Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA
kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
OlivierPy, Avignon Festivali'nde sahnelenen 'Şen Kıyamet' oyunuylayine büyük ügi topladı
'Şiirseltiyatrodanyanayım'• "însanhğın yirminci yüzyılda
yaşadıklarının ardındân hâlâ bir
Tann'nın varlığına inanılabilir
mi? Oyunumda herkes için bu
soruya cevaplar anyorum. Ben
yerle gök, tinsellik ve şehvet,
— eylem ve düş kurma, sanat ve
iman arasındaki ikilemim. Ben
bu karşüaşmanın olduğu yerim."
Kûttûr Servisi- Tiyatronun her alanında par-
mağı olan Olıvier Py, siyasi entrikalan açığa vur-
duğu ve koruyucu güce karşı bağlılığını ve
ınancını ilan ettiği 'Şen Kıyamet' adlı oyunuy-
la Avignon Festivali'nde büyük ilgi topladı.
Son oyunu 'harekedibir ırmağı' andıran Oli-
vier Py ile Beaux Arts dergisi bir söyleşi yap-
tı.
- Yazar, oyuncu ve yöoetmen... Bütün bu et-
kinlikler bir anda nu oluyor?
OLIVİER PY - Tiyatro! Benim birkaç tane
daha mesleğim var. Kostümleri tasarhyorum,
müzikle ilgileniyorum, dekorlan buluyorum...
Çocukluğumdan beri eğilmem gereken alanın
şiirsel tiyatro olduğunu düşünürüm. Ben bir ti-
yatro adamıyım.
- Ama bütün şairler tiyatro adamı değflkr_
PY - Doğru, fakat aynı zamanda şair olma-
yan hiç bir oyun yazan da yoktur. Sahne, bir oza-
nın somutlaştığı yerdir. Bir kültür adamı, hat-
ta edebiyata tutkun bıri olduğumu yadsıyamam.
Alçakgönüllülükle söylemek gerekirse, düşün-
celerimi şiir platformuna taşıyabilmek için ke-
limelerin üstünde çok çalışıyorum. Edebiyat
hiçbir şey tanıtmaz, ama her şeyi bir daha akıl-
dan çıkmamacasına belletir. Hiç aşk romanı
okumamış bir kişi sevmenin ne anlama geldi-
ğini asla bilemez, fakat bir aşk romanı okumak
da sevmek demek değildir. Ve işte tiyatro bu-
rada devreye girer. Tiyatronun politik gücü bi-
zim kısa tarihimizden başka bir şeyden ileri
gelmemiştir. Yine de benim çağdaş anlayışı be-
nimsediğim söylenemez. Bütün bu 'canh, ha-
rekedi gösteri' terimleri midemi bulandınyor.
'Ozan ve papaz olmak buna denir'
- Gerçekten mi?
PY -Kesinlikle, hiç mi hiç hoşuma gitmiyor.
Bu tiyatroyla alakası olmayan nesneleri tiyat-
ro alanına sokma çabalan genellikle fınansal ya
da siyasal sebeplerden dolayı destek görüyor.
Aslında bu hareketlerle gerçek amaçlanan şey,
saf tiyatro etkinliğini aeayiplestirmekyadabe-.
nim 'irikulaklıgUler' olarak adlandırdığım var-
lıklarla aynı düzeye getirmek. Kültür melezleş-
tirmeleri ve diğer bütün boş ve saçmasapan laf-
larbelki de sadece ozanın etkinliğini kısıtlıyor.
Onu, zamanmın yazgısını yazmaya itiyor. Bu,
sirk, dans, müzik ya da opera için söylenebilir,
fakat bu, sözlere karşı yapılmış bir komplodur.
Daha da ilginç olan ise bu komplonun demok-
rasi sinyalleri içermesi.
- Iki yüdan beri Orkans Uhısai Drama Mer-
kezfni yönetiyorsunuz. Bugörev sizde neler de-
ğiştirdi? Kültür Bakanbğmdan beklentileriniz
neter?
PY - Yanüarımla^amndaküek^k rpnçedi-
ğer sanatçılara, sonrahalİca olrnak uzer^aaha*
fazla sorumluluğumun olması. Görevim, ne ye-
rine ne de sahnesine kanştığım ulusal sahne-
nin içinde olan kumpanyalara co-prodüksiyon
yapmak.
Budramamerkezininbaşta ozanlarolmak üze-
re tüm sanatçılara bir sal işlevi görmesi umut
ediliyor. Geldiğimizden beri Yann-Joel Colin'in
4. Henri projesini, Romeo Castelucci'den Ge-
nesi'yi, Jerome Robart'dan Tes'i ve Claude
Buchvvald, Caterina Gozzi ve Grand Magasin
kumpanyasına co-prodüksıyonlar yaptık.
Bunun dışmda Catherine Tasca gibı tiyatro-
^fueeK^apnbilen sanatsever^birjdijrür^baka-Y
nımız olduğu için oldukça mutluyui. Sâmrtrrî
dolayh olarak politikayla ilgili bir projeye des-
tek verecektir, ama yine de bir kültür bakanın-
dan bu kadar güçlü olması beklenmemeli.
- Kişisel düşüncenizden ayn olarak, Apologe-
tique'den Requiem pour Srebrenica'ya uzanır-
sak, politikarun ovunlannızdaki yeri nedir?
PY - Apologetique tamamıyla tiyatronun baş
yazılannın ötesinde siyasi gücün ele geçinlme-
sini işliyordu. Şiirsel bir materyalle değıl de ger-
çek alıntılarla çalışmak beni Requiem pour Sreb-
renica'yı yazmaya itti; biraz daha ciddi bir konu
ve aynı ciddiyetle işlenen hikâyesi. Zaten Sreb-
renica'nın dehşeti üzerine benim edebiyat anla-
yışımı işlemek son derece müstehcen olurdu.
- Oyunun sahnelenişinin neden yasaklandığı
konusuoda bir fîkrinîz
varmı?
PY-Elliyıhaşkınbir
süredir, kültürümüz
Auschwitz hatırasının
üstüne kuruldu. Sanı-
nm bugün Auschwitz
fotoğraflannı gösterip
bunlann 'bir daha asla
oknayacağmı' söyleyen
biri ancak ve ancak bir
inkârcı olabilir. Bunu
diyen bir insanla anlaşa-
bileceğimi hiç sanmı-
yorum.
- Bosna'ya, Ruan-
da'ya,Çeçenistan'a rağ-
men bir inkârcı an?
PY - Bunlar Paris'teki kamplara baskını ör-
gütleyen ve on iki yıl sonra aynı şeyi yapmak
için Cezayir'e giden insanlar. Bir ırkçılık anla-
yışı nasıl bir diğer ırkçılık anlayışıyla karşılaş-
tınlamazsa, bir insanın ölümünü bir diğeriyle
karşılaşörmak o derece saçma olur. Adomo'nun,
Auschwitz'ten sonra şiir yazılmasının imkân-
sız olduğunu söylediği cüinleler yanlış anlaşıl-
mak istendi.
Walter Benjamin ve Adomo, Auschwitz fe-
laketi ve ayıbından sonra insanhğın güzel bir
hikâye yazmasmın pek olanaklı görünmediği-
ni söylerken anlatmak istedikleri şey, yazgı ya
da koruyucu gücün kaleme alınmasını yasak-
lamayı savunmak değildi. Sanınm 'ŞenKıya-
met' de bu tarz bir iman anlayışının sorgulan-
ması. Insanhğvn yirminci yüzyılda yaşadıkla-
rının ardından hâlâ bir Tann'nın varlığına ina-
nılabilir mi? Oyunumda herkes için bu soruya
cevaplar anyorum.
- 'Kıyamet ve Şen' kelimelerini yanyana ge-
tirmeyi nasıl düşünebildiniz? Çünkü bu keli-
melerin beraber düşünülmesi oldukça güç.-
PY -Çünkü kelimelerde bir yanlış anlama var.
Kıyamet edebi bir terim. Bu yeryüzünü etkile-
yecek büyüklükte bir felaketten çok, korkunç
zamanlarda gelen bir vahiy. Bir bakıma 20.
yüzyılın önde gelen tekstleri hep kıyamete ve
karamsarlığa değin şeyler.
- Şen Kıyamet'te iki erkek kardeşten hangisi
üstün geliyor?
PY - Ikisi de. tki erkek kardeşi aldım, çünkü
bir ikileıfl yaşıyorum. Benyerfe gök, tinsellik
ve şehvet, eylem ve düş kurma, sanat ve iman
arasındaki ikilemim. Ben bu karşüaşmanın ol-
duğu yerim. Kısacası, tiyatro eğilimimin, dün-
yevı gerçekleri öbür dünyaya yönlendirmek ol-
duğunu ve tinselliğim ile cinsel arzulanm ara-
sında bir çatışma olmaması gerektiğini anlat-
mak istedim. tki kardeşi banştırmak gerekli: Iş-
te ozan ve papaz olmak buna denir. Başta te-
reddüt etsem de yavaş yavaş anhyorum ki iki-
si de aynı şey.
Claude Sautet hep Fransız burjuvazisini, kendi dünyasını anlattı
Yaşamın, tutkuUmn ressarmydıKültür Servisi - Yeni Dalga sonra-
sı Fransız sinemasının en önemli us-
talanndan biri ve burjuvazinin aman-
sız betimleyıcisı olarak nitelendirilen
yönetmen Claude Sautet, 22 Tem-
muz'da karacığer kanseri nedeniyle
76 yaşında yaşamını yitirdi. Sautet,
çok sayıda karakter arasındaki ilişki-
leri dikkatle gözleyişiyle ve bireysel
psikolojiden kolayca Fransız orta sı-
nıfinın portresıne geçişıyle tanındı.
Burjuva yaşama biçiminın başanlı
ressamı Claude Sautet, yaşamın bir
tıpkı-çekimini sundu.
"Tutkulann ressamı" Claude Sa-
utet, fümlennde küçükburjuvaziyi an-
latıyordu: "Hep içindeflgekJiğim or-
ta smmanlatnm.Bu fibnleri sosyoJo-
jfcbiraljelge olarak düşünmedim.Ya-
şam üzerine bir şeyler söyleyen fitan-
ler bunlar. Karakterierim de bu yüz-
den başansızhğa uğruyor. İçinde ya-
şadığunızteslimiyetatmosferibeniet-
küryor."
Yavaş yavaş konusuz filmlere yö-
nelen, belirsiz, müzikal bir yapıda
ilerleyen ünlü yönetmen, "Yaşüerte-
dikçe insandahasadeotana yöneüjor.
Seyirciden de bu sadeüği anlamasmı
beküyonun
7
' demıştı. 16. Uluslarara-
sı tstanbul Fihn Festivali'nde yaşam
boyu başan ödülü alan Claude Sautet,
sinemanın mutfağından yetişti.
1924'te Paris'te doğdu, ükgençli-
ğinde özellikle Amerikan edebiya-
tıyla ilgiliydi. Müziğe ve heykele da-
ha yatkmdı. Ancak savaş yüzûnden
eğitim göremedi. Sinema okulu ED-
HEC'yi bitirdikten sonra bürokratlık
ve caz yazarhğı yaptı. Sinemaya, asis-
tan yardımcısı olarak gırdı "Ukyap-
tağnn işler sandviç taşunak ve çekim-
lerde ayak alnnda dolaşmaka." Uzun
süre senaryo yazarhğı ve asistanhğı-
nıyûriittü. LoirisMaleveJoseGMMin-
ııi gibı sinemacılara senaryolar yaz-
dı. Yves Montand. Romy Schneider,
Mkhel Pkcoli Daniel Auteufl, Em-
manueUe Beart gibı usta oyuncular-
laçauşan, klasik Fransız sinemasının
/Zeı
günümüzdeki en önemli mirasçısıy-
dı "Küçük ve zavaflı şeyler'' diye ni-
telendirdiği kısa ve deneysel fılm-
lerle sinemaya başladı. Asistan ol-
duğuticari fıbnler için "çokkötü" di-
yen Sautet, "HayatBağlan''na dek si-
nemada kayda değer bir yapıma im-
za atmadığını söylüyordu.
1951 'de ilk filmi olan deneysel kı-
sa fılm "Nous n'irons Ptus au Bois/
Arük Ormana Giöne>'eceğiz''i çek-
ti. Birkaç yıl Jacques Becker'in ya-
nında asistanlık yaptıktan sonra
1956'da ilk konulu uzun metraj fıl-
mi "Bonjour sourire/ Günaydm Te-
bessfim'M yönetti. Yönetmen olarak
yerini ancak 1969'da, Louis- Delluc
ödülünü kazandığı "Les Choses de
la vie/ Hayat Ba^an"yla sağlamlaş-
tırdı. 1970'h yıllann sonunda ise Sa-
utet arük Fransız sinemasında burju-
va yaşantısuu ve orta yaş grubunu
en iyi gözleyip anlalan kişiydi. "Ce-
sar et Rosalie/ Cesar ve Rosalie"
(1972), "Vıncent, François, Panl et
•ep
burjuvaziyi,
içinden
geldiğim orta
sınıfı anlattım.
Herkesin bir
hikâyesi vardır.
Gözlemlediğim
biçimiyle yaşam
üzerine bir
şeyler söyleyen
filmler bunlar.
Hiç bir zaman
mutlu son
yoktur. Önü
açıktır, tıpkı
yaşam gibi.
les Autres/ Sen, Ben ve Diğerleri"
(1974), "Mado" (1976), Romy Schne-
ider'e 40. yaş armağanı "Une histo-
iresimple/BasitBirOykü''(1978)ve
Yves Montand için yazılmış "Gar-
son!" (1983) gibı filmlerinde, orta
sınıf ortamında geçen mahrem ro-
mantikilişkilen anlattı. Ülkesı dışın-
da tannıması, müzik dünyasındaki
bir aşk üçgenıni anlattığı "Un coeur
en hiver /Ayazda Bir Yürek'' (1993)
ile oldu. Yaşlı bir adam ve genç bir
kız arasındaki dıle getirilmemış aşkı
anlatan son filmı "NeOy et MÂrna-
ud/ NelJy ve Mösyö Arnaud" (1995)
ile 19%'da en ıyi yönetmen olarak Ce-
sar Ödülü'nü aldı.
Klasik bir sinemacıydı. Modernin
peşindekı yönetmenlerin aksıne, den-
ge, açıklık ve şeffaflık gibi kaygılar
güdüyordu. Sautet'nin sinemasının
önemi insan ilişkilerini incelemesin-
den kaynaklanıyordu. "Sautet,oyun-
cuyu ahr ve bir heykeinraş gibi onun
farkhyönlerini keşfeder. Her oyuncu,
Sautet'nin kisüiginin başka biryüzü-
nü temsil eder."
Teknolojıye ve medyanın insanla-
n kategorize etmesıne, tek tıpleştır-
mesine duyduğu tepkıden dolayı ba-
sitliğı yeğlemişti. "Tekililişkilen kur-
maya çalışıyorum. Ben asla şiddet,
seks, vahşet fılmkri çekemem, sev-
mem de. Küçük dünyamı yazmayı
tercih ederim. Gündelik ha>ann için-
de fark edilmeyen insanlann ve onla-
ruı ilişkilerinin betimlemesini yapı-
yonım. Tabii, ilisküerin gizli kalnuş
yönlerideortaya çıkıyor böyielikk.Bu
giztüikler keşfedildiği zaman insanlar
arasında bir güven beliriyor. İki kişi-
nin birbiriy le zengüüeşmesi ve daha
sonra aynlnıası yaşam cesaretini art-
onr. Zaten fılmlerimin sonunda hiç-
bir zaman mutlu son yoktur. Önü
açıkür.üpkı Uişkilerinvehayaün ken-
Insanda sürekli olan olgulan anlat-
maktan yanaydı, yapaylıklan kaldı-
np şeffafyönü ortaya çıkararak. "Pa-
ris'inbirbanlrvösündedoğdum. Her
türtü insan yaşıyordu. Küçükken çok
utangaçtun ve uzun süre bu utangaç-
tağı atamadım. Hâlâda öyleyim. Genç-
ken de, özellikle günün moda akun-
lannı hiç izkmezdim. Böyle utangaç
biriyseniz başkalanna karşı daha du-
yarhohu^unuz.Fnmlerimde,çe\Tem-
deki kişilerden bana geçen bütün du-
yarhhklar var."
