Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞtRKETLERDEN
YATAŞ,özellikleyaz
mevsiminde tercih
edilen pikeleri, bu yü,
Pufly2000
koleksiyonuna uyumlu
olarak tasarlandı. ISO
9002 Kalite Sistem
Belgesi'ne sahip havlu
pikeler san, turuncu,
kırmızı, saks mavi,
pembe, lila ve kemik
renklerde üretildi.
• ULUSLARARASI
REKLAMCttJK
DERNEĞİTürldye
Gençlik Grubu, sektör
çalışanlarını bir araya
getirdiği geleneksel
partilerin 6'ncısını
düzenledi. Kış ve yaz
sezonu olmak ûzere
\ yılda iki kez
dûzenlenen partilerin
3. yılında 3 bin çalışan
buluştu.
• PVC pencere ve kapı
ûreticısi WINSA, 10 aya
kadar faizsiz vade
olanağıyla, Akbank'la
ortaklaşa "Tüketici
Kredisi Kampanyası"
yûrütûyor. Bu kampanya
kapsamında 12, 18 ve 24
aylık düşük faizli taksit
olanaklan da sağlanmış.
• TOPRAK
SERAMÜC, bazniadığı
CD ik ûrûnlerini
tflketicisine tamtmayı
amaçhyor. Herhangi bir
mimari yazıbnı
gerektirmeyen program,
ürünierin seçflen
mekfinlarda değişik
döşeme afternatifleriyle
görüntüknebümesini
sapyor.
• NUHÇÎMENTO
SANAYÜ, Portland
> Kompoze Çimento'nun
üretim ve saüşına
başladı. Bu çimento,
- genel beton işleri, -,., -,' ,
- yüksek erken dayanım ,.
" istenen yapılar, sülfatlı
ve klorlu ortamlar için
tercih ediliyor.
• İSTıKBAL
MOBİLYA,'Mosaik'
serisiyle yatak odası,
yemek odası ve vitriıı
çeşftterini sabşa sundu.
Istikbal'in pand mobDya
grubundaki yeni
modeOerde modern
çizgüer yer ahyor.
• AGB ANADOLU, 30
yıldır pek çok ülkede
uygulanan araştırma
sistemi TGI'ı Tûrkiye'de
uygulamaya başhyor.
TGI Tûrkiye fırma ve
markalann faaliyet
gösterdikleri pazarlann
yapısına ve
tüketicilerine ilişkin
kapsamlı bilgiye
erişmelerini sağlamayı
amaçlıyor.
• EUTELSAT,yeni
aydusuW4ikAfrika>a
ysym ulaşürmava
başiadL24Mayıs'ta
firlatılan uydu 1
Temmuz'da faaüyete
geçtL SahraAHı
Afrika'daki uydu taşıyıcı
senisler pazanna girdi.
• SUN Microsystems
Türkiye, tnternet'te
içerik sunmak, e-ticaret
yapmak için
çalıştnalanna başlamış,
ancak fınansal
yetersizlikler nedeniyle
bûyüyemeyen şirketlere
yönelik başlattığı proje
ile yaztum geliştirenler
için ücretsiz yazılım
paketi veriyor. .
15 yılda nüfüs 15 milyon arttı. Vergi ödeyenlerin sayısı ise neredeyse aynı kaldı
Çarpıl resmi tablosuANKARA(AA)-Türkiye'de-
ki vergi kaybı ile vergi adaletsiz-
liği konusu genış şekilde tartışı-
lırken Türkiye nüfusunun son
15 yılda 15 milyon arttığı, ama
vergi ödeyenlerin adeta yerinde
saydığı da ortaya çıktı. Maliye Ba-
kanhğı ile Devlet Istatistik Ens-
titüsü (DİE) verileri, Tûrkiye'de
"kayıt dışıhğm" da ne kadar bü-
yük boyutlarda olduğunu gözler
önüne serdi. Buna göre Türkiye,
sadece düşük gelir beyan ederek
az vergi ödeyenlerle değil, çok
büyük paralar kazandıklan hal-
de, mükellefbile olmayarakdev-
lete tek kuruş vergi ödemeyen-
lerle de mücadele etme duru-
muyla karşı karşıya kaldı.
1985'te 50 milyon 306 bin
olan Türkiye'deki yıl ortası nü-
fus, 2000 yüında65 milyon 311'e
yükseldi. Böylece Türkiye nüfiı-
suna 15 yılda 15 milyon eklen-
di. Vergi açısından bir diğer
önemli gösterge de gayrisafı mil-
li hasıladakı artış oldu. 1985 yı-
lında 66 milyar 891 milyon do-
Vergi ödeyenler yerinde saydı
GÖSTERGELER 1965 20000
YIL ORTASI NÜFUS
GSMH
GERÇEK USUL
Tıcan kazanç sahıp
Zıraı kazanç sahıp.
Serbest mesl. kaz.
Dtğerieri
50.306.000
66.9 mılyar doiariar
1.967.061
1 305.217
170.240 <&
9,3.694
388.910
GÖTÜRÜ VERGİ-BASİT USUL 1.026.379
Ticaret ve sanat erb.
Hızmet erbabı
Serbesi meslek erbabı
KURUMLAR VERGİSİ
Sermaye şırketlerı
Kooperatıfler
Dar mukeflefter
Dığerten
935.166
jfö 64.481
_^-~ 26.732
61.990
43.284 *
10.683
2.172 2000
5.851
65.311.000
218 mılyar dolar (x)
1.988.007
1.461.088
^^âgi 45.914
• ^ ^ 96.190
384.815.
738.639
796.200
35.252
6.398
-^-—^ 560.411
•^^İİİİ 482.787
48.688
1.332
27.604
(x)-2000 yıh program hedefî
lar olan GSMH'nin 2000 yılı
programında 218 milyar dolara
yükselmesi öngörüldü.
Vergi ödeyenkr değişmiyor
Nüftıs ve GSMH'dekı bu yük-
sek artışa karşılık, Tûrkiye'de
işçi ve memurlar dışında vergi
ödeyenlerin sayısı ise adeta ye-
rinde saydı. 1985 yılında Tûrki-
ye'de gerçek usulde vergilendi-
rilen mükellef sayısı 1 milyon
967 milyon 61 olarak belirlen-
mişti. Günümüzde ise bu sayı
• 1985 Türkiyesi'nde
1 milyon 967 bin kişi
gerçek usulde '
vergilendiriliyordu. O
tarihten bu yana nüftıs
yüzde 29.8 oranında
artarken mükellef
sayısındaki artış
yalnızca yüzde 1 oldu.
Nüftıs ve GSMH'dekı
yüksek artışa karşılık,
Tûrkiye'de işçi ve
memurlar dışında vergi
ödeyenlerin sayısı ise
adeta yerinde saydı.
yalnızca 1 milyon 988 bin 7 ol-
du. Böylece son 15 yılda Türki-
ye nüfusu yüzde 29.8 oranında
artarken gerçek usulde vergi-
lendirilen mükellef sayısındaki
artış yüzde 1 'de kaldı.
Gerçek usulde vergilendinlen
mükellef sayısı hemen hemen
aynı kakrken, esnaf ve sanatkâr-
lık yapan mükellef sayısı ise bü-
yük ölçüde düştû. 1985'te Tûr-
kiye'de 1 milyon 26 bin 379 es-
nafveıgi ödüyordu. Bugün bu sa-
yı 739 bin 639. Kurumlar vergi-
si mükellef sayısı ise söz konu-
su dönemde belirgın şekilde art-
tı. Bu arnşta, kurumlann daha ya-
kından takibi ve vergı numara-
sına yönelik zonmluluklaretki-
li oldu. Ancak mükellef sayısın-
daki artış vergiye aynı oranda
yansımadı. Söz konusu dönem-
de kurumlarveıgisi mükellef sa-
yısındaki artış 9 katı aşarken,
ödedikleri vergi ise dolar bazın-
da sadece 7 kat artış gösterdi.
GelirierGenel Müdürlügü yet-
kilileri, mevcut tablo karşısmda
vergi numarasmuı, "finans i$-
lemleriiçindeuygulamaya kDnuİ-
masının şart oJduğunu" beiirttı-
ler. Yetkililer, bılgısayar destek-
li etkin denetimın de mevcut tab-
lonun tersine çevrilmesi için
gerekli olduguna dikkati çektiler.
Ziraat Bankası, sözleşmeli üretimin özendirilmesine yönelik kredilendirmeye ağırlık verecek
Tanmdu 'sonoyi'dönemiANKARA (AA)-
Ziraat Bankası, tan-
mın sanayiye enteg-
rasyonunu sağlamak
amacıyla, sözleşme-
li ürenmın özendiril-
mesine yönelik kre-
dilendirmeye önem
verecek. Bankanın uygulamaya koyduğu
yeni tanmsal kredi programı ile bankada
çalışan ziraat mühendisleri, sözleşmeli
üretime yönelik yeni projelerin uygulan-
masına ön ayak olacak.
Mudumu, Köy-Tur, Türkiye Kalkınma
Vakfı gibi sözleşmeli üreticiliğe daya-
nan projelerin gelişmesinde Ziraat Ban-
kası'nın önemli katkısı olduğunu hatır-
latan yetkililer, bu ömeklerin diğer alan-
larda da çoğaJtılmasını amaçladıklannı
vurguladılar.
tlk aşamada, Ankara'nın Kaîecik ilçe-
sinde yetiştirilen "KaJecikkaraa" üzümü-
nün sözleşmeli çiftçilerce yetıştırilmesı-
ni sağlamak üzere Ankara'daki büyük bir
şarap fabrikası ile ılişkiye geçildi. Fabri-
kanın sözleşmeli üretimi kabul etmesi ha-
• Ankara'nın Kalecik ilçesinde
yetiştirilen "Kalecik karası"
üzümünün sözleşmeli çiftçilerce
yetiştirilmesini sağlamak üzere
Ankara'daki büyük bir şarap
fabrikası ile ilişkiye geçildi.
linde
>
b a n k a
s°zleş-
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin.demon.co.uk
Yoksul ülkelerden zengın ül-
kelere, borç ödeme kapsamın-
da her gün yaklaşık 60 milyon
dolar transfer ediliyor. Bu para
sağlık, eğitim ve temiz su gibi hizmetlere har-
canmadığı için günde 19.000 çocuğun öldüğü
hesaplanıyor. (The Guardian, 22/07) Biıieş-
rniş MilletJer Kalkınma Programı'na göre Af-
rika ülkelerinın borç odemelerine ayırdıği para
her yıl 7 milyon çocuğun yaşamını kurtarabilir.
Ama, gündeminde (yine) bu borçlann indirimi,
yoksulluğun azaltılması olan 'G- 7+Rusya' gru-
bu liderlen, toplumsal protestolardan kaçmak
için seçtikleri Okinava Adası'ndakı zırvede, üç
gün için bir mılyar dolara yakın bir para harca-
yabiliyoriar (FT, 22/07). Bu arada uluslararası ti-
caret ve yatınm ortamını, daha hızlı küresel bü-
tünleşme gereğini vurgulamayı da unutmuyor-
lar. Jubiee2000'den (borçlann srtnmesı ıçm Jus-
lararası koalisyon) Anne Petifor'a göre "Amaç,
yoksul ulkeleri bu kolelık bıçımınden, yeni sö-
mûrgecilıkten kurtarmakiken IMF
bu firsatı kullanarak denetimini
arttırmaya çalışıyor" (WSWS,
22/07).
Küresefleşme tdeotojisinin Was-
hington Consensus'ün amiral
gemısı VVall Street Joumal'ın
Okinava zirvesine önensı ise şöy-
le: "Yoksulluğuazaltmakiçin eko-
nomiyibüyüt." Joumal, Okinava
zirvesi üzerine yayımladığı yo-
rıırndaziryeye gelen lideriere, "Bir
hûkûmetin en yaşamsalrolü, özel
mülkiyet yasalannın işlemesini,
makro ıstikran, malı disiplini, tica-
ri serbestliği sağlayarak girişime
ve verimliliğe uygun bırortam ya-
ratmaktır. Yoksullara yönelikınsa-
nikaygılar...bu gerçeklerin üze-
rini örtmemelidir" (19/07) diyor.
Ekonomik büyümenin gelir dağı-
lımryla doğrudan bir ilişkisi olma-
makla birlikte borç ödemeyi ko-
laylaştırdığını, "Washıngton Con-
sensus'ün, gelişme kavramı ye-
rine ikame ettiği temel kavram ol-
duğunu bilmem hatırtatmama gerek var mı?
LXinya Bankası "Worid Devetopmerrt Reporfu
hazıriayan Prof. Ravi Kambur, raporda vurgu-
yu büyümeye değil de yoksulluğun azaftılması-
na kaydırmaya çalışryordu, ama geçen ay, ABD
Hazine Sekreteri Lavvrence Summers'in rapo-
ra yaptığı doğrudan müdahaleden bunalarak
istrfa etmek zorunda kaldı. Summers'e göre
"Vurguyubüyümeyeyapmayan biryoksulluk tar-
tışması, Hamlet'in prens olduğunu unutmaya
benziyor" (FT, 16/06).
G-8, Yoksulluk ve Biiyumeideolojik, hatta belki de mesleki riskler getire-
bileceğınden gündemdeki sorunlann değil çö-
zümlennin, nedenlennın dahi tespit edilmesi
neredeyse olanaksız. Bu çıkmazı aşabılmek
için yalnızca gözlüğü değiştırmek yeteriı değil,
olgulan anlamlandıran teorik-etik sistemi de
sorgulamak gerekli.
Türkrye'de, kimi çevrelerde, çok geç de olsa
başlayan yakınmalar şu gerçekleri dile getirdi:
1) Tûrkiye'de yaklaşık 58 milyon insan geçim sı-
kıntsı çekerek, büyük bir kısmı yoksulluk sını-
ımdayaşayarak vartıgınısüdürüyor, toplumu ayak-
ta tutuyor. Öyleyse dıyebilıriz ki, bu 58 milyon
aslında gen kalan 6 milyon için çalışıyor. 2) Ül-
ke ekonomisinin üretici temeli olan hayvancılık,
tanm, sanayi sektörieri kredi, talep vb. sıkıntısı
içinde giderek daralıyor. 3) Kentler ruzla getto-
ekonomik ve siyasi işleyi-
şine ilişkin varsayımlarege-
men olmaya devam ettik-
çe, ileri sürülen çözümle-
rin anında, daha irdelenmeden, "bunlar deli
saçması" algısıyla reddedileceğini biliyor, bu-
na güveniyorlar.
Bu yüzden önce şu noktaya ışık tutarak baş-
lamak gerekiyor Bugün bu kadar yakınılan du-
rum, dün oluşmadı ki. 1980'lerde ekonomi IMF
eliyle dışa hızla açılmaya başladığından bu ya-
na ve 1990'larda küreselleşmecı ıdeolojinin fan-
tezilerine karşı, kimileri böyle bir felaketin gel-
mekte olduğunu sürekli anlattılar, uyarmaya ça-
kştlar. 1980'lerde, VVtematfryo/ic"dendi; 1990'lar-
da uyanlanyapanlardinozortjAte suçlancMar. Uya-
nlar göz önüne alınmadı. Neden? Sakın yanıl-
mayın, bu bir yakınma değil.
Çözümün çok önemli bir kısmı bu sorunun ce-
vabında yatıyor. Şöyte ki, neden ülkede geçen
20 yıl boyunca hem toplumsal hem de bireysel
etikprensiplersürekli ve bu dü-
zeyde aşındı? Neden, birey-
ler bir toplumsal, ortak ya-
şam alanınm ve "diğer" bire^
yin varlığının kaygısiyla değil
dedaha çok kendi egolannın
basıncıyla hareket eder oldu-
lar? Bu sorulann cevabı, ge-
çen20yıldainsanlann teptum-
sa//ortak çıkar (yaşam) alanı-
nın sistematik olarak ptyasa
(kârve rekabet ilişkisi) tarafın-
dan hoyratça ışgal edilmesi-
nin ve bireysel ılışkiler alanı-
nm da hızla metalaşmasının,
şeyteşmesinin getirdiklerin-
de yatmıyor mu? Ve nihayet
Bu yoksulluğu ve ekono-
mik erozyonu yaratan 20 yıl-
lık uygulamalann nedeni as-
lındaTurkiye'nin dünya eko-
nomisiyle bir tûr bütünleş-
me biçiminin (VVashington
re kredi desteği sağ-
layacak. Böylece üre-
tici pazarlama soru-
nundan kurtulacak,
sanayiye entegre üre-
tim nedeniyle parası-
nı zamanında alabilecek. Dolayısıyla Zi-
raat Bankası'nın kredi geri dönüşleri ko-
nusunda yaşadığı nsk de ortadan kalkacak.
Şaraphk üzüm yanında, Kastamonu'nun
Taşköprü ilçesinde sarmısakta sözleşme-
li üretimin geliştirilmesi için de girişim-
cinin ortaya çıkanlmasına çalışılıyor. Sar-
mısağı işleyecek girişimcinin sözleşme
yapacağı üretici kredilendirilecek. Do-
mates, patates ve diğer sanayiye yönelik
tanm ürünlerinde de aynı sistemin geliş-
tirilmesi sağlanacak.
Üfeticiye de yarariı, bankaya da
Yetkililer, sözleşmeli üretimin, pazarla-
ma sorununu kaldırması, tanmın sanayi-
ye entegre olmasını sağlaması yanında, çift-
çilere teknik hizmet götürülmesini de ko-
laylaşüıdığmı, böylece üre-
timde verim ve kalitenin
arttınlması açısından
önemli bir olanak doğdu-
ğunu anlatnlar. Sözleşme-
li üretimde, işletmeler is-
tedikleri kalite ve çeşitte
üretimi sağlamak üzere
çiftçilere teknik destek ya-
nında, gerekirse tohum,
ilaç, gübre gibi girdiler de
sağlanıyor. Kontrol altm-
da yapılan üretim nede-
niyle yanhş gübre, ilaç kul-
lanımı da önleniyor. Söz
konusu proje, çiftçilenn
örgütlenmesini de sağlı-
yor. Çiftçiler, pazar soru-
nu yaşamadığı, paralaruıı
düzenli olarak alabildik-
leri için de Ziraat Banka-
sı'nın kredi geri dönüşü
açısından riski oldukça kü-
çülüyor.
Proje ile bankada atıl
durumda bulunan ziraat
mühendisleri de etkin bi-
çimde ülke tanmının ge-
lişmesi için çalıştınlmış
olacak. Ziraat mühendis-
leri, yöreleriode hangi alan-
larda sözleşmeli üretim
projesi geliştirilebüeceği-
ni araştıracaklar.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Diyanerin'Misyomı'
Diyanet İşleri Başkanı, yaptığı bir açıklarnayla,
Türkıye'ye yeni bir görev (misyon) biçiyor 'Tür-
kiye, IsJamın Batı'daki kötü imajını düzeltecek"rniş.
Islamın kötü imajı neymiş? Başkan açıklıyon "Is-
lam denince akla şiddet, işkence, kadını eve
hapseden ve sosyal hayattan tecriteden birgö-
rüntü geliyor. Bunu değiştirmek görevimiz. Müs-
lümanlık dikta rejimlehe bağdaşmaz. Krallann
devleti yönetmeleri Islamın ruhuna terstir" (Sa-
bah gazetesi, 17 Temmuz).
Türkiye'nin Avrupa Birtiği'ne aday üyelık tartış-
malannda da benzer görüşler değişik çevreler-
ce dile getirilmişti. Türkiye, Islamın çağdaşlaşma-
sı görevini üstlenebilir mi? Temel soru budur.
Hiç eveleyip gevelemeden bu soruya verilme-
si gereken yanıt şudur: Türkiye böyle bir görevi,
nesnel ve öznel koşulları nedeniyle, üstlenemez.
Böyle bir görev, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
ilkelerine uygun değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin
laik niteliği de böyle bir görevi üstlenmeye izin ver-
mez. Islamın, değil yalnız Batı'da, dünyanın her
yerinde şimdi olduğundan daha saygm olması
hiç kuşkusuztüm Muslümanlann ısteğıdir. Ancak
bu görevi yapacak olan, Türkiye Cumhuriyeti de-
ğildir; Diyanet İşleri Başkanlığı hiç değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2000 yılında büt-
çeden aldığı pay 257.3 trilyon liradır. Bu tutar, Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nm bütçeden
aldığı ödeneğin (28.6 trilyon) on katına yakındır.
Tanm ve Köyişlen Bakanlığı'nm bütçe ödenekle-
rinden (236.8 trilyon) çok daha fazladır. Ulaştır-
ma Bakanlığı'nm 75.7 trilyon; Orman Bakanlı-
ğı'nm 74.9 trilyon lira olan bütçe ödeneklerinin 3.4
katıdın Dışişleri Bakanlığı bütçe payının (169.5 tril-
yon) 1.5 katı; Içişleri Bakanlığı bütçe payının da
(209.3 trilyon) 1.2 katıdır. Kısaca, hükümetler, Di-
yanet İşleri Başkanlığı'na bütçeden kaynak ayır-
mada, giderek artan oranlarda çok daha cömert
davranmaktadır. Bu durum Diyanet'e olağanüs-
tü bir güç ve konum sağlamaktadır. Halkın ver-
gilerinin, kurumun yasasmda yazılı amaçlara uy-
gun olarak kullanılması gerekir; Başkan'ın biçti-
ği uluslararası misyonlann yerine getirilmesi için
değil.
Bunlar bize özgü noktalar. Ek olarak, Türkiye
Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı tüm Islam
dünyası adına konuşamaz; halifelik devri çok ge-
rilerde kaldı. Bunu biz ıstesek de başkaları be-
nimsemez. En başta Islam dünyasının sıyasetçi-
leri böyle bir öneriye karşı çıkar. Gerçekten de At-
las Ol^anusu'ndan Avustralya'ya uzanan geniş
coğrafyaya yayılmış olan Islam dünyasında çok
değişik yaşam biçimlerinin ve siyasal yapılann var-
iığı bilinmektedir. Burlann Türkiye Diyaneti'nin
öncülüğünü benimsemeleri nesnel olarak ola-
naklı değildir.
•••
Dünyada da, ülkemizde de Islamın çağdaş-
laşmasını isteyen kimi düşünürier var. Bunlann iyi
niyetli çabalan ve bu yöndeki araştırmalan hiç kuş-
kusuz olumludur. telam, bilirrtsel araştırmalara
konu olmalıdır.
Ancak, bir noktanın da aftı özenle çizilmelidir.
Islamın, kendini yeniden biçimlendirmesi ya da
çağdaşlaşması nasıl ve hangi yöntemle gerçek-
leşecektir? Islamın çağdaşlaşmasıyla siyasallaş-
masını, kesinlikle birbirinden ayırmak gerekiyor.
Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin de
katkısıyla Islam toplumlan uyanırsa, belki zaman
içinde bir ileriye doğru evrim söz konusu olabi-
lir.
Ancak, Islamın, butürevrimci değişimi olası gö-
rünmüyor. Çünkü Islam, din olarak yaygın oldu-
ğu her ülkede, buna Türkiye de dahil, siyasal bir
nitelik taşıyor. Islam, bir türfü siyasalbirözden ay-
n olamıyor. Islam, aile, miras, ticaret, ülke yöne-
timi vb. kamu alanlarına, toplumsal yaşama ka-
nşmadan duramıyor. Bu durumda Islamın çağ-
daşlaşması da kaçınılmaz olarak siyasal bir pro-
je ile olacaktır. Ancak, bu siyasal projeyi yaşama
geçirmek için de bu işe siyasal gücün öncülük
etmesi gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanı, Türki-
ye'nin böyle bir görevi üstlenmesini istiyor. Ön-
ce bu noktaya bir açıklık getirilmelidir.
Dünyaya çekidüzen verme görevinden önce ya-
pılacak çok iş var. Örneğin, bu ülkenin çocukJa-
nna, insan düşüncesindeki gelişmelerin evrimi,
bu çerçevede çoktannlısından başlayarak dinle-
rin ve bu arada Islamın yeri, doğru bilimsel veri-
lerie anlatılırsa, Islamın çağdaşlaşması için önem-
li bir adım atılmış olacaktır. Bunun gibi, Islamın
saygınlığını arttırmanın önemli bir boyutu da din
adamlannın saygınlığının arttınlmasıdır. Bu işle gö-
revii olan da Diyanet İşleri Başkanlığı'dır.
Her şey bir yana, Diyanet İşleri Başkanı bu ül-
kenin insanlannın kendi anadillehyle, yani Türk-
çe olarak dua etmeleri konusunda ne düşünü-
yor? Önce bu konuyu tartışmaya açmalı değil mi?
e-posta: yakup(a metu.edu.tr
Yoksullaşma ve ekonomik erozyon
Bir suredirTûrkiye'de, artık gızlenmesi olanak-
sızlaştığı için büyük sermayenin medya organ-
lannda da tartışılmaya başlanan konularia, G-
8'in gündemindeki "Yoksulluk ve ekonomikbû-
yüme" konusu arasmda önemli paraleilikler var.
Ancak hem G-8 grubunun, çok belirgin si-
yasi ye ekonomik çıkarianyla geçerli hegemo-
nik ilişkileri izin vennediğinden hem de Tûrki-
ye'de sorunun temeline inmek kimi yüksek
G-8 liderterinin yoksullara yardım sözleri ciddiye alınmadı. Consensus'ün) özellikte be-
nimsenmesi değil mı?
Bu yüzden, çözüm üretmeye kalktşmadan
önce, eğeraçlığını gidermek için kuyruğunu ye-
meye çalışan yılanın durumuna düşmek iste-
miyorsak, biraz durmak, son 20 yılı yukarda de-
ğindiğim noktalardan bakarak sorgulamak ge-
rekiyor. Bu aslında çok kısa, adeta vites değiş-
tirmek kadar kısa süren, amavar olan egemen
piyasa/büyüme söyteminin dışına çıkmak için
çok gerekli bir çaba
Bir kere piyasanın insan yaşamını düzente-
yemeyeceğini, toplumsal çıkar diye bir şeyin
olduğunu ve bireysel çıkann ancak bunun için-
de gerçekleşebileceğını, "diğerini" saymanın
ve onun acısına duyarlılık göstermenin kendi
çıkanmız olduğu gerçeğinı yakalayabilirsek,
belki ufkumuz tekrar aydınlanabilir.
Bu noktadan sonra nereye nasıl müdahale
edilmesi gerektiği artık kolaylıklatartışılabilirve
çözümler hızla uretilebilir. Bu çözümlerin ma-
tematiğinin de öyle çok karmaşık olmadığı,
laşıyor, işsizlik artıyor, kölelikkoşullannda çalış-
maya zorlanan, yasadışı, giderek de önemli bir
kısmı yabancılardan oluşan bir işçi tabakası olu-
şuyor. Toplum adeta yavaşlatılmış ama korku-
tucu bir gerçekliğı olan bir süreç içinde çözü-
lürken kimi otoriter siyasi güçler istikrariı bir şe-
kilde yükselmeye devam edıyoriar. Milyarder
yatınmcı Soros'un birkaç yıl önce uyardığı gi-
bi, serbest piyasa yalnızca kapitalist ekonomi-
yi değil, toplumun demokratik reflekslenni detah-
rip ediyor. Bu yüzden çok az sayıda, aklı başın-
da, kalbi doğru yerde yazar bu "kamikaze" uçu-
şa dikkat çekmeye çalışıyor.
Yukandakı gerçekleri dile getirenlere sık sık
"Tamamdaya çözüm? Senonusöyte!", "Boş
konuşma, peki neyapalım!" deniyor biraz bez-
gin ve sabırsız, zaman zaman da hınzır bir ifa-
deyle. Bezgin ve sabırsız olanlar son derece-
de haklı. Bıçak kemiğe dayandı, acilen bir çö-
züm üretmek gerekiyor. Ne ki burası tuzak!
Hınzıriar bunu biliyoriar. Daha doğrusu halen
yüceftilen düşünce sistemleri, toplumun etik-
gerçekte ortada, iddialann aksine çokça kay-
nağın da olduğu kolayhkla görülebilir.
£v ya da otomobil
almak istiyorsanız,
önce şu tabloya
birgözatııı.
Osmanlı Bankası, dövize endeksli konut ve taşıt kredisinde
size birçok faiz seçeneği sunuyor.
Bakın...
KredlTOrti
Taşıt
Konut
Para Blriml
TL
USD
DM
Tt
USD
DM
Faiz
%2.90
%I.2O
%1.10
%2.90
%1.10
%1.00
Vade
3-36 ay
3-36 ay
3-36 ay
3-60 ay
3-60 ay
3-60 ay
OSMANLI BANKASI