23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2000 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN Soramluluğu YüMenmek Olay Conrad Otel'de geçiyor. Marmara Üni- vefsitesi Hukuk Faküttesi ile Emniyet Genel Mü- düıiüğü tarafından düzenlenen "örgütlü Suç- la Mücadele Tartışmalı Konferansı "rnn salı gün- kü oturumunda, Fazilet Partisi milletvekili Nev- zat Yalçıntaş, Alman Federal Başsavcısı Prof. Dr. Kurt Robmann'a "Almanya'da siyasi par- ti nasıl kapatılır" diye soruyor. Yalçıntaş, FP'nin devlet tecrübesi olan pditi- .kacılarından biri. • FP'li olarak sorduğu soru da, bu partinin bir nebze olsun mesafe aldığını gösteriyor. Çünkü Refah da, onun devamı olan Fazilet de uzun süre parti kapatmanın demokrasiye aykır n olduğunu, böyle bir davranışa gelişmiş de- mokrasilefde rastlanmadığını ileri sürmüşlerdi. Herkesi "Batt Kulüpçü " olmakla suçlayan Er- bakan iletaifesi, başları sıkıştı mı, hep Batı ör- neklerine, Batı ölçütlerine başvurup oradan re- feranslar verirler. • • • •• ••' ' Neyse, Yalçıntaş'ın sorusu, FP'lilerin de de- mokrasilerde siyasal parti kapatılabildiğini ve kapatıldığı gerçeğini anladıklannı gösteriyor. Ama anladıklan yalnız bununla sınıriı kalıyor. Yoksa kendi yaptıklannı hep haklı görmeyi, hiç- bir biçimde yaptıklannın sorumluluğunu üstlen- memeyi, yanlışlannı asla kabul etmemeyi sür- dürüyoriar. Herhalde Yalçıntaş, diğer FP'liler gibi konu- yu iyi incelemediği için olsa gerek, gelecek ya- nıtın da kendi sloganlanna uygun olacağını, ya- ni "Cebir ve şiddete başvurduğu sabit olma- dıkça siyasiparti kapatılamaz" denileceğini sa- nıyordu. , . - . . - Ama öyle olmuyor. ' ' '" ' Profesör Alman Başsavcı, "Partinin Anaya- sa Mahkemesi tarafından kapatılması için sa- dece cebir ve şiddeti bizzat kullanıyor olması gerekmez; bir parti cebir ve şiddete zemin ha- zırityorsa kapatılabilir, partinin hedefleri önem- li; cebir, şiddet değil" yanıtını verince, Sayın Yalçıntaş bozulmuş. Bozulur, doğaldır. FP'liler, yaptıklannın so- rumluluğunu yüklenmedikçe, kendi kusurlannı kabul edip, rejimin çerçevesi içine girmeyi ka- bul etmeyip kendi kafalanna göre geçerii olan takıyyelerini sürdürdükçe, daha çok bozulma- ya mahkûmdurlar. ••• Türkiye'deki en önemli hukuki tartışmalardan biri siyasi parti kapatılması ise, ikincisi de idam cezalandır. İdam cezalannın çağdaş demokrasinin ölçüt- lerine olduğu kadar, kapısında aday olarak bek- lediğimiz AB'nin iikelerine de uymadığını her- kes biliyor. Yıne herkes biliyor ki, idam cezası Türkiye'de çağdaş demokrasinin önündeki en- gellerden biridir. Ama demokrasi yolunda adım atmayı bir tür- lü kabullenemiyoriar Meclis'te çoğunluğu oluş- turan partilerimiz. Onlar hem demokrasinin gereğini yerine ge- tirmek istemiyorlar hem de büyük bir istekle demokrasiden yana görünüyoriar. Kendilerine Bu ne perhiz, bu ne lahana tur- şusu" diye sorulduğunda ise, bin dereden su getirip dışlarındaki güçleri sorumlu göstererek, topu taca atıyoriar. Onlara göre, demokrasinin önündeki en bü- yük engellerden biri de askerierdir. Onlar ve yandaşlan, askerlerin de var olduğu MGK'yi demokrasi gündeminin ön sırasına oturtuyor- lar. Sanki demokrasiyi isteyen onlar da, isteme- yenler de MGK imiş gibi. Ama her şey kamuoyunun