Her zaman sade, herkese ulaşabi-
lecek fılmler yapmayı yeğledi. İn-
sanlar arasındaki ilişkinin güçlüğü-
ne değinerek. "Filmlerimde yoğun
olarak 'cafe' ortamı kullanınm: Pa-
ris'teki en büyük eğlencem bu. Bura-
larda insanlar yoğun bir harvketlilik
kindedir. Herkesin kendi hikâyesi var-
dır. Aslında hayatın şiddeti var film-
lerimde. Ancakşiddetmuflaka kınp-
dökmek,vunnak değildir. İnsanm ar-
zulannın yerine geimemesi de bir tür
şiddet Beni en çok UgUendiren. kişi-
İerin birbirine nasıl davrandığı. Bizi
zengjnleştirenbuudryedüşünüyonım."
Mariah Carey oyuncu ohıyor
• Kültür Servisi -
Mariah Carey
müzikteki başansını
beyazperdeye
aktarmayı planlıyor.
Şimdiye dek video
klipleri ve 'Şahane
Bekâr' adlı
filmdeki küçük
rolüyle oyunculuğa
adım atan sanatçı,
bu kez 'All That
Glitters' adlı filmle
kamera karşısma
geçecek. Columbia
Pictures yapımı
filmde Carey, ünlü
olma düşleri kuran
genç bir şarkıcıyı o>ı\uyor. Çekımlerine bu hafta
başlanacak olan film içm Toronto ve New York
mekân olarak seçilmiş. Yapımda Mariah Carey'e
rap şarkıcısı Da Brat eşlik edecek.
Henry Moore'un Yunanistan
larması
Kühür Servisi - Heykelt^aş Henry Moore'un
yapıtlan, sergilenmek üzere Yunanistan'a
getirildi. 20. yüzyıl sanatının simgesel
isimlerinden biri olan Moore, halen çağdaş
sanatın ve özellikle de heykelin çıkış
noktalanndan biri olarak güncellığini koruyor.
Sanatçı, yapıtlannda 'biçim' üzerinde çalışmış ve
soyut formlan giderek kendi adıyla anılacak saf
bir özgünlüğe kavuşturmayı başarmıştı.
Andros'ta izlenecek sergi, Basil&Goulandris
Vakfı tarafından düzenlendi. Andros Çağdaş
Sanatlar Müzesi'ndeki sergi, 17 Eylül'e dek
izlenebilecek.
Moskova Rlm Festivali sürüyor
• MOSKOVA (AFP) - Bu yıl pek çok filmin
dünya prömiyeri Moskova Film Festivali'nde
yapılıyor. Nikita Mikhalkov'un jüri
başkanlığını yaptığı festivalin açılışı, Rus
yönetmen Gleb Panfilov'un "The Romanovs-the
Imperial Family' adlı fılmi ile gerçekleştınldi.
Tommy Lee Jones ve Samuel L. Jackson'un rol
aldığı, William Friedkın'in 'Rules of
Engagement', Polonyah yönetmen
Krysztof Zanussi'nin 'Life as a Fatal Sexually
Transmitted Disease', Pavel Loungine'nin 'The
Wedding', Jean-Pierre Leaud'nun 'The
Marcorellı AfTair' adlı filmleri gösteriliyor.
Festivale Irvin Kershner, Theo Angelopoluos
(Sonsuzluk ve Bir Gün), Tinto Brass (Caligula),
Philip Noyce gibi ünlü yönetmenler de katılıyor.
Geçen yıl en iyi film ödülünü Japon yönetmen
Kaneto Shindo'nun 'Will to Live' adlı
fılmi almıştı.
Picasso'nun tüm heykeNeri
• Kühür Servisi-
Pablo Picasso'nun
Pompıdou Centre'da
sergileniyor. Geçen
yüzyıl sanatının en
büyük ustalanndan
olan ve modem
sanatın en güçlü
öncülerinden sayılan
Picasso'nun bugüne
kadar bir arada
sergilenmemiş ve
1960'hyıllara kadar
bazı keşfedilmemiş
yapıtlanrun da
bulunduğu sergi
25 Eylül'e kadar Paris'in ve dünyamn en önemli
modern sanat merkezlerinden biri olan
Pompidou Centre'da devam edecek.
Sergide sanatçının çok bilinen yapıtlanndan olan
'kübist gitarlan' da bir araya getirilmiş bir şekilde
izleyiciye sunuluyor.
Yunan şair Vizinos beyazperdede
• Kültür Servisi - Ünlü bir Yunan şairi olan
Vizinos'un yaşamı yönetmen Lakis Papastathis
tarafından beyazperdeye aktanlıyor.
Kırklareli'nin Vize ilçesi doğumlu olan şaırüı
filmi 8 hafta sürecek bir çalışma sonucu
tamamlanacak. 1.500.000 Euro bütçeyle
çekilecek olan filme TC Kültür Bakanlığı da
maddi destek sağlayacak. Türk-Yunan ortak
yapımı olan fılmde Elias Logothetis,
Frangiski Moustaki, Lazaros Andreou, Marina
Psalti. Mustafa Avkıran, Metin Belgin, Kosta
Kortidis, Sırn Elitaş, Selahattin Fuat
oynayacaklar. Fihn, Topkapı Sarayı, Yıldız Şale
Köşkü, Kervansaray, Süleymaniye, Eyüp gibi
tarihi mekânlarda ve Trakya'nın çeşıtli
yörelerinde çekilecek. Osmanlı döneminin
1800'lü yıllannda geçen öykünün fantastik bir
anlatımla yeniden canlandınlacağı fümin Türkçe
adı 'Hayatının Tek Yolculuğu.'
Ameptka'dan Tarkan'a övgü
• LOS AÎSGELES (AA) - ABD'de yayımlanan
Los Angeles Times gazetesi, pop sanatçısı
Tarkan'a övgü yağdırdı. Tarkan'm plaklannın
Amerika ve Latin Amerika ülkelerinde,
îspanyolca söylemeyen bir şarkıcmm en büyük
başanyı kazandığını söyleyen gazete, 'Şımank'
şarkısuun başta New York ve Los Angeles olmak
üzere San Juan ve San Diego'ya kadar tüm radyo
istasyonlannda en çok çalan şarkı olduğunu
belirtti. ABD'deki Bılboard adlı kuruluşun
istatistik müdürü GeoffMayfield, Tarkan'ın
şarkılannı tspanyoka söylemediği halde en çok
satanlar listesinde 4 sırada olduğunu belirtti.
tstatistikler, 'Şımank'ın Porto Riko'nun San Juan
WKAQ-FM radyosjnda haftada en az 55 kere,
Los Angeles KLVV-FM radyosunda haftada 26
kez tekrarlandığını jösterdi.
BUGUN
• ENKA VAKFI'ıda 'Kültür Programı 2000'
kapsamında, saat 2ı. 15 te 'Oyun Atöfyesi'nin
'Dohı Konuş Boş Dişün' adlı oyunu izlenebilir.
(276 22 14)
• DARÜŞŞAFAKA AÇIKHAVA
TtYATROSU'nda saat 21.00'de 'Matrix' adlı
fihn izlenebilir. (216 26 76)