
mi umut veriyor. Partinin ge-
leneksel olarak iki genel baş-
kanı var ve şimdi seçilen baş-
kanlar, uyum içerisinde çalışa-
cak olan ve benzer eğilimleri
temsil eden kişiler. Böylece,
kamuoyu önünde birbiriyle çe-
lişen fikirler ileri süren bir par-
ti yönetimi izlenimi verme so-
runundan uzaklaşıyoruz. Ye-
ni başkanlar siyaseti daha pro-
fesyonelce yürüten kişiler. Ye-
ni yönetimde partinin "Fun-
di" olarak nitelendirilen kök-
tenci kanadından başkan yer
almıyor.
Parti içinde büyük ağırlığı
olmakla birlikte şimdiye de-
ğin partinin yüksek kademe-
lerinde görev almamış olan
Dışişleri Bakanı Joschka Fısc-
her de ilk kez parti konseyi-
ne aday oldu ve seçildi. Yeni
seçilen parti konseyinin par-
tinin kendi içinde uyumlu po-
litikalar üretmekte başanlı ola-
cağını düşünüyorum.
Birlik 90/Yeşiller Partisi'nin
Münster Kongresi ile hükü-
metteki Sosyal Demokrat-Ye-
şil koalisyonu güç kazanmış-
tır. Getecek seçimlere dek sü-
recek olan bu koalisyon
reform politikalarını devam
ettirecektir.
HAYVANLAR İSMAİL GVLCEÇ igulgec@yahoo.com
HÂRBÎ SEMfA'poüöt;; semihporoy@ybfıoo.c6m'
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Temmuz
GARIBALD/ DOĞÜYOR..
18OT'D£ 8UGÜN,ÜNLÜ İr/U.YAN \*!TXt£EV&& VE
HAUC LİOEKi 6uıSEPf>e GARIBAU* DOĞDU. BUYÛK
M(JO*O£l£L£# VB SAVAÇtAR tÇJNOE GEÇEN YHŞ*-
MtHOA.EN ÖNEHALİ AMACl', PA&ÇALAUMIf İ7XLYA'Yt
8İRISÇTİKMEK OCACAKTîK.BİG SAŞKA UPEJZ OLAN
A4A2ZIHI 'OEN ÖS£EMOfSt CUMfiO&YETÇİ FfK/KUK
ONA KSHgeeüK EüeCEKTİK- Uü AKA YEUİÜP KAÇ-
Tl& GÜNEY AME&KA'DA S&NOiSl GERıUA OEN£-
Y/M/YLE, rTALYA 'YA SHIEN FKAHSIZ VE AVUSTlX>nL/ -
İAR'A KARŞt BAŞAR1 KAaaNAOVCfBUNU, tOJÇÜK /V*L-
VAhl DEVLETLEEJ I/E SU AKAOA fWM PEVL£T/n£ yA-
PACAĞI MÛCADBi£ eZUYECB&İe. GEBÇ/ SONUNM
SİRLEÇMe ueHUNA MOHARpY/ ONAYUYACAKTtZ.
AMA, ASLINPA O2SÛ/SUJKT£N, CUMHüglYETTEM VE
ILIMLJ SlK SOSyAUZMPeN YANA OLACAKTtK...
— — — - * — İLAN
T.C. -
MENEMEN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
. DosyaNo; 2000/108
Davacı Şadiye Adıyaman vekilı Av. Hasan Karagöl tarafindan
davalı Orhan Baki hakkında mahkememize açılan sözleşmenin
feshi ve tazminat davasmda:
Davalı adına Mermerli Mah. Demirpence Sok. No: 18 Mene-
men adresine yapılan tebligatın bila tebliğ döndüğünden ılanen
tebligat yapıbnasma karar verilmiştir.
Adı geçen davalı Orhan Baki'nin duruşmamn atılı bulunduğu
18.9.2000 günü saat 09.30'da mahkememizde bizzat hazır bulun-
ması, gebnediğinden kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi
halde yargılamanın yokluğunda devam edilip hüküm verileceği
hususunda dava dilekçesi tebliğine kaain olmak üzere ılanen teb-
liğ olunur. Basın: 36524
İLAN
T.C.
•:j, FATtH 1. ASLİYE HUKUK
HÂKÎMLİĞI'NDEN
- -- - . . _ , . . - - . ^ 1999/684 - - r .,u^n>,l Vi) . ,T >f ,^,,,r
Davacı Sultan Şimşek tarafından davalı Rüştü Şimşek aleyhine açılan boşanma davasuıda; ." • • ' -ı
Davalının, Menekşe Istasyon Cad. No: 51 Küçükçekmece-lstanbul adresine tebligat yapılamamıs. ve zabıta marifeti ile de ye-
ni adresinin tespiti mümkün olamamış, bu suretle davalı Rüştü Şimşek'e dava dilekçesinın ilanen tebliğine, yargılamanın
27.09.2000 günü saat 9.30'da yapılmasına karar verilmış bulundufundan muhatabm bizzat mahkememizde hazır bulunması ve-
ya kendisini kanuni bir vekil ile temsil ettirmesi, gelmediğı takdırde HUMK 213/2. maddesi gereğince gıyabında devam ohınâ-
cağı dava dilekçesinin tebliği yerine kaim ohnak üzere ilan olunur. 27.06.2000 Basın: 37037
BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN
EsasNo: 2000/114
Davacı Semiye Kuş tarafından mahcur Safîye Güler hakkında mahkememizde açılan vasi tayini davasının yapılan açık yar-
gılaması sonunda verilen karar gereğince: Mahkememizin 06.06.2000 tarih ve 2000/114 Esas, 2000/577 sayılı karan ile Sinop
ili, Gerze ılçesı, Sazak köyü, 058/01 cilt no: 96 sayfa no: ve 55 kütük sıra no'da nüftısa kayıtlı Kazun kızı, 1948 doğumlu Semiye
Güler'in aynı hanede nüfusa kayıtlı Kazun kızı, 1950 doğumlu Safiye Güler'e M.K.'nun 355. maddesi gereğince vasi olarak
atanmasına karar verilmiştır. tlan olunur. 06.06.2000 Basın: 36885
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATE^
Düşmanımın Duşmanı...
Ünlü Alman siyasetçisi ve Alman Birliği'nin mi-
man Otto von Bismafk'm; bizlerle ilgili olarak çok
ilginç bir saptaması vardır. Bunu, anılarında da vur-
gular. "Türkler" diyor Bismark, "ilginç bir ruh yapı-
sına sahiptirter. Dostlannın dostlannı dost, dostlan-
nın düşmanlannı düşman sayahar. Aynı biçimde düş-
manlannın dostlannı düşman, düşmanlannın düş-
manlannı dost zannederter..."
Çok ilginç ve doğru bir saptamadır bu. Bundan ^
yüz küsur yıl önce yapılan bu saptama, günümüz açı- ^
sından da geçerlidir. Ve kimi zaman karşı çıksak bi-1
le kendi yaşantımızda da zaman zaman buna uydu-
ğumuzu ilgiyle saptanz. Sevmediğimiz bir insanın dos-
tuna karşı mesafeli dururuz. Sevdiğimiz insanların .
dostlanna hem kapımız açık olur hem de gönlümüz. '
Bana kaJırsa bu özelliğ/m^ fazla şikâyet edeceğimız f*
bir şey de değil. Fakat kimi zaman "ganpliklere" ne-;:
den oluyor. . •>
•••
TBMM; Türk yükseköğretimindeki sorunlann in-;,
celenmesi için biraraştırma komisyonu oluşturmuş- -"
tu. Sanıyorum aylarca çaJıştılar. Taraflarla saatlersü- >:
ren toplantılar yaptılar. "
Ve sonunda, çok geniş bir rapor hazırladıklannı ga- <•.
zetelerde okuduk. Tabü bu raporun bizim elimize
geçmesi mümkün değil. Fakat her zaman olduğu gi-
bi basına sızdırıldı ve kimi yöneticiler hakkında suç ,
duyurusu yapıldığını gördük. ''
Derken; komisyonun DSP'li üyeleri geniş bir mu-
halefet şerhi hazırladılar ve komisyonun FP ve MHP'li
üyelerinin; hakkında suç duyurusu yapılan "laikyö-
netKilen" baskı altına almak istediklerini ileri sürdü-
ler.
Bu iddiayı okuduğum zaman aklıma Bismark gel-
di. düşmanımın düşmanı benim dostumdur... ,
• • •
Hakkında suç duyurusunda bulunulan yörteticite-
rin; Türkiye'de bir Islam şeriatı getirmek isteyenle-
rin "nasırianna bastıklan" ve yaşam hakkı verrnek is-
temediklerini biliyoruz. Ve ben ve benim gibi düşü-
nen bir dizi öğretim üyesi, bu yöneticilerin bu alan-
daki çabalannı desteklemekle birlikte, bambaşka
konularda bu yöneticilerin bazılarıyla müthiş ters
düşmüş durumdayız. Bu araştırma komisyonuna
ben de çağnldım ve saatlerce konuştum. Ne laiklik-
ten söz ettik, ne şeriattan.
Yukarda da vurguladığım gibi raporu ve muhale-
fet şerhini göremediğimden, neler yazıldığını ve ne-
lere muhalefet şerhi konulduğunu bilemiyorum. Ve
müthiş merak ediyorum.
Örneğin; eğer başörtûsü konusundaki tutumlan
mahkûm edifmek isteniyorsa, DSP'li milletvekilleri-
nin muhalefet şerhine katılmamak mümkün değil.
Fakat benim ve benim gibi düşünen çok sayıda-
ki meslektaşımın şikâyetleri söz konusuysa, acaba
nesine muhalefet şerhi koyacaklar? Çağdaş, laik ve
Atatürkçü olmak sayın yöneticilere "keyfi" davran-
mak hak ve yetkisini verir mi? "Çifte stadart" uygu-
lamalarını "laiklikle" örtmeye haklan var mı? Bu tür-
den yaklaşımlar "laiklik" ve "Atatûrkçülüğün" istis-
man olmuyor mu? Ne haklan var buna?
