Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA
kultur(âcumhuriyet.com.tr 15
KLemal Sunal, halkın terapisti olduğunu, iktidarlann, sayesinde ayakta kaldığını söylüyordu
beııi ölümsüz kılacak'Kültür Servisi - "Tırnaklarımla kazıyarak,
her tûriü zorluğu yaşayarak geldim bugüniere.
Kenud Sunal varolmaya devam edecek, lumlerim
100 sene sonra da seyredilecek ve insanlan yine
rahatlatacak." Toplam 82 fîlmde oynayan, 28 yıl-
dır zirveden hıç uımeyen Kemal Sunal, "Ben Yeşü-
çam 'ın en az fiitn çeken stanyım. FUmkrim o kadar
çok gösterfldi ki, insanlar çok fazla fUm çevinljğiınj
zannedivor.Di^rstariarasorduğunuzda, 300-400
fıJmim var' derler. Anu künseye nasip oimayacak
kadar bûyük ügi gördüm. Ben sinemanın stanyun"
diyordu.
1944 yılında Istanbul'un yoksul semtlerinden bi-
rinde, Küçükpazar'da dûnyaya geldi. Kendisinden
küçük kardeşİen Cemû ve Cengiz'le büyüdü. Yok-
sul ama mutlu bır ortamda, haylaz bır çocukluk ge-
çirdi. öğrencılığınde daha da yaramazdı. Ortaokul
ve liseyi Vefa Lısesf nde toplam 11 yılda bıtirdi.Okııl
hayatı, daha sonra oynayacağı Hababam Sınıfi gibiy-
En guzel adamlardandı'
MÜJIMTGEZEN Kemal benım için arkadaş-
tan öte bir kardeşti. Duygulanm şu anda tanfsiz
dcrecede kötû; çûnkü arkadaştan öte bir can dos-
tumu, bir kardeşimi kaybettim.Dünyanın en zeki,
en güzel adamlanndan biriydi. Adam gibi bir
adamdı. Çok ıyı bir ınsan, iyı dosttu. Ufak kalp
rahatsızlıklan vardı. Ama bu tneslek böyledir. Ko-
lay yıpratıyor insanı. Kemal'in her çevirdiği film
benim için önetnlidir. Türk balkı Kemal'i dünya
çapında bir sanatçı olarak bağnna basmıştır. Ke-
mal yalnız üniversıtelerde tez konusu olmadı.
Fümleri Tûrkıye dışındakı ülkelerde de oynadığı
zamanda aynı derecede sevüdı. Çünkü Kemal'in
Jnatulmaz zenginlikte bir sinema suratı vardır.
ATİLLA DORSAY: TûrktoplumunuTfirk top-
lumu yapan temel dırelderden bihnin toplumu
birbirine bağlayan, ortak bir gûlme duygusunda,
ortak değerlerde bulusturan sayılı insanlardan bi-
rinin öldüğünü dûşünüyorum ve doğrusu şok ge-
çirdun. Kendi adıma son derece üzgünüm. Kemal
Sunal'ınfilmJerinii]televizyonlarda yıllaryılı dö-
ne döne oynamakta olması bence sosyologlann il-
gilenmesi gereken bır olaydı ve zaten ilgilendiler.
Bu konuda yazılmış sosyolojik incelemeler var.
Sinema açısından Sunal'ın fılmlennı küçümseme-
mekgerekir. AtrfYıtoıaz'la yaptığı'KibarFey-
» ' , Zeki Ökteıı'le yaptığı 'Çöpçüler Krah' ve
*KaptcdarKrah' gıbi fılmlen Türk Komedi Sine-
ması içinde basyapıt düzeyindedir. Onun çok
önemsenecek en azından bır düzine filrrü olduğu-
na inanıyorum. Dığer filmlerinin Türk halkını yıl-
larca güldûrmüş, dertlerinden uzaklaştırmış olma-
sı çok önemli bir sosyolojik olgu. Bu açıdan bu-
nun çok büyfik bir matem olduğuna, Kemal Su-
nal'ın çok kısa zaman içinde bir Banş Manço gi-
bi bütün ulus tarafından benimsenen ve adeta kült
haline getirilen bir sanatçı olduguna inanıyo-
rum.llk dönemde çok iyı filmleri oldu. Taze bir
komedyendi. Sonra kendi kendini tekrarladı ve bir-
birine çok benzeyen önemsiz filmler yaptı. Son
dönenunde Türk sinemasının yeniden proje üret-
meye başlaması sürecinde birdenbire biz Kemal
Sunal'ı adeta yeniden keşfettik. Örneğin 'Propa-
gsoda' fılminde Kemal Sunal, uluslararası kome-
di yıidızlanyla, Bob Hope, Fernandelle boy öl-
çüşecek dûzeyde oyun verdi. AHOzgentürk'ün ye-
ni projesi de çok iddıaiı bır projeydı. O fümde de
çok iyi olacaktı buna inanıyorum. Ama kader bu-
na imkânvermedi. En olgun dönemi olacaktı. Da-
ha kaiıcı filmler üretecekti ama tasmet olmadı.
YILMAZ ERDOĞAN: Kemal Sunal öyle bir
fenomendi ki, ondan sıradan vatandaş da çok şey
öğrendi. O bizzat Tûrkiye'de komediyi icat eden
insanlardan bir tanesi. hepimızın ustasıydı. Çok
güzel birtiyatroprojemiz vardı. Beraberbirtiyatro
oyunuyapacaktık. Tıyatro yapmayı çok istiyordu.
AIİÖZGENTÜRK: Çok üzüldüm. Hem arka-
daşım, hem de meslektaşımdı. Türkiye'nin en po-
püler oyunculanndandı. Kendi gitti, sesi kaldı ya-
digâr. 'Baki kalan knbbede koş bir sedaymış.'
AGAHÖZGÜÇ: Kemal Sunal, VahiÖz, Sup-
bi Kaner'lerin neslinden sonra gelen yıldız bır
güldürû ustasıydı. Şener Şen'le ikisi zirvedeydi-
ler. Propaganda fümîne kadar Yeşilçam havasın-
daydı; kendini tekrariayarak oynuyordu. Ancak S*-
nan Çetin'in fılminde kendini aşan oyun sergıle-
di. Yapacağı çok şey vardı; yazık oldu.
UĞUR DÜNDAR: Kemal Sunal çok yakın bir
arkadasımdı. Üç gün önce Vefa Lisesi'nin gele-
ceği ile ilgili konuşmuştuk. Okul adına yapılabi-
lecek yeni projeleri hayata geçirmek için planlar
yapıyorduk. Bûyük sanatçılığuıın yanı sıra çok iyi
bir dosttu. Hep arkadaşlannın dertlerine koşardı.
MEltNAKPBVAR: Ölümünü tabii ki beklemi-
yorduk. Yinebirkomiklik, sürpriz yapn. Allah rah-
met eylesin. Çok yoruluyordu. Kemal'in içinde her
zamannrtmaîarkopuyordu. %pnğı îşiçck sevîyaP
du, ancak çok yoruluyordu. Çok ciddi bır uçak
kofkusu vardı. Sanınm 10-15yıldırhiçuçagabin-
medi. O sadece bedenen öldü. Her sanatçınuı dl-
duğu gibi onun ruhu da aramızdan ayrtlmayacak.
Sanatçılar arasında en çok istismar edilen Kemal
Sunal'dır. Eserleri herkes tarafindan harcarıdı.
Ancak karşdığmdahiçbir şey verilmedi. Politikacılar
da dahıl herkesi şikayet ediyorum. Sanatçısına
sahip çıkmayanJar tarafından yönetiliyoruz.
Ltaarun, ügililer, telif haklan ile ilgili yasayı bir
an önce çıkanrlar.
dı. Vefa Lisesi'nde felsefehocası BeJJosBalkır, "Sen
tiyatrocu otmalısm" deyip, Mûşfik Kenter'e götür-
dü. Kent Oyunculan*nın Fadik Kız oyunundaki söz-
süz rolüyle profesyonelliğe ilk adurunı attı: "Sahne-
ye baştan basa yüriryüp cdayordum, hiç konuşmu-
yordura. bir mimik de yapmrvordum. Oy1e bir kah-
kaha kopuyordu ki—" Tıyatroyu Ulvı Uraz veAyfer
Feray Tiyatrosu'nda sonra da Devekuşu Kabare'de
sürdürdü. Bir gün ünlü yönetmen Ertem Eğümez,
Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda Kemal Sunal' ı gö-
rünce, bır filminde küçük bir rol teklif etti: "Git-
tim, oynadım, gerisi gekü Zaten Ertem Bey o fHm
oynayıp, seyirci beni görüp kahkahayı parJaünca
anbşma yaptı. Tabii bilmryoruz o zaman bu işkri,
imzaladık. Başladık film çekmeye. 1972'de sinema-
ya başladım ve bir yıl sonra tryatroyu bırakbm. O
seyircinin beni görünce afüğı kahkaha, o SKaknk
kameradan geçti seyirave, öyie yırtttk."
Ilk filmi yine fıguran olarak rol aldığı 'Tath DB-
fcı'dı Yine çok az görûndü ve çok dikkat çekti: "Esas
amacım, kafamdaki meseJe sinemanın stan oimak-
ö vebir gün bunu başaracagunı biüyordum.Isteral-
tma his deyin ister ba|ka bir şey. Ama star ohnayı
kesin kafaya koymustum."
Ertem Eğılmez'h yıllar bugün hâlâ yüzlerce kez
gösterilen "Hababam Suufi" gibi fîLmlerin çekildi-
ği yıllardı. Dünyayı kavrayamasa da kendi çıkarla-
nnı çok iyi bılen, hailf saf 'Şaban' tipıni, fizıgınin
de yardnnıyla basanyla canlandmdı. Ona göre tut-
muş bırtipı bırakıp yeni arayışJarm ıçine gmnek bir
starın düşebileceği en büyük hataydı: "John Way-
ne 70 yaşında kovboy oynuyordu, at sırbna biniyor-
du. Aınerika'dan daha mı iyi bilhoru/ bu işi? Tipi-
nizdışına çıküğınız zaman seyirci küser." Benzer bır
deneyımı kendisı de yaşadı.
'Sevgiye, duyguya, sıcaklığa ihthaç var'
Canlandırdığı tüm karakterlenn özelliklerini iyi,
niyet, saflık ve çocuksuluk üzerine kurulu olduğu-
nu belirten ûnJü oyuncu bu özellilderin kendısinde
de çok belirgin olduğunu vurgulamıştı "Şabanöy-
lece benim ûzerime yapışd kaldı. Hababam Suu-
fi'ndaki Rıfat Ilgaz'uı vazdıgı karakterin adı, İnek
Şaban. Diğer lilmlerde de yapuncılar başta fiuniere
seyirci çekmek için filmlerinin isimlerinde bu adı
kuUandılar. Yoksa, benim isteğim değildL Oynadı-
ğun bütün filmierde hep güzel insanı anlatük. Hiç
şiddet yoktur. Öpüşme sahnesi bik yoktur."
Dizilerdecanlandırdığı farklı üpler pek de ilgi gör-
medi. "Ben dizfleri para için yaptun. Sıloldığırn için
dizileri bıraktun. Yaratıcı larafimı öldürüyor. Bu da
suratuna vansıvor. Kötii oynadım dive kendime la-
ayorum. Içim dtşun güzel olduğu zaman jaraOa
ofabttyorum.*' İlkgöz ağnsı tıyatroya da dönmek
istiyordu. Oyunculuğu konusunda yapılan
değerlendumelere de
şöyle yanıt vermişti:
"Fernandel'e beo-
zettflerbeniAtsurat-
h filan dediler. Böyle laflar
\ar. Madem suıtıp eşoğJu-
eşekdemek bu kadar basit-
se. bir tane böyle birini bul-
sunlar.kendfleri yapsıniar bakahm
25yi starobbikcek mi?Aynca beneşoğ-
lueşek lafinı öyle söyledim, ona da argo
dediler,asnnda degıl, buna üzülürûınben,
herkes kullanır bunu bizde. Beni
Keloglan'a benzeten
oldu. Şuna, buna.
Ama en çokZeki Müren çokgüzd bir benzetmeyap-
mışn; 'Femanderie Jean-Paul Belmondo kanşmıı'
demişti."
Aslında Uetişim Fakültesi'ni kazanmış, ama oku-
yamanııştı. Af çıkınca larkmdan sonra Marmara
Üniversitesı Iletişim Fakültesi Televizyon ve Sine-
ma BöTümü'nü bitirdi. Gençlere, çocuklanna ör-
nek olsun ve Türkiye'nin okuyan insana ihtiyacı ol-
duğunu göstersin diye. Okumanın yaşı yoktu. Yük-
sek lisans yaparak. •Televizyon ve Sinemada Kemal
Sunal Güldürüsü' başlıklı bır tez hazırladı.
'Tek başına bir adamdır Kemai SnnaT
Bır oyuncunun çok disıplirdı yasaması gerektiği-
ni savunuyordu: "DisipHnsiz,dağuuk yaşayan bir in-
sandan iyi oyuncu olmaz. Ölçüyü kaçırmamak ge-
rek. Hiçbir zaman boşveren bir oyuncu otma<hiTi.
Bosverseydün bugûne kadar kalmazdım. Hiçbir fa-
natik yanun, aşuıhğun yok."
Öldükten sonra filmlenyle anımsanmak istiyor-
du: "Bu bana yeter. Bir kere haklomda öldü diye
bir haber çıktı. Anadolu'da pek çok okulda benim
için saygı dunışu vapılmış. Ne yazıp çizerierse çîz-
sinler,gördüğüm ilgi, fiunlerimin doğruluğunu gös-
teriyor. Beni başka türlü se\iyorlar. Tek başına bir
adamdır Kemal SunaL Filmlerim beni ölümsüz kı-
lacak zaten. Daha uzun yülar izlenecek."
Filmlerinin 'sahici ve sevgi dolu olduğu, duyguyu
yakaladığı1
için filmlerinin eskımedığını \-urgulu-
yordu: "Benim filmlerim, eski Türk filmleri değil,
eski ama yeni Türk fihnleri Dünya da şimdi bunu
yakalamaya çakşıyor. Amerika bik artık duygu yük-
lü filmler çekiyor. Tekniğe dayalı bir sürü film çek-
ti. Artık duyguya dayah filmler iş yapıyor. tnsanla-
tm sevgiye,duyguya vesKakhğa ihtiyacı >ar. Esld fflm-
lerim, bu yüzden hâlâ seyreditiyor."
Televizyonda süreklı filmleri gösteriliyor. yapım-
cılarkazaruyordu. Bu
filmlerden telıf
alabıJseydi
tnryonlar
kazanacaktı,
amareklamla-
rından bıle
tek kuruş
alamıyordu,
hukuksal
açıdan bu
konuyla sa-
vaştığında da
bir sonuca va-
ramamısû. "Te-
levizyonlar
fiunkrimi gfiçhl programlann karştsuıa koyuyoıiar,
diğer kanalm programuu sunmak için yayunnyor-
lar. Silah gibi kullanryorlar ama güçlü bir silah. Mal
da onlann; seyTediyoruz, ben de gülüyorum."
Ona göre oyuncu yönetmenden öncegelryordu ve
starlık sısteminin hiçbır zaman yıkılmayacağı gö-
rüşündeydi: "Starük sistenûni yıkmak istiyorduk.
Biz star olduk. Dünya bunu halledememiş. Yönet-
men kendi dûnyasuu insanlara aktanr ama hiçbir
yönetmeni de halk tanunaz. Yönetmen geri planda-
dır. Sunulan insanlar bizleriz. İnsanlar fılmJe ilgili
eieştirilerini veövgûierini bize yapıyoriar, yönetme-
ni bUmiyorlar bik."
Hıç televizyonlara çıkmaz, röportaj önenlerinı
kabul etmez, kendi deyışiyle biraz içine kapanık, ke-
rum bir kişiydi. Çok dikkatli ve çok iyi gözlemciydı.
Özel yaşamında asık suratlı, ciddi olarak değerlen-
dınlmesıne, "Böyleyim. Yapun bu. Öbürtürlü dav-
ranırsamsahtekârhk yapnuşohırum.Gerçekhayatta
oynamam. Oyunculuğum sette kahr" diyordu.
Tabana dayalı, halka dayalı bır ınsan olduğunu,
balon gıbi medya tarafindan şişırilerek bu noktaya
gelmediğinı anımsatıp, Kemal Sunal'ı sakmıp sak-
ladığmı söylüyordu- "Beni sevenler fihnlerinü gö-
riiyor işte. Başka neyimi görecek? Ben Kemal Su-
nal'ı koruyorum. Medyada gözükmeden bu kadar
popüler olan bir kişi daha yok. Kemal Sunal bir tra-
de-mark artık. Çok kolay Kemal Sunal yetişmiyor.
Omı hepimizin koruması lazım diye düsünüvonım."
'Beni dünyanın tanımasını isterdim'
Yasamında eksık kalan, hep ıstedığı tek şey dün-
vaya açılmak, Hollywood'da oynamaktı: "C^uncu
olarak bu yaşımda hala bir özlemim var, Türk
ovuncusunun adını dünyaya duyurmak istiyonun.
Bizim sinemamız açılamadığı için bizdeburada kai-
dık. ttarya'da doğsaydnn, bütün dünya tamrdı be-
ni. Bugün git Çin Seddi'ne kadar, bütün Ipek Yolu
Kemal Sunal'ı tamyor. tpek Yolu'ndan Balkanlar'a
kadar tanıyorlar benl Arabayla Avrupa'va ghtiğim-
deYugoslavya suurmdakarsıhyorlar \v kövierine ka-
dar korna sesleriyle uğurluyoriar. Düğün ala\ı gibi
gidiyoruz. Holh"»ood oedcn dînıasın? TürUerin >a-
şadıgı her yerde tannoriar ama ben bütün dünya-
nuı tammasuu isterdim. Benden çok üsrün tarafla-
n vok dünyadaki komedyenlerni. Busurat Tûrkiye'de
geçiyorsa dümada da geçer. Meseia Moskova Festi-
vali'nde Kapıcdar Krah o\ nadı. buradaki reaksiyo-
nun aynuuaku.Ama açüamadı bizim sinemamız. Za-
ten tek kurtuiuşu da dünyaya açıhmaknr.7
'
Halkın kendısını bu denlı sevmesınin
nedenıaı. ısrarla sosyologlann araş-
tırmasi gerektiğini belirtıyordu:
En önemlisi güldürebfliyo-
rum. Bu ekonomik ezümiş-
Itğin ahmda onlan güldü-
rebiliyorsanı, bundan da-
ha büyük murJuluk düşü-
nülmez bana göre."
•Halkın terapisti' ol-
duğunu vurguluyordu:
"fşte bunun için 'ikti-
darlar sayemde ayak-
ta duruyorlar' diyo-
rum. Halkbeni ken-
dinden biri buluyor.
Kasıntı oyuncular
gibi uzaktan sey-
retmiyor. Elliyor,
kokluyor, bakı-
yor."
TV'deki film-
leri rating reko-
ru kınnca ay-
dınlann kendi-
suu kutladığım
da anlatan Sunal,
Türkıye'de hal-
km herşeyi
çok iyı anla-
dığını, dünya-
nın her ülke-
sındeınsanla-
rın çocuksu
bır yanı oldu-
ğunu vurgu-
luyordu.
Polıtikayı iyi biliyor ve seviyordu. Kalbinde 'li-
derlik' vardı. "Halkuı nabzını tutabUirim diye dü-
şünüyorum. Çok çahşkan biri olarak çok iş yapabi-
Urim. Sabu1abeklern«sinibiürim.PoütikaicinDun-
larşart" Bütün kitleleri kucaklayabilmek, herkese
ulasabılmek için politik görüşünü açıklannyordu.
Devlet başkanlığı, oyunculuk gibi tarafsızlık
gerektırdiğinden idealdi ona göre. Gençlere güve-
niyordu Türkiye'nin gençleşmesi için: "Ulkemizin
neden 40 yaşında başbakanı ohnasm? Neden reisi-
cumhur ounayayım şu yaşımda?"
"Filmleri piyasasıyla, arz talep meselesiyle
ölcülüyorsa,en geçern'olanKemalSunal'dır"demıştı.
Türkıye değişmiyordu, fıhnlerine bakılınca değişen
hiçbir şey yoktu. Hala aynı esprilere gülünüyordu.
O da psikoJojik bir ilaçü ; her akşam rahatlatan,
yasama sevinci verip, yeniden o savaşa hazn"layan.
Kemal Sunal gerçeği sosyolojik bir olguydu
CUMHURCANBAZOĞLU
Yeşilçam en büyük güldürü ustala-
nndan birini daha yitirdi. Her ölüm
erkendır, ama Sunal'ınkı daha bir er-
ken ve zamansız oldu.
Yetmisü ve seksenlı yıllarda op-
ten npe girerek, orta hallı komediler-
le Türkiye'nin en büyük eğlence kay-
naklanndan biri olan Sunal, son dö-
nemde daha farklı filmierde oyna-
maya başlamıştı. Yetmişlı yıllarda
Kemal Sunal'ın başrolde olduğu füm-
ler önceleri geniş kitleleri yakalaya-
mamıştı. Çünkü bu filmler taşradan
gelip kente kabul edıuneyi bekleyen
kıtleyi ele alıyordu ve bu ınsanlar be-
yazperdede kendilerinin eleştirilme-
sinden hoşlanmıyordu. Zamanla in-
sanlar belli bir ekonomik güç kazan-
dıktan sonra bu kez sinemada ve ek-
ranın karşısında farkh bir ruh hahy-
le Şaban tiplemesine gülmeye başla-
mışlardı. Sunal'ın ilk büyük calışma-
sı Davaro, o dönem 12 sinemada viz-
yonagirerek Yeşilçam'm yeni birme-
gastara sahip olduğunu müjdeliyor-
du. Fernandel'e benzeyen suratıyla
ve saflığıyla her fihnde önce başı be-
layagiriyor, ancak doğruluktan aynl-
mayarak sonunda hep o galip gehyor-
du. Sunal bır aynaydı bizim için; sa-
bun köpüğü diye nitelenebılecek ça-
hşmalannın yanında, Türkıye'nin ağır
demokratik ve sosyal baskılar yaşa-
dığı dönemde 100Numaralı Adam gı-
bi bazı filmlennde satır aralarına sı-
kışmış mesajlann önemi büyüktü.
Televizyonun yaygınlaşmasıyla
beraber sinemanm ötesine geçip sos-
yolojik bu- olgu şeklinde Kemal Su-
nal gerçeği yerleştı Türkıye'nin gün-
demine. Seksenlı yıllarda video piya-
sasuıı tek başına yaratmış ve uzun
yıüar ayakta tutmuştu. ~
Ardmdan özel TV'lerin açılma-
sıııdan sonra aynı gece bırkaç kanal-
da yayımlanan fibnlenyle tam anla-
mıyla artık bir fenomendi o. Filmle-
rini çoğumuz onar yirmişer kez ızle-
dik ve her seferinde aynı zevki aldık.
Hatta filmlerden özel sahnelertmız
oldu; o kareler ıçın geçtik ekranm
karşısına. llginçtir, sınema filmlerin-
dekabul gören Sunal'ın televizyon di-
zileri başasağı gıtti sürekli; sıcak ve
"yaşayan" ripler değildi onlar. Ko-
nuşması, küfürleri, esprileriyleyaşa-
mımızın bir parçasıydı. Çok yetenek-
li ve tıyatro çıkışlı olmasına karşın bır
firma haluıe gelmce, belh bir tipi can-
landırmaya mahkûm edilmişti adeta.
Sinan Çetin'ın yönettıği Propagan-
da, Sunal filmografisinde yeni bif^
sayfa açmıştı. Hiç alışamadığuruz bir
tiplemeyle karşımızdaydı ve "konMk"
değildi. Düttürü Dünya'da ipuçlannı
verdığı bir tipi yeniden denemışti.
Gerisi de gelecekti, ama olmadı. Bun-
dan sonrası yine aynı: 'Sunal gerçe-
ği' ve 82 filrru yaşarrumızın parçası
olmaya devam edecek. Yeni kuşaklar
yetişecek ve onlar da Sunal filmleriy-
le büyümüş anne babalanyla bu filrn-
len seyredıp Türkiye sosyal tarihinin
geleneklerinden birini sürdürecek.
Richapd Gere Tîbet için
savaşıyor
• VVASHINGTON
(AFP) - Aralannda
aktör Richard
Gere'indeyer
aldığı 3000 kadar
göstericı, cumartesı
günü Çin
hükümetinin
Tibet'teki tutumunu
ve Dünya
Bankası'rHn
tartışmalara yol
açan yeni yerleşim
projesine destek vermesıni protesto ermek
amacıyla Washington'da toplandı. Dalai
Lama'nın önderiiğindeki Tibet hareketinin iyi
bilinen destekçilerinden olan Gere yaptığı
konuşmada, Çin hükümeti başkanı Jiang
Zemın'e, neyin banş, sevgi ve hoşgöriiyle ters
düştüğünü sorduğımu söyledi. Gere, yeni
yerleşim planının gerçekleşmesı halüıde, birçok
Çinli göçmenin, bağımsızhğı adına uzun
zamandır savaşan Tibet'e akın edecegını ve
bunun bu bölgeyi yıkıma ugratacağını kaydetti.
Kuşadası 14. Aftm Güvercîn
Festivali sona erdi
• KUŞADASI (AA) - Kuşadası 'nda 24
Haziran'da başlayan ve 8 gün süren festival
kapsamındaki Altın Güvercin Müzik
Yanşmasrnda,, 4'ü profesyonel, 6'sı amatör
olmak üzere 10 eser yer aldı. En basarılı
profesyonel besteci Mertol Şalt, 'Bir Yudum
Hayat' eseriyle Altın Güvercin ve 3 milyar lira,
en başanlı amatör besteci Cenk Bütünley
'Küçüğüm' eseriyle Altın Güvercin ödülü ve
2 milyar lira, en başanlı yorumcu Işın Karaca
'Bir Yudum Hayat' eseriyle Altın Güvercin ve
1.5 milyar lira ödül aldı. Bu yıl üdncisi verilen
'Banş Manço Özel Ödülü' nü ise Atilla
Özdemiroğlu'nun aldığı yanşmada, konuk
sanatçı Ajda Pekkan, yaklaşık 10 bin kişiye
konser verdı.
Bodrum'un antik supları
restore ediliyor
• BODRUM (AA) - Osmanlı
Imparatorluğu'nun 700. kuruluş yıh kutlamalan
çerçevesınde uygulanan ' Bodrum Antik Sur
Restorasyonu Projcsrıııa kazı, onanm ve çevre
düzenlemesi çalışmalan sonunda ortaya
çıkanlan Osmanlı Tersanesi'nın 23 Temmuz'da
zıyarete açılacağı bildirildi. Ege Ünrversitesi
öğretim üyesi arkeolog Prof. Dr. Altan
Çilingiroğlu bâşkanhğındaki bilimsel bir kurul
tarafından geçen sene başlatılan proje
kapsamında, Bodrum Osmanlı Tersanesi'ni
koruyan surlar ve bu surlar üzerinde bulunan
Osmanlı Kulesi'nın restorasyonu ile alanm
güneyinde yer alan ve günümüzde artık
kullanılmayan eski mezarhk ile çevresinin de
düzenlemesi yer aldı. Mezarlık altında bulunan
türbenin, Kaptan-ı Derya Cafer Paşa ve babasına
ait olduğu, türbenin hemen dışmda ise eşi ile
kardeşlerinin yattığı anlaşıldı.
Gvvyneth Paltrovv fHm uğruna
çirkinleşecek
• ANKARA (AA) - Oscarlı aktris Gvvyneth
Paltrow, Peter ve Bobby kardeşlerın yöneteceği
'Shallow Hal' adlı yeni komedi fılminde seyirci
karşısına çok çirkin bir kadın olarak çıkacak.
Jım Carrey'nin 'Me. Myself and Irene' ve
'Durnb and Dumber' filmlerindeki gözde
çalışma arkadaşlan Peter ve Bobby Farrely,
imkânsızı başararak bugüne kadar sürekli güzel
kadınlan canlandıran Paltrow'u bu filmde
oynamaya ikna etti. Babasına, ölmeden önce
hayatı boyunca güzel kadınlarla birlikte
olacağuıa dair söz veren, ancak sonunda
inanılmaz çirkin bir kadına âşık olan bir adamın
öyküsünü anlatan filmde Paltrow'a ünlü
komedyen Jack Black eşlik edecek.
Dağm Öteki Yüzü'
• Kültür Servisi
- Tûrkiye'de de
birçok ödül
kazanan Erendiz
Atasü'nün
Dağın öteki
Yüzü' adlı
romanı, Elizabeth
Maslen
tarafından
tngihzceye
çevrildi. Daha
önce feminizm
üzerine
denemeler ve
kısa hikâyeler
yazan Atasü'nün
bu ilk romanı,
Osmanirnuı çöküşünden 1990'h yıllara uzanan
bir Türk ailesinin üç nesle yayılan öyküsünü konu
alıyor. Roman, annesinin ızınden Cambridge'e
kendini bulmaya gıden kahramanın, daha sonra
Atarürk'ün kurduğu yeni sosyal düzende kendine
bir yer edinme savasımmı konu ediniyor.
Gültekin Çizgenin
fotoğpafları Kanada'da
• Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Gültekin
Çizgen, Kanada'da düzenlenen iki uluslararası
, iki ayn fûtûğrafsergısı açtı.—
Kanada'nın başkenti Ottowa'da düzenlenen-
'Lale Festivali' çerçevesındeki
'Dört Mevsim Türkiye' başlıklı ilk sergisini 4.
Uluslararası Fotoğraf Festivali kapsamında
gerçekleşen 'Contact' adlı etkinlikteki sergisi
takip etti. Kanada'da bulunduğu süre içinde,
'Ottawa-National Art Gallery' ve 'Canadian
Museum Of Contemporary Photograph'ın
yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonucunda hem
kendi fotoğraflannın hem de Gumhuriyet
Dönemi Türk Fotoğraf Koleksiyonu'ndan
örneklerin, bu kuruluşlann koleksiyonlanna
katılmasLnı sağladı.