Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26TEMMUZ 2000ÇARŞAMBA
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Yurttaş
Rükzan GUNAYSU Egi
Y
urttaşlık Bilgisi dersle-
ri vardır, ilköğretim ku-
rumlarının ikinci aşa-
masmda. Aslında ilk sı-
nıflardan başlanır bu
konuda bılgiler veril-
meye. Ama ne yazık kı tüm ögretim ku-
rumlannda -anaokuldan üniversiteye
değin- öğretimde, eğitimde işlevsellik
göz ardı edılmıştir: Eğitım, edinilen
bilgilerin yaşamla bağdaşık olmasıyla,
saglıklı bir kimlik kazandırmasıyla il-
gilidir. Oysa çok önemli sayılması ge-
reken Yurttaşlık Bilgisi derslerinin sa-
dece adı vardır. Içerikten yoksun, ala-
m ne olursa olsun her öğretmenin ve-
rebildiği, yakın zamana kadar herhan-
gi bir bürokratın da gelip-getirilip ve-
rebildiği sıradan bir ders oîagelmiştir.
Hiç unutmam, 27 Mayıs öncesinde
Başbakanhk Müsteşan Ahmet Salih
Konır.Ankara'nm ünlü bir okulunda bu
dersi veriyordu. Çok da mutlu olduğu-
nu söylüyordu. Oysa Yurttaşlık Bilgi-
si ders kitaplan. yurttaşlık bilinci ye-
rebilecek donanımda olmahydı. Öğ-
rencınin kendini, toplumunu, toplum-
sal yaşamı tanımasmı sağlamalıydı; ka-
tılımcı bir kimliği oluşturmalıydı.
Yurttaş olmak, kişinin kimlik kazan-
masıdır. Birey olmasıdır. toplumsallaş-
masıdır. Hem kendinin, hem bütünün
haklannın savunucusu olduğu bilinci-
ne varmasıdır. Yurttaş olmak, insan so-
yunun evrimi sürecinde bir dönüm nok-
, Dünyadaş Olmak
tasıdır. YurtâÇÜuTVasası (Medeni Ka-
nun) ise demokratik bir atılımdır: Her-
kes yurttaşlık hakkına sahıptır; ayınm
gözermeksizin. İnsan soyunun gelişimi,
farklılıklan algılamasıyla, kendini sor-
gulayabilmesiyle, ortak bir dili yarat-
masıyla belirlenir.
Yurt edinilip yerleşilen toprağın bir-
leştirici gûcü yadsınamaz. 0, sadece
topla tüfekle korunmaz. Üzerinde boy
atmış farklı kültûrlerin birbirine kattı-
ğı zenginliği değerlendirerek, yaratı-
lan eşit haklarla birlikteliği sağlayarak
konınur. Bu birliktelik banşın engel-
lenemez gücünü oluşturacaktır. Aslın-
da, paylaşun, yardımlaşma, insanın bo-
zulmamış doğasında vardır. Özü sev-
gidir. Anadolu kültürû bu sevgiyi yüz-
yıllar boyunca dokumuşrur.
Sevgiyle zenginleşmek yurttaşlık bi-
lincine varmaktır, evrensel değerlere
götürür. Işte bu kimliğin, bu donanımın
yaratılması gerekirdı ögretim kurum-
lannda. Yurttaşlık Bilgisi dersleri, öğ-
retimin ilk basamaklarında bu değerle-
ri canlı örneklerle düşünmeyi, sorgu-
lamayı öğreterek kazandırmalıydı.
Işte bugüne dek bizde örneği olma-
yan iki değerli kitap var önümde: 1-
Yurttaş ofanakîçm (1)2-Yurttaş Ohnak
lçiıı(Öğretmen El Kitabı). Birincisi ög-
renciler için ders kitabı. Ankara Üni-
versitesi Eğitim Fakültesi'nden Prof.
Dr. ipekGfirkaynak'm yönetunınde, de-
ğerli ögretim üyelerinden oluşan altı
kişilik bir grup çalışmasmm ürünü.
tkıncisi ise etkin öğrenmenin öğretme-
nin başansını yakalayarak öğretmenle-
re yönelik bir kitip. Kitaplann baskı ni-
telıği, renkh resimlerle desteklenen es-
tetik cekiciliği, Türkçemizin anlatım
gücünün başanyla kullarumı, üst düzey-
de iki ders kitabımn ortaya çıkmasma
neden olmus. Bu kitaplar, ele aldıkla-
n konulann İnsan Haklan Evrensel Bü-
dirgesi'nden başlayıp aile, aile içi de-
mokrasi, çanşma, uzlâşma, katüma kav-
ramlanyla çocukhaklannadeğin özgür-
ce tartışarak irdelenmesini ve özüm-
senmesini sağlayacaktır kuşkusuz.
Bertrand Russell "Eğitim ve Top-
lum DüzenTnde (2) şöyle der: 'Önce
eğitimin neyi başarması gerektiğini ka-
rarlaştırmalıyız'.Eğitiınin yalnız geliş-
meyi engeileyen nedenkri ortadan kal-
dırması değiL, aynı zamanda kişhi ye-
tiştirmesi gerektiği dûşünülürse, eğiti-
min iyi bireyler mi, yoksa iyi yurttaşlar
mı yetiştinnesi gerektiği sonısu ortava
çıkâr. Hegel gibi düşüneo herkes, fyi
birey, bütünün iyiliği için çalışır, bütü-
nün iyiliği, bireyler için iyi olan şeyler-
den meydana gelir' derken Russell, bu
yargıyıdasorgutamayadaveteder. •Yurt-
taş, kendi isteklerinin dünyadaki tek
istek ohnadığmı bilir; şu ya da bu yol-
la toplumda var olan ve çatışan istek-
leri uyumlu halıne getirmek kaygısın-
dadır. Birey, kendi kendine yaşar; oy-
sa yurttaş komşulanyla çevrümiştir.
Aslmda Robinson Cnısoe dışında
hepimizyurttaşız. Eğitim bu gerçeği göz
önünde tutmalıdır. Yurttaşın temel ni-
teliği, gerçekle olmasa bile işbirliği
yapmasıdır.'
Anton Çehov da "Martı''da (3) ya-
zarTrigorin'e şöyle söyletir: "Fakat,sa-
dece bir doğa betimcisi değflim ki ben,
ülkemin yurttaşıyım. Aynı zamanda
yurdumu, onun insanlarûu seviyorum.
Vazdıklanmda halktan, onun cektiği
acüardan, geleceğinden, bflimden, in-
san haklanndan ve daha bunlar gibi
birçok şeyden söz etmekie yükümlü oi-
duğumu hissedjyonım."
Yurttaşlık bilinci bir donanımdır, bo-
yutlan geniş ulusa, uluslara götürür,
dünyadaş olrnaya... Dünya insanlanna
açarkapüannı insancılıkla... TevfikFlk-
ret, en baskılı dönemde "Halûk'un
Amentüsü"nde, şöyle seslenir
"Toprak vatanım, nev-i beşer mille-
tim_. insan
İnsan olur ancak buna iz'anla inan-
dım."
(Yeryüzü vatanım, tüm insanlar mil-
letım diyebilmek insan olmak demek-
tir. Buna aklımla vardım)
Bu bilınç daha o dönemde eşitleyi-
ci.insancı. banşçıl yenı ufuklara kanat
açmalıdır. Uyancı, yol göstericidir. Ama
heyhat!.. Teknolojinin insanı tutsak al-
dığı, ayınmcılığın körüklendiği. güçlü
olanın ezici olduğu, o pek gelişkin ile-
tişim ağının birleştirici değil bölücü ol-
duğu görülüyorsa? Globalleşme- kü-
reselleşme- yeni dünya düzeninin çağ-
daşlık, bütünleşme, paylaşun diyerek sa-
vunması sürdürüJürse ergeç büyük tep-
kiler ortaya çıkacaktır.
Dünyadaş olmak bu değildir!
Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog-
ramı (UNDP)2000yılı Insani Gelişme
Raporu' nda uyanyor: "Küreselleşnıe,
uhısal ve uluslararası düzeyde gelir da-
ğılımı alanında uçunımu büvürmüştür.
Dûnyanuı en zengin 200 kişisinin top-
lamgeüri, 1 üihondolangeçjv'or.Enyok-
sul 43 ülkede yaşavan 582 miryon insa-
nın toplam geliri sadece 146 miryon do-
buT Aynca UNDP, küreselleşme ile in-
san haklan konusunda artan sorumlu-
luk altma girildiğinin bilincine vanlma-
smı istiyor. Değerli dostum EmreKon-
gar soruyor: "Esidik içinde dünya va-
tanriaşlıgı nu, yoksa nükleer arüklarla
Idrieamiş bir sanavi çöplüğü mii?"
Ben de şöyle düşünüyorum: 13. yüz-
yılda Anadolu'da beylikler, mezhepler
kargaşası yaşanılırken bir Yunus Em-
reçıkmış.
"Sen kendine ne sanursan
Ayruğa da onu san
Dört kitabuı manası.
Budur eğer var ise." demiş.
Anadolu kültürünün sevgi, hoşgörü
kültühi, insancılhğı, eşitleyici güzelli-
ği. dünyadaşlığı. daha Batı akıl etme-
mişken varsaymıştı. Dünya daha fazla
kirlenmeye izin vermeyecektir. İnsan
cevherine karşı olan hiçbir şey uzun
ömürlü olamayacak demek istiyoruz.
(l) Umut Vakfı Ytmnlan. Ankara I99H Û) Var-
lık Yayınlan. Çev. Naıl Bezei, 1969 Nısan.
(3) Cumhuriyet Kitaplan. Çev Aıaol Behra-
moglu
ARADABİR
HASAN BASRİAKGİRAY
Hukukçu-Eski Parlamenter
Bir Aydınlanma Savaşçısı
Doğaldır ki bir toplumda aydınlanma, aydınlann,
daha doğrusu, aydınlatanlann çokluğu ile orantılı-
dır. Aydınlatma soaımluluğu taşımayan kişi, ne den-
li eğitimli ve bilimsel birikimli olsa da aydın sayıla-
maz.
Beynindekı ışığı, yüreğindeki insansıl duygulan
topluma vermeyen kişi, belki aydındır, ama aydın-
latan değildir. Aydınlatan olmak, özveri ister, yürek
ister.
Batı, ateşte yakılmayı, çarmıha gerilmeyi, giyotin-
lerde baş vermeyi göze alan, Vanini, Erasmus,
Bruno, Roussau, Monteigne gibi yüzlerce yürek-
li aydının, zorlu uğraşlan sonunda yeniden doguşu
(renaissance) yaşamış, reformunu yapmıştır.
Ülkemizde aydınlanma, gerçek aydın Mustafa
Kemal'ımizin önderiiğınde başlamış ve on beş yıl
gibi ktsa bir sürede, önemli başanlar sağlamıştır.
Ne var ki çok partili siyasal yaşama geçilmesiyle,
demokrasiyi oy avcılığı olarak algılayan siyasetçile-
rin aymazJığından yararlanan şeriat özlemi içindeki
örümcek kafalılann çabalan, hiçbir zaman "ünlü" ola-
rak kabul edemedigim ünlü yazarlar ve yeni cum-
huriyetler arayan düşüncesiz düşünürlerin elbirii-
ğryie ışığımız gökjelenmiş, karanlığın ayak sesieri du-
yulur olmuştur.
Ama hayır. O dönekler, mollalar, Cumhuriyetimizi
yadsıyan o sözde ünlü yazarlar, bilsinler ki artık va-
kit çok geç.
Şundan ki Anadolu insanı aydınlanmaya sahip
çıkmış. Sivil toplum örgütleri, halk ozanlan, âşıklar,
yerel gazetelerdeki köşe yazarian, hepsi birer aydın-
lanma savaşçısı olmuş. Yaz dinlencem sırasında
gözlemlediğim bu coşkulu güzel ortam nedeniyle bu
yargıya vardım.
Tanıdığım onlarca aydınlanma savaşçısından bi-
rini tanıtmakta yarar görüyorum. Balıkesir'in şirin
beldesi olan Altınoluk'ta emlakçi olarak çalışan Sey-
fettin Özyer. Işyeri, emlak alışverişinden çok, fikir
alışverişi yapılan sanki bir forum ya da akademi.
Özyer, 1956 Artvin doğumlu. Öyle yükseköğrenim
filan görmemiş, ama yaşayarak öğrenmiş, pratikle
olgunlaşmış bir insan. Şavşat'tan kalkmış, Istan-
bul'da Asmalımescit'te DATDER'i (Devrimci Ama-
tör Tiyatrocular Derneği) kurmuş. Sokak tiyatrosu
oluşturarak grev yerlerinde işçilere oyun sergilemiş.
Onlarca tiyatro oyununda roller üstlenmiş. Haşmet
Zeybek'in "Grev", "fîaffa",gibioyunlannınyönet-
menliğini yapmış. 1985 yılında Altınoluk'a yerleşmiş.
Şimdilerde, Burtıaniye'de yayımlanan "Demokrat"
adlı yerel gazeteye köşe yazariığı yapıyor. Bu yazı-
lannın bir bölümünden oluşan (Taşlan Bağlamışlar)
ve (De Bunu) adlı iki kitabı yayımlanmış.
O bir aydınlanma savaşçısı. Bu niteligi nedeniyte
sıksık, ışıktan korkanlann ve insan sevgisinden çok,
kurt sevgisi besleyenlerin saldınsına uğramakta, on-
lann ihbarve şikâyetleriyle birçok davada sanık ola-
rak yargılanmaktadır.
Ona, kimi zaman çok ilginç suçlamalar da yapıl-
mıştır.
13. yüzyılda yaşayan, Renaissance'ın hazırlayıcı-
lanndan italyan ressam Giotto tablolannda, döne-
min Italyan güzellerini Meryem'leştirdiği için kınan-
mış ve hırpalanmıştı ya, özyer de bir köşe yazısın-
da, Muharnmet'ten sözederken "Sayın Muhammet"
demiş. Arap emperyalizminin ve Arapçanın tutsağı
olan yobazlar kıyameti koparmışlar. Peygamber, sa-
yın değilmiş, ona ancak hazret demek gerekirmiş.
Böyle bir davranış, dini yadsıma imiş.
Hani 13. yüzyılda Giotto'ya yapılan bağışlanabi-
lir, ama 21. yüzyıla ayak bastığımız şimdilerde, "haz-
retin" de "sayın" anlamında olduğunu, iki sözcüğün
de bir saygı ifadesi olduğunun ayırdında olmayan
kafalan anlamaya olanak yoktur.
Bu karanlık ve ilkel beyinler nasıl aydınlanacak-
tır? Atatürk'ümüzün başlattığı aydınlanma savaşı
nasıl kazanılacak, nasıl ışığa kavuşacağız?
Kendi yüreğinin sesi sayının yerine, Arap'ın "haz-
ret"ini yeğleyen, akıl yerine nakli, bilim yerine batılı
yaşam felsefesi olarak benimseyenlerle çağdaş uy-
gariık düzeyine ulaşma olanağı var mıdır?
Bu sorulann olumlu yanıtlannı verecek isimsiz ay-
dınlanma savaşçılannı, Altınolukta, Aliağa'da, Mar-
maris'te tanımakla umutlandım, gururlandım. Yen-
gi ışığa koşanlann, mutluluk aydınlık beyinlerin ola-
caktır.
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
* * nrversıtelenn rektör seçim-
1^ Tlerinde en çok oy alan 6
I I adayın adlarının YÖK'e
V ı ^ bildirilmesinden sonraki
aşamada, seçimin anlamı kaJma-
makta ve Prof. Dr. Osman Gök-
çe'nin tanımladığı gibi yapılan se-
çim, bu aşamadan sonra ^\vur gibi
yok" ya da "sanaJ" olarak tanım-
lanabilecek bir biçime dönüşmek-
tedır. (*)Bu da haklı olarak kimi hu-
zursuzlukJara neden olmaktadır.
Rektörseçimi, YÖK'ün degerlen-
dinnesini ve atamayı düzenleyen
2547 sayılı Yüksek Oğretim Yasa-
sı tümüyle değiştirilerek üniversi-
telerin kendi rekîörlerini özgürce
seçebikne haklan verilemiyorsa,
hiç olmazsa bugünkü uygulamayı
daha demokrarik, daha kabul edi-
lebilirbirdurumagetirmekde müm-
Rektör Atamalan
Ahmet Altan EKŞİOĞLU
kündür.
Bunun için YÖK'ûn adaylar ara-
sında seçim yaparken ve Cumhur-
başkanının kendisıne sunulan aday-
lar arasından birini atarken, aday-
lann aldığı oylararasmdaki farkı göz
önünde bulundurmalannı zorunlu
kılan bir düzenlemenin yapılması
gerekmektedir. Bunun için belli bir
oran saptanabilir. Denilebilir ki
"Yüksek Ögretim Kurulu üyeieri,
kendilerine önrversite tarafından
sunulan altı ada>dan üçünü seçer-
kea,ada>lararasında belli biroran-
dançok(drv«fim l/6)farkoimasıdu-
runûııda listede yer değişUdiği ya-
pamaztar." Bunun gibi "Cumhur-
başkanı YÖK tarafindan kendisine
sunulan listede en çok oy alan aday-
b ikinci adayarastnda beffi biroran-
dan çok (diyetim ki 1/5) fark varsa
ikinci gelen adaydan yana terdhini
koyanuz."
Yukanda verdiğimiz oranlarda
bir örnekleme yapalım.
X üniversitesmde yapılan seçim-
de adaylardan A 180, B 171, C 160,
D 156.E 147.F 140, G 138.H 131,
1120, J 85 oy almış olsun, Üniver-
site adaylardan en çok oy alan A B
C D E F'yi YÖK'e gönderecek.
Yüksek Ögretim Kurulu seçim ya-
parken en çok oy alan A ile, arala-
nnda I/6'dan çok oy farkı olduğu
için E ve F'yi yer değiştiremeyecek-
tir. Bunun gibi B, C, D'nin yerine
F'yi de seçebilir, fakat Cumhurbaş-
kanının değerlendırmesinde kulla-
nacağı 1/5 oranındakı oy farkı ku-
rah nedeni ile E nin Cumhurbaşkan-
hğına sunulacak listede yer alma-
smın hiçbir anlamı olmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında YÖK'ün
A, C ve E'yı seçtiğinı varsayalım.
Her 3 üyerun aralanndaki oy far-
kı 1/5 "ten fazla olmadığına göre,
Cumhurbaşkanı tercihini istediği
adaydan yana koyabilir.
Oraniar örnekleme için verilmiş-
tir. Bu öneri bir "ehven-i şer"dir.
(*) 22 Hazirun 2000tarihliCum-
huriyet Gazetesi.
Allianz @
Baymed ve Koç Allianz Hayat 7. Fotoğrdf Yarışması
y
Türkiye'nın Köprülen
Şehırloıın, ıılkelerın sınırlarını çızen sıı yollarının iki ayrı yakası, köprüierie bağlanır
birbirine: Aslıncld aynı coğrafyayı ve zaınanı paylaşan, ama yaşam tarzlan nüanslaria
ayıılan insanlar, kopruleıde buluşur... Türkıye'nın koprulerı, ulkemtzdekı lietişinıin
ve yaşam tarzı 2enginlıj>ınin sembolleridır bir anlamda...
IURI ÜYEIERI
Fr*m *!ol (Fı>lujiı.ıf SjiMtcısıV Oıh.ııı Cem Çfim
ıFolosraf SjnjUnı). Ş.'l>i' Ecradbıişı <h>tojiraf SanatCısı)
KJIMII fIIjl ıfıMıKl.'.l Sjn^KdsıV İM'VMÜI Golıin (FtKoıjf.ıt Sjnjtüsl)
Afd Cıık'i ılotoMuhjbıtıl Fıen Ouv«iı'f tCJ.'t'tecıV
KAnLUA KOSUtlARf
V.ıhap MunyjT (BjvnifJl M keınjl OİRJi ıKoı Mun; HJVJİ
Sısoftû A S Cfncl Muıbıııı)
YARIŞMA İAKV'IMI.
V.ipttl.ıım 10 K.tvfttı _H»t)O t tmıj .tks.ıntHi.t tattj! U
ı
\iım edılıiîf
jrcikrm'hidrn S'.ıvmt'il ve M>( Allı.ırı.' Hj\al «orumlıı rfe^ı
S.IIHH I." 1/ K.mnı .'l\KitaiihınJet uıuhunyct Goaiısımif
ODUIURI
BifiiHiltk ıi.tulu I '.00 000 000 H
IkıiKilık odulu 1.0M 000 COü f l
UcuiKUİuk oduiu 7SD OC'O 000 Tt
BAŞVURU ADRESI
Bıiymed ve Kof Ailtan.
1
Hayd!
7
Fotojfaf Vanjmay
Bjjiaıbası Kısıktı tad No is A!!urwi.ıde 3! 190 Istanbul
BİLCIİCIN
lel iO2ltl 55* n it Banu HÜÜIMI!
Aysberg }t\ \0212) 217 49 59 Clobal Itl: 10212) 270 52 32
»*w kiH.tllun2havili.oni Ir
dia olııuV itıe'H •«. jyn iijlıü».<;•
He/ dal kıü a\n «lui «*ık\AM
• Her adsv üc Jyn daldj \jnvdbritı A I K A h
Ki" en «
• ftjlha « x f Htsıfcitmış yj J j vjt<nA)iw»N
lııîı'^raftjım hnruııgı b» v«ı>!itj<iâ
• toloı{r.ıli.w hııbıı >ıif
v.vfivl<rıjına\.Kjk. keıi.NUıüd,!
tv>Uık ve Ktıp ul»M\Jı -tk, A *
kâ£ıt abntnıtt tunuı ^ u t ı d ı {,.
dutdtnuijcjlhc Khiuldi.bkıvı
etl ı.ıA 40 ( m ol<KAla lürfk» Sx-
tm Sk camb *l<>vt cetceve« ile
sond«ıletekhf
• BtfJııldfin ve Jıa çef(vHe»imn arli - «
'enîeveo r«ı^J^ »vfcjvıpKSı.
• gıbo vaziidcdkbı D'JİJi m doğru Mkı- vonunde kcsul<Ktrt jvve» iubut edikigı >'İXTWU ^elıvlueüıı
sol âk kosra öjretienn\ıs oldcjktır
• Her lutıfemcı eserlen ile hrHte basmrv foratuTO °"
<?
"
!İ!
^ ^
! İ j n ı k e < J
P
l M s v m u İ W R
"
/ o l
* - "
oıelbir jariVJtokorunaklıb»«ııbaldıık SPnde.***s.ıt 3uduru.!*)<>.JVIIi*kj^Jd.n»,
anıuformoiûfa' t.*rı".«»--l ve rumuIUDUtU »lUnidvı unutKMVMii.
PENCERE
Azınlık?..
AB ikide birTürkiye'ye yönelik bir olumsuz kavramı
dilinin altındaki bakla gibi çıkarıp şu ya da bu
biçimde öne sürüyor:
"- Kürt azınlığı.."
Anadolu'daki barışı kundaklamaktan başka bir
işe yaramaz bu deyiş...
Bizimkiler Avrupalıya diyorlar ki:
"- Lozan'a göre Türkiye'de yalnız Rumlar,
Ermeniler, Yahudiler azınlık sayılırlar."
Azınlıklar sorunu tüm dünyada belalı bir konudur
ve yalnız bize özgü değildir: "Bir ülkede egemen
çoğunluktan soy, din, dil vb. bakımlardan aynlan
küçük topluluklara azınlık adı verilir."
Ancak bizdeki 'azınlık' kavramı, yakın tarihimizin
kanlı koşullannda oluştu.
•
Anadolu'nun doğusunda yaşayan Ermeniler,
1915'te Erzurum'a doğru yürüyen Rus ordusuyla;
batısında yaşayan Rumlar, 1919'da izmir'e çıkarak
Eskişehir'e doğru yürüyen Yunanlı ile işbirliği yaptılar;
her ikisinin de amacı, işgalcilere dayanarak
Anadolu'da devlet kurmaktı; arkalanndaki kışkırtıcı,
Avrupa'nın "Düvel-iMuazzama"s\yöı.
"Sevr Hahtası" bu kanlı maceranın Anadolu'daki
coğrafyasını açık seçik sergiler.
Sonuç ne oldu?..
Türkler 1912'den 1922'ye değin on yıl süren
savaşlardan yengiyle çıktıktan sonra Lozan banş
masasına oturunca, Avrupa, Anadolu'daki
Hıristiyanlar için güvence istedi; azınlıklar bu
çerçevede oluştular; gayrimüslim kapsamına Musevi
cemaati de katıldı.
•
Ancak olayın bir de öteki yüzü var...
Osmanlı Imparatorluğu çok dinli ve çok etnili bir
imparatorluktu; mülkte yaşayan halklar, kendine özgü
cemaat hukuklarını uyguluyorlardı.
Osmanlı'da geçerli olan dinsel hukuk, yalnız
Müslümanlara uygulanabilirdi.
7923 Cumhuriyet Devrimi'yie durum değişti;
"tebaa" ortadan kalktı.
Yurttaşlık hukuku gerçekleşti.
"8 Ekim 1925'te, Musevi Ruhani Başkanlığı,
Lozan Antlaşması 'yla verilmiş olan özel haklardan
vazgeçtiğini, cemaati adına Türk hükümetine
bildirdi.
29 Ekim (Cumhuriyet Bayramı) 1925'te, Ermeni
Ruhani Başkanlığı da bu haklardan vazgeçtiğini Türk
hükümetine bildirdi.
7 Ocak 1926'da, Rum cemaati de Musevi ve
Ermeniler gibi Lozan Antlaşması 'nın sağladığı özel
haklardan vazgeçtiğini Ankara'ya bildirdi."
Çünkü Cumhuriyet'in "Aydınlanma Devrimi"
yurttaşlan eşitleştiriyor; 'cemaat'yerine 'ulus', 'kul'
yerine 'yurttaş' geçiyordu.
•
Kürttere 'azınlık' demek, Kürtlere düpedüz hakaret
sayılmalrdır. Anadilini konuşmak, kültürünü işlemek,
televizyonunu kurmak için azınlık olmaya gerek
yok!.. Yurttaşın demokratik haklan yeterlidir.
Anadolu'yu parçalamaya yönelik serüven, hem
tarihe, hem Anadolu halkına, hem insana ihanettir.
Düşmanlık tohumlannı bu topraklara ekmek için yola
çıkanlar, hep fırtına biçtiler. Anadolu'ya kan
kusturdular.
Avrupalı, Türkiye'ye ilişkin her şeyi bilemez; biz
kendi kendimizi biliriz; Anadolu'nun ağacı, çiçeği,
taşı, yaprağı, toprağıyla bir olan Kürtlere azınlık
gözüyle kim bakabilir?..
Ferroli'den
klima
doğruları;
- Montaj yüksekJiği en az 1.80 m olmalı.
- Keşif ve montaj uzman personel tarafından yapılmalı,
servis güvencesi mutlaka aranmalı.
JFERROLIİ
Isıtma ve Klima Sistemleri
Tel: (0216) 416 54 93
www.ferroli.net
KONYA-EREĞIİ1. ASIİYE HUKUK
MAHKEMESf
1998/301 Esas 2000/196 Karar
Davacı Mustafa Serin vekili tarafindan davalılar Gü-
lay Kaya ve Niyazı Sırataş aJeyhlenne açılan davanın
yapılan dunışmasında: Mahkememizce davanın kabu-
lü ile 42 E 9651 plaka sayılı aracın davalı Gülay Kaya
adına olan mülkıyetınin iptali ile davacı Ismail oğlu
1962 doğumlu Mustafa Serin adına mülkiyetınin tespi-
tine, buna dayanak olan Ereğli 1. Noterliği'nce tanzım
edilmiş 13.8.1997 tarih ve 07116 kat'i satış sözleşrne-
sinin iptaline, yine 2. Noterliğınden tanzim edilen
11.8.1997 tarih ve 9658 yevmıye no'lu vekâletnamenin
iptaline. 28.874.000 TL. mahkeme masrafı ile
45.000.000.- TL. vekâlet ücretinin davalılardan alına-
rak davacı Mustafa Serin'e verilmesine karar verilmiş
olup, 31.5.2000 tarihinde verilen karar Yargıtay yolu
açık olmak üzere davacının yüzünde, davalılann yoklu-
ğunda verildiginden, işbu ilanın teblığinden itibaren 15
gün sonra yapılmış sayılmasına karar verilerek davalı
Gülay Kaya'ya karar ilanen tebliğ olunur. 22.6.2000.
Basın 41831