Galiba TBMM komisyonlannın sayın üyeleri, salt
vicdanlarıyla hareket ediyorlar...
• • •
Bu "muhalefet şerhinin" şaşkınlığı içindeyken; çok
değerli meslektaşım, Anayasa Hukuku Profesörü
^ülent Tanör, «glnç bir dosya rtottl. AzerbaycanA
Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev'in, TBMM'de yaptığı
konuşmada "daıbeci" olarak ilan ettiği ve aynı ko-
nuyu "Susuriuk Raporu"nun da doğruladığı üzere;
Ferman Demirkol adındaki bir "darbeci", sayın rek-
törümüz tarafından IÜ Hukuk Fakültesi Anayasa
Kürsüsü'ne (Kürsü üyelerinin muhalefetine karşın),
öğretim üyesi olarak atanmak istenmekteymiş. Bü-
lent Tanör'ün, sayın rektörümüze 10 Mayıs 2000 ta-
rihinde gönderdiği mektuptaki şu satırlar meseleyi
tüm netliğiyle ortaya koymaktadır:
"...Daha önce Islamcı çevrelere yakınlığı ile tanı-
nan bir doçentin profesörfüğe yükseltilmesine karşı
çıkan jüri üyelerini değiştirip yeni birjüri oluşturarak
bu kişiyi anayasa hukuku kürsüsünde profesörtüğe
yükseltmiştiniz. Sonradan, benim üniversiteyi ilişki-
min kesilmesi yolunda bir soruşturma açma teşeb-
bûsunde bulundunuz. Bu gayretin devamı gelmedi-
ğı, gelemediği için midir ki, şimdi adeta kürsümüz-
den intikam almak istercesine, adı danbeye ve ajan-
lığa kanşmış bir kişiyi tepeden inme işlemle bu kür-
süye yer/eştinrıek istiyorsunuz..."
Prof. Tanör, mektubunun son bölümünde şu sa-
tırlara yer veriyor:
"...Bilinizki, SıddıkSamiOnarVann, HalukAlp'fe-
rin üniversitesi, Kubah'lann ve Tunaya'/ann hukuk
fakültesi ve anayasa hukuku kürsüsü çağdışı ve ka-
ranlık kişilerin minberi ve otağı olamaz. Bu kunjmun
onunınu ve kûrsümüzün geleceğini düşünmeyenle- -
rin uğradıklan hezimetlerin hatırianmasında herkes
içinyararvardır..." ,. , . - • • „ - • • . ^
Acaba DSP'nin komisyon üyesi sayın milletvekil-
leri, "Ama, o Atatürkçü ve laik" diyerek, bg mektu-
ba da muhalefet şerhi koyariar mıydı? ~ "
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1
l/lnceyapılı,za-
rif, nann. 2/De- '
ğerli bir süs ta- 2
şı.. Deriyi kul-
lanılabılecekdu- 3
ruma getirmek 4
için uygulanan
işlemlerintümü.
3/ Işık akışı biri-
mi... "Birmasal
meyvesi gibi
paylaştık/ Meh-
tabı kınlmış —
uçlanndan" (A. 9
H. Tanpınar). 4/
Şarkı, türkü... Japonya'da
dinsel törenlerde okunan
bir tür ilkel nesir. 5/ Ek-
mekufağı...Utçalançal- *
gıcı. 6/ Afrika'da yaşa- 3
yan, bacaklan beyazçiz- 4 I
gili bir hayvan. 7/ Ostün c
bir yetkinin gücünü sim-
geleyen değnek... Tavu- °
ğun küçügü. 8/ Hamam 7
gibi tabanı ıslak olanyer- 3
lerde kullanıJan bir çeşıt
takunya. "Ölümdürya-
şanan tek başına/ Aşk — kişiliktir" (Ataol Behramoğlu).
9/ Kıskançhk . Satrançta bir taş
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Heıhangı bir değmeyi, sürtünmeyi önlemek için, elekt-
nk ıletkenlennı saran ve koruyan porselen, kauçuk gıbı
madde. 2/ Aynı ahır adına koşan yanş atlanna verilen ad...
Bir şeyın doğru olduğunu belirtmek ıçın yapılan ışaret. 3/
Metal saplama... "Keseli avT da denılen ve Avustralya'da
yaşayan hayvan.4/ Düzenli olarak ekim yapılan arazı... Sa-
hip. 5/ Japon lirik dramı... Solunumun az ya da çok süreli
olarak durması. 6/ Notada durak işareti. Hindistan'ınpa-
ra bırinu. 7/ Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir
tür bisküvi. 8/ Kedi ya da köpeğin ön ayağı... Yapma, etme.
9/ Doğu Anadolu'da yüksek bir daf . Meşrubat.