25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 UAZİRAN 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Yüzme dersleri Istanbul'da okullann kapanmasıyla birlikte yaz okullan açıldı. Yaz okullannda ögrenciler, günterini spor ağırlıkiı etkinliklerie geçiriyor. Ücretiere bakılırsa, biraz pahalı bir etkinlik. Biraz zengin işi. Dar gelirli ailelerin çocuklan ise her zaman olduğu gibi eğlenceyi sokak aralannda buluyor... Neyse... Yaz okullannda çocuklara yönelik spor çalışmalannın başında yüzme dersleri geliyor... Sokaklardaki yaz okulu afişlerine bakınca çocuklar için öngörülen yüzme derslerine ilginç bir ekleme yapıldığı dikkati çekiyor "Yetişkinlere yüzme dersi verilir!" Baba ya da anne çocuğunun elinden tutmuş yüzme dersi aldınyor fakat kendi yüzme bilmiyor. Çünkü Istanbul'da Istanbullu kalmamış ve aynca Istanbul, Istanbul olmaktan çıkmış, Marmara ve Boğaz bitmiş... Belediye, birkaç yıla kadar denizin temizleneceği iddiasında. Fakat yüzme biten Istanbullu nerede? Bektrontk posta: somOpoata.cwnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Ormanlara giriş yasağı getirilmiş... "Avılardüsünsün!" ürkiye'de tatile çıkanlar son anda karannı verirken Avaıpalı çok önceden planını ya- pıyor; fıyatları inceliyor ve biletini alıp ce- birte koyuyor. Çünkü modacıların yaz giy- silerini kış aylarında tanıtmaJan gibi turizmciler de sezon sonunda gelecek yılın fiyatlarını belirliyor. Gelen turist sayısına göre örneğin ulaşım sektö- rü, gıda sektörü olumlu ya da olumsuz etkileniyor; turizm bölgelerinde binlerce işyeri batıyor veya çı- kıyor. Sezon başlarken herkesin gözü turistleri ge- tirecek, seyahat acentalanna çevriliyor. Turistleri ise uluslararası tur operatörleri yönlen- diriyon seyahat acentalan pazarlamanın yanı sıra çok düşük bir komisyonla gruplann transferini yapıp te- sislere yerfeştiriyor. Seyahat acentalannın asıl kazan- cı, düzenledikleri turlardan oluyor. Acentalar, turist grubunu alıp ya turizm böigesinde günübiriik ya da bir hafta boyunca örneğin Efes'ten Kapadokya'ya Anadolu'da gezdiriyor. Dış piyasalarda rekabet ede- Turizm bilmek için düzenledikleri turiarda kazançlannı yüz- de 7-8, bilemediniz yüzde 10 düzeyinde tutmaya ça- lışıyor; örneğin Anadolu'da bir haftalık tur maliyeti- nin yaklaşık yüzde 20'si müze girişlerine gidiyor. Bir hafta boyunca müzelere 60 dolara kadar bilet üc- reti ödeniyor. Iki haftalık turiarda müze giriş ücret- leri 130 dolan buluyor. Acentalar, müze giriş ücretlerine yapılacak zâm- mı ekim ayından öğrenip ona göre tur fiyatı saptı- yor. Kültür Bakanlığı müze giriş ücretlerini nisan ayında bir kez daha belirlerken önceki yıl bir deği- şiklik yapıp 01.01.1999'la 31.12.1999 arasında ge- çerli olacak bir liste açıklıyor. Bir bakıma iyi yapıyor; müze girişleri önceden öğrenilmiş oluyor. Geçen yıl da aynı yöntemle 1 Ocak-31 Aralık 2000 arasında geçerii tarife açıklanıyor. Buna göre giriş ücretleri örneğin Ayasofya Müze- si, Topkapı Sarayı, Efes'te 2 milyon lira iken 1 Ocak 2000'de 3 milyon liraya çıkartıiıyor ve mark olarak da 7.15'ten 10'a yükseltiliyor. Fakat 2000 yılının nisan ayı geldiğinde, sanki mü- ze girişlerine zam yapılmamış gibi haziran ayından geçerii ve geçeriilik süresi belli olmayan yeni bir ta- rife açıklanıyor. Giriş ücretleri 4 milyon lira yapılıyor; mark olarak 13.38'e çıkartıiıyor. 