Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 4 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA-
HABERLER
Hasan Özdemir
ABlTdendöndü
• İstanbul Haber
S«rvisi-ABD'nin
uyuşturucu mücadeleyle
ilgılı kuruluşu
DEA'nın davetlisi
olarak bu üikeye giden
istanbul Emniyet
Müdürü Hasan Özdemir
Türkiye ye döndü.
Özdemir, 3 gün süren
görüşmelerde DEA
yetkilileriyle bilgi
alışverişinde
bulunduklannı söyledi.
Kaçak işçi
çaiıştrana
• ANKARA (AA)-
SSK, bu yılın ilk alti
ayında 9 bin 284
işyerinde yaptığı
denetimler sonucunda,
kaçak işçi çahştıran
tescüsiz 1529 işyerine,
toplam 2 trilyon 320
milyar lira tutannda
idari para cezası
uyguladı. Geçen yılın
ilk altı ayında yapılan
denetimler sonucunda
ise kaçak işçi çahştıran
tescilsız 653 işyerine
209 milyar 900 milyon
lira tutannda idari para
cezası uygulanmıştı.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan, 4447 sayılı
Sosyal Güvenlik
Yasası'nın kaçak
işçilikle mücadeleye
olumlu katkısı
bulunduğunu belirterek
kaçak işçi çalıştırmaya
karşı sürdürdükleri etkin
mücadelenin aralıksız
devam edecegini
söyledi.
Epzuraın
Kongresrnin
81.yıMonumıı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer ve
Başbakan Bülent Ecevit,
Erzurum Kongresi'nin
81. yıldönümü
nedeniyle mesaj
yayımladılar. Sezer
mesajında, Türk
ulusunun tarih boyunca
bağımsızlığından hiçbir
zaman ödün vermeden
yaşamayı kendisine ilke
edindiği ve bu uğurda
her tûrlü mücadeleyi
göze aldığını söyledi.
Sezer, büyük önder
Atatürk'ün "Hûrriyet
ve istiklal benim
karakterimdir" sözûnûn
Türk ulusunun
özelliklerini en iyi
biçimde yansıttığını
kaydetti. Parçalanarak
işgal edilmek istenen
vatan topraklarında
özgürlük uğruna verilen
Kurtuluş Savaşı'nın, her
türlü yokluğa karşın u-
lusun azim ve
kararhhğıyla kazanılmış
eşsiz bir zafer olduğunu
anlatan Sezer, ulusal
kurtuluş mücadelesini
"şanlı bir destan" diye
nıteledı.
YiğiîJer'e deniz
cankurtaranı
• YurtHaberkri
Servisi - Avşa Adası
Yiğitler Köyü'nün deniz
cankurtaranı hizmete
girdi. Cankurtaran
projesi Muhtar Recep
Samatyalı'nın
düzenlediği bağış
kampanyası sonunda
gerçekleşti. Sağlık araç
ve gereçleriyle
donatılmış olan 12
metre boyundaki tekne
saatte 45 mil hız
yapıyor. Acil
durumlarda hastalar
sağlık ocağı
doktorlannın
değerlendirmesine göre
Erdek ya da Tekirdağ'a
götürülüyor.
Ferhan Özmen, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy suikastlan konusunda da aynntılı bilgiler verdi
'KışLah'da C-4 kuDatımadık9
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Kudüs
Ordusu'nun Türkiye'de faaliyet gösteren en
etkili isimlerinden "TeküT kod adh Ferhan
Ozmen, Prof. MuamınerAksoyiProf. Ahmet
Taner Kışlah ve Doç. Bahriye Uçok suikast-
lanna ilişkin ilginç aynntılar verdi. Özmen,
suikastlara gerekçe olarak 3 aydının da, "la-
ikfik savunucusu, şeriat karşıtT olmalannı
gösterdi. Emniyet birimlerinin belirlemeleri-
nin tersine Kışiah suikastında C-4 patlayıcı
kullanmadıklannı açıklayan Ozmen, bomba-
ya eritilmiş TNT koyduklannı söyledi.
Emniyetteki ifadesinde Aksoy suikastın-
da kullandığı silahı kanalızasyona attığını
belirten Özmen, yer gösterme tatbikatı sı-
rasmda "tki yıi kadar sonra tabancayı ka-
nalizasyona atnm. Ancak evimde aym mar-
ka taşryan başka bir tabanca da vanh. Şu
an için hangisini arnğımı kesin oiarak ha-
ürlamıyorum" dedi. Aksoy'u Cumhuri-
Erdoğan,
Fazilet'le
selamı
sabahı kesti
ANKARA (ANKA) - Aldığı transfer
teklifleriyle tartışmalara neden olan
eski istanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Tayyip Erdoğan, kendi
partisinin yönetimiyle tam anlamıyla
"sdamı sabahı" kesti. Erdoğan,
cezasırun onanmasmdan sonra
Necmetrin Erbakan'a da geçmiş olsun
ziyaretınde bulunmadı.
Edinilen bilgilere göre merkez sağ
partılerden teklifler alan ve sağda yeni
bir oluşum için hazırhk yaptığı da
söylenen Erdoğan, FP'nin dışmda
durmak için özel bir gayrete girdi.
Kongre öncesi yasaklı konumda
bulunmasına karşın Abdullah Gûl
liderlığindekı yenilikçileri Ankara'ya
kamp kurarak destekleyen Erdoğan,
kongre sonrası oluşan yeni parti
yönetimiyle bağlantılannı iyice
kopardı. FP Genel Başkanı Recai
Kutan ile yalnızca bir nikâhta
karşılaşan Erdoğan, parti
yöneticileriyle güncel ve siyasal
gelişmeler konusunda değerlendirme
yapmak için bir araya gelmemeye özen
gösterdi. Erdoğan, uzun yıllar aynı çatı
altında politika yaptığı parti
yöneticilerini hal hatır sormak için dahi
aramaz oldu. Erdoğan'ın FP Genel
Merkezi ile bağlan büyük oranda
koptu. Erdoğan bu süre içinde yalnızca
kongrede Abdullah Gül'e destek veren
yenilikçi milletvekıUeriyle FP ile sınırh
ohnayan siyasi gelişmelerle ilgilı
değerlendirmeler için bağlantılannı
sürdürdü. Erdoğan'ın bu sürede FP
yönetimiyle birlikte Erbakan ile de
bağlanm koparması en dikkat çekici
gelışme oldu. Erdoğan, Erbakan ile son
olarak cezaevinden çıktıktan sonra
Balgat'taki evinde bir araya geldi.
Erbakan liderlik için ilk sinyalleri
vermeye başladığı dönemde
gerçekleşen bu ziyarette Erdoğan'a son
okuduğu ve konusu "korku" olan bir
romam anlattı. Erbakan romanda
anlatılan konularla Türkiye arasında
bağlantı kurarak "Karteflerin
yarattıkian korkularla ve suni
gûndemleıie toplumu etkisiz hale
getirdUderini, siyasete müdahale
ettikJerini, partfleri, davalan bötüp
parçaladıkİannı" söyledi.
yet'te yayımlanan yazılanndan tanıdığını
ve konuşmacı olarak katıldığı panelleri iz-
lediğini belirten Özmen, şunlan anlattı:
"Konuşmalannda ekserrvede tslam hu-
kukumı aşağüayıp başörtüsü konusunu bir
irtica unsunı olarak ön plana çıkanyordu.
Kış aylanndan birinde 2. caddede bulunan
otobüs durağımn aşağısına arabamı park
ettikten sonra otobüs durağma gidip bek-
lemeye başladun. Yanm saat kadar bekle-
dikten sonra Aksoy'un yukarıdan aşağıya
yaya olarak geküğini gördüm. Önümden
geçip evine grttiğj sırada ben de arkasından
devam ettim, kendisini geçerek ondan ön-
ce apartmana girdim. Hemen arkamdan
kendisi de apartmana girdL Benim bekle-
diğim yere 2-3 metre uzakhkta kendisi ile
göz göze geidikten sonra yanımda bulunan
7.65 mm. çapında Baretta marka tabanca-
mı susturucu takuı halde çıkararak kendi-
sine önden Qç defa ateş ettim. Baretta mar-
ka tabancayı sonra atüğımı habrhyorum."
Sincan'daki cephaneük
Özmen'in Aksoy suikastında kullandığı ta-
banca Sıncan'da ele geçinlen cephanelikteki
sılahlar arasında bulundu. Özmen, yer gös-
terme tatbikatı sırasında ortaya çıkan bu çe-
lişki üzerine savcıya şu ifadeyi verdi:
"İki yıl kadarsonratabancayı kanafizasyo-
na attun. Ancak evimde aynı marka taşıyan
başka bir tabanca da vanh. Şu an için hangi-
sini atüğunı kesin olarak haariamıyorum."
Özmen, Aksoy ışminde karar kılmadan ön-
ce Yekta Gûngör Özden'e eylem yapma fik-
ri oluştuğunu, bu nedenle o dönemde Ana-
yasa Mahkemesi Başkan Vekilhği görevini
yürüten Özden'i bir süre izledığını anlattı.
Özmen, Bahriye Üçok suıkastı konusunda
aunan ifadesinde, Üçok'un dini konulan sap-
tırdığını ve yeniden yorumlamaya çalıştıgmı
öne sürdü. Üçok'a yönelık eylemin biçimini
bombalama olarak belirlediğini kaydeden
Özmen, adresi telefon rehberinden tespit et-
tiğini ve bombah paketi Istanbul'dan gönder-
meye karar verdiğıni söyledi. "Adap" adh
bir kitabın içini oyarak bombayı yerleştirdi-
ğini anlatan Özmen, şunlan söyledi:
"Paketi hazniadıktan sonra üzerineBah-
riye Üçok'un adresini ve gönderici kısmma
da thni Araştırmalar V'akfiyazısmı yazdım.
Olay tarihinden 2-3 gün önce otobüsle Is-
tanbul'a giderek Karaköy semtinde Pter-
şembe pazan denilen yerde bulunan Eksp-
res Kargo şirketine parasını ödeyerek ver-
dim. Aynı gün İstanbul'da kalmadan ak-
şam Ankara'ya dondüm. Ben döndükten 2-
3 gün sonra da bombanın patlayıp Bahriye
Üçok'un öldüğünü öğrendim" dedi.
Kışlalı suikastını Necdet Yüksei, Oğuz
Çağdaş Gazeteciler Derne-
ği (ÇGD) İstanbul Şubesi,
sansürün kaldınlmasının
yıldönümü nedeniyle Beyoğhı'nda eylem yaparak "sansürün
hâlâ sürmesini" protesto etti. Beyoğhı'ndaki Fransız Konsotos-
hığu önünde dün toplanan ÇGD istanbul Şubesi üyeleri, elfc-
rinde "Sansüre Haynr", "RTÜK sansürdür", "Özgür Radyo
susturulamaz" yazüı dövizlerie OHAL kapsamındaki 9lere so-
kulması yasaklanan Yeni Gündem ve Yeni Evrensel gazeteleri-
ni taşMh. ÇGD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Evrim
Alataş, sansürün bugün, düne göre son derece genştirUnüş bi-
çimlerattmdagerekyasalar, gereksetoplumsal getenekve norm-
lar, gerekse de sosyal yanlanyia sürdüğünü söyledi Bazı yayın-
lann OHAL kapsamında-
kiflleresokuhnadığmı vur-
gulayan Alataş, "istan-
bul'un orta yerinde Özgür Radyo, KüMr Bakanhğı bandrollü
bir kasetteki şiiri yayımladığı için bir yıl süreyk geçki olarak
kapaüfayor. Gerçekleri yazma isteğimiz yasalaJna engeDeniyor.
Düşünce ve ifade etmek halen suç olarak sayıhyor. Bütün bu ger-
çeider ortadayken bizlerin sansürün kakhnkhğı iddialanna st-
ğınarak kuüamalar düzenlememiz beklenemez" dedl Sansür
kunımlanndan biri olduğu savunulan RTÜK'ün ceza uvgula-
malarma son verflmesini isteyen ÇGD üyeleri, düşünceleri do-
layısryia cezaevmde bulunan gazetecilerin de serbest bırakılma-
sunistedL(Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
CHP Genel Başkanı Öymen, basının toplumun aynası olduğunu söyledi
ÇGD: Basında sansür sürüyor
ANKARA / İSTANBUL
(Cumhuriyet) - 24 Tem-
muz'un, tarihimizde önemli
yeri bulunan üç olaym yıldö-
nümü olduğuna dikkat çeken
Başbakan Bülent Ecevit, "Ba-
smdan sansürün kakhnlması
Oe özgürlük vedemokrasi yt>-
lunda büyük adım abhnışür"
dedi.
Çağdaş Gazeteciler Derne-
ği (ÇGD) Genel Yönetim Ku-
rulu ise basında sansürün kal-
dınlmasımn 92. yıldönümü
nedeniyle yaptığı açıklama-
da, "Türkiye basmınınbugün
sansür sarmahndan kurrula-
manıanın üzüntüsünü yaşa-
' vurgulandı.
CHP Genel Başkam Altan
Öymen de basının toplumun
ve rejimin aynası olduğunu
belirterek "Ona bakan, ken-
disini görür. Bu yüzden özel-
nkle iktidarlann, yasalar için-
de görev yapan basına kızma
haklan yoktur" dedi.
Ikinci Meşrutiyet'in ilanın-
dan sonra istibdat devri san-
sürünün 24 Temmuz 1908 ta-
rihinde kaldınlması, her yıl
24 Temmuz'da "Basında San-
sürün Kaldınhşı
n
nın yıldö-
nümü olarak kutlamyor.
Basında sansürün kaldınl-
ması yıldönümü nedeniyle 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman
DemireL Gazeteciler Cemi-
yeti'ni ziyaret edecek.
Gazeteciler Cemiyeti, De-
mirel'e "basma katkuarın-
dan doiayı" şükran plaketi ve-
recek.
Ödülkr
Dohnabahçe Sarayı'ndabu
akşam gerçekleştirilecek tö-
rende ise TGC'nin geleneksel
"Basuı özgürlüğü ödulü"ne
layık görülenlere ödülleri ve-
rilecek. TGC'nin özgürlük
ödülüne bu yıl kişi olarak Ha-
cetepe Üniversitesi Felsefe
Anabihm Dah Başkam Prof.
Dr. Ioanna KuçuradL kurum
olarak da deprem bölgesinde
zarar gören ama yayınlannı
sürdüren tüm yerel iletişim
kurumlan layık görüldü. Tö-
rende sürekli san basm karn
taşımaya hak kazanan gazete-
cilere de anı plaketi verilecek.
CHP Genel Başkam Altan
Öymen, basının toplumun ve
rejimin aynası olduğunu be-
lirterek "Ona bakan, kendisi-
ni görür. Bu yüzden özeDikle
iktidarlann,yasalar içinde gö-
rev yapan basma kızma hak-
lan yoktur" görüşünü kaydet-
ti. tktidann da güvenlik güç-
lerinin de bu aynayı karart-
mamak için özen gösterme-
leri gerektiğıne işaret eden
Oymen, "Aksi halde, rejimin
de yüzü karanr. Karanhk bir
rejimde basm özgürlüğünden,
düşünce özgürlüğünden, in-
san haklarmdan söz etmek
imkânsızdır'' dedi.
IRMIKIAYDBV ENGİN aengin@doruk.nettr
CHP'nin, bu ülkenin olmazsa
olmaz bir siyasal gücü olduğu-
nu kavramak için onun parta-
mento dtşında kalması gereki-
yormuş meğer.
Doğrudur, bıktırdıydı. Bitiptû-
kenmek bilmeyen "hizipleri"; iç
karartan delege hesaplan, her
kurultayın ardından "yakında bir
erken kurvltay gerekecek bes-
belli" dedirten iç çekişmeleri,
hatta tepişmeleri ile 1977'de oy-
lann yüzde 42'sini devşiren par-
ti eridi, çöktü, sonunda barajın
altına düştü ve pariamento dışı
kaldı.
Anlaşılan iyi oldu.
Ünlü "Ak Günlere bildirge-
s/"nden sonra ortaya doğru dü-
rüst birprogram koyamayan; bir
zamanlar "insanca, hakça bir
düzen" deyiptoplumsal coşku-
yu ateşleyen CHP'den geriye,
parti içinde itişen kakışan grup-
lar, topluma açılan yüzünde ise
yeni bir sözü olmayan, eski söz-
lerini ise tekrarlamaya bile üşe-
nen bir bezginler ordusu kalmış-
tı.
CHP'nin, silkinmesi gerektiği-
ni, silkinmenin miting alanlann-
CHP: Başarabilecek mi, Becerebilecek mi?
da üç beş pariak laf etmekten
ibaret olmadığını kavraması için
pariamento dışında kalması,
toplumsal desteklerini yitirmesi,
ideolojik bir kofluğun batağında
debelenecek kadar dibe vurma-
sı gerekiyormuş.
iyi oldu.
Pariamento dışı kalmış, yakın
dönemde iktidar seçeneği oluş-
turmayan bir parti, büyük med-
yamızın iigi odağında yer almaz.
O yüzden CHP'de son dönem-
de olup bitenler çoğu kez tek,
bazen de çift sütunluk gazete
haberleri dışında topluma yansı-
mıyor. Televizyonlann anahaber
bülteni sorumlulan içinse, anla-
şılan ne bu ülkede CHP diye bir
parti var, ne de bu ülkenin bir
sosyal demokrat partiye ihtiya-
cı...
Oysa CHP, derinden derine iş-
leyen bir doğum, bir "yeniden
doğum sancılan" yaşıyor. Üye
yazımının ilkelere bağlanması,
üyelik kavramının yeniden ta-
nımlanışı, tüzük kuruttayı hazır-
lığı gibi görece "biçimsel" ara-
yışlar, ağırağırdüşünsel, ideolo-
jik, programatik arayışlarla zen-
ginleşmeye başlıyor.
"Nasıl bir parti, nasılbirCHP"
sorusu grtgide daha derinlikli ya-
nıtlanmaya çalışılıyor.
"CHP halk ile biıiikte çözüm
üretiyor" başlıklı toplantılann on
ikincisi ve sonuncusu önceki
gün Istanbul'da yapıldı. Sessiz
sedasız on iki arayış toplantısı.
Eğer "seslisedair olmak gaze-
telerin birinci sayfalarında gö-
rünmek, TV ekranlannda yer al-
maksa, gerçekten sessiz seda-
sız toplantılardı. Partiye yeni ka-
zanılan bilim adamları ve uz-
manların katkılanyla CHP yeni-
den çözüm üreten ve çözüm
öneren bir parti kimliğine kavuş-
ma çabasında.
Salt genel merkezce örgütle-
nip yürütülen çalışmalardan söz
etmiyoruz.
Önümde Ercan Karakaş'ın
SODEV topiantılanndan, tartış-
malanndan yarartanıp düzenle-
diği bir broşür var CHP'nin na-
sıl bir parti olması, nasıl bir siya-
sal yolda yürümesi gerektiğini
sorguluyor. Karakaş, Avrupa
sosyal demokrasisini iyi bilen,
Avrupa sosyal demokrasisinde-
ki son gelişmeleri, yönelimleri
yakından izleyen bir politikacı.
Broşürü çok ciddi ipuçlannı ser-
gilemekte.
Daha da önemlisi:
Okuyucu biliyor, bir süre önce
dünya sosyal demokrat partile-
rinin Berlin buluşmasını, sosyal
demokrasinin yannlannı belirie-
yen bir "doruk topiantısını" izle-
dim. Berlin'den yolladığım yazı-
larda doruk toplantısının Kapa-
nış Bildirgesi'nin (Berliner Ko-
munique) ara başlıklannı aktar-
maya çalıştım. Toplantıyı izleyen
Türkiye'den gitme tek gazeteci
olduğumdan, Berlin Bildirgesi'ni
edinmek isteyen yüzlerce (gali-
ba 245) elektronik mektup, faks
ve telefon başvurusu ile karşı-
laştım ve... Ve evet, bunlann ya-
nsından çoğu CHP'nin Anado-
lu'daki örgütlerinden geliyordu.
Kimi düz üye, kimi ilçe başkanı,
kimi belediye başkanı, kimi yö-
netim kurulu üyesi...
Işaretler, alametler ortada.
CHP yeniden ülke siyasetinde
yer alan ve ağırlık taşıyan bir si-
yasal güce dönüşme çabasın-
da. önümüze yeniden ve ciddi-
ye alınabilecek bir programla
çıkma hazırlığında. Eh buna ol-
sa olsa sevinilir.
Bizcileyin sosyal demokrat ol-
mayan ama sosyal demokrat
hareketi çok önemseyen gaze-
teci takımına, nihayet didikleye-
bileceğimiz, destekleyebileceği-
miz, itiraz edebileceğimiz, dalga
geçebileceğimiz, eleştirebilece-
ğimiz, katkılı olmaya çalışabile-
ceğimiz, eksiğini gedığini keyif-
le Tırmık'layabileceğimiz bir
CHP, olsa olsa sevinç verir.
Düşünsenize, CHP ortalıkta
olmayınca bir toplumsal projesi
varmış gibi ortalıkta dolananlar-
la oyalanmak zorunda kalıyor-
duk. Bu da dehşetli can sıkıyor-
du. CHP küllerinden doğmaya
çalışıyor. Bakalım becerebile-
cek, başarabilecek mi?
Demir ve Rüştü Ajtufanla bu"likte karar-
laştırdıklannı belirten Özmen, gerekçesi-
m "Üniversitede ve medyada tanman bir
şahsiyet veaynca eski Kültür Bakanı ohna-
sı,bana göre bir bakuna Uğur Mumcu'nun
öhlmünden sonra Kemalist diye bilinen ke-,
simin sözcülüğünü göre\ edinmiş birisiydi.;
Baskıcı bir kesimin sembolü ve sözcüsü ha-,
Gne geküğini düşünüyordum. Bu kesim hal-.
kı tabandan tavana doğru dcğil de kendi fi-,
knierini aşağıladıklarını ve hafife akhkla-'
nnı düşünüyordum" diye açıkladı.
'Eritilmiş TNT kuüandık' '
Bombayı Rüştü Aytufan'ın gecekondu,
evinde hazırladıklannı belirten Ozmen, birr
bira kutusunun içine patlayıcı yerleştirdik-
lerini, parça etkisini için bilya koyduklan-'
nı, ateşleme düzeğini basınçtan kurtulma-'
h bir klipsle sağladıklannı anlattı. Özmen,
otomobile bombayı Necdet Yüksei ile Rüş-*
tü Aytufan'uı yerleştirdiğini belirtirkenî
şunlan söyledi: "Ben kendisine bombanın'
çabşabilmesi için ne vapması gerektiğini izah
eaniştim. Bu olay bombanın patladığı günden
bir gün önceki akşam saat 2230-23.00 arası
idi Bomba bira kutusunun içerisinde idi. Sa-
at emniyetlL harekete duvariı. basınçtan kur-
tuhnah,sivic anahtarlıidi. Bu bombadaki pat-
layıcı maddenin TNT olduğunu hatutyorum.
Ancakbu erinTmrşTNT olaraktabir edilen bir
patlayia idi. Bu madde bir defaya nıahsus eri-
tilerekbirkalıbadökülebUiyor. Buolaydakul-
landığunız patlayıcı C-4 değildi. Bombanın
panama düzeneği bira kutusunun yerinden
oynahlmasuıa bağlı idi. Emniyet olarak da
köstekü tabir edilen bir saat vardL Yani bom-
ba beUi bir saatten sonra harekete geçip aktif
hale getecekti." Özmen, bombanın kurulduk-
tan bir saat sonra devreye girecek şekilde
ayarlandığını, Kışlah'nın yaşamını yitırdığı-
ni saat 10.00'da ögrendiğinı söyledi.
Necdet Yüksei de ifadesinde, türbana kar-
şı tutumlan nedeniyle Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerin-
den Prof. Dr Alpaslan Işıkh ile Prof. Necdet
Serin hakkında bir ay süreyle ıstihbarat faali-
yennde bulunduklannı söyledi. Işıkh ve Se-
rin' in otomobıllennın plakalannı da belırle-
diklerini kaydeden Yüksei, eylemin isabetli
olmayacağını düşünerek daha sonra bu çalış-
malardan vazgeçtıklenni anlattı.
ANAP'lı Kocaoğlu
'Savcılar
utancı
örtmeye
çalışıyorlar'
• TBMM Insan Haklannı Inceleme
Komisyonu üyesi ANAP'lı Emre
Kocaoğlu, savcılann işkence
mağdurlannın isimlerini isteyerek
bir yanlış daha yaptıklannı
belirterek "Utancı bu şekilde
örtmeye çalışıyorlar. Onlann görevi
işkenceyi önlemektir" dedi.
ANKARA (ANKA) - TBMM Insan Hak-
lannı Inceleme Komisyonu Üyesi ve ANAP
istanbul Mılletvekili Emre Kocaoğlu, Türki-
ye'de yaşanan işkence olay lannı önleme so-
rumluluğunun savcılara aıt olduğunu belir-
terek "İşkence mağdurlannın isimlerini iste-
yerek bir yanlış daha yapıyorlar. Utancı bu
şekilde örtmeye çahşryorlar" dedi.
ANAP istanbul Milletvekilı Emre Koca-
oğlu, Insan Haklannı Inceleme Komisyonu
olarak konuştuklan işkence mağdurlannın
isimlerini kesinlikle vermeyeceklenni \ur-
guladı. Savcılann bu isimleri istemelennın
"akla çoktatsız sebepler getirdiğinr ifade e-
den Kocaoğlu, bu tatsız sebeplen açıklamak
bile istemediğinı söyledi. Işkenceye uğra-
yan ve bunu komisyona anlatan kişilenn pe-
şıne düşen bu savcılann önce işkenceyi ön-
lemelen gerektiğini belirten Kocaoğlu, iş-
kenceyi önlemenın savcılann görev ı olduğu-
nu vuiguladı.
Kocaoğlu, Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün, savcılara yönelik genelgesinde,
savcılann işkencelerden doğrudan sorumlu
olduklannı kabul ettigini beîirterek "Bu son
derece yerinde bir hareket Bakana teşekkür
ediyorum. Bakanın savcılann sorumluluğu-
nu beorten anlayışı çok yerindedir. Bu basi-
ret ve cesarettir. AUah onun gösterdiği basi-
retinvecesaretin onda birini savcılara versin"
diye konuştu.
ANAP'lı Emre Kocaoğlu, Türkiye"dekı in-
san haklan ihlallerinın sadece işkence ve kö-
tü muamele ile sınırh olmadığını, TB-
MM'nin yeni yasama dönemınde örgütlen-
me hakkı ve kadınlann başmı örtme hakkı-
nı da gündeme taşıyacağını bildirdi. Parti
olarak düşünce ve ifade, dın ve vicdan öz-
gürlüğü ile teşebbüs özgürlüğüne ınandıkla-
nnı vurgulayan Kocaoğlu, "Ben kadınlann
başlannı örtme hakkını bir insan hakkı ola-
rak görüyonım. Bunun siyasi boyutu beni il-
gilendirmiyor. İnsani boyutu ilgilendiriyor.
Türbantakma hürriyeti kamu kurallançer-
çevesindeyumuşanlarak uygulanmabdu-. Ba-
zı mesleklerin üniforması var. Hemşirelerve-
ya polisler gibi. Bayan polisler türban taka-
maz, ama diğer kesimlerde bu kurallar yu-
muşatuabilir* dedi.