18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13HAZİRAN2000SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Esad Sonrası Suriye Suriye'nin 30yıllıkdiktatörü Esad'ın beklenen ölümü, "Ondan sonra ne olacak" sorusunu gündemegetirdi. Oysa ondan sonra ne olacağı belliydi. Çünkü Esad, ölen en büyük oğlunun yerine bir süredir Beşir'i iktidara hazırlamaktaydı. Nitekim resmi açıklama da bu geçişin sancı- sız olacağı yönünde. Yine de Beşir'in, Şam'da babasının yerine ik- tidar koltuğuna oturması, iki soruyu ortadan kal- dıramıyor, "Acaba Beşir'in yeri sağlam mı?", "Beşir daha banşçı, daha demokratik birpoli- tika izler mi?" Bu arada, kimsenin, hanedan geleneğine uy- gun olarak, Beşir'in cülusuna şaşırmadığını da belirtelim. Neden şaşırsınlar ki? Herkes adı ne olursa olsun, Arap Dünyası'nın gerçekte hanedanlar diyarı olduğunu çok iyi bi- liyor. Cumhuriyetler'in adları yalnız etikettedir. özellikle Maşrık'ta (Doğu) bu gerçek geçerli- dir. Mağrip (Batı) ise, demokrasi açılımına daha eğilimli olmakla birlikte, fazla yol alabilmiş de- ğildir. • • • Suriye, Arap dünyasının ve özellikle Mağrip ül- kelerinin sorunlannı büyük ölçüde bağrında ta- şıyor. Komşusu Irak gibi, Suriye'nin de dinsel azınlıklar, etnik cemaatler sorunu olduğu gibi, Müslümanlar da, dörtte üç, dörtte bir şeklinde Sünni-Alevi diye ikiye ayrılmış durumda. Ikinci Dünya Savaşı ertesi Maşrık'ta büyük et- ki sahibi olan BAAS Partisi'ne can veren düşün- ce, üyeleri yönetimde olsa bile artık önemini yi- tirmiştir. Hemen belirtelim ki, savaş sonrası an- ti-kolonyalist Arap politikacılarının ortak nokta- sı gibi görünen BAAS gerçekte hiçbir zaman böyle bir nitelik kazanamamıştır. Kaç ülke var- sa o kadar BAAS var ve bu arada Suriye ve Irak örneğinde görüldüğü gibi, kimi ülkelerdeki BAAS Partileri, onulmaz düşman kardeşler ko- numundadırlar. Bu tablo içinde, siyasal İslam son yıllarda Su- riye'de de ağırlığını hissettirmiş, iktidarları teh- dit eden, ülkelerin gelecekteki yazgılannı yön- lendirmeye aday bir konuma gelmiştir. Müslüman Kardeşler, Suriye'de 1980 yılında Esad rejimini ciddi biçimde tehdit etmişti ve on- lan Esad'tn kardeşi Rıfat ortadan kaldırmış, ama bu kanlı operasyondan sonra, kendisine rakip olmaması için Esad, dökülen kanın so- rumluluğunu kardeşinin üstüne atarak onu sür- güne göndermişti. . . .. • • • ' " ' " Ama son gelen, henüz doğrulanmamış kimi haberlerden edinilen ipuçları ile birlikte, göz- lemcilerin de belirttiğine göre Rıfat'ın ülkede, kimi askeri çevreler ve istihbarat birimleri ara- sında küçümsenmeyecek bir etkisi var. Ülkenin Alevi cemaati ise, kendi varlık ve güvenliği açı- sından daha büyük güvence olarak gördükleri Rıfat'a sempati ile bakıyor. Bu çekişmeden, şimdilik resmi açidan ağır bastığı sanılan Beşir mi, Rıfat mı galip çıkar, şim- diden bir şey söyleyebilecek durumda değiliz. Ancak bugünden rahatlıkla söylenebilecek olan şey, Suriye'de politikaların kişilerle değiş- meyeceğidir. Etnik ve dinsel açıdan sorunları olan ve ince dengeler üzerinde rejimini ayakta tutan Suri- ye'de politikalar, bu dengeler tarafından belir- lenmektedir. Suriye ile İsrail arasındaki gelişmelerde dra- matik geri dönüşler beklememek gerektiği gibi, eğer kimi ilerlemeler sağlanırsa, bunları da salt Beşir'in kişiliğine bağlamamak doğru olur. Aynı durum Türkiye Suriye ilişkileri konusun- da da geçerlidir. Bu ilişkileri yalnız Beşir'in kişiliği ile Suriye dengeleri değii, ama aynı zamanda Ankara'nın tutumu belirleyecektir. Enerji konusu ele alındı Centj Nazarbayev ve Tokayev'le görüştü ASTANA (AA) - Dı- şişlen Bakanı İsmail Cem. Bakû-Ceyhan pro- jesinin Türkiye ıçin öne- minin, projenin Kafkas- lar ve Orta Asya için stratejik olmasmdan kaynaklandıgını belirtti. Dışişleri Bakaru Cem. dün Kazakistan'daki te- maslan çerçevesinde Cumhurbaşkanı Nursul- tan Nazarbayev ve Baş- bakan Kasımjomart To- kayev tarafından kabul edildi. Cem, Dışişle kanı Eıian tdirisov ile bir araya geldi. İki ülke iliş- kilermin daha da yakın- . lıştınlmasının kararlaştı- ~ljnldığı görüşmelerin ana gündem maddesinı 'ener- ji' konusu oluşturdu. han olmaz" dedi. Amaç- larının bir an önce fazla petrol çıkarmak olduğu- nu söyleyen Tokayev, Türkiye ile ekonomik ilişkilerde bir sonınla karşılaşmadıklarmı be- lirtti. Cem ise Başbakan To- kayev ile göriişmesi sıra- sında yaptığı açıklama- da, "Kazakistan-Türki- ye ilişkilerinde mevcutla yetinmemeli, bu ilişkileri daha da geüştirmeliyiz" ~diyc konuştu. Bakû-Ceyhan projesi- nin Türkiye için ekono- mik olduğu kadar siyasi bir anlam da taşıdığını ifade eden Cem, bu pro- jeden yılda sadece 200- 300 milyon dolar gelir »aşoajcan itMcayev, 'le görüştükten SOB- ye'nın -şu anda sadeee istan'ıri oyunuYunan Genelkurmay Başkanlığı, NATO'nun son planlı tatbikatında çok başanlı olan Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkındaki kendi subaylannın raporunu değiştirerek basına sızdırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı'nın, NATO'nun planlı tatbikatlanndan Dynamics Mix 2000 tatbikatına katılan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeli hakkında hazırlattığı raporu, olumlu saptamalar içermesi üzerine değiştirerek olumsuz düşünceler içeren bir biçimde basına sızdırdığı belirlendi. Alınan bilgiye göre, Yunan Genelkurmay Başkanlığı, 5 subayına Dynamics Mix 2000'e katılan TSK personeliyle ilgili bir rapor hazırlaması emrini verdi. Görevlendirilen 5 subay, tatbikat süresince Türk askerlerini izledi ve hazırladığı raporu Genelkurmay Başkanlığı'na sundu. Raporda, ana hatlanyla şu değerlendirmeler yer aldı: "Uçaklan uçuşa hazırlayan yer destek personeli, görevini eksiksiz ve süratli bir biçimde gerçekleştirdL Pilotlar kendilerinden emin ve soğukkanJıydL Teçhizatlan modern ve eksiksizdi. Astlar \e üstier arasındaki ilişki, klasik Türk disiplinine dayanıyordu ve Türk subaylan kendilerini Yunan subaylanndan daha bilgUi ve eğitiınli görüyor." Bu rapor, Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı tarafından değiştirilerek basına sızdınldı ve Yunan "To Vuna" gazetesinde yayunlandı. Gazetede yayımlanan raporda, "Türk askeri personetinin bilgj ve beceri açısından yetersiz olduğu, ast ve üst ilişkisinin bozuk ve samimi oknadığı, askeri personelin gdişmelerin gerisinde olduğu, Türklerin korkulacak bir yönünün bulunmadığı ve uçaklan uçuşa hazıriayan ekibin bilgisiz ve yavaş oknığu" savunuldu. Raporda, tatbikata katılan tspanyol ekibinin de Türk ekibinin yetersizliğini gördüğü öne sürüldü. Ancak Türk ve Ispanyol askerlerinin aynı bölgede görev yapmadığı belirlendi. Raporla ilgili sorulan yanıtlayan yetkililer, Yunan Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan raporun 2 gün içinde basına sızmasının mümkün olmadığını, "Türk askeri kompleksi" taşıyan personeli yüreklendırmek ve Yunanistan'dan kaynaklanan askeri aksaklıklan örtbas etmek için basına sızdınldığını belirttiler. ANAP 'Ölüm cezası yerine müebbet'e destek AÎVKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevh'in Diyarba- kır gezisinde dile getirdi- ği "idaın cezasuun kaku- nlmasr yönündeki iste- mi, hükümet ortaklan ara- suıda görüş aynlığuıa yol açtı. ANAP, idam cezasının yerine "ağırlaşönhnış mü- ebbet" cezasını öngören yasal düzenleme hazırlığı başlatarak Ecevit'e destek verirken, MHP kanadı AbduDah Ocalan ı da kap- sayan Türk Ceza Yasa- sı'nın 125. maddesinde y- er alan "vatana ihanet" suçlannda idam cezasının korunmasını istiyor. MHP'li Sanayi ve Tica- ret Bakanı Ahmet Kenan Tannkulu, "Türidye'nin içinde bulunduğu şartlar itibanvla idam cezasının kakfanhnasuu erken bul- duğunu" söyledı. Türkiye'nin yoğun ola- rak tartıştığı "idam cezası- nın kakiınlmasr konusu, Ecevit'in önceki gün Di- yarbakır'da yaptığı konuş- manın ardından yeniden gündeme geldi. Aydmlanma Eğitimitamamlandı İstanbul Haber Servisi - İstanbul li niversi- tesi (fÜ) üe Türk GençHğine Hizmet Vak- fi'nca ortaklaşa düzenlenen. bir yıl süreli 'Aydınlanma Eğitimi Sertifika Programı'nı tamanılayan üniversiteli gençlere, Fen Fa- kültesi'nde düzenlenen törenle sertifikala- n verildi. Törene katılan Türkiye Bilimler Akadenıisi (TÜBA) Üyesi Prof. Dr. Erdal Inönü, gençlere "Cumhuriyetçi, demokrat ve Atatürk ilkelerine bağh olmak yetmez, kendinizi dünya vatandaşı olarak görün" diye seslendi. Inönü, toplumun "biz ve Av- nıpa" aynını yapmaması gerektiğini kay- dederek "Biz Güneydoğu Avrupa'yız. Ge- lişme için yapüacak rekabet de Batı ve Gü- ney doğu Âvrupa arasında olacakür" görü- şünü savundu. tÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı Hüsamettin Canöztürk, tÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Nurettin Sözen de gençlere sertifıkalanıu verenler arasmda yer aldı. Tören, Halit Re- fığ'in yönettiği "Atatürk ve Sanat" adh beJ- gesel filmin izlenmesivle sona erdL gunueme geıaı. MHP'li Enginyurt, Ersoy ve Çetin için başlatılan soruşturma tamamlandı Meclis'teki kavgaya fezlekeANKARA/KÜTAHYA (Cum- huriyet) - Eski bakan Sadi Somun- cuoğlunun cumhurbaşkanı aday- lığnıı "töreyi çiğnedigi" gerekçe- siyle engellemeye çalışan MHP milletvekilleri hakkında dokunul- mazlıklannın kaldmlması iste- miyle fezleke hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nca, MHP milletvekilleri Ce- mal Enginyurt, Ahmet Erol Ersoy ve Şevkat Çetin hakkında Sadi So- muncuoğlu'nun cumhurbaşkanh- ğıadaylığını "kabakuvvetvesflah zoruyla engelemeye çalıştıklan" için başlatılan soruşturma tamam- landı. Başsavcılık Enginyurt, Er- soy ve Çetin'in yargılanabilmesi için dokunulmazlıklannm kaldı- nlması istemiyle fezleke hazırladı. Cumhuriyet Savcısı Abdullah Ayhan Şan tarafından hazırlanan fezlekede, MHP milletvekili So- muncuoğlu'nun cumhurbaşkanlı- ğına aday olduğuna ilişkin dilek- çeyi TBMM Evrak Müdürlüğü'ne teslim etmek için 26 Nisan 2000'de Meclis'e geldiği anımsa- tıldı. Somuncuoğlu'nun "TBMM üyesi olarak anayasaya göre cum- hurbaşkanhğuıa aday olmasının hakkı olduğu" vurgulanan fezle- kede, bunu gerçekleştirmek için gittiği Meclis'te kendi partisinin milletvekillerince karşılandığı kaydedıldi. Karşılayan milletve- killeri ve idarecilerin Somuncuoğ- lu'nu ikna etmeye çalıştıklan, bu aşamada devreye giren MHP'li Cemal Enginyurt ve Ahmet Erol Ersoy'un silahlannı gösterdikleri ve çıkanp Somuncuoğlu'nun ma- kam aracına vurduklan kaydedil- di. Fezlekede şöyle denildi: "Enginyıırt ve Ersoy, Somuncu- oğlu'na "istifa et, sonra aday ol" şeklinde sözler söyieyerek tehdit ve şiddet içeren davranışlar sergüe- miskrdir. Bu da\ ranısın amacuun, Sadi Somuncuoğlu'nun siyasi hak- kuu kullanmasını engellemek ol- duğu açıkça belli olduğuna göre, sanıklann eylemlerinin TCK'nin 'siyasi hürriyeti tahdit' suçunu oluşturduğu. müsteki Başbakan- hk Basın Halkla Ilisküer Müşavi- riLatıf Cemal Can'ıniddiasına gö- re olayın MHP millerveküi Şe>kat Çetin tarafından organize edilip yönetildiği, bu saıuğın azmertirici konumunda yer aldığı sonucuna vardmışnr." Enginyurt ve Er- soy'un Somuncuoğlu'nun koru- malannı etkisiz hale getirmek için silahlannı göstererek küfiir ettik- leri belirtilen fezlekede ayrıca, "Sizi vururum'" diyerek tehdit ve hakarette bulunduğu kaydedildi. Bu arada, Bayındırhk ve tskân Bakanı Koray Ayduı'uı, Kütah- ya'dan Ankara'ya dönüşünde mo- la verdiği bir restoranda, partililer delege tartışması nedeniyle birbi- rine girdi. Aydın, Kütahya ve ilçe- lerini kapsayan iki günlük gezi- sinden önceki gün Ankara'ya dö- nüşünde, Kütahya Çevre Yolu üzerindeki Can Restoran'da mola verdiler. Koray Aydın, burada, MHP Kü- tahya il örgütü üyesi olduklannı, ancak 9 Temmuz'da yapüacak Merkez Ilçe Kongresi'nde delege seçilmediklerini öne süren bir grup partilinin tepkisiyle karşılaş- tı. MHP il yönetimini istifaya ça- ğıran grupla, II Başkanı Ahmet Atiüarun da aralannda bulunduğu diğer gpolisin müdahalesiyle so- na erdi. Bu arada, partililere "so- runu kendi aranızda çözümlevin" diyen Koray Aydın, Ankara'ya gjt- mek üzere hareket etti. Tartışmayı başlatan gruptan bazılannm Ay- dın'ınkentten çıkışını engellemek istemesi dıkkat çekti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Ecevit TOBB'yi önerdi ABD, Diyarbakır'da irtibat bürosu kurma arayışında ANKARA (Cumhuri- y«tBürosu)-Türkiye, Gü- neydoğu Sanayici ve Işa- damlan Derneği (GÜN- SLAD) çatısı altında Di- yarbakır'a "irtibat büro- su" açmak isteyen ABD'ye "Bu büroyu, Türkiye Odalarve Borsa- larBüüği(TOBB)gjbihü- kümete daha yakuı bir bünyedekurun" önerisin- de bulundu. Başbakan Bülent Ecevit tarafından ABD'nin Türkiye Büyü- kelçisi'ne sunulan ve de- ğerlendirilmekte olan bu önerinin kabul edilmesi durumunda yasal zorluk- lar da asılmış olacak. An- cak büronun açıhşırun 15 Haziran'a yetişmesinin zor olduğu kaydediliyor. ABD'nin Türkiye Bü- yükelçisi Mark Parris'in geçen ay sonunda Güney- doğu Anadolu Bölgesi'ne düzenlediği kapsamlı ge- zi sırasında ABD'li işa- damlarını bölgeye çeke- bilmek için Diyarbakır'a irtibat bürosu kurulacağı- na yönelik açıklaması ile başlayan sorun henüz gi- derilemedi. ABD Büyü- kelçiliği, irtibat bürosu- nun GUNSlAD çaüsı al- tında kurulmasım ve bu büroya yerleştirilecek bil- gisayarlar aracıhğıyla Amerikalı yatınmcılarla ilişki kurulmasım amaçh- • yor. Ancak dernekler ya- sasma göre, hiç bir dernek yabancı bir ülkeden mad- di ya da lojistik destek ala- mıyor. ABD ise açıhşını 15 Haziran'da gerçekleşti- receği büronun GÜNSt- AD çatısı altında kurul- masında ısrar ediyor. ABD'nin bu ısrarı Dışiş- leri ve lçişleri bakanlıkla- nnda rahatsızlık yaratıyor. ABD Büyükelçisi Par- ris'in geçen cuma günü Başbakan Ecevit'le yaptı- ğı görüşmede konunun gündeme geldiği ve Baş- bakan'ın yeni bir öneride bulunduğu öğrenildi. Par- ris'in büronun açılmasına yönelik engellerin kaldı- nlmasmı istemesi üzerine Ecevit'in, "Bu büroyu bir dernek bünyednde kur- manız yasal olarak uygun değfl. Düerseniz hüküme- te daha yakuı olah TOBB bünyesinde bunu kurabi- Hrsüıiz, böylece yasal zo- runluluk da aşdmış olur" önerisinde bulunduğu öğ- renildi. Hortum Süleyman iddiaları reddetti tstanbul Haber Servisi- Beyoğlu tlçe Emniyet Mü- dürlüğü'nde 4 yıl önce meydana gelen ve görün- tüleri medya kuruluşlann- da yeni yayımlanan dayak olaymda adı geçen Hor- tum Süleyman lakaplı Başkomiser Süleyman Ulusoy, savcılıkta ifade verdi. Ulusoy, ifadesinde ola- yuı zamanaşınuna uğradı- ğını ve görüntülerin mon- taj olduğunu söyledi. Sü- leyman Ulusoy, ifade ver- dikten sonra gazetecilere yakalanmamak için mah- kemenin penceresinden atlayarak kaçtı. Beyoğlu'nda travesti ve tinercilere yönelik şiddet uyguladığı ileri sürülen ve daha sonra tepkiler üzere Fatih tlçe Emniyet Müdür- lüğü'nde görev yapan Hortum Süleyman lakaplı Süleyman Ulusoy, dün sa- atO8.OO'de Halıcıoğlu'nda bulunan Beyoğlu Adliye- si'ne geldi. Ulusoy, soruşturmayı yürüten Beyoğlu Cumhu- riyet Savcısı Fahrettin Çankaya'ya yaklaşık 1.5 saat süreyle ifade verdi. İfadesinde Beyoğlu Ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde 1991 ve 1992 yıllannda görev yaptığını belirten Ulusoy'un, olayuı zaman aşmıına uğradığını, söz konusu görüntülerin mon- taj olduğunu ileri sürerek iddialan reddettiği öğre- nildi. Başkomiser Ulusoy, ifa- de verdikten sonra. dışan- da bekleyen basın men- suplannca görüntülenme- mek için Ticaret Mahke- mesi'nin penceresinden atlayarak otomobiline bin- di ve adliyeden uzaklaştı. [email protected] Bu köşede zaman zaman ceza- evlerinden gelen mektuplaryeralır. Bu mektuplar, orada yaşayan in- sanların dertlerini, sıkıntılarını, duygulannı dile getirir. Dört duvar arasından dışarıya uzanmak zor- dur, bilirim. Yıllarca askeri darbe koşullannda cezaevinde yaşamış bir kimse olarak dışanya ses ver- menin ne demek olduğunu iyi bili- rim. Son dönemde, yıllann birikimiy- le cezaevlerinde ciddi sağlık so- runlan ortaya çıkmaya başladı. Aç- lık grevleri, baskılar, saldınlar, sal- gın hastalıklartutuklu ve mahkûm- tan içten tçe kemlrmeye başradir Buna bir de hücre tipi cezaevi pro- Cezaevlerinden Mektup Var... i eklenince cezaevlerinde hu- zurşuzluk had safhaya ulaştı. ^~Siyasi mahkûm ve tutukluta^ af kanunundan söz etmemeye özen gösteriyorlar. Onlar, affedilecek bir şey yapmadıklannı söyleyerek bu konudan uzak duruyorlar. Işin doğ- rusu, siyasilerin içinde olmadığı bir af kanunu ise, hiçbir sosyal ama- ca hizmet etmez. Çünkü, eğer bir dönemin yaralan sanlmak, bir sos- yal barış ortamı yaratılmak isteni- yorsa, öncelikle siyasilerin af kanu- nu kapsamına alınması gerekiyor. ••• Bugün yayımlayacağım mektup bir kadın tutukludan geliyor. Yıldız Yılmaz, Uşak Cezaevi'nden yazı- yor: "Adım Yıldız Yılmaz. 40yaşın- dayım. Cezaevine gimneden önce işçiydim. Artık hüküm giydiğim için hiçbir iş güvencem olmaya- Câk. Çünkü sabıkâîı oîduğumdan ISçBirişyerinde çalışmarnaizin ve- rilmeyecek. Yakınım TİKB dava- sından hükümlü olduğu ve ona sa- mar tıkanıklığı gibi hastalıklanm var. Yann yakınlanm bana sahip çıktığı için devlet onlan da yardım yataklıktan alıp getihrse hiç şaşır- tıcıolmayacak. Her gün Uaç kul- lanmamı gerektiriyor bu hastalık- lar, ama bana konulan teşhisten bile emin olamıyorum. Çünkü doğru dürüst bir hastanede mu~ ayene olma olanağımız yok. Asker bizimle birlikte muayene odasına girdiği için muayene olmadan ce- zaevine geri dönüyoruz. Üstelik hastane sevkfeniçih ayîarca be7c-~ letildikten sonra oluyor bunlar. rekli gazetelere, TV'lereaçıklama- laryapıyor. 'Tutuklulann sağlık so- runlan çözülecek' diyor. Mezarda emeklilik gibi, mezarda sağlık mı olacak? Hastanenin kapısına kadar gidip dönüyoruz. Bu, insan haklan mı otuyof anlayamıyorum. = Hastane koridohannda itilip ka- kılmamız, ellerimiz zincirii bir hal- de havasız ring arabalannda eşya gibi taşınmamız bir başka sorun. Bunlann adı mı demokrasi? Ada- let Bakanı Hikmet Sami Türk, sü- 20 Nisan 1999'da Ûmraniye Ce- zaevi'nde revire bile çok geç, an- cak kan kustuktan sonra kaldınlan Uğur Gürdoğan, bir gece yansı hastaneye sağ olarak götürülüyor, birkaç saat sonra ölüsü cezaevine getiriliyor. Yakınım Gürhan Tamer, teşhisi konulmuş Hepatit C ile yüz- de20yaşama şansı olduğu hafde, teşhis konulduktan aytar sonra hastaneye kaldınldı. O şanslı sayı- lacak bir hastaydı, hiç olmazsa öl- =meden hastaneye gidebitmişti. Ulucanlar katliamından şans eseri sağ kurtulan Filiz Gülkoku- er ölümle boğuşuyor. ölüm kol geziyor çevresinde. Biranne, 'Ne olur bir yıl daha benim için yaşa' di- ye yalvanyor çaresizlikle. Tedavi etmeyerek sessiz imha yetmiyormuş gibi, şimdi de sürek- li hücreleri gündeme getiriyoriar. 'Villa' diyorlar, 'oda tipi' diyoıiar, 'lüks1 diyorlar. Koymadıklan isim kalmadı... Ben insanca yaşamak istiyorum. Dört tarafı betonla çev- rümiş duvariaria yaşamak istemi- yorum. Ben tek başıma hücrede nasıl yaşayabilihm? Duvaharla mı konuşacağım? Hücrede yaşamım elimden alınıyor. Yaşam bu kadar ucuz mu? Biz nasıl topluluktan uzak yaşanz? Zaten toplumdaru^ kopanlmışız. Şimdi de birtyirimiz— den koparmak istiyorlar..." Ytldız Yılmaz r ın mektubu bu şekiF^ de devam ediyor. Cezaevinde ınsan-— lar var. Onlann bir kısmı ilgisizlikten, olanaksızlıktan ölüyor. Yıllann, bağ- -naz sıyasranlayışı sonuarçöR ra yaptığı açıklamadâT Bakû- Ceyhan petrol bo- hattmîf ffiR Hfraktan bu kadar kazan- dığını bildirdi. melerin sürdüğünü ha- tırlatarak "Bu proje ol- madan Kazakistan pet- rolünün taşınması fizibıl ounaz. Kazak petrolü ol- madan da Bakû- Cev- Ceyhan projesinin Tür- kiye için öneminin, pro- jenin Kafkaslar ve Orta Asya için stratejik olma- sından kaynaklandığını söyledi. çğ g ten ceza aldım. Çünkü devlet on- lara insanca yaşama hakkı tanımı- yordu. Biz ise onlann ilaç vb. ihti- yaçlannı karşılamaya çalışıyorduk. Uşak Cezaevi'nde 2.5 yıldır kal- maktayım. Yüksek tansiyon, da- cezalara çarptınldılar. Gençlikleri ce- zaevlerindesönüyor. Biz ise elimiz ko- lumuz bağlı bu dramı seyrediyoruz. ^ Cezaevterine insan gözüyle bakın^ Cezaevlerinde insanlar olduğunu unutmayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle