Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2000 ÇARŞAMBA
14 i-l. L J K kultur@cumhuriyetcom.tr
'FaulSay & KudsiErgunerJazz Quartet' bu akşam saat 19.00'da LütfîKırdar'da
Piyano ile ney 'cazm cümbüşü fade; KûltürServisi-Fazıl Say ve Kudsi Erguner, bu
akşam Lütfı Kırdar Uluslararası Kongre ve Ser-
gi Sarayı Anadolu Auditoryumu'nda saat 19.00'da
'Jazz Quartet' projesiyle piyano ile neyi buluş-
turarak Erguner'ın deyimiyle "su vezeytinyağı ka-
dar kanşması güç olan iki zengin ve kişilikli mü-
vŞpu", caz ve Türk müziğinin buluşmasını suna-
eak.
• Iki farklı kültürün, tarzın ve enstrûmanın ke-
iişimine sahne olacak konserde, 'Fazü Say &
Kudsi Erguner Jazz Quartet'. Say'ın caz kom-
pozisyonlannı, Türk müziğinin makam, usul ve
ririm cümbüşlennden yararlanarak yorumlayacak.
'FazdSay& KudsiErgunerJazzQuartet', dün-
ya prömiyerini 30 Haziran'da Paris'te Festival de
Saint Denis'de gerçekleştirdi. Bu gece 'Manhat-
tan'da Bir Derviş', 'Bardisco-sex" ve 'Tamburi
Mustafa Çavuş' gıbı her biri kendi içinde hikâ-
yesi olan parçalan seslendirecek ve emprovizas-
yonlar sunacak. Say ve Erguner'e kontrbasta Yfol-
kan Orhon ve vurmalı çalgılarda Emrah Kotan
eşlik edecek.
Festival de Saint Denis'nin yöneticisi Jean Pi-
erre Le Pavec'in düşüncesi olan bu projede, ney
ile piyanonun egzotik beraberliğinin ve cazm
cümbüşü içinde buluşmalannın nedenini şöyle
açıklıyor Fazıl Say:
"Piyanoya en uzak enstrüman hangBktir drye
sorulsa, hiç düşünmeden ney derdim. Işte bu yüz-
den grubuma neyi katnm. Çarpıcı bir kontras is-
tiyordum. Piyano, mevcut çalgilar içinde ses per-
deierien kesinolanıdır. Ney iseen makamsai,çey-
rek sesleri sadece makamlar içinde kuOanabflen,
bunun dışındaimkânlançokazolan birçalgLBes-
tenigâr makanu fa dryez üzerindendir ve ney bu-
nu örneğin fa üzerinden çalamaz. Bu kadar ba-
sit Benim piyanoda basüğun do sesi ile neyin ver-
diği do o kadar farklı, o derece ayn ki, sarkastik
bir sonuç çıkryor. Ama hoş olan taraf burada."
Parçalarda sadece taksım yapmayan, dört kı-
şilik gurubun homojen bir üyesi olarak her türlü
anlatıma katılan neyin kahkahalarla güldürece-
ğini söylüyor Say: "Örneğin 'Manhattan'da Bir
Derviş' parçastnda, erdenüi bir yükselişten son-
ra, neyden saksofon, trompet gibi sesler çıkmaya
başlayıncaya kadar tam bir çüguüık var._ Dinle-
yici bu projede, daha önce hiç denenmemiş bir-
çok şeyle karşüaşacak. Sonuçta nihavent maka-
mından saba makamına geçiş yapıbnca caza bi-
raz bile yaklaşümış ohınmuyor.
Ben yapay üst üste koymalarmdan hoşlannu-
yorum. Her parça için çok kuvvetli bir kurgu ve
dört değerii müzikçi lazun. Çünkii doğaçiama
• Dûnya prömiyerini 30 Haziran'da
Festival de Saint Denis'de
gerçekleştiren 'Fazıl Say & Kudsi
Erguner Jazz Quartet\ Say'ın caz
kompozisyonlannı, Türk müziğinin
makam, usul ve ritim cümbüşlerinden
yararlanarak yorumlayacak.
bölümlerinin tesadülkrle, zavalbca taksimlerie
değfl,beyecanveridyüksetişvepatiamalarla ohış-
ması gerekiyor. 4 alal ve ruhun 'bir tek bedeni'
canlandırması. zevkle dinlenen bir çağdaş müzi-
ği yaratması çok başka bir olay."
'Sentez olanaksız, biriiktelik mümkürT
Gerçek anlamda caz çalacaklanru belırten Fa-
zıl Say, bestelerinde Türk müziğinin makamla-
nndan, usullerinden,ritimcümbüşlerinden yarar-
landığını, asıl amacının da bütün bunlan caz sti-
linde, çarpıcı ve "dahaönce hiç duyulmamış" ha-
liyle sunmak olduğunu vurguluyor.
Çok renkli bir programı var konserin. Rag, bo-
ogie, blues, swing, latino, hip-hop, rock'm kıyı-
smdan geçiliyor. Ney kimi zaman saksofon ya
da trompet, kimi zaman inleyen bir nefes olu-
yor. Vurmalılar dile geliyor, piyano baştan çıkı-
yor ve bu çügın biriiktelik cazın özgürlük alanı
içinde hayat buluyor.
Vurmalılarda yaklaşık 20 çalgı kullanıhyor.
Vibrafondan darbukaya, tumbadan maracas'a
her türlü ritim eşlik ediyor.
Kudsi Erguner de klasık Batı müziğinin sim-
geleşmiş enstrümanı piyano ile klasik Türk mü-
ziğinin simgeleşmiş enstrümanı neyin beraber
çalışmasının her iki müzik türünün farklı yapı-
lan nedeniyle neredeyse olanaksız olduğunu söy-
lüyor. Ama her şeye karşın bugüne dek Bojan.
Abin Kremsky, EmanuelStrosser ve MirellaGi-
ardefli ile yaptığı çalışmalardan çıkardığı sonu-
cu şöyle özetliyor: "Sentezolanaksızdır ama bir-
iiktelik mümkündür."
Bu projeyle bütün birikimleriyle Fazıl Say ve
Kudsi Erguner'in bir araya geldiğini belirten
Kudsi Erguner, "Bu buhışma Türk veya Batı mü-
zBderiçerçevesinde oiamayacağından,ancakböy-
lesineorijinal deneyimlere kapısı açık olan cazça-
tisı alünda gerçekleşebiUrdi" diyor.
Projeyi
l
world jazz' içinde değerlendiren, ama
daha kendine özgü yönleri olduğunu belirten Fa-
zıl Say, Festival de Saint Denis ve Montreux Fes-
tivali'nden sonra İstanbul'daki üçüncü konserde
doğaçlamalann daha ilginç boyutlar kazanacağı-
nı vurguluyor.
Fazıl Sav & Kudsi Erguner Jazz Quartet'in
programı 'istanbuTdaBirSabah' (aranjman, Fa-
zıl Say), 'Lame' (Kudsi Erguner ezgisi, aranjman
Fazıl Say), 'Sirto' (RefikFersanezgisi, aranjman
Fazıl Say), 'Manhattan'da Bir Derviş' (F. Say),
'Doğaçbma' (K. Erguner), 'Bardfeco-sex'(F. Say),
'NasreddinHoca'CF. Say), 'Balad'(F. Say), 'KkT
(K. Erguner), 'Karatoprak' (AşıkVeyseTin tema-
sından, aranjman F. Say), 'Tamburi Mustafa Ça-
vuş Anısma' (F. Say) ve 'Arzu' (K. ErgunCT ez-
gisi, aranjman F. Say) başlıklı parçalardan olu-
şuyor.
Mlchel Camllo Trlo ve Tomatito Açıkhava'da
'Spain'
projesiyle
hareketli
bir gece
Kûltfir Servisi - Karayip mirası ritim-
leri, caz kökleriyle ve üstün piyano tek-
niğiyle besleyerek cazın anlatımcı ve he-
yecan venci yönünü vurgulayan caz pi-
yanisti Micbel Camilo, flamenko gita-
risti Tomatito'yla birlikte Açıkhava'da.
Çamilo'nuntriosu 'ElNegro' lakaph Ha-
vanalı Horado Hernandez (davul) ve
Anthony Jackson'dan (bas) oluşuyor.
1958 Almeria doğumlu gitarist Jose
Fernandez Torres yani 'Tomatito' bu
yıl baglama ustası Arif Sağ ile bir Av-
rupa tumesi gerçekleştirdi.
Ilk bestesinı beş yaşında yapan Ca-
milo. 1983 te 'WbyNot'ı PaquitoD'Ri-
viera'yla kaydetti. 1987'de Dominik
Çumhuriyeti Ulusal Senfoni Orkestra-
sı ile şeflik kariyerine başladı. 'TheGo-
odvrill Games Theme' başlıklı çalışma
ile Grammy kazandı. 1991'deKatiave
MarieUe Labeque ile 'Caribe' albümü-
nü yaptı.EmiBo Martinez-Lazaro'nun ıkı
fılmırun müziklerini yaptı. 1992'deKra-
liyet Festival Konser Salonu'nda 'Üd
Piyano ve Orkestra için Rapsodi'nin
dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Üç-
lüsüyle 1993'te 'Rendez-vous'yu, 1994'te
'One More Once'ı, 1997 de 'Thru My
Eyes'ı kaydetti. Ülkesindeki UTESA
Üniversitesi'nden 1994'teonursaldok-
torluk unvanı alan en genç kişi oldu.
1998'de şef Leonard Slatkin'in yönet-
tiği Ulusal Senfoni Orkestrası ile 'Piya-
no Koncertosu'nun dünya prömiyerini
yapt. 1999'da Kübalı caz piyanisti Chu-
co Vakles ve flamenko gitaristi Tomati-
to ile özel tumeler düzenledi.
PATRICtA BARBER BU AKŞAM BABYLON'DA
Modern zamanlann şairi
Kühür Servisi - Müzi-
ğın 'cool' sesi Patriaa Bar-
ber, istanbul Caz Festi-
val' i kapsamında bu gece
23.00'te Babylon'da bir
konser verecek.
Tuşların üzerinde mo-
dem zamanlann şiirini ya-
zan sanatçıya basta Mk-
haelArnopoL, davulda ise
Tom Hip«İdnd e^ltk ede-
cek. Akışkan melodiü, du-
ru ve mesafeli sesine ka-
tılan çılgın perküsyonlar
bile Barber'ın müziğine
'sıcak' bir hava veremi-
yor.
Dördüncü albümü 'Mo-
dern Cool'la, Miles Davis ve Heming-
way gibi kendi zamanlanna hükmeden
ustalar misali taze ve keskin havasını din-
leyiciye hissettinyor. Albümde, yeni as-
nn öfkesini yansıtan 'Company', 'Wln-
ter' ve 'Silent Partner' şarkılannın ya-
nı sıra her kelimesine yan
anlamlaryüklediği 'Mght
My Fire' ve 'She's A
Lady' adlı parçalan yer
alıyor. Trompetçi Dave
Douglasın eşlik ettiği
dörtlüsüyle gerçekleştiri-
len albümün kayıtlarım
JimAnderson yapmış.
Zekice kurgulanmış
kelime oyunlanyla zen-
ginlestirdiği şarkı sözle-
rini, 'Let It Rain'de ko-
ro vokalleriyle destekli-
yor.
tt
Ancak kendini ya-
şarsan, insan ruhunun
derinliklerinde tutkuyla
istediği şeyleri aktarabi-
Krsin ve o zaman seni sadece sevmezler,
sana ihriyaç duyariar" dıyen Barber,
Babylon'da Doors'un 'IightMyFire'ını
ve geçen yıl çıkardığı 'Companion' al-
bümünde yer alan meşhur 'Black Ma-
gfc VVoman'ı da yorumlayacak.
Caz tadınâa Deep
Purple klasikleriCUMHURCANBAZOĞLU
Bu gece Açıkhava Tiyatrosu'nda
adı hayli uzun bir projenin dünya
prömiyeri yapılıyor: OnderFocan's
PurpleIn BhıeWhh New YorkJazz
Giants.
Önder Focan, çok sevdiği Deep
PurpJe'ın parçalanndan caza uyar-
layabileceğine inandıklannı bir ta-
rafa ayırmış ve bunlan düzenleyip
dostlanyla birlikte yorumlamış.
Bu gece Focan'la çalacak
Lloyd Chisholm (trompet),
Tims Rics (tenor saksofon),
AntonDenner(alto saksofon),
Rock Ciccorone (trombon),
Sam Yahci (piyano). DougWe-
is (bass), Joc Strasser (davul),
bir saatlik süreye sığdırabi-
hrlerse, sekiz parça yorumla-
yacaklar. Child In Time, Sol-
dier Of Fortune, Highway
Star, Picture Of Home,
maybe I'm A Leo, Fire In
The Basement, Black Night,
When Blind Men Cries...
- Projenin nasıl doğdu-
ğuyla başlayahm-.
FOCAN-Deep Purple'ın
parçalanndan etkılenerek
müziğe başlamıştım. Grup-
taki ciddi swingi görünce,
'Herhakk caa iyi öğrenir-
sem onlan da iyi çalanm'
diye düşünmüştüm 70 'le-
rin başlannda. Sonra cazın
içine girince bu dünyayı
unuttum. Ydlargeçti; oğ-
luma zamanında dinledi-
ğim şeyleri dinletirkenyi-
ne büyük keyif almaya
başladım Deep Purp-
le'dan. Ardından bu pro-
je geldi akluna.
- Deep Purple'ın da-
ha çok hangi dönemi Hginizi çeki-
yor?
FOCAN - Onlann o çok kalaba-
lık olduklan başlangıç dönemi de-
ğıl; Deep Purple InRock'tan 1980'e
kadar filan.
- Ekiptekflerin Deep Purple kül-
türü ne düzeyde?
FOCAN - Parçalan bilmemeleri-
ni tercih ettim açıkçası, çünkü par-
çalara caz boyutu getirmeyi iste-
dim. Deep Purple'ı çok iyi bilen
insanlar olsaydı kafalan aslına ka-
çabilirdi.
- Projenin doğum tarihi nedir?
FOCAN-Geçen yıl vokalist pro-
jesini istemişti festivalin yönetme-
ni Görgûn Taner, ama benün Pori'ye
gidışımle çakıştı program. O da, ge-
lecek yıl için bir projen var mı di-
ye sorunca bunu söyledim. Geçen
temmuz sonunda başladım çalış-
maya. Önce parçalan, hangi kıhğa
sokabileceğimi düşünerek seçtim.
Rockritmive vokal hiç olmayacak-
tı; cazdan aşina swing, funk, bossa-
Focan 'Pm.-^. • . ' —
J e f e n n m ö l W n
t f özefi^
nova ve balad tarzında işler belirle-
dim.
Diğer çalışmalanmın bir uzantı-
sı oldu; benim projelerimin önem-
li özelliği sübjektif olması. Geçmi-
şimde, müzikal gelışimımde, bey-
nimde, çevremde ne varsa bunlan
bir şekilde süzgeçten geçirip orta-
ya koyuyorum. Çok sevdiğim bir
rock grubunun çok sevdiğim parça-
lannı caz formatında çalıyoruz.
- Bu gece ne kadar kalacaksuuz
sahnede?
FOCAN - Bir saatlik bir perfor-
mans planladık, ama sekiz parça
fazla gelebilir; bir tanesini çalama-
yabiliriz. Sekiz kişiyiz, cazın getir-
diği doğaçlamalan da esirgemek is-
temiyoruz. Anonslan da katarsak
belki sekiz parçayı sığdırabiliriz.
-Deep Purple'la ilgtti bö>le birça-
hşma yapan ounuş mu geçmişte?
FOCAN-Internet'te buldum, çok
amatör bir Fransız grubu keyboar-
da programlayıp Deep Purple'la il-
gili farklı bir şeyler yapmış. Be-
nim projemin özelli-
ğini şöyle özetleyebi-
lirim; şimdiye kadar
popla caz arasmda
alışveriş fazla, ama ge-
nelde rockla caz biraz
kopuk olduğundan
böyle çahşmalar görül-
memiş.
-Projenin albümeak-
tanlması ve diğer festi-
vallerde çalınması gibi
farkh gettşmeler olabilir
mi?
FOCAN- Projenin ta-
nıtımını kâğıda döküp
Avrupa caz festivallerine
gönderdim. Ilgilenenler
var, fakat dezavantajımız
kaydın olmaması. Eğer
konser kaydında başanlı
olabilirsek, New York'a
gidip miksajını yapacağız
sonra da festivallere ör-
nekleri göndereceğız
-Tûrkrye'den bir grupya
da solist için bu tip bir pro-
je düşünür müsünûz fleri-
de?
FOCAN-Türkiye'dege-
leneksel müzik çalan insan-
larla bir araya gelirken bir
tedırgirüik yaşıyorum. Her-
kes için geçerli değil ama
sorun çıkıyor genelde; caz
müzisyenleri çok açık oluyorlar ve
otantik müzisyenlerle çalmak isti-
yorlar. Bu sefer de otantik müzisyen
bütün geleneğini ortayakoyarkencaz
müzisyenleri onlann yaptığını tak-
lit etmeye çabalar gözülcüyor. Do-
layısıyla ortak bir paydada birleşi-
lebilirse onlarla bir şeyler yapmak
isterim. Bundan farklı olarak Tür-
kiye'deki rock müzisyenleriyle bir-
likte çalmarun keyifli olabileceğini
düşünüyorum.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Sosyalist Uygulama
Neden Yürümedi?
Insanlığın savaşsız, sömürüsüz, yerküreyle banşık
geleceğine inanıyorum.
Doğu Avrupa ülkeleriyie Sovyetler Birliği'ndeki sos-
yalizm uygulamalan üzerine pek çok kitap okudum.
Ekonomik göstergelerin yıllar boyu nerelerden ne-
relere geldiğini, egıtimde, sağlıkta vb. ilerlemelen an-
latır bu kitaplar. Hep toplumla ilgilidir veriler. Tek tek
insan hayatlan üzehnde durulmaz.
Bir insan nedir, gereksinimleri nelerdir, yaşadığı or-
tam ve çevreyle uyumu nasıldır, vb. insanı bir birey
olarak düşündüğümüzde sorulabilecek hiçbir soru-
ya rastlanmaz bu kitaplarda.
Yıllar boyu sosyalist uygulamalann yürütüldüğü
Polonya, Bartık ülketeri, Rusya ve Beyaz Rusya'yı ilk
kez gördüm.
Tümü de on yıl önce sosyalist uygulamalardan
vazgeçmiş, kapitalizme geri dönmüşlerdı. Sokaklar,
insanlar, degerler, aynı yüzyılda bu iki kez tersyüz olu-
şun yıkımı içindeydi.
Elli yıl önce dünya, savaştan çıkmıştı. Ne oturacak
ev kalmıştı, ne çalışacak iş. Hepsi yeniden yapılma-
ya girişildi.
Planlı ekonomi, heri<ese oturacağT bir ev vermeyi
hedeflemişti. Evlerin niteliği, insani özellikleri hiç dü-
şünülmedi. Ev mi gerekiyor, dev bloklarla doldu kent-
ler. Herkesin oturacağı bir evi olmuştu, ama içinde-
ki insanın çevresine yabancılaştığı; insani, toplumsal
özellikleri olmayan kentler.
Herkese iş de verilmişti. Ama rekabetin yaşandığı
ekonomilerin kazandığı ivme, herkesin çalıştığı plan-
lı ekonomilerde sağlanamadı.
1960'lara gelindiğinde artık savaş yaralan sanl-
rruştı. Insanlık, bilimsel ve teknotojik yeni atılımlara ge-
beydi.
Rekabetçi ekonomiler insani tüketim çılgını yapar-
ken planlı ekonomiler derin bir uykuya dakJı.
Uzaya ilk insani gönderenler, giyilebilir bir ayakka-
bı yapamıyor, markette biten meyve suyunun yerine
yenısi gelmıyor, bir kilo et için sabahın beşinde kuy-
ruklara girmek gerekiyordu.
Evi, yakıtı, telefonu, eğitimi, sağlık hizmetleri üc-
retsiz karşılanan insanlar, sahip olamadıklannın öz-
lemi içinde yaşamaya başladılar.
Planlı ekonomi, ortak yaşamı planlarken insani
özellikleri tümüyle bir yana bırakmıştı. O koca blok-
larda kimse kimseyle selamlaşamazdı.
Kentlerin bakımı tümüyle bir yana bırakılmış. Ya-
pılann güzelliği Paris'le yarışabilecek Petersburg çü-
rümüşlük kokuyor. Üç yüz yıl önce her bin özenle ya-
pılmış o güzelim yapılann avlulan, merdıvenleri, dö-
şemeleri, her yanı çürümüş.
Planlı ekonomi, devrim önderinin adını verdiği ken-
te yıllar boyu hiçbir yeniteme yatınmı yapmamış.
Hayatın her alanı, insani düşünmemenin sonsuz ör-
nekleriyle dolu. Otel odasında perde var ama öyle bir
eklemli korniş sistemi ki, perdeyi açmak ya da kapa-
mak olanaksız. Nasıl asılmışsa yıllar boyu öyle dura-
cak.
İnsani anlamayan ekonomi de, yönetim de çökü-
yor.
Geçtiğimiz yerier boyunca gördüğüm fabrika ba-
calan tütmüyordu. Hatta biri ironik bir biçimde cep
telefonu yansıtıcısı olarak kullanılıyordu.
Bunca deneyimden sonra elde kalan: Hiçbir şey
üretemeyen bir ekonomi. Otellerdeki el sabunlan
Türk malı, çay ülkesi Rusya'da poşet Ingiliz çayı kul-
lanılıyor. Şişe sulannda Amerikan şirketinin damga-
sıvar.
Bizimle birlikte yemek yiyen görevliler, evlerine gö-
türebilmek için masadan birkaç dilim ekmeği çanta-
lanna atmak gereği duyuyoriar.
Kültür, yalnızca dünyanın en büyük müzesi Hermi-
tage'a sahip olmakla olmuyor. Sıcak ekmek sunabil-
mek de kültürün bir parçası.
Anadolu Ünivepsitesrnden
uluslararası karikatür sergisi
• İSTANBUL (ANKA) - Anadolu Üniversitesi,
eğitim olgusunu değişık yöntemlerle ele almayı
amaçlayan 'Yeni Bir Yüzyılda Eğitim Sorunlan'
konulu uluslararası bir karikatür sergisi düzenliyor.
Dünya Eğitim Karikatürleri Müzesi kurmak için
çalışmalanna başlayan AÜ, karikatür sergisine
günümüzün önde gelen 100 karikatür sanatçısını
çağrrdı. 29 Eylül'e dek gelmesi beklenen
karikatürler Anadolu Üniversitesi'nden sonra
değişik kentler ve ülkelerde de sergilenecek.
RovvHng'in Harry Potter'ı
saüf rekorları krıyor
• Kültür Servisi - Ingiliz yazar J. K. Rovvling'in
'Harry Potter-The Goblet Of Fire' adlı kitabuıın
Internet üzerinden 600 bin sipariş almasının
ardından Ingiltere ve Amerika'da satışa çıkan —
kitap, satış rekoru kırdı. Yazar, Potter'm bu son
macerasında ölüm konusu üzerinde duruyor. En
uzun çocuk romanlanndan biri olan 640 sayfalık
romanın ilk üç bölümünün tüm dünyada 30
milyon kopyası var ve 31 dile çevrildi.
K Ü L T Ü R İ Ç t Z t K
K Â M Î L M A S A R A C I