Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SflVTA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ
BIR^KONU BIR KONUK
\KoçDayanikh Tüketim GrubuBaşkan Yardtması Gündüz Özdemir'in ekonomi, siyaset veyaşam üzerinedüşünce
'Sömürüherzamanvafolacak'• Devletin off-shore'zedeleri
kurtarması fevkalade adaletsiz. Ben
devletin banka kurtarmasını da çok
ters buluyorum. Banka, para kazanan
bir işletmedir; devlet neden o zaman
batan bakkalı kurtarmıyor?!. Adam
daha bankayı kurarken dolandırmayı
tasarlıyor. Devlet bu durumlan
göğüsleyebilmeli.
• Geçenlerde SSK'den emekli oldum.
Tam 160 milyon 781 bin lira maaş
bağlamışlar. Dehşet bir şey!.. Şimdi
ben bu parayla Türkiye'nin neresinde
yaşayabilirim diye düşündüm kendi
kendime... Hiç şansım yok... Hiçbir
yerde şansım yok!.. Şerefli, haysiyetli,
dürüst yaşamaya çalışan memur ne
yapacak, nasıl yaşayacak?.. Yazıktır...
• Gençliğimde sosyal demokrat
görüyordum kendimi. Çok fazla
uçlarda görmüyordum, sağda da
görmüyordum. Kendimi, biraz sol
çizgiye yalan sosyal demokrat olarak
tanımlayabilirim. Bir memur çocuğu
olarak, birçok sıkıntı yaşamış bir aile
olarak sola yakın fikirler daha f
sıcaktı. Bugün de öyle düşünüyorum.
'Tann
mühendis
ohnamı
istemedi'
Yıl 1966... Ortadoğu Teknik Üruversitesi öğren-
ci işlen bölümünün önündeki uzun kuyruktan ko-
pup ıçen gıren delikanlı bıraz da ürkek adımlarla
masaya yaklaşarak elindeki evraklan uzatü...
- Gündüz Özdemir - ODTÜ Mimarlık, Mühen-
dıslıkFakültesı...
Masadaki memur, aldığı evrakla önündeki lis-
teyı ve kımlığı karşılaştırdı. Uygun olduğunu gö-
rünce başını kaldırdı:
- Tamam, 450 lira lürfeoL
Cebınde tam 500 Iırası vardı. Üstelik neredeyse
adı gibi emindi; babası bu parayı bile borç almış-
u!. Bırkaç sanıye düşündükten sonra memurdan izin
ısteyıp dışan çıktı. Ve yaşammm ilk ve belkı de en
zor hcsaplaşmasını yaptı:
-Hadi450lirayı verdim,sonra-Sonrasyok» Ba-
i bam mümkün değil okutamaz benL. Bu iş ofanaz
arkadaş!.
Delikanlı yaşamımn en zor karannı verdi ve kay-
'. dınıyaptırmadı!. Özdemir, akrabalannın bulundu-
ğu İstanbul'a geldi. tsfanbul Teknik Üniversitesi im-
tıhanlanna gırdı. Kazanamadı. Bu arada biraz da
. inamcasının zoruyla Sultanahmet'teki Iktısadı ve Tı-
.-«*an JlınıJer Yüksek Okulu'nun ımtihanına girdi ve
_-rbirtnci oldu!. Kayıt yaptırdı ama öylesine! Aklın-
da bambaşka planlar vardı...
-Teknik Üniversite'ye gittim. 1926 yıbndan o ya-
na tüm yıllarda sorulmuş tüm sorulan aldım. Otu-
rup bir istatistik çıkardım. Her yıl mutiaka sorul-
| muşenazüçsorubuldum. Sonra tüm kitaplankü-
' tüphaneierden temin ettim. Tam bir yıl deli gibi ça-
lıştrm.
Sınav meşhur Taşkışla bınasındaydı. Küçücük bir
masaya oturan delikanlı önüne konulan kocaman
kâğıttakı sorulara ınanmaz bakışlaria uzun uzun bak-
1
tı. Tam bir yıl gece gündüz çalıştığı sorulann bir
tanesı bıle yoktu!.
i - tstatistikler bıle aldatmıştı delikanhyı!..
Müthiş bir hayal kınkJığı ve öfkeyle soru kâğı-
- dını önce buruşturdu, sonra yırttı atü. Ayağa kalk-
ı tı Gözetmenlerden bin yanına yaklaşıp, "Otur
kardeşim. biraz uğraş, bırakma" diye yatıştırma-
- \ a çalıştı delıkanlıyı. Gelen yanıt, gözetmenin bi-
; le yüreğını burktu:
-Yok arkadaş,Tann benim mühendis obnamı is-
• temiyorL
Özdemir, bınncılikle girdiği ve hiç ıstemedıgi ti-
• caret okulunu 4 senede ve başanyla bıtırdi...
'Öneeaüem
sonragolf
9
- Sabah kaçta işte oluyorsunuz?
- Saat 7'de işte olurum. Sekretenm 8"de gelir. O
saatler günü gözden geçirmek için en uygun saat-
t
lerdır.
-Akşam kaçta ayrılırsınız?
- tşte orası meçhul!.. İş ne zaman biterse...
- Eğer kalıyorsa boş vakUerinizde neyapıyor-
. sunuz?
f - Gerçekten pek boş vaktim yok. Ama çok seve-
• rek yaptığım için sorun ohnuyor. Özveri isteyen bir
• iş, ben de bunun için buradayım. Uzun seneler cu-
martesıleri de çalıştık. Şimdi mümkün olan boş za-
manları eşime, kızıma ayırmaya çahşıyorum. Son
beş yıldır golf sporuna merak sardım.
- Golfeşittir bol bol yürümek gaiiba?
-Evet, ama yalnızca o değil. Insanı stresten uzak-
. iaştıran ve müthiş konsantrasyon isteyen bir oyun.
• Başka bir şey düşünmenize fırsat vermiyor.
i - Kaç kilometre yürüyorsunuz?
- Parkur 5-7 kilometre uzunluğundadır ama siz
i daha fazla yürürsünüz. Çünkü dolaşırsınız.
i - İyi birgolfçü müsünüz?
- Örneğın 66 vuruşluk bir sahayı 86 ile bitiriyor-
- sam ıyiyım demektır. Zaman zaman yapabüiyorum
r ama golf çok nankör bir spor!..
f - Havlifazla kurallan olan bir spor. Bir arkada-
- şım anlatmıştı; eğer topunuzu bir köpek ahp ka-
' çarsaaymyerden başka birtopla başlanabiliyvrama
' bir kuş kaparsa, nereye bırakırsa oradan başlamak
' zorunda oyuncu. Çünkü köpek eğitilebiliyor ama
' kuş eğitilemiyormuş. Yani doğal koşullar önemli!
- Bakın ben bu kuralı bilmiyordum. Öyle çok
' kı!. Ama doğrudur. Maslak'taki sahada martılann
top kaptığı oluyor!..
ÜMİTZİLELİ
Açıkça söylemek gerekirse daha önce hiç saba-
hın 07.30'unda röportaj yapmamıştım!.. Gündüz
Özdemir'e bu teklifimı ilettiğim zaman, biraz dü-
şünüp (ve aslında saat 07.00'de) kahvaltıya davet
ettiğüKİe çok şaşırdığımı itiraf etmelıyim. Ama hiç
belli etmedim!.. Sütlüce'deki Arçelik binasına tam
saatinde girdiğimde bınada iki gece bekçisı, Öz-
demir ve benden başka hiç kimsenin bulunmadı-
ğuu rahatlıkla ıddıaedebilirim!.. Benı, enerjı do-
lu bir şekılde ve masasırun üstü binlerce evrakla
dolu halde karşdayan Koç Grubu'nun bu en üst dü-
zey isimlerinden birinin tam 28 yıldır o saatte işe
geldiğini öğrenince acrmadundesem yalan olur!..
Ama o gayet mutlu görünüyordu. Sohbet sırasın-
da tatil günlerinde bıle aynı saatte kalktığını söy-
leyince, "demek ki müstahak" diye düşündüm!..
Sonrakendi durumum aklımageldi; birbirimizden
pekfartamızolmadığını gördüm... Kendime deacı-
dım!.. Özdemir sorulanmızı şöyle yanıtladı:
- Koç Topluiuğu Dayanıkh Tüketim Grubu 'nda
kısa süre önce biryeniden yapdanma yaşandı...
GÜNDÜZ ÖZDEMİR- Evet, 2000'lenn, daha
hızlı karar vermeye uygun, dünyadaki birleşme-
leri de ömek alınarak düşünülmüş bir yapılanma
bu. Amaç, rekabet gücünü artnnnak doğal olarak.
- Dayanıkh tüketim tamamen aynı çaü afana
mı toplandı?
- Arçelik ve Beko Ticaret bırleştınldı. Böylece
iki kurumun içinde aynı ışı yapan bölümler birara-
ya geldi. Doğal olarak tasarruf saglanmış oldu. Or-
ganızasyon tamamenyenilendi. Genel müdür, ge-
nel müdür yardımcısı şekhndeki düzen kalktı. Ben
de yeni yapıda tüketim grubunun Türkiye pazar-
lama ve satışından sorumlubaşkan yardımcısı ola-
rak görev aldım.
- Size bağlı olarak kaç kişi çalışıyor?
- Sanıyorum, 340 kişi civannda...
- Peki, bayiler, satış noktalan...
- Ooo, orası tam bir curcuna.. 1600 Arçelik ba-
yısı var. Aynca 2 bin civannda Beko bayii de var.
Aslmda, toplarsanız 5 bin civannda insanla ılişki-
de olduğum çıkıyor ortaya.
'Devlet beceremezse "
blrileri gellr, yaptınr!..'
- Türkiye sizce nasıl yönetiliyor?
- Aslına bakarsanız bu koalisyondan hiç umu-
dum yoktu başlarda!.. Yıllarca zıtlaşmış iki partı-
Günduz Özdemir, 28yıkfarişme saat 7'de geldiğini befirtiyoreklivor: Tatfldebflehepajnı saatte kalkmayıalışkarılıkhalinegetirdim. (UĞUR DEMÎR)
^EıııekK ıııaaşnıa iııaııaıııaclmı^
- Biraz da Türkiye 'yi ko-
nuşalım... Maaşlar, ücreüer
arasmdaki müthiş uçurum,
açuksmuvtdainsanlar^. Siz-
cefazla değil mi?
- Hem de fazlasıyla!. Ge-
çenlerde bir Amerikalıya sor-
dum. "ABD'de vasat bir kişi
ömrü boyunca ne kadar ka-
zanryor" diye. Hesapladı, 30
yıl çaiışacağını varsaydı ve 1
milyon dolar civannda dedı.
Fazla değil, ama orada alt-
yapı var. Devletin sosyal gü-
venceleri var...
-Peki Türkiye'âenasd, he-
sapladınız mı?..
- Türkiye'de de senede 1
milyon dolar kazanan bir sü-
rüinsanvar!..
-Hayır, vasatbir işçiyada
memurun 30yddaki kazan-
cını soruyorum ben. Orta-
lama 200 milyon olarak he-
saplasak...
-200 milyon, bugünkü he-
saba göre 320 dolareder. Çar-
pı 12, çarpı 30... Ooo, yanlış
yaptık gaiiba.. Bir daha ya-
paîım... Yoo, doğruymuş, hay
Allahçokaz!.. 115 bin 200
dolar!.. Tam bir facia!.. Ger-
çi özel sektör daha iyi, ama
yine de bu gerçeklerin sonu-
cu hepimizde kökleşmiş bir
istikbalkorkusuvar!..
- En ahta da, en üstte de
var gaiiba?..
-Onu söylemeye çahşıyo-
rum. Sosyal sıgortalardahıç-
birşeyi karşılayamıyor. Ben
geçengün emekli okiım. Ma-
aş bağlamışlar. Şu anda ihti-
yacım olsa... Şuradayazıyor
işte, bakalım... 160 milyon
781 bin lira... Vallahi deh-
şet!..
-Ashnda biremekliolarak
fena değilL. Genel olarak
baküdığında siz epeyiyi ma-
aş ahyorsunuz.'-
-Öyle mi?!. Şimdi ben bu
parayla Türkiye'ninneresin-
de yaşayabilirim diye düşün-
dümkendi kendime. Hiç şan-
sım yok!. ÜmitBeybenköy-
de doğdum, o nedenle bılınm,
köylünün çok fazla ezildiği-
ne inanmıyorum. Köyde yok-
luk vardır, ama iyi-kötü ida-
re eder. Ama şehnde yaşayan
sabit gelirli ya da emekli na-
sıl geçiniyoranlayamıyorurn.
- Bu dayavaşyavaş çürü-
meyi getiriyor gaiiba?
- Evet, böyle bir ortamda
160 milyon hra emekhye ve-
riyorsan, ahlaksızlığı teşvik
etmiyorsun da ne yapıyorsun
diye sorariar adarna!..
- Bizim insanımızda çok
öteden beri var olan u
tevek-
kül" yani kabullenmeye,
"aztcık aşım, kaygısız ba-
şım " özdeyişine güveniyor
belldyönetenler!..
- Ama hayat ne hale geli-
yor, bıliyor musunuz Umit
Bey? Bakın çevrenize, herkes
bir şey biriktirme peşinde ko-
şuyor. Böylece devamlı ölü
yaönmlara para bağlanıyor.
tnsan vücudunda dolaşması
gereken kanuı şişelerde dur-
ması gjbi bir şey!.. Aslında
toplumsal bir görev de ohna-
h; insanlara "BnTknnne" de-
nebihneli. Ama devlet göre-
vini yapmayınca, insanlarm
geleceğe olan güvenini sağ-
layamayınca ohnuyortabii...
Geçenlerde AsafSavaş Akat
söylüyordu; Türkiye'de ya-
şayan insanlann, gayrimen-
kul hanç legal, ıllegal, yas-
tık altında biriktirdiği para-
nıntoplamı 125 mılyar dolar-
mış!.. Korkunç bir şey bu...
- Türkiye'yi düze çikara-
cak bir para bu.. Tabii doğ-
ru kullandırsa!..
- Dahası var; yine yurtdı-
şında yaşayan kitlenin bu tür-
den tasarruflannın toplamı
da 135 miryar dolar civann-
daynuş. Yani 250 miryar do-
larlık dev bir servet atıl du-
ruyor. Türkiye'nin iç-dış borç
toplamının neredeyse iki ka-
\x. Yazık değil mi?..
- Biryurttaş olarak politi-
kaya sıcak baktyor musu-
nuz?
-Politikayla çok fazla ılgı-
lenmiyonım. Daha doğrusu,
ılgılenmıyordum, sevmiyor-
dum demem gerek. Ama son
zamanlarda enteresandır, ya-
krndan izliyorum. Aslmda
ailesinde her zaman önemli
sayıda politikacı olmuş bir
insanım Bizzat içinde yaşa-
dım h'se yülannda. Üniversi-
teye tam da 68 hareketi sıra-
sında başladım...
- O yıllarda nangi düşün-
ceye yakmdmız?
- Vallahi, o zaman sosyal
demokrat görüyordum ken-
dimi. Çok fazla uçlarda gör-
müyordum, sağda dagörmü-
yordum. Biraz sol çizgiye ya-
kın sosyal demokrat olarakta-
nımlayabilirim. Aile de öy-
leydı zaten. O zamanlar bili-
yorsunuz, Halk Partısı, De-
mokrat Parti şeklindeydi. Bi-
zun aile Halk Partiliydi.. Bir
memur çocuğu olarak, bir-
çok sıkıntı yaşamış bir aile
olarak sola yakın fıkırler da-
ha sıcak geliyordu...
- Peki, aradan 30 yıl geç-
tikten, iş dünyasında en te-
pelere tırmandıktan sonra
kendinizineredegörüyorsu-
nuz?
- Kafa yapısı olarak yine
oradayım, yine sosyal de-
mokratım!..
- Bugün Türkiye'deki si-
yaset ortamuunasıldeğerien-
diriyorsunuz?
-Çokdaha ıyı, çokdahaka-
litelı olabilir! Orada bir par-
lamento var. Seçilmış biryı-
ğın rnsan var. Kimseyi incit-
mek istemem, ama işler bir
türlü ıyı yürüyemiyor. Ger-
çekten çok iyi yetişmiş, ala-
nında çok yetkin, kaliteli çok
sayıda insan var. Ama onlar
da siyasete girmiyor ya da
giremiyor. Bunun değişme-
silazım.
'Çamaşır ipi bile sattım'
GündüzÖzdemir, üniversiteyi bi-
tirdiktenhemen sonra girdi Beko Tı-
caret'e... Satış temsilcisi olarak...
Yani en alt basamaktan...
- Beko adı nereden geliyor?.
-Vehbi Bey Musevi arkadaşı Be-
janaro ile birîöcte 1954 yılmda kur-
muş Beko'yu.. Bejanaro'nun Be'si,
Koç'un da Ko'su birleşmiş, olmuş
BekoLTurfandameyve sebzekon-
servesi ışi yapacakiarmış. Ama ol-
mamış. 1956 yüında Beko Ticaret
Anonim Şirketi olarak yeniden tes-
pitettirmişler. Ozamandanberi hep
vardır ve yeri çok önemlidir. Tür-
kiye'de ilk pazarlamayı yapan şir-
kettir.
-Siz 72'den 99'a kadar hep Be-
ko Ticarette çahştan^.
-Evet Tüm kademelerinde emek
verdim. Son 9 yılında da genel mü-
dürolarak hizmet verdim. Beko Ti-
caret benim için müthiş ve çok ke-
yifli bir maceraydı diyebilirim.
- Niçin bu kadar heyecanh?
-Dile kolay, tam 27 yıl... Inanıl-
maz şeyler sığdı bu yıllara. Beko'da
satmadığımız mal kaimadı. Kıbrit
sattım, konserve sattım, yani bak-
kaliye piyasasmı bilirim, fıilen ça-
lıştnn.Elektrikzatenbenimişim. Ha-
hdasattan...
- Galibasatmadtğmızbirşeykal-
mamtş?~
- Çamaşır ipi bile sathm. Şirket
yapü bu işleri...
-Bu anlamdaşirkeûntarihi, Tür-
kiye'nin SOsonrasıekonomiktari-
hiyle özdeşteşiyorgibi...
-Tabii, tabii... Özellikle 70'lerde
Türkiye'de ne bulduksa sathk. Sek-
törün içindealmıp saölabilecek her
şeyi... Çok da iyi olmuş. Bana rau-
azzam tecrübe kazandırdı.
- VehbiKoç 'la ne zaman tanıştı-
ntz?.
-İlk kez görüşüm işe başladıktan
altı ay sonra oldu. Ama kişi olarak
tanışmam satış müdürü olduğum
sıralarda, 83'te gerçekleşti.
-Yani 11 yıl sonra?
-Evet, aslında işimizin kesiştiği
bir nokta olmadıgı için gaiiba. O
zamandatesadüfen masama oturup
bir şeyler sorduğu için tanışmıştık.
Ama genel müdür olduktan sonra
yılda iki kez uğrardı, sohbet eder-
dik. Her şeyi dikkatle izlerdi.
-HaniOnvetTin '1984'romanm-
dakîo meşhur cümlegibi mi: "Big
brother rvatching you!"
-Hayır, öyle değU Vehbi Bey hiç
rahatsız etmezdi. Öyle birbaskı hiç
hissetmedim. Ama sorduğu bir so-
runun yamtını kazara yanlış ya da
eksik vermişseniz mutiaka araşnnr,
arar ve "Kardeşım bu konunun as-
h şöyle" derdi!..
nin yan yana gelebileceğuıe, ıdare edebilecekle-
rine hiç inanmıyordum. Ama şimdi inanıyorum.
Yapıyorlar bir şeyler...
- Biri milliyetçi, biri demokratik solcu, biri li-
beral üçpartili koalisyon sıkı birşekilde İMF di-
rektiflerini uyguluyor. Çok sancüı da olsa... Bu
uygulanan politikalan nasıl buluyorsunuz?
- Gelin, devleti bir şırket gibi düşünelim. Yap-
makla yükümlü olduğu birtakım faaliyetler ve hiz-
metler var. Bunun karşılığında bir bedel ödemek
zorunda. Diğer tarafta da bunu sağlayacak gelir-
len olması lazun. Ve bu şırket yıllarca ağlamış. Yıl-
larca borçlanmış. Ama sonunda bu olanaktan da
yoksun kalmış. Tabii, devletler bir anda batmaz.
Ama gende kalır. Devlet, gelin kadar gıderme de
bakmazsa, ne kadar memur çalıştıracağını hesap-
lamazsa, nüfus planlamasını yapmazsa sonunda
muhtaç duruma düşüyor doğal olarak.
- Burada da devreye IMF güiyor gaiiba...
- Tabii. Sana kredi verenlerin beklentileri ola-
cak. Bu parayı hakikaten önerdiğin şekilde harcı-
yormusun, bakacak. Normal yani. Parayı verenin
de çok kötü niyetli olduğunu sanmıyorum; çünkü
ver olmuyor, ver olmuyor, ne yapsın?.. IMf, Dün-
ya Bankası laflannı çocukluğumuzdan beri dinli-
yoruz. Sonuçta ne enflasyon düşüyor, ne denge-
lerde bir iyileşme oluyor. Enflasyon öylesine ada-
letsiz ki; zenginı daha zengm, fakiri daha fakir ya-
pıyor. Devletin bunu önlemek görevi.
- Ama ödemeyen bir kesim de var!.. Bir taraf-
tan memur, işçi, emekli açhksınınndagepnir, dev-
let üç kuruşluk kredi için çırpınırken diğertaraf-
ta off-shore'zedeler kurtanlıyor...
- Haklısıruz Bunu neden yapıyor, onu da anla-
yamıyonım. Benim param var, değerlendirebile-
ceğim yığınla güvenli yer de var, ama ben daha çok
kazanmak için hırslanıyorum. Her riskin bir be-
deli vardır. Giriyorsanız, katianmak zontndasınız.
Devletin bunlan kurtarması fevkalade adaletsiz.
Ben devletin banka kurtarmasını da çok ters bu-
ivrorum. Banka, para kazanan bir işletmedir, dev-
let neden o zaman batan bakkah kurtarmıyor?,!.^e ^
fark eder? Şirket, bakkal bazen iyi niyetten, bece-
risızlikten batabiliyor. Ama öte taraftan, adam da-
ha bankayı kurarken dolandırmayı tasarlıyor. Bir
yığın insan para yatırmış, sosyal boyutu varmış...
Yanrmasınkardeşim!.. Devlet bu durumlan göğüs-
leyebilmeli. Insanlarda bu tür konularda terbiye ol-
malı. Başka türlü düze çıkmanın yolu yok!..
'Nereden bakarsanız bakın, »
biiyükpatronABD!..'
-Sizce Türkiye, AB 'ye kabul edüecek mi?..
- Ben inanıyorum.
-Ne zaman? : ->v
- Bu bize bağlı, Avrupa'ya değil!..
-AB'yegirmek için pek çokfedakârhkyapmt-
yor muyuz sizce?~
-Türkiye'nin çok fedakârlık yaptığı doğru. Hâ-
lâ gümrük birliğinden doğan alacaklannı alama-
dı Türkiye birçok riske girdi. Gümrüklerini sıfir-
ladı. Sanayi mamullerini açti. Bu yüzden ırili ufak-
h birçok sanayii yıkıldı, kayboldu. Türkiye ağır be-
del ödedi, ödemeye de devam ediyor.
- Küreselleşmeye nasıl bakıyorsunuz?
- Açıkça söylemek gerekirse, bugün dünyanın
patronu ABD. Nereden bakarsaruz bakın, bu böy-
le.
- Böylesine tekpatronlu bir dünya biraz tehli-
keli değil mi?
- Ben patron derken, olumsuz anlamda bakma-
nın haksızlık olacağını düşünüyorum. Patronun
beklentileriyle bakmaktan da söz etmiyorum. Bu-
gün patron istese de ıstemese de en azından dü-
şünce yapısıyla, görgü itibanyla küreselleşiyor.
Ben bugün teknolojı, iletişun sayesınde Güney
Afhka'dakı, Amerika'daki yaşam tarzlannı görü-
yorsam, çokgehşmışle azgelişmış arasmdaki far-
kı izliyorsam etkilenmıyor olmammümkün değil.
'Cüçlü olmazsan, küme dü$ersin'
-ABD 202S 'teterminatöraskeriyaratacak. Ay-
nıABD, gen teknolojisinide kontrolündetutuyor.
Budurumda
u
üstünırk", "insan-tann"tehlike-
si ortaya çıkmıyor mu?
- Bunlar çok tehlikeli işler! Ben bir kere biyo-
teknoloji hadisesini içıme sindiremiyorum. Biticiy-
le, hayvanla, hele insanla oynanmasrna tamamen
karşıyım. Yapı itibanyla bu- ılahı adalet, ilahi den-
ge kavramına inanıyorum. Çok zorianırsa nelerola-
bileceğini düşünmek bıle istemiyorum.
-Bence korkulangelişme; dünyayıyöneten üs-
tün sınıfile onlann hizmetinde dahageniş bir alt
sınıfve kölelerin olduğu bir dünya!..
- Zaten açık şekılde hep bu yok muydu?!.
- Ama böylesine yok edici değildi...
- Doğrusunu isterseniz, böylesine derinlemesi-
ne düşünmedim. Aslında düşünmek de istemiyo-
rum. tnsanlığı mahvedecek yerlere kadar gidebi-
lir. Diğer taraftan, sömürü herzaman var oldu, var
olacak, ne yazık ki.. Kuvvetli, zayıfi sömürecek.
Gelişmiş ülkeler kendilenne gereken her şeyi ya-
ratabiliyorlar mı, hayır!.. Düzenin, kuvvetlinin is-
tediği şekılde devamı sağlanacak, gerçek bu!
-Bu, hadibencücedüşünelim, bizim için de çok
tehlikeli değil mi?
-Aklını kullanmak ve güçlenmek, güçlü olmak,
güçlü kalmak zonındasın!.