gözü önünde ce- reyan ediyor. Milliyet gazetesinden Metin To- ker, Genelkurmay Başkanı Kıvnkoğlu'na idam cezalan hakkındaki görüşünü soruyor. Aldığı yanrt ise, ordunun idam cezasının kaldınlması- na karşı olmadığı. Buyrun bakalım: Bizim ordu, idamın kalkma- sına karşı değil, ama sivil demokratlar, kendi so- rumluluklannı üstienipi bu konuyu pariamento- ya getirip bir türiü kaldıramıyoriar. Bu nasıl iş? Anlayıp anlatabilecek kimse var mı? Paraşüt operasyonu Gümrük müdürleri sorgulamyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Hayali ihracat yaparak devleti trilyonlarca lira zarara uğratıp haksız kazanç elde ettiği bildirilen Al- tınbaş Holding'le ilişki- si olduğu iddiasıyla gö- zaltına alınan 13 gûm- rûkçünün sorgulaması yapılıyor. Holding'm sahibi olanve cezaevin- de tutuklu bulunan Ya- sin Altmbaş ve holding yöneticileriyle ilişkili olduğu kaydedilen, Ga- ziantep'te 7, Mersin'de 2, Şırnak'ta 2, Anka- ra'da 1, Edirne'de 1 ol- mak üzere toplam 13 gümrük görevlisi gözal- tına alındı. Olayla ilgili olarak 2 kişinin de tstanbul'da gözaltma ahndığı ve dün akşam saatlennde Ankara'ya gönderildiği belirtildi. Olayla ilgili gözaltına alınan Katkatnış Güm- rük Müdür Vekili Er- tuğrul A~, Öncüpmar Gümrük Müdür Vekili Çetin K., Gaziantep Gümrük Kolcusu Ah- met R, Öncüpınar Güm- rük Muhafaza Bölge Amiri Hüseyin Ş^ Ön- cüpınar Gümrük Me- munı MustafaB^ Gazi- antep Gümrük Kolcusu, AbkünY., Mersin Güm- rük Muhafaza Bölge Amiri Ahmet K, Taşu- cu Gümrük Muhafaza Memuru Ahmet G., îp- sala Gümrük Memuru Mehmet P., Gümrük Kontrolörü Hüseyin G., Habur Gümrük Muha- faza Memuru Halfl Ç., Habur Gümrük Muha- faza Memuru Murat K.'nin Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü'ndeki sor- gulamalan yapılıyor. Diyanet yetkilileriyle görüşen komisyon bürokratlan dün de bazı dernek temsilcilerini dinledi AleVÎler AB gündemmde• Avrupa Birliği Komisyonu Temsilciliği yetkilileri, Aleviler ile görûşmenin AB adayı Türkiye'ye ilişkin izleme süreci çerçevesinde olağan olduğunu belirtirken Türk Dışişleri Bakanlığı'nın V' -' tepkisini anlayamadıklannı belirttiler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-AB Komisyonu'nun Ko- penhag kriterleri çerçevesinde Türkiye'deki Alevilerin sorun- lannı gündemine alması Türki- ye ile AB arasında gerginlik ya- ratn. Diyanet tşleri Başkanlığı yet- kilileri ile önceki gün görüşen komisyon bürokratlan, dün de bazı AJevi derneklerinin temsil- cilerini dinlemek istedi. Dışişle- ri Bakanhğı'nuı AB Temsilcili- ğine, "Tûrkiye'nin hassasiyeti- ni" iletmesi üzerıne AB Komis- yonu Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, kendi daveti ile gündeme gelen toplantıya katıhnadı. Temsilcüik dışında gerçekleşti- rilen görüşmede Alevi Toplu- mu temsilcileri AB Komisyonu Türkiye Masası uzmanlanndan Patrick Simmonet'ye, Tûrki- ye'nin tartıştığı siyasi reformla- ra ilişkin görüşlerini, Alevilerin karşılaştıklan sorunlan ve yasa- larda yapümasını istedikleri de- ğişiklikleri anlattılar. Alevi derneklerinin temsilci- leri, komisyona Türkiye'de din- devlet ilişkisiyle ilgili görüşle- rini içeren bir çalışma da verdi- ler. Görüşmeye Pir Sultan Abdal Kültür Demeği (PSAKD) Baş- kanı AB BalkE, PSAKD Genel Sekreteri Müslûm Doğan ve Cem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesı Doğan Bermek katıldı. AB Komisyonu Temsilciliği yetkilileri, Aleviler ile görûş- menin AB adayı Türkiye'ye ilişkin izleme süreci çerçevesin- de olağan olduğunu belirtirken Dışişleri'nin tepkisini anlaya- madıklannı belirttiler. Alevi toplumu temsilcilerinin görüş- mede ana başlıklan ile şu dü- şünceleri ilettikleri öğrenildi: Zorunlu dln etiltlml kaldirilmall: Devletin top- lumdaki bir mezhebin inancını tüm yurttaşlara zorunlu olarak okutması demokrasi ve laikliğe aykın bir uygulamadır. Dlyanet İşlerl Başkan- lıfiı kaldırılmali: Laikliğe aykın bir yapıdır. Kaldınlmalı veya yenıden yapılandınlmalı. Devletin tüm yurttaşlanndan al- dığı vergilerie bir mezhebın hiz- metlerini yerine getirmesi, bu inancı yayması laikliğe aykun- dır. Biz hükümetten maddi yar- dım istemiyoruz. Alevilerin klmlitil ta- mnmall: Alevilerin asimilas- yonuna dönük polıtikalar son bulmalı. Tekke ve Zaviyeler Ya- sası'nda değişiklik yapıbnalı. Alevilerin nüfus cüzdanlannda hâlâ zorla Islam ya da Hanefı yazılmakta. Görüşmeye katılan PSAKD Başkanı Ali Balkız, "Amacı- mn, Tûridye'vi bir başka mer- dye şikâyet etmek değfl. Biz so- nınlânmr?» çözümüBrüksd'de değiL, Ankara'da, TBMM'de anyoruz. AB adayı Türkiye, bu yöndeçeşitii reformlan,örneğin tdamcezasınıtartışryor.Buçer- çevede AB'nin çeşitii sivil top- lum kuruluşlannm görüşlerini abnası doğaldır" diye konuştu. însan Haklan Üst Kurulu tarafından hazırlanan rapor değiştirilerek kabul edildi 'Işkence' önlenmeliclir'• Raporda, adil bir seçim sisteminin getirilmesi ve Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açabüme yetkisinin genişletilmesi önerildi. SEKTAÇEŞ ANKARA - Însan Haklan Üst Ku- rulu'nun Başbakan Bülent Ecevit'e sunulmak üzere hazırladığı rapor, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) görüşlen doğrultusunda değiştirildi. Raporda, adil bir seçim sisteminin getinlmesi ve Anayasa Mahkeme- si'nde iptal davası açabüme yetkisi- nin genişletilmesi önerildi. Başbakanlık Însan Haklan Koordi- natör Üst Kurulu Sekretaryası eşgü- dümünde Genelkurmay Başkanlığı, Adalet, Içişleri, Dışişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklan, MGK Genel Sekreterliği, DPT ve Basın Ya- yın Enformasyon Genel Müdürlü- ğü'nden temsilcilerin kaölımıyla ger- çekleştirilen ve hazırlık çahşmalan basında geniş yer bulan rapor, tnsan Haklan Ust Kurulu'nda bazı değişik- liklerle kabul edildi. Kopenhag siyasi kriterleri kapsa- mında yapılması planlanan değışik- liklerin takvime bağlandığı raporda; yasal, anayasal ve idari değışiklikler önerildi. Raporun hazn-lanması aşa- masında MGK ile Dışişleri Bakanlı- ğı'nın çelişen görüşleri MGK'nin yaklaşımı çerçevesinde değiştirildi. Kurulun daha önce mayıs ayında ha- zırladığı birinci raporda, Kürtçe eği- time olanak tanıyan bölüme yer veri- lirken son düzenlemede bu bölüm çı- kanldı.Bu bölüm, MGK'nin görüşle- ri doğrultusunda şöyle kısaltıldı: "Kopenhag siyasi kriterleri bağla- mmda azınhklannkorunması başhğı altında ileri sürülen ölçütün, demok- rasi ve eşit vatandaşhk anlayışı çerçe- vesiııâevebireyselinsan haklanteme- Knde karşüanabileceği değerlendiril- mektedir." Dışişleri Bakanlığı'nın "kapsayra anayasal yurttaşhk" kapsamında, "Müslüman otanayan aznihklara ta- nman kendi dilinde eğitim-öğretim hakkmm herkesi kapsayacak şekilde düzenknmesF önensi rapordan çı- kanldı.Raporda, Türkiye-AB ihşkile- ri bağlamında yapılacak düzenleme- lerin hukuki, siyasal ve ekonomik et- kilere yol açacağı, ulusal güvenliği de ügilendirecek bu durumun öngö- rülen şekilde genişletilecek MGK'de izlenmesi ve değerlendirilmesi de is- tftNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN tendi. Raporda öneriler yasal, anayasal ve idari başhklar altında toplandı. Kurul, yasal ve anayasal uygulamalar için sonuçlanma tarihi önerirken idari uy- gulamalann hemen yaşama geçiril- mesini istedi. İdari uygulamalar ge- nel insan haklan eğitimi, bunun alt- yapısının hazırlanması, davalan hız- la sonuçlandırmak içinkriminal labo- ratuvarîannın hazırlanması, nezaret- hanelerin standartlannın yükseltil- mesi, hapishanelerde koğuş sistemin- den oda sistemine geçihnesi, işken- ce uygulamalanna karşı yaptınmla- nn etkin uygulanması, gayrimüslim yurttaşlann yakınmalannın Lozan Antlaşması kapsanunda değerlendi- rilmesi olarak sıralandı. Kurul tarafından takvime bağlanan yasal ve anayasal değişikliklerin ba- zılan şöyle: • Adil bir seçim sistemi öngörül- meli. Siyasal partilerin, rejimin de- mokrankleşmesi; bu konuda anaya- sada yer alan detaylı düzenlemelere son verilip genel ilkelerle yetinilerek aynntılar yasalara bırakılmalı. • Anayasanın 83. ve 100. madde- leri değiştirilerek dokunuhnazhk sı- nırlandınlmalı. • Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlanna karşı yargı yolu- na başvurulması konusunda anaya- sada gereken değişiklik yapıhnalı. • 12 Eylül 1980 ile 6 Aralık 1983 arasında kabul edilen kanunlar, KHK'ler ve kararlann anayasaya ay- kın olup olmadıklanna denetleme yolunun açılabümesi amacıyla ana- yasamn geçici 15. maddesinin 3. fik- rası yürürlükten kaldınhnalı. • Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açma hakkı yasama meclisin- deki siyasi parti gruplanna, son se- çimde en az yüzde 10 oy alan siyasi partilere, Yargıtay ve Danıştay baş- savcılanna, Barolar Birliği'ne ve kendi alanlannı ilgilendiren konular- da üniversitelere, Sayıştay'a tanınma- hdır. Uyum süreci AB Komisyonu Türkiye 9 yi izlemeye oldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosa) - AB Komisyonu'nun Istihdam ve Sosyal Politıka'dan sorumlu üyesi Anna Diamatopoulou ile komisyo- nun Türkiye Masası Başkanı Alain Servantine, Ankara'da bir dizi te- masta bulunarak AB ile uyum yö- nünde yapılan çalışmalar konusun- da bügi aldüar. AB ve Türkiye ara- sında mevzuatta uyum sağlanması için oluştunılan alt komiteler ise ilk toplantılanna dün Brüksel 'de başla- dı. Diamatopoulou, Türkiye'de ka- dınlann aynmcıiıkla karşı karşıya bulunduklanna işaret etti. AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi GûnterVerheug»ı'in temmuz ayında gerçekleştireceği Türkiye zi- yareti öncesinde AB ve Türkiye ara- sında siyasi temaslar yoğunlaştı. AB Komisyonu'nun Istihdam ve Sosyal Politika'dan sorumlu üyesi Anna Diamatopoulou, dün ilk ola- rak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ile görüşnl Diamatopoulou, AB müktesebaü- mn en zor kısmının sosyai alanda bulunduğunu belirterek bu alanda- kj hazırhklann bir an önce başlatıl- ması ve siyasi temaslann kuruhna- sının büyük önem taşıdığını vurgu- ladı. Okuyan da Türkiye ile Yuna- nistan halklan arasında bir sorun ol- madığını, bu sorununülkeleri yöne- ten pohtikacılardan kaynaklandığı- nı belutti. Diamantopoulou, Devlet Bakanı Hasan Gemfci ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal Işler Ko- misyonu Başkanı ErtuğrulKumcu- oğhı ile de görüştü. Diamantopo- ulou, temaslannın ardından düzen- lediği basm toplantısında, Türki- ye'de kadınlann siyaset, eğitım ve ekonomide eşit haklara sahip olma- dıklanna dikkat çekti. Türk kadmlannm her alanda eşit- liği yakalayabilmeleri için çok sayı- da düzenleme yapılması gerektiği- ni söyleyen Diamantopoulou, "Bmüarmsadece Meclis taraftndan kabul edilip yasalaşması yeteıü ol- maz. Yasalann uygulanmasuu sağ- layacak poiitikalara da ihtiyaç var- dff. Bu tip konulannyasaçdanca bir gün içerisinde değişmesini bekkye- mezsmiz" dedi. Türkiye ileAvrupa Birliği arasın- da oluştunılan 8 alt komiteden Ba- hkçılık ve Tanm Komitesi ilk gö- rüşmelerine dün Belçika'nın baş- kenti BrukseFde başladı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Hanım Baran, Seygi Ince, Murat Dfl, Hediye Aksoy gibi ölüm sınınn- daki siyasi tutuklu ve mahkûmlar, ga- zetelerde ve TV'lerde duyarlı gazete- cilerin yayınlan sonucu tahliye edil- diler. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün bu konudaki duyarlılığı da tahliyelerde rol oynadı. Ancak, hepi- miz biliyoruz ki cezaevlerinde çok sayıda insan, ciddi bırtedavi görmü- yor. Yakalanma, işkence, çatışma ve cezaevlerindeki baskınlarda yarala- nan, sakat kalan, cezaevlerinin kötü TraşuIJan nedeniyle kalıcı hastalıkla- ra yakalanan yüzlerce mahkûm fer- yat ediyor. Cezaevinde dört duvar arasındaki insanlann seslerini duyur- malan çok zor. Bu nedenle onlann bu köşeden seslerini duyurmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum. Ken- dim de eski bir cezaevi ktdemlisi ol- duğum için, gazetede çıkan mektup- lann ne anlama geldiğini iyi bilirim. Bu mektuplann bir işe yaraması en çok bizleri mutlu ediyor. Bugün de cezaevlerinde sağlık sorunlanyla boğusan insanlann dert- lerini aktaran mektuplara yer veriyo- rum. ••• Cemal Çakmak'ın adını Ulucan- Cezaevinden Hasta Manzaralan lar Cezaevi'ndeki katliam sırasında duymuştuk. Onun öyküsünü de bu köşede yazmıştım. Çakmak, katli- amda öldü sanılıp bırakılan ve sonra tesadüfen hayatta kalan mahkûm- lardan. önce Yozgat'a sürülmüştü. Gerisini Burdur Cezaevi'nden gön- derilen mektuptan öğreniyoruz: "Ce- mal Çakmak, Ulucanlar katliamın- dan kurşunyaralanyla, bacağına ça- kılan çivi ve bilinmeyen bir kimyasal sıvının açıkyaralanndan verilmesiy- le, aynca bistûri gibi kesici bir ale- tin bilinmeyen bir sıvıya batınlıp vü- cuduna kesikler atılmasıyla, kafası ve alın derisipenseyle çekilerek, kan kusturana kadar iki kişi tarafından kalbine özel bir teknikle vurularak istedikleri sonucu aldıklannda (kan kusması) 'öldü' rahatlığıyla cesedi Yozgat Cezaevi'ne sürgün edilmiş- tir. Yaşadığı anlaşıldığında koma ha- lindedir. Revirdoktorunagösterildik- ten sonra hastaneye sevk edilir. Be- yin tomografisi çekilir. Ancakçekilen tomografinin ne sonucu kendisine bildirilirne de hemangi bir tedaviye başlanır. O haldeyken Burdur Ceza- evi'ne nakledilir. Burdur Cezaevi re- virine çıktığında, aspirin verilip gön- derilir. Aylarca sonra oluşan kamu- oyu baskısıyla bacağındaki metal parçası alınır. Ancak çivi hâlâ duru- yor. Altı aysonra ikinci kez revire çık- mayı başardığında, beyninin yeteri kadar oksijen almadığı ve gereken kan basıncı sağlanamadığı için felç olmariskininyüksek olduğu sapta- nır. Bu tespit ve belirtiler muayene- den sonra söylenir. Bugüne kadar en basit kan tahlili dahil hiçbir tahlil yaptlmadı. Şuanda vücutfonksiyon- lannı yitinneye başladı. Sol tarafın- da sürekli his kaybı ve ayda belirii periyotlaria beyindeki oksijen yeter- sizliği nedeniyle bir tür kriz geçiriyor. Her kriz sonrası yüzünde ve vücu- dunda felç belirtileri daha görijnür hale geliyor. Ulucanlar katliamının üzerinden sekizaygeçti, hiçbirteda- vi yapılmadı." Cemal Çakmak'ı bir kenara yazı- yorum. önümde Ankara Ulucanlar Cezaevi'nden Fatma Hülya Tüm- gan'ın, Aynur Siz'in ve Sevinç Şa- hingöz'ün mektuplan duruyor. Fat- ma Hülya Tümgan şunlan yazıyor "Sizlere, 26 Eylül katliamını, o katli- amıyaşamışlardan birisiolarakyazı- yorum. Ulucanlar'da katliamdan sonra kalanlann yeniden işkencele- re uğradıklannı biliyor muydunuz? Katliamdan sonra, katledilen, has- taneye kaldınlan ve sürgüne gönde- rilen arkadaşlanmızdan sonra kala kala 10 bayan tutuklu kalmıştık. He- pimiz yaralıydık ve göoış yerinde bekletiliyorduk. Ellerimiz kelepçeli, üstümüz başımız yırtık, tslak ve kan içinde, yüzümüz tanınmaz haldeydi. Tedavilerimizengellendiğigibi hiçbir insani ihtiyacımız da karşılanmıyor- du. Su ve kan öbekleriarasında, çıp- lakbetonda saatlerce bekletildik. Kı- nklara ilk müdahaleyi ellerimiz ke- lepçeli olduğu halde arkadaşlanmız yapmaya çalışıyordu. Yırttlmış olan iç çamaşırianmızdan kınklara askı vb. şeyler yaptık. Müdûrün emri ile askerier ve gardiyanlar üzerimize saldırarakzaten yaralı olan 10 baya- nı yine tekme, dipçik, cop ve yum- ruklarta hücrelere götürdüler. Görijş yeri ile hücreler arası 200-250 met- re kadardı. Askerierözellikle kamımı- za ve bacak aralanmıza vuruyoriar, sözlü tacizde bulunuyoriardı. Ve hücrelerdeydik... Sağ elimdeki kınk parmaklar yanlış kaynadığı için sağ elimi tam olarak kullanamıyorum, bugün halen de tedaviyapılmıyor..." Aynur Siz ve Sevinç Şahingöz de benzer durumdaki sıkıntılannı akta- nyorlar. Bütün bu insanlar, sırf siyasi mahkûm olduğu için çıkanlması dü- şünülen af kanunu kapsamının dı- ^ında tutukıyoriar. Cezaevlerinde^ son derece kötü sağlık koşullannda zaman zaman ölüme, zaman zaman sakatlığa terk ediliyorlar. Bu da yet- miyormuş gibi, şimdi F tipi adı veri- len hücrelere konmak isteniyorlar. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önümüzdeki günlerde F tipi cezaev- lerini savunmak amacıyla gazeteci- leri bu cezaevlerine götürecek. Tu- tuklu ve mahkûmlar endişe içinde. Onlan bu kadar endişeye sevk eden ve büyük olaylara yol açacak olan ve artık dünyada vazgeçilen hücre sis- teminde neden ısrar ediliyor anlaya- bilmiş değilim. Hikmet Sami Türk, dikkatli ve duyarlı olarak bilinen bir bakan. Bu yanlıştan ne zaman döner diye merakla bekliyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle