Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2000 ÇARŞAMBA
14 A U J x kultur@cumhuriyet.com.tr
Üçüncü Avrupa Bienali Manifesta, Slovenya'nın başkenti Lubliyana'da 24 EylüPe dek sürecek
çlarda yaşama sendromuİlALDUN DOSTOĞLU
1 Bu yıl üçüncüsü düzenlenen, Manifesta adıy-
la bilinen Avrupa Bienali, Slovenya'nın baş-
kenti Lubliyana'da 23 Haziran'da açıldı. Bu yıl
bienale Türkiye'den Bülent Şangar davet edil-
di. Bienal 24 Eylül'e kadar sürecek.
Avrupa ve onun sanatsal gelişmesine farklı bir
şekilde bakmak için yeni bir bienal yapmak fik-
ri 1990'lann ortasında Hollanda'da doğmuştu.
Her seferinde bir başka kentte düzenlenmesi
nedeniyle sanat çevrelerinde 'göçmen bienal' ola-
rak adlandınlan Manifesta, bu nedenle her se-
fennde de Avrupa sanatına farklı bir coğrafya-
dan farklı bir perspektiften bakma şansını da bul-
muş oldu. Her bienali farklı bir küratör grubu
hazırlarken günümûz Avrupası'nın günümüz
sanat uygulamalanna nasıl tepki gösterdiği,
kendı momentinı nasıl yakaladığı, sanatçılann
Avrupa'nın güncel durumuna dair yorumlannın
ne olduğu gibi sorulara cevaplar aradılar.
tlki 1996'da Hollanda'nm Rotterdam kentin-
de gerçekleşen Manifesta'nın ikincisi ise 1998'de
Lüksemburg'da organize edildi.
Bu yıl düzenlenen bienalin küratörleri, Viya-
na'dan Kathrin Rhomberg, Bratislava'dan Ma-
ria Hiavajova. Chicago Çağdaş Sanat Müze-
Sİ'nden Francesco Bonami ve Rotterdam'dan
OleBouman.
Küratörler grubu bu yıl Avnıpa'ya, psikolo-
jinın alanından ödünç alınan bir metaforla 'Uç-
larda Yaşama Sendromu' prizmasından bak-
maya karar vermişler. Son yıllarda Avrupa'da ya-
şananlann, kimlik kaybı, savunma, koruma, di-
renme gibı kavramlan farklı düzlemlerde şekil-
lendirdiğini düşünmenin yanlış olmadığına ina-
nıyorlar.
Bu şekillenmeyı sanatsal,jeopolitik, sosyal ve
kişisel alanlarda görmek mümkün. Bu sorun-
lann bir kısmını bienale ev sahipliği yapan Slo-
venya'da da görmek mümkün. Slovenya hem fik-
ren hem de fiziksel olarak hiçbir zaman Batı Av-
rupa'ya ya da Doğu Avrupa'ya ait olamamış.
Ancak şu sıralarda Avrupa Topluluğu'na girme-
nin eşiğınde. Aynı zamanda da, hepimizin çok
iyi bildiği ve son yıllann en kanlı etnik müca-
delelerinin sürdürüldüğü bölgelere ise çok ya-
kuı. Burada, uçlarda yaşama prizmasından ba-
kılmak istenmesinin bir nedeni de, günümüz
sanat düşüncesini mevcut politik realiteler ze-
minıne çekebilme arzusundan kaynaklanmış.
Avrupa'nın orasından burasından yükselen acı
verici konulan tartışmaktan, yükselen yeni du-
varlan tartışmadan kımsenın uzak durmaması
gereğine dikkat çekmek istiyor bu küratörler
grubu. Mani&şta 3, anlaşılan sorduğu spnüar-
la, aradığı cevapıarla çağdaşlıgımıziri anİamını
ve nasıl korunması gerektiği gibi tartışmalan ile
oldukça ılgınç olacağa benzer.
Manifesta sistemin dışında düşünülmez
* Yapılan bir söyleşide küratör Kathrin Rhom-
4>erg'e iletilen
u
Manifesta 3 çahşmalan Kosova
jfcrizi sırasında başladı, Çeçen krizi sırasında sür-
jpü. Manifesta küratörü olarak kendinizi bu tür
J>roWemlere tepki vermekle yükûmlü hissedi-
yor musunuz? Anlanüı bir tepki nasıl olur? Da-
yıa geniş anlamıyla sanat ve sanat ortamı sosyal
«olaylara nasıl tepki vermeodir" şeklindeki so-
Juya şöyle cevap veriyor: "Küratörhık eytemi
ve çağdaş sanaüa ilişkisi daima politik bir muh-
te\ a içinde olagelmiştir. Hatta inamyonun ki sa-
jıat bu muhtevadan ayn olarak tanımlanamaz.
jAncak bu soru sanada politikanın ilişkisinden
öte\ e gider. Dolayısıyia küratörlüğün anhkprob-
jemlere tepki vermesini bir handikap olarak gö-
Jiirüm ve karşı çıkanm. Bir başka nokta ise sa-
latın coğrafi, kültürel ve politik farkhhklan şef-
faflaşüncı rolü oynamasuun imkânıdır. Bu prob-
em alanı küratörlük çahşmalannda ele alınmış
ve Manifesta'da umuyoruz ki görünür hale ge-
Ürilmiştir."
"Son yıllarda sergilerin geüşmesi, yayılması,
aynı zamanda kurum olarak sanann ve siste-
min yaygnılaşması demektir. Manifesta bu sis-
temindtpnda düşünülemez. Kurumlara karşı efcş-
ürel bir tavır kurmak mümkün müdür? Ya da
gerekli midir? Manifesta 3 böyle bir tavnn müm-
kün olabileceğini söyleyebüir mT şeklinde yö-
aeltilen soruyu ise Maria Hiavajova şöyle ya-
tutlıyor: "1990'lann çoksavıdauluslararasıser-
Jgiye sahne olduğu doğrudur. Aynı zamanda da
dünyamn her tarafinda birçokyeni bienal orga-
nize edilmiştir. Ancak özellikle on yıbn son yan-
smda uluslararası sergilerdeki krizden bahseden
sesler de yüksehneye başlamışür. Yani, getişme-
ye karşı eleştirel birikim de oluşmaya başlamış-
Jtir. Eleştiri kurumunun kurumsallaşmış sanat
Üdünyasınave onun iktidarmakarşı daimabir ce-
İvabı, bir tavn olmuştur. Bienal küratörü pers-
ipektifınden eleştirel bir tavn- geüştirmek müm-
Jkün müdür? Şahsen Manifesta'nın eşsiz bir fir-
Jsat verdiğini sanryorum. Soğuk savaş sonrası
Jjmomentum yeni tip bir Avrupa sanat ortamuun
îdoğmasına firsat vermiştir. Çağdaş sanaün ge-
thşmesine yöneKk yeni tarüşmalara duyulan ib-
*tiyaç yeni sosyalve politik gelişmeleri cevaplaya-
İmayan Venedik Bienali gibi mevcut strüktürle-
•rin içinden yükseuTÛştir. Sanatsal anlamdaki
Iyoğun araştırmalanm sn-asında Manifesta'nın
farklı jeopotitikzonlarda farklı algılandığınıfark
ettim. Gelişnüş kapitalist ülkelerde en genç sa-
• natçılara sunulan bir firsat olarak değertendiri-
İMrken poMtik ve ekonomik zoriukter içindeotan
»ülkelerde ise Manifesta, mevcut klişelerin dışı-
* na çıkabilen birkaç az sayıdaki uluslararası plat-
* formdan biri olarak kabul edilmektedir. Her iki-
jsi de Manifesta'nın eleştirel gücünü ortaya ko-
Jyabiliyor."
* "Avrupa'da çağdaş sanatüretimiyleilgili kar-
' şıt fıkirier üremektedir. Birileri arük genç, gün-
cel sanat üretiminde hemen hemen hiçbir fark
. olnıadığını söylemektedir. Bir diğer görüş ise
'; A\Tupa'nmKuzey-Güne>;Doğu-BatıgibiböÛim-
" lerinden her biri kendi içinde kültürel bir buük
. oluşturmakta ve geri kalanlarla çok güç Uişkiye
t geçebiöyor demektedir. Siz Avrupa'yı boydan
i boya dolaşûnız. AvTupa'daki güncel sanat üre-
Bülent Şangar'm Manifesta 3te sergilenen Untitkd 1999-2000'den aynnü.
Davetti
sanatçüar
A 12 / Adel Abdessemed, Paris. / Pawel Althamer,
Varflova. / Maja Bajeviae, Saraybosna. / Simone
Berti, Milano. / Ursula Biemann, Zürih. / Roland
Boden, Dresden. / Agnese Bule, Riga. / Phıl
Collins, Belfast. / Joost Conijn, Tilburg. /Josef
Damernig, Viyana. / Coün Darke, Derry. / Michael
Elmgreen & Ingar Dragset, Berlin. / FAT (Fashion
Architecture Taste Ltd.) Londra. / Urs Fischer,
Zürih. / Nayia Frangouli & Yane Calovsld, Londra
ve Philadelphia. / Marcus Geiger, Viyana. / De
Geuzen, A Foundation for MuM-ViMial Research,
Amsterdam. / Amit Goren, Tel Aviv. / Pravdoljub
Ivanov, Sofya. / Ivana Jelaviae, Zagreb. / Daniel
Jewesbury, Belfast. / Ian Kiaer, Londra / Sejta
Kameric, Saraybosna. / Koo Jeong-a, Paris. /
Edward Krasinski, Varflova. / Darij Kreuh,
Lubliyana. / Denisa Lehocka, Bratislava. /
Alexander Melkonyan, Erivan / Matthias Müller.
Bielefeld. / Paul Noble, Londra. / Anton Olshvang,
Moskova. / Roman Ondak, Bratislava, Anatol)
Osmolovsky, Moskova. / Adrian Paci, Milano. /
Manfred Pernice, Berlin. / Diego Perrone, Milano.
/ Susan Phüipsz, Belfast. / Marjetica Potre,
Lubliyana. / Arturas Raila, Vilnius. / Rasmus
Knud, Kopenhnag. / Anri Sala, Lille / Bülent
Şangar, Istanbul. / Tomo Saviç-Gecan, Amsterdam
and Zagreb. / Schie 2.0, Rotterdam. / Ene- Liis
Semper, Tallin. / Stalker, Roma. / Simon Starling,
Glasgow. / Skart Belgrade. / Nika Span
Düsseldorf / Nasrin Tabatabai, Maastrich. / Joelle
Tuerlinckx, Brüksel. / Sarah Tripp, Glasgow. /
Francisco Tropa, Porto. / Sisley Xhafa. Pisa. /
Gregor Zivic, Viyana. / Jasmila Zbank,
Saraybosna. / Janja Zvegelj, Lubliyana.
timihakkındakigörüşünüznedir?Nereye kadar
uluslararası ve küreseldir, nereye kadar >erekür"
şeklindeki soruyu da bu kez Ole Bouman cevap-
lıyor: "Felsefi olarak bu soruyu cevaplamakim-
kânsızdır. Eğer bir yerde bir sanat varsa ve o sa-
nat yerel olarak adlandırüıyorsa ben kim otuyo-
rum da onu bir şekilde kategorize edebileyim. O
dünv^nın dışuıdan biri olarak o sanan tam ola-
rak nasıl anlayabilirim? Eğer ben yerel birisi ol-
saydım kendi sınırianmın ötesine nasıl geçebi-
hrdim? Özetie, uluslararası ile yerel arasmdaki
fark tehlikeli ohnaya başlamışür. Bu da sadece
anlaşuabUirtik sorunundan kaynaklanmakta-
dır. Avrupa'vı dolaşırken bana göre 'yerel' olan
çok az sanatçıyla karşüaşnm."
"Güncel sanaün gelişmesini sürekli olarak iz-
üyorsunuz. Son günlerde de daha yoğun arasü-
nyorsunuz. Güncel sanaün kaUtesi ve önemiyie
ilgili görüşünüz nedir? KuvvetU işler üretihyor
mu?"
Bu soruyu ise FrancescoBonami şöyle cevap-
lıyor: "Manifesta 3 nedeniyle yapügun araşor-
ma seyahaderi sanat üretimi ve kalitesiyk ilgili
çokyenibilgilerverdL Her yerde her zaman ina-
nıimazsayıda sanat üretimiyle karsüaşmak ger-
çekten etkileyicL Niçin bu kadar çok insan sanat
ürermektedir. Bana göre bu konumuz dışıdu:
Sanatüretiminde bir yere kadar doğaçlama mev-
cuttur. Arnk yetenekten söz etmek gericilikgibi
geüyorsa da tşin gerceğinde buvardır. Çok azsa-
natçı ham maddeyi, külüirü ve toplumun ham
malzemesini sanata yönlendirebilme, ü^nsfer
edebümeyeteneğinesahiptir.Hemdcövlebiryön-
lendirebilme ki, izieyidye de bulunduğu yerden
kendi ha>aünı kavrayıp bir adun ueri götürebU-
me enerjisi verebilmeBdir."
Antonio Banderas ve Melank Grifiîth'm beş yıl önce kurduğu yapun
şirketi büvük zarara yol acü (üstte). MicheHe PfeifTer da (vanda) dört
ydda çektiği filmin başarısıznğmdan sonra yapnncıhktan vazgeçti.
Yüdı:huvı şirketkriçabıtksöndii
Kültür Servisi - MdanieGrif-
füb, 1988 yılında çevirdiği 'hft'
filmi 'Çahşan Kız'la kazanamadı-
ğı Oscar ödülünü, son filmi 'Ab-
bama'daÇigıntık' ile kazanacağm-
dan emindi. Ama 10 milyon ster-
line çıkan proje büyük bir başan-
sızlığa ugradı ve oyuncunun yapım
şirketi *Green Moon"u zor dunı-
ma soktu. Bu zarar, Griffith ve eşi
Antonio Banderas'ın beş yıl önce
kurduklan 'Green Moon' şirketi-
nin Warner Bros. ile yapüklan an-
laşmanın da bozulmasına yoi aç-
U. Warner Bros.'un nazik bir dille
şirketi artık desteklemeyeceğini
açıklaması, sadece 600 bin sterlin
gişe hasılatı yapaa fılmden çok
daha büyük bir zarara yol acü.
Griffith oyunculuktan kazandı-
ğı bütün parayı, yazar MarkChâd-
ress'ın aile ayırmayı seven tutku-
lu bir aktrisin maceralannı anlat-
tığı kitabının haklannı satın alma-
ya yatırmıştı. Ilkönceleri Waraer
Bros., 'Green Moon'u kendi bün-
yelerine katmaktan memmundu.
Onlara sadece stüdyolannı açma-
mış, ayncabirçok yardnncı ve asis-
tan da vererek geçen yıl çekilen
'Alabama'da Çügınhk' filminin
• Sadece ünlü olduklan için yapım şirketi kuran
oyuncularla yapılan anlaşmalann artık sonu geldi. Bu tür
anlaşmalar tam manasıyîa ekonomik bir çılguüık olarak
nitelendiriliyor. Melanie Griffith, Wamer Bros'tan ayrılan
yapım şirketi Green Moon'u Los Angeles'a taşıdı.
MicheHe Pfeiffer ise başansızlığının ardından Via
Rosa'nın kapısına kilit vurdu.
bütçesine de büyük katkıda bulun- pımcılarvar olsa da, Griffith gibi-
muştu.
Lniversal Stüdyolan'nda çah-
şan bir yetkılı, "Bu tür anlaşma-
lartam manasıytaekonomikbirçA-
gmhk, Amaburası HoDywood" di-
ye konuşuyor ve ekliyor. "Hiçldm-
se popfikr olan oyuncular hakkuv
daköüıbirsözetmiyor.Onlandes-
teklergörünüyor.Ama gözden dü-
şüncekinıseonlannyanuıagitmek
ve hatta onlarla konuşmak bile is-
temiyor."
'Green Moon' yapım şirketi şu
anda Griffith ve Banderas'ın ev-
lerinin bulunduğu Los Angeles'a
taşındı. Şimdiherkes, Banderas'ın
tsa'yı canlandıracağı 'Spar-
rows'(Kargalar) gibi gizü projele-
rin çekihp çekilemeyeceğini me-
rakla bekliyor. Her ne kadar CHnt
Eastvvood, Mel Gibson ve Micha-
dDougbsgibi'aslayıkdniavan'ya-
lerin kendi bütçeleri ile bir film
çekmeleri hayal gibi görünüyor.
MicheHe Pfeiffer da dört yılda
çektiği 'The Deep End ofthe Oce-
an' filminin başansızhğından son-
ra yapım şirketi 'MaRosa"nınka-
pısına kilit vurdu. Şu anda yapım
şirketi Sony'de çahşan yardımcısı,
"Bu işi yapabilmeyi çok rstenıişti,
ama ohiıadı. Arük başarüı oyun-
culuğu ile karşmnzda olacak" di-
ye konuşuyor.
StyMsterStaBone'nin 'CopLand
\fentares' ve DemiMoore'un 'Mo-
ovingPküıres' şirketlerinin de yap-
üklan düşük gişe hasılatlan nede-
niyle Universal Stüdyolan ile olan
anlaşmalan tehlikeye girdi. Hatta
Madonna'nm bile 1990 yıhndan
beri kullandığı özel telefon hatü ke-
silmiş durumda. Universal'da ça-
hşan bir yetkılı, "Madonna'nın
zaten senaryolan okumaya bile
vakti yok. O yüzdenoyunculuk ya-
şamı arük imkânsız bir hal akh"
diyor ve ekliyor: "Sadece ünlü ol-
duklan için yapım şirketi kuran
oyuncularla yapdan anlaşmalann
arük sonunun geküğme inanıyo-
rum. Hiçbir şirket ortağı bu tür içi
boş anlaşmalann i
tzin vermeyecekuif
Tabii, bu kadar büyük felaketle
sonuçlanmayan projeler de var.
Fn Şirketi.Ç
ET filminin küçük yıl-
dıa, günümüzün seksi kadın oyun-
cusu DrewBarrymoore'un 'Never
Been Kissed' ve 'Ever After' gibi
küçük bütçeli, ama yüksek hasılat-
Iı fılmlerine imza attığı Flower Pfc-
üıres ile anlaşmasını yeniledi.
Disney Stüdyolan'nın eskı mü-
dürlerinden JoeRodı'un Santa Mo-
nica'da kurduğu şirket, Hollywo-
od'un en güçlü kadmlanndan Ju-
lia Roberts ile bir anlaşma imza-
ladı. "Biz ona destek vereceğjz.
Ama o da bize önümüzdeki beşyri-
da uç fdm yapacak" dıyen Roth
şöyle konuşuyor: "O zaman biz
de ödediğimiz parayı geri alabile-
ceğiz, Bu da HoUyvvood'da bir 3k
otacak."
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Yazar Evleri ve
Ceylanlar
Fransa'da iki önemli yazann evinde yanmşar
gün geçirdik.
François Mauriac (1885-1970), Montaigne ve
Montesquieu ile birlikte Bordeaux kentinin yetiş-
tirdiği üç büyük yazardan biri sayılıyor. 1952'de No-
bel Edebiyat Ödülü'nü almış, 1960'ta da De Ga-
ulle, kendisini "yaşayan en büyük Fransızyazan"
ilan etmiş.
Bugün müze olan Malaga adlı, çevresi bağlarta
kaplı çiftlik evinde François Mauriac, doğumundan
ölümüne dek yaz aylannı çoğunlukla burada ge-
çirmiş, pek çok yapıtını da burada yazmış.
Evin düzeni, eşyalan aynen korunmuş. Bir reh-
ber evi dolaştınrken, onun nerede oturduğunu, ne-
rede yazdığını, nerede konuklanyla konuştuğunu,
yemeğinin pişirildiği ocağa dek bütün aynntılany-
la anlatıyor.
Yeni düzenlenen bir bölüm ise, çağdaş bir mü-
ze. Türlü belgelerin yanı sıra düğmesine bastığı-
nızda karşısındaki koltuğa oturup seyredebilece-
ğiniz ekranlarda yazann çeşitli dönemleri üstüne
yapılmış belgesel fılmler var.
Bordeaux kenti ve yöresi, dünyaca ünlü şarap-
lanyla geçiminı sağladığından bağlar, can dama-
n.
François Mauriac ve Malaga çiftliğini tanıtan
broşürlerde de yazann hayatı yanında çiftlik de
aynntılariaanlatılıyor. 1952'de, yani Mauriac'ın No-
bel aldığı yıl, 17 Haziran günü akşam altıda yirmi
dakika yağan dolu, o yılki bütün üzüm hasadını yok
etmiş. 1962 ise bağdan en iyi şaraplann elde edil-
diği yıl olmuş.
Bizler de Avrupa'nın 43 ülkesinden gelmiş 107
yazar, Malaga'daunutulmaz biröğleden sonra ge-
çirdik. Kendı dıllenmızde seslerimizi bıraktık gök-
lerine.
•••
Ülkemizde de sevilen bir yazar olan Margueri-
te Yourcenar'ın Villa Mont-Noir (Kara Tepe Köş-
kü) olarak anılan evi ise Fransa'nın kuzey sınınn-
da Yazar, yaşamının ilk on yılının yaz aylannı bu-
rada geçirmiş. Yapıtlarında da o yıllardan uzun
uzun söz etmiş.
Bu ev, yerel yönetimce devralınıp yeniden dü-
zenlenirken iki farklı amaç izlenmiş: Birincisi kül-
türel turizm. Evin alt katı müze olarak düzenlen-
miş. Çevresindeki geniş koru içinde yürüyüş yol-
lan, kültürel etkinliklerin yapılabileceği büyük ça-
dırlar, yemek ve içki ortamlan oluşturulmuş.
Bizim ziyaret günümüzde Brüksel'den gelen Şi-
irTıyatrosu, Yourcenar'ın metinlennden oluşturduk-
lan bir oyunu, bahçenin farklı mekânlannda sergi-
lediler.
Evin bir başka özelliği ise üst katının aynı anda
dört yazan konuk edebılecek biçimde düzenlen-
mesi.
Avrupa Yazariar Evi adı verilen bu bölümde, ya-
zartar bir-üç ay arası sürelerle kapanıp çalışma
olanağı bulabılıyorlar. Bu süre içinde yazann bü-
tün gereksinimleri karşılanıyor.
Evin bütün bakım ve işletme giderleri, yerel yö-
netimce üstlenilmiş.
• • •
Edebiyat Treni yolculan, Fransa sınırlan içinde,
kendilerine aynlan özel bir TGV ile seyahat ettiler.
Bu teknoloji doruğu trenle 600 kilometrelik Bor-
deaux- Paris arasını üç saatte aştık. 220 kilomet-
relik Paris-Lille arasını ise bir saatte aşacağımız bil-
dirilmesine karşın, beklenmedik bir durumla kar-
şılaştık.
Trenimiz, duracak denli yavaşlayınca bir duyu-
ru yapıldı: İki yanı tel örgülerie çevrili olmasına kar-
şın, her nasılsa tren yolunda birkaç ceylan görül-
müş.
O sırada camdan baktığımda, ben de tel örgü-
lerin kıyısında umutsuzca çıkış yolu arayan bir cey-
lan yavrusu gördüm. Az sonra da onu arayan iki
görevli.
O gün, Avrupa'nın üç büyük başkentini, Paris,
Londra ve Brüksel'i birbirine bağlayan trenler bi-
rer saat geciktiler. Işadamlan, siyasetçiler, toplan-
tılanna geç kaldılar, birkaç ceylan nedeniyle.
• • •
Uygariık böyle bir şey işte. Ucundan kenanndan,
yalnızca parayla pulla, sanayi ile, ticaret ile olmu-
yor.
Bir toplum uygar olduğunda, yazanna verdiği
değerden, bir hayvanın canına verdiği değere dek
her alanda uygar oluyor.
Uygar toplumlar, ne cezaevlerinde yazar, ne so-
kaklarda hayvan ölüsü görmek istemiyor.
bnir-Alaçatı'da tiyatro festivaü
düzenleniyor
• Kümir Servisi - 26 Haziran'da başlayan tzmir-
Alaçatı'da yapılacak '11. Uluslararası Çocuk ve
Gençlik Tiyatrolan Festivali' 1 Temmuz tarihine
kadar sürecek. 7 yerü, 5 yabancı grubun yer
alacağı festivalde yerli gruplar; Alaçatı Belediyesi
'Banşın Çocukları', Çankaya Belediyesi Çocuk
Tiyatrosu 'Denizin Çocuklan', Tansaş Çocuk
Tiyatrosu 'Sihirü Köpek", Güneş Tiyatrosu
'Yıldızın Öyküsü", Diyarbakır Büyükşehir
Belediye Tiyatrosu 'Banş Adası', Yayla Sanat
Merkezi Çocuk Tiyatrosu 'Harikalar Sirki',
Istanbul Devlet Tiyatrosu 'Ketçaplı Spagetti'yi,
yabancı gruplar; Pakistan 'Untitled', Romanya
'Price Cherming Of The Teor', Ingiltere 'Millar
and Mermald', Bulgaristan 'Listen To The
Youngest' adlı oyunlan sahneleyecekler. Aynca
Kanada'dan katılacak olan Form Theaü-e,
etkınlikte bir vvorkshop çalışması yapacak.
İstanbm Kültür Üniversitesi
—keman yanşması öüzenHyor —
• Kültür Servisi - Istanbul Kültür Üniversitesi
'Güzel Sanatlar Uygulama ve Araştırma Merkezi'
ile Sedat Gürel-Güzin Gürel Bilim ve Sanat
Vakfı, 20-24 Kasım tanhleri arasında sadece 1975
ve sonrası doğumlulann katılabıleceği keman
yanşması düzenliyor. Prof. Gürer Aykal, Prof.
Güzin Gürel, Prof. Gönül Gökdoğan, Prof. Suna
Kan, Prof. Özer Sezgin, Doç. Gülden Turalı ve
Veniamm Varsavskıy'in jüri üyesi olduğu
yanşmada birinci olana 1.5 milyar, ikinciye 1
milyar, üçüncüye ise 500 milyon lira verilecek.
Aynca birinci gelen yanşmacı, Borusan Oda
Orkestrası ile 2001-2002 sezonunda solist olarak
konser verebilecek. (639 30 24)