31 Aralık 1999'dan 1 Haziran 2000'e yapılan zam yüzde 100'ü buluyor. Bütün hesaplar altüst oluyor. Türkiye Seyahat Acentalan Biriiği ara zamdan ha- bersiz,"Müze ve ören yeri giriş ücreti yüzde 30-35 civannda zamlanarak artınlmıştır" diye üyelerine du- yuru yapıyor. Kültür Bakanlığı'na keyfine göre zam yapma hakkı doğuyor. Acentalar ise bu yıl ne kadar çok turist gelirse o kadar çok zarar edeceklerinin te- laşını yaşıyor! SESSÎZSEDASIZ(Î) NURÎKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Aç toplum birbirinin başının etini yer! 30 şirketi eteyen ihale şartnamesi Bildiğiniz gibi yaklaşık altı yıldır PTT merkezlennde, mektupların aynm ve dağıtım işini ihaleyle özel şirketlere veriyorlar... MHP hükümete girip Ulaştırma Ba- kanlığı'nı ve dolayısıyla PTT Genel Müdüriüğü'nü aldıktan sonra ihale şartnamesinde küçük bir değişiklik oldu. Daha doğrusu ihaleye girecek fir- malardan yeterlilik için istenen belge- lere bir ekleme yapıldı: "En az 50 işçinin ihale tarihinden önceki bir yıl içerisinde söz konusu ay- nm ve dağıtım hizmetlerinde en az 120 gün süre ile kesintisiz çalıştiğına dair SSK prim bordrolan, bu işi yap- mayanların ise en az bir yıl boyunca 70 personelinin herhangi bir kamu ya da özel kuruluşta çalıştığını belgele- mesi ve en az 120 gün süre ile kesin- tisiz çalıştığına dair SSK prim bord- rolan." Bir madde daha eklendi: "İhale tarihi itibariyle geçeriilik sü- resini doldurmamış TSE Belgesi aslı veya noter tasdikli sureti." Görünürde, işe talip olan şirketlerin doğru dürüst kuruluşlar olmasını ön- gören maddeler... Fakat Istanbul Avrupa Yakası PTT Merkezi için açılan ihaleye katı-^_w lan ve geçmiş yıllarda PTT'ye İŞ(«İ> m) yapmış 30 şirket bu maddeler yü- \ = ^ zünden ihaleye girmeden elen- -H~ di. Geriye de zaten bir şirket kalmış- tı! Daha önce 20 firmanın 12 PTT bi- riminde sürdürdüğü 2.5 trityon liralık iş de elenmeyen şirketin oldu! 'Gerçek' ve Çocuk Y. ATANER YILDIRIM Eğitimci Bütün kötülüklerin, yanlışla- nn ve geriliklerin kaynağı ger- çeğe saygısızlıktır. Kültürüyle, ailesiyle, insanıy- la, medyasıyla gerçeğe saygı- lı olmayan toplumda insan ras- yonal bir variık olarak gelişemez ve toplum ilerieyemez. Peki öyteyse gerçek nedir? Gerçek, birşeyin doğrusu, bir şeyin esası, gerçek niteliği de- mektir. Ziya Gökalp, "gerçek birdir", Atatürk ise "Acı da ol- sa gerçekleri söylemekten korkmayınız" der. Çocuklarımıza ve insanlan- mıza gerçeği nasıl öğretece- ğiz? Çocuklar büyürken sürekli öğrenmeye açık olmasına kar- şın doğduğunda gerçeğin ne olduğunu bilemez. Eğer çocuk gerçeğe saygılı bir ortamda büyürse gerçeğin ne olduğu ile ilgili bir tutum ge- liştirir; çocuk gerçeğe saygılı olmayan bir ortamda büyürse rasyonel bir insan olarak geli- şemez, gerçeği algılayamaz ve gerçeğe saygı duymaz. Çocuk sürekli yetişkinin dav- ranışını gözlemler ve kendine model alır. Yapılan her davra- nışa bir anlam vermeye çalışır. Eğer yetişkinin davranışı tutar- sız, konuşulanla yapılan fark- lıysa çocuğun hem kendine hem de içinde yaşadığı dünya- ya güveni temelden sarsılır. Bu durumda çocuk içinde bulun- duğu gerçeği algılayamaz ve gözlemleyen bilincinde azal- ma meydana gelir. Baba çocukJanna 'Yalan söy- lemeyin, yalan ayıptır" der. Bi- raz sonra telefon çalar, "Baba Ali amca arıyor" der çocuk, baba, "Evde yok, evde yok de" der. Çocuk şaşırmıştır. Anne çocuklanna "dürüst ol" der. Biraz sonra eve konuklar geldiğinde anne konuklara "doğru olmayan" bir şeyler anlatır. Bu durumda çocuk an- nesinin yüzüne bakar, fakat an- nenin yüzünde bir değişiklik olmamıştır. Çocuk yine şaşır- mıştır. Öğretmen sınıfa girer "Ço- cuklar sigara sağlığa zarariı- dır" der. Teneffüste öğretmen paketi çıkanr ve bir sigara ya- kar. Çocuk bir kez daha şaşır- mıştır. Beşyaşında bir çocuk; ayak- kabılan yok, üstübaşı yırtık. Kış gününde kaldınmda dilenmek- tedir. Ne insanlar, ne devlet ne de nüfusunun yüzde 99'u Müs- lüman olan bu toplumda hiç kimse bu çocuğu görmez ya da görmezlikten gelir. Çocuk yine şaşırmıştır. Bu durumda o da görmemeyi öğrenir. Bu örnek- leri çoğaltabiliriz. Bu durumda çocuk kendisi- ne şu sorulan sorar; bu ortam- da ben emniyette miyim? İn- sanlar bu kadar yalan söylüyor- lar, onlara nasıl güvenecegim? Neyin doğru, neyin yanlış oldu- ğunu nasıl anlayacağım? Ger- çeğin ne olduğunu nasıl öğre- neceğim? Bu dünyada ben na- sıl yaşayacağım? Çocuklar sorduğu bu soru- larla, gözlemleriyle kendilerini ve "gerçeği" anlamaya çalış- maktadırlar. Bu noktada ço- cuklann soru sormasını geliş- tirmek, her konuda konuşma- sını sağlamak, gerektiğinde dü- şüncesinı sormak, ezberci eği- timden kurtarmak "gerçeği al- gılaması" bakımından çok önemlidir. Çocuğun ve hepimizin bil- mesi gereken davranış; (1) Ger- çeğe saygılı olma 2) Gerçeği kavrama (3) Gerçekle ilgili bir tutum geliştirme. Bu da ancak özdeşim yasası, nedensellik yasası ve çelişki kuramı kavran- makla mümkündür. Bunlann başında özdeşim yasası gelir. Özdeşim yasası, bir şey ne ise odur; başka bir şey değildir. A, A'dır. Olan şey kendisidir; ken- disi olmayan şey, kendisi de- ğildir. Bundan daha emin, da- ha temel bir şey yoktur. Eğer mutlulukduygusu içindeysen, mutluluk duygusu içindesin de- mektir. Eğer kendini başansız görüyorsan, kendini başansız görüyorsundur. Mantığın ve rasyonel düşüncenin temelin- de bu gerçek yatar. özdeşim yasası, nedensel- lik yasasını doğurur. Neden- seilik yasası ise bir nesne ken- di doğasına uygun davranır. Bir nesnenin ne yapacağı, onun ne olduğu ile belirienmiştir. özdeşim ve nedensellik ya- sası sarsıldığı zaman dünya- mız sarsılmış olur. Kişinin ya- şamının temelleri sarsılır. Kay- gı ve mutsuzluk ortaya çıkar. özdeşim yasasının doğal so- nucu çelişki yasasıdır. Çelişki yasası, bir şey aynı zamanda, aynı boyutta hem A hem de "A değil" olamaz. Örneğin bir in- san hem "dürüst", hem de "dü- rüst değil" olamaz. Hepimiz, çarpıtmadan algt- ladığımız gerçeğe koşulsuz saygılı olmalıyız. Yannın mutlu ve güzel günlerini, ancak bu şekilde yaratabiliriz. . - HAYVANLAR ISMAIL CÜLCEÇ igulgec@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK b9hicak@turk.net TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Haziran UUDSON TERKED/LfYOR! W1 'DE BU6UAJ, ÜNLÜ OENİ2CI VE MŞÎP HENI& HUDSoH(UÛt>StH'), GEMİSİNOBCİ AYAKLANtAA SONU- CU OEUİZDE 7E&e£PİU>.'MŞAIUVNINSON BÖUM4Û. UÜ, AMEKlKA 7V//V UJ2EYIUPEH ASVA 'YA &fS GE- Çir BUUA4K l'ÇtAI YAPVĞI AJZAŞTieMA GSZİLE&N PE GEÇİREAI 8U İMGİLİ2 /CAPTAUI, ÜÇ BÜYÛK ' SEFEK PÜ2£AJl£MİŞri- SON YOLCULUĞUNDA KENPİ APIYLA ANILACAK. OLAN tCÖeF&2£ Gİ- HUOSON'UN GEMİSİ, KtÇ HEDEMYL£ SUZ AKASlNPA S/KIŞM/ŞT/. AYLAH SONRA AR ££IY/NC£ YOLCULUĞU SÜHDâKMeK İSmVEN KAPTAN HUOSpU'A KA/lÇl, 7XYt*LAK AYAIOANMIÇ VE OSUJ İLE KENPİSİNİ ZÛÇÜK BIR KAYIK ıçifjpePeuizE DAHA ONDAH HASSR AU Labrador Yanmadası KANADA ANKARA 16. SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1998/82 Vasiyetname Hâkim: Yılmaz Iğrek 20588 Kâtip: Metin Yurdakul Mahkememizde görülmekte bulunan müteveffa Necla Özgüleç'e aıt vasiyetname davasının yapılan açık yargılamasının sonunda mah- kememizden verüen 27.4.2000 tarih ve 1998/82 esas, 2000/39 karar sayılı karar ile müteveffa taraftndan Yenimahalle 3. Noterliği'ne dü- zenlettirilen 1.12.1996 tarih ve 4991 yevmıye numaralı vasiyetname- nın açılıp okunduğunun tespitine karar venlmıştır Müteveffanın mirasçılan olan Hasan Ercan Taşkın. Inci Yağcı (Taşkın), Şemsi Cihan Bodallı Taşkın'a tebligat yerine kaim olmak üzere mahkememizden verilen karar ilanen tebliğ olunur. 8.6.2000 Basın: 34172 BİGA İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMAİLANI Dosya No- 999/549 Tal. Satümasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Tapu kaydı: Çanakkale ili Biga ilçesi, Karabiga beldesi 662 par- selde 1996 m2 miktannda, avluya haci yedi kargir mağaza ve yazıhane vasıflı taşınmaz. Durumu: Söz konusu taşınmaz Karabiga beldesin- de, üç tarafı yol ile çevrili, avluyu havi 7 kargir mağaza ve yazıhane cinsindedir 7 adet kargir mağazanın duvarlan taştan olup, üzerinde es- \d çatılar sökulüp yerine çelik çatı üzerine eternit kaplanmıştır. Mevcut 7 kargir mağaza ve yazıhanenin toplam yüzölçümü 1259.92 m2'dir. Alım satış rayiçlerine göre değerlendırildiğinde bina değeri 1259.92 m2 x 6.000.000.- TL = 7.559.520.OO0.- TL arsa değeri 1996 m2 x 3.000.000 = 5.988.000.000.- TL'dir. JCıymeti: Toplam 13.547.520.000.- TL (onüçmilyar beşyüzkırkyedimijyonbeşyüzbin) muhammen bedel üzerinden satışa çıkanlmıştır. " Satış şartlan: l-SaRş7ll.8.20TOgûnirşaat l+.OO^ten 14:15'ekadaTBigalcTaMüdüıiügu'ndea(^karttmnasnTetiyleyapılacaktırBuaTt= tırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacakJılar varsa alacakian mecmuunu ve satış masraflarau geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 21.8.2000 günü aynı yer ve aynı saatte ikinci art- ürmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kahnak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttirma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını buknası ve satış isteyenın alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştır- ma masraflarau geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle aucı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankamn temi- nat mektubunu vermeleri lazımdrr. Satış, peşin para ıledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, iha- le pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenır. KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı daya- nağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sıcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- thaleye kablıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefüleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizınden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve te- merrüt faızı aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname. ilan tarihinden ıtibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdırde isteyen alıcıya bir önıeği gön- derilebilir. 6- Satışa iştırak edenlerin şartnameyi gönnüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 999/549 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. Satış ilanı ilgililerin adreslerine tebliğe gönderilmiş olup, tebligat yapı- lamaması veya adreslen bilinmeyenlere de ilanen tebliğ olunur. 9.6.2000 (*) îlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basm: 34530 ANKARA. ,,ANKA.,, MÜŞERREF HEKİMOGLÎT Yaşayarak Öğrendîklerimiz Ayda Toruntay telefon etti, Kasapçı çiftinin or- tak sergisine çağırdı. Bir salonda Abdullah'ın ta- kıları, mavi boncuklar, renkli taşlar, gümüşler, baş- ka bir salonda Gencay'ınağaçları. BiriEurogold'a, siyanürle altın arayanlara, öteki çevre kirienmesi- ne, ağaç kıyımına, yangınlara tepki gibi. Belki de anımsarsınız, siyanürle altın arayıcılara yiğit birsavaşla karşı koydu Bergamalılar. Ankara'ya geldiler, Meclis kapısına dayandılar. Istanbul'a git- tiler, Boğaz köprüsünden dünyaya seslendiler. Ses- leri güzel yanıtlandı, Eurogold ülkenin gündemin- den silindi derken, olumsuz gelişmeler var şimdi. Altıncılar gitmiyor ülkemizden, hukuk devleti ol- maktan söz ederierken, hukuk dışı karariar, yön- temler oluşuyor devlet yaşamında. TÜBlTAK'tan bir rapor alınıyor, o raporla önceki karann değişmesi isteniyor. Dahası Başbakanlık istiyor bu ters uygu- lamayı. TÜBlTAK'ın raporunda kimlerin imzası var bilmiyorum ama, daha önceki raporlar geçertiğini nasıl yitirebilir, bir Danıştay karan yeni bir raporla, dahası Başbakanlığın onayıyla nasıl kaldırılabilir! Altının öyküsü yeniden başlıyor ülkemizde! Galeri Ayda'nın duvarlannı izlerken, Bergamalı ka- dınlara yöneliyorum düşüncemde. Dizi altınlarını, takılannı çıkarıp attılar, yeni bir moda yarattılar. Mı- sır yaprağından kolyeler, oyalaria süslendiler. Ko- zak Yaylası'ndan Ida'ya, dağlardan kıyılara kadar bu kolyeleri takarak altına meydan okudu kadın- lar. Simgesel birolayelbet. Birtepkiyi, davranış bi- çimini belirtiyor. Anayasal haklan sahiplenmeyi, ya- şama hakkını özgürce kullanma dırencini. O zaman kaç yazım var bu konuda. Görevden geri kalma- dım anayasal haklan vurguladım, içten destekle- dim Bergamalıları. Nitekim Danıştay da kesin ka- rannı verdi. Anayasamıza ters bir olayı onaylama- dı. Eurogold ülkenin gündeminden silindi derken, olumsuz gelişmeler var. Siyanürlü altıncılar gitmi- yor ülkemizden. Belki de uygun bir ortam gözeti- yortar. Izmir Valiliği'ne yollanan yazı o ortamın oluş- tuğunu gösteriyor. Ancak imzalayanlann yeterli bil- giden yoksun olduğu da düşünülebilir. TÜBİTAK ra- porunun gerçek dayanağı tartışılabilir her şeyden önce. Nedeni risk raporu. Uluslararası bir bilim ku- ruluşu o raporun geçersizliğini de kanıtlamış bulu- nuyor. Izmir Valiliği'ne yollanan yazı bu rapordan bilgilenmemiş anlaşılan! öte yandan Avrupa Par- lamentosu'nun kararları var bu konuda. Hangi açı- dan bakılsa ters bir olay sözün kısası, yeniden ge- lebilir mi ülkenin gündernine! Çelişkiler zincirinde bir halka olabilir ancak. Kozak Yaylası'ndan sesleniyor, soruyor dostlar: - Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer bu konuyu nasıl değerlendiriyor acaba? Anayasa Mahkemesi'nin eski başkanı, hukukun üstünlüğünü savunan bir cumhurbaşkanı olarak il- gisini, uyansını bekliyoriar. Tahkimi anımsatanlar da var. • • • Değişmeyen bir özelliğimiz, yaşayarak öğreniyo- ruz gerçekleri. Avrupa Biriiği'ni de iyi öğrenmek gerekiyor. Eurogold da Avrupalı bir ülkenin kurulu- şu değil mi? Altını üretecek.. sonra çekip gidecek. topraklannda nükleer santrallar kurmaya son ve- rirken, bizim topraklarımızda yeni santrallar kura- cak! Sanayi atıklarını bizim denizlerimize atarak çevre kirtenmesini tehlikeli boyutlara vardıracak, An- kara'daki sefireleri de çevreseveriikle ödüllendire- cek! Kim bilir, yıllarca sonra üyelik başvurumuz da bu gerekçelerle geri çevrilir belki de. Galeri Ayda'nın öteki salonunda Gencay Kasap- çı'nın ağaçları var. Çevre kirlenmesine doğasever bir fırçanın tepkisi. Özellikle iki tabloya saplandım kaldım. Yitik güzellikleri üreten ağaçlar var bu ıki tabloda. Denizler, dağlar, yeşiller, maviler, çiçekler, kelebekler, kuşlar, balıklarla çok renkli, çoksesli bir şarkı gibi. Toprak üretkenliğını yeniden kanıtlıyor. Yaşama sevincim yeşeriyor birden. Ancak hüzün de bastırıyor. Toprağı yeşertmiyor solduruyoruz değil mi? Ağacı sevmiyor kesiyoruz, kıyımı önle- yemiyoruz. Kıyımla kazanılan boşluğa beton diki- yor, siteler kuruyoruz. Yangınları önleyemiyoruz, izmarit atanlan eğitemiyoruz, engelleyemiyoruz. Dahası alevleri söndürecek su bulamıyoruz! Kom- şulanmız bizim suyumuzu şatın almak istiyor, biz suyumuzu kullanamıyoruz! Önceki cumhurbaşka- nımız da barajlar kralı değil mi? Gerçekleri yaşayarak öğreniyoruz, sorunlan da öğrenerek çözeceğiz kuşkusuz. Bergamalılara selam... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Bodrum ya- kınlannda tu- ristik bir bel- de. 2/ Mah- sul... Yağı çı- karılan bir cins fasulye. 3/ Dili tutuk olan, keke- me... Kırmızı çuhadan yapı- lan, tepesinde püskülü olan 9 bir tür başlık. 4/ Yazarlar, edipler. 5/ Tıp dilinde belso- ğukluğu hastahğına verilen ad... Argoda 3 esrar. 6/ Çit, perde... 4 Güzel söyleme ve yazma yeteneği. II Bir şeyin fiyatını ar- , ürma... Yurdumuzda bir goI7Hf Bir çoklü- ğu oluşturan variık- " lann her biri... Büyük erkek kardeş. 9/ Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken ya da sü- regelen durum. YUKARIDAN AŞAĞIYA: - r — : 1/ Türkiye ile Gürcistan arasındaki sınır kapısı. 2/ Memelilerde protein metabolizmasının son ürünü olan ve idrarla dışan atılan bileşik... Hıristiyan sa- natında, ellerini kaldırmış dua eder durumda can- landırılmış insan figürü. 3/ Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü... Tarih öncesine dayanan efsane. 4/ Datça Yanmadası'nda ünlü bir antik kent... Uzak- lık işareti. 5/ Üzerine şilte serilerek yatmaya ya da oturmaya yarayan sedir. 6/ Aritmetikte bir kuvve- tin derecesini veren sayı... Büyük zarar ve sıkıntı- ya yol açan olay. II Saz, kamış... Nâzım Hikmefin biroyunu. 8/Aza... Ilkel bir silah... Birnota. 9/îs- tanbul'un eski adlanndan biri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle