18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13HAZİRAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Beşir, Bashear mi! Suriye Devlet Başkanı Hafız (Arapça isim ve sıfat; ha ve zı ile; hıfz'dan koruyan konıyucu, bekçi, nöb«tçl, Kuran'ı •zb«re okuyan) Esad (Arapça sıfat; sin ve ayın ile; daha mutlu, bahtiyar) geçirdiği kalp krizi sonunda ölünce yerine oğlu Beşir (Arapça sıfat; müjdeci, sevinçli haber getiren, güzel yüzlü olan) Esad'ın geçebilmesi için Suriye Pariamentosu'nun anayasada değişiklik yapması gerektiğini uluslararası haber ajanslan tüm dünyaya duyurdu. Ajanslar, Hafız Esad'ın oğlu Beşir'in adını Arap abecesinden Latin abecesine çevirirken yazımını doğal olarak kendi telaffuzlarına göre yaptı. Bu değişiklik bizim medyada da kabul gördü ve Türkiye'de erkek çocuklanna ad olarak verilen Beşir, uğradığı küresel erozyon sonunda Hürriyet gazetesinde Beşar, Milliyet gazetesinde Başar, Sabah gazetesinde Beşşar oldu. Bashear da olabilirdi! Etektronâc posta: som©posta.cumhurtyBtcom,tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - MHP, kimseyi aklamazmış... "Gerekirse haklar. heosi o kadaıi" ntalya'nın 1/25000 ölçekli Nâzım Imar Pla— nı'nda "kent parkı" olarak belirlenen or- man alanının plan tadilatıyla bir şirkete ta- til köyü ve golf sahası olarak tahsis edil- mesi için Cumhuriyet Halk Partili Büyükşehir Bele- diye Başkanı Bekir Kumbul sol gösterip öyle bir sağ vuruş yaptı ki, Milliyetçi Hareket Partili Bayındıriık ve Iskân Bakanı Koray Aydın bile bu işe şaşmış ol- malı! Antalya'nın Kundu köyündeki Kocaçam ve Sakız- bucak fıstıkçamı orman alanı, imar planında Antal- ya'nın "kent parkı" iken Bayındıriık ve Iskân Bakan- lığı'nın mahkemelik olan kararı ileMNG Holding için "2000 yataklı tatil köyü" ve" 18 delikli gotf sahası"na dönüştürülmüştü. Bakanlık aleyhine açılan dava devam ederken An- talya Büyükşehir Belediye Meclisi geçen hafta top- landı ve orman alanının daha önce aynı bölgede Topkapı Palas'ı yapan MNG Holding'e tahsisi için plan tadilinin 1/5000 ölçekli Nâzım Imar Planı'na iş- lenmesine karar verdi... Hem de nasıl bir kararia... Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'nin DSP'li ve DYP'li üyeleri plan değişikliğine karşı çıktı; bir kıs- mı çekimser kaldı... CHP'Iİ üyeler bölgenin kent parkı olarak kalması gerektiğini savundu ve kent halkının da köy sakin- lerinin de isteminin bu olduğu yolunu belirterek kar- şı oy kullandı... MHP ve ANAP'lı üyeler ise Ankara'da kotarıldığı gibi Antalya kent parkının holdinge verilmesinden ya- na çıktı... Oylama sırasında dokuz üye Kundu köyündeki Ka- caçam ve Sakızbucak fıstıkçamı orman alanının kent parkı olarak kalmasından yanaydı; sekiz üye ise şirketten yana. Kent parkı kurtuluyordu... Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Be- kir Kumbul oyunu kullandı; "kent parkının yerine 2000 yataklı tatil köyü kurulsun, 18 delikli golf sa- hası yapılsın" dedi! Oylama 9-9 sonuçlandı... Eşitlik halinde başkanın oyu ağırlıklı oluyordu ve böylece karar holdingden yana çıktı... Sosyal demokrat olduğu sanılan CHP'li bir baş- kanın sayesinde kent parkı, kent halkından alınarak içine 2000 yatak kondurup üstüne de 18 delikli golf sahası yapılmak üzere holdinge verildi. Çevre ve kültür vakıflan kuranlar, televizyonlarda kültür ve çevre programı yapanlar, kent rantı denin- ce mangalda kül bırakmayanlar, uygarlıkların pe- şinde koşan korumacılar nedense Antalya'yı görmez- den geldiler. Tepki göstermediler. Neyse ki, bakanlığın kararı yargıda görüşülüyor; belediyenin karan da yargıya gidiyor... SESSÎZSEDASIZ(Q M NURÎKURTCEBE Resmen B.30.2.ATA.0.70.00.02/286 Erzurum'da yayımlanan Temmuz dergisinden bir alıntı yapmıştık... Pro- fesör, hatta üniversite camiasından olmadığı halde kendi kendine rektör- lüğe adaylığını koyan yazann, enfes bir mizah anlayışı vardı... Bu alıntı üzerine Erzurum'daki Ata- türk Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Erol Onur'dan resmen ve üniversite- nin antetli kâğıdına yazılıp B.30.2.ATA.O.70.00.02/286 sayısı ve- rilmiş, konusu boş bırakılmış resmi bir açıklama geldi. Anîaşıldığı kadanyla Rektör de mi- zah konusunda oldukça iddialı: "Köşenizde, sözde rektör adayla- rından birinin seçim bildirgesinde var- mış gibi düzeysiz, tutarsız ve ^ölçüsüz bir takım ifadelere yer verilmiştir. 19 Haziran'da yapılacak rektörlük seçimi ' için ismi geçen her aday, ge- rek kişilik ve gerekse ilmi kariyer ola- rak takdir toplamış, saygınlığı olan şahsiyetlerdir. Çok seviyeli ve mede- ni ölçüler içerisinde geçen seçim ça- lışmalarında ve bunun için hazırlanan bildirgelerde hiçbir adayın hangi ama- ca yönelik, neye varılmak istendiği belli olmayan, anlaşılmaz ifadeler kul- lanması söz konusu değildir. Bu ifa- deler olsa olsa yazıda dayanak gös- terilen ve Erzurum'da fotokopi yapı- larak birkaç kişiye elden dağıtılmak- tan öte esprisi olmayan dergi ile bun- dan alıntı yapanların üslubuna yakış- maktadır. Cumhuriyet gazetesinin bu sözde bildirgeyi hazıriadığı iddia edi- len adayın ismini kamuoyuna duyur- masını ve bu açıklamayı da aynı kö- şede yayınlamasını beklemek sanı- yorum en doğal hakkımızdır. Gereği- ni rica ederim." Sayın Rektöre çalışmalannda başa- rılar diler ve gereğini kamuoyunun takdirine sunarız... Kiııı Kabahatli? Dr. AYLA DÖN'MEZ Psikulog Geçen günlerde televizyon haberlerinde art arda Trab- zon'da meydana gelen deniz kazası yayımlandı. Böyle olay- lar çok sık başımıza geliyor. Traktörün arkasına dolup dev- riliyoruz, söylene söylene mi- nibüse otobüse dolup eşya taşırur gibi taşmıyoruz. Yetmi- yor, biraz daha sıkışalım sen de bin diyoruz. Ne kendimize, ne de karşımızdakine saygı duyuyoruz. Ne benim ne de senin önemin var, yeter ki iş bitsin. yapılması gerekenler yapılsın der gibi, yaşıyoruz. Olayın ardından tartışmalar, yorumlar her zaman olduğu gibi çok ve değişikti. O küçü- cük tekneye o kadar adamın doldurulmasının cinayet ol- duğunu söyleyenler olduğu kadar, bunun cahillik olduğu- nu ileri sürenler de oldu. Ba- zıları da kollarından tutup zor- la mı bındirdiler, dediler. Çoğunlukla, yaptığımız işin doğru olmamasını kabahat olarak yorumlamak alışkanlık olmuş. Ama olayları olduğu gibi kabul ederek değişik çö- züm üretmede de çekingen davranıyoruz. Bir bakıma doğ- rudan sorumluluk almıyoruz. Zarar gördüğümüz durumlar- da ise hemen koruyan birini arıyoruz. Nitekim denizdeya- şamıni yitirenler için aileleri- ne "Devlet Baba" para verme karan aldı. Yardım eden, ko- ruyan rolünü üstlendi. Bu dav- ranışı önce evimizde öğreni- yoruz. Bizim yerimize, anne- miz, acıktığımızı, çalışacağımı- zı.. bilip bize söyler. Biz de bunlara uymayı öğreniriz. Ka- pıya gelen görevliye "Ben bi- lemem, eşimesormalıyım"di- yen annesini duyan çocuk "her şeyi babalar bilir, ona sormak gerekir" inancını geliştirir. Bun- dan sonra. pek çok olayda aktif olarak karar verip davra- nış oluşturarak sorumluluk ta- şıma bilinci kazanamaz. Olu- şan terslik karşısında da so- nucun sorumlusunu dışardan arar durur. Genellikle zayıf not alan çocuğun "öğretmen ver- di" demesi de bunun somut örneği... Geleneksel tutumla çocuk yetiştiren toplumlarda, birey sorgulamaz. Neden, niçin de- meden kabullenme alışkanlı- ğı kazanır. Bunun ödulü de toplum tarafından "kabul edil- mek, beğenilmek". Önce evi- mizde, sonra okulda ve top- lumda böyle olmamız isteni- yor. Okulun giysi düzeninde kısa çorap varken, siyah uzun çorap giydiren yönetime; "Homhava oıcok, hem do bu çorap sık kaçıyor. baş ede- miyoruz" diyen öğrenciye, "Siz çok konuşmaya başladınız" diyerek baskı yapmak, otori- teye kayıtsız şartsız uymayı öğretmek, bu anlayışın davra- nışıdır. Işte, böyle "kurallara uyma gerekliliği", mantığı ve sağduyulu seçişi, yanlışa kar- şı durma tutumunu engeller. Peki bu böyle gelmiş, böy- le mi gitmeli? Aslında herkes tartışıyor.. yurttaşı, yönetici- si... Geçenlerde gazetelerde sevindirici bir haber geçti. Mil- li Eğitim Bakanı artık ezbersiz eğitime geçeceğimizi müjde- ledi. Ezbersiz eğitim birey ol- ma yolunda kullanılabilecek en iyi yöntem. Bu sistemde çocuk, olayların nedenini, ni- çinini sorgulayarak öğrenir. Yaratıcılığını kullanır; üreten, aktif, sorumluluk alan, kimse- ye bağlı kalmadan karar ala- bilen, edilgen olmayan birey olur. Kendiyle banşıktır. Çün- kü; ona, yaptıklarının iyi olu- şuna veya olmayışına göre değer biçilmez. Koşulsuz ola- rak var ve değerli olduğunu bilir. Yaptıklarını bu bilinçle, kapasitesini en iyi şekilde kul- lanarak yapabilir. Kendini be- ceriksiz, aciz hissetmeden eği- timin tadını çıkaran, öğrenme isteğini kaybetmeden, acaba nasıl, başka ne olabilir diye- rek araştıran, özgür birey ol- ma olanağını bulur. Işte ez- bersiz eğitim bu anlamda önemli. Yalnız eğitimle mi, bütün so- rumluluk okula mı düşüyor, demek akla geliyor. Tabii ki değil, yaygın bir şekilde "Ana- Baba Okulları" açmak uygu- lamayı kolaylaştıracaktır. Bu sistem içinde yetişen kişi, ger- çekten birey olma bilincine ulaşabilir. Birey olmayı, birey- sel davranmakla karıştırma- mak gerek. Bireycilik, ben, sen ve biz kavramlarında olması gereken sınırlar ve eşitlik ilke- lerineaykırıtutumdur. "Benim ve senin haklannın farkında ol- mak, onlann kullanılışında ge- rekli olan saygıdan karşılıklı olarak ödün vermemek". "In- san olmanın, varolmanın onu- runu kavrayip hissedebilmek".. böylesine duygu ve düşünce- lerle yaşamı karşılayabilmek.. Aynı zamanda tüm bu tutum- ları adalet ve vicdan duygula- rı ile işleyebilmek... Işte bun- lar, kendiyle barışık ve demok- rat olmanın kilometre taşlan.. Bu özelliklerle birey olmayı iç- selleştiren kişiler, yurttaş ol- mayı da bu bilinçle gerçek- leştirebilirler. O zaman toptumu daha da ileri taşımak kolaylaşır. Hak ettiğimiz çağdaş yaşamı böy- lo cldc cdobüiriz. :—— ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI V** • BULUT BEBEK NURAYÇtFTÇl / \\\ TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 13 Haziran TAM8URI RERK FERSAN.. 1965'TE 8U6ÜN, OMLÜ KUÇÜK &UK B/GÇOK ÖSGEMC' y£r'ŞT/G£A/ , uyaMuç, <4y DMSVOK ', '£>ÜA/ ytNE GÜNÜ- ' GEÇTİ BEe^SES ", "AF EYLE St/ÇUM ET 6ÛC V ~ GÜZ£L , ZEYTtNBURNU 2. ASLIYE HUKUK MAHKEMESİ HAKIMLİGI'NDEN EsasNo: 1999/479 Karar No: 2000/377 Davacı Huriye Şayir tarafından, davalı Oruç Şayir aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda: Mahkememizce verilen 24. 5.2000 gün, 1999/470 esas, 2000/377 karar sayılı kararla Zeytinburnu Gökalp Mahallesi, cilt 0003, kütük 0485'te nüfiısa kayıth Sabit ve Naciye'den 27.5.1969 doğumlu Huriye Şayir ile Nezir ve Hanım'dan 3.3.1960 do- ğumlu Oruç Şayir'in boşanmalanna, 32.315.000 TL yargılama gideri ile 45.000. 000 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararın, adresi meçhul olan davalı Oruç Şayir'e tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmadığı takdirde hûkmûn kesinleşeceği karan tebliğini ihtiva eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 32478 KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1999/550 Karar No: 2000/259 Davacı Hülya Yalçın tarafından davalı tbrahim Halil Yalçın aleyhine açılan boşanma davasının yapılan duruşması sonunda verilen 30.3.2000 günlü karar gereğince; Davanın kabulü ile Şanlıurfa Suruç Topçular Köyü, C-0057, kütük 0007'de nüfiısa kayıtlı olan Hüseyin ile Emine'den olma 1965 d.lu Hülya Yalçın ile aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan Bo- zan ve Fatma oğlu 1959 d.lu tbrahim Halil Yalçm'ın boşanma- lanna karar verilmiştir. Taraflann müşterek çocuklan 1987 d.lu Kamercan ve 1992 d.lu Alimert'in velayetlerinin davacı anneye verihnesine, ancak senenin her ayının ilk ve son haftası pazar günleri ile dini bay- "fâfnfann 2. günüT mîlîr bayramlanfl illr günü sabah saar 109.00'dan akşam saat 17.00'ye kadar davacı anne yanından ah^r mp^ötürülmek suretiyle sahsi mûnasebet tesisinc (davalı baba KIRIKKALE ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas Sayısı: 1999/460 Davacı Zekiye Kılıçdoğan vekili tarafından davalı Mehmet Kılıçdoğan aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan yargılaması sırasında mahkeme karannın davahya ila- nen tebliğıne karar verilmiştir. Davacı vekili dılekçesmde taraflann evli olduklanm, iki müş- terek çocuklannın olduğunu, davalının uzun zamandan beri evi- ne uğramadığını, aşın derecede borçlu bir kişi olduğunu. evin ihtiyaçlannı karşılamaması nedeni ile davacının, babasının evi- ne gitmek durumunda kaldığını belirterek taraflann boşanma- lanna ve gayri reşit çocuğun velayetinin annesine verilmesini istemiştir. Davalının Kırıkkale ili Gûzeltepe Mah. 30. Şk. Emre Apt. 16/5 adresinde ikamet ettiği bildirilmiş ise de kendisine tebli- gat yapılamamtş ve yaptınlan tahkıkat sonucunda adresi bulu- GÖRÜS Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV Esad'ın Önlenemeyen Yükselişi Türk sınınna yakın Kardaha köyünde 1930'da doğ- muş olan Hafız el-Esad on bir kardeşi içinde tek okula gidendi. Yaşamını 69 yıl sonra noktaladığın- da, Suriye toplumu içinde Alevi azınlığın iktidara gelişine büyük katkılarda bulunmuş. Arap dünya- sında birçok çevrenin ideali olan "Büyük Suriye" .. tasansını da, bir hayli değiştirerek de olsa, yaşat-_, mayı başarmıştı. Kaybının bu güney komşumuz- -, da ve bölgemizde çalkantılara, giderek kanlı didiş- melere neden olmayacağını ummaktayız. Hele bir- Sünni-Alevi hesaplaşmasının kimseye yararı ol-. mayacak. Ailesi köylü olmasına karşın, Kardaha evleri ge- nelde çamurdansa da, taş bir yapının içinde doğ- - muş, o zamanın gözde okullarından Latakya Ko- leji'ne gitmişti. Daha 1948'de 17 yaşındayken, • Şam'a uzanıp Israil'e karşı Suriye ordusuna gönül- J lü yazılmak istemiş, ancak yaşı küçük olduğundan .. geri çevrilince Hums Askeri Akademisi'ne yazılmış,' oradan Halep Hava Okulu'na yatay geçiş yapmış.' 1955'te subay çıkarçıkmaz jetlerde eğitim görmek ( üzere Mısır'a yollanmıştı. Bir yıl sonraki Süveyş Savaşı'nda Suriye'ye döndüyse de, bir Ingiliz uça- ğına ateş açmış, ancak isabet ettirememişti. On bir aylık jet eğitimini, MIG-15 ve 17'leri kullandığı • Sovyetler Birliği'nde gördü. Biraz da Rusça öğren-' mişti. Hava kuvvetlerinde yükseldikçe siyasete daha fazla girdi. Aslında siyaset içinde varlığı 1945'e de götürü-» lebilir. Latakya Koleji'nde öğrenci örgütü başkanıy- dı, ardından öğrenciler Ulusal Birliği liderliğine gel- } di. Bu eylemlerinden ötürü Fransızlarca tutuklan- mış. BAASPartisi'nededaha1947'degirmişti. Mı-" sır'dayken de gizli bir askeri komite oluşturmuş-' tu. Suriye'nin Mısır'la kâğrt üstündeki birtiği 1961 'de - sona erince, yeni tutucu iktidar onu arka hizmet- \ te kızağa almışsa da, deniz taşımacılığı daires'n-' deki bu görevine hiç gitmedi, askeri komite eylem- \ lerini yürüttü. Nihayet 1963 BAAS darbesinde oy-' nadığı rolden ötürü yüzbaşılıktan hızla yükseltile- > rek bir yıl içinde tuğgeneral, dört yıl sonra da feld-; mareşal oldu. 1963 darbesinde Dumayr hava Js- sünü devralışıyla tüm hava kuvvetlerinin denetimi < aslında onun eline geçmişti. Suriye'de bir azınlık olan Alevilerin 1966'da ik-' tidara gelişlerine yol açan başkaldırıda da oyna-' dığı rolden ötürü Savunma Bakanlığı'na getirilişi et-' kisini hava kuvvetlerinin de dışınataşırdı. 1970'te J Aleviler içinde rakibi olan Selah Cedid'i siyaset dı- şına itmeyi başannca hem Alevilerin hem de ken-, di kişisel iktidarı perçinleşmiş oldu. Bütün bu olanlar yalnız Esad'ın başansı mı? Or- • taçağın Müslüman ve sonra da Osmanlı Impara- torluklan yönetiminde Sünni çoğunluğun ağır bas- - kısı altında bunalmış olan Aleviler, Fransız Manda- sı yıllannda "/a politiçue minoritaire" yani azınlık- lardan yararlanma siyaseti sayesinde bazı yerlere gelebilmişler, bu arada silahlı kuvvetler ve BAAS Partisi içinde yükselmişlerdi. Bir güç odağı olan as- kerter grubu onlan iktidara yaklaştınrken, eşitçi ve. laik olduğunu ilan eden BAAS da Alevilere yeni ola-' naklar sağhyordu. Suriye'nin Sünni Müslümanları, özellikle Şam ve Halep bölgelerinin toprak ağası ve tüccar köken- li tutucu ve varlıklı kesimi, tüm ülke tarihi boyun- ' ca ve özellikle bağımsızlıktan bu yana süregelen egemenliklerinin ellerinden koparıhp alındığı görü- şündedir. Onlar açısından neredeyse her yerde , Alevi denetimi sanki Rusya'da bir Yahudinin çarol-. ması gibi düşünülemez bir şeydir. Ne var ki son otuz yılın gerçeği de budur. Alevi- ler yüzyıllar süren baskıya bir tepki olarak iktidara • daha da yerleşir ve bu arada kendi varlıklı grupla- nnı da yaratırken, Sünniler rejime bir ölçüde yaban- cılaşmış, Esad da görevlileri ve danışmanlannı da- ha da güvenebileceği en yakın Alevi çevresinden seçegelmiş, büyük oğlu Basil'i bir kazada yitirdik- ten sonra, küçüğü Beşir'i de kendi yerine öner- miştir. Suriye'de Alevi-Sünni aynmı yalnız dinsel de- ğil, ekonomik ve toplumsal bir farklılaşmadır. He- le Esad'ın kaybından sonra bir çatışmaya dönüş- memesi içten temennimizdir. Öteyandan, Esad yönetimi "BüyükSuriye" ide- aline en fazla yaklaşan Arap hükümetidir. Ancak bu ideale koşut bir "BüyükSuriye ulusu", yani Lüb- nan, Ürdün ve Filistin'le birlikte daha büyük top- rak parçasını birleştiren bir ulus bilinci yoktur. Üs- telik bu ideal de gerçekleşmemiş, o yönde her adım başarısız kalmıştır. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Bahkçıhk- tayemsizkul- lanılan olta. 2/ Köpek... Yat o limanı. 3/ Bir vidada iki diş arasında kalan çukurbölüm... - Palamut balı- ğınm irisi. 4/ Korunmak için bir yere bırakılan eş- ya... Eski Mısır'dagü- neş tannsı. 5/ Çoban yamağı... "Sözün — 2 - ile düşürgil" (Yunus 3 Emre). 6/ Bir nota... . Güney Afrika Cum- huriyeti'nde bir eya- let. II Holmiyum ele- jnentinin simgesi... Lahos balığına veri- len bir başka ad. 8/ 9 Haber toplama ve yayma işiyle uğraşan kuruluş...' Mikroskop camı. 9/ Genel binalarda erkeklere ay-' rrimış tuvaletlere yerleştirilen ve işemeye yarayan yer... Fas'ın plaka işareti. YUKARIDAN AŞAĞİYA: 1/ Yapraksız ve meyvesiz agaç... Argoda bir içim- "fikafynna verilen ad. II Sözcfilclprin hem biçimsel "lîem antamsal tarilrrni ele atan dilbilim dah. 3ABo-~ =Törlcye Oa^teciter Cemiyett'nin yaymtadığt gwta<t= Bizim Gazete _U)ke sorunlarına ilışkın raporiarıyla. araştırmalarıyla, köşe yazılanyta, ^ T tarafsız haberieriyle sivil toplumların gazetesi. Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0 212. 511 08 75 p^ ile), JCanarya MahJjüvercin Cad. Çalıkuşu Sokak 41/1 K. Çek- mece adresinde mukim iken adresi meçhul olan davalı Ibriıim Halil Yalçın'a karann ilanen tebliğine, temyizi kabil olarak verilen karann ilamndan 7 gün sonra ta- raflanna tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğden itibaren 15 gün içinde temyiz hakkı bulunduğu, temyiz etmediği takdirde kara- nn kesinleştirileceği hususu karann tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 17.5.2000 Basın: 32521 namamıştır. Mahkememizce verilen 1999/460 esas ve 2000/274 karar sa- yıl» ve 24.05.2000 tanhli karan ile Kınkkale üi merkez M h l l i f k l l 2d y pe Mahallesi nüfusuna kayıtlı Şükrü oglu 1952'de Nercan'dan olma Mehmet Kılıçdoğan ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Ali kızı 1955'te Fahnye'den olma Zekiye Kılıçdoğan'ın boşanmalanna karar verilmiştir. Işbu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra hük- mün kesinleşeceği hususu davalı Mehmet Kılıç'a ilanen tebliğ olunur. Basın: 32688 ru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya ya da ^ r b e s t bırakmaya yarayan aygıt... Iskambılde bir kâğıt. 4/ Parola... Olumsuzluk belirten bir önek^T Afrika'da yaşayan iri bir antilop. 5/ Tûrlü neden- lerle başanlı olamayan kimse... "-— Serezli": Ti- yatro oyuncumuz. 6/ Yaya kaldınmı. II Rus uzay istasyonunun adı... Biçem. 8/ Bir tür yabanmersi- ni... " — Smith": lskoç iktisatçı. 9/ Birtopraktabi- riken suların çeşitli yollarla boşaltılması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle