27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Seyman: Kürt sorununu CHP çözer • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Seyman, Güneydoğu'da gerçekleştirdiği temaslann ardından dün Diyarbakır'da basm toplantısı düzenledi. Seyman, Kürt sorununu çözebilecek tek partinin CHP olduğunu belirterek 'Kürt sorunu Başbakan'ı da, Türkiye'yi de aşmıştır' dedi. Çeük'ten, Doğu- Güneydoğu raporu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Van Mılletvekili ve TBMM Katip Üyesi Hüseyin Çelik, 'Sosyo- Ekonomik Göstergeîer Işığında Doğu ve Güneydoğu'da Durum' başlığı altında hazırladığı raporu, dün basın toplantısıyla açıkladı. Bölgede 'Köye Dönüş' projesinin hızla yaşama geçirilmesini istedi. Çelik, bölgeye yeterli sağlık hizmetinin götürülemediğini belirterek 'ucuz tedavi için' halkın Iran'a gittiğine işaret etti. 'AcHtıp'a ulustararası boyııt itZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -8. Uluslararası Acil Tıp Konferansı'nda tıp alanındaki son geüşmeler, sorunlar ve gelecekle ilgili beklentiler ele almdı. ABD'nin Boston kentindeki konferansa katılan Acil Tıp Derneği (ATD) Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, Türkiye'nin son yıllarda bu alanda önemlı mesafeler aldığını belirtti. Beş yıllık plan kabul edüdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 8. Beş Yılİık Kalkınma Planı, dün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Muhalefet partilerinin verdiği önergelerle, 'okul öncesi eğitim döneminde milli, ahlaki, manevi değerlere bağlı eğitim verilebilmesi için yazılı, sözlü ve görüntülü programlann yapılması', 'dini bilgi ve kültürün öğretim kurumlannda - verilmesine devam edilmesi' plan kapsamına alındı. Üniversite sınavında genel ve meslek liseleri arasındaki farklı —^ değerlendirmelerin de kaldınlması benimsendi. CHP Ekonomi M&S8SI • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP MYK üyesi Algan Hacaloğlu'nun eşgüdümündeki CHP __ Ekonomi Masası, haftahk raporunu • açıkladı. Ekonomi • Masası, bu haftaki bülteninde 2000 yılı —bütçe hedefleriyle iöt-5— — aylık uygulama sonuçlannı karşılaştırdı. CHP Ekonomi Masası, -' 2000 yılı konsolide bütçesinin ilk 5 aylık uygulama sonuçlanna göre, Hazine'nin her gün asgari ücretle çalışan 1 '•* milyon 36 bin işçinin net aylik maaşı toplamı kadar faiz ödemesi yaptığını ortaya koydu. DSP kanadı, Meclis YÖK Araştırma Komisyonu'nun raporuna muhalefet şerhi koydu ^Atatürkçiilük yargdanıyor' EMtNE KAPLAN ANKARA - TBMM YÖK Araştırma Komisyonu'nun DSP'li üyeleri, komis- yon raporunun 109 maddesinden 59'una muhalefet şerhi koydu. "AHernatifrapor" nheliğindeki muhalif görüşte, raporla "Atatürkçülüğün yargılandığı, laik öğre- tim üyelerinin sindirilmeye çalışıldığı ve antilaikkesimlerin \üreklendirikliğr yur- gulandı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversite rektörlenne yönelik suç du- yurulannın "hakaz" olduğuna işaret edi- len alternatif raporda, somut belge ve bil- gilere dayanmayan suçlamalarda "şeriat- çı yayın organlaruun" haberlerinin dik- kate ahndığı kaydedildi. TBMM YÖK Araştırma Komisyo- nu'nun DSP'li üyeleri Masum Türker, Ayşe Gürocak ve Hasan Erçelebi; türban yasağrndan ödün vermemeleri nedeniyle FP ve MHP'nin hedefi durumuna gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu hakkında olanlar başta olmak üzere 30'u aşkın suç duyu- rusu isteminin yer aldığı rapora muhale- fet şerhi koydular. 34 sayfadan oluşan muhalefet şerhinde özetle şöyle denildi: • Komisyonda, raporlar ve bilgi notla- n tartışılmadığı için objektif bir süreç içinde gerçeklere ulaşılamamıştır. Ko- misyonda dinlenmek üzere çağnlanlann çoğunluğu, YÖK'e, üniversitelerin rek- törlerine ve yönetimlerine muhalif kişi- lerden oluşmuştur. Gerek yöneltilen so- rularda ve gerekse yanıtlarda, antilaik dü- şünceye sahip ve şeriatçı olarak tanınan, cumhuriyetin temel ilkelerine karşıt ve bu nedenle YÖK ve üniversiteleri ideolo- jik olarak hedef seçmiş yayınlann bir mesnete dayanmayan haberleri etkili ol- muştur. Anlaşılan odur ki, hazırlanan bu raporu aynı mihraklar cumhuriyet karşı- tı amaçlan için kullanacak, YÖK ve üni- versitleri baskı altında tutacaklardır. • Atatürk ilke ve ınkılaplanna ve cum- huriyetin temel ilkelerine bağlı laik dü- şünceye sahip üniversite öğretim üyele- rini ve yöneticilerini, kılık-kıyafet tartış- ması çerçevesinde sindirecek, üniversi- telerde kargaşaya neden olacak ve antila- ik ve cumhuriyet karşıtlannı yüreklendi- recek görüşleri doğru bulmuyoruz. Ra- pordaki bu görüşler ile ulaşılan sonuç, son yıllarda üniversitelerde sağlanan ba- nş ve huzur ortammı bozacaktır. • Türban sorununu çözen Danıştay ka- ranna ve araştırma komisyonunun çalış- ma süresi içinde türban ile ilgili bir eylem ve karmaşa olmamasına karşın başörtü- sü konusunun rapora alınması, cumhuri- yetin temel ilkelerine karşıt olanlan yü- reklendirecektir. Bu da onlara üniversite- lerde öğretim üyesi düzeyinde örgütlen- melerinin yolunu açacaktır. Komisyon, araştırma konusunu saphrmıştır. • Yakın zamanda başlayacak rektör se- çimlerinde mevcut rektörleri veya olası rektör adaylannı şaibe altında tutan ve bu seçimlerde aleyhlerinde kullanılabilecek veya baskı altında tutabilecek ve YÖK'le ilgili suçlamalarda bulunularak TCK'ye göre cezalandınlmak üzere yapılan de- ğerlendirmeler, raporun güvenilirliğini ve tarafsızlığını zedelemıştır. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART tnsanlann genetik şifresiyle ilgili çabşmanın sonuçlannı Blair ve Clinton birükte açıkladılar. Türkiye, AGSK toplantısma katılıp katılmamayı değerlendiriyor Ismail Cem'in zor kararıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Avrupa Birliği'nin (AB), kıtanın güvenlik ve savunmasıy- la ilgili oluşturduğu yeni yapı- lanmadan dışladığı Türkiye, AB üyesi olmayan müttefıklerin Brüksel'de yapacaklan toplantı- ya katılıp katılmama konusunda kesin karannı vermedi. MG top- lanhsında Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği'ne (AGSK) katılım koşullannı açıklayan Türkiye, Norveç'in inisiyarifıy- le gerçekleşecek toplantının "6'laria AB arasmda arabulucu- hık" istemine yönelik olduğu de- ğerlendirmesini yapıyor. Türki- ye, Ankara'da temaslarda bulu- nan NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Orgene- ral Joseph W. Ralston a. AGSK ile ilgili kaygılannı iletti. AB'nin Feira zirvesinde AGSK'nin karar alma mekaniz- malanndan dışladığı 6 NATO • AB'nin Feira zirvesinde AGSK'nin karar alma mekanizmalanndan dışladığı 6 NATO üyesi ülkenin, AGSK Koordinatörû Javier Solana ile bir araya gelmesini sağlamak üzere Norveç'in başlattığı girişim konusunda Ankara henüz kesin karannı vermedi. üyesi ülkenin, AGSK Koordina- törû Javier Solana ile bir araya gelmesini sağlamak üzere Nor- veç'in başlattığı girişim konu- sunda Ankara henüz kesin kara- nnı vermedi. Norveç, 3 Tem- muz'da Brüksel'de yapılacak gö- rüşmede amacın, karar alma sü- recinden dışlanan ülkelerin gö- rüşlerini AB'ye doğrudan ilet- mek olduğunu açıklamıştı. An- cak Türkiye, Norveç'in girişimi- ne kuşkuyla yaklaşıyor. 3 Tem- muz toplantısımn AB ile 6'lar arasında "arabuhıculuk" amacı- nı taşıdıgını düşünen Türkiye. Başbakan BülentEcevit'in de de- diği gibi "bu toplannnın neyarar sağjayacağınr anlamaya çalışı- yor. Dışişleri Bakanı Ismail Cem'in de bu konuyu tKÖ zir- vesi dönüşüne bıraktığı bildirili- yor. Diplomatik kaynaklar, Brüksel toplantısımn Türki- ye'nin istediği bir platform ol- madığını da vurguladılar. NATO Avrupa Müttefik Kuv- vetler Başkomutanı Orgeneral Joseph W. Ralston, dün Anka- ra'da Cumhurbaşkam Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Ecevit ve Genelkurmay Başkanı Orge- neral Hüseyin Krvnkoğhı ile bir araya geldi. Üst düzey bir askeri yetkili, Ralston ile yapılan gö- rüşmelerde AGSK konusunun ele ahndığını ve Türkiye'nin ge- lişmelerden duyduğu kaygıyı gündeme getirdiğini bildirdi. Alınan bilgiye göre Sezer, Ral- ston'u kabulünde, NATO olanaklannın otomatik olarak AB'nin kullanınuna verilmesi- ni, Türkiye'nin kabul etmesinin olanaksız olduğunu vurguladı. Sezer, AB'nin Feira doruğunda, NATO'nun, daha önce düzenle- diği doruklarda aldığı kararlan dikkate almadığını ifade ederek "bu yaklaşumn NATO-AB flişk- ilerine ciddi yansunalan ola- cağuu" söyledi. Sezer, konu çözüme kavuşturulmadan NA- TO- AB ilişkilerini ılgılendıren konulara Türkiye'nin olumlu yaklaşmayacağı uyansmda da bulundu.MGK'nin önceki gün aldığı kararlarm iletildiği Rals- ton'un, konunun askeri boyutuy- la ilgili olarak Türk Genelkur- mayı'na destek verdiği, ancak olayın siyasi boyutlu olarak ge- liştiğini soylediği öğrenildi. Ecevit izledi 'Erenlerin izinden' belgeseli tanıtıldı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Bulent Ece\1t, Gazi Üni- versitesi'nce hazırlanan "Kazakistan'dan Maca- ristan'a Erenlerin İzin- den" başlıklı belgeselin ilk bölümünü izledi. Ece- vit, Türk hümanizmasın- da Alevi Bektaşıliğinin et- ken olduğunu belirterek "Bu diziyte Hoca Ahmet Yesevi'den Hacı Bektaş Veli'yeTürkhümanizma- sının kaynaklan irdelen- mektedir" dedi. Başbakanlığın katkıla- nyla Gazi Üniversitesi lle- tişim Fakültesi'nce 13 bö- lüm olarak çekilen belge- selin "Hoşgörü" başlıklı bölümü, Ecevit'in de katı- lımıyla Başbakanlık Ko- nutu'nda basına tanıtıldı. Göstenmden önce konu- şan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Hasanoğlu ve lletışım Fa- kültesi Dekanı Prof. Dr. Alemdar Yalçın, katkılan nedeniyle Ecevit'e teşek- kür etti. Prof. Hasanoğlu, Ecevit'e bir de plaket ver- di. Rektör Enver Hasanoğ- lu, belgeselin çalışmalan sırasmda elde edilen do- kümanlann Türkiye hak- kında araştırma yapmak isteyenlerin bilgisine su- nulacağını kaydetti. Belgeselin müziğini ya- pan Bengi Bağlama Gnı- bu ve sanatçı Hasan Yük- selir, Alevi deyişlennden küçük bir dinleti sundu. Ecevit, gösterimden ön- ce yaptığı konuşmada, Türk halk tasavvufunun Orta Asya'da halkın gön- lünden ve bilincinden doğduğunu söyledi. Halk ozanlaruun ve erenlerinin öncülüğünde Anadolu'da gelişen, Balkanlar ve Av- rupa'mn ortalanna kadar ulaşan Türk halk tasavvu- funa Hacı Bektaş Veli'nin kalıcı etkisi olduğunu kay- detti. IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin(g doruk.net.tr Bir yazının başlığı, yazının içeriğini, yönünü, vurgusunu haber verir. Üç (belki dört) gün- de anlatabileceği bir konuyu tek yazıya sığıştırabileceğini sanan acemi gazeteci, son gün koyacağı başlığı ilk gün koyar- sa ne olur? Uç gündür okudu- ğunuz, belki yann da okuyaca- ğınız Tırmıkta olan olur. Acemi dedik ya. Hoşgörüp okumanıza bakın. • • • Biliyorsunuz, günlerdir, F ti- pi cezaevi denen ve gelip ka- pıya dayanan olguyu didikle- mekteyiz. Bir yanda gazetelerde yazıp çizen kimi meslektaşlanmızın F tipi cezaevlerine karşı çık- mayı "vatan hainliği" ile eş tut- maya varan devlet tapınçlan, .kimi bakanlık yöneticilerinin *...Ama onlar da asker, polis öldürmüş, karakol bombala- mış teröristler"yollu değerlen- dirmeleri var. Öte yanda F tipi cezaevlerini tartışmaya bile gerek duymayan, "Fransız Devrimi'nde ilk önce Bastil zindanı yıkılıp kapılan açıldı" yollu cafcaflı, ama içi boş de- ğefiendirmeler var. Bu iki "tavır" tartışmayı git- gide "F tipinden mi yanasın, Yumuşak G Tipi Cezaevi koğuş sisteminden mi yana" darlığına, yalınkatlığına indirgi- yor. Her iki yandan gelecek her türlü tepkiyi duraksamaksızın göze alarak vurgulayalım: Tar- tışmayı bu dariıkta, "F tipi mi, koğuş mu" ikilemine indirge- yerek tartışmaya hiç mi hiç ni- yetimiz yok. Tutuklu ve hükümlüler söz konusu ise bizi onlann eylem- leri, bugün tartıştığımız bağ- lamda hiç ilgilendirmiyor. Terörü bir siyasal mücadele yöntemi olarak benimseyen- lerle aramızda keskin, uzlaş- maz ideolojik dağlar var. Siya- sal mücadelede şiddet kuila- nımtnı, kimden gelirse gelsin, hangi ideolojik kılrfa bürünür- se bürünsün, kesinlikle redde- diyoruz. Ama bu net tutum, o eylem- lerden hüküm giymiş ya da tu- tuklanmış yurttaşlanmızın hukukunu gözümüzü kırpma- dan savunmamıza engel de- ğil. Tersine bu demokratlığın, hukuka bağlılığın bir gereği. Ne devlet bürokrasisinde, siyaset sahnesinde ağırlık ta- şıyan kimi intikamcılann "Asa- lım keselim, kıralım, bükelim, burunlannı sürtüp kimliksiz- leştirelim. Terörist için hukuk mu olurmuş" çığlıklan umuru- muzda, ne tekke şeyhine dö- nüşmüş örgüt şeflerinin, hap- se düşmüş gencecik sempa- tizanlan, militanlan "çelik di- siplin" kılıfı altında, bir başka yönden kimliksizleştirme, ki- şiliksizleştirme çabalan. Nice gözleri yaşlı, ama başı dik tutuklu annesinin, babası- nın gazeteye gelip anlattıklan, çocuklannın can güvenliği, sağlığı üstüne haklı endişele- ri, korkulan ve yaktfHİan beUe- ğimize kazılt. Ama aynı anne babaların, çocuklanyla görüş günü baş başa kalamadıklan, örgüt şef- lerinin denetiminde kınk, ke- sik, kopuk cümleciklerden oluşan görüşlerle yetinmek zorunda kaldıklan; çocukları için daha iyi, daha bilgili, da- ha hünerii bir avukat tutmak istediklerinde örgüt disiplini denen 'Pol Pot'çu bir engele çarptıklan üstüne aktardıklan da; nice avukat dostumuzun, davasını üstlendiği sanıkla baş başa görüşme olanağı bulunmadığı için bu tür dava- lan üstlenmekten kaçındıklan da belleğimize kazılı. Mapus damında örneğin, okunacak kitabı seçme hakkı, tutuklu ya da hükümlünün elinden alındıktan sonra, bu özgürlük kısıtlamastnı cezaevi yönetiminin mi, örgüt şefleri- nin mi koyduğunu tartışmamn bir önemi olabilir mi? Ozgür- lüğün kendisi önemlidir, kimin tarafından kısıtlandığı değil. Savunulacak olan özgürlüktür. Savunutecak oten bireytn ken- dini özgürce geliştirebilme, kendisiyle ilgili kararlan bizzat kendisinin verebilme özgürlü- ğüdür. Bu özgüıiüğü kısıtlaya- nın kimliği, kişiliği, hedefi, amacı, gerekçesi ne önem ta- şır, ne değer. Bu nedenle koğuş sistemi- nin savunulacak hiçbir yanını göımüyoruz ve savunmuyoruz. Kimse kalkıp bu son cümle- den, "Demek ki F tipini savu- ,(j nuyorsun" sonucunu çıkar- masın. Çünkü tartışma "koğuş mu, F tipi mi" çatalına sıkıştınia- maz. Türkiye cezaevlerinin soru- nunun bina mimarisi, koğuş- oda-hücre tercihi olmadığına inanıyoruz; olmadığını dolay- sız bir tanık, cezaevi gerçeği- ni, içeriden ve dışarıdan göz- lemlemiş biri olarak biliyoruz. Adalet Bakanlığı, gazeteci- lere dağıttığı bilgi notunda, F tipi cezaevlerinin "Biheşmiş Milletler Cezaevi Minimum Standart Kurallan'na ve "Av- rupa Konseyi Cezaevi Kural- /an"na uygun, çağdaş bir ce- zaevi aniayışını yansıttığını sa- vunuyor. Sorun da zaten tam burada başhyor. — Cezaevlerini, BM ve Avrupa Konseyi standartlanna uyum- lu kıldığını söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendi- si ne kadar Biheşmiş Milletler Insan Haklan Evrensel Beyan- namesi ve Avrupa Sözleşme- si ile uyumlu. Bu kurumlan var kılan ilkelere ne kadar bağlı? Yann da bunu tartışıp bu ko- nuya -şimdilik- nokta koya- lım. POLTIİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Kışkırtıcı Ajanlar!.. Bunlar insan mı? Yüreklerinde sevgi var mı? Onlan hepiniz çok iyi tanıyorsunuz!.. Türkiye'yi ortaçağın karanhğına götürmek ıste- yen onlar, ülkemizın aydınlarını hedef gösterip öl- dürten onlar!.. Onlan birileri koruyup kolluyor; Türkiye Cumhuri- yeti'nin savcılan onlara ayrıcalık tanıyor; Maliye Ba- kanlığı on beş günde bir şirket değiştiren kışkırtı- cı varakparelerı uzerınde hıçbır yaptınm uygulamn yor... Demokrasiler kendılerini yasalarla koruıi.. ^ Ancak onlar yasa filan tanımıyor!.. 'L Hizbullah'tan İBDA-C'ye dek yasadışı dinci te* rörörgütlenni savunan dincı medyanın emekli Ora- miral Güven Erkaya'nın ölümü üzerinetakındığı ta- vır, alçaklık ne ilktir ne de son olacaktır... Her şey açık seçik ortadadır: Yargıdan polise dek 'karayobaz çetelehne göz kırpan' kadrolar devlet erkinde olduğu sürece on- lann 'alçaklığı' sürecektir... \ Ahmet Taner Kışlalı katledildığinde manşetlerı- ni anımsayın: ,>. "Bir Kemalist militan öldürüldü!.." «>! Kimsenin kılı kıpırdamadı!.. Devletin polisi, savcıları sustu!.. Ben bu köşeden suç duyurusunda bulundum... On gün sonra polis "biz geliyoruz, hazıhıklı olun" dercesine varakparelerinı aradı, kışkırtıcı ajanı go- zaltına aldı!.. 0 gazeteierde bir tek kışkırtıcı ajan yok!.. Saymakla bitmez!.. 'Kanlı Pazar'lann organizatörleri, uçak kaçıranlar, Ahmet Emin Yalman'a sılahla saldıranlar, Gümüş- hane Barosu Başkanı Av. Ali Günday'ı hedef gös- terip Ali Kıraç'a öldürtenler, Hizbullah lideri Hüse- yin Velioğlu'yla pazarlık yapanlar, o kışkırtıcı varak- parelerde çalışırlar... • • • Gazeteci kimliğiyle ortalıkta dolaşan din bezir- gânlannın arkasındaki siyasi ve parasal gücü biz bi- liyoruz... Hizbullah, Islami Hareket ve İBDA-C'yle ilişkileri de ortada... Neden cumhuriyet savcılan yasalan uygulamı- yor? 10 Ocak 2000'de varakpareleri kurşunlandı mı, yoksa bir senaryo yazılarak kendileri tarafından kur- şunlatıldı mı? Bir Kalaşnikof bulunmuştu!.. 17 Ocak 2000'de Istanbul'da Hizbullah operas- yonu başlatıldı... Saldından iki gün sonra kışkırtıcı ajanlardan biri- si, Ankara Cumhunyet Savcılığı'na başvurdu... "Hikmet Çetinkaya, kışkırtıcı varakpareye karşı suç işlemeye tahrik etmiştir..." Bunlar sicilli yobazlann klasik yöntemlerinden bi- riydi... Aradan beş ay geçti, kışkırtıcı varakpareyi kurşun- layanlar niçın bulunamadı? Oramiral Güven Erkaya'nın ölürrüne alkış tutan karayobaz sürülen unutmasınlar, bu ülkede asker ve sivil mtlyonlarca Erkaya bulunuyor... Suratlanna her tokadı yediklerinde sendeleyip ba- şını duvara vuran karayobaz sürülen Türkiye'yi ortaçağın karanlığına götüremeyecekler!.. Türk Silahlı Kuvvetleri dün olduğu gibi bugün de irticanın karşısındadır. Sanınm en güzel yanıtı Erka- ya'nın çalışma arkadaşı emekli Koramiral Attila Kı- yatveımiştir... "Bunlar insan değil!" Evet... Bunlar karayobaz sürüleridir... Kışkırtıcı varakparelerin Anadolu'daki muhabirteri Hizbullah militanı olarak yakalanmışlar, ıçeride kış- kırtıcı ajanlar 'Kanlı Pazar'ları düzenlemişler, Sı- vasta Madımak katiiamında başrolü oynamışlardır... ••• Bunlar Müslüman filan değildiıi.. Bunlar haindir, canidir!.. Neymiş, basın özgüriüğü, düşünce, inanç özgür- lüğüymüş!.. tf Geçin bunlan, geçin!.. ' - Demokrasi ve cumhuriyet düşmanı hainler 'basın özgürlüğü' kimliğiyle tranlı mollalara hizmet ediyor, ülkeyi kan gölüne dönüştürmek için çabalıyorlaıi.. Içeride ve dışanda destekçilen var!.. Laik demokratik medyada dönek Marksist söz- de liberal CIA güdümündeki ağabeyleri var!.. Hem siyasal hem de devlet erkinde kollan, ayak- lan var!.. fiij Hedefleri belli: Laik, demokratik cumhuriyeti yıkmak!.. Söylemleri dinci terör örgütlerinin aynısı değil mi? Söylemleri Iran devlet radyosuyla örtüşmüyor mu? O zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin savcılan niye bekiiyor; dağrbm şirketleri kışkırtıcı varakpare- leri neden dağıtıyor? Demokratik kitle örgütlen, gazeteci örgütleri da- ha ne kadar susacak, cemiyet üyesi yaratıklara ge- reken ders verilmeyecek mi? Unutmayın, demokrasiler kendilerini yasalaria ko- rur!.. hikmet.cetinkayata cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 • Cumihuriyet > kulübü Hikmei Ç^ttnksıya Kiisıplmrı ÇAĞININ TANİĞIÜÇ YAZAR 2 BASI KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT SANCILIYILIİR KUJATILMIJ SOKAKUR 4 BAS! KUZU POSTUNDA KURT LUUAKMNADJBULAİTII DİH BARONUHÜH KAZLARI A$IK KADINLAR SOKAĞI s 2 BASI JERİAT PAZAII SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TÜtKİYE'NİN SEYTAN ÜCGEHİ ZLERİN POYRAZ Cumhuriyet Kıtap Kulubu Çağ Pazarlama A Ş Turtocağı Cad. No.39/41(3433'!jCağaıo5lu-lstanbui Tel 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle