Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2000 SAU
İ A O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
'UyanıklıkJ Dönemi
Tevfik ÜNAYDBV Emekli Büyükeh
G
eçen yüzyılın son 20 yı-
lının, ülkemize kazandı-
nlan yüksek değerler (!)
nedeniyle "uyanddıkdd-
nemi" olarak tanımlan-
masının uygun olacağını düsünüyo-
rum. Kimilerince "vizyondönemi" ki-
milerince "gvasaldâhitik dönemi" ola-
rak gönilen ve gösterilmek istenen o yıl-
lar belki ülkeye "çağ atlatan!" siyaset-
çimizden esinlenerek "uyanıklık dö-
nemi" olarak da adlandınlabılır.
Tanımı ne olursa olsun söz konusu
dönemde Türk toplumuna kazandın-
lan ve yaşama damgasını vuran değer-
leri (!) kabataslak "vizyoıı, mafya veta-
Kyje" sözcûkleri altındaderiemek ola-
sıdır.
önceleri, özellikle iyi kötü Fransız-
ca bilgısı olanlann bildiği, fakat pek kul-
lanmadığı "vizyon" sözcüğü bugün en
okumuşundan hiç okumamışına, en
yaşlısından okula henüz başlamamış ço-
cuİdarunıza değin ağızlardan düşme-
yen bir sözcûk olarak düimize girdi.
Türkçemize Fransızca'dan aktanlan ve
benim bildiğim Türkçe sözlüklere he-
nüz girmemiş olan, ama yabancı dil
kullanma özentilerinin ısrarla kullan-
dıklan bu sözcük özellikle bir siyaset-
çimizle özleştirilmektedir. Asıl anlamı
' olan Türkçe yazılışıyla "vfo-
ypo" sözcüğü kalem erbabı ve siyaset-
çilerimizce sözcügun değişmeli anla-
raı «leıigenişgörâ^üiûkvekavrayış"
yerine kullanılıyor. Sözcüğünbuanlam-
lan yanj sıra "düşseverik, saçma ha-
yaPgibi anlamlan da var. Anlam, kuş-
kusuz kullananın niyetine ve hakkın-
da kullanılan kimsenin kişiliğe bağh!
Bir sıyasetçimizin yakınlarda belirt-
tiği görûşüne göre cumhuriyet tarihi-
mizde vızyon sahibi iki deha bulunu-
yor: Biri devletimızın kurucusu Ata-
nırk^öbürüsonyirrniyılmbüyükbirbö-
lûmüne damgasını vuran siyasetçi-
miz.Bu görüşü belirten siyasetçimiz
insaflı (!) davranmış^ki dehadan biri ola-
rak Atatürk'ü de saymış. Saymayabi-
lırdi de. Çünkü bazüan bu görüşü de
benımsemiyor ve açıkçaolmasa bile sa-
dece ikincisini gerçek deha olarak gö-
rüyor. Haklı da olabilirler. Atatürk ne
yaptı ki? Sadece batan bir devleti kur-
tardı ve çağdaş bir ulus yaratü.
Ama öbürü... Bugün toplumumuza
egemen olan tüm değerlerin (!) düşü-
nûrü, yaratıcısı o. Hukukçu deha ola-
rak "Anayasayı bir kere de biz ddsek"
diyebilen, devletten almmayan avan-
tanın 'Yüşvef sayılamayacağı yolun-
da teori üreterek rüşvet almadaki hu-
kuksal boşluğu dolduran, toplumcu
bilgın olarak "köşeyi dönme" felsefe-
sini toplumumuzun temel taşı yapan,
"Benim memurum işini bflû-" sloganı
ile memuru özendinp bürokrasıye yol
gösteren; siyasal deha olarak demok-
rasinin özelliğini oluşturan çeşitli si-
yasal eğilimleri bir yana itip, 4 eğili-
mi bir araya getirip yamalı bobça tü-
rü parti kurabilen, "PreridanBush"un
çıkara dayanan Türkiye ilgısini kişisel
başan olarak gösteren, Suriye ile su ko-
nusunu su sorunu konumuna getiren,
Irak savaşından bir koyup üç alacağı-
mızı (bazılanna göre bire yirmi) söy-
leyip Türkiye'ye hava aldıran; ekono-
mi bilgini olarak enflasyonun kötü-
lüklerini seçim teması olarak işleyen,
daha sonra enflasyonu geiişmenin tte-
neği olarak görüp, 1950'liyıllardaha-
yal edilen "her nuüıaOeden bir miryo-
ner* hedefini de aşarak tüm vatandaş-
lan değeri düşük milyoner yapan; baş-
komutan ve asken deha olarak Mu-
sul'u almaya kalfoşap, ben olsaydım
adalan da alırdım diyerek tnönü'yü
pısınklıkla suçlayan (Osmanlı'dan ko-
panlan topraklarm sorumlusu olarak
nasılsa Atatürk gösterilmedi) ve ben-
zeri daha nice dâhice düşünce, buluş
ve davranışlanyla elbette cumhuriye-
timizin bu dönemine "vizyon sahibi"
ya da "siyasal deha" olarak damgası-
nı vuracaktı. Nitekim öyle de oldu.
"Mafya" sözcüğünü çocukluk çagı-
mızda Amerikan fılmlerinden öğren-
mıştik. Bunu Amerika'ya özgü bir ol-
gu olarak algılar, AI Capone gibi önde
gelen, korku salan gangsterler çocuk-
luk düşlerimize girerdi. Ama Ameri-
kan fîlmlerinden ögrendiğimiz bu top-
lumsal olayın günün birinde bizde de
yeşerip gelişeceği, hatta Türkiye bir
yana dış dünyada dal budak salıp ulus-
lararası alanda ön sıralarda yer alaca-
ğı akhmıza gelmezdi. Mafyanın siya-
sal yaşamımızda da etkin olabilecek
kadar güçlenmesi, yabancı ülkelerde
Türk adını yüceltmesi(!) Hep bu "viz-
yon", "dâhflik" ya da daha dogrusu
"uyanıkhk" döneminin ürünüdür.
"Taldyye" sözcüğünü 8O'li yıllara
kadar, çok eskiler dahil, çoğumuzun bil-
dığini sanmıyorum. Hasan Cemal
"Kimse Kızmasm, Kendmıi Yazdun"
adlı yapıünda bu sözcüğü ılk defa 1988
yüındaABDDışişleri'nde birdiplomat-
tan duyduğunu yazıyor. Amerikalı dip-
lomat Türkiye'deki "Siyasal lslam"ı
anlatırken başbakanımızın çok iyi bir
takiyyeci olduğunu söylüyor.
Ben bu sözcüğü yine 8O'li yıllarda
ve sanınm 1988'den önce bizim gaze-
telerden birinin bir köşe yazısından öğ-
renmiştim. Arumsadığıma göre, Türk-
çeyi çok iyi bilen bir Ingiliz gazeteci
ya da diplomat bir köşe yazanmıza
(yanılmıyorsam Hasan Pulur) başba-
kanın laikliğinin "takryye" olduğunu,
yanı "bdkNkgörünümü attındasiyasal
dindtik yapbğmı" söylüyordu. Çogu
Türkçe sözlüklerde yer almayan bu
sözcük de böylece siyasal yaşamırru-
za zenginlik ve enginlik(!) getirdi. Zor
bir durum, tehlike karşısında mezhe-
bini gizleme olarak masum bir anlam
taşıyan "takJvye" (Ferit Deveffioğhı'nun
Osmanlıca- Türkçe sözlüğüne göre
"talayye") sözcüğü "uyanıkuk döne-
mi"nde siyasal yaşamımızda daha da
geniş bir anlam kazandı ve yaygın ola-
rak "•yalanahk" anlamında, ama ne ya-
zık ki daha çok siyasetçilerimize yakış-
tınlarak kullanılmaya başlandı. "Uya-
nıkhk dönemi" bu yoldan hem toplu-
mumuza yeni bir değer kattı (ama ne
değer!) hem de Türkçemizi zenginleş-
tirmişoldu.
Toplumda okumuşundan en bilisizi-
ne (cahiline) en yaşlısından en küçü-
ğüne kadar her Türk'ün ağzından düş-
meyen bu sözcükler bugünkü toplum-
sal değerlerimizin göstergesi olarak sı-
ntıyor. Ancak, bu sıntışın altında acı
bir gerçek yatıyor: LJyanıklann uyut-
tuğubirtoplum... Umudumuz toplumu-
muzun arnk yakın geçmişi anımsayıp,
ders alıp uvutuhnuşluğun bffincine var-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
1
Yurt Bip Biitündür'
"Ulusal sınıriar içindeki yurt parça-
lan bir bütündür, birbirinden aynla-
maz.
Ne türiü olursa olsun yabancılann
topraklanmıza girmesine ve işlerimi-
ze kanşmasına ulus biriikte direnecek
ve karşı çıkacaktır. Ulusal gücü etkili
kılmak ve ulusalyönetimi egemen kıl-
mak başlıca ilkedir.
Yabancı devletlerin güdümü ve ko-
nıyuculuğu kabul olunamaz."
23 Temmuz 1919'dan bu yana tam
seksen bir yıl geçti... O gün Erzurum
Kongresi toplanmış, tartışmalardan
sonra yayımlanan bildiride bu mad-
deter yer almıştı. Bu maddeler günü-
müzde de canlılığını korumaktadır!
Ama koruyabiliyor muyuz?
Ikide biryabanalar gelip işlerimizi de-
netliyor, kanş kanş yurdu dolaşıp yö-
neticilerimize öğütler, daha dogrusu
bir çeşrt komutlarveriyor, vermeye kal-
kışıyori Insan, ister istemez tarih ki-
taplannı kanşhnp 1919'un en umutsuz,
en karanlık günlerinde bile yakılan gü-
ven ateşini anımsamak istiyor... 23
Temmuz 1919 günü Erzurum'da top-
lanan kongreyi...
Toplantının açılışında Mustafa Ke-
mal bugün de etkisini koruyan şu soz-
teri söylemişti:
"Tarih birulusun variığını ve hakkı-
nı hiçbirzaman tanımamazlıktan ge-
lemez... Ulusun kaderinde sözünü yû-
rûtecek ulusal irade ancak Anado-
lu'dan doğabilecektir."
Erzurum Kongresi 7 Ağustos 1919'da
kapanır. Sıvas'a, Ankara'ya, bağımsız
birdevletin kuruluşuna kadar sürecek
büyük Kurtuluş Savaşı, böylece baş-
lar... Kapanış konuşmasını dikkatle
okuduğumuzda Mustafa Kemai'in ge-
tecekteki atılımlannın en önemli işare-
tini duyanz:
"Şurada acıklı bir gerçek olmak ûze-
ns bildireyim ki yurdumuzda pek çok
yabancı parası ve birçok propaganda-
lar dönüyor. Bundaki amaç pek açık-
tır, ulusal hareketi çökertmek, ulusal
emelleri felce uğratmak... Bunun ya-
nı sıra her devirde, her ûlkede ve her
zaman ortaya çıktığı gibi birazyüreği
ve sinırieri zayıf, anlayışsız insanlarta
biriikte, vatansız ve kişisel refah ve çı-
kannı yurdun ve ulusun zarannda ara-
yan alçaMar da vardır."
CottareJH'lerUsrheugan'ler, Dunya
Bankalan, IMF'ler gibfleri o günterde de
vardı!.. Istanbul işgal aftındaydı, yurdun
büyük bölümü Yunanlılann elindeydi,
Sevr yürürlükteydi, Padişah ve Os-
manlı Hükümeti teslim bayrağını çok-
tan çekmişti...
Mustafa KemaJ ve arkadaşlan Erzu-
rum'da dünyaya açıkladılar "Ulusal
sıntriar içindeki yurt parçalan bir bü-
tündür, birbirinden aynlamaz, yaban-
cılann ulus işlerine kanşmasına izin
verilemez."
Prof. Dr. VeNdedeoğlu Atatürk'ün
örgütleme gücünü şu sözlerte anlatır:
"Mustafa Kemal Atatürk, ûyesi o/-
makla her zaman övündüğü Tün\ulu-
suna hep inandı, ulusu da kendine
inandırdı. Türk ulusunu birkaç yüzyıl-
dan ben Avrupa uluslan karşısında
kapıldığıkompleksten, aşağılık duygu-
sundan kopanp kendi kendisine inan-
dırdı."
Erzurum Kongresi'nin 81. ytlında ne-
reden nereye geldiğimizi biraz düşün-
sek mi? Ne dersiniz?
Ayvalık'taki Mollarşilik!
AhmetYORULMAZ
yvauk'ta adım adım ge-
lınen 'MoDarşüik' ten ya
da Atatürk Türkiye-
si'ndeki 'AyvmhkÖ2«rk-
. Kğfnden sanınm Anka-
ra'nın haberi yok. Belki bu yazıyla du-
rumu duyurarak Atarörk Türkiyesi 'ne
bir bizmette bulunmanın tadını yaşa-
nm. Modern Türkıye'yı kuranlara say-
guruzın, borçlarunızın gerefi de bu-
dur. Bu gereğe itıraz edecekler çıkar-
sa, bilelim ki ulusuna da, bu toprakla-
ra da bağülığı nafıle türdendir; kimisi
vurguncudur, kimisi çıkarcı; makamı,
yeri neresı olursa olsun eyyamcıdtr... Bu
sıralamanın tümünü de içerecek bir
sözcûlde, aydın değildir. Onun için ha
moOani, ha bir rnanda ha emperya-
M~ Cumhuriyet dışındakı basının -ve
de özel TV'lerin- tümü siyasette de,
ekonomide de sağdadır, sadece onlan
okuyarak bir yere vanunazsınız. Van-
nm derseniz, günümüzün acayip çor-
bası içinde yüzer durursunuz; bir yo-
rum yapıp olaylara, gidisata, rahat ba-
kamazsınız.
Teksas, Tommiks okuyup, panayır
soytansı gibi şort giyerek, müstemle-
ke valisi davranıslanyla yöneticilik ya-
pan, rüşvetı toplumsal salgın hale ge-
tiren, rezilliklen ayyuka çıktıktan son-
ra da, yaptıklanna tüy dücerceane 'Cnm-
huriyet'eküfredenınerastlamadıkmı?..
Sadece bu mu, neler neler gördük!
Gelelim çok önemli Ayvalık olayla-
nna... Belediye başkanı belediyeye gi-
denlere, meclis toplantılannda, hatta
her tür toplannda, Atatürk, Atatürkçü-
lük, Tann Türk'ü korusun, Allah'a ema-
net olunlanyla; yerli yersız belediye
hoparlöründen yayımladığı marşlarla,
ramazanlarda devlet radyo ve televiz-
yonunun yayını ihtiyaca cevap verirken,
hopariörden verdiği dini konuşmalar,
sonugelmez tasavvuf müzıklenyJe; ge-
ce yanlan hopartörden okuttogu Kn-
ran ayetkriyle,uniterttgiııj savunduğu-
muz devletimiz içinde, Ayvauk'ı, he-
deflediğı özerk yaşamına kavuşturmuş
bulunuyor!
Resmi binanın ön cephesinde, ne-
onla hazırlattıgı 'Aflah bfiyüktfir' k o
caman yazısıyla...
Belediye binasının alnına, cam Qs-
tüne, kuş biçiminde eski yazıyla 'Bes-
mete' ışletıp koyduran... Atatürk Tür-
kiyesi'nın en batı ucundakı bu mollar-
şiye adım adım geündi!.. Hem de her
saniye, her dakıka "Atatürk'' diyerek...
Ve de etlalı-yetkili bazı noktalarda-
ki, yerlerdeki kişilerin göz yummasıy-
la... öyle yayıyorlar!
Bunu devletüı kaymakamı, yıllar-
dan beri engelleyemiyorsa..
Balıkesir Valisi 125 kilometre ötede
haber alamıyorsa...
Sayın Içişleri Bakanı Tantan nereden
bilecek bu hal-i perişanı!..
Sayın bakanın ses kırlılığını gelip
Ayvahk Beledıyesi hoparlöründen sap-
taması gerektigine de işaret edelim. Bir
hoparlörün, insanlan ısyan ettıren bir
propaganda aletine nasıl dönüştüğünü
görsün; tefbş kokusu alınıp yayın ke-
silmişse, yüzlerce Ayvahklıdan ad, ad-
res istemeden, sorsun öğrensin!
Hele hele FedmUahHoca'dan günü-
müzde övgüyle söz eden; gençlerimi-
zin vaknyle, uğruna adlannınkomünis-
te çıkmasına neden olan, dağlara taş-
lara adı yazılan sayın Başbakan Ece-
vit ne yapsın!.. Hem sayın Başbakan,
Fethullah Efendı'nın hayırb ışler yap-
tığını söylediğine göre. görüşleri değiş-
mış de o||büır. Bütün bunlar, ellenmı-.,
zi açarakTann" ya sığmmamızdan baş-
ka yapacak bu- şeyimız ounadığuıuı
göstergeleri... Hey Atatûrkçügeçınen-
ler, uyatun, uyanın, uyanın!..
Çünkü adamlar, Atatürk'ün adım
kullanakullana, demokrasi, insan hak-
lan teraneleriyle malı götürüyorlar!..
Kut Devleti...
H f l l Û k T A R C A N Bihmsel Araştırmacı-CNRS/Sorbon 6 ncı Seksiyondan - Paris
"EnesJdTûrkdevktiKutTar" üze- kitle diye gösterirken, öte yandan '-
220'de ani olarak Hun Imparatorlu-
ğu'yla ortaya çıktığını okutur, bu hiç-
bir mannkla açıklanamayan bir du-
rumdur.
2) Anadolu Türk tarihini, dolayı-
nne...
Sn. Prof. Neşet Çağatay'ın, Kut
devleti konusundaki yazısında
1988'den beri savunduğumuz iki fik-
ri bulmakla çok mutlulandık:
1) Resmi tarih, bir yandan Türkle-
ri, uygaruktan nasibini alamamış bir
sıyla Türk kültür sentezinin Anado-
lu'da 1071 'de ortaya çıküğmda ısrar
meçmek
yok
Hesabında 1 lirası olana da,
1 milyarı olana da aynı kaliteli hizmet.
Tek bir imzayla, isteyen herkese aynı
kaliteli hizmet, herkese Açık ürün paketi:
Faiz veren vadesiz hesap. Borç veren,
fatura ödeyen, kefil istemeyen kredi kartı.
Küçük tasarrufa fon, repo, bono...
Başka bir arzunuz?
ç
bdhkacılıkAlo Açık: 444 Û 330
Açık İnternet Şubesi: www.acik.com.tr
Açık Bankacılık bir Garanti hizmetidir.
eder. Sayın Çağatay bu fıkirlerimize
katüan ilk yerli profesörümûzdûr.
Bunun yanında, W. Ebertbart'a
dayanarak 3'üncü binde prototürk-
lerin (Ön-Tûrkler) varlığuıı da kay-
dederek Ön-Tûrkleri de kabul etmiş
bulunmakta ve Atatürk'ün aradığı
kökenlerimize ilk adımı atmaktadır.
Gerçekten, Ön-Türkler Kuzey ve
Güney Çin'de, Çinlilerden Ön-Türk-
çe adıyla Tabıgaç'lardan
önce ilk devletleri kurmuş-
lardır: Oq-Udınqın Yış ve
Uşuntun-Uyuz... Başken-
tin adı "Uşuntun-Bobq'',
han sülalesinde "Han-Bo-
hq" Çin yönetiminde Be-
ijing, Pekin olmuştur.
Gelelim Kut devletine...
R. Girshmann, onlan Or-
ta Asyakökenli Guti1er di-
ye vermektedir.
Kut adı aslında Qut'dur
ve "değişınez değer* de-
mektir. Konuştuklan Kut-
ça ise yukardakı veriler ışı-
ğında Ön-Türkçe olacak-
nr. Ön-Türkler, Avrupa'ya
Qut-Yak, "değeri sabft ya-
ka" demişlerdir. Çünkü,
oturduklan ^yeşflvesulak"
topraklarkurumuş, değeri-
ni kaybetmıştir. Halbuki,
Tuna yöresinden yayıldık-
lan Avrupa'da bu değerle-
ri, yeşili ve suyu bulmuş-
lardır. Prof. Çağatay'ın
"sağlam verflere dayana-
rak" verdiği adlar, ortaya
"Bu adlann hangi diUe
okunmuşoJduğu" sorunu-
nu çıkanyor.
İlk bakışta bu adlann
Ön-Türkçe olması düşü-
nülmektedir. Fakat, bu dil
bilinmediği için hece bö-
lünmesi yanlıştor. Örneğin,
Hu-Lu-Ku-Kaansözcüğün-
de "Kaan"ı, Qağan diye
kabul edersek başlangıcı
'Hua-Ul-Ök': kudrete ulaş-
mış yönetım Qağan'ı, eğer
'Hua-lHJq' ise 'kudrete
ulaşmaidrakindeolanQa-
ğan' olmalıdır. Ötekı olası-
lıklan geçiyorum.
Sn. Çağatay, tek Ön-
Türkçe bilgini Kâznn Mir-
şan'ın bilgisine başvurur-
sa ortaya inanılmaz ger-
çekleri çıkarma onuruken-
dine ait olacaktır.
PENCERE
Böyle de Yaülmaz ki...
Avrupa BiriiğPri\r\ kaptsında el pençe divan du-
ran Türkiye tersine döndü.
Demokrasi deyince aklımıza ne geliyor?..
Ikişey:
1) Islamcılann haklan..
2) Etnikçilerin haklan..
Daha başka deyişle:
A) Dincilerin haklan..
B) Aztnlık haklan..
•
Necmettin Hoca değişti..
Apo da değişti..
Ikisi de dönek!..
öcalan silahlı kalkışmayia ülkeyi bölmek isttyor-
du; yenikjiye uğrayınca Suriye'de bannamadı, kaç-
tı, yakalanınca döndü, idam edilmemek için ağız
değiştirdi, silahtan vazgeçti, politika yapıyor.
Ne istiyor?..
Istediğini artık kendisi söytemryor, Avrupa bu işi
üstlendi.
Ya Erbakan?..
Hoca için Avrupa Birliği "Hıristiyan Kulübü" idi.
'Hak gelince batıl zail olacak"Ve "kansayadakan-
lı" bu iş ille de gerçekleşecekti. 28 Şubat'a çarptı
Hoca, yenilgiye uğradı, yargılandı, hapis cezasına
çarptınldı.
Şimdi gözü "Hıristiyan Kulübü"ne çevrildi..
Avrupa Birliği'nden medet umuyor.
* t' '
Ya Türkler ne yapıyor?..
Canım, bu ülkede etnikçi ya da Isiamcı olmayan
Türk yok mu?..
Sesleri neden çıkmıyor?..
Türkler demokrasi istemiyorlar mı?..Yaniözgür-
lütder, insan haklan, falan filan...
Türkler karakolda dayak yemekten mi hoşlanı-
yorlar?.. Gözaltına alındıklannda işkence görmek
mi istiyorlar?.. İdam cezasını çok mu seviyoriar?..
"Avrupalı olmak" Türklerin işine mi gelmiyor?..
Eskiden birkjmseyi önemsemek için "Avrupagör-
müşadam" demek yeterdi... , ._ .
Hepimiz Avrupa'ya hayranız..
4
*
Amerikan budalasıyız..
Avrupa'ya kapılar açılsa, Anadolu'datek AMah'm
kulu kalırmı?.. , ^ı.
Hepimiz Avrupalı olmak istiyoruz..
Peki, istemeyen kim?..
•
Avrupalı bizi istemiyor. ' -••'•> î
5
Neden istesin ki?..
Kendimizi Avrupalının yerine koyup hakçasma dû-
şünelim; adam diyor ki:
- Türkler kalabalık, Avrupa Pariamentosu'na gir-
öilermibaşımabelaolurtar!.. Sonra Türkler fakiri..
Kişi başına 3 bin dolar gelirle zenginler kulübûne
nasılgirerier?.. Üstelik Türkler Müslüman, ben Hı-
ristiyan!.. Dahası, 65milyonluk Türkiye'yiGümrük
Biriiği'ne katıp 'açık pazar'/ma dönüştürdüm. Bu
pazarda kararfan ben veriyorum, onlar uymak zo-
rundalari.. Hele kapının dışında beklesinler baka-
lım; koşullanmı bir bir dayatınm; bütûn kozlar be-
nim elimde...
-Canımız elbette Avrupalı olmak istiyor-,
"Ama olmaz ki...
Jiöyle de yatılmaz ki.^\ ... . I
İLAN . ,
T.C. *•
i
MANAVGAT SULH HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN ..
DosyaNo: 1992/310
l
*
Davacı Hüseyin Ataş ve müştereklerinin davalılar
Emine Gök ve müştereklen aleyhine mahkememize
açmış olduğu izalei şuyu davasının yapılan duruşması
sırasuıda verilen ara karan uyannca,
Davalılardan Raziye Topsakal'a usulüne uygun teb-
ligat çıkartılmış, zabıta aracüığı ile arasünna yapılnuş,
tüm aramalara rağmen davalı bulunamadığından, dava-
lı Raziye Topsakal'ın duruşma günü olan 5.9.2000 gü-
nü saat 9.35 'te mahkememiz dunışma saionunda hazır
bulunması veya kendisini bir veküle temsil ettirmesi,
aksi takdirde yokluğunda davaya devam olunarak karar
verileceği hususu dava dilekçesı tebliği yerine geçmek
üzere ilan olunur. 10.7.2000
Basın: 41322
TEMAOrmanlanmız da, yüreğimiz
de yanıyor,
Üzülmek yerine yeni fıdanlar
dikelim
Fidan Dikim Hatti
283 7816/185
tema@tema.org.tr
GUVENLI
KAZANC TABLOSU
25 Temmuz 2000 tarihinde dağrtılan brût kâr paylan j
Vaie
30gM
90 gm
180 9üa
360gün
3.754
10.699
27.276
74.886
7.05
18.40
37.77
89.42
7.42
19.36
37.05
89.38
6.24
18.93
41.45
91.53
liİhlasFînans"Strgijle, güvenle"
• KAR PAYI ORANLARI GÜNLÜK BELİRLENMEKTEDIR
• ŞUBELERİMfZ ÖĞLE TAT1Lİ VE CUMARTESILERİ (12:00-17:00) AÇtKTffl
• TURKCEU, KİOAS, İSKI VE ASKİ FATURALARINIZI $UBELERIMİZDEN
OOEYESİÜRSİNİZ
• TÜRK TİCARET BANKASI VE TOPRAKBANK'IN TÜM ŞUBELERİNOEN
İHLAS HNAMSTA HESAP AÇABUJR VE KAR PAYLARINIZI ALAMJRSMZ
• ÜCRETSİZ HİZMET HATTl: 0800 219 60 50 • www.iMuflnus.com.tr